GÜNDEM - 06 Ekim 2024 Pazar 09:52

Motosikletçiler Oltu’da şov yaptı

A
A
A
Motosikletçiler Oltu’da şov yaptı

Oltu Motosiklet Grubu’nun daveti üzerine Artvin Motosiklet Grubu, Oltu’ya gelerek unutulmaz bir etkinlik gerçekleştirdi.


Yaklaşık 40 motosikletli, Oltu caddelerinde sürüş yaparak adeta bir şov sundu. Oltu Motosiklet Grubu, Artvin Motosiklet Kulübü ve Erzurum ile Narman’dan katılan motosiklet tutkunlarıyla birlikte ilçe merkezinde keyifli bir sürüş düzenledi. Etkinliğin ardından, Oltu Kaymakamı ve İlçe Emniyet Müdürü ile birlikte Oltu Kalesi’ni ziyaret ettiler. Oltu Motosiklet Grubu Başkanı Kaan Yavuz, organizasyonun amacının Oltu’nun tanıtılması ve uluslararası motosiklet rotalarına ek olacak yeni rotalar planlayarak yerli ve yabancı gezginleri ilçeye çekmek olduğunu belirtti. Yavuz, ayrıca Oltu Kaymakamlığı, Oltu İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Oltu Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’ne destekleri için teşekkür etti. Bu etkinlik, Oltu’nun motosiklet tutkunları için önemli bir buluşma noktası oldu ve ilçenin doğal güzelliklerini tanıtmak adına büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.



Motosikletçiler Oltu’da şov yaptı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’un illegal renkleri Duvarları, trenleri ve iz bırakabilecekleri birçok noktayı boyayan grafiticiler kimilerine göre vandal, kimilerine göre ise sokak sanatçıları. Türkiye’de trenlerin grafiti ile boyanması yasadışı olmasına rağmen sanatçılar, onlarca vagonu boyayarak şehri griden kurtarıp renk kattıklarını belirtiyorlar. Kökeni eski çağlara dayanan grafiti, kendini ifade etme gelecek nesillere bir mesaj ve iz bırakmak olarak asırlar boyunca şekil aldı. Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrası yükselen rap kültürü beraberinde birçok farklı sanatı getirdi. Duvarları ve trenleri boyayan gençler mesajlarını veya isimlerini göstermek istedi. Dünyada bazı ülkelerde trenlerin camlarını boyamadan yapılan grafitilere izin veriliyor. Ancak Türkiye’de yolculuk yapılan trenlerin vagonlarının boyanması yaşa dışı. Bazı belediyeler ise bu sokak sanatını değer görüp şehrin farklı noktalarında grafiticiler ile anlaşıp duvarları süslüyorlar. Grafiticiler ise bu işin bir düzen içerisinde kamu yararına çevrilmesinin şehre gri vagonlardan daha güzel estetik bir renk katacağını ifade ediyor. Onlarca boyalı grafiti vagonları ise havadan çekilen görüntülerde ilginç manzaralar oluşturdu. Adeta bir film platosunu andıran trenlerin bakım ve bekleme yeri görenlerin dikkatini çekiyor. İstanbul’da ise sürekli grafiti ile boyanmış vagonları görebiliyorsunuz. "Madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin" Grafitinin hip hop kültürünün en isyankar tarafı olduğunu ifade eden Ünlü Rap Sanatçısı Fuat Ergin, “Türkiye’de illegal şekilde duvar boyamak halkı bile kışkırtıyor. ’Sen terörist misin?’ diye sana saldırıp dövebiliyorlar. Ben rap yapmadan önce gider trenleri boyardım. Yazdıklarımız temizlenince Almanya’da camları çizmeye başladılar. Trenlere gittiğin zaman çok iyi eserler yapman gerekiyor. Çünkü onu herkes görüyor. Kamu malına zarardan doğan bir şey. Sistemin baskısına karşı verilen bir tepki aslında. Bu şehirde hepimiz birlikte yaşıyoruz. O zaman birbirimizi dinleyelim. Bu çocukları çağırın trenleri madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin deyin. Türkiye modeli için bunu konuşuyorum. Almanya’da bunu yapamazsınız. Almanya’da bu iş illegal olmasından dolayı yaşıyor” diye konuştu. "Modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor" Türkiye’nin ilk grafiti ajansı Boyalı Ellerin kurucusu Ulaş Çelik, “Benim başladığım dönemlerde biraz daha kaçak kısmı bizleri cezbettiği için o şekilde başladık. Günümüzde modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor. Birçok akademik eğitim almış kişilerde grafiti sanatı ile uğraşıyor. Artık ana akım sanat kollarından birisi oldu. Trenlere grafiti yapmak aslında bu sanatın ilk çıktığı günden bu güne gelen bir şeydir. Eskiden internet ağları çok gelişmediği dönemlerde çalışmalarımızı internete yükleyemediğimiz için trenlere grafiti yapardık. Özellikle yük trenlerine yapardık. Halkalıda tren garına gidip yurt dışındaki sanatçıların eserlerini görüp kendimizi geliştirmeye çalışırdık. Kaçak grafiti yapıyorsanız eğer yaptığınız grafitinin risk oranı yaptığınız çalışmanın karizmasını artırır” dedi. "Bunu kamu yararına çevirmek mümkündür" Yurt dışında bazı ülkelerde camı boyamazsanız trenlere grafiti yapmak yasal olduğunu ifade eden Çelik, “Ben bunun doğru yöntem olduğuna inanıyorum. Ülkemizde ise Haydarpaşa Garı’nın tadilata alınması ile birlikte kullanılmayan trenler grafiticilere açılıp boyama izni verildi. Vatandaşlar tarafından sevilen bir proje oldu. Bu grafitli trenler moda ve film çekimleri için kullanıldı. Bence diğer yolcuların görüş hakkına zarar vermeden yapılan eserler şehre değer katacaktır. Bizim ülkemizde tren boyamak yasak. Bu devlet görevlileri ve grafiticiler için zor bir durum. Bence bunu kamu yararına çevirmek mümkündür" diye konuştu.
İzmir Bu kıraathanede çeneler değil beyinler çalışıyor İzmir’de bulunan bir kıraathanede her yaştan vatandaş, alışılmış taş oyunları yerine ‘dama’ oynamak için toplanıyor. Bir araya gelen vatandaşlardan kimisi kendini yarışmalara hazırlıyor, kimisi de hobi olarak saatlerini damaya harcıyor. Konak ilçesine bağlı Eşrefpaşa semtinde bulunan bir kıraathanede yaklaşık 60 senedir, her yaştan vatandaş dama oynamak için bir araya geliyor. Kıraathane içerisinde alışılmışın dışında bir oyunla dikkatleri çeken vatandaşlar, sabah saatlerinde kıraathanenin yolunu tutuyor. Akşam saatlerine kadar dama müsabakaları yapan vatandaşları, kıraathanedeki diğer müşteriler de merakla izliyor. Müsabakaya katılan kişilerden kimileri oyunu hobi olarak oynarken kimileri de ülke genelinde düzenlenecek turnuvalar için kendini hazırlıyor. Eğlenmek için dama oynamaya geldiğini aktaran 65 yaşındaki Hasan Yiğit, 15 senedir dama oynadığını, dama sayesinde güzel vakit geçirdiğini ve kıraathanede dama şampiyonlarının da olduğunu belirtti. Damanın bir zeka oyunu olduğunu ifade eden 67 yaşındaki Şükrü Türkseven ise bu oyunun ilerleyen zamanlar için de alzheimer gibi hastalıklara faydalı olduğunu, dedikodu yapmak yerine böyle zeka oyunları oynamayı tercih ettiklerini söyledi. “Çeneler çalışmıyor, beyinler çalışıyor” Dama oynamaya farklı bir ilçeden geldiğini anlatan 68 yaşındaki Müslüm Çelik, şunları kaydetti: “Önümüzdeki ayın 23’ünde de yarışmaya katılacağız. Hepimiz farklı ilçelerden gelip burada buluşuyoruz. Beyin jimnastiği yapıyoruz. Bu kahvede çeneler çalışmıyor, beyinler çalışıyor.” “Hobi olarak oynuyorum ama bazen yarışmalara katılıyorum” Oyunu babasından gördüğünü ve babasının kendisini teşvik ettiğini söyleyen 68 yaşındaki Ümit Bahçeci de bu oyunun iddia üzerine oynanmayan bir oyun olduğunu vurguladı. Sözlerini sürdüren Bahçeci, “Burada önemli olan karşındakini yenebilmektir. Ben hobi olarak oynuyorum ama bazen yarışmalara da katılıyorum” diye konuştu.
Manisa Alaşehir’de Özlem Özdil rüzgarı esti Manisa’nın Alaşehir ilçesinde gerçekleştirilen "Çeşitli Üzüm Festivali" kapsamında sevilen sanatçı Özlem Özdil sahne aldı. Manisa’nın Alaşehir ilçesine bağlı üzüm çeşidi bakımından zengin olan Yeşilyurt Mahallesinde "Çeşitli Üzüm Festivali" düzenlendi. 3 gün sürecek festivalde mahalle esnafları stantlar kurarak satışlar yaptı, ürünlerini tanıttı. Festival kapsamında sevilen sanatçı Özlem Özdil sahne aldı. Yaklaşık 2 saat sahnede kalan Özdil, şarkılayırla Alaşehirlileri coşturdu. Özdil’in yanına gelen Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Talat Postacı, Özdil’i kutladı. Özdil’e çiçek veren Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, "Manisa Büyükşehir Belediyemiz ile işbirliği yaparak, DOĞ-SAN-PA sahibi Mehmet Doğan sponsorluğunda etkinlik düzenledik. Amacımız dünyaca ünlü Sultaniye üzümün tanıtımının yanı sıra Sultaniyeye alternatif çeşit üzümlerimizi de tanıtmak" dedi. Havai fişek gösterilerinin de yapıldığı gecede daha önce belde belediyesi olan ve büyükşehir statüsüne geçtikten sonra mahalle statüsüne geçen Yeşilyurt Mahallesi’nde geçmiş dönemde belediye başkanlığı yapmış başkanlara plaket verildi. Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu ve geceye katılan misafir çevre ilçe belediye başkanları Özlem Özdil’in türkülerine eşlik ederek, sahneye çıkıp oyun oynamaları geceye ayrı bir renk kattı.
Amasya Haçlı ordusunun bozguna uğradığı tarihi zaferin izleri gün yüzüne çıkarılacak Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Kılıçarslan komutasındaki Türk İslam ordusunun 1101’de Amasya, Konya ve Ereğli üçgeninde karşılaştığı 300 bin kişilik Haçlı ordusunu bir ay içinde 3 defa bozguna uğrattığı tarihi zaferin izleri başlayan bilimsel çalışmayla gün yüzüne çıkarılacak. Şehit Selçuklu askerlerinin mezarları araştırılacak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle çeşitli üniversitelerden bilim insanlarının katıldığı yüzey araştırmaları Amasya ve Konya’da gerçekleştirildi. Malazgirt’ten sonraki en önemli zafer olarak değerlendirilen savaşın izlerinin sürüldüğü projenin devamında şehit Selçuklu askerlerinin mezarlarının ortaya çıkarılması ve savaş aletlerinin bulunması planlanıyor. Türklere Anadolu’nun kapılarını açan 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra ‘1101 yılı Haçlı Seferleri’nde kazanılan zaferin Anadolu’nun Türk yurdu olmasındaki önemine işaret eden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Prof. Dr. Aydın Usta, “Haçlı Seferleri yaklaşık 200 sene sürmüş. Ama Sultan Kılıçarslan burada kazandığı zaferlerle aslında bütün seferleri bitiriyor. Son nokta burada koyulmuş” dedi. “Türk şehitliğini arıyoruz” Konya ve Ereğli’nin ardından geldikleri Amasya’da Merzifon, Gümüşhacıköy ile Hamamözü ilçelerinde yapılan yüzey araştırmalarına değinen Prof. Dr. Usta, “Savaş alanı ve çevresinden bulabileceğimiz ok ve mızrak uçlarının yanı sıra çok önemli bir husus olan Türk ordusunun şehitliğini bulabildiğimiz takdirde savaş yerini kesin olarak ortaya koyacağımızı söyleyebiliriz” diye konuştu. Zaferden sonra bu topraklara ilk defa ‘Türkiye’ denilmeye başlanıyor Türk İslam varlığının devamı için Haçlıların karşısına çıkan ordunun başında bulunan Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Kılıçarslan’ın bu zaferle tarihe geçerken ayrıca Orta Doğu’nun İslam kimliğinde kalmasının sağlanmasının yanı sıra Anadolu topraklarına ilk defa ‘Türkiye’ denilmeye başlandığına vurgu yapan Usta, “Dünyada bir ay içinde 3 büyük zafer kazanan başka bir sultan yoktur. 22, 23 yaşlarında bu zaferi kazanıyor. Bununla birlikte bu coğrafyadan ilk defa ‘Türkiye’ diye bahsedilmeye başlanıyor” şeklinde konuştu. Batılılar unutturmak istiyor 5 Ağustos ve 5 Eylül arasında süren 1101 Yılı Haçlı Seferleri Savaşı’nın Batılılar tarafından unutturulmak istendiğine dikkat çeken Selçuk Üniversitesinden Doç. Dr. Sefer Solmaz, “Özellikle Batı’da tamamen yenilgiyle sonuçlandığından dolayı 1101 Yılı Haçlı Seferleri ile ilgili yapılan çalışma neredeyse yok. Batılılar bunu unutturmak istiyor. Ama Malazgirt, Miryokefelon kadar önemli olan bu zaferi bütün ayrıntılarıyla ortaya koymak boynumuzun borcudur” ifadelerini kullandı. Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, projede emeği geçen alanında uzman akademisyenlere ve destek olan kurumlara teşekkür etti. Projeyle bulunacak her türlü savaş aleti, toplu mezar veya farklı mezarlarla karşılaşılması durumunda bölgede yeni adımlar atılacağını anlatan Rektör Turabi, oluşturulacak müzenin önemli ölçüde ziyaretçi çekeceğine inandığını söyledi.