YEREL HABERLER - 10 Nisan 2012 Salı 17:55

BAYBURT ÜNİVERSİTESİ`NDEN MİLLİ EОİTİM CAMİASINA ``İNOVASYON`` SEMİNERİ

A
A
A
BAYBURT ÜNİVERSİTESİ`NDEN MİLLİ EОİTİM CAMİASINA ``İNOVASYON`` SEMİNERİ

Bayburt Üniversitesi Bayburt Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Ersin İlhan, Bayburt ili genelindeki Milli Eğitim ve okul idarecilerini ``˜inovatif (yenilikçi) düşünce yöntemleri` konusunda bilgilendirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından üst düzey yöneticilere yönelik ``Zirvedekilerle Buluşma`` adıyla düzenlenen eğitim programı kapsamında Bayburt ili genelindeki Milli Eğitim İlçe Müdürleri, Milli Eğitim İl ve İlçe Şube Müdürleri, okul ve kurum müdürleri ile yardımcılarına ``İnovatif (Yenilikçi) Düşünme Becerileri`` konulu seminer verildi. Milli Eğitim İl Müdürlüğü hizmetiçi eğitim binasında düzenlenen seminerden önce Bayburt Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencilerinden Elanur Albud, Zeynal Abidin Çetin ve Mustafa Çoban isimli öğrenciler, Sanat Yönetmeni Dilek Topçu yönetiminde, seminerin anlam ve önemine uygun olarak "Baba" isimli oyunu sergiledi.
Semineri sunan ve başlıca ``˜İnovatif Düşünce Becerisi`, ``˜Iraksak Düşünme Etkinliği`, ``˜Kamu Kurumlarında İnovasyon`, ``˜İnovasyon Türleri` ve ``˜İnovasyon Süreçleri` konularına değinen Bayburt Üniversitesi Bayburt Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Ersin İlhan, sunumunda şu önemli ve çarpıcı bilgilere yer verdi: ``İnovasyon; yeni ve önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet), veya sürecin, yeni bir pazarlama yönteminin ya da iş uygulamalarında, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır. Çok sayıda ve birden fazla fikir, birbirinden farklı alternatifler, mevcut bilgiden ve bilinenden uzaklaşma, inovatif düşünme becerisinin temelini oluşturuyor. Bu da öğretilen bir beceri, yetenektir. İnovatif düşünme becerisinin bir yolu olan ıraksak düşünce, farklı düşünceleri biraraya getirerek en güzelini ortaya çıkarma yetisidir. İnsanların düşünme becerisini birey olarak ele aldığımızda kilit unsur, ıraksak düşünme becerisidir. Iraksak düşünme, inovatif düşünme becerisinin temelini oluşturur. İnovasyon, Roma sistemlerini bulma işidir. Roma Sayı Sistemi, matematikte gelişmeyi engelledi. Bizim de gelişmeyi engelleyen etkenleri (sorunları / sıkıntıları) bulmamız gerekir.``
``Her yeni fikir, inovasyon değildir`` diyen İlhan, ``İnovasyon olabilmesi için fikrin pazarlanabilir ve satın almaya hazır bir kitle olması gerekir. Buluşlar, tek başlarına inovasyon değildir. Önemli olan buluşları satın almaya hazır bir tüketici kitlesinin olması ve istenilen fiyatı ödemeyi kabul etmesidir. Latince kökenli bir sözcük olan ``˜innovatus`tan gelen inovasyonun anlamı yeni bir şey yapmaktır ve dolayısıyla bir sürece işaret eder. İnovasyonda (yenilikten farklı olarak) önemli olan yeni bir ekonomik ve/ya sosyal değer yaratmaktır. Bu tanımda söz konusu olan ``˜yeni` kavramı dünya ve pazardaki yenilikle sınırlı değildir. Firma için yeterli olması yeterlidir. İnovasyonun hem eğitime hem öğretime bakan yönü olmalıdır. Fikirleri pazarlanabilir hale getirmek gerekir. Bunun da yolu paylaşmaktan geçer.`` Diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Başkan Bahçetepe Öğretmenler Günü’nü kutladı Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen programda belediyenin eğitim birimlerinde görev yapan öğretmenleri ağırladı. Gaziosmanpaşa Belediyesi Su Kemeri Sosyal Tesisi’nde gerçekleştirilen programa, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, kurum yöneticileri ve belediyenin eğitim, kültür, spor ve kadın sanat merkezlerinde görev yapan öğretmenler katıldı. Davetlilerin, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayan Başkan Bahçetepe, hediye takdiminde bulundu. Öğretmenler, Başkan Bahçetepe ile bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi. “Emekleriniz ve katkılarınız için hepinize tek tek teşekkür ediyorum” Programda konuşan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, “Gaziosmanpaşa Belediyesi olarak, aklın ve bilimin ışığında büyüyen bir Gaziosmanpaşa inşa etmek hepimizin sorumluluğu. Her biriniz, insanımıza dokunan, ihtiyaçlarına cevap veren ve doğrudan yaşama katkı sunan bir görev üstleniyorsunuz. Biz de sizlerin tecrübesiyle, katılımıyla, halkımızın ilgisine cevap vermeyi amaçlıyoruz. Tüm Gaziosmanpaşa halkı adına emekleriniz ve katkılarınız için hepinize tek tek teşekkür ediyorum” dedi. “Çocuklarımıza iyi bir gelecek sunmaya çalışıyoruz” Başkan Bahçetepe, “Eğitime verdiğimiz değeri yaygınlaştırarak, eğitim birimlerimizin sayısını ve niteliğini artırmak zorundayız. Çok yakında Hürriyet Mahallemizde bir kreş açacağız. Şakir Zümre Caddesi’nde Anne-Çocuk Kampüsü’nü hayata geçirmeyi planlıyoruz. Yıldıztabya Mahallemizde bir kreş ve bir bilgi evi planımız var. Küçükköy Meydanı’nda gençlik merkezi açıyoruz. Çocuklarımızın beslenme çantasına katkı sunmak için okullarımızın önünde süt dağıtımı yapıyoruz. Tüm bu hizmetlerle çocuklarımıza iyi bir gelecek sunmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Başkan Bahçetepe, Okulları Ziyaret Etti Öte yandan Başkan Bahçetepe, 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında ilçedeki okulları da ziyaret etti. Burada okul müdürleri ve öğretmenlerle bir araya gelen Bahçetepe, hem Öğretmenler Günü’nü kutladı hem de öğretmenlerle keyifli sohbetler ederek fikir alışverişinde bulundu.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında örgüt lideri Fırat Sarı savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine altıncı gününde devam ediliyor. Duruşmada örgüt lideri Fırat Sarı savunma yaptı. Sarı savunmasında, "Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. İnsan olmaya dair ne varsa içimden söküldü. 112’ye rüşvet vererek hasta almak mümkün değil. Tapelere benim çok itirazım var, güvendiğiniz insanlara daha rahat konuşursunuz, özel hayatta geçen konuşmalar kamuya yansıdı" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, Medisense şirketinin sahibi olan, doktor olarak anlaşma yaptığı hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarını işleten, bebekler Kadan, Halime ve Opara’nın ihmalen ölmesine neden olan örgüt lideri Fırat Sarı bugün ilk kez hakim karşısında savunma yaptı. "Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı" Yoğun bakım servislerinde usulsüz epikriz yazımı, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirme gibi eylemler ile nitelikli dolandırıcılık suçunu da işlediği tespit edilen Fırat Sarı savunmasında, "Yaklaşık 2 ay önce savcı tehdidi olayından sonra benim avukatlarım ayrıldılar. Bir süre önce yakınlarım bana savunmamı ertelememi önerdiler, ben katılmadım. Savunmamı yapacağım. Savcı tehdidinden sonra kamuoyunda infial oluştu. Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. Burada içtenlikle her şeyi anlatmak istedim. Akla hayale sığmayan şeyler anlatıldı. Üniversitede bir gösteriye katıldık. Terör örgütüne üyelikten suçlandım. Bir süre cezaevinde yattım. Ben mesleğimi çok seviyorum, hizmet etmek istedim insanlara. İnsan olmaya dair ne varsa içimden söküldü. Tıp fakültesini bitirdim. Medyada söylendiği gibi olmadı hiçbir şey. Ben zorunlu hizmetimi Esenyurt Devlet Hastanesi’nde yaptım. Zorunlu hizmetimden sonra Reyap Hastanesi’nde çalışmaya başladım. Esenyurt Hastanesi’nden tanıdıklarım vardı. İlker Gönen ile tanışmıştım bir dönem. İlker ile kafamız uyuştu. O da ben gibi çalışmayı seven bir arkadaştı. Hastanelerde özel sağlıkta yeni doğan bakımlarını işletmek olan bir şey. 112 sevkleri bana güvendikleri için yapılıyordu. Tıp merkezleri beni kendilerine yakın buluyordu, beni arayıp ‘hasta nasıl?’ diye ulaşıp sorabiliyorlardı, o yüzden hasta gönderiyorlardı bana” dedi. "Tapelere benim çok itirazım var, güvendiğiniz insanlara daha rahat konuşursunuz, özel hayatta geçen konuşmalar kamuya yansıdı" Örgüt lideri Sarı savunmasının devamında, "Ben özel hastanecilikten yanayım ama en nihayetinde işletme orası. Hasta bulunması isteniyordu. Bu sistemi ben kurmadım, ben işletmiyorum, biz çalıştırmaya devam ettik. Ben 112 sevklerini tıp merkezlerinden aldım. Tanıdığım yönlendirdi ya da. 112’ye rüşvet vererek hasta almak mümkün değil. Bugün siz bile 112’yi arasanız hangi hastaneye kaç hasta gönderildiğini söylerler. 112’den hasta alma durumumuz yok. Biz tıp merkezlerinden aldık. Aileler bizi arardı hatta süreç uzadığında sevk olmak istediklerini söylemek için. Doğan bebek sevk edilmezse zaten orada ölecek. Tapelere benim çok itirazım var. Birincisi 2 insan konuşuyor, burada konuşurken her şeyi söylemem. Burada filtreden geçirip söylerim. Ama güvendiğiniz insanlara daha rahat konuşursunuz. Özel hayatta geçen konuşmalar kamuya yansıdı. Ama bu kamu önünde yapılan bir konuşma değil ki? Tapelerle yargılandığımız için bunu söylüyorum” şeklinde konuştu.
Mersin ’Portfolyo Seçki Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin, paydaşlarının destekleri ile düzenlediği ’Portfolyo Seçki Yarışması’nın Mersin bölümünde ödüller sahiplerini buldu. Adana, Mersin ve Hatay’daki üniversitelerin güzel sanatlar fakültesinde lisans, yüksek lisans ve sanatta yeterlilik öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşen yarışmada, hikayelerini en iyi şekilde anlatmayı başaran 36 öğrenciye ödülleri verildi. Mersin Büyükşehir Belediyesi, Adana Büyükşehir Belediyesi, Yenişehir Belediyesi ve Beylikdüzü Belediyesi iş birliğinde, Kun Art Space ve D5 Sanat Ortamı koordinatörlüğünde, Kültürhane ve İstanbul Karşı Sanat’ın destekleriyle gerçekleştirdiği Portfolyo Seçki Yarışması’nın ödül töreni düzenlendi. Törende hikayelerini en iyi şekilde anlatmayı başaran 36 öğrenciye ödülleri verildi. Geçtiğimiz aylarda Adana Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde açılışı yapılan, 2.’si Ahmet Yeşil Sanat Galerisi’nde Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen sergi, 30 Kasım’a kadar sanatseverlere açık olacak. Serginin 3.’sü ise aralık ayında Beylikdüzü Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek. Ödüller sahiplerini buldu 10 seçici kurulun yer aldığı yarışmada; Mersin’de Lisans Başarı Ödülü’nü Sezen Karabulut, Yüksek Lisans Başarı Ödülü’nü Gülten Nur Gündoğdu, Doktora-Sanatta Yeterlilik Başarı Ödülü’nü ise Yüsra Dirik kazandı. Mersin Üretim Desteği Ödüllerini ise; Yüsra Dirik, Gülten Nur Gündoğdu, Sezen Karabulut, Pelin Yaşar, Fatih Sağlam, Kader Göçen, Simla Alara Savan, Dönay Öniş, Abdulmusa Yönyol, Gizem Teberik, Almina Aydemir ve Yasir Aktoprak kazandı. Hatay Lisans Başarı Ödüllerini ise; Ahmet Uçar, Zehra Dinç, Arzu Yıldız kazanırken; Üretim Desteği Ödüllerini; Ahmet Uçar, Zehra Dinç, Arzu Yıldız, Mutlu Can, Aynur Güder, Sinem Topaloğlu, Mahmut Esat Arvas, Sevda Avcu, Ayşe Özbek, Ece Sipahi, Samet Sadetaş ile Gizem Coşkun kazandı. "Sanatın her zaman takipçisi ve destekçisiyiz" Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü Bengi İspir Özdülger, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin her zaman kent katılımını önemseyen, kültür ve sanatı kentin her bölgesinde yaygınlaştırmayı amaçlayan, sanata, sanatçıya ve sanat kurumlarına destek olmayı ilke edinmiş bir belediye olduğunu söyledi. Sanatın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması vizyonu ile çalışmalar ürettiklerini belirten Özdülger, "Biz her şekilde sanatın geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, toplumla buluşturulması ve yeni bir vizyonla sanat yaklaşımının oluşturulmasını önemsiyoruz. Bu noktada Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak da sanatın her zaman takipçisi ve destekçisi olmaktan da inanılmaz keyif alıyoruz. Bu işin içerisinde yer almak bizim için çok kıymetli. Türkiye’nin başlıca konularından biri olan sanattaki vizyonun geliştirilmesi, yaklaşılması, sanatla buluşturulmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Bizim için her zaman ufuk açıcı olan sanatın ve bilimin, hep bizimle olmasını istiyoruz. Bu noktada da görevimizi ve yapmamız gerekenlerin bilincindeyiz" dedi. "Bir gelecek projeksiyonu içindeyiz" Küratör ve koordinatör Veli Mert de Portfolyo Seçki Yarışması ile bir ilki gerçekleştirmekten dolayı oldukça mutlu olduğunu dile getirerek, özellikle pandemi ve 6 Şubat depremleri sonrası hem sosyal hayatta hem de eğitimde büyük açıkların oluştuğunu kaydetti. Buna dikkat etmek için böyle bir yarışma düzenlediklerini ifade eden Mert, yarışmanın ilk Adana’da başladığını, ikinci olarak Mersin’de gerçekleştiğini, son olarak ise İstanbul’da final yapacaklarını kaydetti. Projede pek çok kurum desteğinin yer aldığını da sözlerine ekleyen Mert, "Birlikte, yan yana geldiğimizde çok güçlü olduk. Arkadaşlarımız portfolyolarını daha lisans seviyesinde yapmaya ve inşa etmeye başladılar. Bir gelecek projeksiyonu içindeyiz" diye konuştu. "Projemizin, öğrencilerimiz için bir umut olmasını diliyoruz" Kun Art Space Kurucu ve Yöneticisi Elif Sezer ise küçük bir proje ile başlayan serüvenin bugün geldiği noktada, pek çok kurum tarafından destek bulmasının önemine değinerek, "Bu yarışmada ilk adımımız Adana oldu. Adana Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’nın projeyi duyarak bizi desteklemeleri ve başkanlarımıza iletmeleri ile küçük bir galeriden, belediyelerin mekanlarına, oradan da İstanbul’a kadar uzandı. Projemizin, öğrencilerimiz için bir umut olmasını diliyoruz" dedi. "Bu yarışma, deprem bölgesinde sanat adına yapılan en iyi şey oldu" Hatay Üretim Desteği Ödülü’nü kazanan Sinem Topaloğlu, 3 farklı eserinin sergide yer aldığını, bunun da kendisi için gurur verici olduğunu ifade etti. Eserlerinde, geçen sene yaşanan 6 Şubat depremlerinden izlerin yer aldığını belirten Topaloğlu, "Biri depremde yaşadığım yerden etkilenerek yaptığım bir eser. Bütün duygularımı yansıtarak yaptım. Diğeri de depremden sonraki yaşadığım yer. Orada da ışıktan etkilenerek resmimi yapmaya çalıştım" diye konuştu. Hatay Üretim Desteği Ödülü’nü kazanan bir başka isim Zehra Dinç de Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Resim Bölümü öğrencisi olduğunu ve henüz mezun olmadan bu ödülü kazanmaktan dolayı mutlu olduğunu dile getirdi. Ödül kazanmanın kendisine ileride güzel katkılar sağlayacağını da ifade eden Dinç, "Ben deprem bölgesinden geliyorum. Bu yarışma, deprem bölgesinde sanat adına yapılan en iyi şey oldu. Orada bir sanat açlığı ve insanların anlaşılmaya ihtiyacı var. İnsanlar bu açlığı sanatla ifade edebiliyor" dedi. Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi lisans mezunu Ahmet Uçar ise 6 Şubat depremleri sonrası çok zorlu bir süreç geçirdiklerini ve depremden sonra sanat çalışmalarına dönmesinin kendisi için kolay olmadığını söyledi. Böyle bir yarışmada yer almasının oldukça sevindirici olduğunu aktaran Uçar, "Yerel yönetimlerin bizlere bize böyle destek vermeleri hem sevindirici hem de güzel. Yarışmaya başvuru yaparken, ’ödül veya derece alır mıyım?’ gibi bir düşüncem yoktu. Biz o psikolojiden tekrar çıkabilmenin yollarını aradığımız için, kendimizi sanata tekrar adadık. Bizim için unutulmaz güzel bir deneyim oldu" diye konuştu.