POLİTİKA - 06 Kasım 2024 Çarşamba 10:47

"Trump ile Erdoğan karakter olarak birbirlerine yakın. Bu bir avantaj"

A
A
A
"Trump ile Erdoğan karakter olarak birbirlerine yakın. Bu bir avantaj"

Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’un seçim zaferini yorumladı. Arı, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD’de ikinci kez başkanlık koltuğuna oturacak Donald Trump karakter olarak birbirlerine yakın. Bu bir avantaj olarak değerlendirilebilir" dedi.


ABD’deki seçim sonuçlarını değerlendiren Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, “ABD’deki seçimlerin sonuçları herkesin merak ettiği bir konu. Bizi de ilgilendiriyor. Ancak önceki seçimler kadar yoğun bir ilgi görmedim. Bunun da sebebi, Trump’ın ne olduğu belli, Biden dolayısıyla da Harris’in ne yapacağı belli. Dolayısıyla çok fazla sır olmayan yani politikalar aşağı yukarı belli olan iki politikacı oldukları için ve bölgeye yönelik politikaların da çok derin bir değişiklik beklentisi olmadığı için bu seçimlerin önceki seçimlere göre daha az ilgi gördüğünü düşünüyorum" dedi.



“Samimi ilişkiler devam edecektir”


Seçimlerin Türkiye açısından biraz daha kritik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tayyar Arı, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki defa Beyaz Saray’da Trump ile görüştü. Biden döneminde hiç böyle bir görüşme olmadı. Trump’la daha samimi bir ilişkinin olabileceğini düşünüyorum. Yani daha kolay iletişim kuracaklardır. Çünkü Erdoğan ile Trump karakter olarak da birbirlerine yakın olduğu için konuşabiliyorlar. Dolayısıyla bu anlamda bazı şeyleri kolay doğrudan doğruya ifade edebiliyorlar. Bu bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Ama geçmiş Trump döneminde CAATSA yaptırımlarıyla ilgili kongreden geçen bir karar, bir de sözde Ermeni soykırımıyla alakalı bir karar var. Burada kongre sanki Trump-Erdoğan yakınlaşmasından rahatsızlığını, Türkiye aleyhtarı bu kararlarla gösterdi. Trump, kongreyi, kendi partisini kontrol edemedi. Dolayısıyla Trump’ın bazı hareketleri bu tür sorunlara da yol açabiliyor. Yani benzer sunumlarla yeniden karşılaşabiliriz. Bu ihtimal de var” diye konuştu.



“Amerika’da kararı sistem verdiği için seçim sonrası radikal değişiklikler görülmeyecek”


Derin ABD çıkarları itibarıyla bakıldığında çok radikal değişiklikler görülmeyeceğini ifade eden Tayyar Arı, “Yani üslup değişiklikleri var. Yani Türkiye’nin NATO içerisindeki yeri, Türkiye-Amerika ilişkilerindeki sorunlar, Obama, Trump ve Biden bir süreklilik arz ediyor. Yani evet belki bir üslup değişikliği var. Ama sorunlarda ilerleme ve gerileme yok. Türkiye-Rusya ilişkisinden halen rahatsızlar, S400 meselesi halledilmiş değil, F-35 projesinden geri dönülmüş değil. F-16 satışları gerçekleşmiyor. Türkiye’nin Filistin sorununa yakınlığı belli. Bu da ABD hükümetlerini rahatsız edecek, Trump’u da rahatsız edecek. ABD, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a tahkimat yapıyor. Bu devam edecek. Bunlar da ABD’de partiler üstü bir mesele haline geldi. ABD yönetimi özellikle Trump Suriye’den çekileceğine karar verdiği zaman Beyaz Saray ekibi, Pentagon ve CIA devreye girip ikna etti. Sonuçta da çekilmedi. Dolayısıyla en son kararı sistem veriyor” dedi.



“Türkiye de eli boş bir ülke değil”


Suriye’deki YPG ile ilgili bir gelişme yaşanacağını sanmadığını belirten Arı, “Orada Amerika’nın kalıcı olma hedefi var. Buradaki varlığı ile hem Suriye politikasını denetleme imkanına sahip hem de İran’ın İsrail’e ulaşımını havadan kesiyor. Ayrıca Irak, Türkiye, Suriye ve Ürdün üzerinde bir baskı oluyor. Bu bölgede üst avantajlarıyla belki ileride kendi çıkarları için YPG adı üzerinden varlığını kullanacak. Oraya büyük bir üst kurmayı da düşünüyor olabilir. Askeri operasyonlar ve radar üssü de olabilir. Amerika oradaki varlığını uzun vadede düşünüyor. YPG olmaz SDG olur, kendi denetiminde bir bölge olmasını isteyecektir. Bura bağımsız bir Kürt devletine dönüşür mü? Amerika’nın uygulamalarına baktığınızda, Kosova’yı bağımsız yapmıyorlar. Erbil yönetimi, 2018 yılında bağımsızlığı için referanduma gittiğinde ABD arkasında durmadı. Çünkü bağımsız olursa kendi politikaları olur, bölgede o politik denklem içerisinde yer bulur. Bu şekilde manipülasyonu daha kolay. Dolayısıyla Suriye üzerinde özel bir yapılanma Amerikan çıkarlarına daha uygun olacaktır. Bu yapılanmanın boyutu ve hareket alanı ne kadar olur onu bilemiyoruz. Türkiye bunu engelleyebilir mi? Buradaki gelişimin bir devlete dönüşmesini engelleme konusunda Irak’ta nasıl bir tutum aldıysa, burada da benzer bir tutum alacaktır. Ya Suriye hükümetiyle birlikte buna karşı çıkacak ya da Rusya ile işbirliği yapacak. Ama bir şekilde Suriye’nin bölünmesini engellemeye çalışacaktır. Türkiye de eli boş bir devlet değil. Belli kartları var” dedi.



"Türkiye’siz bir NATO’yu kimse düşünemez"


Avrupa’nın Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasını hiçbir zaman istemeyeceğini belirten Arı, “Haritaya baktıkları zaman zaten bu anlaşılıyor. Yani diyoruz ya ‘Türkiye, Türkiye’den ibaret değil.’ Sadece Türkiye’den ibaret bile olsa Türkiye’siz bir NATO güney kanadı çöker. NATO bölgede bir dengedir. Türkiye, NATO’dan çıkacaksa başka bir yerle işbirliği yapacak. Rusya’yla iş birliği yaparsa ne olacak? Rus etkisini düşünün. Ortadoğu ve Akdeniz’deki Rus etkisine, boğazlardaki Rus etkisine, boğazlardan Rus gemileri Akdeniz’e geçerse ne olacak? Dolayısıyla bu Avrupa’nın güvenliği için de çok büyük bir risktir. Ortadoğu’da Amerika çıkarları ve güvenliği açısından büyük risk. İkinci Dünya Savaşı’nda sürekli Türkiye’ye savaşa gir diye baskı yapmadılar mı? Neden? Sovyetler Birliğine cephe alsın, onu zayıflatsın diye. Şimdi buna ihtiyaçları olmayacak mı? Olacak. Dolayısıyla Türkiye’nin burada olması her zaman için bir ikinci cephedir. Bu her zaman için Rusya’yı böler. Kaldı ki bugünkü Türk Cumhuriyetlerini dahil edersek daha büyük bir avantaja sahip Türkiye. Yani Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkistan ile daha büyük bir coğrafyada etki oluşturabilmiş bir Türkiye’nin sağlayabileceği avantajlarla vazgeçildiği zaman getireceği maliyetler hiçbirbirine uygun değil. Arada büyük farklar var. Dolayısıyla böyle karşılaştırdığımız zaman onlar da bu stratejik dengeleri hesap edebiliyorlar. Çünkü bunlar da Türkiye’nin çıkarıdır. Zaten Türkiye’nin ayrıcalığıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin kendi kozları var, onları da oynayabilir. Yani Türkiye’deki siyasi iradenin bunu ne kadar önemseyeceği ve nereye kadar bu işin peşinde olacağına bağlı ki Türkiye’nin bunu çok önemsediğini biliyoruz” dedi.



"Amerika siyasetinde Yahudi etkisi var"


Amerikan politikasının İsrail’e yönelik politikasının partiler üssü olduğunu belirten Arı, “Yani partilere ve liderlere bağlı değil. Üslup farkı var. Yani Cumhuriyetçiler daha radikaldir, daha siyonisttir. Çünkü siyonist oylar var. Dolayısıyla bunlar Cumhuriyetçi politikaları belirliyor. Onlar da İsrail yanlısıdır. Müthiş bir şekilde İsrail yanlısı. Bir de Demokratlar içerisinde hakim olan Yahudi nüfus var. Yani Amerika’da Yahudi nüfus, gerçekten Yahudi nüfus Demokratlara oy veriyor. Dolayısıyla öyle ya da böyle hangi parti gelirse gelsin bu nedenlerle ve Amerika’daki Yahudi etkisi dolayısıyla, ki Yahudiler Amerika’da bürokraside, medyada, finans dünyasında, basında ve siyaset kurumunda varlar. Hemen hemen yaşamın her yerinde ciddi anlamda etkileri olan bir yapılanma. O nedenle de Amerikan siyasetinde büyük etkisi var. Bu nedenle de Amerika’da hiç kimse Yahudilere karşı duramıyor" diye konuştu.



"İsrail’in güvenliği politikası, Amerika’nın Ortadoğu politikasının merkezinde yer alıyor"


İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kongredeki son konuşmasına benzer fotoğrafların her konuşmasında olduğunu belirten Arı, "Yani bütün kongre üyeleri kendi başkanına yapmadığı tezahüratı İsrail başbakanına yapıyor. Dolayısıyla bu enteresan bir durum. Yani acıklı bir fotoğraftı. Bu son fotoğraf Gazze’deki işgal ve soykırıma rağmen yapıldı. Dolayısıyla tüm birleşik oturumda Senato ve Temsilciler Meclisinin bulunduğu, konukların da bulunduğu, 600’ü aşkın insanın bulunduğu yerde tüm insanların Netanyahu’nun her bir konuşmasında kalkıp alkışlamasını izlediler. Böyle bir kongre, böyle bir Amerika’nın politikalarının başkanlar tarafından değiştirilebileceğini ben tahmin etmiyorum. Ama her zaman Cumhuriyetçiler daha radikaldir bu konuda. Daha ileri giderler İsrail’i destekleme noktasında. Ama Demokratlar biraz daha çekingen, utangaç diyorlar. Ama son süreçte hiç de öyle olmadı. Yani Biden’ın verdiği destek hiç öyle utangaç ve sıkılgan bir politika değildi. Olabildiğince açıktan ve pervasızca destek verdi. Bu da şunu gösteriyor; yani Harris gelse de Biden politikasının devam edeceğini görebiliriz. Yani İsrail’in güvenliği politikası, İsrail’in varlığının sürdürülmesi politikası, Amerika’nın Ortadoğu politikasının merkezinde yer alır. En önemli önceliğidir. Bu öncelik hiçbir zaman değişmedi. Yani 100 yıldır değişmedi. Amerika’nın sayesinde böyle bir imkana sahip oldu. Son kez tüm süreçlerde de Amerika, İsrail’e koşulsuz destek verdi. Amerika’nın İsrail politikası başkanlarla değişecek bir politika değil. Yani burada dozaj farkı sadece. Mesela Obama, Netanyahu’yu biraz sevmezdi. Ama Netanyahu, Obama döneminde de kongrede gitti konuştu ve ayakta alkışlandı. Dolayısıyla böyle bir vaziyet var. Onun için başkanların kim olduğunu onlar çok önemsemezler. Çünkü diyorlar ki Amerikan hükümeti, Amerikan devletinin politikası değişmez” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir CHP lideri Özel: "Kırmızı çizgimiz toplumsal mutabakat olmalı" CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak temel yaklaşımımız şudur ki hiçbir Kürt, ’Ben ikinci sınıf vatandaş hissetmiyorum’ diyene kadar bu sorun demokratik yollarla çözülmelidir ama bu çözüm aranırken olmazsa olmaz kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakat olmalı" dedi. CHP Eskişehir İl Başkanlığı tarafından ‘Bilim ve Demokrasi Işığında Yükseköğretimi Yeniden Düşünmek’ başlıklı Yükseköğretim Buluşması programı düzenlendi. Programa CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partililer, akademisyenler ve üniversite öğrencileri katıldı. “Olağanüstü durumla karşı karşıyayız ve bu durumda olağan davranışlar sergilemek mümkün değil” Programda, kayyum atamaları hakkında konuşan CHP Lideri Özel, “Geçtiğimiz hafta Esenyurt’ta, Türkiye’nin en büyük ilçesinde, Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanına kayyum atandı ve gündem bir anda tamamen buraya odaklandı. Biz de hafta sonu kampımızı iptal ederek bütçe görüşmeleri öncesinde partimizi kampa alıyoruz. Hem bütçeyi hem partimizin genel siyasetiyle meclis grubunun uyumunu konuştuğumuz, tartıştığımız ve nasıl bir bütçe dönemi geçireceğimizi, halkın bütçesini nasıl savunacağımızı ele aldığımız bir kamp yapıyoruz. Onu da iptal ederek İstanbul’a koştuk hep beraber. Merkez Yönetim Kurulu’nun başkanı olmak üzere meclis kurulumuzu, parti meclisimizi, yani partinin kurultay dışındaki bütün yetkili organlarına İstanbul’da topladık. Sonunda bir sonuç tespit ettik. Biz olağanüstü durumla karşı karşıyayız ve bu durumda olağan davranışlar sergilemek mümkün değil. Ben de bütün programlarımı iptal ettim ve yeni gelişmelere göre programları revize etmeye başladık” dedi. “YÖK’ü kaldırıp üniversiteleri özgürleştireceğiz" KYK yurtlarının yetersiz olduğunu ve öğrenciler açıkta kaldığını iddia eden Özgür Özel, “Türkiye’de KYK yurtları öğrencilerin sadece yüzde 13’ünü barındırabiliyor. Bu rakamın daha iyi olduğu Anadolu şehirleri var. En felaket durum İstanbul’da. Sadece yüzde 2,6. Yani üniversiteyi açıyorsun, öğrenciyi alıyorsun. Okula kaydını yaptırıyor, başını sokacak yer arıyor. 100 öğrenciden 97 buçuğuna İstanbul’da, ’Başının çaresine bak kardeşim’ diyor. Ya da Türkiye’de 100 öğrenciden 87’sine, ’Git nerede kalırsan kal’ diyor. Devlet olarak böyle yapıyorsun. Tabii buna koca bir ’Niye’ diye bakmak lazım. Örneğin finans modelleri tartışılır. İhtiyaç var mı, tartışılır. Bu ülkede boğaza köprü yapmaya paraları var, imkanları var. Finans bir şekilde bulduruyorlar, hepimizi borçlandırıyorlar. Yıllarca ödüyorlar falan. O tartışmaları ve eleştirileri hepsini bir kenara bırakarak tünele para var, köprüye para var, TOKİ’nin lüks konutlar yapmasına para var. Her şeye para var ama öğrenci yurduna para yok. TOKİ’ye bir talimatla bütün şehirlerde ihtiyaç kadar öğrenci yurdu yaptırmak o çok övünülen projelerin herhangi bir tanesine bulunacak kaynak da çözülebilecek bir iş. Bu ülkede kimse öğrenci yurduna kaynak aktarılmasına itiraz etmez ama yapmıyorlar. Niye? Son derece politik, son derece siyasi, son derece kötü niyetli. Çünkü başını sokamayan birinin karşısına bir cemaatin, bir tarikatın temsilcilerinin geçmesine, ’Hay hay, buyurun bizim yerimiz var’ demesine ve orada barınma sorunu çözülürken bir başka ilişkilenme biçimiyle o öğrencilerin kendi dünya görüşlerine göre kanalize edilmesini, onların kendilerine borçlandırılmasını ve ileride onların kendilerince belli noktalara taşınmasını planlayan ve bunu geçmişte başarmış olan FETÖ örgütü tek değil. Fethullahçı örgüt döndü kurşun sıktı, terör örgütü oldu, öyledir. En sert mücadeleye devam edilmeliydi ama henüz kuruşun sıkmamış olanlar veya kurşunu fiziki olarak sıkmak yerine başka türlü anayasal düzeni hedef alanlar, Cumhuriyeti hedef alanlar, kurucu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e husumet duyanların çeşitli kurumları ele geçirmekte olduğunu, onu da yine öğrenci yurtlarından başlayarak yaptıklarının altını kalın çizgilerle çizmek isterim. Biz ne yapacağız? Biz YÖK’ü kaldırıp, bu üniversitelerin sırtında bir yük olmaktan çıkarıp, üniversiteleri özgürleştireceğiz. Üniversitelerin hem bilimsel hem yönetsel özerkliğini sağlayacağız ve anayasal güvence altına alacağız” diye konuştu. “Ahmet Türk’e kayyum atayacak kadar ileri gidebiliyorlar” Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün görevden alınarak yerine kayyum atanmasına da değinin CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı: “Ben 2011’de CHP’nin Cezaevi Komisyonu Üyesi olarak aynı ziyarette hem Cumhuriyet Halk Partisi’nden Mustafa Balbay’dan haber alıp hem Milliyetçi Hareket Partisi’nden seçilmiş milletvekilini hem de o günkü HDP bugünkü DEM çizgisinden seçilmiş 4 milletvekilini aynı Silivri Cezaevi’nde ziyaret ediyorum. Aynı rapor yazılıyor, aynı gazetelerde haberleştiriliyor. O milletvekillerinin FETÖ’cülerin kumpasıyla içeride tutulduğunu ve bizim haklı, o gün tuttuğu pozisyon itibariyle Tayyip Bey’in haksız olduğunu söyledik. O günlerin kudretli savcısı Zekeriya Öz, ülkeyi nasıl terk etti kimse bilmiyor ama bir fare gibi kaçtı. Şimdi başka savcılar var. Yeni kumpaslar kuruyorlar ve tek hedefleri var, bir pazarlık. Ama Esenyurt’taki CHP’li belediye başkanına, Mardin’deki Ahmet Türk’e kayyum atayacak kadar ileri gidebiliyorlar. Biz samimi bir yerden bakıyoruz, diyoruz, ’Bir sorun konuşulacaksa gelin mecliste konuşulsun.’ Masanın etrafında tüm siyasi partiler yerlerini almalıdır. Açık ve şeffaf olunmalıdır, toplumsal mutabakat sağlanmalıdır. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak, temel yaklaşımımız şudur ki hiçbir Kürt, ’Ben ikinci sınıf vatandaş hissetmiyorum’ diyene kadar bu sorun demokratik yollarla çözülmelidir ama bu çözüm aranırken olmazsa olmaz kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakat olmalı.”
Kayseri Kayseri’nin tarihi yerin altından çıkıyor Kayseri’de kentin farklı noktalarında devam eden 4 önemli kazıda kentin binlerce yıllık tarihi gün yüzüne çıkarken, İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun, "Şehrin her bir noktasında farklı bir değer var" dedi. Kayseri’de 4 farklı bölgede devam eden kazı çalışmaları kentin tarihine ışık tutuyor. Kültepe, Keykubadiye, Roma dönemine ait mozaik yapı ve fosil kazılarından çıkan önemli veriler geçmişte ışık tutarken, Kayseri’nin tarihini de gün yüzüne çıkarıyor. İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun, kentte devam eden kazılar hakkında İhlas Haber Ajansı’na bilgiler verdi. Kültepe’deki kazıların 1948 yılında başladığına dikkat çeken Dursun, Kayseri’nin medeniyetler şehri olduğunun ve farklı dönemlere ait kazı çalışmalarının sürdüğünün altını çizdi. "Kültepe çok değerli bilgiler sunuyor" Şehrin bir noktasında farklı bir değerin olduğunu kaydeden İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun, "Şehrimizde çeşitli noktalarda farklı dönemlere ait kazı çalışmaları mevcut. Medeniyetler şehriyiz. Şehrin her bir noktasında farklı bir değer var. 1948 yılından beri Kültepe’de kazı çalışmaları sürüyor. Verilere baktığımız zaman değerli bilgiler sunan önemli bir yer. Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu hocamız tarafından kazılar devam ettiriliyor. Kültepe’de hem höyük kısmında hem de Karum kısmında kazılar gerçekleştiriliyor. Ortaya çıkan bir çok veri hem şehrimizin tarihi anlamında veri sunarken, bilmediklerimizi de bize göstermesi anlamında çok değerli. Tabletlerde yazılar var ve bu yazıların her biri ayrı veriler sunuyor. Ekseriyâsı ticaretle ve o dönemi yaşamıyla ilgili bize çok değerli bilgiler sunuyor. Kültepe’de sadece tablet çıkmıyor. Bunun dışında farklı gündelik hayata dair taşınmaz kültür varlıklarını görüyoruz. Bu anlamda biz şehrimizin tarihini tarihlendirirken 6 bin yıllık geçmişi Kültepe’ye dayandırarak söylüyoruz ama Fikri hocam bunun 7 bin yıla dayandığını da söylüyor" dedi. Anadolu Selçuklu Devleti’nin önemli yönetim merkezlerinden birisi gün yüzüne çıkıyor Keykubadiye Sarayı kazısı hakkında bilgiler veren Şükrü Dursun, "Anadolu Selçuklu Devleti’nin önemli saraylarından birisi olan Keykubadiye Sarayı bugün şeker fabrikası sınırları içerisinde Şeker Gölü’nün doğusunda kalan bir alanda yerleşim gösteriyor. Orada da Prof. Dr. Ali Baş hocamızın başkanlığında 2025 yılından bu yana sürekli haline gelen kazılar var. Tarihi kaynaklardan da bildiğimiz kadarıyla Anadolu Selçuklu’nun önemli yönetim merkezlerinden birisi. Alaeddin Keykubat’ın 1220’li yılların başlarında inşa ettirdiğini bildiğimiz bir yer. Her yıl kazılarda çeşitli veriler ortaya çıkıyor. Çini buluntuları çok farklı. Figürlü veya çeşitli geometrik çiniler olsun o dönem sarayın nasıl bir süslemeye sahip olduğu anlamında bilgi sunuyor. Bunu dışında çeşitli seramikler, farklı taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları ve yapılara ait temeller çıkıyor. Biz tarihi kaynaklara bakında Keykubadiye Sarayı’nın çok uzun soluklu olmadığını görüyoruz. Çünkü 1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğollar tarafından yakılıp yıkıldığı bilgisi var. Sonrasında adını kaynaklardan duymadık. Sadece Keykubat düzlüğü diye kaynaklarda geçebiliyor. Orası da önemli bir alan. Çalışmalar sürüyor. Her yılda sarayla ilgili yeni bilgiler sunuluyor" ifadelerini kullandı. "3. yüzyıl Roma yapısı olan villa kalıntısı turizm destinasyonu olacak" İncesu ilçesine bağlı Örenşehir Mahallesi’nde bulunan mozaikli yapı kalıntısı kazılarını değerlendiren Dursun, "Oradaki çalışmalarda da 3. yüzyıl Roma dönemine ait bir villa yapı kalıntısı mevcut. Taban mozaiği anlamında 600 metrekareye ulaşan bir taban mozaiği var. Geometrik süslemeleri ön plana çıkıyor. Yazının da kullanıldığı örneklerde mevcut. Çalışmalar da epey yol kat edildi. Müze Müdürlüğümüz başkanlığında devam ediyor. Kayseri Büyükşehir Belediyemizin de destekleri var. Can Erpek hocamızın da bilimsel danışmanlığını alıyoruz. Güzel bir ekip işiyle çalışmalar sürüyor. Valimiz desteklerini veriyor. Kazılar bittiği zaman ören yeri olarak mevcut halini de koruyarak vatandaşların ziyaretine açmak. Önemli bir turizm destinasyonu haline getirmek. Şu anda bile yapılan çalışmalarda mozaiklerin nitelikli olduğunu görüyoruz" şeklinde konuştu. 7,5 milyon yıllık fosiller gün yüzüne çıkıyor Kocasinan ilçesinde bulunan Yamula Barajı kıyısında devam eden fosil kazısı hakkında konuşan Dursun, "Müze Müdürlüğümüz başkanlığında Prof. Dr. Okşan Başoğlu hocamızın bilimsel danışmanlığında fosil kazıları da yine Büyükşehir Belediyemizin destekleri ile devam ediyor. Her yıl farklı canlı türlerine ait veriler görebiliyoruz. 7,5 milyon yıllık fosillerden bahsediyoruz. Şu an Kayseri’de var olmayan, nesli bitmiş türlerin de orada olduğunu biliyoruz. 3 toynaklı at var. Fillerin atası şeklinde farklı isimlendirmeleri olan canlılar var. Bugün Afrika’da var olduğunu gördüğümüz canlı türlerinin bazılarının da aslında bu bölgede yaşamış olduğunu görüyoruz. Şehrimizin geçmişine sadece tarihi eser değil, canlı türü olarak da baktığımız zaman çok önemli veriler sunuyor. Özellikle fosil kazısı bunlardan birisi. Her yıl çalışmalar devam ediyor. Orada çıkanlar da hem bilim merkezinde hem de yapımına devam edilen fosil müzesinde sergilenecek" diye konuştu.
Aydın Aydın’da niyetçi olarak kullanılan tavşan ve papağan kurtarıldı Aydın’ın Efeler ilçesinde yasadışı şekilde niyetçi olarak kullanılan, belgesiz ve bakım ihmali olduğu tespit edilen bir tavşan ve İskender papağanı koruma altına alınırken, şahsa da idari para cezası uygulandı. Olay, Efeler ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre Adnan Menderes Parkı’nda bir şahsın hayvanları kullanarak niyetçilik yaptığı ve vatandaşlardan para talep ettiği ihbarı üzerine polis ekipleri harekete geçti. Polis ekiplerince tespit edilen şahıs, niyet işinde kullandığı tespit edilen bir tavşan ve papağan ile birlikte yakalandı. Hayvanların yasal olmayan bir işte kullanılması, kayıt ve belgelerinin olmaması üzerine Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma BüroAmirliği HAYDİ Polisi, durumu Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’ne bildirdi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü yetkililerince yapılan incelemelerde, yeşil renkli İskender Papağanı’nın yasadışı ticaretini önlemek amacıyla gereken CİTES belgesi ve faturalarının olmadığı, ayrıca ayağında kimlik halkasının da bulunmadığı belirlendi. Tavşanın ise uygun olmayan şartlarda tutulduğu ve ciddi bir şekilde bakımı ihmal edilerek sağlığının tehlikeye atıldığı tespit edildi. Her iki hayvan da kurtarılarak koruma altına alındı. Niyetçilik yaptığı tespit edilen şahsa ise idari para cezası uygulanırken, hakkında işlem başlatıldı.
Elazığ Elazığ’da Halk Ekmek Üretim Tesisi açılıyor Vatandaşların sağlıklı, kaliteli ve ekonomik ekmek ihtiyacını karşılayacak olan Elazığ Belediyesi Halk Ekmek Üretim Tesisi, 7 Kasım Perşembe günü hizmete açılıyor. Alt yapıdan üst yapıya, kültürden sanata, turizmden ulaşıma, spordan gençliğe, istihdam ve kalkınmadan çevre ve şehirciliğe kadar her alanda yatırımlarını birer birer hayata geçiren Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, sosyal belediyecilik çalışmaları doğrultusunda örnek projelerini hayata geçirmeye devam ediyor. Başkan Şerifoğulları bu kapsamda “Sosyal Belediyecilikte Elazığ Vizyonu” başlığı altında Elazığ halkının sağlıklı, kaliteli ve ekonomik ekmek ihtiyacını karşılayacak olan Halk Ekmek Üretim Tesisini şehre kazandırıyor. Üretimin tüm aşamalarının hijyenik ortamda, el değmeden ve yüksek kalitede gerçekleştirileceği Halk Ekmek Üretim Tesisi, Yıldızbağları Mahallesi’nde toplam 725 metrekare alan üzerinde oluşturuldu. Günlük 80 bin ekmek üretim kapasitesine sahip tesis, pazar günü dahil olmak üzere haftanın 7 günü hizmet verecek. Halk Ekmek Üretim Tesisinde üretilen ekmekler, toplam 52 satış noktasından vatandaşın sofrasına ulaştırılacak. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı, Cumhuriyet Meydanı, Kültür Park ve Halk Ekmek Üretim Tesisi olmak üzere Elazığ Belediyesi’ne ait 4 noktadan satışı gerçekleştirilecek olan halk ekmeklerin, kentin çeşitli bölgelerindeki 48 adet büfeden de satışı yapılacak. Tesiste üretilen bir adet ekmek, 7 liradan satışa sunulacak Vatandaşların kaliteli, hesaplı ve sağlıklı ekmek tüketebilmesi için bütün imkanlarını seferber eden Elazığ Belediyesi’nin Elazığlılara en iyi hizmeti sunma hedefiyle hayata geçirilecek Halk Ekmek Üretim Tesisinde ekmek fiyatları da belirlendi. Tesiste üretilen bir adet ekmek, 7 liradan satışa sunulacak. Ayrıca tesislerde yakın bir süreçte glütensiz ekmek üretimine de başlanacak. Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, ’’Eser, hizmet ve gönül belediyeciliği ilkesi ile kıymetli hemşehrilerimizle birlikte omuz omuza vererek aziz şehrimizin gelişimini, kalkınmasını ve büyümesini sürdürüyoruz. Gayemiz; katılımcı, kaliteli, memnuniyet esaslı yönetimle, aziz şehrimizi geleceğe hazırlamaya devam etmektir. Bu doğrultuda da sosyal belediyecilik çalışmalarımızı hız kesmeden devam ettiriyoruz. Kıymetli hemşehrilerimizin sofralarına sağlıklı, kaliteli ve ekonomik ekmeği ulaştırma amacı ile Sosyal Belediyecilikte Elazığ Vizyonu kapsamında Halk Ekmek Üretim Tesisimizi hayata geçirecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Geçmişte olduğu gibi bundan sonraki süreçte de sosyal belediyecilik çalışmalarımızla insanımızın yaşamına dokunmaya devam edeceğiz. 7 Kasım Perşembe günü açılışını gerçekleştireceğimiz Halk Ekmek Üretim Tesisimiz aziz şehrimize hayırlı olsun” dedi.