YEREL HABERLER - 06 Nisan 2012 Cuma 10:17

ÖZKAYA, BÜYÜMEYİ DEОERLENDİRDİ

A
A
A
ÖZKAYA, BÜYÜMEYİ DEОERLENDİRDİ

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Mersin Şube Başkanı Servet Özkaya, Türkiye`nin 2011 yılında yüzde 8,5 büyümesinde özel sektör yatırımlarının büyük rol oynadığını belirtti.
MÜSİAD Mersin Şube Başkanı Özkaya, yazılı bir açıklama yaparak, 2011 yılı büyüme rakamlarını değerlendirdi. 2011 yılındaki büyümenin kıymetli bir başarı olduğunu vurgulayan Özkaya, bu büyümenin civar ülkelerde sıcak gelişmelerin yaşandığı bir ortamda gerçekleşmesinin de başarının kıymeti bir kez daha ortaya çıkardığını vurguladı. 2011 yılı son çeyreğinde GSYH`nin yüzde 5,2 oranında büyüdüğünü anımsatan Özkaya, bu doğrultuda yüzde 8,5 olarak gerçekleşen yıllık büyüme hızının, MÜSİAD`ın 2011 yılına yönelik daha önceki beklentilerini doğruladığına işaret etti. Türkiye`nin, 2011`de de güçlü büyümesini sürdürülebilir kılarak, bir kez daha dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasına girmeyi başardığına vurgu yapan Özkaya, kişi başına düşen milli gelirin ise 2010 yılındaki 10 bin 79 dolar seviyesinden 10 bin 444 dolara yükseldiğini kaydetti.
2011 yılında büyümeyi tetikleyen faktörlerin başında tüketim gelmekle beraber, bunu yatırımların takip ettiğini de dile getiren Özkaya, özellikle yüzde 22,8 oranında büyüme gösteren özel sektör yatırımlarının, milli gelir artışında büyük bir rol oynadığının altını çizdi. dış talep kaleminin bir önceki yıla göre milli gelire daha olumlu bir etki yapmış olmasının en dikkat çekici unsur olduğunu ifade eden Özkaya, ``Bu da son iki çeyrek itibariyle, ihracat artış hızının ithalat artış hızını ciddi şekilde geçmesiyle sağlanmıştır. İç taleple dış talebin dengelenmeye başladığını gösteren bu durum, son çeyrekte güçlenerek, milli gelire artı katkı dahi sağlamıştır. Son çeyrek göz önüne alındığında ise gerek tüketim gerekse yatırımlarda bir ivme kaybı gözlenmekle beraber, krizden toparlanmış ve dünyada ayrışmış bir ekonomi olarak, şimdi doğal büyüme hızımızda bir süre yola devam edip, yeniden hızlanmak için gerekli stratejik reformları yapmaya devam etmeliyiz. Tabiri caiz ise hızlı sürdüğümüz arabayla yola devam etmek için biraz yavaşlayıp bakım yapmak, önümüzdeki uzun yolu hızla aşmak için gerekli olacaktır`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da Mevlana düzenlenen programla anıldı Muğla’da, Mevlana Celalaeddin Rumi’nin Hakk’a Vuslatının 751. yılı dolayısıyla anlamlı bir etkinlik düzenlendi. Konya Karamanlılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu gösterisi damgasını vurdu. Konya Karamanlılar Derneği Başkanı Erol Kütahyalı, açılış konuşmasında programa destek veren Muğla Valiliği, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ve Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne teşekkür ederek, katılımcılara “Hoş geldiniz” dedi. Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü Barış Saylak, Mevlana’nın barış ve hoşgörü mesajlarına dikkat çekerek, etkinliğin düzenlenmesine katkı sağlayanlara teşekkür etti. Saylak, Hz. Mevlana’nın ölüm gecesini “düğün gecesi” olarak görmesinin insanlık için eşsiz bir örnek olduğunu ifade etti. Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, Mevlana’nın “Dünyanın hasret, ölümün vuslat olduğunu” vurgulayan sözlerine atıfta bulunarak, Mevlana’nın öğretilerinin bugün de büyük anlam taşıdığını belirtti. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ise Mevlana Celaleddin Rumi’nin sevgi, hoşgörü, birlik ve barış mesajlarının çağları aşarak günümüze ışık tuttuğunu ifade etti. Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, programda yaptığı konuşmada, Mevlana’nın vuslat anlayışını “Allah’a dönüş ve aşkın sonsuzlukla buluşması” olarak nitelendirerek, bu geceyi bir düğün gecesi olarak görmesinin derin anlamına vurgu yaptı. Ayrıca, şehitler ve gazilere minnet duygularını dile getirerek, programa katılan herkese teşekkür etti. Gecede, Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu tarafından gerçekleştirilen ilahi ve semazen gösterisi izleyicilere duygusal anlar yaşattı. Seb-i Arus etkinliği, Mevlana’nın öğretilerinin ve sevgisinin yüzyıllar boyunca insanlığa yol gösterdiğini bir kez daha hatırlattı. Etkinlik, katılımcılar tarafından büyük beğeniyle karşılanırken, Mevlana’nın sevgi, barış ve hoşgörü mesajları, bu anlamlı gece aracılığıyla bir kez daha gönüllere işlendi.
İstanbul Yumurta toplamada başarı oranı yüzde 40: “Doğum yaşınızı geciktirmeyin” Günümüzde evlilik yaşının ilerlemesiyle doğum yaşının da ilerlediğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Volkan Turan, erken yaşta görülen menopoz oranlarının da oldukça arttığını söyledi. Yumurta toplama işleminde başarı oranının ise yaşa göre değişkenlik gösterdiğine değinen Prof. Dr. Turan, “Dünya ve Türkiye üzerinde genellikle bu başarı oranı yüzde 40’tır. Fakat bu oranı artırmak için embriyoya belli başlı embriyoya genetik testler, rahime yönelik belli başlı uygulamalar yapabiliyoruz” dedi. Artık günümüzün en büyük sorunlarından biri de çocuk sahibi olmak. Bu konuyla ilgili tedavi yöntemlerini ve yapılması gerekenleri BHT CLİNİC İstanbul Tema Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Volkan Turan tek tek anlattı. Kadınların kariyer yapmasıyla gebelik yaşının ilerlediğini belirten Prof. Dr. Turan, “Bunun dışında yeme içme alışkanlıklarının değişmesi, teknolojiyle gelen hareketsizlik gibi etkenler de bu durumu etkiliyor, bizim işimizi de zorlaştırıyor” açıklaması yaptı. “10-14 günlük süreçte yumurtalıklarını büyütüyoruz” “Hasta bize ileri yaşlarda geldiğinde yumurtalıklarında hem kalite hem de sayı olarak azalma oluyor” diyen Prof. Dr. Turan, “Bu durumdaki hastalarda daha sık olarak tüp bebek uygulamalarını yapıyoruz. İlk geldiklerinde yumurta rezervini değerlendiriyoruz. Eşinin spermine bakıyoruz. Rahim tüp filmiyle tüpleri kanalları açık mı, kapalı mı bunları değerlendiriyoruz. Ardından hastaları 10-14 günlük süren iğne dönemine sokuyoruz. Bu vesileyle yumurtalıklarını büyütüyoruz. Yumurta toplama işlemi 10-14 gün sonunda, hasta anestezi altındayken iğneyle gerçekleştiriliyor. Sonra da embriyoları yani bebek oluşumunu laboratuvarda gerçekleştirip rahim içine koyuyoruz. Yumurta toplama işleminde başarı oranı, yaşa göre değişkenlik göstermektedir. Dünya ve Türkiye üzerinde genellikle bu başarı oranı yüzde 40’tır. Fakat bu oranı artırmak için embriyoya belli başlı embriyoya genetik testler, rahime yönelik belli başlı uygulamalar yapabiliyoruz” açıklaması yaptı. “Menopoza yakın olanlarda kök hücre tedavisi deniyoruz” Prof. Dr. Turan, “Aynı zamanda yumurta sayısı çok azalan, menopoza yakın olan çiftlerde bazen yumurtalıkların içine kök hücre, eksozom dediğimiz uygulamalar yaparak hastanın yumurta sayısından ziyade kalitesini arttırmayı hedefliyoruz. Böylelikle başarı şansını arttırıyoruz” şeklinde konuştu. “‘Bizim komşu 60 yaşında doğurdu, Hintli kadın 70 yaşında doğurdu’ cümlelerine aldanmayın” Kadınlarda özellikle yaşın çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Volkan Turan, “Erkeğin yaşı biraz daha hafife alınabilir. Çünkü kadında bir kere yumurta bittiği zaman bir daha üretilmiyor. Ama erkekte 80 yaşında bile sperm üretilebiliyor. Ondan dolayı da kadında özellikle 47 yaş geçtikten sonra tüp bebek çok önermiyoruz. Çünkü bu hastalarda yapılsa, yumurta çıksa bile genetiği bozuk yumurtalar çıkıyor ve çocuk açısından bizim için açıkçası pek uyumlu olmuyor. Bence 47 yaşından büyük olanlar için de kimlik kontrolü gerekiyor. Hastaların kimliğinde geç yazılmaları olabiliyor. Bazıları da ‘bizim komşu 60 yaşında doğurdu, Hintli kadın 70 yaşında doğurdu’ diyor. Çünkü buralarda Türkiye’de yasal olmayan uygulamaları var. Bu uygulamalar, bazı ülkelerde yasal olabiliyor. Bu yüzden bunlara çok itaat etmeyelim. Kesinlikle ve kesinlikle yaş bizim için önemli. Hatta dünya üzerinde 41 yaşından sonra tüp bebek bile yapsanız başarı oranı yüzde 20’yi geçmiyor. Devlet bile 35 yaşın üstünü, zaten riskli gebelik olarak alıyor. Normal gebelik süreci de önemli. Yani sırf gebe kalmak değil düşük yapmamak da gebelik hastalıkları da önemli” açıklaması yaptı. “11 yaşındaki çocuktan yumurta topladık” Yaklaşık iki hafta önce henüz 11 yaşındaki çocuktan yumurta topladıklarını belirten Prof. Dr. Volkan Turan, erken yaşta menopoza girenlerin sayısının da oldukça arttığını söyledi. Prof. Dr. Turan, “Çocukta yumurtayı karından topluyoruz. Çünkü bizim bekâr hastalarımız da çok oluyor. Bunu yapan merkezlerden biriyiz. Her iki ayda bir yumurta toplayarak bir havuz oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü her toplanan yumurtadan da gebelik olacak diye bir şey yok. Daha karşı spermin bile ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Ondan dolayı da bu tür hastalarda erken menopoz riskini saptamak önemli. Anne erken menopoza girdi mi? Teyze girdi mi? Beslenme alışkanlıkları nasıl? Onun dışında bir genetik risk taşıyor mu? Tabii ki erken menopoz için yine de yüzde 60 hastada bir neden bulunamıyor” dedi. “AMH testi ile erken menopoz ihtimalini saptıyoruz” Prof. Dr. Turan, “AMH hormon testi ile yumurta rezervini görebiliyoruz. Çıkan sonuca göre erken menopoz olup olmadığı, yine erken menopoza girme ihtimali olup olmadığı saptanabiliyor. Böylece yumurta dondurma işlemi yapılabiliyor. Hiç yumurtasız doğan bebeklerimiz de oluyor. Burada annenin, bebek anne karnındayken ilaç kullanması, radyasyona maruz kalması da etken oluyor. Taşıyıcı genetik sıkıntısı olması da buna etkendir” şeklinde konuştu. Kök hücre tedavisi Kök hücre tedavisi ile ilgili de bilgilendiren Prof. Dr. Turan şunları söyledi: “Kordon kanı daha çok hücreye dönüşebilme potansiyeline sahip. Daha önce kemik iliği denedik. Çok başarılı sonuçlar almadık. Ama kordon kanıyla daha fazla hücreye değişkenlik vermek ve içindeki büyüme faktörlerini kullanıp yumurta sayısını arttırmak değil de kalan yumurtaların, büyümeyen yumurtaların daha iyi büyümesini sağlama etrafı beslemek amaçlı eksozom tedavisi kullanıyoruz. Her hastada başarılı olmak imkânsız, hatta başarılı olmayan hasta sayısı daha fazla olabilir. Ama sonuçta burada belli bir yüzde var. Bu yüzdeye kimin denk geleceğini bilmiyoruz. Bundan dolayı da hastalarda bu uygulama yapıyoruz.” “Beslenmeye dikkat edin” Prof. Dr. Turan, “Kesinlikle kadınların 35 yaşı geçmeden doğurganlıklarını tamamlamalarını öneriyorum. Beslenmelerine dikkat etsinler. Yani karbonhidrattan daha fakir, antioksidan içerikli protein ağırlıklı, sigaradan, alkolden uzak şekilde beslenmelerini öneriyorum. Hareket etmelerini, spor yapmalarını, diyetlerine dikkat etmelerini öneriyorum” dedi.
Erzincan Erzincan ismini kullanan sahte balcılara yasal yaptırımlar uygulandı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sattıkları ballarda taklit ve tağşiş tespit edildiği için İstanbul, Ankara ve İzmir’de bal satan 6 firmaya Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada Bakanlık tarafından yasal yaptırımların uygulandığı belirtildi. Erzincan Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada Bakanlıkça, bazı firmaların “Erzincan” ismini farklı biçimlerde, markalarında kullandıklarının tespit edildiği belirtildi. Konuyla ilgili olarak Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklama şöyle; "Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından son dönemlerde yapılan gıda denetimlerinde gıda sektöründe taklit ve tağşiş yapan firmalar tespit edilerek bu firmalar hakkında hem gerekli yasal mevzuat uygulanmakta hem de gıdada taklit ve tağşiş yapan bu firmalar kamuoyuna ilan edilmektedir. Bakanlığımızca yayınlanan taklit ve tağşiş listelerinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de bal üretimi yapan bazı firmaların “Erzincan” ismini farklı biçimlerde markalarında kullandıkları görülmüş olup Bakanlığımızca bu firmalara yasalar çerçevesinde gerekli işlemler yapılmaktadır. İzmir Bornova’da faaliyet gösteren Yayla Balpınarı Gıda Tarım firmasının Gürlevik Erzincan markasıyla, İstanbul Sultangazi’de faaliyet gösteren Ceysan Paketleme ve Ambalaj firmasının Bal Cenneti markasıyla, İstanbul Sancaktepe’de faaliyet gösteren Yılmaz Gıda firmasının Canpetek Erzincan ve Petekçi Erzincan markalarıyla, Ankara Yenimahalle’de faaliyet gösteren Saf Naturel Bal Gıda firmasının Besi Natural markasıyla, Ankara Yenimahalle’de faaliyet gösteren Balı Pınar firmasının Bizim Sefa Erzincan markasıyla, İstanbul Çekmeköy’de faaliyet gösteren Özal Çoban Çobanoğlu Gıda firmasının Erzincan Doğadan markasıyla üretim yapan ve Bakanlığımız taklit ve tağşiş listelerinde isimleri geçen bu firmaların Erzincan ile hiçbir bağlantıları bulunmamakta, Erzincan’da üretim ya da paketleme yapmamaktadırlar. Bu firmalar "Erzincan" markasını kullanarak bulundukları illerde Erzincan isminin verdiği prestijden fayda sağlamaya çalışmaktadırlar. İl Müdürlüğümüze bağlı gıda kontrol ekiplerimiz, Erzincan genelinde gıda satış ve tüketim noktalarında Bakanlığımızca yayınlanan gıda taklit ve tağşiş listelerinde yer alan markaların sürekli kontrolünü yapmakta, bugüne kadar yapılan denetimlerde gıda taklit ve tağşiş listelerinde "Erzincan" markasını kullanarak piyasaya sürülen ballara rastlanılmamıştır. Listelerde yer alan ürünlere rastlanılması halinde gerekli yasal mevzuat çerçevesinde ürünler yediemine alınmakta ve Bakanlığımıza bildirilmektedir. Bakanlığımızca yayınlanan taklit ve tağşiş listelerinde yer alan ürünlere ilişkin olarak ülkemiz genelinde de tüm il ve ilçe müdürlüklerimizce gerekli denetim ve kontroller yapılmakta, yapılan denetim ve kontrollerde bu ürünlere rastlanılması halinde gerekli yasal işlemler yapılmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur"
İstanbul Güngören’de İSKİ’nin çalışması sırasında aynı yol ikinci kez çöktü... O anlar kamerada İstanbul Güngören’de 1 ay önce çöken yol, İstanbul Su ve Kanalizasyon (İSKİ) ekiplerinin çalışması sırasında tekrar çöktü. Çalışma sırasında İSKİ aracının tekeri yola saplanırken o anlar güvenlik kamerasına yansıdı.Olay, dün öğle saatlerinde İstanbul Güngören Sanayi Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde meydana geldi. Cadde üzerinde yaklaşık 1 ay önce çöken yol, İSKİ ekiplerinin çalışma yaptığı sırada yeniden çöktü. Geçtiğimiz günlerde yağışın etkisiyle kanalizasyon borularının tıkanması sonucunda sular yukarı doğru yükselmeye başladı. Önceden çöken kısım için olay yerine gelen İSKİ ekiplerinin çalışmaları sırasında, kanal temizleme aracı yolun üstünden geçerken tekeri yola saplandı. Yapılan çalışmalar sebebiyle yol bir süre trafiğe kapatılırken cadde üzerindeki bazı dükkanların bodrum katları kanalizasyon suyu ile doldu. Çöken yolun bir kısmı kumlar ile kapatıldı. Yolun tekrar düzenlenme çalışmaları sebebiyle cadde ise araç trafiğine kapatıldı. Yaşanan çökme anı ise çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerasıyla kaydedildi. Aynı yol 26 Kasım’da da çökmüş, İSKİ aracı çöken alana düşmüş, yoldan geçen kamyon da zarar görmüştü.Konu ile ilgili konuşan esnaf Fuat Eser, "Asfalt çöktü. Bir ay önce de yapılmıştı zaten. Geçen cumartesi günü asfalt çökmüştü. Biz İSKİ’yi aradık. Yetkililere çöktüğünü belirttik. İSKİ aracı geldi. Kanalizasyon kapağını açıp baktılar. Kapatıp geri gittiler. Pazar günü yoğun bir yağış oldu. Pazartesi iş yerimize geldik. Yine yolda çökme olmuştu. Tekrar aradık. Baktılar, gittiler. Dün çöken yere kapanır diye mıcır döktüler. Sonra kanalizasyon aracı geldi. Geldiği gibi tekrardan çöktü. Arkadaşlar gelip kazı yaptılar ama bir sonuç bulamadılar. Kapatıp geri gittiler. Sonra bugün de geldiler. Uğraştılar, kazdılar yine bir sonuç alamadılar. Kapatıp gittiler. Kapattıktan sonra iş yerlerimizi olduğu gibi kimyasal su bastı. Kendi imkanlarımızla boşaltmaya çalıştık. Dalgıç motoru ve komşularımızın yardımıyla, kum çuvalları doldurduk. Bildiğiniz kimyasal suların altında kaldık. Koku acayip. Buna nasıl bir önlem alacaklar? İSKİ ve Güngören Belediyesi’ni aradık. İSKİ’den sulara takviye için herhangi bir araç da gelmedi. Kendi imkanlarımızla suları boşalttık. Çökme olayında da mıcır dökülen yerin üstünden geçtiği gibi kanalizasyon aracı çöktü. Zaten çökeceği belliydi. İki sene önce de çökmüştü. Bir ay sonra yapıldı yeniden çöktü. Bildiğimiz kadarıyla komple kazacaklarmış. 3-4 günü bulabilir diyorlar. Burada sonuçta ticaret yapıyoruz. Arabalar gelip gidiyor. Nasıl bir çözüm bulacaklar biz de merak ediyoruz. Bir an önce bu konunun çözülmesini istiyoruz” dedi.