GÜNDEM - 31 Aralık 2024 Salı 15:41

Palandöken Belediyesi’nden "Suriye’nin Özgürlüğü ve Türkiye’nin Rolü" paneli

A
A
A
Palandöken Belediyesi’nden "Suriye’nin Özgürlüğü ve Türkiye’nin Rolü" paneli

Palandöken Belediyesi, "Suriye’nin Özgürlüğü ve Türkiye’nin Rolü" başlıklı bir panel düzenledi.


Moderatörlüğünü Gazeteci-Yazar Ersin Çelik’in üstlendiği panelde, konuşmacılar arasında Gazeteci-Yazarlar Aydın Ünal, İsmail Kılıçarslan ve Samet Doğan yer aldı. Panelde, Türkiye’nin bölgesinde lider ülke olma pozisyonuna dikkat çekilirken, Suriye’nin özgürlük mücadelesinde izlenen akılcı politikalara vurgu yapıldı.


Başkan Sunar’dan duygu yüklü açılış konuşması


Panelin açılış konuşmasını Palandöken Belediye Başkanı Muhammet Sunar gerçekleştirdi. Başkan Sunar, Türkiye’nin liderlik hikayesini yeniden hatırlatan bu etkinlikte, bölgenin kaderine ışık tutan konuların ele alındığını ifade etti. Sunar, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:


“Bugün burada, yalnızca bir politika sürecini değil, aynı zamanda mazlumların umudu, zalimlerin korkulu rüyası haline gelen Türkiye’nin liderlik hikayesini hep birlikte yeniden hatırlıyoruz.”


"Türkiye’nin politikaları bölge için dönüm noktasıdır"


Başkan Sunar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliği ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteğiyle izlenen Suriye politikasının önemine dikkat çekerek şöyle devam etti: “61 yıl süren Baas zulmü, Sayın Cumhurbaşkanımızın feraset dolu adımlarıyla sona ermiş; Esed rejimi insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Kendi halkını katleden, ülkesini talan eden bu zalim, cibilliyetine uygun şekilde kendi yandaşlarını bile yarı yolda bırakarak kaçmıştır.”


Başkan Sunar, bu zaferin yalnızca bir rejimin çöküşü olmadığını, Türk milletinin tarihsel adalet ve merhamet mirasının bir halkası olduğunu belirterek, “13 yıl süren direnişin ardından, 12 günde elde edilen bu destansı başarı, milletimizin fedakarlığı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle kazanılmıştır.” dedi.


"Suriye’yi Suriyelilerin yöneteceği bir düzen"


Sunar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen mücadelenin, “Suriye’yi Suriyelilerin yöneteceği bir düzen” şiarıyla uluslararası arenada örnek teşkil ettiğini vurguladı. Bu sürecin, insani değerler ve komşuluk hukuku açısından tüm dünyaya örnek olduğunu ifade eden Sunar, şu sözlerle konuşmasını sürdürdü:


“Sayın Cumhurbaşkanımız, yalnızca Suriye halkının değil, tüm mazlum coğrafyaların umudu olmuştur. Savaş mağdurlarına kucak açarak hem vicdanların sesi olmuş hem de komşuluk hukukunun ne anlama geldiğini tüm dünyaya göstermiştir. Bu politika, bölgede dengelerin korunmasını sağlamakla kalmamış, Türkiye’nin insani değerler konusundaki hassasiyetini de dünya kamuoyuna ilan etmiştir.”


"Birlik ve dirlik dileği"


Başkan Sunar, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:


“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, mazlumların gür sesi, milletimizin güven ve kararlılık kaynağı olmuştur. Rabbim kendisinden razı olsun; ömrüne bereket, gücüne güç katsın. Milletimizin ve ümmetin haklarını savunmaya, mazlumların sesi olmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Rabbim birliğimizi, dirliğimizi daim eylesin.”


Panelistlerin konuşmaları


Devrimin ilk günlerinde Halep’e gittiklerini ifade eden moderatör Ersin Çelik, Rusya’nın, Suriye rejiminin bombaladığı, Şii milislerin yerle yeksan ettiği köyleri, kasabaları, hayalet şehirlere döşmüş yerleşim yerlerini gördükten sonra, mazlum Suriyelilerin neden evlerini terk ettiklerini çok daha iyi anladıklarını ifade ederek sözü konuşmacılara bıraktı.


2007-2015 yılları arasında AK Parti Ankara Milletvekilliği de yapmış olan gazeteci yazar Aydın Ünal, ilk konuşmacı oldu. Ünal, “Türkiye hukukun, İnsanlığın, Müslümanların yanında yer aldı. Suriye’de 13 yıl boyunca sabırla, ilmek ilmek bu zaferi dokudu Türkiye. 8 Aralıkta Allah’a hamt olsun mücahitler, Şam’ı fethederek, yeniden özgürleştirerek Suriye’de yeni bir dönemi başlattılar. Bu kuşkusuz oradaki mücahitlerin başarısıydı. Ama bunların arkasında hem 13 yıl sabrıyla ve bütün imkânlarıyla o mücahitleri koruyan-kollayan, onları eğiten ve imkânlar sağlayan Türkiye’nin başarısıdır. İster İslami açıdan bakın meseleye, ister milliyetçi açıdan bakın, hangi açıdan bakarsanız bakın, burada Türkiye’nin muhteşem bir zaferi var. Burada Türkiye’nin Selçuklu ve Osmanlı’dan devraldığı imparatorluk şuurunun yeniden hayata geçmesi var. Suriye’nin mücahitler tarafından yeniden ele geçirilmesi, Rusya’nın ve Amerika’nın burada devre dışı kalması, cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin elde ettiği en büyük diplomatik başarıdır. Bu sadece Suriye’nin özgürleşmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda Türkiye’nin dış politikada senaryo yazan, kurgu yapan, bölgeyi idare eden bir konuma, seviyeye yükseldiğini gösteriyor. Bunu da hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yıllık istikrarlı cesur politikalarıyla gerçekleştirdi. Türklerin bölgede coğrafyada birer kahraman olarak, birer kurtarıcı olarak, birer oyun kurucu olarak gezdiğini gördük. Bundan da bir Türk olarak, bir Müslüman olarak gurur duyduk. Muhteşem bir zafer. Allah mübarek etsin. Bu zafer mülki islamın kilidi olan Erzurum’un zaferi aynı zamanda. Çünkü Şam ile Erzurum birbirinden ayrı şehirler değil. Birbirine uzak şehirler değil. Ziyaret ederseniz ne kadar Erzurum’a benzediğini, ne kadar bize benzediğini göreceksiniz.” ifadelerini kullandı.


Bir sonraki konuşmacı İsmail kılıçarslan da, Suriye’de elde edilen başarının 13 yılın sonundaki 12 günde elde edildiğini belirtti. Kılıçarslan, “2016’da Rusların yoğun bombardımanıyla mücahitler Halep’ten geri çekilmek zorunda kaldı. İdlib civarına geçildi. Sonra Türkiye cumhuriyeti devleti son derece akılcı bir politikayla, Kuzey Suriye’nin içine doğru ilerleyen ve savaşan bütün mücahitleri derleyip toplayan, eğiten donatan bir akıl geliştirdi. Bir akademi kurdu adeta. İdlib’de binlerce askeri eğitip donattık. Bu muazzam hazırlık, bir fırsat yakaladığında, ülkesini zalimlerin elinden geri aldı. Neyle oluştu bu fırsat, Rusya’nın Ukrayna’ya yoğunlaşmasıyla. Suriye’deki savaşı sürdürmenin bedelini göze alamadı Rusya. İran’ın milis kuvvetleri, Hizbullah başta olmak üzere, Afganistan’dan Pakistan’dan, Hindistan’dan getirdiği katiller savaşıyordu. Bir de rejim askeri dediğimiz Esed’in askerleri savaşıyordu. Tam bu esnada Rusya çekilmeyi kararlaştırdığında bu kez de İsrail’le Hizbullah arasında çatışma çıktı. Hizbullah bölgedeki bütün katillerini Lübnan’a doğru çekmek zorunda kaldı. Bu da mücahitlere büyük boşluk oluşturdu. Mücahitler bu boşluğu iyi fark edip ilerlediler ve bu başarıya imza attılar.” dedi


Son konuşmacı Samet Doğan’da Suriye’de yaşadıklarını, şahit olduğu hadiseleri paylaşarak, diktatör kelimesinin vücut bulmuş halini Esed’de gördüğünü belirtti. İnsanların konuşma hakkının dahi olmadığı bir ülke olması nedeniyle Suriye’de karışıklığın çıktığını, neticesinde zalim, diktatör Esed’in devrildiğini belirtti.


Panel, Türkiye’nin Suriye politikası çerçevesinde yapılan değerlendirmeler ve katılımcıların sorularıyla son buldu.



Palandöken Belediyesi’nden "Suriye’nin Özgürlüğü ve Türkiye’nin Rolü" paneli

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri MÜSİAD Başkanı Asmalı: "Zor dönemler, büyük zaferlerin habercisidir" Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen "Türkiye Yüzyılı" Ödül Gecesi’nde konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı; "Zor dönemler, büyük zaferlerin habercisidir" dedi. MÜSİAD Kayseri Şubesi tarafından "Türkiye Yüzyılı" vizyonuna katkı sunanları onurlandırmak amacıyla ödül gecesi düzenlendi. Bir balo salonunda düzenlenen ödül gecesinin açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Kayseri Şube Başkanı Ferhat Akmermer, Özellikle son günlerde hem ABD hem de Suriye’de yaşanan gelişmeleri hem insani hem vicdani hem de iktisadi olarak izliyor, yeni dönemde şehrimizin konuya dair gerek kanaat önderleri gerekse iş adamları ile önemli istişareler yaparak yaşanan gelişmelere tam ve zamanında ayak uydurmak için proaktif bir yönetim izliyoruz" dedi. "Türkiye, büyük ve güçlü bir ülke olarak hem kendi vatandaşlarına hem de mazlum coğrafyalara umut olmaya devam ediyor" Zorlukları aşarak yeni bir yıla girdiklerinin altını çizen MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, "Enflasyonla mücadelede alınan sıkı para politikası kararları büyüme rakamlarımızı olumsuz etkiledi. Ortalama yüzde 5 civarında büyüyen ülkemiz muhtemelen yüzde 3 civarlarında büyüyecek. Fakat unutmayalım ki zor dönemler, büyük zaferlerin habercisidir. Önümüzdeki dönemlerde, bu sabrın ve gayretin meyvelerini toplayacağız. İnşallah ekonomide zor günler geride kaldı. Bugün 1.03 olarak açıklanan aralık ayı enflasyonuyla birlikte oluşan yıllık ortalama enflasyon rakamları 2025 yılına dair umutlarımızı ve motivasyonumuzu artırmıştır. Son 7 aydır düşüş eğilimi gösteren manşet enflasyon son 1.5 yılın en düşük seviyesine gelmiştir. Bu düşüşün 2025 yılında daha da belirginleşeceğini Merkez Bankasının yüzde 21’lik enflasyon hedefini yakalayacağımıza yürekten inanıyoruz" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin stratejik konumu dolayısıyla sadece Orta Doğu, Asya ve Avrupa için değil, tüm dünya için son derece kilit bir rol oynadığını kaydeden Asmalı, bunu Suriye’de yaşanan son gelişmelerde gördüklerini belirterek, Kudüs’te de bu gelişmeleri görecekleri günlerin yakın olduğunu dile getirdi. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek ise MÜSİAD’ın sadece ekonomik bir sivil toplum örgütü olmadığını toplumu ilgilendiren her konuda elini taşın altına koyduğunu belirterek, "MÜSİAD’ın Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hayatında ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Görüyoruz ve yaşıyoruz. Kayseri MÜSİAD’da Kayseri’nin ekonomik ve sosyal hayatında olmazsa olmazlardan bir tanesidir. Sadece ekonomik bir STK değildir. Her meselede elini ve gövdesini taşın altına koyan saygın, hepimizin gönlünde yer etmiş değerli bir sendikadır" şeklinde konuştu. "Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek için elimden geleni yapıyorum" Gecede ödüle layık görülen dünya şampiyonu milli okçu Mete Gazoz da, Türkiye’nin önde gelen iş insanları tarafından ödüle layık görülmenin mutluluğunu yaşadığını dile getirerek, "Şimdiye kadar aldığımız başarılar başlangıç diyebilirim. Çalışmalarımız daha yoğun geçiyor. Çünkü artık kazanmamız gereken bir olimpiyat daha var. Önümüzde hazırlanmamız gereken bir 4 yıl daha var. Bütün kamplarımız ve turnuvalarımız tüm hızıyla sürüyor. İnşallah bu 4 yıllık süreci çok güzel geçiririz ve sonunda 2028 Olimpiyatları’nda da bu serüveni altın madalyayla sonlandırırız" diye konuştu.
Rize İlhan Palut: “Kazanmayı bence hak etmiştik” Çaykur Rizespor Teknik Direktörü İlhan Palut, Beşiktaş maçının ardından yaptığı açıklamada, “Kazanmayı bence hak etmiştik” dedi. Trendyol Süper Lig’in 18. haftasında Çaykur Rizespor, sahasında karşılaştığı Beşiktaş ile 1-1 berabere kaldı. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Teknik Direktör İlhan Palut açıklamalarda bulundu. Palut, takımının Süper Lig’de alışılmışın dışında bir performans sergilediğini kaydederek, “Beşiktaş maçı istemediğimiz periyottan sonra çıktığımız bir maçtı. Tekrar bizim için galibiyetle dönüş için bir fırsattı. Yüksek tempoda oynamamız gerekiyordu. Çünkü Beşiktaş takımı ofansif manada yüksek tempo oynayan takımlara karşı bazen sıkıntı yaşıyordu. Beşiktaş’ın ofansta tempoyu bir anda değiştiren oyuncuları vardı. Bu oyunculara dikkat etmemiz ve basit top kaybı yaparak rakibe hızlı geçiş şansı vermememiz gerekiyordu. Genel manada planımız buydu. İlk 40 dakikaya baktığınız zaman çok çok önemli bir performans sahada vardı. Yani Süper Lig’de görmeye alışık olmadığımız bir tempo, bir atak yoğunluğu, bir porsiyon yoğunluğu takımım adına sahadaydı. Bu süreci maalesef sadece bir golle taçlandırabildik. 40-45 arası Beşiktaş’ın bahsettiğim 2 tane tehlikeli bölgeden frikikleri oldu ve işte bir kaptırdığımız topla geçişle silahlarını kullandılar ve beraberliği yakaladılar” diye konuştu. "Maalesef ikinci golü atamadık" İlhan Palut, rakibin ikinci yarı topa daha sahip bir görüntü çizdiğini belirterek, “Tabii bunu pozisyona dönüştürme anlamında onlara şans vermedik. Özellikle 60’tan sonra tekrar ataklarımızı yoğunlaştırdık, pozisyonlar bulduk ama maalesef 2. golü atamadık. Son dakika bir fırsatımız yine oldu ama o da tahmin ediyorum ince bir ofsayta takıldı ve 1-1 berabere kaldık. Sahada ortaya konan oyun ve alınan skor oranlamasına baktığınız zaman tabii ki bizde hayal kırıklığı oluşturan bir sonuç. Çünkü kazanmayı bence hak etmiştik. Oyuncularımızı kutluyorum. Gerçekten seyircilerimiz çok büyük destek verdiler. Onları evlerine bir galibiyetle göndermek isterdik. Maalesef bunu başaramadık. Beşiktaş takımına da geri kalan maçlarda başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "Sanki ofsayt değil hissi oluşturuyor! Çaykur Rizespor’un VAR’ın ofsayt kararı ile iptal edilen golü hakkında da konuşan Palut “2 seçeneğimiz var ya gözümüze güveneceğiz ya teknolojiye güveneceğiz. Gördüğümüze güvendiğimiz bir sonuç vermiyor. Şöyle baktığımız zaman, analiz kamerasından vesaire 2 gol için de söylüyorum yani sanki ofsayt değil hissi oluşturuyor. Ama her takım için Süper Lig’de kullanılan bir teknoloji var. Burada aleyhimize devreye girdi. ‘Güven konusunda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?’ diye soracak olursanız bana çok da kendimi optimum bir güven içerisinde hissetmiyorum. Bunu açık söylemeliyim. Böyle bir pozisyon ligde ortalama 3-4 dakikada saç, kulak, burun ucu değerlendirirken, Mustafa Bey ona çok iyi bakalım çünkü inanılmaz seri. Türk futbolunun umudu, yeni VAR hakemlerimiz, AVAR hakemlerimizden bir tanesi. İnanılmaz seri bir şekilde çözdü. Türk futbolunun umut vadeden bir yardımcı hakemi. Onu artık koltuğundan kalkıp saha kenarında bayrağıyla maç yönetirken görmek isteriz. Çünkü böyle büyük bir değer, böyle seri karar verebilen bir Mustafa Bey bir koltukta çürümemeli. Ona sahalarda ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu.