KÜLTÜR SANAT - 18 Nisan 2025 Cuma 13:59

Tiyatronun coşkusu Bursa’yı sardı

A
A
A
Tiyatronun coşkusu Bursa’yı sardı

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı iş birliği ve Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği’nin (ASSİTEJ) sanatsal desteği ile düzenlediği 28. Uluslararası Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, çocuk ve gençlere eğlenerek öğrenmenin keyfini yaşatıyor.


Yerli ve yabancı 20 tiyatro topluluğunun Bursa’nın 16 sahnesindeki gösterileriyle çocuk ve gençlerin hayatlarına dokunan 28. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, 5. gününde de ilham vermeye devam etti. Brezilya-Arjantin-Uruguay ortak yapımı Circo Delirio ekibinin ‘Mobil’ oyunu Tayyare Kültür Merkezi’nde sahne aldı. 20 yıllık grubun muhteşem gösterisinde, üç karakterin uzaydaki olasılıkları keşfettikleri anlar sahnelendi. Çağdaş sirk, komedi ve fiziksel tiyatronun dillerinin harmanlandığı oyun beğeniyle izlendi. Çocuklarıyla beraber oyunu izleyen velilere de çocukluk heyecanı yaşatan oyun büyük alkış aldı.


Tayyare Kültür Merkezi’ndeki diğer oyunda ise Norveç’ten festivale katılan Anima Kültür Arena ekibinin 0-7 yaş grubuna hitap eden ‘Kırmızı-Mavi-Sarı’ gösterisi sahnelendi. Minik izleyiciler, gündüzden geceye büyülü yolculuğu renk ve ışığın büyüleyici gösterisiyle yaşadı. Minikler hayal dünyalarını geliştirdiği oyunda renklerin duygusallığını da eğlenerek yaşadı.


Özbekistan’ın Kaşkadarya Vilayeti Kukla Tiyatrosu’nun ‘Merhaba Gölgem’ oyunu ise Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu’nda miniklerle buluştu. Sırtındaki çantası ile okula giden öğrencinin gölgesi ile macerasının eğlenceli bir dille anlatıldığı ‘Merhaba Gölgem’ oyunu, çocukların kendi hayal dünyasında kurdukları dünyayı sahnede de yaşattı.


İran’dan festivale katılan Emrahim Shakeri Bağımsız Tiyatrosu’nun ‘Anne’ oyunu da Panorama 1326 Fetih Müzesi’nde minik izleyicilerle buluştu. Annesini kaçıran devlerle küçük kızın hikayesinin işlendiği tek kişilik oyunda, oyuncunun miniklerle iletişimi izleyenlere neşeli anlar yaşattı.


ACT Project’in ‘Of, Ah, Oh’ oyunu da ÇEK Sanat Görükle Kültür Merkezi’nde gençlerle buluştu. İlker Çalışkan, Anıl Çalım, Ilgım Öztekin, Kardelen Ezgi Yıldız ve Ece Zeynep Taşkın’ın hem yazdığı hem de oynadığı gösterim, üç arkadaşın iki biletle konsere giderkenki dostluklarını ve bu yolculuktaki hislerini eğlenerek yansıttı.


Festivalin 5. gününde Tayyare Kültür Merkezi’nde Anima Kültür Arena topluluğunun liderliğinde gerçekleşen ‘Gece Prensesi ile kendi yıldızını yap’ atölyesinde çocuklar kendi yıldızlarını tasarladı. Mirsaeed Panah’ın arka planda canlı santoor müziğinin büyüleyici atmosferi altında çocuklar, sanat ve el becerilerini geliştirirken, yeteneklerini konuşturdular. 4 gündür İbis Otel’de devam eden diğer atölyede ise Doç. Dr. Tülay Akgül ve Bahar Çuhadar eşliğinde katılımcılar, festivalde sergilenen oyunlardaki eleştirel bakış açılarını geliştirdi. Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinden oluşan katılımcılar, atölye ile eleştirinin sanatsal üretimdeki rolünü keşfetti.


Prof. Dr. Tülin Sağlam, Doç. Dr. Tülay Yıldız Akgül, Ali Düşenkalkar, Oya Yılmaz Kermani, Tuba Sağlam, Anıl Çalım ve Yağmur Ilgım Öztekin’den oluşan Sanat Kurulu, festivale gösterilen ilgiden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Festival Yönetmeni Prof. Dr. Tülin Sağlam, "Geleceğimizi emanet edeceğimiz genç seyircilere, oyun ve atölyelerle tiyatronun hakikat arayışı olduğunu eğlenerek öğretmenin gururunu yaşadık. Kendi hikayelerini ve deneyimlerini gözlemleme imkanı sunan festivalle, genç seyircilerimizin entelektüel ve sosyal gelişimlerine katkı sağladığımızı düşünüyorum. Her geçen gün yalnızlaşan ve giderek içinde yaşadığı ortamda yabancılaşan genç neslin bir nebze de olsa sorununa çare olduğuna inanıyorum. Katkılarından dolayı Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı’na teşekkür ediyorum" dedi.



Tiyatronun coşkusu Bursa’yı sardı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.