KÜLTÜR SANAT - 25 Nisan 2025 Cuma 16:36

Erzurum Barosu: "Savunmasız, Müslüman-Türk halkına karşı katliamlar gerçekleştirildi"

A
A
A
Erzurum Barosu: "Savunmasız, Müslüman-Türk halkına karşı katliamlar gerçekleştirildi"

Erzurum Barosu Yönetimi, Baro Başkanı Avukat Mesut Öner Başkanlığı’nda, 1915 olaylarının yıl dönümü münasebetiyle bir bildiri yayınladı.


Baro Başkanı Av. Mesut Öner, yayımladığı mesajında, "Erzurum Barosu olarak mesnetsiz, tarihi gerçeklerden uzak ve uluslararası hukuk normlarıyla bağdaşmayan sözde soykırım iddialarını kabul etmediğimizi ve kesin bir dille reddettiğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz. Silahlı grupların gerçekleştirdiği bozgunculuk eylemleri ve salgın hastalıklar sebebiyle kaybettiğimiz canların acılarını hâlâ yüreklerimizde hissediyoruz" ifadesini kullandı.


Başkan Öner, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Selçuklular’dan Osmanlı Devleti’ne kadar Türklerin hâkimiyeti altında yüzyıllarca yaşamlarını, ticari faaliyetlerini ve zanaatlarını huzur içinde sürdüren Ermeniler, özellikle Osmanlı dönemi boyunca tarihlerinin hiçbir döneminde görmedikleri ölçüde ve başka ülkelerde emsali bulunmaksızın sosyal hayatta ve bürokraside ayrıcalıklı bir konumda yer almış, üst düzey görevlere dahi atanmışlardır. Buna rağmen, 19. yüzyılın sonlarından itibaren ayrılıkçı bir düşünce doğrultusunda isyan hareketleri başlatmışlar; başta Vilâyât-ı Şarkiyye olarak adlandırılan Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere, ülkenin pek çok yerinde hükümete karşı ve bölgede yaşayan Müslüman-Türk halkı hedef alan ayaklanmalar gerçekleştirmişlerdir. Özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sonrasında, Hınçak ve Taşnak örgütlerinin öncülüğünde gerçekleştirilen bu isyanlar tam anlamıyla terör eylemleri niteliğinde olmuş ve son derece kanlı bir şekilde yürütülmüştür. 1890-1909 ve 1909-1914 yılları arasında yaşanan Ermeni isyanlarında, on binlerce sivil ve asker Müslüman-Türk hayatını kaybetmiş, pek çok hane, ibadethane ve işyeri ağır tahribata uğramıştır" şeklinde konuştu.


"Ayrılıkçı Ermeniler fırsat aradı"


Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na katılımını fırsat bilen ayrılıkçı Ermenilerin, seferberliğe katıldığını, büyük bir kısmı Rusya’ya sığındığını ve Türk ordusuna karşı savaşan Rus ordularının safında yer aldığını vurgulayan Erzurum Baro Başkanı Av. Mesut Öner açıklamasını şöyle sürdürdü, "Seferberliğe katılmayan diğer bazı Ermeniler ise silahlı çeteler kurarak terör eylemleri gerçekleştirmiş, cephe gerisindeki savunmasız Müslüman-Türk halkına karşı katliamlar gerçekleştirmişlerdir. Bu isyan ve terör eylemleri karşısında Osmanlı Hükümeti çeşitli tedbirler almak zorunda kalmıştır. İlk olarak, heyetler kurularak Ermeni cemaatinin liderleriyle görüşmeler yapılmış ve çetelerin katliamlarının durdurulması talep edilmiştir. Ancak bu girişimler sonuç vermeyince, 24 Nisan 1915 tarihinde Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgütleri kapatılmış, bu örgütlerin önde gelen 235 mensubu tutuklanmıştır. Ancak Mayıs ayında gerçekleşen ve 10.000 Müslüman-Türk’ün Ermeni çeteleri tarafından katledildiği Van İsyanı, alınan bu tedbirin de yetersiz kaldığını göstermiştir. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, 1915 Mayıs ayında "Sevk ve İskân Kanunu"nu yürürlüğe koymuştur. Bu kanunla, savaş bölgelerinde ya da stratejik öneme sahip yerlerde yaşayan ve ayrılıkçı komitelerle bağlantılı olduğu bilinen Ermeniler, bu bölgelerden uzaklaştırılarak ülke içindeki güney vilayetlerine yerleştirilmiştir. Ancak savaş hattından uzakta bulunan, düşmanla iş birliği yaptığına dair bir bilgi bulunmayan Ermeniler bu uygulamaya tabi tutulmamıştır. 1915’te başlatılan sevk ve iskân uygulamaları, Osmanlı Devleti’nin savaş bölgesinde güvenliği sağlamak, halkın can ve mal güvenliğini korumak amacıyla aldığı bir tedbirdir. Bu süreçte asıl büyük acıyı yine Müslüman-Türk halk yaşamıştır. Sayıları 1,5 milyona ulaşan Müslüman-Türkler, savaşın yıkıcı etkilerinden, yaklaşan Rus işgalinden ve Ermeni çetelerinin zulmünden kurtulmak için asırlardır yaşadıkları toprakları terk ederek Anadolu’nun iç kesimlerine göç etmek zorunda kalmışlardır"


"Yeni bir tarih yazma çabası var"


Osmanlı Devleti, sevke tabi tutulan Ermenilerin can ve mal güvenliğini azami ölçüde sağlamaya çalıştığı vurgulanan açıklamada, " Osmanlı ve yabancı arşiv belgelerine göre bu uygulamadan 700.000-750.000 civarında Ermeni etkilenmiştir. I. Dünya Savaşı’nın en çetin dönemlerine denk gelen bu süreçte, özellikle savaş alanlarında tüm Osmanlı halkı büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Tüm bu gerçeklere rağmen, 1915 yılında alınan tedbirler hakkında yeni bir tarih yazma çabası başlatılmış, propaganda yöntemleriyle Osmanlı Devleti’nin ve onun mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti’nin soykırımla suçlanması hedeflenmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün "Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır" sözü, bu durumu en iyi şekilde ifade etmektedir. Geçmişte yaşanan olayların aktarımında ön yargılar, subjektif yaklaşımlar ve siyasi çıkarlar öncelik kazandığında, gerçek tarih ortaya çıkmaz. Tarihî olayları, meydana geldikleri koşullar çerçevesinde değerlendirmek bir zorunluluktur. 1915 olayları da bu perspektifle ele alınmalıdır. Aksi hâlde, hukukun bile göz ardı edilerek bu olayların tek taraflı ve önyargılı bir yaklaşımla "soykırım" olarak nitelendirilmesi, yanlış bir bakış açısının yansımasıdır. Son yıllarda Ermeni lobisi, 1915 olaylarının uluslararası toplum tarafından sözde soykırım olarak tanınması için yoğun bir propaganda yürütmektedir. Bu faaliyetler, genellikle ülke parlamentolarında kararlar aldırma yoluyla meşrulaştırılmak istenmektedir. Oysa bu yaklaşım, hem yukarıda belirtilen tarihî gerçekleri hem de hukuki zemini göz ardı etmekte ve tarihî bir olayı siyasallaştırarak daha büyük tahrifata yol açmaktadır. Nitekim yaklaşık 200 ülke arasında yalnızca 25 ülke parlamentosunun Ermeni Diasporası’nın iddialarını destekleyen kararlar almış olması, bu iddiaların uluslararası hukuk açısından herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığını göstermektedir. Soykırım uluslararası hukukta açıkça tanımlanmış bir suç olup İlk defa 1948 tarihli BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde tanımlanmıştır. Yürürlük tarihinden önce gerçekleşmiş olaylar sözleşmenin konusu olamaz. 1915 olaylarına ilişkin olarak uluslararası hukukta tanımlanmış olan soykırım ifadesinin kullanılabilmesi için gereken şartların hiçbiri mevcut değildir. Türkiye Cumhuriyeti, köklü devlet geleneği ve insanlığın barış ve huzuru için çaba gösteren anlayışıyla, bu tür ithamların hedefi olamaz. Türkiye, tarihiyle yüzleşmekten hiçbir zaman kaçınmamış, mazisi karanlık güçlerden ders alacak bir ülke de olmamıştır. Bugün Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Somali’de ve Afrika’nın birçok yerinde mazlumların yanında olan Türkiye, bu duruşunu kararlılıkla sürdürmektedir. Bu vesileyle, Anadolu’nun kurtuluşunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, varlığının devamında ve üniter yapısının korunmasında emek vermiş, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Ermeni zulmünün en derin izlerini taşıyan kadim şehrimiz Erzurum’dan, Erzurum Barosu olarak mesnetsiz, tarihi gerçeklerden uzak ve uluslararası hukuk normlarıyla bağdaşmayan sözde soykırım iddialarını kabul etmediğimizi ve kesin bir dille reddettiğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz" denildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Osmangazi’de Cengiz Aytmatov’un "Elveda Gülsarı" eseri kolektif okumayla ele alındı Sanata ve edebiyata gösterdiği değer ile birçok projeye imza atan Osmangazi Belediyesi, sanatseverlerin katılımıyla Türk dünyasının usta kalemi Cengiz Aytmatov’un ‘Elveda Gülsarı’ adlı kitabının kolektif okumasını gerçekleştirdi. Türk dünyasında iz bırakan isimlere ışık tutan Osmangazi Belediyesi, eserleriyle tüm dünyayı etkileyen Kırgız edebiyatçı, gazeteci ve diplomat Cengiz Aytmatov’a ithafen hayata geçirdiği ‘Cengiz Aytmatov Günleri’ kapsamında usta edebiyatçının ‘Elveda Gülsarı’ adlı kitabının kolektif okumasını düzenledi. Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde Elif Sanat Kültür ve Kadın Dayanışma Derneği’nin katkılarıyla gerçekleşen etkinlikte Aytmatov’un, ‘Elveda Gülsarı’ adlı kitabı üzerine çözüm yapılırken, Kırgız edebiyatçının hayata dair kattığı anlam ve eserlerindeki bütünlük istişare edildi. Cengiz Aytmatov’un Türk dünyası için edebiyatta önemli bir yere sahip olduğuna işaret eden Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi Ayşe Energin, "Sanatlararası Sergisi’nde Cengiz Aytmatov dedik, bozkırdan dünyaya uzanan el, bozkırın sesi, bozkırın bilgesi dedik. Tam da buradan hareketle sergimizin kapanışını bir kolektif okumayla gerçekleştirdik. Burada kitapsever dostlarımızla birlikte Aytmatov’un ‘Elveda Gülsarı’ adlı kitabını inceledik." diye konuştu. Amaç farkındalık Elif Sanat Kültür ve Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Elif Kamacı Efe ise, kolektif okuma ile birlikte amaçlarının farkındalık olduğunu belirterek, "Atölyemizdeki kitapları Osmangazi Belediyesi’nin ‘Yılın Son Nağmeleri’ konserinde bir liseye bağışlayacağız, bunun için ayrıca mutluluk duyuyoruz." ifadelerini kullandı. Ayşe Energin ve Elif Kamacı Efe, ‘Cengiz Aytmatov Günleri’ kapsamında gerçekleşen etkinlikler ve destekleri sebebiyle Osmangazi Belediyesi’ne, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a ve Osmangazi Belediyesi Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir’e teşekkürlerini iletti.
Zonguldak Hasta ziyaretinden dönerken annesiyle kurşunların hedefi oldu Zonguldak’ta 46 yaşındaki adam, boşanma aşamasındaki eşine evinin yolunda kurşun yağdırdı. Eşi ve kayınvalidesi olay yerinde hayatını kaybederken katil zanlısı adam jandarma ekiplerince kıskıvrak yakalandı. Edinilen bilgilere göre olay Kilimli ilçesine bağlı Şirinköy’de yaşandı. İddiaya göre olay günü Tülay Ündeş (45), birlikte yaşadığı annesi Zaide Alkaç (64) ile hasta ziyareti için akrabalarına gitti. Dönüş yolunda anne-kız, köprü üzerinde ilerledikleri sırada yaklaşık 2 yıldır boşanma aşamasında olduğu eşi Yusuf Ü. araçla yanlarına yaklaştı. Araçtan av tüfeğini aldığı iddia edilen emekli maden işçisi Yusuf Ü., "Şimdi konuş" diyerek eşi ve kayınvalidesine 7-8 el ateş etti. Evlerinin yolunda silahı görünce kaçmaya çalışan anne ve kızı, kurşunların hedefi oldu. Üç çocuk annesi eşi Tülay Ündeş ve kayınvalidesi Zaide Alkaç’ı öldüren Yusuf Ü., olayın ardından aracıyla kaçarak izini kaybettirmeye çalıştı. Jandarma kıskıvrak yakaladı Olayın ardından ceketini düşürerek hızla kaçtığı belirtilen şüpheli için geniş çaplı operasyon başlatıldı. Jandarma ekipleri, çevre illeri de kapsayacak şekilde kaçabileceği güzergâhları ve ara yollarda yol çevirme uygulamaları yaptı. Şüpheli Yusuf Ü., kaçtığı araçla birlikte Kilimli ilçesinde kıskıvrak yakalandı. 6 ay önce tedbir kararı sonlanmış İhbar üzerine köye çok sayıda ambulans ile jandarma ekipleri sevk edilirken, olay yerinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Cumhuriyet savcısı olay yerinde inceleme yaptı. Jandarma Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri çevrede delil topladı. Boşanma süreci kapsamında Yusuf Ü. hakkında daha önce tedbir kararı bulunduğu, bu kararın geçen haziran ayında sona erdiği öğrenildi. Kilimli Kaymakamı Kübra Demirer de olay yerine gelerek yetkililerden bilgi aldı. Jandarma komando ekipleri bölgede güvenliği sağladı. Hayatını kaybeden anne ve kızın cenazeleri, otopsi yapılmak üzere Muslu Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma çok yönlü olarak sürdürülüyor.
Karabük Eskipazar OSB’de yatırımlar bir bir hayata geçiriliyor Ulaşım ve lojistik avantajlarıyla öne çıkan Eskipazar OSB’de altyapı çalışmaları tamamlanıp parsellerin büyük bölümü yatırımcılara tahsis edilirken, devam eden ve planlanan yatırımlarla bölgenin Karabük sanayisinin lokomotifi olması hedefleniyor. Eskipazar Organize Sanayi Bölgesi’nde altyapı ihalesinin tamamlanmasının ardından geçen yaklaşık 2,5 yıllık süreçte, bölgenin yatırım altyapısını güçlendirecek tüm temel çalışmalar hayata geçirildi. Bu kapsamda doğal gaz, elektrik, kanalizasyon ve yağmur suyu hatları ile yol çalışmaları tamamlanırken, içme suyu deposu da devreye alındı. Toplam 72 sanayi parselinin bulunduğu OSB’de, 68 parsel yatırımcılara tahsis edildi. Bugüne kadar 6 firma yapı ruhsatı alırken, 3 firma sahada fiilen inşaat çalışmalarına başladı. Çok sayıda yatırımcı firmanın ise bölgede gerçekleştirecekleri yatırımlara yönelik proje ve hazırlık süreçlerini sürdürdüğü bildirildi. Bölgenin lojistik kapasitesini daha da artırması beklenen demiryolu iltisak hattına ilişkin proje çalışmaları devam ederken, OSB’nin Karabük-Ankara Karayolu’na bağlantısını sağlayacak köprülü kavşak ihalesi Karayolları 15. Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildi. 2026 yılı içerisinde OSB’de üstyapı çalışmaları kapsamında kaldırım, çevre düzenlemesi ve parke döşeme işlemlerinin tamamlanması, Atık Su Arıtma Tesisi’nin yapımı ile köprülü kavşak bağlantı çalışmalarının hayata geçirilmesi hedefleniyor. Öte yandan Eskipazar Organize Sanayi Bölgesi, 5. Bölge teşvikleri kapsamında yer alırken, 4 sektörde ise 6. Bölge teşviklerinden yararlanma imkânı sunuyor. Şahin: "Eskipazar OSB, Karabük’ün sanayi geleceğinin lokomotifi olacak" AK Parti Genel Sekreter Yardımcısı ve Karabük Milletvekili Cem Şahin, yaptığı açıklamada, Eskipazar OSB’nin ulaştığı noktanın güçlü bir vizyonun sonucu olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Eskipazar Organize Sanayi Bölgemiz; ulaşım, lojistik ve teşvik avantajlarıyla Karabük’ümüzün sanayi geleceğinin lokomotifi olacaktır. Altyapıdan üstyapıya kadar titizlikle yürütülen çalışmalar sayesinde OSB’miz, yatırımcıların güvenle yöneldiği bir merkez hâline gelmiştir. Bu süreçte başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum." AK Parti Karabük Milletvekili Ali Keskinkılıç, yatırımların Karabük’e sağlayacağı katkılara dikkat çekerek şunları ifade etti: "Eskipazar OSB’de atılan her adım, üretimin, istihdamın ve bölgesel kalkınmanın güçlenmesi anlamına gelmektedir. Parsellerin büyük bölümünün tahsis edilmiş olması, yatırımcılarımızın Karabük’e olan güveninin açık göstergesidir. Devletimizin sağladığı güçlü teşvikler ve altyapı yatırımlarıyla Eskipazar, sanayide örnek bir merkez olacaktır."
Şanlıurfa Yılbaşı öncesi denetimler arttırıldı Şanlıurfa Ticaret İl Müdürlüğü, yaklaşan yılbaşı öncesinde artan tüketici hareketliliğini dikkate alarak denetimlerini yoğunlaştırdı. "Yılbaşı İndirimleri", "Yeni Yıl Fırsatları" gibi adlar altında yürütülen kampanyalar Ticaret İl Müdürlüğü tarafından yakından takip ediliyor. Özellikle marketler, zincir mağazalar, gıda satış noktaları, restoranlar, kafeler ve benzeri işletmelerde fiyat etiketi uygulamaları, raf ve kasa fiyat uyumsuzlukları, haksız fiyat artışları, ürün etiket bilgileri ile tüketiciyi yanıltıcı uygulamalar titizlikle incelendi. Yapılan denetimlerde, vatandaşın mağduriyetine yol açabilecek fahiş fiyat artışları, stokçuluk faaliyetleri ve etiketsiz ürün satışlarına karşı gerekli idari yaptırımlar uygulandı. Şanlıurfa’da 2025 yılında bin 717 işletmeye ceza 2025 yılı içerisinde Şanlıurfa il ve ilçelerinde gerçekleştirilen denetimlerde, fiyat etiketi mevzuatı kapsamında 19 bin 800 işletme ve 408 bin 901 ürün denetlendiği, aykırılık tespit edilen bin 717 işletmeye bin 881 aykırı ürün nedeniyle toplam 5 milyon 955 bin 246 TL idari para cezası uygulandığı belirtildi. Ayrıca, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği kapsamında yeterlilik belgesi bulunmadığı tespit edilen 1 firmaya 406 bin 750 TL, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında ise 40 ticari elektronik ileti nedeniyle 63 bin 360 TL idari para cezası uygulandı. Toplam ceza tutarının ise 6 milyon 425 bin 356 TL’ye ulaştığı belirlendi. Fahiş fiyat denetimleri sonucunda ise 325 işlem tesis edilerek mevzuat gereği bakanlığa iletildiği dile getirildi. Şanlıurfa Ticaret İl Müdürlüğünün denetimlerini aralıksız bir şekilde bakanlık ve valiliğin talimatları doğrultusunda 31 Aralık gecesine kadar sürdürüleceği açıklandı. Bir çok denetime Ticaret İl Müdürü İbrahim Akbaş’ın da katıldığı öğrenildi.