EĞİTİM - 23 Ekim 2024 Çarşamba 13:38

Düzceli esnaflar kuran öğreniyor

A
A
A
Düzceli esnaflar kuran öğreniyor

ı Kerim öğretildiği belirtildi.


Düzce’de esnafların Kur’an-ı Kerim öğrenmesi için başlatılan eğitimler tüm hızı ile devam ediyor. Müftülük tarafından başlatılan "Düzceli Esnaflar Kur’an Öğreniyor" proje çerçevesinde üç yıldır 7’den 77’ye her yaştan erkek bireylere Kur’an-ı Kerim öğretildi. Düzce İl Müftülüğü Eğitim Uzmanı Necmettin Kuzu tarafından hazırlanan proje ile 8 saatte bireylere Kur’an-ı Kerim öğretiliyor. Öğrenmeyi kolaylaştıran, 2006 yılından itibaren Türkçe öğreniminde de kullanılan "Ses Temelli Cümle Eğitimi" yöntemiyle kursiyerler Kur’an-ı Kerim’i sadece sekiz günde okumaya başlıyor. Düzce Müftüsü Osman Aydın projenin, çalışma hayatından dolayı ulaşılması güç olan esnaf, akademisyen, memur, amir, işçi, emekli ve diğer yetişkin erkeklere ulaşılması bakımından çok önemli olduğunu ifade ederek, “Projede eğitim alanı olarak Düzce İl Müftülüğü Fevzi Çakmak Mahallesi Çok Amaçlı Eğitim Merkezinin kullanılması bizim için çok önemli. Hedef kitleye ulaşma imkanı çok iyi durumda devam ediyor. Eğitimlere devam eden ve hedef kitleye ulaşan Eğitim Uzmanı Necmettin Kuzu’ya teşekkür ederiz. "Düzceli Esnaflar Kur’an Öğreniyor" projesinde Kuran’ı Kerim Öğretimi ile birlikte kursiyerlerle her ders sonu mini sohbet, öncesi günlük genel sohbet, yardım faaliyetleri, umre faaliyetleri, esnaf kaynaşması, aylık hatim okuma gibi etkinlikler de yapılırken, bu zamana kadar 460 esnafa Kur’an-ı Kerim öğretildiği belirtildi.



Düzceli esnaflar kuran öğreniyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 43. kattan düşerek ölen genç kadının ailesinden cinayet iddiası Ankara’da 43 katlı gökdelenin en üst kadından düşerek hayatını kaybeden 27 yaşındaki kadının ailesi, genç kadının intihara meyilli birisi olmadığını belirterek, olayın cinayet olduğunu ileri sürdü. Olay, 20 Ekim akşamı Çankaya ilçesi Konutkent Mahallesi’ndeki bir gökdelende meydana geldi. Alınan bilgilere göre, binicilik eğitmenliği yapan 27 yaşındaki Semanur Arslan, arkadaşları Ferhat D. (43) ile Ezgi Ö.’nün (31) bulunduğu eve gitti. İlerleyen saatlerde yerde bir kadın cesedi gören vatandaşlar, polis ekiplerine ihbarda bulundu. Olay yerine gelen ekipler tarafından yapılan incelemede ölen kişinin Semanur Aslan olduğu ve 43’üncü kattan düştüğü tespit edildi. Olayla ilgili ifadesi alınan Ferhat D’nin Arslan’ı tanımadığını, olay sırasında başka odada olduklarını ve dışarı çıktıklarında ise Arslan’ı göremediklerini söylediği öğrenildi. Ezgi Ö.’nün ise ifadesinde, Arslan’ın erkek arkadaşı ile problemleri olduğunu ve sürekli ağladığını iddia ettiği öğrenildi. Ölen genç kadının ailesi, olayın intihar süsü verilmiş cinayet olduğunu ileri sürdü. Olayın bir an önce çözülmesini isteyen aile, sorumluların en ağır cezayla yargılanmasını istedi. “Dayanamıyorum, çıldırmak üzereyim” Arslan’ın gözü yaşlı annesi Elif Karaca, kızının asla intihar etmeyeceğini belirterek, “O gün çok mutluydu. Kapadokya’ya gideceğini söylemişti. Asla intihar edecek birisi değildi. Öldüğü evde yaşayan kadını görünce tepki göstermiştim. O da bana kendisiyle çok fazla görüşmediğini söylemişti. Ben çocuğumu başka yerde sanırken, o kadının evine götürmüşler. Ertesi gün vefat ettiğini öğrendim. Kızım neden oradaydı bilmiyorum. Ankara’da olduğunu bile bilmiyordum. Hiçbir tahminim yok. O evde yaşayanları da tanımıyorum. Şüphelendiğim bir şey de yok. Benim kızım intihar etmez. Hayat dolu birisiydi, çok güzeldi. Temiz kalpliydi. En son konuşmamızda bizleri çok sevdiğini, ailenin ne demek olduğunu bildiğini söyledi. Son gördüğümde her zamanki gibi neşeliydi. Hiçbir açıklama yapmıyorlar, hiçbir şey bilmiyorum. Verilen ifadeler çelişkili, birbirini tutmuyor. Kızım asla intihar edecek biri değildi. Hayalleri vardı, ‘Sana çok güzel bir aile kuracağım annecim merak etme’ dedi. Ailesine çok düşkündü. Ne olur bu olayın üstü kapanmasın. Neyse olay ortaya çıksın. Dayanamıyorum, çıldırmak üzereyim. Kızımı tanımadıklarını söylemişler, tanımadıkları insanı nasıl evlerine alıyor ki. Ben çocuğumu istiyorum, onsuz yapamıyorum” dedi. “Ablamı tehdit eden kişiler vardı” Arslan’ın kardeşi Serhat Arslan ise, ablasının neşeli ve enerji dolu birisi olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: “Ablamın öldüğü evdeki o iki kişinin ifadeleri birbirleriyle çelişiyor. Ablam taksi çağırdıktan çok kısa bir süre sonra ölmüş. İntihar edecek hiç kimse taksi çağırmaz. Ablamın telefonu şifreliydi. Telefonuyla uğraşılmış. Bu olay kesinlikle intihar değil. Çok hayat dolu bir insandı ablam ve hayatında her şey yolundaydı. İntihar etmesine neden olacak bir erkek arkadaşı veya ilişkisi de yoktu. Güçlü bir kadındı. İntihar etmesine imkan yok. Şüphelilerin ikisi de ablamı tanıyordu ve sosyal medyadan takip ediyordu. Serbest bırakıldıkları an hesaplarını kapatmışlar. Ablamı tanımamaları söz konusu değil. Ablam bana ikisini bir araya getireceğini söylemişti. Muhtemelen o kadınla oğlanı sevgili yapmak için o eve gidildi. Yalan söylüyorlar. Ablam alkol bile kullanmıyordu. Psikolojik olarak intihar edecek birisi değildi. Duyan herkes yardıma gelirse bu olay çözülür. Ablamın sesinin duyulması gerekiyor. Kanı yerde kalmasın. Saatlerce kanını temizlemek için uğraştılar. Bu işin arkasında başka şeyler var. Neden öldüğüne dair bir tahminim yok ama ablamı tehdit eden kişiler vardı.”
Muş Muş’ta öğrencilere yönelik "Hukuk ve Basın" semineri düzenlendi Muş Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Kantar, "Hukuk ve Basın" konulu seminer kapsamında İletişim Fakültesi öğrencileri ile deneyimlerini paylaştı. Muş Alparslan Üniversitesi (MAÜN) İletişim Fakültesi ve Genç İletişimciler Topluluğu tarafından düzenlenen seminer, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Sabahattin Zaim Konferans Salonu’nda gerçekleşen seminere konuşmacı olarak katılan Muş Cumhuriyet Başsavcısı Kantar, basının matbaanın bulunmasıyla başlayan bir süreç olduğunu ifade ederek, "Şehirciliğin yaygınlaşması, demokratik toplum düzenine geçilmesiyle basının etkisi iyice ortaya çıkıyor. Habercilik, gazetecilik, toplumu yönlendirme, ondan sonra özgür basın, kısıtlamalara maruz kalmaktadır. Tabi basın deyince ilk akla gelen basın özgürlüğüdür. Özgür olmayan bir basının doğru haber aktarması, insanları doğru bilinçlendirmesi de söz konusu olamaz. Basın özgürlüğü deyince aslında içerisinde 3 haktan bahsetmek lazım. Bir; habere, olaya, olguya, düşünceye, fikre ulaşabilme hakkı. İki, bunu açıklayabilme hakkı. Üç, yayma hakkı. Aslında basın özgürlüğü içerisinde bu üç hakkı var. Ama her özgürlük gibi bu özgürlük de sınırsız bir özgürlük değildir. Anayasanın 28. maddesi basın özgürlüğünü düzenler ve şöyle başlar, ‘Basın hürdür, sansür edilemez.’ Ama devamında kısıtlamalar var. İşte ne diyor? Toplumun güvenliği, devletin iç ve dış güvenliği, kişilerin özgürlüğü. Bu konularla alakalı kısıtlamalar da kanuna getirilmek durumunda kalmış. İş ahlakını ve basın etiğini bilen gazetecilerin haber yapması ve toplumu düzgün bilinçlenmesi önemlidir" ifadelerini kullandı. Genç İletişimciler Topluluğu Başkanı Hirda Cidam da bir konuşma yaptı. Seminere, MAUN Rektör Yardımcısı Kenan Yıldırım, Genel Sekreter Harun Demir, Muş Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Emrullah Özbey, akademisyenler, basın mensupları ve öğrenciler katıldı.
Şanlıurfa ’Atların diyarı’nda nalbantlık son demlerini yaşıyor Yüzyıllardır ’atların diyarı’ olarak adlandırılan Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde nalbantlık mesleği son demlerini yaşıyor. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yüzyıllardır at yetiştiriciliği yapılıyor. Atların diyarı olarak adlandırılan ilçede haralarda yetiştirilen yarış atları Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. Değeri milyonlarca lirayı bulan yarış atlarının yanı sıra yük taşımacılığı için de atlar kullanılıyor. Sadece 2 nalbant kaldı Daha önce onlarca kişinin yaptığı nalbantlığı şimdi sadece 2 kişi yapıyor. Yaşları 50’nin üzerinde olan ustalar, çırak bulamıyor. Çocuklarının dahi nalbantlık yapmak istemediklerini söyleyen ustalar, bu mesleğin de artık son bulmaya başladığını söyledi. Esnaf ve Sanatkarlar Odası devreye girdi Nalbantlık mesleğinin bitme noktasına gelmesi Esnaf ve Sanatkarlar Odasını harekete geçirdi. İlçede bu mesleği yapan son ustalar olan 56 yaşındaki Nuri Erişen ve 53 yaşındaki Müslüm Özer’i ziyaret eden Esnaf ve Sanatkarla Odası Başkanı İsmet Demir, yeni ustalar yetiştirmek için proje hazırladıklarını belirtti. Suruç’ta bu mesleği yapan 2 kişi olduklarını söyleyen Özer “Benim çocuklarım bu mesleği yapmıyor. Birisi berberlik yapıyor, birisi ise döner işi yapıyor” dedi. Yok olmaya yüz tutan meslekler için proje hazırladıklarını söyleyen Esnaf ve Sanatkarla Odası Başkanı İsmet Demir, “Şu anda Suruç’ta iki nalbant ustamız var. Aslında devam eden bir meslek ama maalesef ilçemizde bitiyor, kimse tercih etmiyor. Biz de yok olmaya yüz tutan mesleklerin devam etmesi için çalışmalar yapıyoruz” diye konuştu. Nuri Erişen 48 yıldır bu mesleği yaptığını belirterek işini çok sevdiğini dile getirdi.