KÜLTÜR SANAT - 05 Ekim 2024 Cumartesi 10:36

Keşfedilen bin yıllık sanayi sitesinin 150 yıl öncesine kadar kullanıldığı ortaya çıktı

A
A
A
Keşfedilen bin yıllık sanayi sitesinin 150 yıl öncesine kadar kullanıldığı ortaya çıktı

Tarihi Harput Kalesinde yapılan arkeolojik kazılarda, MÖ 3000 yıllarından itibaren yerleşim gördüğü belirlenen bin yıllık bir "sanayi sitesi" keşfedildi. Urartu Krallığı dönemine ait demir atölyeleri ve maden eritme ocaklarıyla dolu olan bu alanın, 1850’lere kadar aktif olarak kullanıldığı tespit edildi.


Tarihi Harput Mahallesinde bulunan MÖ 3000 yıllarından itibaren yerleşime başlanan ve 8. yüz yılda Urartu Krallığı tarafından surlarla çevrelenen Harput Kalesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Elazığ Valiliği ve Fırat Üniversitesinin desteğiyle yürütülen restorasyon ve arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor. FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç başkanlığında 11 yıldır yürütülen kazı çalışmaları çerçevesinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine bulunan kalede, bu süre zarfı içerisinde birçok tarihi yapı ve 100 binden fazla tarihi eser objesi çıkartıldı.


Urartu Krallığı tarafından surlarla çevrilen Harput Kalesinin batı surlarında iki burç arasında kalan bölgenin, 3 yıl süren kazı çalışmaları sonucu elde edilen buluntulardan, bin yıllık "sanayi sitesi" keşfedilmişti. Yapılan kazılar sonucu demir atölyeleri, maden eritme ocakları ve depo alanlarından oluşan bin metrekarelik kompleks bir alan olduğu tespit edilen sanayi sitesinde daha sonra elde edilen özellikle bakır sikke, porselen bazı mobilya aksamlar ve diğer buluntuların sanayi atölyeler bölümünün 1850’lere kadar kullanıldığı ortaya çıktı.


Bizans, Artuklu, Selçuklu, Dulkadiroğulları, Akkoyunlular ve Osmanlı dönemlerinde aktif kullanıldığını ve en az bin yıllık olduğu tespit edilen atölyelerde kazı ve restorasyon çalışmaları sürüyor.



’’İç içe geçmiş ısı derecelerine göre farklı amaçlarda kullanılan eritme fırınları yer alıyor’’


Dönemin sanayi sitesi olarak kullanılan alan ile ilgili bilgi veren belirten Prof. Dr. İsmail Aytaç, ’’Harput Kalesinde demirci atölyelerinin bulunduğu bölüm restore edilmiş olan kısmı. Bu gördüğümüz alan yaklaşık bin metrekarelik bir alan. Altta sarnıç üstte atölye olan kısımdayız. Yan taraftaki kazılarımız, çalışmalarımız devam ediyor. Buradaki kısımda ise restorasyonlar tamamlandı ve ziyarete açık hale geldi. İç içe geçmiş ısı derecelerine göre farklı amaçlarda kullanılan eritme fırınları yer alıyor. Yanlarında da yine burada çıkan demir külçeleri bulunmaktadır. Bölgede elde edilen bu külçeler buraya getirilmiş, mamule dönüştürülmüştür. Bazıları döküm tekniğiyle mamul olmuş bazıları da özellikle şekillendikten sonra dövme tekniğiyle mamule çevrilmiştir. Çok sayıda burada ok ve mızrak uçları, metal nal ve çivi, süs eşyası, mobilya aksamı çıktı’’ dedi.



’’Savaş zamanında daha çok askeri malzeme üretildiğini anlıyoruz’’


Elde ettikleri objelerden bin yıllık olan sanayi sitesinin 150 yıl öncesine kadar kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Aytaç, ’’Savaş zamanında daha çok askeri malzeme üretildiğini anlıyoruz. Barış zamanında da günlük yaşam ile ilgili eserlerin üretildiği atölyeler kısmı var. Zamanının sanayi sitesi demek yanlış olmayacaktır. Atölyeler bölümü en az bin yıllık ve 1850’lere kadar kullanıldığını söyleyebiliriz. Hem burada çıkan bir bakır sikkeden hem de porselen bazı mobilya aksamlarından ve diğer buluntular o tarihlere kadar buranın kullanıldığını gösteriyor. 1860’larda Harput Kalesinde askeri birlik garnizon şehre taşınınca burası da yavaş yavaş kullanımdan düşmüş, ondan sonra da toprakla kapanmıştı. Biz endüstri mirası olarak kazılarını yaptık ve turizme kazandırma noktasına geldik” diye konuştu.



Keşfedilen bin yıllık sanayi sitesinin 150 yıl öncesine kadar kullanıldığı ortaya çıktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Boşanmak üzere olduğu karısı ile ailesinden 3 kişiyi katleden zanlıya mahkemeden ceza yağdı Afyonkarahisar’da geçtiğimiz yıl boşanmak üzere olduğu karısı ile ailesinden 3 kişiyi daha tüfekle vurarak öldüren katil zanlısının yargılandığı dava sona erdi. Mahkeme sanık Mert Muharrem Taşkın’ı öldürdüğü 4 kişi için iki defa ağırlaştırılmış müebbet, bir defa müebbet ve 24 yıl hapis cezasına çarptırarak rekor bir ceza verdi. Olay, geçtiğimiz 19 Aralık 2023’de merkeze bağlı Çıkrık beldesinde meydana geldi. İddiaya göre, kentte dolmuşçuluk yapan Mert Muharrem Taşkın (26) boşanmak üzere olduğu Hava Nur Şenol Taşkın’ın kaldığı baba evine giderek görüşmek istedi. Burada çıkan tartışmada Taşkın yanında tüfekle açtığı ateş sonrası karısı, kaynanası Cemile Şenol’u, kayınpederi Adem Şenol’u ve anneanne Emine Tanış’ı öldürdü. Olay sonrası kaçan katil zanlısı Mert Muhammet T., merkeze bağlı Kışlacık köyü yakınlarında saklandığı barakada jandarmanın takibi sonrası yakalandı. Yaşanan vahşetin ardından Afyonkarahisar 3. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın dün karar duruşması gerçekleştirildi. Taşkın davaya tutuklu bulunduğu cezaevinden elektronik ortam üzerinden katıldı. “Katil zanlısı ‘pişmanın’ dedi” Mahkemenin karar duruşmasından son sözü sorulan Taşkın, pişman olduğunu söyleyerek, “Keşke böyle bir şey olmasaydı. 4 yaşında oğlum vardır, mağdurdur, bu nedenle tüm maktuller yönünden haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını, en az şekilde ceza verilmesini talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti son ifadeleri aldıktan sonra sanık Taşkın’a öldürdüğü 4 kişi için iki defa ağırlaştırılmış müebbet, bir defa müebbet ve 24 yıl hapis cezası vererek tutukluluğunun devamına karar verdi.
Kocaeli Başkan Büyükakın: "Dünya yeniden felsefeye, hiç olmadığı kadar vicdanların sesini duymaya muhtaç" Türkiye’nin etkinlik ve ziyaretçi sayısı bakımında en büyük kitap fuarı olan Kocaeli Kitap Fuarı’nın açılışını yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, "Dünya yeniden felsefeye, hiç olmadığı kadar vicdanların sesini duymaya muhtaç. Ne kadar güzel değer varsa hepsinin üstü çizilmiş ve unutulmuş. Uzak doğudan orta doğuya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar zulüm devam ediyor. Buna karşılık mücadele de devam ediyor. Batı medeniyetinin dünyayı getirdiği yer ortada. Yarının dünyasında gerçekten adaletin hâkim olduğu bir dünya inşa edebilmemiz, zulme karşı susmayan nesil için yegâne sığınak kitap sayfalarının arasıdır" dedi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 14.’sü düzenlenen Kocaeli Kitap Fuarı başladı. "Savaşın ve Acının Edebiyatı" temasıyla gerçekleştirilen 14. Kocaeli Kitap Fuarı için Kocaeli Kongre Merkezi’nde özel açılış programı düzenlendi. Programda konuşan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, "Neşeyle, yüzlerimiz gülerek konuşabileceğimiz günlerden geçmiyoruz. Belki de 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın içinde bulunduğu en zor şartlarını yaşıyoruz. Dünyanın dört bir yanında kan akmaya devam ediyor. Sadece içinde bulunduğumuz yılın 9 ayı boyunca savaşlarda kaybedilen masumların sayısı 100 bini buldu. Bunun 50 binini Gazze’de yitirdik. Bu olmasın diye inşa edilmiş ne kadar kurum varsa onların gözü önünde oluyor. İnsanların başına yağan bombalardan, vahşetten, insanlık dış dramdan sığınılacak neredeyse hiç bir yer kalmadı” diye konuştu. "Zulme karşı susmayan nesil için yegâne sığınak kitap sayfalarının arasıdır" "Belki dünya yeniden felsefeye muhtaç, belki de hiç olmadığı kadar vicdanların sesini duymaya muhtaç" diyen Büyükakın, "Ne kadar güzel değer varsa hepsinin üstü çizilmiş ve unutulmuş. Dünyanın birçok yerinde aynı şey söz konusu. Uzak doğudan orta doğuya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar zulüm devam ediyor. Buna karşılık mücadele de devam ediyor. Batı medeniyetinin dünyayı getirdiği yer ortada. Merhum Akif’in dediği gibi medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarı hiç bu kadar net görmemiştik. Bizim yarının dünyasında gerçekten adaletin hâkim olduğu bir dünya inşa edebilmemiz, zulme karşı susmayan nesil için yegâne sığınak kitap sayfalarının arasıdır" şeklinde konuştu. Başkan Büyükakın tüm bu duygu ve düşüncelerin ışığında bu yılki Kocaeli Kitap Fuarı’nın temasının belirlendiğini dile getirdi. ‘Savaşın ve Acının Edebiyatı’ ile dünyanın mazlum coğrafyalarında oluşan bir eserin de hazırlandığını kaydetti. Başkan Büyükakın, doğruyu sorgulayarak yetişen nesillerin elmayı ısırmadan da teknolojiye ulaşabileceklerine vurgu yaptı. "Gazze’den gelişen olay modernitenin son çaresizliğidir" 14. Kocaeli Kitap Fuarı’nın onur konuğu Prof. Dr. Sadettin Ökten açılış konuşmasında kitap fuarının ilk söyleşisini de gerçekleştirdi. Prof. Ökten, “Kitap, Bilgi ve Varoluş” konulu konuşmasında, dünyada yaşanan zorluklara dikkat çekerek, insani değerlerin erozyonuna ve bunlara karşı nasıl bir vicdan ittifakı kurulabileceğine dair düşüncelerini paylaştı. Söyleşide konuşan Ökten, "Müslüman dünya teknolojiyle başa çıkamadığı için büyük acze düştü. Bu reel teknolojik fark idi ve gittikçe fark açıldı. Sonunda batı dünyası kendi aralarında iki savaşa girdi. Biz bunlara 1. ve 2. Dünya savaşı olarak anlıyoruz. İslam medeniyeti derken bizim modernitenin çaresizliğinden haberdar olmamız lazım. Gazze’den gelişen olay modernitenin son çaresizliğidir. Biz kendi zihin ve gönül dünyamızı bu çağa göre uyduracağız. Kitap, bilgi ve varoluş. İnsan var olmak zorunda mıdır? Evet zorundadır. İslam medeniyeti paradigmasına göre göre insan Allah’ın sınırlarını yeryüzünde yerine getirmek zorundadır. Bu söylem ilmidir” dedi. Konuşmanın ardından Başkan Tahir Büyükakın, 14. Kocaeli Kitap Fuarı’nın onur konuğu olan Prof. Dr. Sadettin Ökten’e anı objesi takdim etti. Programda ayrıca “Bir Yürüyüşün Öyküsü” adlı tiyatro gösterisi sahnelendi. Zorunlu göçle yurtlarını bırakmak zorunda kalan insanların yaşadığı acıları sahneye taşıyan oyun, kitap fuarın bu yılki temasına anlam kattı. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen programa; 14. Kocaeli Kitap Fuarı’nın onur konuğu Prof. Dr. Sadettin Ökten, AK Parti Kocaeli Milletvekilleri Prof. Dr. Sadettin Hülagü ve Sami Çakır, Kocaeli Valisi İlhami Aktaş, AK Parti İl Başkanı Dr. Şahin Talus, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı, Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ali Yeşildal, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk ve çok sayıda kitapsever katıldı. Kocaeli Kongre Merkezi’nde binlerce kitap, onlarca söyleşiye ev sahipliği yapacak fuar 13 Ekim’e kadar açık olacak.
Ankara Doktor Şimşek: “Emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor” Medicana Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Şule Sayıner Şimşek, “Araştırmalar, emzirmenin bebeklerin ileriki yaşlarında obezite, diyabet ve alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltabileceğini gösteriyor. Aynı şekilde, emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor” dedi. Medicana Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Şule Sayıner Şimşek, emzirmenin kadınlarda meme ve yumurtalık kanserini azalttığına ilişkin bir basın açıklamasında bulundu. Doğal, besleyici ve her zaman hazır olan anne sütünün, bebeklerin hem fiziksel hem de zihinsel gelişimlerini desteklediğini, onları birçok hastalığa karşı koruduğunu söyleyen Şimşek, bebeklerin ilk 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmenin, bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve sağlıklı bir gelişim sağladığını vurguladı. Şimşek, anne sütünün hem bebekler için hem de anne için birçok hastalık riskini azalttığını söyledi. “Anne bebek arasındaki güven bağını güçlendirir” Doktor Şimşek, emzirmenin sadece bebek için değil, anne için de sayısız fayda sunduğunu kaydetti. Şimşek, emzirmenin annenin doğum sonrası iyileşmesini hızlandırdığını ve kilo kontrolüne yardımcı olduğunu vurgulayarak, “Emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonu, rahmin kasılmasını teşvik eder ve doğum sonrası kanamaların azalmasına yardımcı olur. Ayrıca, emzirme anne-bebek arasındaki duygusal bağı da güçlendirir” ifadelerini kullandı. “Yanlış emzirme pozisyonu meme başı yaralanmalarına neden olur” Şimşek, bebeğin doğru pozisyonda tutulmasının emzirme sürecinin sağlıklı ilerlemesi açısından önemli olduğuna dikkat çekti. Emzirme sırasında bebeğin ağzının meme başı ve çevresini kavrayacak şekilde konumlandırılması gerektiğini belirten Şimşek, "Bebek emme sırasında düzenli ve ritmik hareketlerle yutkunmalıdır. Eğer emzirme sırasında meme başında rahatsızlık hissediliyorsa, emzirme pozisyonun gözden geçirilmesi gerekebilir" diye vurguladı. Uzm. Dr. Şimşek, emzirme sırasında hem annenin hem de bebeğin rahat bir pozisyonda olmasının, sağlıklı emzirme süreci için kritik olduğunu belirtti. "Anne dik oturmalı, sırtı desteklenmeli ve bebek anneye yakın olacak şekilde tutulmalıdır. Bebeğin başı, boynu ve omuzları aynı hizada olmalıdır" diyen Şimşek, yanlış pozisyonun meme başı yaralanmalarına ve bebeğin yeterli miktarda süt alamamasına yol açabileceğini de sözlerine ekledi. “İlk süt, bebeğin ilk aşısıdır” Yeni doğan bebeklerin her 2-3 saatte bir emzirilmesi gerektiğini söyleyen Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: “İlk süt olarak bilinen kolostrum, bebeğin ilk aşısı olarak kabul edilir ve pek çok hastalığa karşı koruma sağlar. Her emzirme seansı genellikle 15-20 dakika sürmeli. Bu süre bebek büyüdükçe anne sütünü daha hızlı emebildiği için süre kısalabilir. Anne sütü üretiminin artırılması için sık emzirme önemlidir. Annenin yeterli sıvı alımı ve dengeli beslenmesi de süt üretimini destekler. Galaktagog olarak bilinen süt artırmaya etkili gıdalarla anne sütü üretimi desteklenebilir. Yulaf, badem, yeşil yapraklı sebzeler ve zencefil gibi besinler süt üretimini artırmaya yardımcı olabilir." “Emzirme bebeklerin obezite, alerjik hastalıklar ve diyabet riskini azaltır” Emzirmenin, uzun vadede hem anne hem de bebek için çeşitli sağlık faydaları sağladığını vurgulayan Şimşek, “Araştırmalar, emzirmenin bebeklerin ileriki yaşlarında obezite, diyabet ve alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltabileceğini gösteriyor. Aynı şekilde, emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor” diyerek, mümkün olduğunca DSÖ önerilerine uygun olarak ilk 2 yaşta emzirmenin önemine dikkat çekti. “Emzirmede sorun yaşayanlar mutlaka profesyonel destek alsın” Şimşek, emzirme sürecinde karşılaşılan zorluklarla başa çıkabilmek için annelerin yalnız olmadığını söyleyerek Çocuk Sağlığı Uzmanı veya Emzirme Danışmanı gibi sağlık profesyonellerine danışmanın önemine dikkat çekti. Uzm. Dr. Şimşek, "Emzirme sürecinde yaşanan sorunlar nedeniyle emzirmeyi bırakmak zorunda kalmadan, doğru bilgi ve destek alınarak bu zorlukların üstesinden gelinebilir” dedi.
Kayseri İtfaiyeden ’baca’ ve ’kombi’ uyarısı Kayseri Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Mustafa Kızılkan; havaların soğumasıyla beraber doğal gaz ve soba kullanımının başladığını söyleyerek, uyarılarda bulundu. Kayseri’de özellikle akşam saatlerinde havaların hissedilir derecede düşmesiyle beraber vatandaşlar soba yakmaya ve kombilerini çalıştırmaya başladı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Mustafa Kızılkan da, vatandaşlara kombi, soba kurulumu ve baca temizliği ile ilgili hayati önem taşıyan uyarılarda bulundu. Kızılkan; "Kombinin ve şofbenin bulunduğu alanda havalandırma boşluklarının kapatılmaması gerektiğini, burada ortamın oksijenin azalmasına bağlı olarak istenemeyen sonuçların karşımıza çıkacağını, kombi bakımlarının, şofben bakımlarının zamanında yapılması gerektiği bilgisini ısrarla vurgulamak isteriz. Katı yakıt olarak kullanılan odun, kömür sezonunun hızla yaklaştığını, havaların soğumasıyla beraber artık elektrikli cihazların ilk başlarda kullanılmak suretiyle ortamdaki soğuk havanın kırılması düşüncesi egemen olsa da bunların sensörlü olanların tercih edilmesi gerektiğini, akımın fazla çektiği zaman şalterlerin atması, bakımının yapılmaması veya doğru yerden bakım hizmetinin alınmamasına bağlı olarak birtakım risklerin ön plana çıkacaktır. Eğer katı yakıt kullanacaksak mutlaka bacamızın önceden temizlenmesi gerektiği bilgisini paylaşmak istiyoruz. Yaz sezonu içerisinde kuşların herhangi bir nedenle bacıya düşmesi, bacanın içerisinde yaşamının sonlanması veya orada kiremit, briket gibi unsurların baca içerisinde tıkanıklık yapması nedeniyle sobanın geri tepmesine ve ortamdaki oksijenin azalmasına bağlı olarak kişilerin dumanla buluşması yaşam standardımızın sonlanmasına neden olacağından bakımın yapılmasını ısrarla vatandaşlarımıza duyurmak isteriz" ifadelerini kullandı. "Kömür yakıyorsak üstten yatma tekniğini kullanmamız gerekir" Soba kurulurken ve yakılırken dikkat edilmesi gerekenleri sıralayan Kızılkan; "Bir soba kurulurken nelere dikkat etmemiz gerekiyor. Mutlaka ve mutlaka bacanın önceden temizletilmiş olması, baca deliğine soba borularının yerleştirildiği alan içerisinde mümkün olduğu kadar kısa bağlantıların kullanılmasına, s boruların sayısının düşük olmasına dikkat edilmesi gerektiğini, burada bir s borunun olmasının yeterli olacağı bilgisini özellikle paylaşıyoruz. Soba boruları kontrol edilip, sobanın altına bir mermer, demir veya sacdan bir yapı oluşturulduktan sonra sobanın oturtulması, daha sonra boruların yerleştirilmesi ve bağlantı yerlerinin mutlaka sızdırmazlığının kontrol edilmesi önemlidir. Kömür yakıyorsak üstten yatma tekniğini kullanmamız gerekir. Üstten yakarken kesinlikle kolay yanıcı malzemeler, tiner, benzin ve kolonya gibi kolay parlayan yakıtlarla tutuşturma yönteminin uygulanmaması gerekir. Bunun kullanılan yakıtın türüne göre 2-3 ay içerisinde boruların dolu olup olmadığı da kontrol edilmek suretiyle boru temizliğinin yapılması da önem arz etmektedir" şeklinde konuştu.
İstanbul Kurtarma römorkörü kaptanı, çarpışan gemilere nasıl müdahale ettiğini anlattı Üsküdar açıklarında geçtiğimiz günlerde çarpışan 2 kuru yük gemisine müdahale eden Kurtarma-5 Römorkörü Kaptanı Aycan Aksoy, o anları anlattı. Üsküdar açıklarında geçtiğimiz günlerde 2 kuru yük gemisi seyir halindeyken çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle gemilerden birinin sarsıldığı ancak devrilmediği görüldü. Dümeni kilitlenen diğer geminin ise kıyıya sürüklenmesi dikkat çekmişti. İhbar üzerine olay yerine Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü ekipleri ve kurtarma römorkörleri sevk edildi. Çarpışma nedeniyle 2 gemide de hasar oluşmuştu. Yaşanan olayın ardından kurtarma römorkörleri gemilere müdahale etti. Çarpışma sonrasında gemilere müdahale eden Kurtarma-5 Römorkörü Kaptanı Aycan Aksoy, o anları anlattı. "Gemiye müdahalede bulunduk" Gemilere müdahale eden Kurtarma -5 Römorkörü kaptanı Aycan Aksoy, "İstanbul Boğazı Paşa Limanı’nda bir diğer geminin refakatı için hazırlık yapıyorduk. Bu sırada telsiz görüşmelerinde olaya karışan iki geminin tehlikeye düşeceğini sezdik. Bunun üzerine gemi personeline ivedi acil kalkış talimatı verdik. Onlar da en hızlı şekilde makine kontrolünü köprüsüne verdiler. Üç dakika bir süre içerisinde iskeleden ayrıldık. Bu sırada gemilerin birbirine çatıştığını gördük. Bu yük gemisinin sahilde sürüklenmesine istinaden acil şekilde gemi üzerine harekete geçtik. Pilotun talimatıyla geminin iskeleden sol orta tarafından gemiye tam yolla müdahalede bulunduk. Üsküdar sahile doğru ilerleyen gemiye kurtarma kapsamında yaptığımız operasyon sonucunda gemi sahilden uzaklaştırıldı. Daha sonra her iki kazazede gemi emniyetli şekilde Ahırkapı demir bölgesine kadar refakat edilerek demirlendi. Görevi tamamladık, dönüşümüze geçtik. Can güvenliğine zarar gelmemesi ve görevimizi yerine getirdiğimizden dolayı da kendimizi mutlu hissediyoruz" dedi.