GÜNDEM - 21 Aralık 2024 Cumartesi 09:08

Erzincan’da "En İyi Narkotik Polisi Anne" programı düzenlendi

A
A
A
Erzincan’da "En İyi Narkotik Polisi Anne" programı düzenlendi

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde (EBYÜ) "En İyi Narkotik Polisi Anne" programı düzenlendi.


Vali Hamza Aydoğdu il protokolüyle birlikte "En İyi Narkotik Polisi Anne" programına katıldı.


İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü personellerince "Madde bağımlılığı ve zararları konusunda farkındalık oluşturmak, narkotik suçlarıyla daha etkin mücadele etmek ve vatandaşlarımızın tam desteğini almak" amacıyla düzenlenen Narkorehber programında konuşan Vali Aydoğdu; toplumda meydana gelen olumsuzluklarla mücadelede annelerin, ailenin ve sevginin önemini belirtti.


Programda yaptığı konuşmasına toplumdaki olumsuzluklarla mücadelede annelerin vereceği desteğin çok önemli olduğunu ifade ederek başlayan Vali Hamza Aydoğdu, "Annelerimiz bizim yanımızda olmazsa, bize destek vermezse, anneler sevgilerini bu işin içine katmazsa bizim toplumdaki olumsuzluklarla mücadelemiz eksik kalır." dedi.


Uyuşturucunun ve toplumdaki olumsuzlukların yayılmasının pek çok sebebinin olduğunu ancak en önemli sebeplerinden birinin insanın kalbindeki ve ruhundaki boşluğu doldurma arayışı olduğunu belirten Vali Aydoğdu, "Peki biz bunu nasıl aşabiliriz? Bizim Türk toplumu olarak en korunaklı alanımız ailemizdir. Ama bugün teknolojinin hızla ilerlemesi sonucu dijital bir çağda yaşadığımız için aile içerisindeki diyaloglar ortadan kalkmıştır. Bunun sonucu olarak çocuklarımız ve gençlerimiz bu sevgisizliği, bu ilgisizliği başka şeylerde arar olmuştur. Onun için bizim aileyi çok ciddi muhafaza altına almamız gerekiyor. Daha sonra da aileden başlayarak okulda, işyerinde, toplumun her katmanında ve her yerinde sevgiyi yaşanabilir bir hale getirmemiz gerekiyor." dedi


Çocukların iyi bir şekilde yetişmesi ve kötü alışkanlıklardan uzak kalmalarında anne ve babaların önemini belirterek anne ve babalara seslenen Vali Aydoğdu, "Evlatlarımız, hayatta ilk adımlarını sizin ellerinizden tutarak atar. Onlara verdiğiniz sevgi, güven ve rehberlik hayatları boyunca karşılaşacakları zorluklarla başa çıkmalarında en önemli kalkan olacaktır. Ama unutmayın sevgi sadece sözde değil, gözlerde ve eylemlerde anlam bulur. Sevgi, hayatınıza yansıyorsa sevgidir. Davranışa dönüşmeyen hiçbir sevgi, sevgi değildir. Çocuklarınızın yalnızca başarılarına değil; endişelerine, hayal kırıklıklarına, umutlarına, sessiz çığlıklarına ve sorularına da kulak verin." ifadelerine yer verdi.


Gençlere de seslenen Vali Hamza Aydoğdu, "Hayalleriniz, gözlerinizdeki ışık ve kalplerinizdeki umut, bu toprakların yarınını inşa edecek en büyük ve en önemli sermayedir. Ancak tarih bize gösteriyor ki bir toplumu çökertmek isteyenler önce onun gençlerini hedef alır. Çünkü gençlik, milletin kalbidir. Bu nedenle madde bağımlılığı, yalnızca bireysel bir sorun değil; toplumsal yapımıza yöneltilmiş en büyük tehditlerden biridir. Hayatınızın her döneminde zorluklarla karşılaşabilirsiniz. Ama şunu asla unutmayın: Güç, sadece kaslarda değil, inançta ve iradede saklıdır. Sizler, kendi iradenizin kaptanı, kendi geminizin yol göstericisi olmalısınız. Unutmayın, bilgi en güçlü silahtır, irade ise en sağlam kalkandır. Madde bağımlılığı gibi sinsi bir sorunla mücadele etmek, yalnızca emniyet birimlerimizin değil; bizlerin de sorumluluğudur. Toplum olarak bu sorunla başa çıkmak için teyakkuzda olmalı, birbirimizi kollamalıyız. ’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ düşüncesi, bizi zayıflatır. Çünkü bugün komşumuzun çocuğu zarar görüyorsa yarın hepimizin çocuğu da zarar görebilir. İslam medeniyetinde bir öğretidir: ’Bir mum, diğer mumu tutuşturduğunda ışığından bir şey kaybetmez.’ Bugün bir gencin hayatına dokunmak, bir ailenin geleceğini kurtarmak demektir. Hep birlikte bu karanlığı aydınlatabiliriz." dedi.


Birbirimize sahip çıkarak, birbirimizi destekleyerek, birbirimize kol kanat gererek, düştüğümüzde geri dönüp düşeni ayağa kaldırarak ve sevgiyi de kılavuzumuz yaparak uyuşturucuyla mücadelede başarılı olunacağını vurgulayan Vali Aydoğdu, programın düzenlenmesinde emeği geçen tüm emniyet mensuplarına teşekkür ederek çalışmalarında başarılar diledi.



Erzincan’da "En İyi Narkotik Polisi Anne" programı düzenlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Prof. Dr. Erdal Karaöz: "Doğru hücreleri, doğru zamanda doğru hastaya uygulamak gerekiyor" Liv Hospital Gaziantep’te ’2. Kök Hücre, Eksozom ve Somatik Hücre Uygulamalarında Güncel Yaklaşımlar’ sempozyumu düzenlendi. Liv Hospital Gaziantep tarafından düzenlenen 2. Kök Hücre, Eksozom ve Somatik Hücre Uygulamalarında Güncel Yaklaşımlar sempozyumu, Rejeneratif Tıp ve Kök Hücre Merkezi Direktörü Prof. Dr. Erdal Karaöz katılımıyla gerçekleştirildi. "Doğru hücreleri, doğru zamanda doğru hastaya uygulamak gerekiyor" Sempozyum hakkında bilgi veren Prof. Dr. Erdal Karaöz, "Kök hücre alanında gelişmeler oluyor. İyi ve kötü yönde oluşan gelişmeler var. Ne yazık ki, bilimsel ve etik olmayan eylem ve davranışlarda söz konusu. Özellikle kök hücrelerin ilgi alanındaki hasta grupları ki bunlar zaten günümüzde bildik yöntemlerle tedavi edilemeyen hastalardır, bilimsel ve etik çalışmayan kişi ya da gruplarca kolaylıkla istismar edilebilmektedir. Dolayısıyla, hastalar ya da aileleri hem maddi hem de manevi yönden zarar görmesi gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Doğru hücreleri doğru zamanda doğru hastaya uygulamak gerekiyor. Doğru hücre derken, Sağlık Bakanlığının ruhsat verdiği uluslararası standartlarda faaliyet gösteren ve uygun yöntemlerle üretilmiş hücreleri kastediyorum. Ülkemizdeki mevcut yasalara göre şayet siz bir hastanıza hücresel tedavi yöntemlerinden birini uygulayacaksanız, mutlaka Sağlık Bakanlığına başvurmanız ve onay almanız gerekmektedir. Amacımız, kök hücrenin bilimsel ve etik kurallar çerçevesinde doğru hastalara, doğru zamanda doğru hücreleri kullanarak, doğru eller tarafından verilmesi ve onaylı olanlarının kullanılmasının gerekliliğini vurgulamaya çalışmaktır" şeklinde konuştu.
Yalova Yalova Termal Kaplıcaları binlerce yıldır insanlığa şifa dağıtıyor Yalova’nın kaplıcalarıyla ünlü Termal ilçesi, şifalı sularıyla yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor. Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin şifa merkezi olan Termal Kaplıcaları’nda kış mevsimine girilmesiyle birlikte hareketli günler yaşanıyor. İlçede faaliyet gösteren Sağlık Bakanlığına ait Yalova Termal Kaplıcaları İşletmesi’ni ziyaret eden turistler şifalı sulardan yararlanırken, Türkiye’nin ilk ağaç müzesi olan Atatürk Arboretumu’nun doğa güzelliğine de hayran kalıyorlar. Yalova Termal Kaplıcaları İşletme Müdürü Mehmed Burhan Topsöğüt, kaplıca suyunun 1911 yılında İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleştirilen yarışmada en şifalı kaplıca suyu seçildiğini hatırlattı. Dünyada bu madalyaya sahip tek kaplıcanın Termal olduğunu ifade eden Topsöğüt, "Bizim suyun en önemli özelliklerinden birisi de içilebilir olması" dedi. Doğası ziyaretçileri büyülüyor Topsöğüt, Türkiye’nin ilk arboretumunun kaplıcalar içinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulduğunu belirterek, "Suyun dışında bizim doğamız çok önemli. Atatürk’ün ağaç sevgisinden dolayı birçok ülkeye mektuplar gönderiliyor ve o mektupların karşılığı buraya her ülke bir fide, fidan gönderiyor. Japonya’dan, Kuzey Amerika’dan gelen ağaçlarımız da var. Çalışmalardan sonra doğal bir arboretum oluşuyor. Bölgemiz zaten 1. derece arkeolojik sit, 1. derece doğal sit ve 1. derece tarihi sit alanı. Bölgemizin bazı yerleri 3. seviye olarak geçiyor. Bu da Türkiye’de tek" diye konuştu. Krallar, sultanlar Termal’de şifa aradı Roma, Bizans dönemlerinde krallar ve kraliçeler tarafından kullanılan Osmanlı’da ise sultanların şifa aradığı kaplıcalar, Atatürk tarafından da Cumhuriyet yıllarında sıkça kullanıldı. İngiltere Kralı’ndan İran Şahı’na birçok devlet büyüğünün ağırlandığı Termal Kaplıcaları binlerce yıldır insanlığın şifa aradığı bir merkez oldu. Müdür Topsöğüt, İstanbul, Bursa ve Kocaeli gibi büyük şehirlere 1 saat uzaklıkta olan kaplıcaların yerli turistlerin ilgisini çektiğini ifade etti. Topsöğüt, Ortadoğu ülkelerinin yanı sıra Rusya, Ukrayna ve Doğu Avrupa ülkelerinden de yabancı misafirleri ağırladıklarını kaydetti. Topsöğüt, kışın özellikle sıcak havuz keyfi için kaplıcaların tercih edildiğini söyledi. Topsöğüt, 33-35 derece civarında sıcaklığa düşürülen havuzun yanı sıra Kurşunlu ve Sultan Hamamı’nın da turistler tarafından sıkça kullanıldığını anlattı. Kaplıcaların şifalı sularının özelliklerinden bahseden Topsöğüt, "Suyun ilk çıktığı noktada nefes kürümüz var. Buharı özellikle ciğerlerimize çekiyoruz. Belli solunum hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Ayak suyumuz var. Derenin içinde soğuk suyun çıktığı yerde aynı anda çıkar. Sıcak su 65 dereceyle çıktığı için normalde ayağımızı sokmamız çok zor ama dağdan gelen soğuk suyla birleştiği noktalarda ayakları sokabiliyoruz. Özellikle ayak rahatsızlıklarında, bazı mantar, cilt hastalıklarında iyi geldiği söyleniyor. Daha sonra göz suyumuz var. Göz kenarına damlatıldığında bazı göz hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Mide suyumuz var. İçtiğimiz zaman bazı mide rahatsızlıklarına iyi geliyor" ifadesini kullandı.