ASAYİŞ - 07 Ekim 2024 Pazartesi 23:22

Narin Güran’ın ailesinden "Babaevinde öldürüldüğü kesinleşti" haberlerine ilişkin açıklama

A
A
A
Narin Güran’ın ailesinden "Babaevinde öldürüldüğü kesinleşti" haberlerine ilişkin açıklama

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 21 Ağustos’ta kaybolan, 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’la ilgili bazı sosyal medya ve basın yayın organlarında yer alan “Babaevinde öldürüldüğü kesinleşti” haberleri üzerine Güran ailesi açıklama yaptı.


Narin’in babası Arif Güran ile Ali Rıza Güran, Hüseyin Güran, Erhan Güran, Mehmet Şerif Güran adına yapılan yazılı açıklamada, 6 Ekim tarihinde bazı yayın organlarında ve sosyal medyada "Narin Güran’ın babaevinde öldürüldüğü kesinleşti. DNA incelemesi ve daraltılmış HTS kayıtlarına ilişkin raporun soruşturma dosyasına geldiği" şeklinde haberlerin yer alması üzerine kamuoyunu bilgilendirme gereği doğduğu belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:


“21.08.2024 tarihinde öldürülen Narin kızımın katil veya katillerinin bulunarak en yüksek ceza ile cezalandırılması ve adaletin tecellisi öncelikli amacımızdır. Narin kızımı menfur bir hadise sonucu kaybetmenin derin üzüntüsü ve yası içerisindeyken sosyal medya ve basın aracılığıyla hiçbir temele dayanmayan, tamamen gerçek dışı yayınların yapıldığı, başta kadınlarımız olmak üzere ailemizin onuruna yönelik acımasız saldırılar devam etmektedir. Ailemizin yaşadığı derin ve tarif edilmez acı görmezden gelinerek bazı sosyal medya fenomenlerinin takipçi ve izlenme sayısını artırma, bir gazetecinin ise bu acı olay üzerinden popüler olma hevesi ile insafsızca gerçek dışı haberler üretmeye ve yaymaya devam ettiği tespit edilmiş olup, bu kişiler hakkında gerekli suç duyurularında bulunulmuştur. Bu bağlamda Narin kızımızın kaybolması ve öldürülmesi olayı ile ilgili aile fertlerinden alınan bir kısım ifadelerin ve yapılan röportajlar gerçek bağlamından koparılarak kamuoyu yanlış yönlendirilmiştir.”


“Narin kızımızın öldürülmesi üzerine diğer aile bireylerimize yönelik benzer saldırıların olmaması ve önleyici olması açısından Narin kızımızın kaybolmasından sonra aile bireylerimizden bir kısmı evlerine 02.09.2024 tarihinde önlem amaçlı güvenlik kamerası taktırdığı bilinmesine rağmen kamuoyunda yanlış algı oluşturma kastıyla kamera kayıtlarının geçmişe dönük silindiği şeklinde asılsız haberler yapıldı” ifadelerine yer verilen açıklama şöyle devam etti:


“Keza sabah çamaşırları yıkamak için Hediye Güran’a çamaşır teslim edildiğini belirten anne Yüksel Güran’ın ifadesi çarpıtılarak tüm halı ve nevresimlerin yıkandığı şeklinde asılsız haberler yapıldığı, Enes Güran’ın yanındaki iki kişinin sigara içtiğini söyleyen annesinin RTÜK kuralları gereği bu ifadesinin sansürlenmesi sonucunda ifadesi yine çarpıtılarak Enes’in uyuşturucu bağımlısı olduğu yönünde asılsız haber yapıldığı tespit edilmiştir. Narin kızımın olay günü en son görüldüğü yeri gören çevre köylere ait kamera kayıtlarının incelenmesi ve buna ilişkin raporların tamamlanması halinde cinayetin şüpheye yer verilmeyecek şekilde görüntüleri ile birlikte tespit edileceği veya olayın aydınlatılacağına ilişkin inancımız tamdır. Bu aşamada soruşturma makamlarının çalışmalarının sonucunu beklemek, hukuka olan güven ve inancımızı kaybetmememiz gerektiğini düşünüyoruz. Ailemiz dahil toplum vicdanının tatmini ve adaletin tecellisi için ’Narin kızımızın kim veya kimler tarafından öldürüldüğü, neden öldürüldüğü’ sorularının şüpheye yer bırakılmayacak şekilde somut delillerle açığa kavuşturulması ve olayın fail ve/veya faillerin en ağır şekilde cezalandırılması gerektiği kuşkusuzdur. Narin kızımızın katledilmesi nedeniyle ailemizin yaşadığı acıya ortak olan, Narin’i tıpkı kendi kızları gibi benimseyip acısını yüreğinde yaşayan ve soruşturmayı takip eden, iyi niyetle olayın aydınlatılması için fikir beyan eden herkese şükranlarımızı sunarız. İnfiale neden olan bu insanlık dışı cinayetin aydınlatılması beklentisi ile toplumun her ferdi öfkesini hukuki ve ahlaki sınırlar dahilinde dile getirme, kendi vicdanını tatmin etme, düşüncelerini ifade etme ve cinayetin neden işlenmiş olabileceğine ilişkin olası senaryolar hakkında fikir ileri sürme hakkına haiz olmakla birlikte yazılı ve görsel medyada bu maksadı aşan, soruşturmanın selametine ve gizliliğine gölge düşüren, yargı otoritesini ve bağımsızlığını zayıflatmaya dönük lekelenmeme hakkını hiçe sayan, somut delile dayanmayan ön yargılarla birilerini peşinen suçlu ilan etme ve hakaret içerikli ölçüsüz ifadelerin sürekli kullanıldığı sosyal medya ve basın aracılığıyla soruşturma dosyasının yönlendirilmeye çalışıldığı delilsiz, soyut senaryoların üretildiği gözlemlenmiştir.”


Bu kapsamda ailenin kadınlarının iffetine yönelik kabul edilemez ithamlarda bulunulduğu belirtilen açıklamada, “Çocuğunu kaybeden bir ailenin acısına ilaveten acımasız bir şekilde kirli bilgilerle yazılı, görsel basın ve sosyal medya aracılığıyla kişilerin şeref ve haysiyetine yönelik yapılan saldırılar telafisi mümkün olmayan mağduriyet oluşturmuş, haksız üretilen senaryoların toplum nezdinde gerçekmiş gibi algılanmasına neden olunmuştur. ’Masumiyet karinesi’ gereğince suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz. Bağımsız yargının kuracağı kesin hükme kadar kişilerin lekelenmeme hakkına saygın duyulması, ön yargılarla suçlu ilan edilmemesi, şeref ve haysiyetine yönelik saldırılardan kaçınılması gerekmektedir. Ceza soruşturması dosyasındaki işlemler gizli olmasına karşın soruşturma konusu suçun islenme nedenine ilişkin ortaya atılan muhtemel senaryoların gerçekmiş gibi sosyal medya ve basın yoluyla kamuoyuna aktarılarak kamuoyunda yanlış algıların oluşmasına sebebiyet verildiğini, masumiyet karinesinin hiçe sayıldığını, islenen bu vahim suçun asıl mağduru ve suçtan doğrudan zarar göreni, en derin acıyı yaşayan kişinin de yine Narin’in ailesi olduğu gerçeğinin görmezden gelindiğini üzülerek gözlemlemekteyiz” denildi.


Açıklamada şunlar kaydedildi:


“Bu nedenle kamuoyunu tamamen yanlış yönlendirme ve gerçek dışı algı oluşturma maksatlı Narin Güran cinayeti ile ilgili ailemizin şeref ve saygınlığına saldırı mahiyetinde asılsız haber ve paylaşım yapan, soruşturmanın gizliliğini ihlal eden ve adil yargılamayı etkilemeyi hedefleyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Gerçekmiş gibi algılanasına neden olunmuştur. 06.10.2024 tarihli ’Narin Güran’ın babaevinde öldürüldüğü kesinleşti. DNA incelemesi ve daraltılmış HTS kayıtlarına ilişkin raporun soruşturma dosyasına geldiği’ seklindeki haberlerin gerçek dışı olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığı ile avukatlarımız arasında gerçeklesen görüşmede yetkililer tarafından ifade edilmiştir. Dezenformasyonun önlenmesi için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına avukatlarımız aracılığıyla yaptığımız başvuruda kamuoyunun yetkili makamlar tarafından bilgilendirilmesi hususundaki talebimize olumlu yanıt verilmesi beklentimiz ile doğrudan yetkili makamlar tarafından yapılmamış dayanaksız haber ve paylaşımlara itibar edilmemesi kamuoyuna saygıyla duyurulur.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ’ten Filistin dayanışması HAK-İŞ Konfederasyonu tarafından yüz yıla yakın zamandır Siyonist İsrail tarafından Filistin’e yapılan ve 7 Ekim’den bu yana şiddetini artırarak devam eden katliamların yıl dönümünde “Filistin ile Dayanışma ve Destek Programı” gerçekleştirildi. İsrail 7 Ekim 2023’den günümüze kadar Gazze’ye yönelik saldırılılarını arttırarak devam ettiriyor. HAK-İŞ Konfederasyonu tarafından ise yüz yıla yakın zamandır Siyonist İsrail tarafından Filistin’e yapılan ve 7 Ekim’den bu yana şiddetini artırarak devam eden katliamların yıl dönümünde “Filistin ile Dayanışma ve Destek Programı gerçekleştirildi. Filistin ile Dayanışma ve Destek Programına, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Filistin Kudüs İşleri Bakanı Dr. Ashraf Hassan Abbas Al-Awar, Filistin Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcıları Yunus Değirmenci, Devlet Sert, HAK-İŞ Genel Sekreteri Eda Akbulut, Genel Sekreter Yardımcıları Fatma Zengin, Hamdi Abdullah Koçoğlu, HAK-İŞ Kudüs Komitesi Başkanı Hüseyin Tanrıverdi, HAK-İŞ Akademisi üyeleri, konfederasyona bağlı sendikaların başkan ve yönetim kurulu üyeleri, HAK-İŞ Ankara Şube Başkan ve yöneticileri, komite başkanları, çalışanlar başta olmak üzere çok sayıda üye katıldı. Program İstiklal Marşı, Kur’an-ı Kerim Tilaveti ve Mûsiki sanatçısı Doç. Dr. Fatih Koca tarafından söylenen ilahiler ve HAK-İŞ Kudüs Faaliyetlerini içeren film gösterimi ile başladı. HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, yüz yıla yakın süredir bütün dünyanın gözleri önünde Siyonist İsrail tarafından Filistin’e yapılan ve 7 Ekim’den bu yana şiddetini artırarak devam eden katliamların yıl dönümünde Filistin halkıyla dayanışmayı bir kez daha yinelemek için HAK-İŞ ailesi olarak bir araya geldiklerini belirten Arslan, “Bugün 7 Ekim’in yıl dönümü. Bir yılın muhasebesini yapmak, bir yıl içerisinde gerek dünyada gerek ülkemizde bu soykırıma, bu katliamlara karşı ne yaptığımızın bir değerlendirmesini yapmamız gerekiyor” diye konuştu. “HAK-İŞ olarak bir şeyler yapmamız lazım” Yaşanan katliamlar karşısında tüm dünyanın, BM, İslam İşbirliği Teşkilatı, AB ve Arap Birliği’nin sessiz kaldığını belirten Arslan “Filistin’de yaşananları uluslararası güçler ne yazık ki sadece seyrediyorlar. Bunların hepsi bizleri derinden yaralıyor. Bazen, bu kadar da olur mu, diyoruz. Dünya tüm yaşananlara sessiz. HAK-İŞ olarak bir şeyler yapmamız lazım“ şeklinde konuştu. “Büyük HAK-İŞ ailemize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” Arslan, HAK-İŞ olarak, Filistin davasını tarihimizin ve inancımızın bize yüklediği önemli bir sorumluluk olarak görmekle birlikte aynı zamanda bir insan hakları örgütü olmamız dolayısıyla da Filistinli ve Gazzeli kardeşlerimizin onurlu mücadelesinde her zaman yanlarında durduklarını ifade etti. Arslan, “1 yıl içerisinde HAK-İŞ Konfederasyonumuz, sendikalarımız, mensuplarımız, mütevazı bütçeleri ile teşekkürü ve takdiri hak eden bir yardım kampanyası yürüttüler. Büyük HAK-İŞ ailemize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu çabalarınızı takdirle ve şükranla karşılıyorum. Allah sizlerden razı olsun” dedi. “Filistin’de 100 yıldır acı, kan ve gözyaşı hüküm sürdü” Arslan, Osmanlı Devleti’nin Filistin’den çekilmesiyle birlikte bu toprakların her zaman kan ve gözyaşı ile karşı karşıya kaldığını söyleyerek, “Filistin’de 100 yıldır acı, kan ve gözyaşı hüküm sürdü. HAK-İŞ olarak bütün etkinliklerimizde bu katliamları, insan hakları ihlallerini ve İsrail’in tüm yaptıklarının hesabının sorulmasını, Netenyahu’nun uluslararası mahkemelerde yargılanıp en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz” taleplerini yineledi. “Daha fazlasını yapmalıyız.” Türkiye’nin dünyada örnek bir duruş sergilediğini belirten Arslan, konuşmasında “Kardeşlerimiz, evlatlarımız, kızlarımız gözlerimizin önünde katlediliyor. Biz bunun mazeretini bulamayız. Yaptıklarımız elbette ki önemli ama daha fazlasını yapmalıyız. Yaptıklarımız takdire şayan. Yardım kampanyamıza bağışlar devam ediyor. Gazze düşerse bilin ki İstanbul da, Konya da düşer. Gazze bu toprakların güvencesi ve garantisidir” ifadelerine yer verdi. “İsrail Gazze’de hiçbir başarıyı elde edemedi” Filistinli kardeşlerimizin Türkiye’den en büyük talebini paylaşan Arslan, “Filistinli kardeşlerimiz, gelin bizlerle birlikte savaşın demiyorlar. Siyonist İsrail Gazze’de hiçbir başarıyı elde edemedi ve üstelik yenildi. Bu kin ile şu anda Lübnan ve Suriye’ye saldırıyorlar. Kardeşlerimiz bizlerden, sivillerin, kadınların ve çocukların öldürülmesine karşı destek istiyorlar” hatırlatmasında bulundu. "Filistin konusunu gündemde tutacağız" Filistin konusunun her zaman gündemde tutulması gerektiğini hatırlatan Arslan, “Peki şimdi biz ne yapacağız? Elimizden geldiğince, Filistin konusunu gündemde tutacağız. 1 yıldır kampanya yürütüyoruz. Küçük küçük ama her ay yardım yapan kardeşlerimiz var. Onlara ve her yardım eden kardeşimize teşekkür etmek istiyorum. Bu kampanyamızı yeniden alevlendirmek, yeniden ayağa kaldırmak için çabalıyoruz” dedi. Al-Awar: “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerimi sunmaktayım” Filistin Kudüs İşleri Bakanı Dr. Ashraf Hassan Abbas Al-Awar yaptığı konuşmada, “Bizim buraya gelmemiz kolay olmadı. Bizi davet eden, HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanımız Mahmut Arslan’a teşekkür ediyorum. Kudüs sadece bir şehirden ibaret değildir. Kudüs, onurun ve dayanışmanın bir simgesidir. Bütün Müslümanların yüreklerinde yüce bir yere sahiptir. Biz bugün burada İslam ümmetinin önemli bir vesilesi için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Filistin’de öyle suçlar işlenmektedir ki insanlık bundan utanmaktadır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve HAK-İŞ Konfederasyonumuza verdikleri destekten dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunmaktayım” diye konuştu. Filistin’den ülkemize gelen Müzeyyen Murtada ve bütün ailesini Filistin’de kaybeden 11 yaşındaki Selina Elğul Filistin’de yaşadıklarını anlatarak, her zaman Filistin’e destek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan’a teşekkürlerini sundu. Teşekkür video mesajları izlendi Programa katılamayan, Gazze-Filistin İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Gazze-PGFTU) Genel Başkanı Sami Al-Amassi ve Filistin İşçi Sendikaları Konfederasyonu (PGFTU) Genel Başkanı Shaer Saed tarafından HAK-İŞ Konfederasyonuna ve tüm emekçilere gönderilen video mesajların yanında Türk Kızılay tarafından Gazze’ye ve Filistin’e gönderilen yardımların dağıtımlarını içeren videolar izlendi. Program Genel Başkan Mahmut Arslan tarafından ilk olarak Genel Başkan Yardımcıları Yunus Değirmenci ve Devlet Sert sahneye davet edilerek, bağış kampanyasına destekleri alındı. Değirmenci ve Sert, Filistin davasının önemine, Filistin ve Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekerek, HAK-İŞ’in yürüttüğü yardım kampanyasının önemine değindiler. Genel Başkan Yardımcılarının ardından sendikaların Genel Başkanları, Yönetim Kurulu üyeleri de sahneye davet edilerek yaptıkları nakdi yardımları açıkladılar. HAK-İŞ İl Başkanları sendikaların şube başkanları da programa online bağlanarak kampanyaya bağışta bulundular. Ankara Filistin Büyükelçisi Faed Mustafa yapılan bağışların Filistin için çok büyük anlamlar taşıdığını ifade ederek, HAK-İŞ’ Konfederasyonu tarafından düzenlenen kampanyaya ve destek veren tüm Filistin dostlarına teşekkürlerini iletti.