KÜLTÜR SANAT - 22 Nisan 2025 Salı 09:33

"Çanakkale Tarihi Alan tam bir huzur ve barış toprakları oldu"

A
A
A
"Çanakkale Tarihi Alan tam bir huzur ve barış toprakları oldu"

Çanakkale Kara Savaşları’nın 110’uncu yıl dönümü nedeniyle 24-25 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek anma tören programı belli oldu. Çanakkale Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, "110 yıl önce bu topraklarda büyük bir savaş vardı. Tabiri caizse kıyamet kopmuştu ama şimdi o büyük savaşın toprakları, Çanakkale Tarihi Alan, tam bir huzur ve barış toprakları oldu" dedi.


Çanakkale Kara Savaşları’nın 110’uncu yıl dönümü için 24-25 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan anma törenleri Şehitler Abidesi’nde saat 11.00’de başlayacak. Atatürk Anıtı’na çelenklerin sunulması, saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı’nın okunması, protokol konuşmaları, Kur’an-ı Kerim tilaveti, resmi geçit töreni, sembolik şehit mezarlarına karanfil bırakılması, SOLOTÜRK gösteri uçuşuyla sona erecek. Ardından Fransız ve İngiliz Anıtı’nda tören gerçekleştirilecek. Çanakkale Kara Savaşları’nın 110’uncu yıl dönümü anma törenleri çerçevesinde, 25 Nisan günü sabaha karşı Anzak Koyu’nda saat 04.30’da ’Şafak Ayini’ düzenlenecek. 06.30’da 57. Alay’a Vefa Yürüyüşü düzenlenecek. Saat 08.30’da ise Conkbayırı’ndaki Atatürk Anıtı’nda 57’nci Alay Sancak Devir Teslim Töreni yapılacak. Atatürk Anıtı’na çelenkler sunulacak, saygı duruşunda bulunulacak, İstiklal Marşı okunacak. Günün anlam ve önemine dair konuşmaların yapılmasının ardından 57’nci Alay Sancak Devir Teslim Töreni düzenlenecek. Şehitler Abidesi’nde 10.30’da 57. Alay Vefa Yürüyüşü Anma Programı yapılacak. Anma törenleri çerçevesinde, Yeni Zelanda Anıtı’ndaki anma töreni ise saat 11.30’da yapılacak.



"Çanakkale tam bir buluşma noktası oluyor"


Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, törenler sırasında dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerle Çanakkale’nin bir buluşma noktası görevi gördüğünü belirterek, "Çanakkale Kara Muharebelerinin 110’uncu yıl dönümü yine etkinliklerle, törenlerle, anılacak, kutlanılacak, hatırlanacak. 110’uncu yıl dönümünde bir kez daha büyük kahramanları, Çanakkale’yi geçilmez yapanları, rahmetle, minnetle ve hayırla yad edeceğiz. Tabi 24-25 Nisan törenlerinde Çanakkale tam bir buluşma noktası oluyor. Hem Türkiye’den onlarca, yüzlerce, binlerce, ziyaretçimiz, devlet erkanımız, askeri erkanımız gelip Çanakkale’de o büyük kahramanları yad ediyor hem de dünyanın çok değişik yerlerinden yabancı misafirlerimiz de törenlerine iştirak edip kendi törenlerini yapıyorlar. Yine bu huzur ve barış diyarında, Çanakkale’de törenlerimizi yapacağız. Biz Türk tarafı olarak yine o Çanakkale’yi geçilmez yapanları, Çanakkale Zaferi’ni kazananları, o büyük insanları hayırla yad edeceğiz. Yabancılar da her sene olduğu gibi kendi törenlerini yapacaklar ve biz de onlara katılacağız" diye konuştu.



"Çanakkale Tarihi Alan, tam bir huzur ve barış toprakları"


Anma törenlerinin her sene olduğu gibi bu sene de birlik ve beraberlik içinde gerçekleşeceğini kaydeden Kaşdemir sözlerine şöyle devam etti:


"110 yıl önce bu topraklarda büyük bir savaş vardı. Tabiri caizse kıyamet kopmuştu ama şimdi o büyük savaşın toprakları, Çanakkale Tarihi Alan, tam bir huzur ve barış toprakları oldu. Herkes burada gelip özgürce, huzur içerisinde, barış içerisinde törenlerini yapıyorlar. Her geçen gün artan bir katılım var Çanakkale’deki törenlere. Bu da Çanakkale’nin hem Türkiye’de hem de dünyada bir buluşma noktası olduğu anlamına geliyor. Bu yıl da, 110’uncu yıl dönümünde de yine büyük katılımlarla buradaki o büyük kahramanları anacağız. Tabi ki şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle hayırla yad edeceğiz. Bununla birlikte Gazi Mustafa Kemal’in de ifade ettiği gibi yabancı devletler için burada savaşırken ölen yabancı askerleri saygıyla hatırlayacağız. Çünkü artık onlar da bu toprakların evlatları olmuşlardır, Mehmetçikle birlikte koyun koyuna yatmaktadırlar."



"Çanakkale Tarihi Alan tam bir huzur ve barış toprakları oldu"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.