YEREL HABERLER - 16 Nisan 2012 Pazartesi 14:47

REHBERLİK ZİRVESI SONA ERDİ

A
A
A
REHBERLİK ZİRVESI SONA ERDİ

Rehberlik ve Psikolojik Danışma Merkezi (ZÜREM) tarafından düzenlenen `Rehberlik Günleri` sona erdi.
Zirve Üniversitesi`nde 14-15 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen `Rehberlik Günleri` programında, alanında uzman bir çok akademisyen ve psikologla iki gün boyunca seminer verdi.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Merkezi (ZÜREM)`in düzenlemiş olduğu programda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü öğrencilerinin yanı sıra Rehber öğretmenlerinde yer aldığı bir çok kişi Rehberlik Günleri`ne katıldı.
Programda `Psikolojik Danışmada kullanılan nitel teknikler, Okullarda Rehberlik Servisi`nin yapılandırılması, Çocuk ve Ergenlerde Çalışma ve Yaratıcı Teknikler, Okulda Krize Müdahale, Grupla Psikolojik Danışma Uygulaması, Dikkat Eksikliği " Odaklanma, süreklilik, psikomotor hız`, Psikolojik İlkyardım, Danışma Sürecinin İşleyişi ve Terapistin Gücü, Psikolojik Danışmanlık Mesleğinde Harekete Dayalı Tekniklerin Kullanımı" konuları işlendi.
Okullarda yaşanan olası kriz durumuna karşı rehberlik ekibinin olması gerektiğine vurgu yapan Eğitim Fakültesi akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr. Rıza Ülker, "Rehber öğretmenlere çok iş düşüyor. Öğrenciler sürekli gözlem altında tutulmalı. Yıllar önce yetenekli olarak gördüğüm öğrenciler şu an körelmiş durumda. Bunun da kaynağı eğitim boşluğudur. Rehber öğretmenler, branş öğretmenlerle temasa geçmeli ve bu öğrencilere özel eğitim vermeleri sağlanmalıdır" dedi.
PDR`nin önemini ortaya çıkarmanın yolunun insanların algısını değiştirmekle sağlanacağını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ramin Aliyev, "Yaptığımız çalışmaları iyi bir şekilde pazarlayamıyor, duyuramıyorsak etkin iletişim kuramamamışız demektir" şeklinde konuştu.
Rehberlik ve sınıf öğretmenlerinin diyalog kuramamasının öğrenciler üzerine önemli engel teşkil ettiğini belirten Aliyev, danışman-terapist arasındaki iletişim kadar branş öğretmenleriyle de iletişimin ehemmiyetine dikkat çekti.
Fatih Üniversitesi Rehberlik ve Danışmanlık Bölümü`nde Psikolog olarak görev alan Asiye Nurnihan Akkoyun ise, `Çözüme odaklı terapi` yönteminin üzerinde durarak bu yöntemde uzman kişinin danışan olduğunu aktardı. Program hakkında açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Adnan Kısa, okullarda yapılacak olan psikolojik hizmetler öğrencilerin geleceği açısından büyük önem arz ettiğini dile getirdi. Kısa, eğitimlerin geleneksel hale getirerek her yıl düzenli olarak yapmayı planladıklarını sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas 42 yıllık ud ustası tırnaklarını mesleğine feda etti Aşıklar Diyarı olarak bilinen Sivas’ta tek, Türkiye’de ise sayılı ud ustalarından olan Mustafa Karaoğlu, parmak uçlarını çok sevdiği mesleğine feda etti. Türkiye’nin gönül coğrafyasının en özel şehirlerinden biri olan ve âşıklar diyarı olarak anılan Sivas, halk müziğinde yaktığı türküleriyle, yetiştirdiği âşıklarıyla biliniyor. Bu kadim şehirde, 42 senedir ud sanatını yaşatmaya çalışan 66 yaşındaki Mustafa Karaoğlu, Sivas’ın tek ud ustası olarak küçük yaşlardan itibaren kendini bu sanata adadı. Ancak bu uzun yılların bir bedeli oldu Karaoğlu parmaklarındaki tırnaklarını bu uğurda kaybetti. Kendisi için çalmaktansa yapmanın sevgisinin çok daha ağır bastığını vurgulayan Karaoğlu, “Bir dönem ud çalıyordum. Tırnaklarımda hasar oluşunca daha da çalmak için elime almadım. Neredeyse 11 yıldır hiç çalmıyorum” ifadelerine yer verdi. “Çalmaktansa yapmanın sevgisi çok daha ayrı” Küçük yaşta başladığı ud yapımını 42 yıldır aralıksız sürdüren 66 yaşındaki Mustafa Karaoğlu, “Ben burada ud yapıyorum, keman tamir ediyorum. Çok küçük yaşta başladım. Babam marangozdu. Orada bazılarını görüp esinlendim. Karayollarında çalışıyordum ama dükkânımı hiç kapatmadım. Emekli olduktan sonra da kendimi dükkânıma adadım. 42 yıldır ud yapıyorum. Orglarda hazır ses çalsa da biz onları kullanmayız. Biz atalarımızdan gördüğümüz sazlarımızla uğraşıyoruz. Org dijital bir alet. Ruhu yok. Bir dönem ud çalıyordum. Tırnaklarımda hasar oluşunca daha da çalmak için elime almadım. Neredeyse 11 yıldır hiç çalmıyorum. Zaten profesyonel anlamda çalmıyordum. Benim için çalmaktansa yapmanın sevgisi çok daha ayrı. Ben bu işe başladım başlayalı vatandaşın ilgisi oldu. Bu ilgi halen de devam ediyor. İyi bir udun yapımı 20 gün sürer. Yapımında çeşitli birçok ağaç kullanılır. Göğüs kapağına olmazsa olmaz ladin kullanıyoruz. Sırtı gül ağacıdır. Ceviz, kiraz, venge gibi birçok çeşidi kullanıyoruz” dedi. “Her gün gele gele buranın çırağı oldum” Şimdilik çok şey yapamasa da ustasının yanından ayrılmadığını söyleyen lise son sınıf öğrencisi Yusuf Aykanat, “Klasik Türk müziği ile ilgileniyorum. Ud çalmaya gayret ediyorum. Dükkânda şimdilik çok şey yapamasam da ustamdan öğreniyorum. Ben babamın teşvikleriyle bağlama çalmaya başlamıştım. Zaten onun öncesinde bir piyano eğitimim ve nota bilgim vardı. Nota bilgimi ilerletirken bağlama çalmaya başladım. Türk müziğine öyle bir girişim oldu. Üniversitede Türk müziği yapan yerel korolar vardı. O korolara gittiğim zaman udu gördüm. Çok hoşuma gitmeye başladı. Ud almak için saz evlerini dolaşmaya başladım. Buraya geldim, ustamla tanıştığımda bileğime baktı dedi ki ’sen güzel ud çalarsın, hep gel’ dedi. Ben de her gün gele gele buranın çırağı oldum” şeklinde konuştu.