POLİTİKA - 06 Kasım 2024 Çarşamba 10:47

"Trump ile Erdoğan karakter olarak birbirlerine yakın. Bu bir avantaj"

A
A
A
"Trump ile Erdoğan karakter olarak birbirlerine yakın. Bu bir avantaj"

Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’un seçim zaferini yorumladı. Arı, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD’de ikinci kez başkanlık koltuğuna oturacak Donald Trump karakter olarak birbirlerine yakın. Bu bir avantaj olarak değerlendirilebilir" dedi.


ABD’deki seçim sonuçlarını değerlendiren Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, “ABD’deki seçimlerin sonuçları herkesin merak ettiği bir konu. Bizi de ilgilendiriyor. Ancak önceki seçimler kadar yoğun bir ilgi görmedim. Bunun da sebebi, Trump’ın ne olduğu belli, Biden dolayısıyla da Harris’in ne yapacağı belli. Dolayısıyla çok fazla sır olmayan yani politikalar aşağı yukarı belli olan iki politikacı oldukları için ve bölgeye yönelik politikaların da çok derin bir değişiklik beklentisi olmadığı için bu seçimlerin önceki seçimlere göre daha az ilgi gördüğünü düşünüyorum" dedi.



“Samimi ilişkiler devam edecektir”


Seçimlerin Türkiye açısından biraz daha kritik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tayyar Arı, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki defa Beyaz Saray’da Trump ile görüştü. Biden döneminde hiç böyle bir görüşme olmadı. Trump’la daha samimi bir ilişkinin olabileceğini düşünüyorum. Yani daha kolay iletişim kuracaklardır. Çünkü Erdoğan ile Trump karakter olarak da birbirlerine yakın olduğu için konuşabiliyorlar. Dolayısıyla bu anlamda bazı şeyleri kolay doğrudan doğruya ifade edebiliyorlar. Bu bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Ama geçmiş Trump döneminde CAATSA yaptırımlarıyla ilgili kongreden geçen bir karar, bir de sözde Ermeni soykırımıyla alakalı bir karar var. Burada kongre sanki Trump-Erdoğan yakınlaşmasından rahatsızlığını, Türkiye aleyhtarı bu kararlarla gösterdi. Trump, kongreyi, kendi partisini kontrol edemedi. Dolayısıyla Trump’ın bazı hareketleri bu tür sorunlara da yol açabiliyor. Yani benzer sunumlarla yeniden karşılaşabiliriz. Bu ihtimal de var” diye konuştu.



“Amerika’da kararı sistem verdiği için seçim sonrası radikal değişiklikler görülmeyecek”


Derin ABD çıkarları itibarıyla bakıldığında çok radikal değişiklikler görülmeyeceğini ifade eden Tayyar Arı, “Yani üslup değişiklikleri var. Yani Türkiye’nin NATO içerisindeki yeri, Türkiye-Amerika ilişkilerindeki sorunlar, Obama, Trump ve Biden bir süreklilik arz ediyor. Yani evet belki bir üslup değişikliği var. Ama sorunlarda ilerleme ve gerileme yok. Türkiye-Rusya ilişkisinden halen rahatsızlar, S400 meselesi halledilmiş değil, F-35 projesinden geri dönülmüş değil. F-16 satışları gerçekleşmiyor. Türkiye’nin Filistin sorununa yakınlığı belli. Bu da ABD hükümetlerini rahatsız edecek, Trump’u da rahatsız edecek. ABD, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a tahkimat yapıyor. Bu devam edecek. Bunlar da ABD’de partiler üstü bir mesele haline geldi. ABD yönetimi özellikle Trump Suriye’den çekileceğine karar verdiği zaman Beyaz Saray ekibi, Pentagon ve CIA devreye girip ikna etti. Sonuçta da çekilmedi. Dolayısıyla en son kararı sistem veriyor” dedi.



“Türkiye de eli boş bir ülke değil”


Suriye’deki YPG ile ilgili bir gelişme yaşanacağını sanmadığını belirten Arı, “Orada Amerika’nın kalıcı olma hedefi var. Buradaki varlığı ile hem Suriye politikasını denetleme imkanına sahip hem de İran’ın İsrail’e ulaşımını havadan kesiyor. Ayrıca Irak, Türkiye, Suriye ve Ürdün üzerinde bir baskı oluyor. Bu bölgede üst avantajlarıyla belki ileride kendi çıkarları için YPG adı üzerinden varlığını kullanacak. Oraya büyük bir üst kurmayı da düşünüyor olabilir. Askeri operasyonlar ve radar üssü de olabilir. Amerika oradaki varlığını uzun vadede düşünüyor. YPG olmaz SDG olur, kendi denetiminde bir bölge olmasını isteyecektir. Bura bağımsız bir Kürt devletine dönüşür mü? Amerika’nın uygulamalarına baktığınızda, Kosova’yı bağımsız yapmıyorlar. Erbil yönetimi, 2018 yılında bağımsızlığı için referanduma gittiğinde ABD arkasında durmadı. Çünkü bağımsız olursa kendi politikaları olur, bölgede o politik denklem içerisinde yer bulur. Bu şekilde manipülasyonu daha kolay. Dolayısıyla Suriye üzerinde özel bir yapılanma Amerikan çıkarlarına daha uygun olacaktır. Bu yapılanmanın boyutu ve hareket alanı ne kadar olur onu bilemiyoruz. Türkiye bunu engelleyebilir mi? Buradaki gelişimin bir devlete dönüşmesini engelleme konusunda Irak’ta nasıl bir tutum aldıysa, burada da benzer bir tutum alacaktır. Ya Suriye hükümetiyle birlikte buna karşı çıkacak ya da Rusya ile işbirliği yapacak. Ama bir şekilde Suriye’nin bölünmesini engellemeye çalışacaktır. Türkiye de eli boş bir devlet değil. Belli kartları var” dedi.



"Türkiye’siz bir NATO’yu kimse düşünemez"


Avrupa’nın Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasını hiçbir zaman istemeyeceğini belirten Arı, “Haritaya baktıkları zaman zaten bu anlaşılıyor. Yani diyoruz ya ‘Türkiye, Türkiye’den ibaret değil.’ Sadece Türkiye’den ibaret bile olsa Türkiye’siz bir NATO güney kanadı çöker. NATO bölgede bir dengedir. Türkiye, NATO’dan çıkacaksa başka bir yerle işbirliği yapacak. Rusya’yla iş birliği yaparsa ne olacak? Rus etkisini düşünün. Ortadoğu ve Akdeniz’deki Rus etkisine, boğazlardaki Rus etkisine, boğazlardan Rus gemileri Akdeniz’e geçerse ne olacak? Dolayısıyla bu Avrupa’nın güvenliği için de çok büyük bir risktir. Ortadoğu’da Amerika çıkarları ve güvenliği açısından büyük risk. İkinci Dünya Savaşı’nda sürekli Türkiye’ye savaşa gir diye baskı yapmadılar mı? Neden? Sovyetler Birliğine cephe alsın, onu zayıflatsın diye. Şimdi buna ihtiyaçları olmayacak mı? Olacak. Dolayısıyla Türkiye’nin burada olması her zaman için bir ikinci cephedir. Bu her zaman için Rusya’yı böler. Kaldı ki bugünkü Türk Cumhuriyetlerini dahil edersek daha büyük bir avantaja sahip Türkiye. Yani Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkistan ile daha büyük bir coğrafyada etki oluşturabilmiş bir Türkiye’nin sağlayabileceği avantajlarla vazgeçildiği zaman getireceği maliyetler hiçbirbirine uygun değil. Arada büyük farklar var. Dolayısıyla böyle karşılaştırdığımız zaman onlar da bu stratejik dengeleri hesap edebiliyorlar. Çünkü bunlar da Türkiye’nin çıkarıdır. Zaten Türkiye’nin ayrıcalığıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin kendi kozları var, onları da oynayabilir. Yani Türkiye’deki siyasi iradenin bunu ne kadar önemseyeceği ve nereye kadar bu işin peşinde olacağına bağlı ki Türkiye’nin bunu çok önemsediğini biliyoruz” dedi.



"Amerika siyasetinde Yahudi etkisi var"


Amerikan politikasının İsrail’e yönelik politikasının partiler üssü olduğunu belirten Arı, “Yani partilere ve liderlere bağlı değil. Üslup farkı var. Yani Cumhuriyetçiler daha radikaldir, daha siyonisttir. Çünkü siyonist oylar var. Dolayısıyla bunlar Cumhuriyetçi politikaları belirliyor. Onlar da İsrail yanlısıdır. Müthiş bir şekilde İsrail yanlısı. Bir de Demokratlar içerisinde hakim olan Yahudi nüfus var. Yani Amerika’da Yahudi nüfus, gerçekten Yahudi nüfus Demokratlara oy veriyor. Dolayısıyla öyle ya da böyle hangi parti gelirse gelsin bu nedenlerle ve Amerika’daki Yahudi etkisi dolayısıyla, ki Yahudiler Amerika’da bürokraside, medyada, finans dünyasında, basında ve siyaset kurumunda varlar. Hemen hemen yaşamın her yerinde ciddi anlamda etkileri olan bir yapılanma. O nedenle de Amerikan siyasetinde büyük etkisi var. Bu nedenle de Amerika’da hiç kimse Yahudilere karşı duramıyor" diye konuştu.



"İsrail’in güvenliği politikası, Amerika’nın Ortadoğu politikasının merkezinde yer alıyor"


İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kongredeki son konuşmasına benzer fotoğrafların her konuşmasında olduğunu belirten Arı, "Yani bütün kongre üyeleri kendi başkanına yapmadığı tezahüratı İsrail başbakanına yapıyor. Dolayısıyla bu enteresan bir durum. Yani acıklı bir fotoğraftı. Bu son fotoğraf Gazze’deki işgal ve soykırıma rağmen yapıldı. Dolayısıyla tüm birleşik oturumda Senato ve Temsilciler Meclisinin bulunduğu, konukların da bulunduğu, 600’ü aşkın insanın bulunduğu yerde tüm insanların Netanyahu’nun her bir konuşmasında kalkıp alkışlamasını izlediler. Böyle bir kongre, böyle bir Amerika’nın politikalarının başkanlar tarafından değiştirilebileceğini ben tahmin etmiyorum. Ama her zaman Cumhuriyetçiler daha radikaldir bu konuda. Daha ileri giderler İsrail’i destekleme noktasında. Ama Demokratlar biraz daha çekingen, utangaç diyorlar. Ama son süreçte hiç de öyle olmadı. Yani Biden’ın verdiği destek hiç öyle utangaç ve sıkılgan bir politika değildi. Olabildiğince açıktan ve pervasızca destek verdi. Bu da şunu gösteriyor; yani Harris gelse de Biden politikasının devam edeceğini görebiliriz. Yani İsrail’in güvenliği politikası, İsrail’in varlığının sürdürülmesi politikası, Amerika’nın Ortadoğu politikasının merkezinde yer alır. En önemli önceliğidir. Bu öncelik hiçbir zaman değişmedi. Yani 100 yıldır değişmedi. Amerika’nın sayesinde böyle bir imkana sahip oldu. Son kez tüm süreçlerde de Amerika, İsrail’e koşulsuz destek verdi. Amerika’nın İsrail politikası başkanlarla değişecek bir politika değil. Yani burada dozaj farkı sadece. Mesela Obama, Netanyahu’yu biraz sevmezdi. Ama Netanyahu, Obama döneminde de kongrede gitti konuştu ve ayakta alkışlandı. Dolayısıyla böyle bir vaziyet var. Onun için başkanların kim olduğunu onlar çok önemsemezler. Çünkü diyorlar ki Amerikan hükümeti, Amerikan devletinin politikası değişmez” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Şehit aileleri ve gaziler mevlit programında buluştu Batman’da şehit aileleri ve gaziler, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Batman Valiliği’nin desteklediği proje dahilinde düzenlenen mevlit programında bir araya geldi. İçişleri Bakanlığı İl Sivil Toplumla ilişkiler Genel Müdürlüğünce desteklenen “Önce vatan diyenlere vefa etkinliği” dahilinde Batman Şehit ve Gazi Derneği (BAŞGAD) tarafından tüm şehitler için yemekli Mevlit-i Şerif ve dua programı düzenlendi. Programda açılış konuşmasını Batman Şehit ve Gazi Derneği Başkanı Şehmus Özcan tarafından yapıldı. Özcan, “Bugün burada aziz şehitlerimizin değerli yakınları ve gazilerimizle birlikteyiz. Hepsine devlet ve millet olarak minnet ve şükran borçluyuz. Bugünün çocukları yarın hür bir ülkede yaşayabilsin diye bugün can veren fidanlar, makamınız şehitlik, yeriniz kalbimizin baş köşesidir. Bugün burada, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını ve vatan uğruna canını feda etmiş tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum” ifadelerini kullandı. Programda okunan Mevlit-i Şerifin ardından İl Müftüsü Ahmet Durmuş eşliğinde tüm şehitler için dua edildi. Batman İl Jandarma Komutanlığı sosyal tesislerinde düzenlenen programa, Sason kaymakamı Furkan Başar, İl jandarma komutanı Jandarma Albay Cafer Öz, İl Emniyet Müdürü İbrahim Kaba, İl Müftüsü Ahmet Durmuş, Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürü M. Zeki Eryarsoy, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Beşir Arslan, Şehit aileleri ile Gaziler ve aileleri katıldı.
Aydın Büyükşehirden Nazillili vatandaşlara ’Kandil Helvası’ ikramı Aydın Büyükşehir Belediyesi, 3 ayların başlangıcını ve Regaip Kandilini vatandaşlara helva dağıtarak karşıladı. Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin kandil geleneği sürüyor. Nazilli’de Nazilli Belediye Başkanı Ertuğrul Tetik öncülüğünde Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşlara ikramı olan kandil helvası dağıtımı yapıldı. Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na hayrı için teşekkür eden ve selamlarını ileten Başkan Tetik vatandaşların kandilini de kutladı. Aydın Büyükşehir Belediyesi, mübarek üç ayların başlangıcı olarak kabul edilen Regaip Kandili’nde binlerce Aydınlıya helva dağıttı. Aydın merkez dışından ilçelerde de dağıtım yapıldı. Aydın’ın en büyük ilçelerinden Nazilli’de de helva hayrı gerçekleştirildi. Altıntaş Mahallesi Koca Camii önünde yapılan helva dağıtımına Nazilli Belediye Başkanı Ertuğrul Tetik ve Başka Yardımcısı Selahattin Yılmaz, Altıntaş Mahalle Muhtarı Bahar Beşer katıldı. Vatandaşlar helvadan alabilmek için uzun kuyruklar oluşturdu. Kendi elleriyle vatandaşlara helva dağıtan Nazilli Belediye Başkanı Ertuğrul Tetik, yaptığı açıklamada “Bugün 3 ayların birinci günü ve Regaip Kandili. Tüm vatandaşlarımızın kandili mübarek olsun. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız Özlem Çerçioğlu’na helva hayrı için teşekkür ediyorum. Allah başımızdan eksik etmesin” ifadelerine yer verdi. Öte yandan Yenipazar ve Karacasu’da da Regaip Kandili için helva dağıtımı gerçekleştirildi.
Ankara Bakan Fidan: “Türkiye, Suriye’de kim olursa olsun bunların da koruyucusudur” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Belçikalı mevkidaşı Bernard Quintin ile görüştü. İkili görüşmenin ardından yaptığı basın toplantısında Bakan Fidan, “Türkiye, Suriye’de kim olursa olsun bunların da koruyucusudur” dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Belçika Dışişleri, Avrupa İşleri, Dış Ticaret ve Federal Kültürel Kurumlar Bakanı Bernard Quintin ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığı’ndan gerçekleşen görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Bakan Fidan, “Savunma sanayii ilişkilerinde giderek Belçika’yla daha fazla adım atmayı Belçikalı firmalarla Türk firmaları arasındaki ilişki trafiğini daha da arttırmayı düşünüyoruz. Diğer taraftan Belçika’daki Türk toplumu gerçekten Belçika toplumuna iyi entegre olmuş durumda. İki ülke arasında köprü rolü oynayan bir toplum. Oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın durumu da gerçekten iyi durumda. Diğer taraftan kendileriyle terörle mücadele konusunu da konuştuk. Özellikle PKK’nın DHKP/C’nin ve FETÖ’nün Belçika’da kendilerine zemin bulması, oradaki yerel hukuktan politik sistemden istifade ederek bir suistimal alanı genişletmesi ve bu genişletilen alanı Türkiye’nin aleyhinde kullanmasının önlenmesi konusundaki görüşlerimizi kendilerine aktardık. Kendileriyle Avrupa Birliği meselesini de konuştuk. Özellikle Belçika’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine verdiği destek diğer taraftan özellikle gümrük birliği meselesi konusu bu konuda atılması gereken adımlar, Avrupa Birliği’nin şu an içerisinde bulunduğu birtakım sorunlar, karar alma mekanizmaları Türkiye ile olan üyelik ilişkisinin tarihinin problemleri. Bunları da masaya yatırdık. Bölgesel konular itibariyle Ukrayna’da tabii ki bir ateşkesi, bir barışı hemen istiyoruz. 21. yüzyılda Avrupa’nın ortasında yüz binlerce insanın hayatına mal olan ve koskoca bir ülkeyi yerle bir eden bir savaşın bir an önce durmasını ve bu savaşın yol açtığı göç, ekonomik krizler ve diğer krizlerin bir an önce Avrupa ve dünya genelinde sona ermesi ile ilgili düşüncelerimizi gündeme getirdik” dedi. Suriye konusunda 50 yıllık Esad rejiminin son bulmasını olumlu karşıladıklarını belirten Bakan Fidan, “Umuyoruz, bir an önce Suriye halkı kendi geleceğini büyük bir hızla inşa edecek. Bunun için uluslararası toplumun nitelikli desteğine ihtiyacı var. Türkiye gerek kendi imkanlarını, gerek uluslararası toplumun imkanlarını seferber etmede elinden geleni yapmakta. Bu çerçevede değerli dostumla da görüş alışverişinde bulunduk. Özellikle Suriye’nin yeni hükümetinin bu aşamada iç bütünlüğünü sağlarken toprak siyasal egemenliği sağlarken aynı zamanda ülkenin yeniden inşası için gerekli olan ekonomik ve finansal araçların, ticari araçların bir an önce sağlanması konusunda da görüş birliği içerisinde olduk. Bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır bir kez daha ifade ettik” şeklinde konuştu. “DEAŞ tutuklularını orada tutmak için PKK’yı bu işle memur etmek bir kriz” Kamplarda ve hapishanelerde bulunan DEAŞ’lı tutukluların serbest bırakılması konusunda Türkiye’nin net bir pozisyon ortaya koyduğunu aktaran Bakan Fidan, “Özellikle kamplarda ve hapishanelerde tutulan DEAŞ tutukluları, bunlar ait oldukları ülkeler tarafından geri alınmalılar. Bunların burada belirsiz bir süre içinde tutulması, herhangi bir yargılanma prosedürüne tabi tutulmaması ve geleceklerinin ne olduğuna dair bir planın olmaması bölgede bir kriz kaynağına dönmüş durumda. Özellikle DEAŞ tutuklularını orada tutmak için başka bir terör örgütü olan PKK’yı bu işle memur etmek gerçekten uluslararası sistem için bir kriz. Türkiye olarak, hem uluslararası bu sistemi en iyi şekilde çözmek hem de Türkiye’nin endişesi olan güvenlik sorununu ortadan kaldırmak hem de Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için tekliflerimiz hazır. Bir an önce Suriye hükümetinin kamp ve hapishanelerin güvenliğini devralıp olmazsa Türkiye bu konuda destek vermeye hazırdır” ifadelerine yer verdi. “Türkiye, Suriye’de kim olursa olsun bunların da koruyucusudur” Suriye’deki değişikliklere değinen Bakan Fidan, "Bu yeni dönemde de kendisini sıkıntıda ve endişede hisseden herhangi bir Suriye’de çoğunluk veya azınlık varsa, kim olursa olsun; Nusayriler olur, Aleviler olur, Yezidiler olur, Hristiyanlar olur, kimler olursa olsun, Türkiye, diğerlerinin olduğu gibi bunların da hamisidir, koruyucusudur. Bunların Suriye’de başına bela gelmemesi için her türlü girişimde bulunuyoruz. Suriye’nin yeni yönetimi de bu konuda fevkalade hassas. İnşallah hiçbir şey olmaz ama olması durumunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu konuda son derece hassas, prensipleri belli. Kim zulme uğrarsa biz zulme uğrayanın yanında yer alırız. Onunla gerekli dayanışma içerisinde bulunuruz. Dolayısıyla kime olduğuna değil, ne yapıldığına bakıyoruz" dedi. “Türkiye 4. büyük ticari ortağımız” Quintin basın toplantısında, Belçika’da oldukça yüksek bir Türk nüfusuna ev sahipliği yaptıklarının altını çizerek, "Türkler, sivil toplumumuza önemli katkılarda bulunuyor. Türkiye şu an 4. büyük ticari ortağımız. Genel olarak Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerden bahsettik. Ayrıca belirtmek isterim ki gümrük anlaşması konusunda Belçika’ya güvenebilirsiniz. AB üyeliği konusunda da bize güvenebilirsiniz ancak bu konunun zor olduğunu biliyoruz. Yine de en başından beri tavrımız net oldu. Ukrayna bizim için varoluşsal bir tehdit. Ukrayna Belçika’ya çok yakın. 2025’te orada neler olacağını bilmiyoruz. Suriye’de ise en kötüsünün geride kaldığını görüyoruz. Yeni hükûmeti desteklemek istiyoruz. Siz komşuları olarak onları daha iyi tanıyorsunuz. Finansal sistemlerini daha iyi biliyorsunuz. Biz de bazı müeyyidelerin kaldırılması konusunda yardımcı olabiliriz. Ancak attıkları adımları da görerek onlara yardımcı olacağız. İyi niyetle yaklaşıyoruz" diye konuştu.