POLİTİKA - 10 Ekim 2024 Perşembe 16:42

Adalet Bakanı Tunç: "Yargı personelimizi töhmet altında bırakan davranışlara müsaade etmeyiz"

A
A
A
Adalet Bakanı Tunç: "Yargı personelimizi töhmet altında bırakan davranışlara müsaade etmeyiz"

Bursa’da yeni adli tıp kurumunun açılışına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "25 bin hakim ve savcımızı, tüm yargı personelimizi töhmet altında bırakan davranışlara da biz müsaade etmeyiz" dedi.


Bursa’da yeni hizmete giren 17 bin metrekarelik Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı binası açılışı dualarla gerçekleşti.


Açılışta konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bir takım dezenformasyona yargı mensuplarımız maalesef tabi tutulabiliyor. Sosyal medya aracılığıyla özellikle dosya içeriğini bilmeden birtakım paylaşımlar yapılarak milyonlarca insana ulaştırılan dezenformasyonla da karşı karşıyayız. Yargının içerisinde hatalı karar verenler olamaz mı? Olabiliyor. İtiraz, temyiz ve istinaf müessesesi bunun için var. Yargı, hatalı kararları kendi içerisinde kendi mekanizması içerisinde zaten düzeltebilir. Dolayısıyla bir hatalı karardan yola çıkarak 25 bin hakim ve savcımızı, tüm yargı personelimizi töhmet altında bırakan davranışlara da biz müsaade etmeyiz. Hatalı kararların en aza indirilmesi için çalışırız, vatandaşlarımızın memnuniyetini en üst noktaya taşımak için gayret gösteririz. Ama yargı mensuplarımızı özellikle haksız yere ve son zamanlarda özellikle toplumda bir güvensizlik algısı oluşturmaya çalışan, Türkiye’nin sokaklarının güvenli olmadığı yönünde birtakım dezenformasyonlar yapan ve bugün bunu adliye üzerinden yapmaya çalışan bir takım mahfillerin de olduğunu sosyal medya üzerinden bunun daha da aşırı yapıldığını da görüyoruz. O nedenle buna da müsaade etmeyerek yargı teşkilatımızı daha da güçlendirerek vatandaşlarımızın memnuniyetini en üst noktaya taşımak. 22 yıldır bunu yaptık, bundan sonra da bunu yapmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.


Bursa’da yeni hizmete giren adli tıp kurumu binasının çevre illere de hizmet verebilecek kapasitede olduğunu belirten Bakan Tunç, "Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz Bursa Adli Tıp Kurumu Bölge Başkanlığı 17 bin metrekare kapasiteye sahip ve içerisinde de adli tıp kurumunun tüm imkanları mevcut. Başka ihtiyaçlar varsa teknolojinin diğer imkanlarını getirmek gerekiyorsa da Bursa’ya o anlamda özellikle delillerin sağlıklı toplanması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suçlunun tespiti anlamında gerek desteği vereceğiz. Son zamanlarda meydana gelen özellikle de Diyarbakır’daki meselede adli tıp kurumumuzun önemli delil tespiti çalışmaları oldu. Önümüzdeki süreçte oradaki soruşturma ve yargılama süreçlerinde adli tıbbın ortaya çıkarılması ve suçluların en ağır cezaya çarptırılması noktasındaki teknik kapasitede adli tıp kurumu gerçekten çok önemli" diye konuştu.


Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Vatandaşlarımız özellikle adli tıp kurumu çalışanlarımız burada Bursa’mıza yakışır güzel bir hizmet vermiş olacaklar. Bursa’mızda yargı hizmetlerinin aksamadan devam etmesi bizim en önemli hedefimiz. Bursa bugüne kadar adalet hizmetlerinden çok önemli yatırımlar aldı. Bursa’nın merkezde ilk derece bir adliye sarayına ihtiyacı var. Bunu da arkadaşlarımızla, valimizle, başsavcımızla yerel yöneticilerimizle konuşarak Bursa’nın bu ihtiyacını, geleceğe yönelik bir çalışmamız var. İnşallah öncelikle etüt projeye, yatırım programına teklif edeceğiz. 2025 yatırım programına teklif edeceğiz. Etüt projenin ardından inşaat programını aldıktan sonra da o süreci inşallah takip edeceğiz. Yine İnegöl’e ve Orhaneli’ye de adalet binası ihtiyacı var. Bunları da takip ediyoruz ve oralarda da ek binalar yapılmasıyla ilgili çalışmamızı sürdüreceğiz. Adli Tıp Kurumu Bölge Başkanlığımız hayırlı uğurlu olsun. Emeği geçen herkese çok çok teşekkür ediyorum."



Adalet Bakanı Tunç: "Yargı personelimizi töhmet altında bırakan davranışlara müsaade etmeyiz"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Şirinköy sahası yenileniyor Merkezefendi ilçesinde amatör futbol için büyük öneme sahip Şirinköy Futbol Sahasında zemin ve tel örgü yenileme çalışmaları başladı. Yüklenici firma yetkilileri ile mühendislerden bilgi alan Gençlik Spor İl Müdürü Ömer İlman, çalışmaları yerinde inceledi. Sezon boyunca amatör futbolun kalbinin attığı Şirinköy Futbol Sahasında bakım ve onarım çalışmaları başladı. 13 Kasım 2024 tarihinde yüklenici firma ile atılan imzalar sonrası tesiste yenileme çalışmaları hızla başladı. 117x83 metre ölçülerindeki Şirinköy Sahasının FİFA standartlarında sentetik çim zemin ve saha çevresindeki tel örgülerin değişimini kapsayan bakım, onarım ve yenileme çalışmalarını Gençlik Spor İl Müdürü Ömer İlman yerinde inceledi. Tesiste yapılacak çalışmaların 2024 yılı sonunda tamamlanarak yenilenen yüzüyle amatörlerin hizmetine gireceği kaydedildi. Şirinköy Sahası zemin yenileme ve tel örgü değişim işleri sözleşme bedelinin 6 milyon 629 bin TL + KDV olduğu açıklandı. “Sporda başarı modern tesislerle mümkün” Gençlik Spor İl Müdürü Ömer İlman, sporda başarının disiplinli bir çalışmayla ve çalışmaların yapılabileceği modern tesislerle mümkün olduğunu ifade etti. Yüklenici firma yetkilileri ile Yatırım İnşaat Şube Müdürü Mehmet Karaduman’dan çalışmaların son durumu hakkında bilgi alan İlman, İl Merkezi ve İlçelerde yatırımların ve mevcut tesislerdeki yenileme çalışmalarının devam edeceğini sözlerine ekledi.
İstanbul Türkiye Sigarayla Savaş Derneği’nden ‘sağlıklı bir yaşam için ilk adımı atın’ çağrısı Türkiye Sigarayla Savaş Derneği (TSSD) Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, “Sigarasız bir hayat herkesin hakkıdır. Gelin, sağlığınız ve geleceğiniz için bu zararlı alışkanlıktan kurtulun. Sigarayı bırakmak zor olabilir, ama sağlığınız için bugün bir adım atmak çok değerli. Toplum olarak birbirimize destek vererek bu mücadelede başarılı olabiliriz” dedi. 20 Kasım Dünya Sigarayı Bırakma Günü dolayısıyla açıklama yapan TSSD Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, sigaranın yalnızca kullanıcıya değil, çevresindekilere de büyük zarar verdiğini belirtti. Bu zararın azaltılmasının bireysel iradenin yanı sıra toplumsal desteği de gerektirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Aydın, sigaranın dünya genelinde milyonlarca insanın hayatını olumsuz etkilediğini ve erken ölümlere yol açtığını hatırlatarak, “Her yıl dünya genelinde sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle 8 milyona yakın kişi hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise her yıl binlerce vatandaşımız, önlenebilir bu bağımlılıktan dolayı yaşamını yitiriyor. Bu sebeple sigarayı bırakmak sadece bireysel bir karar değil, toplum sağlığı açısından da büyük önem taşıyan bir adımdır” dedi. “Tütünle mücadelede toplumun her kesimi destek olmalı” Türkiye’de sigara bağımlılığının birçok kronik hastalığa yol açtığını ve sağlık sisteminde önemli bir mali yük oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Aydın, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine dikkat çekerek, "Örgütün 2024 yılına ait verilerine göre dünya genelinde her yıl yaklaşık 8 milyon insan tütün kullanımına bağlı hastalıklardan hayatını kaybetmektedir. Bu kayıpların büyük bir kısmı ise önlenebilir sağlık sorunlarına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Türkiye’de de tütün kullanımı halen ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Bu durum, bireysel bir sorun olmaktan çıkarak, toplumun tüm kesimlerini etkileyen yaygın bir kriz haline gelmiştir. Tütünle mücadelede toplumun her kesiminden destek bekliyoruz” diye konuştu. “Sigaranın zararları konusunda toplumu bilinçlendirme hedefindeyiz” Sigaranın önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Aydın, “Sigara alışkanlığını bırakma sürecinde toplumun her kesiminin bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Okullarda eğitimler, toplumsal farkındalık kampanyaları ve gençleri hedefleyen projelerle gelecek nesillerin bu zararlı alışkanlıktan uzak kalmasını amaçlıyoruz. Bu sebeple bilinçlendirme ve farkındalık oluşturma anlamında her yaştan bireyin sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanması için destekleyici programlar, bilgilendirici etkinlikler ve kamu spotları gibi çeşitli çalışmalar yürütmekteyiz. Böylelikle sigaranın zararları konusunda toplumu bilinçlendirerek sağlıklı bir toplum hedefimize bir adım daha yaklaşıyoruz” şeklinde konuştu. “Sigarayı bırakma kararı sağlıklı geleceğin ilk adımıdır” Prof. Dr. Aydın, sigarayı bırakmak isteyenlere destek olacak kamu ve sivil toplum kuruluşlarının sunduğu çeşitli hizmetlerin önemini vurgulayarak, “Gerek sağlık hizmetlerinde gerekse farkındalık projelerinde sunduğumuz desteklerle sigara bağımlılığıyla mücadele eden bireylerin her zaman yanındayız. Bugün bir sigara bağımlısı, sigarayı bırakma kararı alarak kendisi ve sevdikleri için sağlıklı bir geleceğe ilk adımı atabilir” ifadelerini kullandı. “Sigarasız bir hayat için bugün bir adım atın” Bu özel günde sigarayı bırakmak isteyenlere destek sunmak adına TSSD’nin sigarayı bırakma konusunda toplum bilincini artıracak çalışmalar yapacağını belirten Prof. Dr. Aydın, “Sigarasız bir hayat herkesin hakkıdır. Gelin, sağlığınız ve geleceğiniz için bu zararlı alışkanlıktan kurtulun. Sigarayı bırakmak zor olabilir, ama sağlığınız için bugün bir adım atmak çok değerli. Toplum olarak birbirimize destek vererek bu mücadelede başarılı olabiliriz” dedi. Gelecek nesiller için sigara içilmeyen bir Türkiye Prof. Dr. Aydın, açıklamasında sigara içilmeyen bir Türkiye vizyonunu destekleyen ve bu konuda katkı sağlayan herkese teşekkür ederek şöyle devam etti: “20 Kasım Dünya Sigarayı Bırakma Günü’nde tüm vatandaşlarımızı daha sağlıklı bir Türkiye için ilk adımı atmaya davet ediyoruz. Sigara bağımlılığına karşı verdiğimiz mücadelede, bilinçli adımlar atarak hep birlikte sigarasız bir gelecek inşa edebiliriz. Türkiye Sigarayla Savaş Derneği olarak bu özel günde herkesi sigarayı bırakma yolunda cesaretlendirerek kamuoyunda farkındalığı artırmayı ve sigarasız bir yaşam için toplumsal bir bilinç oluşturma yolunda ilerlemeye devam ediyoruz.” 2025 yılı hedeflerini sigarasız toplum vizyonu doğrultusunda tütün bağımlılığına karşı daha geniş kitlelere ulaşmayı ve özellikle genç nüfusta farkındalığı artırmayı hedefleyen dernek, bu yolda kamu ve özel sektör iş birlikleriyle kapsamlı projelere imza atmayı planlıyor.
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyeleri savunma yapıyor: "Bebeğin entübe olduğunu sisteme eklemiyorduk" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine üçüncü gününde devam ediyor. Savunma yapan tutuklu sanık Cansu Akyıldırım, "Hasta dosyalarını taburcu dosyasına koymuyorduk. Bebeğin entübe olduğunu sisteme eklemiyorduk. Bunu ekleyip eklememeyi konuşuyorduk. Bebeğin basılı olan kan gazıyla gerçeğinin aynı olmadığını Mehmet Gürül’e söyledim" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 3. gününde devam ediyor. Adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ve avukatları hazır bulundu. "Hastalara tıbbi müdahale için İlker ve Mehmet Gürül gibi isimlerden destek alıyorduk" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Cansu Akyıldırım, "Öncelikle 2012-2019 yılları arasında üç hastanede görev aldım 2019 - 2020 tarihleri arasında Esenyurt Reyap Hastanesi’nde çalıştım. 2023 yılında Bağcılar TRG Hospitalist Hastanesi’nde çalıştım. Üzerime atılı dolandırıcılık suçlamalarını kabul etmiyorum. Kimseyle maddi çıkar şeklinde çalışmadım. Ailemden maddi destek alıyorum. Kimseyi dolandırarak gelir elde etmedim. Yoğun bakımlar için danışmanlık hizmeti aldığımız şirketler vardı. Hastalara tıbbi müdahale için İlker ve Mehmet Gürül gibi isimlerden destek alıyorduk" ifadelerini kullandı. Duruşmada mahkeme başkanı sanığa, Medisense Hastanesi ile olan para akış trafiğinin nasıl sağlandığını sordu. Akyıldırım, "Birinci Hastanesi’nde hasta danışmanlık hizmeti verdiğimizde ekibe motivasyon ödemeleri veriliyordu. Medisense Hastanesi’nde çalışan biri bana bu parayı atardı. Bende ekibe motivasyon ödemesi adı altında dağıtırdım" diye yanıtladı. "Bebeği kucağıma aldığımda bebeğin bir yeri şişti, kalbi durdu" Mahkeme başkanı sanığa, WhatsApp konuşmalarında geçen "Göbek bağını kesmeyi beceremedim, Cansu’ya verin" konuşmasıyla ilgili ise, "Ben kesmedim, bu konuşmadan haberim yok. Ama bu bebek Karan bebek olabilir. Bu bebek TRG Hospitalist Hastanesi’nde doğdu. Bebek geldiğinde mosmordu. Kapıya yakın olan kısma aldım ve oksijen verdim. Bebeğin durumunu İlker Bey’e anlattım. Bebeği makineye bağladık. Bebeğe akciğer filmi istendi. Hastanenin şartları yettiğince ben filmi çektim. Bebeği kucağıma aldığımda bebeğin bir yeri şişti ben çekerken bebeğin kalbi durdu. Bebek geri dönmedi. Bebeğin ölüm nedenini belirleme yetkim yok. İlker Bey’e akciğer filminin resmini ve yakın videosunu Whatsapp’tan attım. Gönüllü olarak gitmiştim TRG Hospitalist Hastanesi’ne, Fırat Sarı istemişti gelmemi" diye konuştu. Mahkeme başkanı ise sanığa, "Niye konuşmalarda Cansu atsın deniyor o zaman, senin epikrizleri değiştirme yetkin yoksa" diye sordu. Sanık Akyıldırım “Benim böyle bir konuşmadan haberim yok. Bana ne görev verilirse onu yapıyordum” diye cevapladı. "Dış nöbetçilerin mezuniyet durumları ve evrakları elimizde yoktu. Bu nedenle denetime geldiklerinde hastanede bulundurmuyorduk" Sanık savunmasının devamında, "Yeni doğan denetiminde her raporu, eksik olan raporları tamamlanması için Fırat Sarı’ya iletiyordum. İlaçlar normalde buzdolabında tutulmalı. Biz onları yukarıya taşıyorduk. TRG Hospitalist’in yapısı gereği arşivi Teşvikiye’deydi. Bütün dosyalar hastane dışında muhafaza ediliyor. Denetime geldiklerinde bu nedenle hiçbir dosya teslim edemedim. Dış nöbetçilerin mezuniyet durumları ve evrakları elimizde yoktu. Bu nedenle denetime geldiklerinde hastanede bulundurmuyorduk bu kişileri. 2023 yılı son aylarında bir gün Fırat Sarı beni aradı, Hasan Basri Gök’ün beni işe götüreceğini söyledi. Ben yanlarına gittim. Fırat Sarı, Hasan Basri’ye, ’yaptın mı gerçekten’ dedi. Paraya ihtiyacı olduğunu söyledi ve mobil bankacılık durumunu gösterdi. Ortalama 20 kutu kadar ilaç satıp, para aldıklarını duydum. Hakan Doğukan Taşçı ile satmışlar ama ben gözümle görmedim" diye konuştu. "Bebek entübe olduğunu sisteme eklemiyorduk" Mahkeme başkanı sanığa, Mehmet Gürül’le aralarında geçen bebeklerin entübe olarak kaydedilmesine ve epikrizlerde yazan kan sayısı ile gerçeğinin aynı olmadığını söyledikleri konuşmalarını sordu. Sanık, "Hasta dosyalarını taburcu dosyasına koymuyorduk. Bebeğin entübe olduğunu sisteme eklemiyorduk. Bunu ekleyip eklememeyi konuşuyorduk. Bebeğin basılı olan kan gazıyla gerçeğinin aynı olmadığını Mehmet Gürül’e söyledim" dedi. Mahkeme başkanı sanığa, "Neden eksik olan her şeyi değiştiriyordunuz, bunu gidermek yerine" diye sordu. Sanık, "Faturalandırılmış taburcu dosyalarını değiştiremiyorduk, o şekilde kalıyordu. Sisteme epikrizleri kopyala yapıştır olarak atıyordum, birebir değiştirmiyordum" diye konuştu. "Bir kaç kişiye motivasyon ödemeleri yapıyordum" İfadesinin devamında, Fırat Sarı’yı 2019 yılından beri tanıdığını belirten sanık Akyıldırım, "İstanbul Reyap Hastanesi’nde beraber çalışıyorduk. Bir kaç kişiye motivasyon ödemeleri yapıyordum. Benden sonra Hakan Doğukan Taşçı ödüyordu bu paraları, bir kere ben Doğukan yerine TRG Hastanesi’nde çalışırken onun yerine ödeme yaptım" diye konuştu. "Fırat Sarı ile üç yıl kadar bir sevgilik döneminim oldu" Mahkeme başkanı sanığa, "Neden sürekli doktorlar basamak belirliyor diyorsunuz? Konuşmalarınızda sürekli basamak belirliyorsunuz, doktora niye sormuyorsunuz?" diye sordu. Sanık, "Basamakları excel şablonuna ben yazıyordum ama ben belirlemiyordum. Benim çalıştığım kurumda hekim karar veriyordu. Zuhal ile bir hafta TRG Hospitalist Hastanesi’nde çalıştım. 7 aydır tutukluyum ve artık bir şeyler sonuçlansın istiyorum. Böyle bir dosyada adım geçtiği için ve yargılandığım için çok üzgünüm. Fırat Sarı ile üç yıl kadar bir sevgilik dönemim oldu" diye konuştu. Duruşmaya devam ediliyor.