Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, cinsiyet eşitliğinin bir zorunluluk değil doğal bir hak olduğunu belirterek, "Cinsiyet eşitliği konusunda Sabancı Holding daima zamanının ötesinde olmuş ve tüm ülkenin menfaati için öncülük etmiştir" dedi.
Güler Sabancı, New York’ta Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen "İş Dünyasında Sürdürülebilirlik İçin Cinsiyet Eşitliği" Konferansı’nın açılış konuşmasını yaptı. Konferansta, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Ofisi Direktörü George Kell, Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Kadın Platformu Direktörü Michelle Bachelet’nin yanı sıra, tüm dünyadan katılımcılar hazır bulundu.
Sabancı, yaptığı konuşmada, tüm hayatı boyunca cinsiyet eşitliği konusuyla ilgilendiğini belirterek, "Erkeklerin çoğunlukta olduğu, ancak ileri görüşlü bir ailede büyüdüm. Önce eğitimim, ardından meslek hayatım boyunca ailemin desteğini hep arkamda hissettim. Cinsiyet eşitliği konusunda Sabancı Holding daima zamanının ötesinde oldu ve bu durum beni hep yüreklendirdi. Ancak bunun, Türkiye’ye ait genel durumu yansıtmadığının da her zaman bilincinde oldum. Bu nedenle omuzlarımda sürekli ilave bir sorumluluk
hissettim. Sabancı’nın Türkiye’de cinsiyet eşitliği hareketi için ön saflarda yer almasının nedeni de bu. Bu uğurda kendimiz için değil, tüm ülkenin menfaati için öncülük ediyoruz. Sabancı olarak, kadın yöneticilerin oranını, 2006-2011 yılları arasında yüzde 23’ten yüzde 28’e yükselttik. Çalışanlarımızın yüzde 34’ünü kadınlar oluşturuyor. Bu oran, sigorta şirketimiz AvivaSA’da yüzde 64, Türkiye’nin lider bankalarından biri olan Akbank’ta ise yüzde 51. Bu rakamlar Türkiye’deki kadın çalışma oranlarından
oldukça yüksek. Tüm Türkiye’de kadınlar, diğer ülkelerde de olduğu gibi, hizmet sektöründe göreceli olarak daha yüksek oranda istihdam edildi. Ancak çimento veya otomobil üretimi gibi daha geleneksel sektörlerde de Sabancı Topluluğu için ciddi ilerlemeler gözlemliyorum. Elbette bu, sürekli ilerleme gerektiren bir yolculuk. Birleşmiş Milletler’in Kadını Güçlendirme İlkeleri’nin altına Sabancı olarak imzamızı atarak, işyerinde cinsiyet eşitliği çabalarına bağlılığımızı ortaya koyduk" dedi.
"KADINLAR KRİTİK LİDERLİK BECERİLERİNE SAHİP"
İşyerinde daha fazla kadın istihdam etmenin, işyerinde yaratılan atmosfer açısından da daha makul bir ortam oluşmasını sağladığını belirten Sabancı, sözlerine şöyle devam etti:
"Kadınlar yetenek havuzunun yarısını oluşturuyor ve yapılan araştırmalar, kadınların kritik liderlik becerilerine sahip olduklarını gösteriyor. Kadınlar ve erkekler için kabiliyet ve başarıya dayalı eşit fırsatların sağlanmasıyla şirketler, bu yetenek havuzunun sunduğu en geniş potansiyelden faydalanabilir. Dolaylı olarak işyerindeki bu çeşitlilik, şirketlerin inovasyon açısından da büyümesini tetikleyecek. İş dünyasında sürdürülebilirliğe de, ancak inovasyon yoluyla ulaşılabilir."
SABANCI’DA KADINLAR İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR
Kadın haklarının Sabancı Topluluğu’na ait sosyal sorumluluk platformunun da önemli bir parçasını oluşturduğunu belirten Güler Sabancı, 2006 yılından beri yürüttüğü ’Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı’ çerçevesinde Birleşmiş Milletler kurumları, İçişleri Bakanlığı, Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi de yer aldığını bildirdi. Sabancı konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu program, Türkiye’de kendi açısından bir ilk olmuştur. Toplumun çok farklı kesimlerinden paydaşlarla birlikte çalıştığımız bu programın en önemli tarafı da zaten bu çeşitlilik oldu. Şuna gerçekten inanıyorum ki, cinsiyet eşitliği konusunda toplumda fark yaratabilmek için, toplumun tüm kesimlerinden paydaşlarla çalışmak şarttır. Cinsiyet eşitliğinin tüm dünyada, toplumun her düzeyinde, üzerinde durulması gereken ve çözüm bekleyen bir sorun olduğunun farkındayız. Fakat cinsiyet eşitliğini
içselleştirerek bu konuya kendini adayan iş hayatındaki liderler ve konuya taraf olan tüm paydaşların katılımıyla, başarıya ulaşacağımıza ve fark yaratacağımıza inanıyorum.
Söz konusu Ortak Program sayesinde Birleşmiş Milletler kuruluşları, yerel yönetimler, vakıflar, kamu kuruluşları ve özel sektör organizasyonları, cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda uzun vadeli sonuçlar elde etmek üzere birlikte çalışabilecekleri bir platform da elde ediyorlar. Sonuç olarak iş dünyasında cinsiyet eşitliği, şirketlerin rekabet becerileri ve mali performansını iyileştirecektir. Bu nedenle cinsiyet eşitliği bir zorunluluk değil, doğal bir haktır. Eşit fırsatlar sunan bir işyeri
oluşturmak, sektörde liderlik açısından bakıldığında da şirketler için önemlidir. Bu ilkeler, kadınların güçlendirilmesi konusunun temellerinde yatıyor. Bu ilkelerin gerçekleşmesi için de, şirketlerin lider takımlarının onları tam olarak anlaması ve onlara inanmaları gerekiyor. Liderlik ekibiyle yaptığımız son toplantımızda, kendilerinden bu ilkeleri gerçekleştirmek için plan belirlemelerini ve bunları altı ay içinde bana bildirmelerini istedim. Yönetici arkadaşlarım, bunu içselleştirdi ve konuyla ilgili
çalışmalara başladılar. Bu çalışmalar bittiğinde, hepimiz yeniden biraraya geleceğiz ve teker teker her lider, kendi planlarını açıklayacak."