ASAYİŞ - 22 Eylül 2024 Pazar 09:06

69,99 gram uyuşturucu ele geçirildi

A
A
A
69,99 gram uyuşturucu ele geçirildi

DÜZCE(İHA) – Düzce’nin Çilimli ilçesinde polis ekipleri tarafından yapılan çalışmada 69,99 gram esrar maddesi ele geçirildi. 3 Kişi hakkında ise uyuşturucu bulundurmak ve kullanmaktan işlem yapıldı.


Düzce’de güvenlik güçlerinin uyuşturucu ile mücadelesi sürüyor. Çilimli Emniyet Amirliği ekiplerinin uzun suredir takip ettiği Düzce plakalı araç durduruldu. Araç içerisinde bulunan 3 kişinin üzerinde ve ikametlerinde yapılan aramada 69,99 gram uyuşturucu madde ele geçirildi. Şüpheli şahıslar hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan adlı işlem yapıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir El sanatlarının unutulmuş hazinesi: “Sadekarlık” İzmir Foça’da yaşayan Cihan Bilgen, kuyumculuk sanatının temel taşlarından biri olarak kabul edilen ve kıymetli madenlerin işlenmesiyle mücevherlerin sade kısımlarının oluşturulmasını sağlayan bir Osmanlı dönemi sanatı olan unutulmaya yüz tutmuş Sadekarlık zanaatını, son 10 yıldır yaptığı çalışmalar ile günümüz estetik anlayışıyla harmanlayarak benzersiz tasarımlara imza atıyor. Osmanlı Devleti döneminde saraylarda, padişahın ailesi ve devlet erkânı için özel mücevherler üreten kuyumcu atölyeleri bulunurdu. Bu atölyeler; babadan oğula geçen bir lonca düzeni ile yönetilir ve saray için değerli taşlar, metallerle süslenmiş tören eşyaları, Kur’an-ı Kerim kapları ve dekoratif objeler üretilirdi. Bu eşsiz sanatın ismi ise ‘Sadekarlık’ olarak bilinir, ince işçilik, uzun uğraşlar gerektiren kıymetli bir meslek olarak anılırdı. Çeşitli teknik bilgilerin yanı sıra el becerilerinin gelişmiş olmasının gerektiği Sadekarlık zanaatında; kıymetli metallerin dökümü, şekillendirilmesi ve süslenmesini içeren bir dizi işlem gerçekleştirilir. Bu süreçte metallerin eritilmesi, kalıplara dökülmesi, şekillendirilmesi ve son olarak cilalanması gibi adımlar yer alırdı. Modern dönemde ‘Sadekarlık’ Günümüzde Sadekarlık, geleneksel yöntemlerin yanı sıra modern teknolojilerin de kullanıldığı bir sanat dalı haline geldi. Unutulmaya yüz tutmuş zanaatlardan biri olan Sadekarlık, İzmir’in Foça ilçesinde yaşayan Cihan Bilgen gibi zanaatkarlar sayesinde yeniden hayat buluyor. Bilgen, Son 10 yıldır yaptığı çalışmalarla sadekarlığın estetik ve duygusal boyutunu gözler önüne seriyor. Bilgen’in elinden çıkan takılar, doğal malzemeler, geleneksel tekniklerle bir araya gelerek benzersiz tasarımlara dönüşüyor. “Sadekarlık zanaatını gücüm yettiği yere kadar devam ettireceğim” Bu eski zanaatı günümüz estetik anlayışıyla yeniden canlandırmaya çalıştığını ifade eden zanaatkar Cihan Bilgen, “Üniversiteden mezun olduktan sonra kültür sanat alanında çalışmalarda bulundum. Uzun yıllar çalıştıktan sonra hobi olarak başladığım geleneksel kuyumculuk tekniklerinden sadekarlığı yaşam biçimi olarak benimsedim. 10 yıl önce kurduğum ve tek başıma idare ettiğim bir atölyem var. Ölmekte olan unutulmaya yüz tutmuş ‘Sadekarlık’ zanaatını yaşatmaya çalışıyorum. Osmanlı Devleti döneminden gelen geleneksel kuyumculuk tekniği olan Sadekarlık zanaatını gücüm yettiği yere kadar devam ettireceğim” dedi.
Erzurum Yöresel ürün algısı araştırıldı Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nden Fatih Yılmaz ve Esra Kadanalı, “Tüketicilerin Yöresel Ürün Algısının Satın Alma Niyetine Etkisi: Erzurum İli Örneği” başlıklı araştırmada, ekonomisi hem de pazarlama alanlarında yöresel gıda ürünlerine yönelik araştırmaların önem kazandığı dile getirildi. Çalışmada tüketicilerin yöresel ürün algısının, satın alma niyetine etkisinin araştırılması amaçlandı. Bu amaçla Erzurum’da 440 tüketici ile yüz yüze anket yapıldı. Araştırmada, “ Sonuç olarak yöresel gıda ürünü satın alma niyetinde yöresel ürün algısının yaklaşık %20 etkisinin olduğu ifade edilebilmektedir” denildi. “Tüketicilerle yüz yüze görüşüldü” Yapılan araştırmada, yöresel ürünlere yönelik araştırmaların önem kazanmasında özellikle gelişen tüketici bilinci ile bu ürünlere talebin artması, kırsal ekonominin kalkınmasında yöresel gıda ürünlerinin yaygınlaşmasının etkisi aynı zamanda, küresel çevre sorunların karşı yöresel gıda ürünlerinin tercih edilmesinin önemi konunun hem mikro hem de makro açıdan araştırılmasında etkili olan faktörler olarak sıralanarak, “Dünyada yöresel/yerel gıda ürünlerine yönelik talep eğiliminin arttığı ifade edilmektedir. Yöresel gıda ürünlere olan talebin artması sektör paydaşlarının stratejilerini belirlemesinde, tüketicilerin yöresel ürünleri nasıl algıladıkları ve yöresel ürün algısının satın alma niyetine etkisine yönelik araştırmaları önemli hale getirmektedir. Bu kapsamda çalışmada yöresel ürün çeşitliliği açısından önemli illerden biri olan Erzurum ilinde tüketicilerle yüz yüze anket yapılarak elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda yöresel ürün algısını etkileyen faktörler üç başlık altında toplanmış ve bunlar algılanan kalite, risk ve değer olarak adlandırılmıştır. Satın alma niyeti için iki faktör belirlenmiştir.” “Her ürün grubunda algılanan riski farklılaşmaktadır” Çalışma sonucunda değişkenler arasındaki ilişkinin incelenmesinde çoklu regresyon analizinden yararlanıldığı vurgulanarak, “Analiz sonucunda algılanan kalite, algılanan risk ve algılanan değerin satın alma niyetini olumu etkiledikleri belirlenmiştir. Algılanan kalite ve algılanan değerin satın alma niyeti üzerine olumlu etkileri literatür ile uyumlu sonuçları göstermektedir. Ancak algılanan riskin, satın alma niyetini olumlu etkilemesi yöresel ürünler için farklı değerlendirilebilmektedir. Yöresel gıda ürünlerinde çeşitliliğin olması ve her ürün/ ürün grubunun farklı özelliklerde olması algılanan riski etkileyebileceği düşünülmektedir. Örneğin hammaddesi hayvansal ürünler veya bitkisel olan ürünlerde risk dereceleri de farklılaşmaktadır. Bununla birlikte ürün özelliklerine göre algılanan risk çeşidi (finansal risk, fonksiyonel risk gibi.) de farklı olabilmektedir. Bu durumda her ürün grubunda algılanan riski farklılaşmaktadır. Dolayısıyla tüketicilerin yöresel gıda ürün algılarının satın alma niyetine etkisinde en uygun pazarlama stratejisini belirlemede ürün ya da ürün gruplarına göre araştırmaların yapılması önerilmektedir.”