GENEL - 27 Temmuz 2020 Pazartesi 17:03

Döner sermaye sistemini protesto ettiler, oturma eylemi başlattılar

A
A
A
Döner sermaye sistemini protesto ettiler, oturma eylemi başlattılar

Memur Sen’e bağlı Sağlık-Sen Bursa Şubesi üyeleri, döner sermaye (ek ödeme) sistemini oturma eylemi yaparak protesto etti.

Memur Sen’e bağlı Sağlık-Sen Bursa Şubesi üyeleri, döner sermaye (ek ödeme) sistemini oturma eylemi yaparak protesto etti.


Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki eyleme çok sayıda sağlık personeli ve sendika yetkilileri katıldı. Sağlık-Sen Bursa Şube Başkanı Gökhan Yünkül, “İnsanlık olarak zor bir zaman diliminden geçiyoruz. 2020 yılının başında Çin’de patlak veren ve tüm dünyayı kasıp kavuran korona salgını ülkemizi de kısa zamanda etkisi altına almıştır. Bugüne kadar dünya üzerinde 16 milyon kişi hastalığa yakalanmış, 644 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Türkiye’de ise 226 bin kişi hastalığa yakalanmış bugün itibariyle 5 bin 613 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bizler sağlık çalışanları olarak bu süreçte şüphesiz hayati önem taşıyan bir görev icra ediyoruz. Bugüne kadar bizler açısından zaten var olan bulaşıcı hastalık riskleri bu defa daha büyük bir hale gelmiş, bu süreçte yüzlerce arkadaşımız bu hastalığa yakalanmış, bazıları görev şehidi olmuştur. Çoluğundan çocuğundan ayrı kalan ve ölüm riski altında olan sağlık çalışanları kimi zaman evine dahi gidememiş, misafirhanelerde konaklamış, kendi çamaşırını kendi yıkamış, adeta bir şehir komandosu gibi gecesini gündüzüne katmış, insanüstü bir özveri ile işlerini yapmıştı, yapmaya da devam etmektedir. Nitekim sağlık çalışanlarımızın bu destansı mücadelesine yönelik yüksek takdiri halkımızın ve devlet erkanının da kendilerini alkışlaması ile ortaya konmuştur. Fakat alkış, yeterli değildir. Alkış, sağlık çalışanlarının tüm sıkıntılarını çözmüyor. Alkış seslerini bastıran feryatlarımız var. Her insan gibi sağlık çalışanlarımız da evlerinin geçimi, çocuklarının rızkı için çalışıyorlar. Sağlık çalışanları olarak bizler evimize alnımızın teri ile kazandığımız helal ekmeğin götürülmesini önemsiyoruz. Şüphesiz aldığımız maaşın karşılığını katbekat veriyoruz. Evimizden, çocuklarımızdan, sosyal hayatımızdan fedakarlık yaparak gece gündüz halkımızın sağlığı için çaba gösteriyoruz. Ancak bu kadar çaba ve emeğimizin karşılığında hak ettiğimiz ücreti alamıyoruz" dedi.


Sağlık çalışanları olarak ek ödeme dediğimiz, adına döner sermaye dediğimiz çürümüş bir sistemle karşı karşıya olduklarını ifade eden Yünkül, "Evet bu sistem çürümüştür. Zira yapılan her düzenleme, yapılan her yama daha büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Sağlık Bakanlığı döner sermaye sisteminin daha adil bir yapıya kavuşması için çalışma yapacağını açıkladığında herkes gibi bizlerde ümitlenmiştik. Ancak yapılan yeni düzenleme eski sorunları çözmediği gibi yeni sorunlar üretmiştir. Hizmetlisinden memuruna, hemşiresinden doktoruna, uzman hekiminden profesörüne kadar herkes bu köhnemiş yapının mağduru haline gelmiştir. Artık Ankara bize döner sermayeden bahsetmesin, Bursa’daki sağlık yöneticileri bize döner sermaye cümleleri kurmasın. Çünkü döner sermaye bitmiş, gitmiştir. İstisnasız tüm sağlık çalışanlarımız için artık yeni, hakkaniyetli ve adaletli bir ücret sisteminin kurulması zorunludur, bıçak kemiğe dayanmıştır. Buradan başta Hazine ve Maliye Bakanlığımıza, Sağlık Bakanlığımıza, Çalışma Bakanlığımız olmak üzere tüm yetkili büyüklerimize seslenmek istiyoruz. Artık sağlık çalışanlarımızı alkışlamanın ve alkışlatmanın ötesine geçilmelidir. Artık sağlık çalışanlarının onuruna yaraşır şekilde, biten-giden döner sermayenin yerine aylık maaşlarımızın yükseltilerek yeni bir sayfanın açılması olmazsa olmaz talebimizdir" diye konuştu.


Bugün Almanya’da bir hemşirenin en az aylık 15 bin Türk Lirası’na karşılık gelen ücret almakta olduğunu belirten Yünkül, "Bu rakam Amerika’da 38 bin, Katar’da 35 bin, Avustralya’da 33 bin, İngiltere’de ise 60 bin Türk Lirasını bulmaktadır. Buraları neden örnek veriyoruz? Çünkü, örnek gösterdiğim ülkelerden 4 kat daha fazla hasta yoğunluğuna sahip olan sağlık sistemimizde salgın sürecinde ortaya konan başarı bu kıyası fazlasıyla yapmaya hakkımız olduğunu gösteriyor. Oysa ki bugün yaşanan tablo o kadar dramatik bir hal adı ki, akıllara zarar. Bakınız, geçen ay salgından dolayı tavandan dağıtım yapılması nedeniyle ek ödeme olarak bin 100 TL alan bir hemşire arkadaşımız bu ay 75 kuruş ek ödeme almıştır. Yani bu arkadaşımızın bin 100 liralık kazancına el konulmuştur. Her ay sistematik bir şekilde sağlık çalışanlarımız unvanlarına göre 500 TL ile 5 bin TL arasında hak kaybına uğramaktadır. Şimdi buradan sesleniyoruz. Adalet bunun neresinde, hakkaniyet bunun neresinde, bu yaşananlar ayıp değil mi? Günah değil mi? Bunlar sadece bir kaç örnek. Genel idari hizmetlerdeki arkadaşlarımız, sağlık hizmetlerinde görevli hemşiremiz, ebemiz, laborantlarımız, anestezi teknisyenlerimiz ve diğer arkadaşlarımız döner sermayeden neredeyse hiç pay alamıyor, hekim arkadaşlarımız ise her ay binlerce liralık hak kaybına uğruyor. Sağlık Bakanlığının etkili ve yetkili idarecilerine sesleniyoruz. Sizin adaletiniz bu mu? Bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa, bu hak gasbına dur diyecek bir idarecimiz yok mu? Döner sermayenin canı çıkmıştır, bizim de öyle. Bizler artık her ay ne kadar döner sermaye yatacak endişesi taşıdığımız hiç bir sağlık çalışanının memnun olmadığı, bu bitmiş-gitmiş ek ödeme düzeninden artık illallah ettik. Tekrar ediyoruz; insanca yaşayacağımız, alın terimizin karşılığının her ayın 15’inde maaş olarak ödendiği, aldığımız tüm ücretin emekliliğimize yansıdığı bir yepyeni sistem istiyoruz. Canını dişine takarak gece gündüz çalışan sağlık çalışanlarımız bunu fazlası ile hak ediyor. Evet, bizler takdiri hak ediyoruz. Ama takdir olarak kuru ve hatta artık unutulmuş alkış seslerini değil alın terimizin karşılığını istiyoruz. Bursa Sağlık-Sen Şubesi olarak örgütsel gücümüzü eylemselliğe dönüştürüyoruz. Bugün burada bir oturma eylemi yapıyoruz. Gündemi değiştiriyoruz. Gündemin gerçek sahiplerine dikkat çekmek istiyoruz. Bundan sonraki süreçte de sağlık çalışanlarımızın gür sesi olarak farklı eylemlere, farklı sağlık tesislerimizde devam edeceğiz" şeklinde konuştu.


Basın açıklamasıyla başlayan eylem, oturma eylemi ve sloganlar ile son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Söğüt Şenlikleri’nde konuştu Bilecik’te gerçekleştirilen 743’üncü Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’nde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Vatanımızın her köşesini Fatih Sultan Mehmet’in 500 yıllık fetihnamesindeki gibi hangi dinden, hangi dilden, ırktan, mezhepten olursa olsun herkes için huzurun, güvenliğin ve selametin yurdu yapmaya çalışıyoruz" dedi. Bu yıl 743’üncüsü düzenlenen Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’nin son gününde tüm coşkusuyla devam ediyor. Şenliğin son günü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ve Bilecik Valisi Şefik Aygöl’ün katılımlarıyla gerçekleşiyor. Konuşmalar, Ertuğrul Gazi Türbesi önünde Alpler tarafından karşılama yapılması ve Alplerin ’Saygı Nöbeti’ devir teslim töreninin ardından başladı. Yapmış olduğu konuşmada günün anlam ve önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bilecik’in bugünkü dünyanın yeni şartları altında çok güzel bir gelişim sergilediğini ve üretim üssü haline gelen bölgedeki ihracatın milyar doları aştığını söyledi. Ayrıca bölgeye yurt dışından da yoğun ilgi olduğu konusunda kendilerine bilgi aktarıldığından bahseden Yılmaz, farklı dillerde tarihi iyi anlatan rehberlere ihtiyaçları olduğunu ifade etti. "Bugün gök vatandan mavi vatana yerli, milli adımlarla yürüyen Türkiye’yi görüyoruz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Vatanımızın her köşesini Fatih Sultan Mehmet’in 500 yıllık fetihnamesindeki gibi hangi dinden, hangi dilden, ırktan, mezhepten olursa olsun herkes için huzurun, güvenliğin ve selametin yurdu yapmaya çalışıyoruz. Farklılıklarımız üzerinden bizleri ayırmaya çalışanlara, aramıza nifak tohumları ekmeye çalışanlara bugüne kadar hamd olsun geçit vermedik, bundan sonra da geçit vermeyeceğiz. Bugün Ertuğrul Gazi Camii’nin kubbesinden göğe baktığımızda öğürce dalgalanan al bayrağımızın gölgesinde kalkınan, gelişen, güçlenen ülkemizi görüyoruz. Hamd olsun, bugün gök vatandan mavi vatana yerli, milli adımlarla yürüyen Türkiye’yi görüyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, ülkemiz ve bölgemiz için tasavvurumuzu barıştan ve hakkaniyetten yana kuruyoruz. Mazluma umut olmak, Gazze başta olmak üzere kanayan yaralara merhem bulmak, nesilleri, çağları aydınlatmak için uğraşıyoruz" dedi. "Üretim üssü haline gelmiş durumda bu bölgemiz" Bölgenin ve Bilecik’in bugünkü dünyanın yeni şartları altında çok güzel bir gelişim sergilediğini belirten Yılmaz, "İnşallah bugün iş dünyamızla da ayrıca buluşacağız. Üretim üssü haline gelmiş durumda bu bölgemiz. Milyar doları aşan bir ihracatı var. Bugün ekonomik sahada da çok güçlü bir noktaya gelmesinden büyük bir gurur duyduğumuzu, onur duyduğumuzu belirtmek isterim. Buna katkısı olan iş dünyamıza, çalışanlara, emek verenlere de ayrıca teşekkür ediyoruz" şeklinde konuştu. "Artık farklı dillerde de burada tarihimizi çok iyi anlatan rehberlere ihtiyaç var" Şenlik vesilesiyle bu toprakları vatan yapan atalarımızı bir kez daha rahmet ve minnetle yad ettiğini, özellikle şehitlerimizi rahmetle andığını dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Yaşayan gazilerimize hayırlı, sağlıklı, bereketli ömürler diliyorum. Şenliğin organizasyonunda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ülkemizin dört bir yanından, uzaktan, yakından Söğüt’e gelerek bu manevi havayı yaşatan ve yaşayan vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Az önce Ertuğrul Gazi Türbesi’nde şöyle bir bilgi de verildi bize, artık giderek farklı ülkelerden de bu bölgemize çok ciddi bir ilgi var, ziyaret var. Özellikle bu dizi filmlerden sonra bunun arttığını ifade ettiler. Artık farklı dillerde de burada tarihimizi çok iyi anlatan rehberlere ihtiyaç var. Belki aramızda da farklı ülkelerden misafirlerimiz vardır, onları da bu vesileyle tekrar selamlıyorum."
Batman Tarihi Hasankeyf’te Su, Doğa Sporları ve Turizm Festivali düzenlendi Batman’ın tarihi antik döneme kadar dayanan tarihi ilçesi Hasankeyf’te ’4’üncü Hasankeyf Su, Doğa Sporları ve Turizm Festivali’ düzenlendi. Hasankeyf’te ’4’üncü Hasankeyf Su, Doğa Sporları ve Turizm Festivali’ gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, halk oyunları gösterisiyle devam etti. Festivalde kemençe gösterisinin ardından konuşan Batman Valisi Ekrem Canalp, Hasankeyf ilçesinin turizm kenti olma yolunda hızla ilerlediğini söyledi. Vali Canalp, “Her bir ilçemizde yapmış olduğumuz her bir festival o ilçenin ekonomisi ve ticaretine net bir katkı sağladı. Her bir ilçemizde yapmış olduğumuz her bir festival o ilçedeki köylülerimizin üretmiş olduğu ürünlerin pazarlaması için net bir katkı sağladı. Yapmış olduğumuz her bir festival kültürümüzün, geleneklerimizin, göreneklerimizin gelecek nesillere aktarılabilmesi için harikulade bir imkan sağladı. Bu sene de yapacağımız her bir festival yine bu dört amacı gerçekleştirdi. Hepimiz insanız, çalışmaya ihtiyacımız olduğu kadar eğlenmeye de ihtiyacımız var. İlçelerimizdeki bu festivaller de her birimizin aynı zamanda bir ve bütün olarak eğlene bilmesine imkan sağlaması açısından fevkalade güzel bir ortam teşkil etmektedir" dedi. Festival, halk oyunları gösterisi, yöresel el sanatları ve yemeklerin sergilendiği stantların gezilmesi, su sporları gösterisi, baraj göleti üzerinde tekne turların düzenlenmesi ve akşam saatlerinde yerel sanatçıların konserleriyle son buldu.
Batman 300 metre yükseklikteki kayalardan topladığı balı hastalara veriyor Batman’ın Gercüş ilçesinde beden eğitimi öğretmeni Yalçın Yıldız, yüksekliği 300 metreyi bulan kayalıklara tırmanıp ’kaya balı’ topluyor. Aynı zamanda AFAD gönüllüsü olan Yıldız, hobi amaçlı topladığı balı hasta olan akraba ve dostlarına veriyor. Beden eğitimi öğretmeni Yalçın Yıldız, Gercüş ilçesine bağlı Aydınlı köyü Mağaralı mezrasında kayalıklara tırmanıp kaya balı topluyor. 300 metrelik kayalıklara tehlikeli tırmanış yapan Yıldız, "5 yıldır beden eğitimi öğretmenliğini yapıyorum. Batman Gercüş Aydınlı köyü Mağaralı mezrasında yaşıyorum. Ben hobi olarak bu işi yapıyorum. Birkaç sefer daha bunu dile getirmiştim, bu yıl tekrar bal sezonu geldi ve tekrar başladım bal toplamaya. Sabahın erken saatlerinde uyanıp 2 saatlik yürüyüşün ardından kayaların tepesine ulaştık. 300 metreye yakın bir iniş yaptım. Daha önce arımızın bakımını ve temizliğini yapmıştık, güzel bir şekilde aynı şekilde tekrar açtık. Güzel bir bal vardı, 7 ile 8 kiloya yakın bal çıkardık. 4 ile 5 kilo da arıya bıraktık, arı telef olmasın diye. Bugün 300 metreye yakın kayalıklardan indim yani arının yaptığı yuvaya göre bunlar değişiyor" dedi. Dağcılık eğitimini almayan bireylerin, bu işe kalkışmaması gerektiğini belirten Yıldız, "Bu işin ucunda ölüm bile var. Benim için bir tehlikesi yok, ben bu işin eğitimini almışım seviyorum. Bu işi hobi olarak yapıyorum. Çevrede kimsede bunu yapmadığı için bir nevi benim de hoşuma gidiyor. Yani elimden geldiğince bu işi devam edeceğim. Bu balı ilaç niyetine kullanıyoruz. Özellikle yaşlı ve hasta olan insanlar için kullanıyoruz. Akraba ve dostlarımıza veriyoruz şifa niyetine, kışın bunu ilaç olarak da tüketiyoruz. Soğuk algınlığı ve bazı hastalıklar için kullanmaktayız. Bu balın faydaları saymakla bitmez. Uzmanlar bu konuda daha iyi bilir. Bizim büyükler eskiden göz körlüğünde bile kullanıyorlarmış, soğuk algınlığı ve yaralarda kullanılıyor. Birçok hastalığa şifa kaynağıdır. Özellikle kanser tedavisinde çok etkilidir. Tamamen organik olduğu için şifa deposudur. Hiçbir katkı maddesi yok. İnsan eli kesinlikle değmiyor, arının doğada yaptığı baldır" diye konuştu.