GÜNDEM - 02 Temmuz 2024 Salı 11:41

Yangından etkilenen Assos Ören yeri yeniden ziyarete açıldı

A
A
A
Yangından etkilenen Assos Ören yeri yeniden ziyarete açıldı

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi Behram köyünde çıkan ve Assos Antik Kenti’ndeki makilik alanı etkilemesi sebebiyle 3 gün boyunca ziyaretçilere kapanan Assos Ören Yeri yeniden ziyaretçilere açıldı.


Behram köyündeki antik kent girişinde yer alan yolun kenarında başlayıp, rüzgarın etkisiyle antik kente kadar ilerleyen, kazı evini teğet geçen, bir arazözün yanmasına neden olan ve zeytinlik alanlarda da hasara yol açan Assos yangını sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığınca, soğutma çalışmalarının daha etkin sürdürülmesi ve ziyaretçilerin güvenliği için Assos Ören Yeri 3 günlüğüne ziyaretçilere kapatılmıştı. Assos Ören Yeri’nde Orman Bölge Müdürlüğü denetiminde makilik alanların ve yanan bitki örtüsünün temizlenmesiyle sona eren çalışmalar sonrasında Assos Ören Yeri yeniden ziyaretçilere açıldı.


Assos Ören Yerlerinin 3 gün aranın ardından yeniden ziyaretçilerini ağırlamaya başladığını ifade eden Assos Antik Kenti’nin bağlı olduğu Behram Köy Muhtarı Numan Türkay, "3 gün boyunca kapalı olan ören yerlerimiz 30 haziran itibariyle ziyaretçilerimize yeniden açılmıştır. Tüm ziyaretçilerimizi Assosumuza bekliyoruz" ifadelerini kullandı.



Yangından etkilenen Assos Ören yeri yeniden ziyarete açıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Uzmanlardan sünnet uyarısı Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Üroloji Uzmanı Op.Dr. Aykut Akıncı okulların kapanmasıyla birlikte artan sünnet işlemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Akıncı sünnetin kesinlikle bir sağlık kurumunda, steril ortamda, uygun cerrahi yöntem ve malzemeler kullanılarak yapılması gerektiğini belirtti. Sünnet operasyonunun erkek çocuklarda en sık uygulanan cerrahi işlem olduğunu, mutlaka uygun şartlarda, steril bir ortamda ve bir cerrah tarafından yapılması gerektiğini açıklayan Op.Dr. Aykut Akıncı; “Sünnet operasyonu yapılmadan önce çocuk mutlaka ilgili uzman tarafından muayene edilmelidir. Çünkü sünnet öncesi yapılacak olan muayenede, peniste var olan gömüklük, dönüklük, eğrilik veya halk arasında peygamber sünneti (hipospadias) gibi bir durum var ise bunların çok farklı cerrahi müdahalelerle düzeltilmesi ve bu cerrahi müdahaleler öncesi çocuğun kesinlikle sünnet ettirilmemesi gerekir. Eğer bu müdahaleler gerekli ve çocuk sünnet ettirilmişse daha sonra yapılacak olan ameliyatlar sıkıntılı hale gelebilmektedir. Sünnet işlemi bazı tıbbi nedenler sebebiyle de gerekli olabilmektedir. Bu sebepler arasında; sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, penis ucunda ciddi darlıklar sebebiyle çocuğun idrarını zor yapması, ağlayarak idrar yapma, penis ucunda sürekli kızarıklık bulunması veya tekrarlayan iltihap gelme durumları sayılabilir” dedi. Herhangi bir tıbbi neden yoksa 2-6 yaş arası çocukların psikolojisinin olumsuz olarak etkilenmemesi için sünnet önermediğini söyleyen Op. Dr. Aykut Akıncı, bebeklerin 1-4 aylıkken tıbbi sıkıntısı yoksa lokal anestezi ile sünnet edilebileceğini belirterek; “Bebekler 1-4 aylıkken, penis yapıları da uygunsa, rahatlıkla lokal anestezi ile sünnet edilebilir ve çok hızlı bir şeklide iyileşirler. Daha büyük çocuklarda ise, sünnet hafif anestezi altında iken yapılması önerilmektedir. Psikolojik olarak etkilenmeyecek, uyumlu büyük çocuklarda lokal anestezi ile yapılabilir. Bu durum çocuğun bu süreci hatırlamaması ve psikolojik olarak örselenmemesi açısından son derece önemlidir. Sünnet ehil ellerde yapılmazsa sünnet sırasında da ciddi problemler olabilmektedir. Bunlar; sıklık sırasına göre kanama, enfeksiyon, derinin fazla veya az kesilmesi, ya da eğri kesilmesi, hatta sünnet sırasında kısmi veya tamamen penis kayıplarına kadar gidebilen ciddi sorunlarla karşımıza çıkabilmektedir. Bazen tedavisi mümkün olmayan problemler olabilmektedir. Bu nedenle çocukların sünnetinin mutlaka bu konuda eğitim almış, ameliyat sırasında çıkabilecek sorunlarla mücadele etmeyi ve bunları çözebilmeyi bilen uzman kişiler tarafından yapılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar: "Kocasinan, tarımın lokomotifi olacak" Kocasinan Belediyesi’nin genç çiftçilerin tarımda daha fazla yer almaları için hayata geçirdiği ‘Köyümde Hayat Var Projesi’ kapsamında ‘Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği ve Pazar Payı’ hakkında eğitim semineri düzenlendi. Genç çiftçilere yönelik düzenlenen eğitimde konuşan Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, geleneksel yöntemlerle teknoloji buluşturan tarımsal projelerle gençler tarıma yönelirken hem yüzlerinin güleceğini hem de ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayacaklarını söyledi. Kocasinan Belediyesi; İl Tarım ve Orman Müdürlüğü işbirliğiyle genç çiftçilere yönelik ‘Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği ve Pazar Payı’ hakkında belediye seminer salonunda eğitim düzenledi. Eğitime, Başkan Çolakbayrakdar’ın yanı sıra Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav, Kocasinan İlçe Tarım ve Orman Müdürü Abdülaziz Yıldırım ve genç çiftçiler katıldı. Kayseri’de Kocasinan’ın diğer ilçeler içerisinde en fazla tarımsal üretim yapan bir ilçe olduğunu vurgulayan Başkan Çolakbayrakdar; "Kayseri’de tarım, hayvancılık ve ziraatın yüzde 20’si Kocasinan bölgesinde yapılmaktadır. Geriye kalan yüzde 80’lik kısmı ise şehrin 15 ilçesi paylaşmaktadır. Bundan dolayı her alanda projeler geliştiriyoruz. Metropol ilçemiz olmasına rağmen kırsal ilçelerimizde yoğun bir şekilde tarım, ziraat ve hayvancılıkla uğraşılıyor. Bu noktada kendimize bu işi görev edindik. Çiftçi kardeşlerimize daha fazla ne yapabiliriz. İşin diğer tarafında sanayi, savunma ve enerji ne kadar kıymetliyse gıda da o kadar kıymetli ve değerlidir. Bu doğrultuda yerelde kenti imkanlarımızla bu potansiyeli daha fazla yaygınlaştırmak için yoğun gayret ediyoruz. Özellikle tarım işletmeleri aile işletmeleridir ve günden güne tarım işletmeleri küçülüyor, yok oluyor. Gençler, tarımın içerisinde bulunmak istemiyorlar. Gençler, köyde kalmak istemiyorlar. Hatta ve hatta hem gittiğimiz köylerde duyduğumuz genç çiftçilerden, ‘Başkanım kız vermiyorlar’ diyorlar. Bu doğrultuda gençlerimizi bir özendirici ve tarımın içerisinde daha fazla olmaları için ‘Köyümde Hayat Var Projesi’ni hayata geçirdik. Geleneksel yöntemlerle teknoloji buluşturarak tarımın yapılmasını daha doğru olabileceği kanaatindeyiz. Bölgede yüksek gelir getirici tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimini yaygınlaştırmak amacıyla 2017 yılında yetiştirdiğimiz; lavanta, adaçayı, melisa, yaban kekiği, ekinezya ve nane gibi ürünlerin hasadını yaptık. Bizim amacımız ürün çeşitliliğini artırarak, çiftçimize ek gelir sağlamaktır. Ardından şehrimizin, bölgemizin ekonomisine daha sonrasında ise makro ölçekte ülkemizin ekonomisine katkı sağlamaktır. Tıbbi aromatik bitkilerinde seçeceğimiz pilot bölgeyle inşallah daha fazla genç çiftçilerimiz bu işin içinde olacak. Bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonrada her şartta ve her zaman çiftçilerimizin yanında ve destekçisiyiz” ifadelerini kullandı. Kayseri’nin Türkiye’de ilk 10’da 18 tane ürünü olduğunu ve ekili alan büyüklüğünde ise Türkiye’de 6’ncı sırada yer aldığına dikkat çeken İl Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav ise; "Sanayi ve ihracattaki olağanüstü başarının yanında Kayseri, tarım ve hayvancılıkta da önemli yerde bulunmaktadır. Ekili alan büyüklüğünde Türkiye’de altıncı sırada bulunan ve Türkiye’de ilk onda 18 tane ürünü olan bir şehirdir. Tıbbi aromatik bitkilerde ise Aspir de birinci ve kimyonda ikinci sırada yer alan Kayseri, Türkiye’nin yüzde 30’nü karşılamaktadır. Bu noktada belediyemizin destekleriyle genç çiftçilerimiz hem üretim yapacaklar hem de ülkemize katkı sunacaklar. Sayın Ahmet Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Nerdeyse iki günde bir tarım programında başkanımızla birlikte çiftçi kardeşlerimizle beraber oluyoruz. Başkanımızın verdiği desteklerinden dolayı cani gönülden teşekkür ediyorum. Çiftçilerimizin her zaman yanındayız” diye konuştu. Konuşmaların ardından ‘Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Ve Pazar Payı’ hakkında Ziraat Yüksek Mühendisi Bilal Demir ve Ziraat Yüksek Mühendisi Hasan Aslancan bilgi verirken, Tıbbi aromatik bitkilerin pazar payı hakkında Auran Şirketleri Kurucusu ve CEO’su Abdullah Karataş ise genç çiftçilere bilgiler aktardı.
İstanbul Yağmur Alparslan’ın ölümüne ilişkin davada karar: Polis memurunun 25 yıl hapsine hükmedildi Yenibosna’da polisin ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçan araca yönelik açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Yağmur Alparslan’ın ölümüne ilişkin davada karar açıklandı. Mahkeme sanık polis memuru Mükremin Oğan’ın 25 yıl hapsine hükmetti. Bakırköy’de 9 Şubat 2022 günü akşam saatlerinde polis ekipleri, içinde 2 kişi bulunan bir otomobile ‘dur’ ihtarında bulunmuş, aracın durmaması üzerine polis ile şahıslar arasında kovalamaca yaşanmıştı. Dur ihtarına uymayan aracın Yenibosna’da ters yöne giriş yapmasıyla polis ekiplerinin açtığı ateş sonucu 15 yaşındaki Yağmur Alparslan hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede polis memuru Mükremin Oğan hakkında ‘olası kastla ölüme neden olma’ suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar, maktul Yağmur Alparslan’ın içinde hayatını kaybettiği aracın sürücüsü Serhat Kaya hakkında ise ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçundan 9 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında görülen davada karar açıklandı. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanık Mükremin Oğan ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada son sözü sorulan Mükremin Oğan “İnsanlara polis dediğimiz zaman belli bir düşünce geliyor. Ben öyle bir polis değilim. Çocuk olduğunu bilseydim, böyle bir şey yapmazdım. Biz arkadayız öndekini göremeyiz. Böyle bir olay yaşandığı için ben 3 yıldır uyuyamıyorum. Ben iyi bir insanım. Savcılardan talimat alan insanım” dedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, hakkında yakalama kararı bulunan sanık Serhat Kaya’nın dosyasının ayrılmasına hükmetti. Mahkeme olay tarihinde polis memuru olan Mükremin Oğan’ın ‘olası kastla çocuğun ölümüne neden olma’ suçundan önce müebbet hapis ile cezalandırılmasına karar verdi. Cezada takdiri indirim uygulayan mahkeme, sanık Oğan’ın 25 yıl hapsine hükmetti. Tutuksuz olarak yargılanan Oğan, verilen ceza ile birlikte duruşma salonunda kelepçelenerek cezaevine gönderildi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, olay günü sanık polis memuru Mükremin Oğan ile mağdur Mehmet T.’nin görevde oldukları ve sanık Serhat Kaya ile maktul Yağmur Alparslan’ın ise bir araçta seyir halinde oldukları aktarıldı. Olay günü Basınköy Mahallesi mevkiinde durdurma ve kimlik sorma görevini yapan polis memurlarının 34 DVA 187 plakalı araca dur ihtarında bulunduğu ancak aracın sürücüsü Serhat Kaya’nın uygulama noktasına girmesiyle önce yavaşladığı ardından hızlanarak kaçtığı anlatıldı. İddianamede Serhat Kaya’nın kaçarken aracını polis memuru Mehmet T.’nin üzerine sürerek uzaklaştığı da belirtildi. Bunun üzerine Kaya’nın polis ekipleri tarafından takip edilmeye başlandığı ve aracın Yenibosna mevkiinde yan yola ters yönden giriş yaptığı, polis aracının kaçan araca çarptığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede “Araçlarından inen komiser yardımcısı Taner B. ile sanık Mükremin Oğan’ın, sanık Serhat Kaya’nın aracı durdurarak teslim olması amacıyla ateş açtıkları, bu mermilerden birinin de aracın sağ ön koltuğunda oturan Yağmur Alparslan isimli çocuğa isabet ettiği ve çocuğun ölümüne neden olduğu” ifadelerine yer verildi. İddianamede yapılan incelemeler sonucunda sanık polis memuru Mükremin Oğan’ın silahında herhangi bir arızaya rastlanılmadığı belirtilirken, Yağmur Alparslan’ın içinde bulunduğu aracın koyu film ile kaplı olması nedeniyle sürücü ve yolcunun görünmesinin mümkün olmadığı ifadelerine yer verildi. İddianamede polis memuru Mükremin Oğan hakkında ‘olası kastla ölüme neden olma’ suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar, maktul Yağmur Alparslan’ın içinde hayatını kaybettiği aracın sürücüsü Serhat Kaya hakkında ise ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçundan 9 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi.