KÜLTÜR SANAT - 13 Mart 2024 Çarşamba 18:44

Denizli’nin ilk ve tek Kent Müzesi açıldı

A
A
A
Denizli’nin ilk ve tek Kent Müzesi açıldı

Denizli’nin ilk ve tek Kent Müzesi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla açıldı. Müzenin Denizli’nin ulusal ve uluslararası imajına katkı sağlayacağını ifade eden Bakan Ersoy, müzenin 1 ay boyunca ücretsiz ziyaret edilebileceğini müjdeledi.


Denizli’de eski Endüstri Meslek Lisesi restorasyon çalışmalarının ardından Denizli Kent Müzesi olarak törenle açıldı. Valilik Toplantı Salonu’nda yapılan törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan ve eşi Berrin Zolan ile davetliler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Başkan Osman Zolan törenin açılış konuşmasında, uzun yıllardır arzu edilen bir güzelliğe ulaşmanın mutluğunu ve heyecanını yaşadıklarını belirterek, Bakan Ersoy’un Denizli’yi turizm kenti haline getirmek adına sağladığı güçlü desteklerden dolayı teşekkür etti. Kent müzelerinin bir şehrin belleğini, tarihini, kültürünü, ekonomisini ve geçmişini anlatan mekanlar olduğunu anlatan Başkan Zolan, “Kent belleği ve geçmişte yaşananların unutulmaması için kent müzemiz olmazsa olmazdı. Çok şükür bugün o güzelliğe kavuştuk. İstiyoruz ki yeni nesiller kentimizin öz benliğini, geçmişini ve kültürünü bilsin. Değerlerimizi kaybetmeden geleceğe bırakabilmek için kent müzemiz çok önemli. Ben bu konuda çok heyecanlıyım. İnşallah bu güçlü bir başlangıç olacak” dedi.


Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun ise Denizli Kent Müzesi’nde Denizli’nin geçmişini ortaya yansıtan eserlerin hem dijital olarak hem de eserlerle sergileneceğini ifade etti. Kent Müzesi’nin Denizli’nin geçmişini unutturmayacağını ve köklü tarihinden gelen değerleri yeni nesillere aktararak bir tarih ve kültür merkezi olacağını belirten Vali Coşkun, emeği geçen herkese teşekkür ederek hayırlı ve uğurlu olmasını diledi.



Denizli Kent Müzesi 1ay ücretsiz ziyaret edilebilecek


Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Denizli Kent Müzesi’ni tüm vatandaşların 1 ay boyunca ücretsiz bir şekilde ziyaret edebileceğinin müjdesini vererek, “Denizli’nin gözbebeği Hierapolis’te ‘Geleceğe Miras’ çalışmalarımızı da yürütmekteyiz. Kararlıyız, kendi yüksek medeniyetimizin ve varisi olduğumuz Anadolu Medeniyetlerinin emaneti olan her bir kültür varlığını koruyacak, ihya edecek ve bizden sonraki kuşaklara aktararak nesiller boyu yaşatılmasını sağlayacağız. Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha Denizli Kent Müzesi’nin şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah hem kültürel hem de turistik bir değer olarak Denizli’ye ciddi fayda sağlayacak ulusal ve uluslararası imajına katkıda bulunacaktır. Bu özel ihya ve inşa projesinin böylesi güzel bir esere dönüşmesinde emeği geçen bütün kurum ve şahıslara, müze üyelerimize, akademisyen ve araştırmacılara ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu.


Konuşmanın ardından protokol Denizli Kent Müzesi’nin açılışını gerçekleştirerek bir süre eserleri inceledi.



Denizli Kent Müzesi


Kültür ve Turizm Bakanlığı, Denizli Büyükşehir Belediyesi, Denizli Valiliği ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arasında 5 Şubat 2021’de imzalanan protokolle restorasyon çalışması başlayan Denizli Kent Müzesi, 1940’lı yıllarda Yusuf Batur Endüstri Meslek Lisesi’nin uygulama birimleri olarak atölye binaları şeklinde inşa edildi. Erken Cumhuriyet Dönemi’nde inşa edilen Denizli Kent Müze’sinde restorasyon laboratuvarı, 3 adet çalışma ofisi, depo, hediyelik eşya, danışma ve bilet satış birimi bulunuyor. Denizli Kent Müzesi’nde 9 sergileme salonu yer alıyor. Buna göre; Kent Tarihi Salonu (2); Kentleşme ve Ticaret Salonu; Dokumacılık Salonu; Tarım ve Sanayi Salonu; Milli Mücadele Salonu; Denizli’de Müzik Salonu; Denizli’de Gündelik Yaşam Salonu ve Denizli’ de Resim Salonu’nun yanında müzede Denizli’de Müzecilik Koridoru; Denizli’de Flora Fauna Koridoru ve Denizli’nin İleri Gelenleri Koridoru bulunuyor.



Denizli’nin ilk ve tek Kent Müzesi açıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya MEVKA’dan Ar-Ge Merkezi çalışanlarına eğitim Mevlana Kalkınma Ajansı (MEVKA), Konya’da bulunan ar-ge ve tasarım merkezlerinin kurumsal kapasitelerinin artırılmasına yönelik olarak “Ar-Ge Merkezi Uzmanlığı” eğitimi düzenledi. İnnopark Konya Teknoloji Geliştirme Merkezi’nde gerçekleştirilen eğitimler toplamda 27 saat sürdü. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından başarılı bulunan katılımcılara Ar-Ge Merkezi Uzmanlığı sertifikaları verildi. Ajans olarak gerçekleştirdikleri eğitim programı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. İhsan Bostancı, “Hepimizin yakından takip ettiği üzere ar-ge ve inovasyon, günümüzde rekabetin vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir. Etkin ar-ge teşvikleri ile sanayisi desteklenen ülkeler dünya rekabet sıralamasında en üst seviyelerde yer almaktadır. Yine OECD tarafından hazırlanan raporlarda ortaya konulan görüşe göre de ülkelerin ekonomik büyümelerinin yüzde 50’si teknolojik inovasyonlara bağlıdır. Buradan hareketle tüm dünya ülkeleri, girişimcilik ve inovasyon faaliyetlerine önemli destekler sağlamakta, inovasyon faaliyetlerini sürdürülebilir ekonomik büyümenin temel unsuru olarak görmektedir. Bu noktada, devletimiz tarafından özellikle son yıllarda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, bakanlığımıza bağlı ve ilgili kuruluşlar vasıtası ile ülke ekonomisine katkıda bulunacak yüksek teknolojili ve katma değerli ürünlere yönelik olarak büyük destekler ve teşvikler verilmektedir. Gerek yeni ar-ge ve tasarım merkezlerinin kurulması, gerek mevcut merkezlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve gerekse de altyapılarının ve insan kaynaklarının güçlendirilmesi amacıyla pek çok uygulama hayata geçirilmektedir" dedi. "Elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum" Çalışmaların temeli hakkında bilgi veren Genel Sekreter Dr. İhsan Bostancı, "Çalışmaların temelinde ise, özel sektörde, teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, teknolojik bilginin ticarileşmesini, ar-ge personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek amacıyla yayımlanan ve pek çok teşvik başlığı içeren 5746 sayılı araştırma, geliştirme ve tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi hakkında kanun yer almaktadır. Ülkemizin tahıl ambarı olarak bilinen ve özellikle son 20 yılda ar-ge ve yenilikçi teknolojiler alanında yürüttüğü çalışmaların meyvelerini toplayan şehrimizin üretim potansiyeline baktığımızda, 3 bin 400’den fazla ihracatçı firmasıyla 80’den fazla sektörde üretim yaparak bu ürettiği ürünleri 180’den fazla ülkeye satan 2023 yılı sonu itibari ile 3,36 milyar dolar ihracat gerçekleştiren bir üretim ve sanayi merkezi haline geldiğini görüyoruz. Gelinen noktada şehrimizin 2000 yılına göre ihracatını 39 kat arttırmış olması ve imalat sanayinin ihracattaki payının yüzde 93,5 olması bizleri mutlu etmekle beraber gelecek adına da umutlandırmaktadır. Ar-ge ve yenilikçi teknolojiler konusunda yapılacak yeni yatırımlarla birlikte yüksek teknolojili üretime geçiş, şehrimizin hem ülkemizin hem de dünyanın önde gelen sanayi şehirleri arasındaki yerini daha da sağlamlaştıracak hem de katma değerli üretim sayesinde ihracattaki payını artıracaktır. Bunu sağlayabilmenin yolunun ise ar-ge ve tasarım merkezlerinin sayısının ve niteliğinin artırılmasından geçtiği de başta ifade ettiğimiz gibi su götürmez bir gerçektir. Bu minvalde, şehrimizin sahip olduğu mevcut duruma baktığımızda ise 22 ar-ge merkezi, 1 tasarım merkezi bulunduğunu, bu merkezlerde toplamda yaklaşık 700 kişinin çalıştığını, toplamda devam eden proje sayısının 230 olduğunu ve bu veriler ışığında şehrimizin ülkemizde 9. sırada yer aldığını görüyoruz. Gerek ihracat rakamları ve gerekse de şehrimizin üretim dinamiklerini göz önünde bulundurduğumuzda bu sayıyı yeterli görmediğimizi ve bu noktada hem ar-ge ve tasarım merkezlerinin sayılarının artırılması hem de mevcut merkezlerin ihtiyaçlarının belirlenerek sorunların çözüme kavuşturulması noktasında elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. "Eğitim programının hayırlara vesile olmasını diliyorum" Dr. İhsan Bostancı, son olarak, "Ajansımız tarafından düzenlenen bu eğitim programının öznesi olan ar-ge ve tasarım konusu, kurum olarak bizim hem mali destek hem de teknik destek mekanizmalarımızın odağında bulunmaktadır. Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğümüz başta olmak üzere paydaş kurumlarımız ile bu konularda çalışmaları sürdürüyoruz. Ajansımız tarafından bugüne kadar ilan edilen destek programlarında ar-ge ve yenilikçi teknolojiye dayalı ürün üretmeyi taahhüt eden projelerin her zaman öncelikli olarak desteklendiğini ve bu noktada pozitif ayrımcılık yaptığımızı da özellikle dile getirmek istiyorum. 2020 yılından bu yana özel sektör temsilcilerimizin de başvurusuna açtığımız ve şu an açık bulunan İmalat Sanayiinde Dönüşüm Teknik Destek Programı çerçevesinde; imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmalarda yeni ar-ge ve tasarım merkezlerinin kurulmasına ya da mevcut ar-ge ve tasarım merkezlerinin ihtiyaç duyduğu danışmanlık ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik faaliyetlerin destekleneceğini de buradan tekraren duyurmak istiyorum. Ajansımız tarafından düzenlenen bu eğitim programı ile de şehrimizde bulunan ar-ge ve tasarım merkezlerimizin kurumsal kapasitelerinin artırılmasını amaçladık. 27 saat süren eğitimler boyunca, ar-ge projesi geliştirme ve hazırlama, ar-ge ve teknoloji yönetimi, ar-ge ve fikri mülkiyet, problem çözme teknikleri- trız, teknik ve mali açıdan proje döngüsü/yürütme, ürün tasarım ve geliştirme yönetimi gibi konularda eğitimler verildi. Hepsi birbirinden değerli ve konusunda uzman eğitmenler tarafından verilen eğitimlerin, şehrimizdeki ar-ge merkezlerinde çalışan personellerimizin mesleki gelişimlerine büyük katkılar sunacağına olan kanaatimiz tamdır. Bu duygu ve düşüncelerle, bu eğitim programının hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.
Muş Bilimin ışığında bir öğretmenin hikâyesi Muş Bilim ve Sanat Merkezinde öğretmenlik yapan ve hayata geçirdiği projelerle öğrencilerine ilham kaynağı olan Birsen Geçer, öğrencilerini bilim ile geleceğe hazırlıyor. Mesleğinde üstün başarı göstererek projeler gerçekleştiren Birsen Öğretmen, Türkiye’nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı tarafında uzayda denen Propolisin Antibakteriyel Etkisi (PRANET) projesinin hazırlanmasında öğrencilerine öncülük ederek bu başarıyı uzaya taşımıştı. Zeynep Nehir Çamlıca, Dilşah İmran Avcı ve Baver Bedirhan Bingöl’ün öğretmenleri Birsen Geçer ile hazırladığı "Propolisin Antibakteriyel Etkisi" (PRANET) projesinin uzayda test edilmesi tüm yurtta övgü ile söz edildi. Yıllardır büyük bir özveriyle çalışan Geçer, öğrencilerini bilimsel düşünceye yönlendiren projelerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Teknoloji odaklı projeleri sayesinde öğrencilerin büyük bir başarıya imza attığını söyleyen Birsen Öğretmen, “Öğretmenler akademik bilgiyi sadece öğrencilere aktaran kişiler değil, aynı zamanda onları geleceğe hazırlayan, hayata hazırlayan kişilerdir. Bizler de tabi ki bu proje sürecinde elbette akademik katkılarımız söz konusu oldu ama bunun yanında öğrencilerimizden problem çözme becerisi gelişti. Eleştiren bakış açıları gelişti, sorumluluk aldılar, işbirliği içerisinde birlikte bir çalışmayı ortaya koydular. Bunlar öğrencilerimin üzerinde olumlu olduğunu düşündüğüm katkılardan birkaç tanesi. Projemizin ismi PRANET, aslında bu isim bir kısaltma. Propolisin Antibakteriyel Etkisi isimli projemizin bir kısaltması. Bu projedeki amacımız, daha önce yapmış olduğumuz çalışmaya benzer Propolis’in antibakteriyel özelliğinin üzerinde bir takım testler yaptık, bunu projelendirdik. O proje sonucunda etkili bir antibakteriyel olduğu sonucuna ulaşmıştık. Daha sonra Türk Bilim Misyonu çağrısını duyduktan sonra da aynı projeyi bir de mikro yer çekimi ortamında denemeyi amaçladık. Türk Bilim Misyonu çağrısından sonra da mikro yer çekimi ortamında neden olmasın dedik. Bunu bir de belki orada deneyebiliriz diye düşündük. Bunların hazırlığını yaptık ve projemiz de kabul edildikten sonra Alper Gezeravcı tarafından uzayda gerçekleştirildi. Olumlu sonuçlar aldık” dedi. Projeleri uzayda denenen öğrencilerden Zeynep Nehir Çamlıca, hocalarının desteğinin kendileri için değerli olduğunu ifade ederek, “Birsen Hocamızın desteği bizim için gerçekten çok değerliydi. Türkiye Bilim Misyonu’ndan haberdar olmamıştık, ancak Birsen Hocamız bu çağrıyı fark edip bizim adımıza mail göndererek projeye katılmamız için vesile oldu. Onun katkıları olmasaydı belki de bu fırsatı yakalayamayacaktık. Kendisine bu noktada sonsuz teşekkürler. Birsen Hocamız sadece projemize destek olmadı, aynı zamanda hayatımızda da çok özel bir yer edindi. Gelecekteki meslek hayatımıza bilim insanı olursak, onun öğretilerini ve bu süreçte kazandığımız deneyimleri hep yanımızda taşıyacağız. İnsanlara faydalı işler yapma hedefimizi sürdüreceğiz ve bugünleri hep güzel bir şekilde hatırlayacağız” şeklinde konuştu. Birsen öğretmenin yalnızca akademik anlamda değil, sosyal anlamda da kendilerine çok büyük katkılar sağladığını ifade eden Dilşah İmran Avcı da, “Birsen Hocamız sayesinde bu noktaya gelebildik. Eğer Birsen Hocamız gibi ilgili ve duyarlı bir öğretmen olmasaydı, belki de Türkiye Bilim Misyonu kapsamında bu projeden haberdar bile olmayabilirdik. Ancak Birsen Hocamız, projemizi bu misyona taşımamıza öncülük ederek bizim yolumuzu açtı. Hocamız yalnızca ders anlamda değil, sosyal anlamda da bizlere çok büyük katkılar sağladı. Öğrencinin fikirleri önemsendiğinde, öğrenciye fırsat verildiğinde ne kadar yol katılabildiğini Birsen Hocamız sayesinde çok iyi gözlemledik” diye konuştu.
Erzurum DAGC 45 yaşında Başkan Feridun Fazıl Özsoy, Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’nin kuruluşunun 45. Yıl dönümü sebebiyle Yönetim Kurulu adına bir mesaj yayınladı. Mesajında DAGC’nin Doğu Anadolu’daki illerde yerel ve yaygın basında görev yapan basın çalışanlarını bünyesinde topladığını ve önemli görevler üstlendiğini belirten Özsoy, bölgedeki meslek örgütleri ve çatı meslek kuruluşu Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu ile yakın ilişkilerin devam ettiğini söyledi. DAGC önderliği ve genel başkanlığında Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki 14 il meslek örgütlerinin Doğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu çatısı altında birlikte hareket ettiklerini ifade eden Özsoy, “Türkiye’de önemli bir saygınlığa sahip olan DAGC, Türkiye’deki 81 il cemiyeti ve 8 Gazeteciler Federasyonu’nu çatısı altında toplayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun başkan vekilliği görevini de büyük bir saygınlıkla devam ettirmektedir” ifadelerini kullandı. "Nice yıllara DAGC" Kuruluştan bugüne kadar özveri ile görev yapan meslektaşların cemiyetin gelişmesine önemli katkılar sunduğunu söyleyen Özsoy, şunları söyledi: “Bu çabayı yürekten ortaya koyanlar her türlü saygı ve takdiri hak etmektedirler. Kuruluşumuzdan günümüze kadar geçen süreçte görev yapan başkanlarımızdan ebediyete kavuşan Mithat Turgutcan, Celal Kaçtıoğlu, Durdemir Bilirdönmez ile üye ve meslektaşlarımız, meslek büyüklerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Bölgemizde ve kentimizde zor şartlar altında görev yapan gazeteci üyelerimiz ve meslektaşlarımıza sağlık ve esenlikler diliyoruz. DAGC’nin daha nice yıllara ulaşmasını, kuruluşumuzun 45. yılının camiamıza ve üyelerimize hayırlı olmasını diliyoruz.” "Sorunlar var, sorumluluklarımız da var" DAGC’nin hassasiyetleri olduğunu da işaret eder Özsoy, “ Öncelikle belirtiyoruz ki, basın, demokrasilerin vazgeçilmez unsurudur. Vatandaşın haber alma hakkı kutsaldır. Buna özenle riayet edilmelidir. DAGC ve çatı örgütleri, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne inanmakta ve bu yönde de sorumluluklarını yerine getirmiştir, getirmeye devam edecektir. DAGC, devleti ve milletin tarafındadır. DAGC, bölücü örgüt ve şer odakları ile ülkemizi bölmeye yönelik her türlü yapılanmanın karşısındadır. Bizler, meslek icabı sorunlarımız olduğu gibi sorumluluklarımızın da olduğunun idraki içerisindeyiz. Kentimiz, ülkemiz ve milletimize karşı sorumluluklarımız sorunlarımızın önünde gelir. DAGC ve mensupları bu yönde çalışmaya devam edecektir“ şeklinde konuştu. Özsoy ayrıca 24 Kasım’a denk gelen Öğretmenler Günü’nü de kutladı.