YEREL HABERLER - 29 Şubat 2012 Çarşamba 12:19

GAZİKENT ÜNİVERSİTESİ`NDEN ÖĞRENCİLERE DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ

A
A
A
GAZİKENT ÜNİVERSİTESİ`NDEN ÖĞRENCİLERE DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ

Gazikent Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Okutmanı Selçuk Bilgin, yaklaşan üniversite sınavı dolayısı ile sınava girecek öğrencilere yönelik ders çalışma teknikleri konusunda bilgiler verdi.
Öğrencilerin, ders çalışma yollarını bilmemeleri ya da bu konuda yanlış alışkanlıklara sahip olmalarının okul başarılarının düşük olmasının nedenlerinden birisi olduğunu belirten Bilgin, "Hiç kuşkusuz başarılı olabilmek için öncelikle başarıyı istemek gerekir, nedeniniz yoksa hedefiniz de yoktur. Etkili öğrenmenin ön koşulu, öncelikle öğrencilerin zamanını planlamayı öğrenmesidir. Birçok öğrenci, zamanını planlayamadığı için başarısızlık yaşar. Yanlış çalışma alışkanlıkları ve zamanı planlayamama, öğrenme güçlüğüne ve başarısız olma kaygısına neden olabilir. Oysa öğrenciler bilgi eksikliklerini belirleme, çalışma alışkanlıklarını keşfetme ve zamanı planlama becerilerini kullanarak güçlüklerin üstesinden gelebildiklerini gördükçe, yeterlilik ve kendine güven duyguları da artmaktadır. Öğrenmenin temelinde yer alan verimli ders çalışma alışkanlıklarının kazanılmasıyla öğrencilerin okulla ilgili olumlu tutumlar geliştirdikleri görülür" dedi.
Öğrencinin çeşitli gelişim düzeylerinde kendisinden beklenen görevleri başarıyla gerçekleştirebilmesi için ders çalışmayla ilgili becerilere de gereksinimi olduğunu kaydeden Bilgin, öğrenmenin ön şartları olduğunu, bu ön şartların uyanıklık, motivasyon, istek, dikkat, aktif katılım ve geri bildirim olduğunu belirtti. Ders çalışırken öğrenmenin bu ön şartlarını gerçekleştirdiği ölçüde öğrencilerin başarılı olacağını belirten Okutman Bilgin, "Öğrenciler arasındaki bazı çalışma davranışları öğrenmenin ön şartları ile uyuşmaz. Bu nedenle bazı öğrenciler öğrenmeye ayırdığı zaman ölçüsünde başarılı olamamakta, eğitim ve öğretim hayatından kopmakta ve başarısızlığa sürüklenmektedirler. Bu nedenle hatalı gidişin farkına varmak ve hayatımızda var olan yanlış koşulların yerine, işimize yarayan yeni koşullar oluşturmamız gerekmektedir" diye konuştu.
Bilgin, ders çalışma ortamlarının önemli olduğunu, öğrencilerin ders çalışırken içinde bulundukları imkanlara göre, çalışma ortamının mümkün olduğunca sade ve düzenli, fiziksel olarak rahat edebilecekleri bir ortam olmasına, çalışma ortamında dikkati dağıtacak poster, ses ve diğer uyarıcıların mümkün olduğunca az olmasının verimliliği artıracağını söyledi.
Bilgin, öğrencilerin ders çalışmalarından yeterince verim alabilmek için dengeli ve düzenli beslenmeleri, özellikle sabah kahvaltılarını düzenli ve yeterli kalori alacak şekilde yapmalarını ve uyku düzenlerine dikkat ederek günlük ortalama 8 saat uyumaları gerektiğini ifade etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar: "2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi. Ülkemizdeki erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin yaş ortalaması ise 61’dir" dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaş ortalaması 59’a yükselen çiftçilerin, tarımdan kopmaması ve gıda arz güvenliğinde sorunlar yaşamamak için yapılması gerekenleri görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi. Üreticilerin yüzde 82’sininin erkek, yüzde 18’inin ise kadınlardan oluştuğunu ifade eden Bayraktar, tarım sektöründe çalışan nüfusun yaş ortalamasının ise her geçen yıl arttığına dikkati çekti. Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: "2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi. Ülkemizdeki erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin yaş ortalaması ise 61’dir. Üreticilerimizin yüzde 35’i 65 yaşın üzerindeyken, yüzde 35’i ise 50-64 yaş aralığındadır. 18-32 yaş arası genç çiftçilerimizin oranı ise sadece yüzde 5’tir. Bu durum, gençlerimizin tarımdan ve kırsal yaşamdan hızla uzaklaştığını gösteriyor." "Kadın çiftçilerimiz, tarımın geleceği için büyük bir potansiyel taşıyor" Kadın çiftçilerin yaş ortalamasının 61 olmasının oldukça yüksek olduğunu kaydeden Bayraktar, "Kadınlarımızın tarımda daha aktif rol alması için destekler artırılmalıdır. Kadın çiftçilerimiz, tarımın geleceği için büyük bir potansiyel taşıyor" diye konuştu. "2024 yılında 18-24 yaş arası çiftçi sayısı yüzde 6 oranında" Kırsal nüfusun, ekonomik, sosyal ve eğitim imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle her geçen yıl azaldığına vurgu yapan Bayraktar, "Yaklaşık 30 yıldır çocuk doğmayan, kışın tamamen boşalan ve bekçilerle korunan köylerimiz var. 2024 yılında 18-24 yaş arası çiftçi sayısı yüzde 6 oranında, 33-49 yaş arası çiftçi sayısı ise yüzde 4 oranında azaldı. Evlenme çağına gelen gençlerimiz, kentlerde asgari ücretle çalışmayı köyünde çiftçilik yapmaya tercih eder hale geldi" açıklamasında bulundu. Acilen harekete geçme çağrısı Acilen harekete geçilmesi gerektiğini açıklayan Bayraktar, "Genç nüfusun tarıma dönüşünü sağlayacak politikalar geliştirilmeli, üreticilerimizin gelirleri artırılmalı ve sosyal güvenceleri güçlendirilmelidir. Prim borçları üreticilerimizin sırtında kambura dönüşmüş durumdadır. Özellikle genç ve kadın çiftçilerin sosyal güvenlik prim yükü devlet tarafından hafifletilmelidir" ifadelerini kullandı. "Tarımsal girişimcilik için özel fonlar oluşturulmalıdır" Gençlerin tarımsal arazi edinmesinin kolaylaştırılması gerektiğini ve düşük faizli krediler ile hibe desteklerinin attırılmasının şart olduğunu aktaran TZOB Başkanı Bayraktar, "Tarımsal girişimcilik için özel fonlar oluşturulmalıdır. Kırsal bölgelerde altyapı, eğitim, sağlık ve sosyal imkânlar iyileştirilmeli, tarıma dayalı sanayi yatırımları desteklenmelidir. Tarım kooperatifleri güçlendirilerek gençlerin bu yapılara katılımı teşvik edilmelidir. Tarım liseleri ve üniversitelerde tarım ile teknolojiyi birleştiren yeni programlar geliştirilmelidir. Gençlere modern tarım teknikleri ve girişimcilik eğitimleri verilmelidir. Tarımın geleceğimiz için ne kadar kritik olduğu konusunda toplumsal bilinç acilen oluşturulmalıdır" şeklinde konuştu. "Gençlerimizi tarıma kazandırmak ülkemizin geleceği için de büyük önem taşıyor" Tarım sektörünün, Türkiye’nin gıda güvenliği ve ekonomisi için vazgeçilmez bir sektör olduğuna vurgu yapan Bayraktar, "Gençlerimizi tarıma kazandırmak, sadece sektörün geleceği için değil, ülkemizin geleceği için de büyük önem taşıyor. Gençlerimizin tarımsal üretime katkı sağlaması için, devletimizin, özel sektörün ve tüm paydaşların desteği şarttır. Birlikte hareket edersek, tarım sektörümüzü güçlendirir, gençlerimize umut dolu bir gelecek sunarız. Gençlerimizi bu topraklara kazandırmazsak, yarınlarımızı besleyecek ne ekmeğimiz ne de umudumuz kalır" dedi.
Antalya Alanya’da muşmula hasadı başladı Antalya’nın Alanya ilçesinde muşmula hasadı başlarken zorlu şartlarda ağaçlardan toplanan meyveler önce paketleniyor, ardından hal pazarına götürülerek satışa sunuluyor. Türkiye’nin birçok yerinde yenidünya olarak bilinen ancak Alanya’da muşmula olarak tanınan malta eriği hasadı Alanya’da başladı. Zorlu şartlar altında ağaçlardan toplanan tropikal meyveler tüketicilerin sofralarına ulaşmak için büyük emekle hazırlanıyor. Önce toplanan meyveler üreticiler tarafından paketleniyor. Ardından büyük emekle paketlenen meyveler Alanya hal pazarına, ardından ise Türkiye iç piyasasına ve Dünya’ya ihracatı yapılıyor. Alanya’da 5 dönüm arazide muşmula meyvesi üretimi yapan Muzaffer Yıldız’’ Muşmula hasadına 1 ay önce başladık. Devam ediyoruz. Kilogram fiyatını 100-150 TL’den hale gönderiyoruz’’ dedi. Ailesine ve ev ekonomisine katkı sağlamak için boyları 20 ile 25 metre olan ağaçlarda muşmula hasadına yardım eden Mehmet Yıldız, "Bu işi 7 yaşından bu yana yapıyorum. Bazı beldelerde yeni dünya bizim buralarda muşmula olarak geçer. 2-3 haftadır hasadımıza başladık. 1 ay hasat sürer. Muşmulaları hale gönderiyoruz. Bazı toplayıcılar ürünlere çatlak mal katınca piyasayı zedeliyor. Ama şimdilik para kazanıyoruz’’ ifadelerini kullandı. "Üretimi gün geçtikçe düşüyor" Alanya’da hal pazarında işletme sahibi olan aynı zamanda Alanya Avokadocular Birliği Başkanı Hilmi Sevilgen, "Alanya’da malta eriği dediğimiz coğrafi ürünümüzün hasadına başlamış bulunmaktayız. Şu an turfanda olarak başladık. Direnç yönünden insan sağlığına faydalı, üretimi gün geçtikçe düşen bir ürünümüz. Sarı renkte olan malta eriği sadece Alanya’da var. Üretimin azalmasının sebebi işçilik maliyetleri yüksek. Ondan dolayı gün geçtikçe azalıyor. "Üretime devam etsinler" Alanya’da muşmula meyvesinin azalmasından dolayı var olan üreticilerin hasada ve üretime devam etmesi gerektiğini vurgulan Sevilgen, "Malta Eriği çeşitlilik açısından iyi bir ürünümüz. Biz üreticilerimiz bunu bırakmalarını istemiyoruz. Buradan az kalmış üreticilerimize haşatına üretimine devam etmelerini istiyoruz’’ dedi.