GENEL - 27 Şubat 2012 Pazartesi 15:47

MADDİ DURUMUNUN YETERSİZ OLMASINDAN ÖTÜRÜ EŞİNİN KENDİSİNİ TERK ETTİĞİNİ İDDİA EDEN BİR ADAM DÖRT ÇOCUĞUYLA YALNIZ KALDI

A
A
A
MADDİ DURUMUNUN YETERSİZ OLMASINDAN ÖTÜRÜ EŞİNİN KENDİSİNİ TERK ETTİĞİNİ İDDİA EDEN BİR ADAM DÖRT ÇOCUĞUYLA YALNIZ KALDI

Maddi durumunun yetersiz olmasından ötürü on yıllık eşi Fatma Yılmaz (39)’ın kendisini terk ettiğini iddia eden dört çocuk babası Erdoğan Yılmaz(45), eşinin evine geri dönmesini istedi.
Üçüz çocukları ve bir oğlan çocuklarının olduğunu dile getiren baba Yılmaz; "Çocuklarımın sağlığı da iyi değil. Öksürüyorlar. Eşimle olaylar nasıl bu duruma geldi anlamış değilim" diye konuştu. Hayatının bir dram olduğunu dile getiren Erdoğan Yılmaz; şöyle konuştu: "Bir önceki eşimle oğluma belediye otobüsü çarptı. Eşimi kaybettik. Eşimi toprağa verirken, çocuğumun hayati tehlikeyi atlattığını öğrendim. Şimdi oğlum Halit Yılmaz (21) otobüs çarpmasından ötürü beyninde oluşan hasardan dolayı yüzde 50
engelli yaşıyor. Ben bu olaylarda belediyeden hiç bir şey talep etmedim. Sadece bu üçüzlerimin ve oğlumun güzel bir geleceğe umutla bakmalarını istiyorum."
Eşinin birkaç hafta önce kendisini terk ettiğini ve buna anlam veremediğini söyleyen Yılmaz; sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben 3 yıl sonra emekli olacağım. Eşimin de sigortası vardı. Eşime sen çalış gününü tamamla bende emekli olduğum zaman iki maaşla çocuklarımıza daha iyi bakarız dedim. Kendisi bunu kabul etti. Sonra artan borçlarımız ve ev kiramızı ödeyemememizden dolayı işin altından kalkamadık. Geçen pazar eşime artık çalışma yoruluyorsun. Bir hal çaresine bakarız dedim. O da bana inatla çalışacağını
söyledi. Bu konuyu bir gün boyunca tartıştık. Pazartesi sabahı erkenden çıktım evden. İki saat sonra annemden evi aradığımda telefonu açan olmadı. Merak ettim ve eve gittim. Eve giderken yolda eşim Fatma’ya ve çocuklara rastladım. Nereye gidiyorsunuz dediğimde ’Anneme gidiyorum’ dedi. Bende evin anahtarlarını vermesini istedim. Annesine kadar peşinden sürükletti. Annesine gittik. Orada tartışmaya başladığımızda tartışma sertleşti ve itişmeye başladık. İstemediğim bir olaydı. Ama üstüme çok geldiler.
Bende evime döndüm. Sonra çocukları göndermiş. Şimdi dört çocuğumla evde kaldım."
Çocuklara evde bakmak için dışarı çıkamadığını anlatan Yılmaz,
şöyle konuştu: "Yemeklerini yapıyorum. Altlarını değiştiriyorum. Oğlum Kadir Yılmaz (9), 3. sınıfa gidiyor. Diğerleri üçüz Eren (7), Ceren ve Seren. Çocukların gelişimleri yavaş olduğu için henüz gönderemedim. Çok zor durumdayım. Eşimin evine geri dönmesini ve çocuklarımızla olan yuvasını bırakmamasını istiyorum. Bu çocukların bakıma ihtiyacı var. Bu çocukların geleceği böyle olmamalı."
Evlerinin durumunun da kötü olduğunu söyleyen baba Yılmaz; "Mutfak, banyo ve tavanları su akıtıyor. Evin her yerini su basıyor. Ev demeye bin şahit lazım. Çocuklarımın kaderi bu ev mi olacaktı" dedi.
KENDİMİ ÖLDÜRECEĞİM
Üçüz çocukları Eren, Ceren ve Seren’in doğum günlerinin 25 Nisan olduğunu söyleyen baba Yılmaz; sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer çocuklarımın durumu hâla böyle kötü olursa, çok açık ve net söylüyorum 26 Nisan sabahı beni Doğançay Mezarlığı’nda bulursunuz. Çünkü ben çocuklarımın bu halini gördükçe her gün ölüyorum"
Eşinin yaklaşık 15 aydır bir işyerinde çalıştığını söyleyen Yılmaz; şunları söyledi: "Ben önceki çalıştığım yer özelleştirilince işten çıkarıldım. Sonra okulda hademelik yaptım. Oradan da çıkarılınca iş bulamadım. Eşimin çalıştığı süre boyunca 1 lirasına dokunmadım. Ne kadar maaş aldığını bilmem. Ben evde çocuklarıma bakardım. Mutlu ve güzel bir yuvamız vardı. Paramız olmasa da biz çocuklarımızla mutluyduk. Nasıl bu duruma geldik bilmiyorum. Eşim bir günde beni canavar yaptı. Savcılığa şikayet etmiş,
darp raporu almış. Ben böyle olmasını istemezdim. Ama ortada bakmamız gereken çocuklarımız var"
Eşinin kendisine daha önce toz kondurmadığını dile getiren Yılmaz; sözlerine şöyle devam etti: "Ne olduysa bir günde oldu. Çocuklarımın nüfus cüzdanları da annelerinde olduğu için ilaç alamıyorum. Benden boşanmak için dava açtığını söylemiş. Her şeyin çözümü boşanmaksa çocuklarımız ne olacak. Ben bir babayım çocuklarımın bu halini kendime yediremiyorum."
Annelerinin evlerine geri dönmesini çok istediklerini söyleyen Eren, Ceren, Seren ve Kadir (9), annelerini çok özlediklerini belirterek gözyaşı döktüler.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakaryaspor’un eski başkanına tokat atıp kayda alan sanıklar hakkında 18 yıl hapis talebi Sakaryaspor’un eski kulüp başkanı Gökhan İn’e tokat atılmasına ilişkin mütalaada, 1’i tutuklu 2 sanık hakkında "Nitelikli yağmaya teşebbüs", "Kişisel verilerin kaydedilmesi", "Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçlarından 18 yıl 3’er aya kadar hapis cezası talep edildi. Eski Sakaryaspor Kulüp Başkanı Gökhan İn’in kulübün eski reklam ve sponsorluk sorumlusu H.C.Ş. tarafından darp edildiği görüntüler sosyal medyada gündem olmuştu. Sakarya Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışma neticesinde tokat atan H.C.Ş. ve o anları kayda alan S.İ. yakalanarak gözaltına alınmış, emniyetteki işlemleri sonrasında 2 şahıs "Yağmaya teşebbüs" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmiş, şüpheli S.İ. daha sonra tahliye edilmişti. Bahse konu olan olaya ilişkin Gökhan İn, Sakarya Adliyesi’ne giderek kendisine tokat atan H.C.Ş. ve o anları kayda alan S.İ.’den şikayetçi olmuştu. Konuya ilişkin Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, şüpheliler H.C.Ş. ve S.İ. hakkında "Nitelikli yağmaya teşebbüs" suçundan 2 yıl 6 aydan 11 yıl 3’er aya, "Kişisel verilerin kaydedilmesi" suçundan 1 yıldan 3’er yıla, "Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçundan 2 yıldan 4’er yıla kadar hapis cezası istenildi. Sanıklar 12 Kasım Salı günü 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanık H.C.Ş., tutuksuz sanık S.İ. ve müşteki Gökhan İn ile taraf avukatlarının katıldığı duruşmada sanıklar da dinlenildi. Görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamını ve mütalaayı hazırlamak için süre verilmesini talep etmişti. Mahkeme heyeti ise sanığın tutukluluk halinin devamına, esas hakkındaki savunmasını hazırlamaması için dosyanın cumhuriyet savcısına gönderilmesine hükmederek duruşmayı 28 Kasım tarihine erteledi. Mütalaa hazırlandı Celse arasında duruşma savcısı tarafından 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen mütalaada, H.C.Ş. ve S.İ.’nin, Gökhan İn’e yönelik 150 bin lira ödemesi tehdidinde bulundukları eylemlerin ‘yağmaya teşebbüs’ suçunu oluşturduğu ifade edildi. Gökhan İn’e atılan tokadın ‘yağma’ suçu unsuru olduğu belirtilen mütalaada, “Suçun birden fazla kişi tarafından konutta ve gece vakti işlenmesi nedeniyle ’nitelikli yağmaya teşebbüs’ suçunu oluşturmuştur. Sanıkların katılandan belli davranışları sergilemesini isteyerek video kaydına almaları eyleminin, geçerli rıza bulunmadığından ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedeni sayılamayacağından eylem ’kişisel verilerin kayda alınması’ suçunu oluşturmuştur” ifadelerine yer verildi. Mütalaada ayrıca, görüntülerin sosyal medyada yayınlanması karşısında sanıkların, ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme ve yayma’ suçunu işledikleri belirtildi.
Aydın Suçlanan işadamı, aracını Tarım Müdürlüğü’ne teslim etti. Aydın’ın Germencik ilçesi yakınlarında ihbar üzerine durdurulan bir kamyonetin sahte zeytinyağı taşıdığı iddiası ile jandarma tarafından durdurulup yağlarından numune alınan işadamı Sezer Alabay, numuneler sonuçlanmadan yapılan haberlerle kendisine, firmasına ve yöneticisi olduğu siyasi partiye adeta linç girişiminde bulunulduğunu söyledi. Alabay, isnat edilen suçun kesinlikle doğru olmadığını belirterek yağlarla birlikte aracını Germencik Tarım İlçe Müdürlüğü’nün güvenlik kameraları önüne park edip aracın anahtarını da Tarım İlçe Müdürlüğü yetkililerine teslim etti. Alabay, “Ürünümde sahtelik varsa tüm Türkiye’den özür dileyeceğim” dedi. Konuyla ilgili bazı basın organlarında çıkan haber üzerine olayla ilgili aracını emanet ettiği Germencik Tarım İlçe Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapan Aydınlı işadamı Sezer Alabay, “Biz Tarım Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteren çeyrek asırlık bir firmayız. 25 yıldır bitkisel yağ işi yapıyoruz. Faaliyet alanımızda zeytinyağı yok. Önceki gün İzmir’den gelen bir sipariş üzerine Aydın’daki iş yerimizden siparişleri hazırlayıp Tarım Bakanlığı’nın yönetmeliklerine uygun olarak bitkisel karışım yağları irsaliyesi ve faturası ile sevk ettik. Aracımız Aydın-İzmir otobanında jandarma tarafından durduruldu. Aracımızı jandarma eşliğinde Germencik Tarım İlçe Müdürlüğü’ne götürdük. Burada araçtaki yağlardan numune alındı. Ancak numune alınıp laboratuvar sonuçları açıklanmadan hakkımızda ‘sahte zeytinyağı’ taşıyormuşuz gibi haberler çıktı. Oysa biz zeytinyağı işi de yapmıyoruz. Ürünlerimizde yasal bir sıkıntı olmadığını ispatlamak için aracımızı yüküyle birlikte Tarım İlçe Müdürlüğü’nün kameraları önüne park edip kilitleyerek anahtarını da yetkililere teslim ettik” diyerek önümüzdeki günlerde çıkacak olan laboratuvar sonuçlarını tüm kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi. “Yasaya aykırı hiçbir şey yok, bunu analiz sonuçları ispatlayacaktır” Sevk halinde olan bitkisel karışım yağların sahte zeytinyağı değil, denetime tabi tutulan bir ürün iken kamuoyuna sanki sahte zeytinyağı imiş gibi aksettirilip bu yönde, şahsına firmasına ve mensubu olduğu siyasi partiye adeta linç edercesine haber yapıldığını ileri süren Sezer Alabay, “Yasalara karşı boynumuz kıldan ince. Tahlil sonuçları çıkıncaya kadar da aracım ve ürünleri Tarım İlçe Müdürlüğü önüne bırakıyorum. Zaten alınan numuneler şu anda laboratuvarda. Laboratuvar sonuçları çıktığında haklılığım ispatlanacaktır” diyerek laboratuvar sonuçları ile önümüzdeki günlerde kamuoyu açıklaması yapacağını söyledi. Yaklaşık 25 yıldır ticaret yaptığını ve bugüne kadar hiçbir sabıkasının olmadığını da kaydeden Sezer Alabay, “En geç bir hafta içinde laboratuvar sonuçları açıklanacak. O zaman herkes suçsuz olduğumu görecektir” diyerek kendisine yazılmış herhangi bir cezanın olmadığını da ifade etti.