ASAYİŞ - 07 Kasım 2024 Perşembe 10:15

Çatıda tehlikeli çalışma

A
A
A

Elazığ’da herhangi bir önlem almadan binanın çatısında çalışan işçi, yürekleri ağızlara getirdi.

Olay Elazığ merkezde bulunan bir apartmanın çatı kısmında yaşandı. Çatıda tadilat çalışması gerçekleştiren bir işçi, herhangi bir önlem almadan iş yaptığı görüldü. Canını hiçe sayarak uzunca bir süre çalışan işçi, daha sonra bölgeden ayrıldı. O anlara tanıklık edenlerin yürekleri ağızlarına geldi.

Erkan Bay - Nursel Şengezer

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu düşünülen stel bulundu Sivas’ta 2019 yılında arkeoloji kazı çalışmalarına başlanan Sivas Kalesi, kentin geçmişine ışık tutuyor. Birçok medeniyeti ağırlayan Sivas’ta tarihi buluntular gün yüzüne çıkıyor. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sivas’ın çeşitli noktalarında arkeolojik kazılar sürüyor. Kent merkezinde bulunan Sivas Kalesi’nde 2019 yılında başlayan arkeolojik kazılar devam ediyor. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin önemli kentlerinden biri olan Sivas’ta birçok tarihi buluntuya rastlanıyor. Kazıların başladığı günden bu yana birçok tarihi buluntunun elde edildiği alanda Roma dönemine ait mezar stel’i bulundu. Yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen stel, bulunduğu yerden çıkarılarak envantere kaydedildi. “Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var” Sivas Kale kazısına ilişkin bilgiler veren Uzman Sanat Tarihçisi Onur Aydın, “Alan 3’üncü dereceden Arkeolojik Sit alanı. Uzun yıllardır burada kazı çalışmaları yapıyoruz. Bu sene Selçuklu dönemine ait yoğun buluntular gelmeye başladı. Artık Selçuklu dönemine ait mekanlar bulmaya başladık. Mekanların dışında duvarlar, zeminler, tandırlar çok yoğun bir şekilde geliyor. Bizi en çok mutlu eden detaylardan birisi de Selçuklu dönemine ait alçı buluntularımız. Bunların içerisinde hayvan, insan figürlü, bitkisel, geometrik bezemeli alçılarımız var. Bunlar da bize Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğunu göstermekte. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemine ait buluntular gelmekte. Erken Tunç Dönemine ait iki tane figür bulduk. Bunlar bu alan için önemli. Daha önce de çıkmıştı ama bu sene çıkanlar daha net bir şekilde o döneme ait olduğunu göstermekte. Ayrıca Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var. O da Roma dönemine ait bir mezar steli. Bir insan gövdesi var ama ne yazık ki baş kısmı tahrip olmuş. Kıyafetleri, eli ve gövdesi belli. Çalışmalar hava şartlarına göre bir ay daha devam edecek. Önümüzdeki yıl ise mart veya nisan ayı gibi çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. “Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” Erken Tunç Çağı’ndan itibaren birçok parça bulduklarını ifade eden Uzman Sanat Tarihçisi Hüseyin Çil, “Buluntularımız az olmakla birlikte veri anlamında önem teşkil ediyor. Alanda genel olarak baktığımızda tam bir tabakalaşma göremiyoruz. Alan sürekli tahrip edilmiş. Alt ve üst tabaka birbiri ile yer değiştirilmiş. Burada yoğun bir Bizans, Selçuklu ve Osmanlı buluntuları görüyoruz. Günümüze yakın olması hasebiyle Selçuklu ve Osmanlı dönemini daha net okuyabiliyoruz. Kazı çalışmalarımız ilerleyen noktada devam edecek. Mevsimsel şartlardan dolayı tam ilerleyemedik ancak önümüzdeki kazı sezonunda bu verileri tamamen açığa çıkararak özellikle Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor” Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğuna dikkat çeken Uzman Sanat Tarihçisi Buğrahan Karaman ise, “Küçük eserler ve diğer seramik kaplar olmak üzere birçok eserin varlığıyla karşılaştık. Benim de en çok dikkatimi çeken kandillerin varlığı. Kandiller, Antik çağdan itibaren günümüze aydınlatma aracı olarak geliyor. Burada en çok karşılaştığımız kandil tipi ‘Yonca Ağızlı Kandil’ dediğimiz Selçukluya ait kandil tipi. Daha sonra Bizans dönemine ait kandil tipleri de bulunuyor. Onlar da değişik form ve tipolojilerde bulunuyor. Sırlı ve sırsız olmak üzere kandil tiplerimiz var. Sikkeler, haçlar ve Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor. İlerleyen dönemde bir bütünlük arz etmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Kocaeli Başiskele’de afetlere hazırlık eğitimi Kocaeli’de yürütülen "Mahalle Halkı Afetlere Hazırlık Eğitim" projesi kapsamında Başiskele’de 2 günlük uygulamalı eğitim yapıldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, toplumda afet bilincini oluşturmaya devam ediyor. Bu kapsamda, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Başiskele Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen "Kocaeli Mahalle Halkı Afetlere Hazırlık Eğitim Projesi" kapsamında Başiskele’de 2 günlük eğitim gerçekleştirildi. Projenin genel hedefi; toplumda afet bilinci kültürünü oluşturmak. Bu kapsamda mahalle gönüllülerine afet öncesi, sırası ve sonrasında bilinmesi ve yapılması gerekenlerle ilgili eğitimler verildi. Başiskele Türkiye Yüzyılı Gençlik Merkezinde gerçekleşen eğitimde Prof. Dr. Esma Buluş Kırıkkaya tarafından "afetler karşısında dirençli toplum", AFAD Eğitmeni Alper Şen tarafından "afet bilinci", Doç. Dr. Serpil Gerdan tarafından ise "gözlemsel mahalle tehlike analizi ve yapısal olmayan risklerin azaltılması" konu başlıkları ele alındı. Programın açılış konuşmasını yapan KOÜ Rektör Yardımcısı Ömer Faruk Çelik, "Afete karşı tüm toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Bu tür çalışmalar her şeyden önemli. Kocaeli Üniversitesi olarak afete karşı tüm toplumun bilinçlenmesinin sadece yerel yönetimler ile olmayacağının farkındayız. Bu tür eğitimler toplum için önemli bir farkındalık projesidir. Bu eğitimler mahalle bazında temel afet eğitimi bilinci kazandırmak için önemli bir seferberliktir" dedi. Türkiye’nin deprem ülkesi olduğuna dikkat çeken Başiskele Kaymakamı Şenel, "Afetler Türkiye’nin bitmeyen gündemi. Erzincan depreminden 6 Şubat depremine kadar olan depremler bu coğrafyanın gerçekliği. Afet bizim ülkemizde sadece depremlerle anılsa da aslında doğa olaylarının sonucunda da afetler yaşanabiliyor. Yöneticiler olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyor. İlçe Afet Müdahale planlarımızı oluşturduk. Bugünse afet sonrası için değil, afete hazırlık için toplandık. Bir afet bilinci oluşturmalıyız" diye konuştu. "Deprem bizim ülkemizin bir gerçeği" Depreme karşı dirençli bir şehir oluşturmak için çalıştıklarını ifade eden Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Berna Abiş, "Önemli bir eğitim toplantısı için bir aradayız. 2016 yılından itibaren 6 ilçede 37 mahallede 1206 kişiye eğitim verildi. Bugün de eğitimlerimiz Başiskele ilçesinde devam ediyor. Afet deyince bizim aklımıza deprem geliyor. Biz 17 Ağustos 1999 depremini yaşadık. Farklı tarihlerde farklı şehirlerde büyük depremler yaşandı. Deprem bizim ülkemizin bir gerçeği. Kocaeli Üniversitesi, AFAD İl Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi olarak eğitimler veriyoruz. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi olarak hedefimiz dirençli şehir Kocaeli’yi oluşturmak. Toplumumuzun bilinçlenmesi gerekiyor. İnşallah bu eğitimler diğer ilçelerde de devam edecek" ifadelerini kullandı.
Sivas Sivas’ta bilim insanlarından büyük başarı, ilk kızılötesi lens üretildi Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile ASELSAN Sivas ortaklığında ilk kez bir üniversite tarafından kızılötesi lens başarıyla üretildi. Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi yaptığı çalışmalarla adından söz ettiriyor. Üniversite bünyesinde 2020 yılında çalışmalara başlayan ve 2024 yılında meyvesini alan Optik İnce Film Tasarım ve Kaplama Merkezinde görevli Türk bilim insanları büyük bir başarı elde etti. Çok ince bir hassasiyetle çalışılan merkezde SBTÜ ve ASELSAN Sivas ortaklığında Türkiye’de bir üniversite tarafından ilk kez kızılötesi lens üretildi. İlk etapta üretilen 20 lens ASELSAN Sivas’a teslim edildi. Üretilen lensler ileri teknoloji görüntülemede kullanılacak. “Şu anda lenslerimiz dürbünlerin içerisine yerleştirilmiş durumda” Optik İnce Film Tasarım ve Kaplama Merkezi Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Doğan, üretilen lenslerin dürbünlerin içerisine yerleştirildiğini söyleyerek, “ 2020 yılında bu proje ile uğraşmaya başladık. 2024 yılında da bu merkezi faaliyete geçirdik. Faaliyete geçirdikten sonra Savunma Sanayi şirketleriyle sürekli irtibat ve işbirliği halindeydik. Lens üretimi konusunda de ASELSAN’ın kendi projeleri var. Buradaki merkezimizin ana konfigürasyonu termal bölge üzerine. İlk etap lenslerimizi üreterek faaliyete aldık. Üretimleri başarılı bir şekilde gerçekleştirildi, kalite kontrol birimlerinden tek tek geçti. Şu anda lenslerimiz dürbünlerin içerisine yerleştirilmiş durumda. Savunma sanayisinde özellikle termal görüntüleme sistemlerinde kullanılacak bu lenslerimiz. 3, 5, 8, 12 dediğimiz yakın, orta, uzak ve kızılötesi bölge dediğimiz bölgeler var. Kimisi termal görüntüleme için, kimisi de lazer takip sistemleri dediğimiz güdümlü sistemlere yerleştirilen ve yüksek sıcaklıklara göre ayarlanmış sistemler. Hangi sisteme göre üretilirse ona göre üretim yapılıp kaplamasını gerçekleştirebiliyoruz” dedi. “Lenslerin bir kısmı da farklı sistemlere entegre edilebilir” Lenslerin bir kısmının farklı sistemlere entegre edilebileceğini söyleyen Doğan, “Hali hazırda bu sistem ile ilgili Kanada ile yaşadığımız problem duyulmuştur. Dolayısıyla ASELSAN bunu kendi bünyesinde geliştirdi. Buradaki optiklerin tamamını kendi bünyesinde üretmeye çalışıyor. Burada kullanılan lenslerin bir kısmı da farklı sistemlere entegre edilebilir. ASELSAN’ın üretmiş olduğu yerli ürünlere yerli optikleri entegre ediyoruz. Bizim buradaki amacımız onların üretemediği ürünleri yeni kaplama reçeteleri geliştirerek firmalarımıza destek olmak. Asıl hedefimiz bu. Bu konuda da firmalarımıza elimizden gelen desteği sağlamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.