YEREL HABERLER - 18 Nisan 2012 Çarşamba 10:23

İKÇÜ ``TÜRKİYE`DE ERMENİ MESELESİ`` PANELİ DÜZENLEDİ

A
A
A
İKÇÜ ``TÜRKİYE`DE ERMENİ MESELESİ`` PANELİ DÜZENLEDİ

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İÇKÜ), "Türkiye`de Ermeni Meselesi" konulu bir panel düzenledi.
Panele Rektör Yardımcısı ve Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tancan Uysal, Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Ali Malas, İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Behzat Özkan, Genel Sekreter Gülten Gültekin, Genel Sekreter Yardımcısı Nihat Sabuncular, Bornova Polis Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı İlhan Özkaya, Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Hüseyin Tekin, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Hülagü`nün oturum başkanlığını yaptığı panelde, Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek ile Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü eski başkanı, emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu`nun sunumları ilgiyle takip edildi.
Panelin açılış konuşmasını yapan İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Uysal, "Bazı meseleler vardır ki siz sahip çıkmazsanız, çok konuşanlar, çok sesi çıkanlar sahip çıkar. Toplumları bilgilendirmenin, aydınlatmanın gerekliliklerinden en önemlisini de üniversiteler yerine getirmektedir. Bu amaçla İKÇÜ olarak önemli bir başlığı, alanlarında çok değerli akademisyenlerimizle gündeme getirmekten, kültürel etkinliklerimize bir önemli başlığı daha eklemekten büyük mutluluk duyuyoruz" şeklinde konuştu.
"ERMENİ TARİHİ DAYANAKSIZ BİLGİLERDEN OLUŞUYOR"
Emekli öğretim üyesi Konukçu, konuşmasında ünlü tarihçi bilim adamı Katip Çelebi`nin eserlerinden yola çıkarak Ermeni tarihinin dayanaksız bilgilerden oluştuğunu söyledi. Çelebi`nin o bölgeyi kaleme alan eserlerinde coğrafi yapı ve isimlendirmelere bakıldığında, Türk isimleriyle adlandırılan bir coğrafyadan oluştuğunu söyleyen Konukçu, şunları söyledi: "Ermeni tarihini yazan eserler bir takım ısmarlama ermeni tarihçilerine yazdırılmıştır. Katip Çelebi`nin eserlerinde gittiği bölgenin Ermenistan olduğunu yazan bir kayıt bulunmamaktadır. Eyalet-i Revan olarak adını verdiği yer Türklerin Revan ismini verdiği yerdir.Türkler burda köyler inşa etmişlerdir. Ayrıca Çelebi`nin Gökçe Göl dediği büyük göl manasına gelen göl Ermeni Diasporası tarafından haritadan silinerek Sevan adını almıştır. Bu ve benzeri örneklerden yola çıktığımızda tarihi kayıtlarda yer alan coğrafi ögelerimizin isimlerini değitirerek ermenileştirmişlerdir."
"10. YÜZYILDAN BERİ İÇ İÇEYİZ"
Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hülagü, Türk tarihine bakıldığında ermeni meselesinin olmadığını vurguladı. Yüzyıllardır Ermeni toplumuyla Türk toplumunun kardeşçe yaşadığını söyleyen Prof. Dr. Hülagü, ``10. yüzyıldan bu yana ermeni toplumuyla iç içeyiz. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren böyle bir mesele ile karşı karşıya kalıyoruz. Esasen suni bir problem`` dedi.
Ermenilerin Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde en rahat ve en refah dönemlerini yaşadığını ifade eden Hülagü, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere`nin Osmanlıyı parçalama politikasıyla iki toplum arasına nifak tohumlarının sokularak düşmanlık dönemine girildiğini belirtti. Prof. Dr. Metin Hülagü, Anadolu coğrafyasının iyi bir pazar olması, jeopolitik önemi ve petrol alanlarına yakınlığı nedeniyle başta İngiltere olmak üzere Fransa, Rusya ve Amerika`nın politik oyunlarıyla yaşanan sürece gelindiğini söyledi, "Yüzyıllar boyunca dostça, hoşgörüyle kardeşlikle yaşayan iki toplumun arasında hiçbir sorun yoktur. Maalesef dün olduğu gibi bugünde bizi birbirimize düşüren batılı devletler anlaşma yapmamıza biraraya gelmemize kapıların açılmasına ittifaklar yapılmasına karşı çıkıyorlar. Ne Türk tarihinde, ne Osmanlı tarihinde böyle bir mesele yoktur" dedi.
"TÜRK MİLLETİ TARİHİ BOYUNCA IRKÇI OLMAMIŞTIR"
Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Çiçek ise, yaşanan tartışmalarda bilimsel tarihi verilerin dışında dayanaksız ifadelerin kullanıldığını belirtti. Amerikan arşivlerinde yer alan 1916 Şubat ayında Halep büyükelçisinin imzaladığı bir belge ile Birleşmiş Milletler`in 1922 yılında yayımladığı bir belgeyi ortaya koyan Çiçek, bu belgelerin 1.5 milyon ermeninin soykırıma ugradığı yönündeki iddiaları çürüttüğünü ifade etti.
Türkiye`nin devlet olarak bu meselenin bir tarafı olmaması gerektiğini ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle noktaladı: ``Bu mesele ezberler üzerinden tartışılmaktadır. Türk tarihçilerinin bu konuda ortaya koyduğu bilimsel verileri ermeni tarihçilerinin ezberini bozdu. Çünkü başvuru kaynaklarının hepsi dayanıksız çıktı. Bu zamana kadar Ermeniler bilimsel tarihi verilerle konuşmamışlar, herkes babaannesinin tarihiyle konuşmuştu. Romancılığı mükemmel ama tarihçiliği berbat olan Orhan Pamuk da çarpık tarihçilik üzerinden bu rakamı kesin olarak ifade ediyor. Çarpık bir tarihçilik üzerinden özür beklenmektedir. Bu özür meselesi değildir. 100 yıldır peşinden koşulan bir özür yoktur. Bu bir kin ve nefret söylemidir. Türk milleti tarihi boyunca hiçbir zaman ırkçı olmamıştır.``
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Cezaevinden izinli çıkan şahıs, akrabasını bacağından vurarak ölüme terk ettiği iddiasıyla tutuklandı Samsun’da cezaevinden izinli çıkan şahıs, evine gelen akrabasını tabancayla dizinden vurarak ölüme terk ettiği iddiasıyla tutuklandı. Olay, Atakum ilçesi Çakırlar Yalı Mahallesi’nde 17 Kasım gecesi saat 02.30 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 2017 yılında Samsun’da bir müteahhidin damadı tarafından öldürülmesi olayıyla ilgili tutuklanan 3 kişiden biri olan ve yargılandığı mahkemece 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Bora K. (49), 7 yıldır bulunduğu cezaevinden izinli olarak çıkarak, cezaevi arkadaşı Batuhan Ö. (28) ile kendi evinde buluştu. Evde alkol alan arkadaşların yanına ev sahibi Bora K.’nin aynı binada oturan akrabası Kani Timur Ünal (52) da geldi. İddiaya göre çıkan tartışmada Bora K., Kani Timur Ünal’ı tabancayla sağ dizinden vurarak yaraladı. Bora K. ile Batuhan Ö., daha sonra eve gelen Arife B. (22) adlı kadını da alarak, yaralı şahsı evde bırakıp ayrıldı. Bora K., geceyi gittiği otelde geçirdi. Batuhan Ö., aldığı alkolün etkisinden kurtulduktan sonra vicdan azabı duyduğunu belirterek polise ihbarda bulundu. Olaydan 20 saat sonra Bora K.’nin evine çilingir yardımıyla giren Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, bacağından vurulan Kani Timur Ünal’ı kan kaybından ölmüş olarak buldu. Polis, Bora K.’yi kaldığı otelde yakalayarak gözaltına aldı. Olayla ilgili Batuhan Ö. ve 1 çocuk annesi Arife B. de gözaltına alındı. Bora K. ölen akrabasının kazara kendi kendini vurduğunu ileri sürerken, Batuhan Ö. ise şahsı Bora K.’nin vurduğunu iddia etti. Cinayet Büro Amirliğinde sorguları tamamlanan 3 kişi bugün Samsun Adliyesine sevk edildi. Savcıya ifade veren Bora K. ve Batuhan Ö. tutuklanmaları talebiyle, Arife B. ise adli kontrol şartıyla nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Batuhan Ö. ifadesinde, "Kendisine ’Ağabey ambulansı arayalım, adam ölecek’ dedim, izin vermedi. Timur vurulduktan sonra dahi bir tepki vermedi, koltukta oturmaya devam etti. Timur vurulduktan 10 dakika kadar sonra Arife bana mesaj attı. Arife geldi, çantasını evde unuttuğunu söyledi. Ben eve çıkamayacağımı söyledim, evde yaşanan olayı anlattım. Kendisi eve çıktı, aradan 7-8 dakika sonra geri geldi. Evde ne olduğunu sordum. Adamın yerde yattığını söyledi. Arife ile birlikte olay yerinden ayrıldık. Sonrasında uzaklaşırken ambulansı Arife’nin telefonundan aradık. Açık adresi bilmediğimiz için sadece o tarafa doğru bir yönlendirme yaptık. Evden çıkıp Arife’yi beklediğim esnada korkup panik yaptığım için kendim polisi veya ambulansı arayamadım. Ertesi gün öğrendiğim kadarıyla olay ortaya çıkmamıştı. Bunun üzerine kolluk kuvvetlerini arayarak polisleri olayın yaşandığı yere götürdüm. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı talep ederim" dedi. Bora K. ise ifadesinde, "Olayın meydana geldiği ev bana aittir. Batuhan ile açık infaz kurumunda birlikte kalmamız nedeniyle tanışmaktayız. İkimiz de izindeydik. O benden bir hafta önce izne ayrılmıştı. Yazlıkta buluşmaya karar verdik. Olay günü Batuhan ile konuştuğumuzda iki kız arkadaşı olduğunu söyledi. Bulundukları yere araba gönderterek üçünü aldırttım. Dördümüz beraber olayın meydana geldiği eve gittik. Uzaktan akrabam olan Timur Ünal da eve geldi. Eve geldiğinde kendisi aşırı alkollüydu. Evde 5 kişiydik. Bir müddet sonra hatırladığım kadarıyla Damla isimli kişi evden tek başına ayıldı, Arife, ben, Batuhan ve Timur evde oturup sohbet etmeye başladık. Alkolün de etkisiyle Timur duygusallaşmaya başladı. Batuhan ve Arife de evdeydi, evin içerisinde farklı yerlere gidip geliyorlardı. Bir müddet sonra belinden bir silah çıkarttı, oynamaya başladı. ’Senin hasmın varsa, bizim de hasmımız var’ dedi. Ben kendisine ’Silahla oynama’ dedim. Bu esnada bir el silah sesi geldi. Ben kendime baktım, vurulup vurulmadığımı kontrol ettim. Çünkü yanımda oturuyordu. Vurulmaktan endişe ettim. Timur’a baktığım zaman ayağında kan olduğunu gördüm. ’Niçin dikkat etmiyorsun’ dedim, ’Ambulansı arayalım’ dedim. O da ’Ambulans gelirse poliste gelir. Daha silahın parasını ödeyemedim. Silahı kaptırırım’ dedi. Yerlerde kan vardı. Onu ima ederek eski medikalci olduğunu, evi toplayabileceğini söyledi. Ben de evde kalmak istemedim. Bu esnada ben de aşırı alkollüydüm. Ses duyulmuştur, polis gelir düşüncesiyle silahı bana vererek ’Al bunu götür’ dedi. Hatırladığım kadarıyla ben evden Batuhan ve Arife ile birlikte çıktık. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Kesinlikle maktulü ben vurmadım. Silah bana ait değildir, Timur’a aittir. Yaklaşık 8 yıldır cezaevindeydim. Suçtan uzak durmaya çalıştığım için böyle bir olayla karşılaştığımda tam da sonuçlarını öngörememem nedeniyle Timur’un kendisini vurması üzerine ve kendisinin halledebileceğini söylemesi üzerine evden ayrıldım. Batuhan’ın beyanını kabul etmiyorum. Timur ile aramda bir husumet yoktur. Niçin ben Timur’u vurayım. Batuhan’ın kendisini kurtarmak amacıyla o şekilde beyan verdiğini düşünüyorum" diye konuştu. Bora K.’nin avukatı Mehtap Çelikten, "Suçlamaları kabul etmiyoruz. Maktül müvekkilimin uzaktan akrabasıdır. Aralarında herhangi bir husumet bulunmamaktadır. Bu eylemin müvekkilim tarafından gerçekleştirildiğine dair de bir delil bulunmamaktadır. Arife’nin iş bu sorguda okunan sorgu beyanındaki birçok husus kolluk ve savcılık aşamasında belirtilmemiş, ekleme yapılmış hususlardır. Müvekkilimin atılı suçu işlemesi veya ambulans gelmesini engellenmesi için herhangi bir sebebi yoktur. Olay anında müvekkilin aşırı derecede sarhoş olup, diğerleri Batuhan ve Arife olmak üzere iki kişidir ve polisi aramak ve ambulansı çağırmak için izin almaya ihtiyaçları bulunmamaktadır. Diğer şüpheli Batuhan’ın ise gerek kendisini, gerekse kız arkadaşı Arife’yi kurtarma amacıyla okunan surette ifade verdiği ortadadır. Eğer Arife ve Batuhan da müvekkil gibi ifade verse yani maktulün kendisini vurduğunu ifade etselerdi bu kişilerde aynı suç kapsamında şu an tutuklamaya sevk edileceklerdi ve atılı suçtan yargılanacaklardı. Kendilerini korumak amacıyla müvekkil hakkında ifade verdikleri ortadadır" şeklinde konuştu. Nöbetçi mahkeme Arife B.’nin serbest bırakılmasına karar verdi. Bora K. mahkemece tutuklanarak Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine gönderilirken, Batuhan Ö. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İstanbul Yenidoğan çetesi davasında sanıklar savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmal nedeniyle ölmelerine neden olan ’yenidoğan çetesi’ üyeleri hakim karşısına çıktı. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan ’yenidoğan çetesi’ hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak, hazırlanan fezleke Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı da hazırlanan iddianameyi Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlandı. Konferans salonunda görülen duruşmada cumhuriyet savcısı, baroların ve siyasi partilerin davaya katılma taleplerinin reddedilmesini talep etti. Mahkeme, tüm katılma taleplerinin reddine karar verdi. Söz verilen sanık Fırat Sarı, “Söyleyecek bir şeyim yok” dedi. “Yapılan yanlışlıklar, usülsüzlükler var” Savunma için söz verilen tutuklu sanık Hakan Doğukan Taşçı ise, “Bazı konularda üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Sadece telefon tapeleri üzerinden bir bilirkişi raporu hazırlanmış. Yaklaşık 10 yıldır hemşire olarak görev yapıyorum. Dönem dönem farklı hastanelerde çalıştım. Sanıkların çoğu arkadaşımdı. Hepimiz sağlık sektöründeyiz zaten. Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nden tanıyorum. Bazı sistemlerde yapılan yanlışlıklar, usülsüzlükler var. Ben 10 senedir çalışıyorum. Evrak üzerinde oynamalar hep yapılıyordu daha fazla para almak için. Sistemde detaylı bakıldığında binlerce şikayet göreceksiniz. Ben bir kuruş fazladan para kazanmadım. Şu an İstanbul’da özel hastanelerin yüzde 80-90’ınında bebek yoğun bakımda doktor durmuyor. Sistem bu şekilde. Bizim neden müdahale ettiğimiz söyleniyor. Müdahale etmezsek yine suçluyuz. Benim hiçbir şekilde ailelerle para alışverişim olmadı. Eşzamanlı denetim yapıldı. Denetim sırasında kimseden emir almadım. İyi hasta, kötü hasta şeklinde şablonlarımız vardı. Bunlar gerçeğe aykırı mıydı diye sorarsanız evet gerçeğe aykırıydı. Ama SGK sistemine geçmiyorduk bunları” dedi.
Samsun Cezaevinden izinli çıkıp evine gelen akrabasını bacağından vurarak ölüme terk ettiği iddiasıyla tutuklandı Samsun’da cezaevinden izinli çıkıp evine gelen akrabasını tabancayla dizinden vurarak ölüme terk ettiği iddiasıyla gözaltına alınan şahıs çıkarıldığı mahkemece tutuklanrken, 1’i adli kontrol şartıyla olmak üzere 2 kişide mahkemece serbest bırakıldı. Olay, Samsun’un Atakum ilçesi Çakırlar Yalı Mahallesi’nde 17 Kasım gecesi saat 02.30 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 2017 yılında Samsun’da bir müteahhidin damadı tarafından öldürülmesi olayıyla ilgili tutuklanan 3 kişiden biri olan ve yargılandığı mahkemece 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Bora K.(49), 7 yıldır bulunduğu cezaevinden izinli olarak çıktı ve cezaevi arkadaşı Batuhan Ö.(28) ile kendi evinde buluştu. Burada alkol alan arkadaşlardan ev sahibi Bora K.’nin aynı binada oturan akrabası Kani Timur Ünal (52) da aynı eve geldi. İddiaya göre, çıkan tartışmada Bora K., Kani Timur Ünal’ı tabancayla ateş açarak sağ dizinden yaraladı. Bu sırada eve Arife B.(22) adlı kadın da geldi ve Ünal’ı evde yaralı olarak gördü. Yaralı akrabasını evde bırakan Bora K. ile Batuhan Ö. ve Arife B. evden ayrıldı. Bora K. geceyi gittiği otelde geçirdi. Batuhan Ö. aldığı alkolün etkisinden kurtulduktan sonra vicdan azabı duyduğunu belirterek polise ihbarda bulundu. Olaydan 20 saat sonra Bora K.’nin evine çilingir yardımıyla giren Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, bacağından vurulan Kani Timur Ünal’ı kan kaybından ölmüş olarak buldu. Polis, Bora K.’yi kaldığı otelde yakalayarak gözaltına aldı. Olayla ilgili Batuhan Ö. ve 1 çocuk annesi Arife B. de gözaltına alındı. Bora K., ölen akrabasının kazara kendi kendini vurduğunu ileri sürdü. Batuhan Ö. de ölen şahsı Bora K.’nin vurduğunu iddia etti. Cinayet Büro Amirliğinde sorguları tamamlanan 3 kişi bugün Samsun Adliyesine sevk edildi. Savcıya ifade veren Bora K. ve Batuhan Ö. tutuklanmaları talebiyle, Arife B. ise adli kontrol şartıyla nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Batuhan Ö.," Kendisine ’Abi ambulansı arayalım, adam ölecek’ dedim. İzin vermedi. Timur vurulduktan sonra dahi bir tepki vermedi. Koltukta oturmaya devam etti. Timur vurulduktan 10 dakika kadar sonra Arife bana mesaj attı. Arife geldi. Çantasını evde unuttuğunu söyledi. Ben eve çıkamayacağımı söyledim. Evde yaşanan olayı anlattım. Kendisi eve çıktı, aradan 7-8 dakika sonra geri geldi. Evde ne olduğunu sordum.Adamın yerde yattığını söyledi. Arife ile birlikte olay yerinden ayrıldık. Sonrasında uzaklaşırken ambulansı Arife’nin telefonundan aradık. Açık adresi bilmediğimiz için sadece o tarafa doğru bir yönlendirme yaptık.Evden çıkıp Arife’yi beklediğim esnada korkup panik yaptığım için kendim polisi veya ambulansı arayamadım. Ertesi gün öğrendiğim kadarıyla olay ortaya çıkmamıştı. Bunun üzerine kolluk kuvvetlerini arayarak polisleri olayın yaşandığı yere götürdüm. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı talep ederim" dedi. Bora K.’ Olayın meydana geldiği ev bana aittir. Batuhan ile açık infaz kurumunda birlikte kalmamız nedeniyle tanışmaktayız. İkimizde izindeydik.O benden bir hafta önce izine ayrılmıştı. Yazlıkta buluşmaya karar verdik. Olay günü Batuhan ile konuştuğumuzda iki kız arkadaşı olduğunu söyledi. Bulundukları yere araba gönderterek üçünü aldırttım. Dördümüz beraber olayın meydana geldiği eve gittik. Uzaktan akrabam olan Timur Ünal da eve geldi. Eve geldiğinde kendisi aşırı alkollüydu. Evde 5 kişiydik. Bir müddet sonra hatırladığım kadarıyla Damla isimli kişi evden tek başına ayıldı, Arife, ben, Batuhan ve Timur olarak evde oturup sohbet etmeye başladık. Alkolün de etkisiyle Timur duygusallaşmaya başladı. Batuhan ve Arife de evdeydi, evin içerisinde farklı yerlere gidip geliyorlardı, bir müddet sonra belinden bir silah çıkarttı. Oynamaya başladı. ’Senin hasmın varsa, bizim de hasmımız var’ dedi. Ben kendisine ’Silahla oynama’ dedim. Bu esnada bir el silah sesi geldi. Ben kendime baktım, vurulup vurulmadığımı kontrol ettim. Çünkü yanımda oturuyordu. Vurulmaktan endişe ettim. Timur’a baktığım zaman ayağında kan olduğunu gördüm. ’Niçin dikkat etmiyorsun’ dedim. ’Ambulansı arayalım’ dedim. O da ’Ambulans gelirse poliste gelir. Daha silahın parasını ödeyemedim. Silahı kaptırırım’ dedi. Yerlerde kan vardı. Onu ima ederek eski medikalci olduğunu evi toplayabileceğini söyledi. Ben de evde kalmak istemedim. Bu esnada ben de aşırı alkollüydüm. Ses duyulmuştur, polis gelir düşüncesiyle silahı bana vererek ’Al bunu götür’ dedi. Hatırladığım kadarıyla ben evden Batuhan ve Arife ile birlikte çıktık. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Kesinlikle maktulü ben vurmadım. Silah bana ait değildir, Timur’a aittir. Yaklaşık 8 yıldır cezaevindeydim. Suçtan uzak durmaya çalıştığım için böyle bir olayla karşılaştığımda tam da sonuçlarını öngöremem nedeniyle Timur’un kendisini vurması üzerine ve kendisinin halledebileceğini söylemesi üzerine evden ayrıldım. Batuhan’ın beyanını kabul etmiyorum. Timur ile aramda bir husumet yoktur. Niçin ben Timur’a vurayım. Batuhan’ın kendisini kurtarmak amacıyla o şekilde beyan verdiğini düşünüyorum" diye konuştu. Bora K.,’nin avukatı Mehtap Çelikten ise," Suçlamaları kabul etmiyoruz. Maktül müvekkilimin uzaktan akrabasıdır. Aralarında herhangi bir husumet bulunmamaktadır. Bu eylemin müvekkilim tarafından gerçekleştirdiğine dair de bir delil bulunmamaktadır. Arife’nin işbu sorguda okunan sorgu beyanındaki birçok husus kolluk ve savcılık aşamasında belirtilmemiş ekleme yapılmış hususlardır. Müvekkilimin atılı suçu işlemesi veya ambulans gelmesini engellenmesi için herhangi bir sebebi yoktur. Olay anında müvekkilin aşırı derecede sarhoş olup diğerleri Batuhan ve Arife olmak üzere iki kişidir ve polisi aramak ve ambulansı çağırmak için izin almaya ihtiyaçları bulunmamaktadır. Diğer şüpheli Batuhan’ın ise gerek kendisine gerekse kız arkadaşı Arife’yi kurtarma amacıyla okunan surette ifade verdiği ortadadır. Eğer Arife ve Batuhan da müvekkil gibi ifade verse yani maktulün kendisini vurduğunu ifade etselerdi bu kişilerde aynı suç kapsamında şuan tutuklamaya sevk edileceklerdi ve atılı suçtan yargılanacaklardı. Kendilerini korumak amacıyla müvekkil hakkında ifade verdikleri ortadadır" şeklinde konuştu. Nöbetçi mahkeme Arife B.’nin serbest bırakılmasına karar verdi. Bora K. mahkemece tutuklanarak Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine gönderilirken, Batuhan Ö. ise mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. (MAY-
İstanbul CHP MYK ikinci kez Esenyurt’ta toplandı Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), MYK toplantısını yine Esenyurt İlçe Başkanlığı’nda yaptı. Genel Başkan Özgür Özel’in başkanlık yaptığı toplantının ana gündem maddesini Özer hakkında başlatılan soruşturma oluşturdu. CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkan Özgür Özel’in başkanlığında Esenyurt İlçe Teşkilatı binasında yapıldı. Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Genel Başkan Özel, “Parti tarihinde bir ilçe binasında yapılan üçüncü MYK toplantısını gerçekleştirdik. İlki Soma faciasının yıl dönümünde Soma’da yapılmıştı. Onun dışında Esenyurt’taki ikinci Merkez Yürütme Kurulu Toplantımızı gerçekleştirmeye geldik. Belediye meclis üyelerimiz artık belediye içerisinde partimize ayrılan salondadır. Meclis üyelerimizin belediyede olmaları ve denetleme görevlerini yapmaları çok önemli bir kazanımdır. Bundan sonra ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ne diğer belediyelerimiz Esenyurt’u bir dakika yalnız bırakmayacak ve sürekli bir elimiz ve gönlümüz Esenyurt’ta olacaktır” dedi. Özel, “Bundan sonra bir il örgütü, bütün seçilmişleriyle, il başkanı, ilçe başkanları, belediye başkanları, meclis üyeleri, il, ilçe yönetimleri ile birlikte her iki günde bir il Esenyurt’ta olacaktır” ifadelerini kullandı.