EĞİTİM - 24 Kasım 2024 Pazar 10:20

Türkiye’de ve dünyada tek, başka örneği yok...İki devlet, 30 padişah, 12 cumhurbaşkanı, 1 işgal, sayısız deprem gördü

A
A
A
Türkiye’de ve dünyada tek, başka örneği yok...İki devlet, 30 padişah, 12 cumhurbaşkanı, 1 işgal, sayısız deprem gördü

Dünyanın doğal afetler hariç aralıksız en uzun süre eğitim veren tek kurumu olma özelliğini elinde bulunduran Hoca İlyas Ortaokulu Bursa’da 556 yıldır öğrenci yetiştiriyor.


Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Fethinden 15 yıl sonra 1468 yılında Bursa’da inşa edilen Hoca İlyas Ortaokulu, asırlardır aynı binada ve aynı isimle mezun veriyor.


Türkiye’nin en eski okulu olan ve Dünyada da başka bir eşi bulunmayan Hoca İlyas Ortaokulu, 556 yıldır eğitim öğretim hayatına ara vermeden devam ediyor. Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişini yaşayan okul, cumhuriyetin kuruluşunda milli mücadele dönemine de tanıklık etti. 1855 yılında Bursa’da yaşanan deprem sonrası tamamen yıkılan okul binası afet nedeniyle eğitime ara verse de 1910’da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden yapılarak eğitim öğretime devam etti. Milli mücadele döneminde Yunan işgalinden de nasibini aldı. Bursa’yı işgal eden Yunanlılar okulu karargah olarak kullandı. İşgal sonrası geri çekilen Yunanlılar okulu tahrip etti. Dönemin parasıyla bin 50 kuruş harcanarak yeniden onarılan Hoca İlyas Ortaokulu, yaşadığı onca badireye rağmen ayakta kalmayı başararak mezun vermeye devam etti. Kurulduğu 1468 yılından günümüze kadar mezun veren Hoca İlyas Ortaokulu 2 devlet, 30 padişah, 12 cumhurbaşkanı dönemine tanıklık etti, 1 işgal ve sayısız deprem görmesine rağmen yıkılmayan Hoca İlyas Ortaokulu’nda günümüzde hala ders zili çalmaya devam ediyor.


Dönemin iş insanı Hoca Mehmet Çelebi tarafından vakfedildi


Fatih Sultan Mehmet döneminde tüccarlık yapan Hoca Mehmet Çelebi’nin, babası Hoca İlyas adına okul yaptırıp vakfettiğini söyleyen Hoca İlyas Ortaokulu Müdür Yardımcısı Ömer Kadri Bozali, “Bu okul Türkiye’nin en eski okullarından hatta belki de en eskisi. 1468 tarihinde Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulmuş bir okul, Hoca İlyaszade Hoca Mehmet Çelebi tarafından vakfedilmiş. Vakfedildiği yıl kayıtlarda bir mektep binası, binanın hemen yanında bir ev ve bahçesi vakfedildiği yazıyor. Bu şekilde 556 yıl önce banisi Hoca İlyaszade Mehmet Çelebi tarafından vakfedilmiş bir kurum. Bu eğitim kurumunu diğer okullardan ayıran birkaç özellik daha var. Onlardan biri vakfedildiği tarihten günümüze kadar ismi değişmeyen yegane okul. Hoca İlyaszade Vakıf Mektebi olarak vakfedilmiş. Sonraki dönemlerde Hoca İlyaszade İlk Mektebi, Müdafa-i Milliye Hoca İlyaszade İlk Mektebi, Hoca İlyas İlk Mektebi, Hoca İlyas İlkokulu ve en son olarak Hoca İlyas Ortaokulu olarak varlığını devam ettiriyor” şeklinde konuştu.


Depremde yıkıldı, işgalde düşmana karargah oldu


1855 yılında depremde tamamen yıkılsa da 1910’da yeniden inşa edilen, milli mücadele döneminde ise bu kez Yunan askerlerine karargah olan Hoca İlyas Ortaokulu’nun yıkılmadan ayakta kaldığını kaydeden Bozali, “Aynı mekanda eğitimine 1468’den beri devam eden bir kurum. Şu an görülen bina okulumuzun üçüncü binası. Daha önceki binalar da deprem ve benzeri sebeplerden dolayı yıkılmış. Bu bahçemizin içerisinde mevcut kalıntıları da vardır. Ayrıca büyük afetler haricinde eğitimin kesintiye uğramadığı bir okul burası. 556 yıllık bir eğitim geçmişine sahip olan bir kurum. 1855 yılındaki depremde tamamen yıkıldığını biliyoruz. 1910 yılında Vakıflar Müdürlüğü tarafından günümüzdeki bina inşa edilmiş. Daha sonra bu bina Bursa’nın işgalini de görmüş. Hatta kitabemizin üzerinde enteresan bir ibare var, ‘Müdafa-i Milliye Hoca İlyaszade Vakıf Mektebi’ yani Milli Mücadele mektebi. Milli mücadelede bu okulun ilk müdürlerinden Ömer Fevzi Güven Yunan işgalinde milli mücadeleye destek verdiği için Malta adasına sürgüne gönderilen kişilerden birisi. Ayrıca Yunan işgali döneminde bu okul karargah olarak kullanılmış, hatta terk ederken de binaya bir hayli zarar vermişler. Bin 50 kuruşluk masrafla eski haline getirilebilmiş” dedi.


Siyasetçiden sanatçıya onlarca ünlü buradan mezun oldu


Eğitim verdiği 5 asır boyunca sayısız ünlünün bu okuldan mezun olduğu belirten Bozali, “Cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren bütün öğrencilerin elimizde fotoğraflı listeleri, öğretmen kayıt defterleri, öğrenci künye defterleri elimizde mevcut. Türkiye’nin ünlü karikatüristlerinden Cemal Nadir, bu okulda resim öğretmeni olarak görev yapmış. Yine Türkiye’nin ilk Sümerologlarından Muazzez İlmiye Çığ’nın babası Hafız Zekeriya İtil okulumuzda öğretmen olarak görev yapmış. Ayrıca meşhur öğrencilerimiz var. 80’li yılların milli eğitim bakanı Orhan Cemal Fersoy, dönemin milli savunma bakanı Ümit Halit Bayülgen okulumuzun öğrencileri arasında. 80’li yılların milli güvenlik komitesi ve kara kuvvetleri komutanı olan Nurettin Ersin okulumuzdan mezun oldu. Tiyatrocu ve karikatürist Altan Erbulak bu okuldan mezun oldu. Eski genel kurmay başkanlarından Faruk Gürler’in oğlu Prof. Dr. Çetin Gürler GATA Başhekimliği yaptı, kendisi okulumuzdan mezun oldu. Daha pek çok ismini sayamadığımız kişiler var. Günümüzde de iş insanlarından, sanatçılara kadar pek çok isim okulumuzdan mezun olmuş. Köklü geniş bir tarihe sahip bir okul burası” ifadelerini kullandı.


“Hem ailem hem de benim üzerimde önemli yeri var”


Ailesinin tüm fertlerinin bu okulda mezun olduğunu söyleyen Hoca İlyas Ortaokulu 1967 mezunu Muhsin Özyıldırım, “Bu okulun hem benim hem de ailem üzerine çok büyük önemi var. Bu okulun ilk öğretmenlerinden ve uzun yıllar burada müdürlük yapan Osman Necati Epcim dedemizdi. Annem, babam, dayım, teyzem hepsi burada okudular. Ağabeylerim burada okudu. Ben, yeğenlerim ve kuzenim burada okudu. Bu okulla ailemizin tanışması uzun yıllara dayanıyor” dedi.


“Eğitimin devam ettiğini görmek mutluluk verici”


Mezun olduğu okulunun hala öğrencilerle dolup taşmasından dolayı mutluluğunu dile getiren Hoca İlyas Ortaokulu 1966 mezunu Hüseyin Özler, “Hoca İlyas Ortaokulu günümüzde olduğu gibi o yıllarda da prestijli bir okuldu. Burada eğitim görmek ayrıcalıktı. Evimin hemen yanında bir ilkokul olduğu halde buraya yürüyerek gelmeyi göze alarak burada okumak istedim. Gerçekten çok güzel bir öğrencilik geçirdik. Çocuklar burada oynarken geldiğimde bahçede çocuklar oynuyor, içeri girerken bir kaçı koşarken çarpıyor, inanın o çarpmanın zevki bile bambaşka. Burada hala eğitimin öğretimin devam ettiğini görmek gerçekten mutluluk verici” şeklinde konuştu.


“Bu okuldan mezun olduğum için gurur duyuyorum”


Tarihi boyunca Hoca İlyas Ortaokulu’nun en prestijli okullar arasında olduğunu kaydeden Hoca İlyas Ortaokulu 1964 mezunu İbrahim Sedat Denizci, “Bu okuldan mezun olduğum için gurur duyuyorum. Ailemin okulu desem yeridir. Ablam, kız kardeşim, çocuklarım hepsi bu okulda okudular. Buradan mezun olmanın ayrıcalığını tüm hayatım boyunca yaşadım. Buradaki arkadaşlıklarım da baki kaldı. Birbirimizden kopmadık, arkadaşlığımızı devam ettiriyoruz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Kurum, depremde evi yıkılan başöğretmenin yeni evine misafir oldu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremde evi yıkılan baş öğretmenin yeni evine misafir oldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Adıyaman ziyaretinde 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan 3 çocuk babası sınıf öğretmeni Şemsettin Güler’i yeni evinde ziyaret etti. Bakan Kurum, meslekte 34 yılını dolduran ve “başöğretmenlik” unvanını alan Güler’in Öğretmenler Günü’nü kutlayarak “Ev yapılır, yol yapılır, alt yapı yapılır, hastane yapılır ama eğitim vermek, bir insanı yetiştirmek hepsinden daha değerlidir. Allah sizden razı olsun. Tüm öğretmenlerimizin gününü tebrik ediyoruz, iyi ki varsınız” dedi. Adıyaman’da yaşayan ve yaklaşık 34 yıldır sınıf öğretmenliği yapan Şemsettin Güler’in evi Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkıldı. Çok sayıda akrabasını depremde yitiren Şemsettin Güler ve ailesi, bir süre önce Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı tarafından Örenli Mahallesi’nde inşa edilen yeni evlerine yerleşti. “Ev, yol yapılır ama insan yetiştirmek hepsinden daha değerli” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Adıyaman programı kapsamında 3 çocuk babası Güler’in yeni evine misafir oldu. Başöğretmen Güler’in Öğretmenler Günü’nü kutlayan Bakan Kurum, “Tüm öğretmenlerimizi seviyoruz. Allah, onları başımızdan eksik etmesin. Sizin nezdinizde, tüm Türkiye’deki, Adıyaman’daki öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyorum. Ev yapılır, yol yapılır, alt yapı yapılır, hastane yapılır ama eğitim vermek, bir insanı yetiştirmek hepsinden daha değerlidir. Allah sizden razı olsun. İyi ki varsınız” ifadelerini kullandı. Bakan Kurum, sohbet sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileterek, bölgedeki çalışmalar hakkında bilgi verdi. “Bir insanın hayatına dokunmak çok farklı” Borsa İstanbul İlkokulu’nda görev yaptığını söyleyen Güler, sınıf öğretmenliğini çok sevdiğini şu sözlerle ifade etti: “Öğrencilerim bu yıl beşinci sınıfa geçti. Okulumuzda güçlendirme olduğu için biz de başka okula geçtik. Tabi öğrenciler bu arada bizi biraz özledi. Görür görmez hemen kucaklaşmaya çalışıyorlar. İlkokul sınıf öğretmeni olmak çok güzel. Öğretmenlik çok kutsal bir meslek. Bir insanın gelecekle ilgili hayatına küçük bir dokunuşta bulunmak çok farklı bir şey.” Kanada’da yaşayan oğlunu görüntülü arayıp Bakan Kurum ile görüştüren Güler, “Tabi farklı ülkelerde de dostlar, akrabalar, arkadaşlar var ama kendi ülkemiz gibi başka bir ülke yok. Bizim memleketimiz cennet. Kendi vatanımızın, memleketimizin kıymetini bilmek zorundayız” şeklinde konuştu.
Kayseri Melikgazi Belediyesi ve Erciyes Üniversitesi’nden temiz çevre farkındalık etkinliği Melikgazi Belediyesi ve Erciyes Üniversitesi, Avrupa Atık Azaltım Haftası dolayısıyla ’Avrupa Atık Azaltım Çarşı Temizliği-Farkındalık Etkinliği’ isimli bir etkinlik gerçekleştirdi. Melikgazi Belediyesi ekipleri, Erciyes Üniversitesi Çevre ve Sıfır Atık Kulübü, Erciyes Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri ile birlikte Cumhuriyet Meydanı ve çevresini temizleyerek sıfır atık ve temizlik konusunda farkındalık oluşturdu. Melikgazi Belediyesi’nin en önemli giderleri arasında temizlik harcamalarının olduğunu belirten Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, gerçekleştirilen farkındalık etkinliğinin temiz çevre için önemine değinerek; "Melikgazi Belediyemizin en önemli giderleri arasında temizlik giderleri yer alıyor. Bütçemizin üçte birini temizliğe harcıyoruz. Personelimizin üçte biri temizlik yapıyor. 40 adet çöp kamyonu, 22 adet yol süpürme aracı, 15 adet geri dönüşüm aracı ve dört yüzün üzerinde çalışanımızla Melikgazi’mizi temizliyoruz. Her gün temizliyoruz, her gün kirleniyor. Dolayısıyla yapılan etkinlik bilinçlendirme açısından oldukça önemli. Bu güzel etkinlikte emeği geçen Erciyes Üniversitesi öğretim üyelerimize, öğrencilerimize ve mesai arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum" dedi. Erciyes Üniversitesi Çevre Sorunları ve Temiz Üretim Araştırma ve Uygulama Merkezi Öğretim Üyesi Berna Akın ise; "Avrupa Atık Azaltım Haftasında Erciyes Üniversitesi öğrencileri ve Melikgazi Belediyesi personelleri ile iş birliği içerisinde bir farkındalık faaliyeti oluşturmak için buradayız. Çevre temizliği yaparak çevreye duyarlı vatandaşların dikkatini çekmek, onların da bu konuya katkılarını sağlamak için bir aradayız” dedi. Sosyal Sorumluluk Projesi çerçevesinde sürekli benzer etkinlikleri Melikgazi Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirdiklerini dile getiren Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Nilgün Karsan, destekleri için Başkan Palancıoğlu’na teşekkür etti. Daha temiz bir çevre için gerçekleştirilen farkındalık etkinliği vatandaşlar tarafından büyük takdir topladı.
Ordu UFK Başkanı Şenocak: “Fındık üretici destekleme modeli revize edilmeli” Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Başkanı Cem Şenocak, fındık üreticisinin desteklenmesi modelinin revize edilmesi gerektiğini belirterek, “Fındık üreticisini tekrar bahçesine döndürmek gerekir. Bugün dünya fındık ihracat payımız yüzde 60’lara düştü. Üreticiyi doğru desteklersek yeniden eskisi gibi yüzde 80’lere ulaşabiliriz” dedi. Fındık ihracatından son on yılda ithal girdi maliyeti olmadan 20 milyar doların üzerinde döviz sağlandığını belirten Şenocak, 10 yıl öncesine kadar yüzde 80 bir pazar payına sahip olduklarını bugün ise yüzde 60’lara kadar düştüklerini dikkat çekti. Şenocak, “Fındık politikasını doğru yönetirsek yeniden yüzde 75-80’lere gelebiliriz” diye konuştu. "Fındık üreticisi bahçeden koptu" Şenocak, bu politikanın doğru yönetilmesi için üreticiyi destekleme politikalarının revize edilmesi gerektiğini kaydederek, “Fındık üreticisi bahçeden koptu. Üreticinin iyi tarım uygulamaları ile desteklenerek bahçesine dönüşünü sağlayıp gelirini artırmak çok önemlidir” ifadelerini kullandı. Şenocak, şöyle devam etti: “Özellikle fındıktan başka alternatifi olmayan sarp ve eğimli arazilerde, miras yoluyla küçülmüş bahçelerde maliyetini karşılamakta zorlanan üretici yapısının tekrar kazanılması için destekleme modelleri ve miktarları büyük önem arz eder. Düz ovalarda birçok alternatif üretim yapabilen geniş arazilerde fındık dikimi olan miras bölünmeleri henüz çok artmamış bölgelere olan destekle; sarp meyilli alternatifi olmayan ancak çok büyük bir alana yayılmış bölünmüş, küçük bahçeler haline gelmiş üretici yapısı aynı modelle desteklenmemelidir. Bu iki üretici yapısı muhakkak ayrı şekillerde desteklenmelidir. Çünkü bu işin birde sosyal boyutları vardır.” Fındık üreticisinin bu şartlarda ekonomik zorluk yaşaması sebebiyle yıllar içerisinde Büyükşehirlere göç ettiğini ve bu göçün halen devam ettiğini kaydeden Şenocak, ”Bu durum büyük şehirlerin yükünü artırmakta sıkıntılarını büyütmektedir. Bundan dolayı doğru destekleme modeli revizelerle acilen yapılandırılmalıdır. Göç önlenmeli, üretici bahçesine tekrar döndürülmelidir. Bu çalışma büyükşehirlerinde yükünü azaltacaktır. Büyük şehirlerde çarpık yapılaşma engellenecek hatta sosyal ekonomik açıdan bunalmış fındık üreticisi aileler üründen elde ettikleri gelirle geçinebileceklerine inanırlarsa kendi ata topraklarına büyük ölçüde geri dönüş sağlayacaktır.”