YEREL HABERLER - 21 Mart 2012 Çarşamba 11:26

KULA`DA ÖОRENCİLERE SAОLIK SEMİNERİ

A
A
A
KULA`DA ÖОRENCİLERE SAОLIK SEMİNERİ

Kula Sağlık Grup Başkanı Doktor Rahşan Erkan, Celal Bayar Üniversitesi Kula Meslek Yüksek Okulu öğrencilerine ``Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ve Toplumsal Yönü`` konulu bir seminer verdi.
Öğrencilere cinsel yollardan bulaşan tüm hastalıkları ve korunma yöntemlerini anlatan Dr. Erkan, şu uyarılarda bulundu: ``Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bireysel düzeyde korunmanın en etkili yolu, hastalık riski taşıyan şüpheli kişilerle (hayat kadınları, hayat kadınlarıyla birlikte olduğu bilinen kişiler, çok sayıda partneri olan ya da olmuş kişiler) ilişkiye girmekten kaçınmaktır. Ancak unutulmamalıdır ki, bariz olarak şüpheli olmayan biriyle beraber olunduğunda da hastalık bulaşabilir. O yüzden, hakkında bilgi sahibi olunmayan bir kişiyle, ne kadar temiz görünürse görünsün ilişkide prezervatif kullanılmalıdır`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan 1939 Erzincan depreminin yaşayan tanığı o günleri anlattı Resmi rakamlara göre 33 bin kişinin hayatını kaybettiği 100 binden fazla insanın yaralandığı, tarihin en büyük depremlerinden olan 7.9 büyüklüğündeki 1939 Erzincan depreminin yaşayan tanığı 108 yaşındaki Mehmet Güloğlu, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine o günleri anlattı. Depremin olduğu 27 Aralık 1939 tarihinde Erzincan merkeze bağlı Göyne köyünde ailesiyle birlikte yaşadıklarını ifade eden Mehmet Güloğlu, “Deprem olduğu anda her yer zangır zangır sallanmaya başladı. Beton bina yok idi hep toprak evler. Soğuk, kış, kar diz boyu. Karakış ayı. Her yer yıkıldı, enkaza döndü. Çoğu insan hep soğuk, sahipsizlikten öldü. Bakan yok, enkazdan çıkartan yok. Kazmasını, küreğini alan enkazdan insan çıkarabilmek için koşup yardıma gitti. Babamın ufak bir misafir odası vardı. Gittik orada sobayı yaktır, başına biriktik ısınmaya çalıştık. Gür gür ediyor sallantıdan bu sefer bir daha kaçıyoruz dışarıya. Dışarıda nerede duralım hava çok soğuk. Sonra gübrelerin üstüne palazları serdik, çadır yaptık böyle kalmaya çalıştık. Deprem çok büyük alanda yıkıma neden oldu. Çok insan hayatını kaybetti, artlarından ne ağıtlar yakıldı.” diye konuştu. Güloğlu aradan yıllar geçmesine rağmen o acı günleri unutamadığını kaydetti. “1939 Erzincan depremi” Erzincan’da 27 Aralık 1939’da meydana gelen ve 33 bin kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 100 bin kişinin yaralandığı 7,9 büyüklüğündeki deprem hafızalardan silinmiyor. Ölüm oranlarının yüksek olmasının ana nedenleri arasında; çetin kış koşullarının olması, yardımların ve arama-kurtarma faaliyetlerinin güç koşullar altında yürütülmesi gösterildi. Deprem, 1939 ile 1999 yılları arasında Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelen ve batıya doğru göç eden bir dizi büyük depremin ilki olarak kabul edildi. Büyüklüğü itibarıyla dünyanın sayılı mega depremleri arasında gösterilen Erzincan depremi, 8,0 büyüklüğündeki 1668 Kuzey Anadolu depreminden sonra 7,8 Mw büyüklüğündeki 2023 Kahramanmaraş depremleri ile birlikte Anadolu’da meydana gelmiş en büyük ikinci depremdir. Bunun yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan ikinci depremi olarak kayıtlara geçti. Odak derinliği 20 km olan depremin etkilediği alan doğuda Erzincan Ovası’ndan batıda Kelkit Vadisi’ne kadar uzanır. Yırtılmanın uzunluğu 400 km (Erzincan’ın doğusundan Amasya’ya kadar), genişliği ise (güneyde Sivas’tan kuzeyde Karadeniz’e kadar) 200 km’dir. Bu depremde Erzincan’dan Kelkit Vadisi’ni izleyerek Niksar’a kadar uzanan yaklaşık 350 km’lik bir kırık sistemi oluşmuştur. Bu geniş alanı sarmış olan 35 deprem merkezi yaklaşık doğu-batı doğrultusunda dizilmiş başlıca dört sarsıntı çizgisi üzerinde etkinlik göstermiştir. Bunlar; Yukarı Yeşilırmak çizgisi, Kelkit-Deliçay çizgisi, Yaylalar ve Orta Yeşilırmak çizgisi ve kıyı çizgisidir. Bu çizgilerin hepsi de kırıklara karşılık gelmektedir. Kelkit Irmağı kırığı, Reşadiye’de doğu-güneydoğu ve batı-kuzeybatı doğrultusunda alçalmış ve yükselmiş ve böylece iki blok arasında 380 cm’lik bir düzey farkı doğmuştur. Deprem sırasında kıyı çizgisi Çarşamba ilçesinin kuzeyi ile Giresun arasında 15-100 m kadar geri çekilmiş ve Fatsa’da da bir deprem dalgası oluşmuştur. Deprem 52 saniye sürdü. Karadeniz kıyılarında 0,53 m uzunluğunda tsunamiye neden oldu. 1939 depreminden kaynaklanan Coulomb gerilme transferi, Kuzey Anadolu Fayı boyunca batıya doğru ilerleyen kırılmaları tetikledi. 1939’dan beri bu fayda 6.7’den büyük 10 tane deprem yaşandı. Depremin oluşturduğu hasar, Türkiye hükümetini deprem yönetmeliklerini yürürlüğe koymaya sevk etti. Erzincan’da yıkım o kadar büyüktü ki şehir tamamen terk edildi ve biraz daha kuzeyde yeni bir yerleşim yeri kuruldu.
Bursa Kendisini polis olarak tanıttı, 1 milyon lira dolandırdı Bursa’da kendisini polis olarak tanıtan şüpheli, gözüne kestirdiği kurbanını telefonla arayarak kardeşinin kaçırıldığını söyledi. Kardeşinin kurtulması için yaklaşık 1 milyon lira değerinde olan ziynet eşyalarını şüpheliye veren şahıs, daha sonra dolandırıldığını anlayarak polise başvurdu. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, sahte polisi düzenledikleri operasyonla yakaladı. Olay, merkez Nilüfer ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kendisini polis olarak tanıtan E.K. (25), gözüne kestirdiği Z.M.M. (26)’yi arayarak kardeşinin kaçırıldığını söyledi. Z.M.M., kendisini arayanın polis olduğuna inandı. E.K., Z.M.M.’ye kardeşini kurtarmak için evde bulunan bütün ziynet eşyaları getirmesini istedi. Z.M.M. evde bulunan ve yaklaşık değeri 1 milyon lira olan 8 bin dolar, 8 bin euro, 2 adet altın yüzük, 1 çift altın küpe, 5 adet bilezik, 2 adet altın gerdanlık ve 5 adet cumhuriyet altınını alarak E.K.’nin yanına gitti. Ziynet eşyaları E.K’ye teslim eden Z.M.M., bir süre sonra dolandırıldığını anlayarak Nilüfer Polis Merkezi’nde E.K.’den şikayetçi oldu. Z.M.M.’yi dolandıran E.K., ziynet eşyalar ile beraber İstanbul’a kaçtı. 50 güvenlik kamerası mercek altına alındı, şüpheli İstanbul’da yakalandı Yaşanan olay sonrası harekete geçen Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, olayın yaşandığı yerden itibaren yaklaşık 50 güvenlik kamerası inceleyerek şüphelinin İstanbul’a kaçtığını tespit etti. Operasyon için düğmeye basan ekipler, İstanbul’da şüpheli E.K.’yi kıskıvrak yakaladı. Şüpheli ifadesi alınmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilirken, Z.M.M.’ye ait ziynet eşyalar teslim edildi. E.K., alınan ifadesinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bitlis Bitlisli atletler Türkiye şampiyonu olmak istiyor Bitlis’te atletizimciler 27-28 Ocak 2025 tarihinde Bursa’da yapılacak Türkiye şampiyonasında dereceye girmek için yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Gençlik Spor İl Müdürlüğü bünyesinde okullarda yapılan yetenek taramasından seçilen atletler, girdikleri yarışlarda derece ile dönüyor. Türkiye 2.’liği ve Türkiye 3.’lükleri bulunan öğrencilerin yeni hedefi Türkiye şampiyonasında derece yaparak milli takıma seçilmek. Çalışmalarını yağışlı havaya rağmen aralıksız sürdüren atletler, ocak ayında Bursa’da gerçekleştirilecek olan Türkiye şampiyonasında dereceye yapmaya çalışacaklar. 8 Ağustos Stadyumunda çalışan atletlerden İrem Toktaş, 10 Kasım’da yapılan yarışmada Türkiye ikincisi olduklarını, şimdiki hedefinin ise Türkiye şampiyonluğu olduğunu söyledi. Şiyar Eyüp Demir ise, Bölgesel Kros yarışmasında Türkiye 3.’sü olduğunu belirterek, “Bitlis’te Türkiye şampiyonasına hazırlanıyoruz. Hedefimiz dereceye girerek, Türkiye şampiyonu olmak. Bunun için iklim şartlarına rağmen hazırlanıyoruz. İnşallah dereceye girerek, Türkiye şampiyonu oluruz” dedi. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde görevli Atletizm Antrenörü Osman Dayanç, “Bu yıl katıldığımız yarışmalardan Ankara’da yapılan kızlar yarışmasında Türkiye 2’ncisi olduk. Bingöl’de yapılan Bölgesel Kros Ligi’nde erkeklerde takım halinde birincilik elde ettik. Antalya’da takım halinde Türkiye üçüncüsü olduk. Hedefimiz 27-28 Ocak 2025 tarihinde Bursa’da yapılacak Türkiye Şampiyonasında dereceye girmektir” diye konuştu. Geçmiş dönemde atletizme bakış açısının çok iyi olmadığını, ancak başarı geldikçe herkesin bakışının değiştiğini ifade eden Dayanç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben kendim Milli Sporcuyum. Bizim dönemimizde atletime bakış açısı çok iyi değildi. Ancak şimdi sporcularımız başarılı oldukça insanların bakışları da değişti. Antrenmanlarımızı yaparken, vatandaşların yol vermesi, durup alkışlamaları bizleri ve sporcularımızı motive ediyor. Başarı geldikçe bu destekler de artacaktır.”