EĞİTİM - 15 Ekim 2024 Salı 14:52

Denizli Zübeyde Hanım Kız Konukevi törenle açıldı

A
A
A
Denizli Zübeyde Hanım Kız Konukevi törenle açıldı

Sosyal belediyecilik projelerine bir yenisini daha ekleyen Denizli Büyükşehir Belediyesi, üniversite eğitimi için şehir dışından Denizli’ye gelen kız öğrenciler için hayata geçirdiği Zübeyde Hanım Kız Konukevi’ni hizmete açtı. Herkesin mutlu olduğu bir şehir inşa etmek için sosyal belediyecilik anlayışıyla gayret ettiklerini vurgulayan Başkan Çavuşoğlu, “Denizli’de bir ilki daha hep birlikte başarıyoruz” dedi.


Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun eğitim camiasına kazandırdığı ve Kınıklı Mahallesi’nde konukevi olarak hizmet verecek Denizli Büyükşehir Belediyesi Zübeyde Hanım Kız Konukevi törenle açıldı. Programa, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Başkanvekili Ali Marım, CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum, Gelecek Partisi Denizli İl Başkanı Aykut Yıldırım, ilçe belediye başkanları, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Bülent Bozbaş, DESKİ Genel Müdürü Egemen Emre Beşli, davetliler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış konuşması yapan Başkan Çavuşoğlu, güzel bir hayal ile yola çıktıklarını belirterek, herkesin mutlu olduğu bir şehir inşa etmek için sosyal belediyecilik anlayışıyla gayret ettiklerini söyledi. Denizli’de her sektörün ayağa kaldırılması için dayanışmanın geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Başkan Çavuşoğlu, “Dayanışma yolculuğumuzu her geçen gün arttırarak sürdürüyoruz. Denizli’de yaşayan emeklilerimizden yeni doğum yapan kadınlarımıza, öğrencilerimizden kendisini idame ettiremeyen bakıma muhtaç insanlarımıza, her kesimin derdiyle dertlenip, herkesin sorunuyla hallenmek diye bir görevimiz vardı ve bu yolculuğumuzu beraber sürdürüyoruz” diye konuştu.


“Denizli’de bir ilki daha hep birlikte başarıyoruz”


Yapısal belediyeciliğin ötesinde sosyal belediyecilik ve dayanışmayı şiar edindiklerini vurgulayan Başkan Çavuşoğlu, “Uzun zamandan beri görülmeyen, fark edilmeyen ya da kendisine ulaşılmayan kesimler öncelikli kesimlerimiz oldu. Bugün de özellikle şehrimize üniversite eğitimi için geldikten sonra zorda ve darda hissedecek olan genç kızlarımızın, kardeşlerimizin de başlarını sokabileceği, gelecekle ve Denizli ile ilgili kaygı taşımamaları için yol arkadaşlığı yapma ihtiyacımız ve görevimiz vardı. Denizli’de bir ilki daha hep birlikte başarıyoruz. Özellikle kızlarımızın bu okuma isteklerinin törpülenmemesi, sorunlarını ortadan kaldıralım diye ilk olarak kızlarımıza ait konukevimizi bugün hep birlikte faaliyete açacağız. 44 kız öğrencimiz ile başladığımız bu yolculuğumuzu umut ediyoruz ki erkek öğrencilerimizle de devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.


Zübeyde Hanım’a minnetle...


Konukevinin ismini Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’dan aldıklarını açıklayan Başkan Çavuşoğlu sözlerine devam etti: “Bugün, kendi özgür vatanımızda, bayrağımızla, ezanımızla birlikte yaşayabiliyorsak; hayatının tamamını bu güzel ülkenin varlığına ve birliğine harcamış Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü dünyaya getiren, eli öpülesi bir anneden başka birinin de ismini vermemiz mümkün olamazdı. Çünkü Zübeyde annemiz bu evladı dünyaya getirip, bu topluma yararlı bir birey haline getirmemiş olsaydı, bugün birçok karanlığı yaşayan, belki kendi iç kaosuyla düşman postalı altında ezilen bir ülkede yaşamak zorunda olacaktık. Bugün ne bu kürsüler bizlere teslim edilecekti, ne de böyle güzel bir özgür vatanda yaşıyor olacaktık. Onun için bir kez daha Zübeyde annemizi rahmet ve minnetle anıyor, onun adını vermekten de büyük bir gurur yaşadığımızı, gurur duyduğumuzu da ifade etmek istiyorum” dedi. Konuşmanın ardından Başkan Çavuşoğlu ve beraberindekiler Zübeyde Hanım Kız Konukevi’nin açılış kurdelesini kesti. Başkan Çavuşoğlu ve protokol üyeleri daha sonra Zübeyde Hanım Kız Konukevi’ni inceledi, burada kalan kız öğrencilerle sohbet etti.



Denizli Zübeyde Hanım Kız Konukevi törenle açıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Fidan: “(Lübnan’dan vatandaşların tahliyesi) Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir sistem üzerinde çalıştık” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu. Bakan Fidan, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıların başlaması ile Bakanlık olarak vatandaşların tahliyesi noktasında harekete geçildiğini belirterek “Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir sistem üzerinde çalıştık” dedi. Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleşen basın toplantısına Bakan Fidan ve Ürdünlü mevkidaşı Safedi konuştu. Fidan, Türkiye’nin Ürdün’le yakın ilişki içinde olduğunu, bu ilişkinin bölgesel barış ve istikrara katkı sağladığına inandıklarını söyledi. İkili görüşmede Bakan Fidan, Ürdünlü mevkidaşıyla ikili ilişkileri ele aldıklarını ve gelecek yılın ilk çeyreğinde karma ekonomik komisyonunun ilk toplantısını yapmayı da hedeflediklerini söyledi. Savunma sanayii alanında da iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirmek istediklerini belirten Fidan, ileri dönemde imzalamayı arzu ettikleri çok sayıda anlaşma olduğunu, bunları en kısa sürede tamamlamak ve ilişkileri daha da derinleştirmek istediklerini kaydetti. Fidan, İsrail’in bir yılı aşkın süredir Gazze’de soykırımın devam ettiğini ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun şimdi de Lübnan’a yönelik saldırılarına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "(İsrail) İnsani yardım çalışmalarını hedef alıyor. Bu bölgenin insanlarını 1948’den beri öldüren İsrail, şimdi de yabancıları hedef alıyor. Bugün İsrail uluslararası barış ve güvenliğe yönelik başlıca tehdit haline gelmiştir ancak İsrail bu suçu tek başına işlememekte. İsrail’in elinden tutan, ona silah veren ülkeler var. İsrail’e siyasi destek sağlayanlar var. Bu bölgenin insanları soykırımcı Netanyahu’yu unutmayacak, bu bölgenin insanları Netanyahu’nun en yakın dostlarını da unutmayacak. İsrail’e soykırımı yapması için verilen destek hep hatıralarda, akıllarda kalacak. Son bir yılda yaşananlar, Orta Doğu ülkelerinin daha bağımsız bir dış siyaset izlemelerini mümkün kılacak, Netanyahu’nun yol arkadaşları bu bölgedeki etkilerinin giderek azaldığını inşallah görecekler." Soykırım suçu işleyenlerin uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için Gazze Temas Grubu olarak sonuna kadar mücadele edeceklerini dile getiren Fidan, Kudüs’te yaşanan son gelişmelerin de yakından takip edildiğini belirterek, "Mescid-i Aksa, bütün Müslümanların ortak kırmızı çizgisidir. İslam dünyası olarak Kudüs’teki kutsal mekanlarımızın tarihi statükosunu ihlale yönelik eylemler ve provokasyonlar karşısında sessiz kalamayız. Türkiye, Haşimi Hanedanlığı’nın Kudüs’teki kutsal mekanlara himaye rolünü desteklemektedir. Biz İsrail-Filistin ihtilafında olduğu gibi kutsal mekanların statüsünün muhafazası konusunda da Ürdün’le fikir birliği içerisindeyiz" diye konuştu. Fidan, Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu üzerinden bölge ülkeleriyle Kafkasya üzerine istişarelerin devam ettiğini, Güney Kafkasya’da barış istikrar ve işbirliğini amaçlayan bu platformun üçüncü toplantısını 18 Ekim’de İstanbul’da, Türkiye’nin ev sahipliğinde yapacaklarını, toplantıya Azerbaycan-Ermenistan-İran ve Rusya dışişleri bakanlarının da katılacağını kaydetti. Safedi, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılara uluslararası toplumun aciz kaldığını, Gazze’de yıkımın durdurulamadığına ve insani yardımların dahi bölgeye aktarılamadığını dikkati çekti. Gazze’nin kuzeyine eylül ayının sonundan itibaren insani yardım taşıyan tek tır bile girmediğini belirten Safedi, “Bütün oklar İsrail, Kuzey Gazze’yi tahliye etmek istiyor. Hastaneleri ve tek fırını bile hedef alıyor. Bunlar savaş suçu. Gerek gıda ve ilaçların geçişini engellemek gerekse soykırım bu da bir savaş suçu” ifadelerini kullandı. İsrail’in kendi müttefiklerinin çağrılarını dahi yok saydığını ve çocuklar için sütün bile Gazze’ye girmesine izin vermediğini kaydeden Safedi, "İsrail bütün dünyaya meydan okuyorsa, uluslararası meşruiyete meydan okuyorsa, kulak vermiyorsa caydırıcı adımlar atmak gerekir" dedi. İsrail’in kendi müttefiklerinin çağrılarını dahi yok saydığını ve çocuklar için sütün bile Gazze’ye girmesine izin vermediğini kaydeden Safedi, "İsrail bütün dünyaya meydan okuyorsa, uluslararası meşruiyete meydan okuyorsa, kulak vermiyorsa caydırıcı adımlar atmak gerekir" diye konuştu. İsrail’e karşı BM yetkileri kapsamında adımlar atılması gerektiğini belirten Safedi, "İsrail’in Filistinlileri ve masumları öldürmek, altyapıları yok etmek için kullandığı silahların İsrail’e verilmesinin engellenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Fidan, İsrail’in savaşı Gazze’den Lübnan’a kaydırdığı ilk andan itibaren Türk vatandaşlarının tahliyesine yönelik yapılan çalışmaların devam ettiğini söyledi. Tekrar tahliye çalışması yapılması gerekmesi durumunda neler yapılabileceğine ilişkin çalışmaların sürdüğünü aktaran Fidan, "Şu anda Beyrut Havalimanı açık fakat savaş durumundan dolayı birçok hava yolu oraya uçmuyor. Dolayısıyla charter planlaması yapılması gerekiyor. Bunun da hazırlıkları bakanlığımız tarafından yapıldı. Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir sistem üzerinde çalıştık" dedi.
Kayseri Başkan Büyükkılıç; 11 yıllık hatırayı Kitap Fuarı’nda yeniledi Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç; her yıl kendi rekorunu kıran 7’nci Kayseri Kitap Fuarı’nı ziyaret etti. Ziyaret sırasında genç bir kız tarafından gösterilen bir fotoğraf karesi, Başkan Büyükkılıç’ı 11 yıl öncesine götürdü. Büyükşehir belediyesi tarafından düzenlenen, ziyaretçi rekorları kıran ve 412 yayınevi, 513 yazar ile 3 milyonu aşkın kitabı Kayserililerle buluşturan Kayseri Kitap Fuarı, ilk günlerinden itibaren ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Kitap fuarını yakından takip eden ve sık sık hem kitapseverler hem de yayınevleri ve yazarlar ile bir araya gelen Başkan Büyükkılıç, fuar ziyaretinde özellikle gençler başta olmak üzere kitapseverlerle sıcak ve samimi sohbetler gerçekleştirdi. Kitap fuarında bir vatandaş, 11 yıl önce Büyükkılıç ile çekilmiş bir fotoğrafı kendisine gösterdi. Büyükkılıç, 11 yıl önceki fotoğrafı yenilediklerini belirterek; "Hayat, güzellikleri ve iyilikleri paylaştıkça anlamlı ve yaşamaya değer hale geliyor. 11 yıl önce Gül kızımızla güzel bir günün sonunda bir fotoğraf çektirmiştik. Yıllar sonra yine keyifli bir karşılaşmanın ardından fotoğrafımızı yeniledik. Rabbim, bu güzel yavrularımızın bahtlarını açık eylesin" dedi. 20 Ekim Pazar gününe kadar açık olacak olan Kayseri Kitap Fuarı’nın şehre çok yakıştığını ifade eden Büyükkılıç; "Kitapsever dostlarımız fuarı dolduruyor, taşırıyor. Burada yazarlarla ve yayınevleriyle buluşuyorlar. Hemşehrilerimize ve 500’ün üzerinde yazarımıza teşekkür ediyorum. Kendi rekorunu kıran fuarımız, Kayseri’mize yakıştı” diye konuştu.
İstanbul Metrobüste doğum anı araç içi kamerasına yansıdı 35 haftalık hamile Hanife Mete, Esenyurt’ta taksi bulamaması üzerine bindiği metrobüste eşi Cemal Mete’nin desteğiyle doğum yaptı. Sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getiren Mete ailesi, çocuğuna Yılmaz adını verdi. Metrobüste yaşanan doğum anı da araç kamerasına yansıdı. Esenyurt’ta ikamet eden hamile Hanife Mete, sancılarının artması üzerine eşi Cemal Mete ile birlikte hastaneye gitmek üzerine taksi arayışına başladı. Taksi bulamayan Mete ailesi, daha hızlı olacağını düşünerek saat 08.30’da metrobüse bindi. Metrobüste doğum sancıları artması üzerine İETT şoförü, komuta ve sağlık ekiplerini bilgilendirdi. Küçükçekmece Cennet Mahallesi mevkiinde metrobüs aracı park alanına geçirildi. Araçtaki yolcular başka bir araca alındı. Genç kadın, eşi Cemal Mete’nin yardımıyla doğumunu gerçekleştirirken, İETT şoförü ve güvenlik görevlileri de doğumda aileye destek verdi. Mete çifti, sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen 5. çocuklarına Yılmaz adını koydu. Anne ile bebek doğumun ardından sağlık ekipleri tarafından Esenyurt Necmi Kadıoğlu hastanesine götürüldü. Doğum anını anlatan baba Cemal Mete, “Mağazada tezgahtar olarak çalışıyorum. Eşim ev hanımı. Bu 5’,inci çocuğumuz. Bebeğe ve hanıma bir şey olmasından çok korktum. Metrobüs tamamen doluydu. Sağolsun şoför hepsini indirdi. Kenara çekip ambulansın gelmesini bekledik. Zaten ambulans gelmeden doğumda gerçekleşti” dedi.
İstanbul Beyoğlu’nda polise saldıran zanlının annesi İHA’ya konuştu: “Gece evde nöbetleşe uyuyorduk” Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi üzerinde polisi bıçaklayan saldırganın annesi İhlas Haber Ajansına konuştu. Oğlunun tehlikeli bir hasta olduğunu ve defalarca şikayet etmesine rağmen hastaneden serbest bırakıldığını ifade eden anne B.I., “Evde gece birimiz uyumuyorduk. Nöbet tutuyoruz. Annemi ailemi korumaya çalıştım. Hiç bir şey yapamadık” dedi. 12 Ekim günü Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde sabit nokta görevini yapan polis memurunu bıçakla yaralayan Oytun I., saldırı sonrası polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan saldırgan sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Saldırganın psikolojik sorunları olduğu ve hakkında birden fazla suç kaydı olduğu belirlenmişti. Bu olayın ardından İhlas Haber Ajansı’nın ulaştığı saldırganın annesi B.İ. oğlunun tehlikeli bir hasta olduğunu ve kendisinin daha önce oğlunun tedavi alması için defalarca şikayet ettiğini ancak oğlunun her seferinde hastane tarafından serbest bırakıldığını belirtti. Oğlum 17 yaşında madde kullanmaya başladı Oğlunun iyi bir eğitim hayatı olduğunu ancak kullandığı maddelerin etkisiyle hastalandığını belirten anne B. I., “Oğlum 17 yaşlarındayken madde kullanmaya başladı. Bu durumu öğrendiğimizde hemen tedaviye başladık. Hatta okuluna ara vermişti sonrasında okulunu bitirdi toparladı ama hep geriye döndü. Doğuş Üniversitesi’nde psikoloji bölümünü okudu. Eğitimi de var ama hep geriye gitti. Kendini kurtarıp geri düştü hep. En son bali içmeye kadar düştü. En son mahkeme kararıyla 2 kere hastaneye yatırdım. İlkinde Kaymakamlık kararı vardı ikincisinde de mahkeme kararı vardı elimde. Ama hep 2 hafta yatırıp çıkardılar” diye konuştu ‘Oğlum tiner ve bali kullanımına kadar düştü’ Çok korkular yaşadık diyen anne B.I., “ Oğlumu hep alttan alıp mülayim davrandık. Evde yatağın üzerinde bir elinde bali poşeti bir elinde de tiner poşeti vardı. Hepsini bir arada götürüyordu. Büyük korkular yaşadık. Beni hedef aldı. Kızımı hedef aldı” dedi. ‘Benimle ölümü deneyimlemek istiyordu’ Oğlunun ölümü kendisiyle deneyimlemek istediğini kendisine söylediğini belirten Anne B.I., “ Hastaneye ikinci yatışında durumu çok ciddi ve vahimdi ve benimle doktoru görüşmedi. Benden bilgi almadı. Hemşire miydi hasta bakıcı mıydı bilmiyorum ama bir kağıtla gelip bana sorular yönettiler. Ben cevap verdim. Hep anlatmaya çalıştım ölümü deneyimlemek istiyordu benimle birlikte öyle hayalleri vardı. Üst benlik kontrolü ölümden geri dönülüyor hadi beraber gidelim gelelim diyordu. Ben bunları doktoruna anlatamadım iki haftada bıraktılar onu” ifadelerini kullandı. O artık tehlikeli biri Oğlunun suç kayıtlarının genellikle kendilerinin şikayetlerinden oluştuğunu belirten anne B.I., “Bir komşumuzun kapısına dayandı korkuttu onu o şikayet etti diğerleri benim şikayetlerimdi. Bu zamana kadar bu suçu işleyebileceğini hep anlatmaya çalıştım. Onun bakışımdan duruşundan belliydi. Çünkü beyni tamamen yandı. İyice kaybetti aklını şuurunu tehlikeli bir insan oldu. O artık tehlikeli bir hasta” diye konuştu. Gece evde nöbetleşe uyuyorduk Oğullarının kendisine zarar vermesinden korktukları için evde nöbetleşe uyuduğunu belirten Anne B.I., “Evde gece birimiz uyumuyorduk. Nöbet tutuyoruz. Annemi ailemi korumaya çalıştım. Hiç bir şey yapamadık. Ben mahkemeye gittim onayı aldım ama bir şey yapamadık. O kadar uğraştım mahkeme kararıyla hastaneye gittim bu sefer tamam dedim ama iki haftada çıktı” dedi. Tedavi görmesi lazım o dışarı çıkmasın Oğlunun tedavi görmeden serbest bırakılmamasını isteyen anne B.I., “Tedavi görmesi lazım onu istiyorum. Ama bu artık tehlikeli bir insan bunu bırakmamaları gerekiyor. Benim bu işteki en büyük tesellim can kaybı olmaması. Polis memuru hayatını kaybetti bu noktadan sonra aslında gerisi çok da umurumda değil. Ama o artık tehlikeli biri. Uzun bir tedaviye ihtiyacı var bunun öyle bir hafta veya 3-5 ay olduğuna inanmıyorum i. Lütfen bizi duyun hastanelerde doktorlarla uğraşmak problem. Bir şey anlatma fırsatı vermiyorlar. Ben doktorun 6 saat kapısında bekledim. Ama benimle konuşmadılar. Bunları anlatacaktım bu artık tehlikeli ölümle oynuyor diyecektim ama dinlemediler. Bunun üzerine bıraktılar zaten onu” açıklamasında bulundu.