POLİTİKA - 28 Ocak 2023 Cumartesi 10:32

AK Parti eski milletvekili Açıkkapı: ’’Arzumuz ve gayretimiz, Maden’deki rezervin insanlara ekmek kapısı olması yönündedir”

A
A
A
AK Parti eski milletvekili Açıkkapı: ’’Arzumuz ve gayretimiz, Maden’deki rezervin insanlara ekmek kapısı olması yönündedir”

Elazığ’da AK Parti İl başkanlığı ve milletvekilliği döneminde Maden ilçesindeki bakır rezerviyle ilgili önerileri ilk olarak gündeme taşıyanlardan birisi olan eski milletvekili Ejder Açıkkapı, ’’Rabbim bize nasip etti milletvekili olduk.

Elazığ’da AK Parti İl başkanlığı ve milletvekilliği döneminde Maden ilçesindeki bakır rezerviyle ilgili önerileri ilk olarak gündeme taşıyanlardan birisi olan eski milletvekili Ejder Açıkkapı, ’’Rabbim bize nasip etti milletvekili olduk. Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak komisyonda taleplerimizle dile getirdik. Arzumuz tespit edilen bu rezervin biran önce insanlarımıza ekmek kapısı olmasıdır. Arzumuz budur. Tüm gayretimiz bu yöndedir” dedi.


Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından Elazığ’da yapılan inceleme ve saha çalışmalarında Maden ilçesinde cumhuriyet tarihinin en büyük bakır rezervi tespit edilmişti. İl ve ilçedeki tüm vatandaşları heyecanlandıran rezervi ilgili çalışmalar sürüyor. Buradaki rezervle ilgili talepleri ilk olarak gündeme taşıyan 26’ncı dönem AK Parti Elazığ Milletvekili Ejder Açıkkapı, açıklamalarda bulundu. Şehirlerin gelişmesinde yeraltı zenginliklerinin büyük bir rolü olduğunu vurgulayan Açıkkapı, bundan sonra ki çabasının tüm ilçelere istihdam sağlayacak çalışmaları yürütmek olduğunu söyledi.



’’Allah’a şükür Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük bakır maden rezervi ilçemizde tespit edildi’’


Maden ilçesinin dünden bugüne neler yaşadığını bilenlerden birisi olduğunu dile getiren Ejder Açıkkapı, “Çocukluğumu orada geçti. Maden’in en şaşalı günlerini bilenlerdenim. Ancak zaman içerisinde Maden’de bakır işletmesinin rezervlerinin azalmasıyla, teknolojisinin eskimesiyle maalesef işletme kapanmıştı. Maden yoğun bir göç yaşamıştı. Bizim çocukluğumuzda genel nüfusu 40 binlere varan Maden ilçemiz maalesef bugün nüfus yoğunluğu bakımından çok büyük bir kayba uğramıştır. Tabi şehirlerin gelişmesinde yeraltı zenginliklerinin büyük bir rolü var. Maden de bu ilçelerimizden birisiydi. İlk çağlardan beri Maden’de aslında bakır rezervinin olduğu ve çalışmaların olduğunu biliyoruz. 1939’da faaliyete geçen Maden Bakır İşletmesi, rezervin azalması ile eski ihtişamını kaybetmişti. Tabi il başkanı ve milletvekili olduktan sonra Maden ilçemizle alakalı hep bir çalışma yapmak arzusundaydık. Rabbim bize nasip etti milletvekili olduk. Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak konuyu komisyonda taleplerimizle dile getirdik. Dönemim Elazığlı MTA Genel Müdürü Cengiz bey, Sondaj Gene Müdür Yardımcısı Emrah Ayaz ile görüştük” diye konuştu.


Konuyla ilgili ilgilenme imkanı bulduklarını aktaran Açıkkapı, ’’Allah’a şükür Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük bakır maden rezervi ilçemizde tespit edildi. Arzumuz tespit edilen bu rezervin bir an önce insanlarımıza ekmek kapısı olmasıdır, arzumuz budur. Tüm gayretimiz bu yöndedir. İnşallah Maden ilçemiz 3-5 yıl sonra insanlarımızın çalışacağı bir imkan olacak. En büyük arzularımdan biri de Maden ilçemizin o eski ihtişamlı günlerine kavuşmasıdır. Hayatım boyunca en mutlu olacağım konu tabi ki budur. Geçmişte rahmetli Ali Rıza Septioğlu ferrokrom ile ilgili bir çaba içerisinde girmişti ve Diyarbakır’a değil Elazığ’a kurulmuştu. Krom madeni sayesinde on binlerce insan ekmek yemişti. Bakır madeni ile birlikte yine ilimizde hem Maden ilçemiz hem de diğer ilçelerimizden kardeşlerimiz burada çalışsınlar, bir ekmek sahibi olsunlar. Ben bundan dolayı çok mutluyum. Bundan sonra ki çabamızda yine tüm ilçelerimize istihdam sağlayacak çalışmaları yürütmektir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.