SAĞLIK - 06 Kasım 2024 Çarşamba 07:52

Erzincan’da büyükbaş hayvanlar şap hastalığına karşı aşılanıyor

A
A
A
Erzincan’da büyükbaş hayvanlar şap hastalığına karşı aşılanıyor

Erzincan’da sonbahar şap aşılama kampanyasında 110 bin hayvan aşılanacak.


Erzincan’da yaklaşık 3 aylık süre içerisinde veteriner sağlık ekipleri 6 bin 708 işletmeye tek tek giderek tüm büyükbaş hayvanları şap hastalığına karşı aşılayacak. Erzincan ve ilçelerinde sonbahar dönemi şap aşılama kampanyası devam ediyor. Erzincan ve ilçelerinde 500’ün üzerindeki köyde ilkbahar döneminde tüm büyükbaş hayvanlar aşılanmıştı. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ile ilçe müdürlüklerinde kurulan veteriner sağlık ekipleri tarafından ilkbahar döneminde yapılan aşılama kampanyaları başarılı bir şekilde sonuçlanmış ve 2024 yılında Erzincan’da hiçbir şap hastalığı mihrakı oluşmamıştı.


Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Bakanlığın planlı aşılama programı kapsamında sonbahar şap aşılama kampanyası kapsamında 6 bin 708 işletmede bulunan 110 bin 656 adet büyükbaş hayvanı tek tek aşılayacak.


Sonbahar dönemi şap aşılama kampanyası ile ilgili bilgi veren Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin, şap aşılama kampanyasının önemine değindi.


İl Müdürü Şahin, “Şap aşısı ülkemizde büyük ekonomik kayıplara neden olan şap virüsünden korunmak için uygulanmaktadır. Hastalık hızlı bir yayılıma sahip olup, sığırlarda kalıcı olabilen verim düşüklüğü ve değer kaybı gibi çeşitli olumsuzluklara sebep olmakta, yayılımı ve etkisi itibarıyla özellikle süt hayvancılığına büyük darbe vurmaktadır. Bu nedenle işletmedeki hayvanların aşılanması zorunludur. İşletme sahibinin kampanya döneminde hayvanlarını aşılatmaması halinde idari para cezası uygulanır. Şap aşısı uygulanmamış olan hayvanlar il içinde işletmeden işletmeye nakledilemez, il dışı veteriner sağlık raporu düzenlenemez, buzağı desteklemesinden faydalanamazlar. Aşılamaya uygun tüm hayvanların aşılanması önem arz etmektedir. Şap aşısı 2 aylıktan büyük tüm sığır cinsi hayvanlara uygulanmaktadır. Şu anda Erzincan genelinde kampanyamız tüm ilçelerde başarılı bir şekilde yürütülmektedir” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir Kordon’da taşkınlara karşı kurulan beton bariyerlerin yüzde 60’ı tamam İzmir Kordon’da, deniz taşkınlarına karşı önlem amaçlı kurulmaya başlanan beton bariyer projesinin yüzde 60’ı tamamlanırken, toplam bin 700 metrelik projenin 1 kilometrelik kısmının bitmesiyle peyzaj çalışmalarına geçildi. İzmir’in kalbi Alsancak Kordon’da, geçtiğimiz yıl sağanak yağmur ve fırtınayla birlikte yaşanan deniz taşkını, onlarca ev ve iş yerini sular altında bırakmıştı. Milyonlarca liralık hasar sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesi, taşkınların önüne geçmek için “Kordon Acil Eylem Paketi” hazırlamıştı. Gündoğdu Meydanı’na kadar beton bariyerlerin kurulumu bitti, peyzaj başladı Bu kapsamda, Alsancak Limanı’ndan itibaren sahil şeridine beton bariyerler kurulurken, İzmir Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı ile Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı çalışmaları hızlandırdı. Gündoğdu Meydanı’na kadar bariyer kurulumu tamamlanırken, bin 700 metrelik projenin yaklaşık 1 kilometrelik kısmı bitti. Betonarme imalatların büyük bölümünün tamamlanmasıyla alanda peyzaj düzenlemelerine geçildi. Yüzde 60 oranında ilerleme sağlayan projenin geri kalan yüzde 40’lık kısmının ise yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. 22 adet sel kapısı Kurulan bariyerler sayesinde deniz suyu, mıhtemel taşkınlarda mümkün olduğunca kıyı hattında kalacak. Proje kapsamında alanda bulunan asfalt yüzeyler geçirgen yüzey haline dönüştürülecek. Böylece suyun drenajı sağlanmış olacak. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kordon Acil Eylem Paketi çalışmaları, 3 ana düzenlemeyle hayata geçecek. Güzergâh boyunca oluşturulacak 22 adet sel kapısı, acil durum uyarılarında kapatılarak denizden gelen suyun kara tarafına geçişi engellenecek. Dalganın en çok etki gösterdiği ve can güvenliğini tehdit eden Cumhuriyet Meydanı kıyısında da önlem alınacak. Bu noktada denizden gelen dalganın aşma etkisini azaltmak amacıyla kıyı hattına kronman duvarı monte edilecek. Böylelikle hava şartlarının olumsuzlaştığı dönemlerde dalganın tehdit oluşturması engellenecek.
Kayseri Başkan Palancıoğlu ARLEM Toplantısı’nda önemli konuları ele aldı Avrupa Konseyi’nde Yerel ve Bölgesel Yönetimler Komitesi’nde Türkiye’yi temsil eden Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, Ürdün’de düzenlenen Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi (ARLEM) Toplantısı’na katıldı. Toplantıda Gazze konusu, Ukrayna Savaşı, İspanya’da meydana gelen sel felaketi, içme ve kullanma suyu kaynakları sıkıntısı, iklim değişikliği ve ülkemiz için önemli meselelerden biri olan Akdeniz konusu ve daha pek çok konuda görüşmenin sağlandığı toplantıda, ülkemizi temsilen yer alan Başkan Palancıoğlu şunları ifade etti: "son zamanlarda İspanya’da meydana gelen sel felaketi nedeniyle İspanya halkına en derin taziyelerimizi sunmak istiyorum. Ayrıca, Ukrayna ve Gazze’de yaşananlar için de derin üzüntü duyuyoruz. Ukrayna ve Rusya arasında bir an önce barış sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, Gazze’nin sadece 100 km uzağında olduğumuzu vurgulamak istiyorum; burada, İsrail askerleri tarafından 44 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. Çoğunluğunu çocukların oluşturduğu masum sivillerin öldürülmesinden dolayı İsrail’i kınıyorum. Orada masum insanların öldürülmesini durdurmak için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Maalesef şu anda sadece Gazze ve bölgedeki insani felaketlerden bahsetmiyoruz, aynı zamanda çevresel felaketlerden de bahsediyoruz. Su dayanıklılığı ve çevresel sorunlarla ilgili rapor hakkında konuşmaya açığız. Su hayattır ve şu anda en önemli konu haline gelmektedir. Ülkemiz ve çevresindeki ülkeler, dünyanın en su kıtlığı yaşayan ülkeleri arasında yer alıyor. Bu nedenle, bölgede su kaynaklarını korumalıyız. Diğer yandan, Gazze’nin, İsrail saldırıları nedeniyle ciddi bir içme suyu sıkıntısı yaşadığını belirtmek isterim. İsrail, şehrin su kaynaklarının yüzde 70’inden fazlasını tahrip etmiştir. Ayrıca, temiz içme suyu erişiminin olmaması nedeniyle Filistinliler arasında salgın hastalıkların yayılması, insani bir felakete yol açacaktır. İsrail, bölgede ana su kaynakları üzerinde kontrole sahiptir. Bu nedenle, mevcut su kaynaklarının durumu ve korunması için alınması gereken önlemler hakkında bir rapor hazırlamak üzere birkaç üye atanmasını öneriyorum. Biz diyalogu ve barışı güçlü bir şekilde destekliyoruz. Bu nedenle, bölgede acilen barış sağlamak için çok çalışmalıyız. Ayrıca, barış sağlandıktan sonra Ukrayna, Gazze, Lübnan ve diğer bölgelerdeki yerel otoritelere ve belediyelere yardımcı olmak için gerekli hazırlıkları yapmalıyız.”
Ankara FETÖ elebaşı Gülen’in torununun ABD ordusunda subay olarak görevi yaptığı ortaya çıktı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen’in kızı Hansa Zeynep ile evli olan ve örgütün damat kadrosunda yer alan Adem Kalaç’ın oğlu Hayrettin Kalaç’ın ABD ordusunda teğmen olarak görev yaptığı öğrenildi. ABD’de lüks ve rahat bir hayat yaşayan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in yakın çevresinin örgütün var oluşunu sağlayan dini değerlerden uzak hayat tarzı gözler önüne serildi. Örgüt elebaşı Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen’in kızı Hansa Zeynep ile evli olan ve icra heyetinde yer alan Gülen’in bizzat yetiştirdiği ‘mollalardan’ olan damat Adem Kalaç’ın 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde ABD’de kurulan ve faaliyet gösteren ‘Ebru TV’nin de yöneticiliğini yaptığı öğrenildi. Adem Kalaç’ın ayrıca Fetullah Gülen’in son anına kadar yanından ayrılmayan ‘Uzun Cevdet’ lakaplı Gülen’in kara kutusu olan Cevdet Türkyolu’nun da bacanağı olduğu aktarıldı. Hansa Zeynep ile evli olmasından ötürü ‘damat’ kadrosunda yer alan ve eli oldukça güçlü olan Adem Kalaç’ın dört çocuğu olduğu, bunlardan biri olan Hayreddin Kalaç’ın ise bir ABD askeri olduğu ortaya çıktı. Hayreddin Kalaç’ın New Jersey’de ABD ordusuna subay yetiştiren ‘The Scarlet Knight Battalion-Army ROTC at Rutgers University’de okuduğı, 23 Mayıs 2023 tarihinde okuldan teğmen rütbesiyle mezun olduğu, mezuniyetine örgütün yönetim kadrosunda yer alan babası Adem Kalaç ile Fetullah Gülen’in öz yeğeni olan annesi Hansa Zeynep Kalaç’ın da katıldığı belirtildi. Tam bir ABD vatandaşı gibi hayatını sürdüren Hayreddin Kalaç, ABD ordusunda subay olarak görevine devam ediyor.
İzmir İranlı meme kanseri hastası İzmir’de sağlığına kavuştu İran’da ‘beyin ve akciğer metastazı yapmış dördündü evde meme kanseri’ teşhisi alan Fatemeh Ashrafı Najafabad, kuzeninin de tavsiyesiyle Türkiye’ye gelerek tedavisini İzmir’de sürdürmeyi tercih etti. Akıllı ilaç tedavisiyle sağlığına kavuşan ve artık İzmir’de yaşamaya başlayan Najafabad, “Şifayı nerede bulursan orası senin vatanındır. Türkiye de bana ikinci vatan oldu” dedi. İran’ın Urmiye şehrinde yaşayan 49 yaşındaki Fatemeh Ashrafı Najafabad, 3 yıl önce kendisini elle muayene ederken göğsünde bir kitle hissetti. Bunun üzerine Tahran’da bir hastaneye başvuran Najafabad’a yapılan tetkikler sonucu, sağ memesinde kitle olduğu tespit edildi ve meme kanseri teşhisi konuldu. 3 çocuk annesi Najafabad o süreçte önce 1 yıl boyunca kemoterapi, ardından da ışın tedavisi gördü. Geçen 1 yılın ardından kontroller için tekrar hastanenin yolunu tuttu. Talihsiz kadın, orada yapılan check up’ta bu sefer kanserin akciğer metastazı yaptığını öğrendi. Avrupa yerine Türkiye’yi tercih etti Metastaz fazlalaşınca Pozitron Emisyon Tomografisi (PET-CT) çekilen ve kanserin beyin metastazı yaptığı tespit edilen Najafabad’ın 2 yılın sonunda gözleri görmemeye başladı. Hastalığına çare arayan kadına doktorlar tarafından akıllı ilaç tedavisi önerildi ve ‘ilaç tedavisine başladığı taktirde 4 ile 6 ay daha fazla yaşayabileceği’ söylendi. Tedavi süreci için çeşitli Avrupa ülkelerinde hastane aramaya başlayan Najafabad, kuzeni Morteza Jahanbakhsh Hesar’ın önerisi ve Türkiye’nin sağlık sistemine güvenmesi sonucu eşi Mohammed Najafabad ile birlikte 8 ay önce İzmir’e gelmeye karar verdi. Najafabad burada, Acıbadem Kent Onkoloji Merkezi’ne başvurdu ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü’nün takibine girdi. 14 seans ışık tedavisi ve ardından kemoterapi tedavisi aldı. Tedavisi başarıyla tamamlandıktan sonra İzmir’de yaşamaya başlayan ve kontrollerini aksatmadan sürdüren Fatemeh Ashrafı Najafabad, “Şifayı nerede bulursan orası senin vatanındır. Türkiye de bana ikinci vatan oldu” diye konuştu. “Çok zor günler geçirdim” Hastalık sürecini anlatan Fatemeh Ashrafı Najafabad, “Meme kanseri olduğumu öğrendim. Urmiye’den Tahrana gittim ve ameliyat oldum. Daha sonra 7 ay tedavi gördüm. Doktorlar, kanserin akciğerime sıçradığını söyledi. Onun için de tedavi gördüm. İlerleyen süreçte gözlerim görmemeye başladı. Tedavi için Türkiye’ye gelmeye karar verdik. Uçak bulamayınca bir taksi tuttuk ve yaklaşık 25 saatlik yolculuğun ardından İzmir’e ulaştık. Burada çok zor günler geçirdim. Tedavimi sürdürdüm ve sağlığıma kavuştum. Şu an daha iyiyim. Kuzenime ve doktoruma minnettarım. Bana çok yardımcı oldular” ifadelerini kullandı. “Türkiye’yi tavsiye ettim” Hollanda’da yaşayan kuzeni Morteza Jahanbakhsh Hesar ise ilacı tedarik etmek için Avrupa ülkelerinde araştırmalara başladığını belirtti. Sözlerini sürdüren Hesar, şunları kaydetti: “En son Türkiye’ye gelmeye karar verdik. Benim de İzmir’de sağlık alanında geçmişim var. O yüzden direkt Türkiye’yi tavsiye ettim. Kuzenim ve eşi taksiyle İran’dan İzmir’e geldi. Biz de annemle birlikte hastaneye giderek işlemleri başlattık. Gelir gelmez hemen hastaneye yatırdılar ve bir sürü tahlil yaptılar. Sonra akıllı ilaçlarla tedavi süreci başladı.” “Akıllı ilacın uygun olduğuna karar verdik” Tedavi sürecine dair bilgiler aktaran Doç. Dr. Gürbüz Görümlü de “Hastamız dördüncü evre beyin ve akciğer metastazlı bir hasta. Meme kanseri sonucu beyin ve akciğerlerinde yaygın hastalığıyla bize başvurdu. Yurt dışında tedavisi bugüne kadar devam etmiş. Orada tedavi seçeneklerinin tükendiği ile ilgili bilgi verilmesi ve ulaşamadıkları bir ilaçtan bahsedilmesi üzerine, ikinci görüş almak üzere bize başvurdular. Biz de tetkiklerini yaptık. Hastamızın meme kanserinin son derece agresif türüne sahip olduğunu, tedavi seçeneklerini birkaç basamak olarak kullandığını ve hastalığın son derece ileri bir aşamaya geldiğini gördük. Hasta, solunum yetmezliği tablosuna yakın bir tabloda gittiği akciğer şikayetleriyle bize başvurmuştu. Beyin metastazına bağlı görme problemleri ve ayakta duramaz bir pozisyondaydı. Yaptığımız genetik test ve incelemelerden sonra bu hastada, yakın dönemde kullanıma giren akıllı ilaç ve kemoterapinin bir araya getirilmesiyle oluşan yüksek teknoloji ürünü yeni bir ilacın uygun seçenek olduğuna karar verdik. İlacın getirtilmesini takiben tedaviye başladık ve hastamız şu an son derece iyi. İlk uygulamanın ardından üç hafta içerisinde klinik şikayetlerinde düzelmeyi gözlemledik. Şu anda aktif bir şekilde tedaviye devam ediyoruz. Son kontrollerinde akciğer, radyolojik ve klinik şikayetlerinde de belirgin rahatlama olduğunu gördük. Beyin metastazlarında da yapılmış bir tedaviyle gerileme olduğunu keşfettik” şeklinde konuştu. “Hastamız aktif hayatına devam edebilir” Bundan sonraki süreçte hastanın doktoru ile yakın ilişkisine devam etmesini, düzenli tedavi ve takiplerini sürdürmesini öneren Görümlü, “Bu tedaviler bazı hasta grubunda son derece etkili, uzun dönem faydalar sağlayabilmekte. Hastamız, aktif hayatına devam edebilir pozisyona geldi. Umarım bundan sonra bu tedaviyi güzel bir şekilde devam ettirebilecek” diye vurguladı.
Kocaeli Göçmen kuşların rotası artık çok daha net Avrupa’nın en büyük doğal yaşam parkı Ormanya’da kurulan kuş halkalama istasyonu, göçmen kuşların rotalarını, yaşam alanlarını ve davranışlarını takip ederek bölge ekosistemine dair önemli veriler sunuyor. Uzmanların kontrolünde yürütülen çalışmalarda bugüne kadar yaklaşık 3 bin kuş halkalanarak kayıt altına alınırken, göç ve üreme yolculukları adım adım izleniyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin şehre kazandırdığı Ormanya Doğal Yaşam Parkı’na kurulan kuş halkalama istasyonu, göçmen kuşların rotalarını ve davranışlarını takip ediyor. 2023 yılında başlayan çalışmalarla, kuşların üreme ve göç süreçleri ayrıntılı olarak incelenirken, bölge ekosistemi için de önemli veriler elde ediliyor. Ormanya’nın farklı bölümlerine belirli zaman dilimlerinde kurulan halkalama noktaları veteriner hekim, biyolog ve lisanslı kuş halkalamacılar ile birlikte düzenli olarak kontrol ediliyor. Türlere göre belirlenen özel halkalarla kayıt altına alınan kuşların, uluslararası sisteme dünyanın diğer bölgelerinde de bulunan halkalama istasyonuna yolları düştüğünde halka numarasına bakılarak, hangi tarihte hangi istasyonda halkalandığı, bilgileri ve göç rotası belirlenmiş oluyor. Halkalama ve gözlem çalışmalarıyla kuşların biyolojisi, ekolojisi, davranışı ve üreme verimliliği gibi konular ele alınıyor. Yaklaşık 3 bin kuş halkalandı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Bafra Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Arif Cemal Özsemir, yürütülen çalışmalar hakkında İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu. Bu çalışmanın Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğünü ifade eden Özsemir, bugüne kadar yaklaşık 3 bin kuşun halkalandığını söyledi. Ayrıca Dr. Arif Cemal Özsemir, Ormanya habitatında 72 kuş türünün bulunduğunu, 32’sinin üreme alanı olarak burayı kullandığı bilgisini verdi. "Ayaklarına Türkiye rumuzlu halkalar takılıp biyometrik ölçümleri alınıyor" Kuşların hareketleri ve yaşadıkları alan değişimleri hakkında ayrıntılı bilgi sağlayan halkalama çalışmasının önemine değinen Dr. Özdemir, bu süreci şöyle anlattı: "Sis ağları olarak adlandırılan ağlar, alanda belirli noktalara kurularak günün ilk ışıklarından hava kararana kadar her saat başı kontrol ediliyor. Bu sırada kuşlar, ’istasyon’ adı verilen bir noktada usta halkacılar tarafından, özel torbalar içinde getirilerek tür teşhisi yapılıyor; ayaklarına Türkiye rumuzlu halkalar takılıp biyometrik ölçümleri alınıyor. Peki, neden halkalama çalışması yapıyoruz? Kuşlar, varlıklarını bildiğimiz ancak ürkek ve heyecanlı canlılar. Bu sayede, halkalama çalışmasıyla onları birebir elimize alarak hangi türe ait olduklarını tespit edebiliyoruz. Biyometrik ölçümlerini alıyoruz ve tür bazında belirli bir habitatta yaşanan değişiklikleri inceleyebiliyoruz. Kuşlar, ’biyoindikatör’ dediğimiz bir grup olarak karşımıza çıkıyor. Bu biyoindikatör kuşlar, çevredeki değişimlere en hızlı tepki veren ve bu değişimlere uyum sağlama potansiyeli taşıyan türlerdir. Halkalama çalışmalarında aynı standartları her yıl uyguladığınızda, popülasyonlarındaki artış veya azalışı tespit ederek habitat kalitesini net bir şekilde ortaya koyabiliyorsunuz" "Kocaeli’de yapılacak diğer çalışmalarla geri bildirimlerimiz artacak" Halkalama çalışmalarında elde edilen verilerin, kuşların göç rotalarını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyduğuna dikkat çeken Ondokuz Mayıs Üniversitesi Bafra Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Arif Cemal Özsemir, "Burası yeni bir istasyon, bu yüzden henüz geri bildirim alamadık ancak Kocaeli’de yapılacak diğer çalışmalarla geri bildirimlerimiz artacak. Geri bildirim, halkalanan bir kuşun başka bir ülkede veya şehirde yakalanması anlamına geliyor ve bu da binde bir ihtimal. Burada 3 bin kuş halkaladık; bu durumda yaklaşık 3 kuş üzerinden geri bildirim alma şansımız var. Bu, ihtimal dahilinde olan bir durum" diye konuştu. Bülbül, Afrika’dan Ormanya’ya uçtu Arif Cemal Özsemir, Ormanya habitatını kullanan kuşların genellikle yerli türler olduğunu, bu sebeple fazla sayıda göçmen kuşun yakalanamadığını belirterek, "Yakaladığımız göçmen kuşlardan biri, geçen yıl haziran ayında halkaladığımız bir bülbüldü ve bu kuşu bu yılın haziran ayında aynı gün yeniden yakaladık. Bu kuş, Sahra Altı Afrika’ya uzun mesafe göç eden bir tür. Afrika’ya neredeyse bin kilometrenin üzerinde bir yol kat ediyor ve ilkbaharda üremek için aynı rotada yaklaşık iki bin kilometre yol kat ederek Ormanya’ya geri dönüyor. Halkalama çalışmaları, bir kuşun nereden gelip nereye gittiğini, alanda ne kadar süre kaldığını, kaç yavru yaptığını ve ne ile beslendiğini ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.