YEREL HABERLER - 07 Mart 2012 Çarşamba 14:17

SİYASİLERDEN `KADINLAR GÜNÜ` AÇIKLAMALARI

A
A
A
SİYASİLERDEN `KADINLAR GÜNÜ` AÇIKLAMALARI

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle siyasiler yayınladıkları mesajlarda kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini vurguladı.
AK Parti Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın, Milletvekilleri Mehmet Erdoğan, Dr. Murtaza Yetiş, Mehmet Metiner ve AK Parti Kadın Kolları Başkanı Ayla Pektaş, 8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle mesaj yayınladı. AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, kadınların modern Türkiye’nin inşasında vazgeçilmez ve en önemli gücü olduğunu ve ülkemizin gelişiminde, toplumun refahının yükselmesinde tartışmasız bir yere sahip olduğunu vurguladı.
Aydın, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda kadınların payının her geçen gün arttığını vurgulayarak, ülkemize kazandırdıkları ve elde ettikleri başarılarla geleceğimize yön verdiklerini söyledi. Aydın, "AK Parti iktidarı döneminde kadınlarımız lehine sağlanan pozitif ayrımcılık ve kadın haklarının sağlamlaştırılması yönünde atılan adımlarla bugün dünya genelinde çoğu çağdaşlarından daha önde yer almaktadırlar. Kadınların hayat standartlarını en üst düzeye getirmek, çalışma hayatında kendilerine engel
teşkil eden sorunları ortadan kaldırmak, ailenin beraberliğini ve sürekliliğini sağlamak, siyasette kadınları daha aktif ve ön planda tutmak amacıyla AK Parti iktidarı döneminde özellikle anayasal anlamda ve yine kanunlar kapsamında yapılan düzenlemeler ve değişikliklerle ayrımcılığı önlemeye yönelik pek çok adım atıldı ve atılmaya da devam edecektir" dedi.
Milletvekili Mehmet Erdoğan, kadınların aile kurumumuzun temel taşı, değerlerimizin temsilcisi, taşıyıcısı ve koruyucusu olduklarını, "Onlardan olduğumuz ve yaşamımızın doğumdan ölüme kadar her anında varlıklarıyla onurlandığımız kadınlarımız, ihtiyacımız olduğunda desteklerini esirgemeyen, eğiten, yetiştiren, bizi biz yapma yolunda, yüreklerindeki sevgi ve şefkati fedakarca karşılıksız veren yegane varlıklarımızdır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünyada, kadınların eşitlik, kalkınma ve daha huzurlu
yaşam özlemlerini ve isteklerini dile getirdikleri, birlik ve beraberlik günü olarak kutlanmaktadır. AK Parti iktidarlarımız döneminde, kadınlarımızın yaşam standartlarını arttırmak, cinsiyete dayanan ayrımcılığı önleyerek onların; iş hayatında, eğitim hayatında, sosyal yaşamda ve siyasette daha aktif yer almaları amacıyla birçok düzenlemeler yapılmıştır. Hatta 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile kadınlarımız pozitif ayrımcılık kapsamına alınmış, kadınlar, çocuklar, özürlüler, yaşlılar, şehitler,
dul ve yetimler ile gazilerin haklarının korunması ve şartlarının daha da iyileştirilmesi yönünde alınacak ilave tüm düzenlemelerin, diğer kesimlere göre eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağı anayasal güvenceye kavuşmuştur" diye konuştu.
Milletvekili Dr. Murtaza Yetiş ise, medeniyet tarihimizde her tür ayrımcılığın reddedildiğini; kültürümüzde, inancımızda bir kişinin diğerinden bir üstünlüğünün olmadığını vurgulayarak, "Adaleti en büyük değerler arasında sayan milletimiz hiçbir zaman ayrımcılığı hoş görmemiştir, bundan sonra da görmeyecektir. Bizler kadını ve erkeği birbirine karşı sorumlu gören geleneğin temsilcileriyiz. İnancımız kadını düşürüldüğü, aşağılandığı, insan olarak bile görülmediği cahiliyenin kirli zihninden kurtararak
hakkettiği değere kavuşturmuştur. Emekçi kadınların, annelerin mücadelesiyle bugünlere gelen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın haklarını icraatlarımızla, eylemlerimizle savunduk, savunmaya devam ediyoruz. Kadınlarımızın, kız çocuklarımızın hayatlarını kolaylaştırmak sosyal hayata katılımlarını sağlamak için yasal anlamda da her adımı attık, atmaya da devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı mesajda, kadınları eğitim, iş ve sosyal hayatta eskisinden çok daha iyi konumda olduğunu, ancak daha yapılacak çok işin bulunduğunu, öncelikle insanların bakış açısında meydana gelen değişimin artması gerektiğini söyledi.
Mehmet Metiner, "Toplumumuzda, inancımızda ve kültürümüzde kadına ayrı bir önem verildiği biliniyor. Ancak buna rağmen de, kadınların eğitim, iş ve sosyal hayata katılmasında büyük engellerle karşılaşılıyordu. Ne yazık ki, bu engellerin birçoğu da devletin kadınlarımızın, kızlarımızın önlerine koyduğu engellerdi. Bunlardan en önemlisi de eğitim engeliydi. AK Parti hükümetimiz döneminde, kızlarımızın daha iyi bir eğitim almasını sağlamak, sosyal hayata, siyasete ve iş hayatına katılarak, toplumun sesi
olmasını sağlamak için çok önemli adımlar attı, atmaya da devam ediyor" dedi.
AK Parti İl Başkanı Av. Halil İbrahim Fırat ise mesajında, "Hükümetimiz, kadınlarımızın ülkemizin, erkeklerle birlikte toplumsal sorumluluğu her alanda yüklenecek bilgi ve bilinçte bireyler olarak kamusal yaşamdaki yerlerini almalarını, geleceğimizin önemli bir teminatı olarak görmektedir. Hükümetimiz kadına karşı şiddetin önlenmesi, kadınların çalışma hayatına girmesi, siyasete katılması ve eğitim imkanlarının arttırılması için birçok önemli projeyi hayata geçirmiştir.Aile kurumunun temel taşı,
değerlerimizin temsilcisi, taşıyıcısı ve koruyucusu olan kadınlarımızın, hayatın bütün alanlarına etkin bir şekilde katılmalarına imkan sağlayacak şartları hazırlamak, kadın-erkek hepimizin ortak sorumluluğudur" ifadelerini kullandı.
AK Parti Kadın Kolları Başkanı Ayla Pektaş, AK Parti döneminde kadına bakış açısının değiştirildiğini, kızların okumasının önünün açıldığını söyledi. Ayla Pektaş, "AK Parti iktidarı süresince başta kız çocukları olmak üzere tüm çağ çocuklarının temel eğitime katılımlarının sağlanması için çalışmalar yürütüldüğünü, bu durumdaki yaklaşık 400 bin çocuğun okulla buluşturuldu. Kadınların siyasete aktif katılımlarının sağlanması yönünde gösterilen çabalar sonucunda tüm meclislerdeki kadın temsilci oranında
önemli artış sağlandı. Kadın istihdamının önündeki engeller minimize edilerek daha çok kadın işgücünün oluşması sağlandı. 12 Eylül 2010 referandumu ile kadınlara pozitif ayrımcılık getirildi. Türk Ceza Kanununda kadınlara karşı işlenen suçların cezaları arttırıldı. Kadın ve gençlerin işe alınmalarını teşvik için ilave istihdamda 5 yıl süre ile sigorta primlerini devletin ödemesi imkanı getirildi. Kadına ve aslında insana karşı yapılan şiddetin azaltılması için hükümetimiz yoğun bir çaba harcıyor. Burada
asıl başarı ise kadına bakış açısının değiştirilmesi, şiddet eğiliminin sonlandırılmasıdır. Bunu başardığımız takdirde bir insanlık suçu olan şiddeti duymayacağız" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da milyonluk dolandırıcılık operasyonu Antalya’da polisin yaptığı operasyonda kendisini polis olarak tanıtıp 3 ayrı kişiden milyonlarca lira değerinde para ve ziynet eşyası dolandıran 10 şüpheli yakalandı, 7’si tutuklandı. Olayda 800 bin TL değerindeki bir araca ve şüphelilerin banka hesaplarındaki 940 bin 782 liraya el konuldu. Antalya Emniyet müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne müracaat edip müracaatta bulunan M.A. ve eşi H.A. isimli müştekiler tanımadığı bir kişi tarafından arandığını, arayan kişinin telefonda kendisini polis olarak tanıttığını söyledi. Baskı altındaki yönlendirmelerle Kumluca ilçesinde sattırdıkları 2 dairenin parasını ve evde bulunan 235 gram külçe altın ile 8 adet çeyrek altın olmak üzere yaklaşık 10 Milyon TL paranın bir kısmını ikametine gelen şahsa elden teslim ettiğini söyleyen müştekiler bir kısmını ise şüphelilerin verdiği hesaplara gönderdiğini belirterek şikayetçi oldu. İhbarın ardından başlatılan projeli çalışmada Asayiş Şube Müdürlüğüne müracaatta bulunan A.B. isimli müştekinin de telefonda kendisini polis olarak tanıtan şahısların verdiği hesaplara 110 Bin TL para gönderdiğini beyan ederek şikayetçi olması üzerine, "Nitelikli Dolandırıcılık" olayını da aynı şüpheli şahısların gerçekleştirdiği tespit edildi. Şüphelilerin yakalanmasına yönelik Antalya merkezli 6 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonda 10 şüpheli yakalandı. Yapılan aramalarda şüphelilerden 12 adet cep telefonu ve 12 adet sim kart ele geçirilirken, suça konu olduğu değerlendirilen yaklaşık 800 bin TL değerindeki bir araca ve banka hesaplarındaki 940 bin 782 TL paraya el konuldu. ‘Nitelikli Dolandırıcılık’ suçundan adli makamlara sevk edilen 10 şüpheliden 1’i Cumhuriyet Savcılığınca serbest bırakılırken, 2’si hakkında adli kontrol kararı uygulandı, 7’si tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Zonguldak Karadeniz yükseliyor, 160 milyon kişi tehdit altında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, Karadeniz’de deniz seviyesinin okyanuslarla eşdeğer biçimde yükseldiğini belirterek, önümüzdeki yıllarda kıyı erozyonu, su baskınları ve yerleşim alanları için ciddi risklerin oluşabileceği uyarısında bulundu. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin Karadeniz kıyıları üzerindeki etkilerine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Uydu altimetresi verileriyle yürütülen bilimsel çalışmada, Karadeniz’de deniz seviyesinin düzenli ve sürekli biçimde yükseldiği ortaya konuldu. Kutoğlu şöyle devam etti: "Küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı olarak dünyada global olarak denizlerin yılda 3 mm yükselmesi söz konusu. Bu yükselme iklim değişikliğine bağlı olarak giderek artarak 2100 yılına kadar devam edecek. Dünya denizlerinin yılda 2 metre yükseleceği ve bu yükselmeye bağlı olarak da bazı bölgelerde, deniz ve kıyı bölgelerinin düşük kota sahip olduğu bölgelerde denizin kilometrelerce içeri girmesi hatta fırtınalı zamanlarda dalga yüksekliğinin fazla olduğu zamanlarda pek çok yerleşim biriminin sular altında kalması durumu söz konusu. Bu anlamda Karadeniz’le ilgili deniz seviyesi çalışmaları ve kıyı erozyonu çalışmaları yetersiz idi. Biz uydu altımetresi tekniğiyle elde edilen ve 1993 yılına kadar giden verilerin tamamını aldık. Bunların zaman serisi analizini gerçekleştirdik ve gördük ki Karadeniz okyanuslarla benzer dolayısıyla okyanuslarla benzer bir yükselmeye sahip olduğu için okyanus ve kıyılarında ne gibi tehditler söz konusuysa Karadeniz kıyısında da benzer tehditlerin söz konusu olduğunu tespit etmiş olduk. 1993 yılından 2020 yılına kadar Karadeniz’de deniz seviyesinin yılda ortalama 3 milimetre, toplamda ise yaklaşık 10 santimetre yükselmesi söz konusu. Bunlar çok küçük rakamlar gibi görünebilir. Ancak denizin bir birim yükselmesi demek kıyı alanının yüksekliğine bağlı olarak düşük yüksekliklerde 50 ila 100 kat daha içeriye girmesi anlamına gelir. Dolayısıyla bir sene önce deniz 1 mm daha düşükken daha kısa bir mesafeye erozyonu uğratırken bir sene sonra yükselme nedeniyle çok daha iç bölgeleri kıyı erozyonuna tabi tutabilir. Hatta fırtınalı zamanlarda dalgaların çok daha içeriye girip su basması tehdidi söz konusu olabilir." "İki metre yükselmeyle denizin 500 metre içeriye girmesi söz konusu olabilir" Küresel ölçekte deniz seviyelerindeki artışa dikkat çeken Kutoğlu, "Bu çalışmada biz Karadeniz’in okyanuslarla eşdeğer bir şekilde yükseldiğini keşfetmiş olduk. Yılda 3 mm’ye kadar. Ancak bilimsel çalışmalar şunu gösteriyor. Sıcaklıklar, küresel ısınma arttıkça buzulların daha fazla erimesi, dolayısıyla da yükselmenin daha fazla artması durumu var. Yapılan bir senaryoya göre buzullar eridiğinde dünya denizlerinin, okyanusların 2 metre kadar yükselmesi söz konusu. Dolayısıyla bu 2 metre yükselme yaklaşık 200 ila 500 metre içeriye hatta bazı daha düşük kodlu yerlerde denizin düşük seviyeli yerlerde birkaç kilometre içeriye girmesi söz konusu olabilir" dedi. "160 milyonluk nüfusu etkileyebilir" Bu yükselmenin etkilerinin sanılandan çok daha büyük olacağını vurgulayan Kutoğlu, "Karadeniz’de okyanuslarla eşdeğer bir yükselmeye sebep olduğu için aynı tehdit Karadeniz kıyılarında da söz konusu. Burada haritayı incelediğimiz zaman sarı ve kırmızı ile işaretlenmiş alanlar kıyı erozyonunun en şiddetli gözleneceği ve gözlenmekte olduğu yerleri gösteriyor. Haritaya baktığımız zaman Kuzey Karadeniz yani Ukrayna, Rusya bölgelerinde kıyı bölgelerinin kodları daha düşük olduğu için kıyı erozyonu burada çok daha etkin olacak. Bizim kıyılarımız daha yüksekliği fazla olduğu için oraya göre daha sınırlı görünüyor. Bu haritaya baktığımızda yine de bizim bazı kıyı bölgelerimizde ilerleyen zamanlarda ciddi kıyı erozyonlarının meydana gelmesi söz konusu. Karadeniz Havzası’nın kıyı bölgelerinde 160 milyon insan nüfusu var. Bu nüfusun büyük bir çoğunluğu kıyı bölgelerinde yerleşmiş durumda. Şehirler genelde kıyı bölgelerinde kurulmuş. Dolayısıyla bu 160 milyon nüfus önümüzdeki 50 yıl 100 yıl içerisinde ciddi kıyı erozyonuna maruz kalınabilir. Şimdiden bunun farkında olup bununla ilgili tedbirlerin alınmasında fayda var" ifadelerine yer verdi. "Karadeniz okyanuslarla aynı hızda yükseliyor" Mevcut ve gelecekteki yatırımlar konusunda uyarılarda bulunan Kutoğlu, "Tabii ki mevcut alanlarla ilgili kıyı erozyonu görülen yerlerde ki mesela bizim Türkiye’de Karasu bölgesi oralarda erozyonu söz konusuydu. Kıyı tahkimatları yapılarak bunların önüne geçilmesi gerekiyor. Ama bunlar da ekstra bakım onarım maliyetleri. Bundan sonra gelecekteki yatırımlar yapılırken kıyı erozyonları deniz seviyesi ve buna bağlı kıyı erozyonu dikkate alınarak yatırımların daha yüksek bölgelerde ve uzak bölgelerde yapılması ülke ekonomileri için faydalı olacak" dedi. Prof. Dr. Hakan Kutoğlu’nun Karadeniz’de deniz seviyesi yükselmesi ve kıyı erozyonuna ilişkin hazırladığı bilimsel çalışma, 16. Uluslararası Çevre Bilimi ve Teknoloji Konferansı’nda sunuldu.
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.