GÜNDEM - 18 Nisan 2025 Cuma 12:22

Yıllar sonra baba mesleğine dönen usta ahşabı sanata dönüştürüyor

A
A
A
Yıllar sonra baba mesleğine dönen usta ahşabı sanata dönüştürüyor

Çorum’da uzun yıllar çeşitli meslekler yaptıktan sonra marangoz olan babasının mesleğine dönüş yapmak isteyen 62 yaşındaki ahşap oyma ustası, ahşabı adeta sanat eserlerine dönüştürüyor.

Çorum’da uzun yıllar memurluk ve çeşitli meslekler yapan 62 yaşındaki Orhan Almalı, son olarak İskilip Belediye başkan yardımcılığı görevinden ayrıldıktan sonra marangoz olan babasının mesleğini yapmaya karar verdi. Ahşap oyma sanatıyla uğraşmak isteyen Almalı, Çorum’da açtığı dükkanda uzun yıllardır hayalini kurduğu işe kavuştu. İş yerinde ahşaptan oyuncaklar, mutfak aletleri, sandıklar, tabaklar, ev aksesuarları başta olmak üzere çeşit çeşit ürünler yapan Almalı, ahşabı adeta sanat eserine dönüştürüyor. Yaptığı ürünlerin hem yurtiçinden hem de yurtdışından yoğun ilgi gördüğünü ifade eden Almalı, babasından öğrendiği mesleği zevkle yaptığını ifade etti.

"Ahşaba olan ilgim her zaman vardı"

Yaptığı işin ruhsal olarak da gelişimine büyük katkı sağladığını kaydeden Orhan Almalı, mesleği öğretecek çırak bulamadığını vurgulayarak, "Uzun yıllar aktif siyasetin ve sivil toplum kuruluşlarının içinde görev aldım. Ancak zamanla insanların vefasızlığını, nankörlüğünü gördüm. Baba mesleğim marangozluktu, ayrıca ahşaba olan ilgim her zaman vardı. Marangozluğa tam manasıyla adım atmadan önce toprağa yöneldim. Ardından odunla ilgilenmeye başladım. Oduna dokundukça içindeki cevheri ortaya çıkartmaya başladım. Aslında bu süreçte biz de rehabilite olduk. Bu işi sevmek gerekiyor ve biz severek yapıyoruz. Çünkü farkındalık kazandırıyor. Zaten belli bir yaşa geldik, 60’ı geçtik. Bu yaşlardan sonra insan yalanın, yanlışın bir kazanım getirmeyeceği bilincine ulaşıyor. Rehabilite olmuş bu ruh haliyle de güzel ürünler ortaya koymaya çalışıyoruz. Yaptığımız ürünleri hem yurtiçine hem de yurtdışına gönderiyoruz. İşimizi iyi yaptıktan sonra ’bu ürünü nasıl pazarlarım’ gibi bir sıkıntı da kalmıyor. Bazı sağlık sorunları yaşamış olmama rağmen üretmeye hala devam edebiliyorum. Şimdi atölyemize kadınlar, gençler geliyor, ’benim de çocuğum bu işi yapsın’ diyorlar. Ben de ’gelsin, elimden geleni yaparım’ diyorum. Ancak ardından ’aylık ne kadar para verirsiniz, sigortasını yapacak mısınız’ sorusu geliyor. İnsanlar biraz daha kolaya kaçıyor, her şey hemen dönüşsün istiyorlar. Bu yüzden bu işi gerçekten yapabilecek insan bulmakta zorlanıyoruz" dedi.

"Bu işe emek vermek gerekiyor"

Mesleğe ilgili duyanlara da tavsiyelerde bulunan Almalı, "Çalışmalarımızla yapamayacağımız ürün yok. Ahşapla ilgili her şeyi yapıyoruz. Abartı olmasın, heykelinizi bile yapabilirim. Eğer hayal gücünüz genişse ve malzemeyi tanıyorsanız, makinada filan sıkıntı yaşamazsınız. Bana gelip ’biz bu işi yapacağız, hangi makineleri alalım’ diyorlar. Ben de diyorum ki ’makine almayın, önce ahşabı tanıyın, ahşabı tanırsanız o size yön verir.’ Bu işe emek vermek gerekiyor. Tanımak gerekiyor. Tanıdığınızda zaten çözüyorsunuz. Yoksa sadece makinelerle olmaz. Bu, insanın kendine dönmesiyle ilişkili bir şey. Yalnız kalmayı göze almamış insanların yapabileceği bir şey değil. Kendine dönmek, özüne ulaşmaktan sonra keşfedileni bulmaya başlıyorsunuz. Hep bir arayış içindesiniz. Bu da sizi alıp götürüyor, siz farkında bile olmuyorsunuz. Doğaçlama çıkan her ürün bir şekilde karşılık buluyor. Öyle anlar oluyor ki gece yarısı atölyeye geçtiğim oluyor. Kafama bir şey takılıyor, ’buldum’ diyorum, gelip çalışıyorum. Zaten hep yaptığım ürünleri kendim için yapıyorum diyorum ama hiçbiri bana kalmıyor, hepsi satılıyor" diye konuştu.

Mehmet Can Kör

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."