ÇEVRE - 16 Ekim 2024 Çarşamba 13:06

1500 yıllık batık bazilikanın gizemi gün yüzüne çıkıyor

A
A
A
1500 yıllık batık bazilikanın gizemi gün yüzüne çıkıyor

Amerika Arkeoloji Enstitüsü tarafından 2014 yılında ‘Dünyadaki En Önemli 10 Arkeolojik Keşif’ arasında gösterilen İznik Gölü içindeki 1500 yıllık batık bazilikanın gizemli tarihi, Fransız yönetmen Pascal Guerin’in çektiği ‘İznik, Batık Gizem’ adlı belgeselle Bursalılarla buluştu.


Büyük İskender’in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316’da kurulan, Bitinya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin izlerini bugün bile hala belirgin olarak taşıyan Bursa’nın İznik ilçesinde 2014 yılında keşfedilen göl içindeki batık bazilika, tüm dünyanın ilgisini çekmeye devam ediyor. Fransız yönetmen Pascal Guerin tarafından çekilen uluslararası ödüllü ‘İznik, Batık Gizem (İznik, The Sunken Enigma)’ adlı belgeselin gösterimi, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi’nin katkılarıyla Gökdere Vadisi Şehir Kütüphanesi Üftade Salonu’nda gerçekleştirildi. Belgesel gösterimine Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç, Bursa Uludağ Üniversitesi Arkeloloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Fransız jeolog Prof. Dr. Julia de Sigoyer ile arkeoloji ve tarih severler katıldı.


“2025 yılında, Birinci Konsil’in 1700’üncü yılı kutlanacak”


Aynı zamanda İznik Gölü Bazilikal Kilise Kazı Başkanı olan Prof. Dr. Mustafa Şahin, gösterim öncesinde yaptığı konuşmada 2014 yılında çekilen hava fotoğrafları sayesinde keşfedilen bazilikanın dünya çapında ses getiren bir keşif olduğunu ve Hristiyan dünyası için büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti. Kilisenin tahminlerinden çok daha önemli bir yer olduğunu belirten Şahin, “Elde ettiğimiz veriler, Hristiyanlar için çok önemli olan Birinci Konsil’in bu alanda toplanmış olabileceğini ortaya koydu. Bu konsil, M.S. 325 yılında Büyük Konstantin’in girişimleriyle İznik’te toplandı ve Hristiyanlığın temel ilkeleri kabul edildi. Bu ilkeler arasında Hazreti İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu ve Paskalya bayramının zamanı gibi önemli kararlar vardı. Birinci Konsil, Hristiyanlığın tüm mezhepleri tarafından kabul edilen önemli bir toplantıdır. 2025 yılında, Birinci Konsil’in 1700’üncü yılı kutlanacak ve Batı dünyasında bu tür tarihi yıllar oldukça önemsenir. Yaptığımız kazılar sonucunda, bazilikanın 390 yılından sonraki bir tarihte inşa edildiğini ve 1065 yılındaki büyük depremle yıkıldığını tespit ettik. Bazilikanın, Birinci Konsil’in toplandığı yer olmamakla birlikte konsilin bu alanda toplanmış olma ihtimaline dayanarak burada inşa edilmiş olduğunu düşünüyoruz" dedi.


“İznik’te büyük bir deprem olma ihtimali var”


Arkeologların bazilikanın neden su altında olduğunu ve nasıl bir olayla çökmüş olduğunu sıkça sorduğunu söyleyen Fransız jeolog Prof. Dr. Julia de Sigoyer ise “İznik’te meydana gelen depremler hakkında bilgi sahibi olmayı ve hangi depremin bazilikanın yıkılmasına neden olduğunu ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Sismik hareketler konusunda önemli keşifler yaptık. Bazilikanın 1065 yılında yaşanan büyük bir deprem sonucu yıkılmış olduğunu keşfettik. Ayrıca 1065 yılından bu yana İznik ve çevresinde büyük bir depremin yaşanmadığını keşfettik. Verilere göre, her 900 ila 1000 yıl arasında büyük bir deprem yaşanıyor. 1065 yılındaki depremi göz önünde alırsak yakın zamanda İznik’te büyük bir deprem olma ihtimali var. İznik Gölü’nde aktif bir fay hattı keşfettik. Bu fay hattı, bölgede gelecekte bir deprem olabileceğinin habercisi olarak karşımıza çıkıyor” dedi.


Belgesel gösteriminin ardından program, soru cevap bölümüyle sona erdi.



1500 yıllık batık bazilikanın gizemi gün yüzüne çıkıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Dünyada 2.8 milyar insan sağlıklı beslenemiyor, 1.4 milyar ton gıda israf ediliyor Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile Antalya Tarım Konseyi (ATAK) iş birliğinde Dünya Gıda Günü öncesinde “Ulaşılabilir, Güvenilir ve Sürdürülebilir Gıda Paneli” düzenledi. ATB Basın Danışmanı Vahide Yanık moderatörlüğünde düzenlenen panele, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, Antalya Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Asım Karabulut, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Erkan, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu katıldı. Panelde, güvenilir ve sürdürülebilir gıdaya ulaşım için neler yapılması gerektiği anlatıldı. Moderatör Vahide Yanık, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) kuruluş tarihi olan 16 Ekim’in Dünya Gıda Günü olarak kutlandığını belirterek, gıdanın son dönemin en önemli konularından biri olduğunu, bu nedenle gıdayı konuşmak için panelde bir araya geldiklerini kaydetti. “Dünyada 2,8 milyar insan sağlıklı beslenemiyor” Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, dünyada gıda üretiminin arttığını ancak gıda fiyatlarının da arttığını belirtti. Dünyadaki çatışmalar, küresel iklim değişikliğinin gıda üretimi ve lojistiğini etkilediğini belirten Selışık, “Gıda hakkı bütün insanlar için olması gereken bir hak. Hepimizin günlük olarak en doğru şekilde beslenmesi gerekiyor. Sadece karbonhidrat değil bedenimizin sağlıklı olabilmesi için proteine de dengeli bir şekilde ulaşmamız gerekiyor. Yani sadece doymamız değil, beslenmemiz de gerekiyor” dedi. Selışık, FAO’nun Eylül ayı raporuna göre dünyada 733 milyon insanın aç olduğunu bildirirken, “Diğer yandan 2.8 milyar insan sağlıklı beslenemiyor. Gıdaya ulaşıyor ama ulaştığı besin sağlıklı değil. Her yıl, 600 milyon insan kontamine gıda tüketimi nedeniyle hastalanıyor ve 420 bin kişi hayatını kaybediyor. Yaklaşık 890 milyon yetişkin obezite ile yaşıyor. Güvenilir olmayan gıdalardan dolayı yaşanan ölümlerin yüzde 30’unu 5 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor” diye konuştu. “Gıda fiyatları artışta” Dünyada yeterli gıda üretiminin olduğunu ancak adil paylaşılmadığını vurgulayan Selışık, gıda fiyatlarının yüksekliğini de işaret etti. FAO’nun Eylül raporuna göre dünyada gıda fiyatlarının 18 ayın en hızlı artışını kaydettiğini belirten Ayşegül Selışık, “Eylül ayında gıda fiyatları Ağustos ayına göre yüzde 3 oranında artmış” dedi. Türkiye’nin her alanda zengin, biyolojik çeşitliliği olan bir ülke olduğunu kaydeden Selışık ancak son dönemde tarım nüfusunun yaşlandığını ve gençlerin tarıma ilgi göstermediğine dikkat çekti. Selışık, bunun gıda üretimini olumsuz etkileyeceğini, tarımda istihdamı artırmaya yönelik politikalar yürütülmesi gerektiğini kaydetti. “1,4 milyar ton gıdayı israf ediyoruz” Antalya Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Asım Karabulut, tarımsal üretim olmazsa gıdanın olmayacağını belirtti. Dünyada 8 milyar insan olduğunu, Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre dünyada 4 milyar ton gıda üretildiğini belirten Karabulut, “Yani bir milyar insan için yarım milyar tonluk gıda düşüyor. Ama baktığımızda 730 milyondan fazla insan aç. Rakamlara göre yaklaşık 1,4 milyar ton gıdayı israf ediyoruz. Gıda güvenliğini konuşacaksak israftan başlamamız gerekiyor” dedi. Karabulut, gıda israfı ve denetimi konusunda yaptıkları çalışmaları anlattı. Karabulut, turizm kenti Antalya’da gıda denetimlerini de sıkı bir şekilde yaptıklarını belirterek, “Çünkü buradaki en ufak bir sorun bütün dünyada ses getirir. Biz hem kendi insanımız hem misafirlerimiz için denetimlerimizi daha sıkı gerçekleştiriyoruz” dedi. “Dünyayı beslemek için daha fazla üretmeliyiz” Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Erkan, son 30 yılda tarım topraklarının betonlaşma ve çeşitli nedenlerle yüzde 15 oranında azaldığını belirterek, “Tüm bu azalmaya rağmen son 30 yılda dünyadaki meyve ve sebze sektöründe yüzde 60 artış oldu. Bunun nedeni tarımın ıslah çalışmalarıyla, bilimsel metotlarla geliştirilmesindendir” dedi. Gıdada kayıp ve israfın önlenmesi için alınması gereken önlemleri anlatan Erkan, “Gelişmiş ülkeler gıdayı daha fazla israf ediyor. Çünkü kolay ulaşabiliyor, gereğinden fazla alıyor, atıyor. Afrika’ya bakın orada kayıp oranları yüksek ama israf oranı sıfır. Gıdaya ulaşılamadığı için gıdanın değeri çok iyi biliniyor” dedi. Dünyadaki 8 milyar insanın 2.2 milyar ton meyve ve sebzeyi tükettiğini, 2050’da dünya nüfusunun 9,5 milyara ulaşılacağının tahmin edildiğini belirten Erkan, “Bu nüfusu besleyebilmek için bizim şu anki gıda arzını en az yüzde 30-40 arttırmamız gerekiyor. Yani 20 yıl içerisinde daha fazla üretmemiz gerekiyor. Ama önümüzde global ısınma var, iklim krizi var, kentleşmeyle birlikte topraklarımızın azalma riski var. En önemlisi de toprakların verimsizleşmesi ya da çoraklaşması sorunlarıyla karşı karşıyayız. Peki tüm bu sorunlara rağmen biz nasıl güvenilir gıdaya ulaşacağız? Burada ziraat fakülteleri ve ziraat mühendisleri aktif rol oynayacak. Daha çok üretmek için bilgiyi, teknolojiyi kullanacağız. O zaman bizim çok daha donanımlı ziraat mühendisleri yetiştirmemiz gerekiyor. Teknolojiyi kullanarak üretmemizi artırmamız gerekiyor” diye konuştu. “Güvenli gıda için gıda okur yazarlığı” TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, beslenmenin anne karnından başladığını belirterek, dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemini vurguladı. Gıda fiyatlarının artmasının taklit ve tağşişli ürün sayısının da artışına neden olduğunu söyleyen Manavoğlu, gıda ürünlerinin denetiminin önemini vurguladı. Bakanlığın taklit ve tağşişli gıda ürünlerini açıklamasının toplum sağlığı için önemli olduğunu söyleyen Manavoğlu, gıda maddelerindeki kimyasal tespitlerinin de yayınlanmasını istedi. Manavoğlu, güvenilir gıdaya ulaşmada tüketiciye de görevler düştüğünü belirterek, gıda okur yazarlığının yaygınlaşması gerektiğini söyledi. Manavoğlu, “Tüketici bir ürünü almak istediğinde önce o ürünün etiketine bakmalı, içeriğinde neler var, son tüketim tarihi gibi ürüne dair bütün bilgileri kontrol edip öyle almalı. Ambalajda çilekli gofret görseli var ama içeriğine baktığında çilek olmadığı, çilek aroması olduğunu görüyor. Akıllı ambalajlar var, barkodu okuttuğunuzda ürünün üretiminden rafa gelinceye kadarki yol haritasını size bildiriyor. Tüketici bunları kullanmalı, alışveriş yaparken yanılmamalı” dedi. Manavoğlu, gıda mühendisi istihdam edemeyecek ölçekteki küçük gıda işletmelerinin, teknik ve hijyen konusunda destek alabilmeleri amacıyla, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı’na önerilen “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanı” sisteminin hayata geçirilmesini istedi.
İstanbul Bakan Ömer Bolat: ‘‘2024’ün ilk 9 ayında Afrika-Türkiye ticaret hacmi 27 milyar dolara yaklaştı’’ Ticaret Bakanı Ömer Bolat 11’inci WCI Forum’unda konuştu. Bakan Bolat, ’’2003 yılında Afrika kıtası ile 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 7 kat artarak 37 milyar dolara ulaştı. Bu dönem zarfında ihracatımız 10 kat artarak 2,1 milyar dolardan 22 milyar dolara; ithalatımız ise 3,3 milyar dolardan 15 milyar dolara ulaştı’’ dedi. 11’inci Dünya Sektörler Arası İşbirliği Forumu (WCI FORUM - World Cooperation Industries Forum) Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın katılımıyla İstanbul Wow Convention Center’da düzenlendi. ‘Afrika’ya yatırım, Geleceğe Yatırım’ temasıyla gerçekleşen forumda Afrika’nın 54 ülkesinden yaklaşık bin 500 iş insanı, Türk iş insanları ile bir araya geldi. Forum’un açılışında Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve WCI Forum Başkanı Utku Bengisu açılış konuşması gerçekleştirdi. Bakan Bolat, yaptığı konuşmada Türkiye ile Afrika arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda Türkiye’nin kazan kazan prensibi ile ticari iş birliklerine açık olduğunu ifade etti. Bakan Bolat, ‘‘Afrika kıtası ile 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 7 kat artarak 37 milyar dolara ulaştı. Özellikle altyapı, kentleşme, teknoloji, telekominasyon, yenilenebilir enerji ve turizm başta olmak üzere birçok sektör, Türk ve Afrikalı iş insanlarımıza önemli fırsatlar sunmaktadır’’ dedi. Afrika ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisinin benimsendiğini ifade eden Bakan Bolat, ‘‘Türkiye, 2005 yılında ‘gözlemci’ statüsünde olduğu Afrika Birliği’nde, 2008 yılında ‘stratejik ortak’ konumuna gelmiştir. 2013 yılından itibaren ise ülkemiz, Afrika ile olan ilişkilerini ‘Afrika Ortaklık Politikası’ çerçevesinde ele almaktadır. Bu politikanın diplomatik ilişkilere yansıması olarak, Afrika ülkelerindeki büyükelçiliklerimizin sayısı 2003 yılında 12 iken, 2024 yılında neredeyse 4 katına çıkarak 44’e ulaşmıştır. Yakın gelecekte de bu sayının 50’ye ulaşmasını hedefliyoruz. Yine bugün geldiğimiz noktada, 31 Afrika ülkesinde Ticaret Müşavirliğimiz bulunmaktadır. 2003 yılındaki sadece 4 adet Ticaret Müşavirliğinden ulaştığımız bu seviye, Afrika ülkeleri ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmeye verdiğimiz önemin en önemli göstergelerinden biridir’’ şeklinde konuştu. ‘‘2024’ün ilk 9 ayında Afrika-Türkiye ticaret hacmi 27 milyar dolara yaklaştı’’ Afrika kıtası ile Türkiye arasında ki ticaret hacmine ilişkin de bilgi veren Bakan Bolat, ‘‘2003 yılında Afrika kıtası ile 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 7 kat artarak 37 milyar dolara ulaştı. Bu dönem zarfında ihracatımız 10 kat artarak 2,1 milyar dolardan 22 milyar dolara; ithalatımız ise 3,3 milyar dolardan 15 milyar dolara ulaştı. 2024 yılının ilk dokuz aylık döneminde ise Afrika-Türkiye ticaret hacmi 27 milyar dolara yaklaştı. Bu değerin 15,8 milyar dolarını Türkiye’nin ihracatı, 11,1 milyar dolarını ise Türkiye’nin Afrika’dan ithalatı oluşturmaktadır’’ diye konuştu. ‘‘Afrika’daki Türk yatırımları, 2023 yılı itibarıyla 2,3 milyar dolara ulaştı’’ Afrika’daki Türk yatırımlarının arttığına da dikkat çeken Bolat, ‘‘Afrika kıtasında hızla gelişmekte olan ticari faaliyetlere ek olarak, müteahhitlik ve yatırımlar konusunda giderek derinleşen bir ilişkimiz bulunmaktadır. Bu çerçevede, yatırım pozisyonu bakımından 2003 yılında 67 milyon dolar olan Afrika’daki Türk yatırımları, 2023 yılı itibarıyla 2,3 milyar dolara ulaştı’’ ifadelerini kullandı. ‘‘Afrika ve kıtadaki ülkeler ile ilişkilerimizin günden güne gelişmesi için çaba harcıyoruz’’ Afrika kıtasına her alanda katkıda bulunmaya çalıştıklarını belirten Bakan Bolat, ‘‘Afrika ve kıtadaki ülkeler ile ilişkilerimizin günden güne gelişmesi için çaba harcıyoruz. Bu bağlamda, THY’nin de Afrika’daki faaliyetleri giderek artmaktadır. 2003 yılında sadece Kuzey Afrika ülkelerine uçuş gerçekleştiren THY, 2024 yılında ise Afrika’da 62 destinasyona uçuş gerçekleştirmekte ve böylece Afrika Kıtasını transit rotalar ile tüm dünyaya bağlamaktadır’’ dedi. WCI Forum Başkanı Utku Bengisu: ‘‘Afrika’ya yardım değil yatırım yapın sözümüz, yalnızca ticaret temelli değil kardeşliğe dayalı bakış açımızın ürünüdür’’ WCI Forum Başkanı Utku Bengisu ise Afrika pazarının Türkiye ihracatında oluşturacağı potansiyelin altını çizdi. Bengisu yaptığı konuşmada, ‘‘Organizasyonlarımızda , Ticaret Bakanlığımızın üretimi ve ihracatı önceliklediği hedefler doğrultusunda özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerimiz özelinde çalışmalarımızı büyük bir kararlıkla sürdürmekteyiz’’ diye konuştu. Bengisu konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘‘Afrika Gelecektir, Gelecek Afrika’da sözü azim ve mücadele kaynağımız oldu. Seyahatlerim sırasında ki gözlemlerimi ve duygularımı yansıtan yaygın kabul gören Afrika’ya yardım değil yatırım yapın sözümüz, yalnızca ticaret temelli değil kardeşliğe dayalı bakış açımızın ürünüdür. Türkiye zulmün karşısında yer alan adaleti, barış ve huzuru dış politikasının esası sayan güçlü bir ülkedir.’’ WCI Forum’un açılış konuşmalarının ardından Utku Bengisu, Bakan Bolat’a plaket takdim etti. Ardından Bakan Bolat ile WCI Forum yetkilileri stantları ziyaret etti. Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve WCI Forum Başkanı Utku Bengisu’nun yanı sıra WCI Forum İcra Kurulu Başkanı Abdulkadir Develi, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Davut Altunbaş, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Ahmet Güleç, Gana Cumhuriyeti Yollar ve Otoyolları Bakanı’nın katıldığı WCI Forum, 2 gün boyunca sürecek.
İstanbul Ogün Samast’ın örgüt davası karar için ertelendi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi olayının sanığı Ogün Samast’ın yargılandığı örgüt davasının görülmesine devam edildi. Mahkeme, Ogün Samast’ın adli kontrol tedbirinin devamına hükmederek duruşmayı kararın açıklanması için 10 Ocak tarihine erteledi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesine ilişkin hakkında ’silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ suçundan 10 yıla kadar hapis talebiyle yeni dava açılan ve 15 Kasım’da tahliye edilen Ogün Samast’ın, birleşen 11 sanıklı örgüt davası çerçevesinde yargılanmasına devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya ’suça sürüklenen çocuk’ sıfatıyla Ogün Samast ve bazı sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Dink ailesinin avukatları ile bazı sanıkların avukatların ise mahkemede hazır bulundu. Duruşmada esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapan sanık Erhan Tuncel, Hrant Dink suikastına engel olacak tüm raporları sözlü olarak yolladığını ancak zincirleme ihmaller yapıldığını iddia etti. Savunma yapan sanık Adem Sağlam ise herhangi bir örgüt üyesi olmadığını belirterek, "Ben bunların okullarına, dershanelerine, yurtlarına gitmedim, kalmadım. Hayatım özellikle PKK silahlı terör örgütü olmak üzere terör örgütleriyle mücadeleyle geçti. Beraatımı talep ederim" ifadelerini kullandı. Ogün Samast: "Şahsımın hiçbir terör örgütüyle, uzaktan yakından irtibatı bulunmamaktadır" Mütalaaya karşı savunma yapması istenen sanık Ogün Samast, "Şahsımın hiçbir terör örgütüyle, uzaktan yakından irtibatı bulunmamaktadır. Bunlar gerek kolluk, gerek mahkeme belgeleriyle mevcuttur. Hakkımdaki ’silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ suçlamasını kabul etmiyorum. Beraatımı talep ederim, mahkeme aksi kanaatteyse mütalaaya uyulmasını talep ederim" şeklinde konuştu. Duruşmada, sanık Ali Fuat Yılmazer’in avukatı olmadığı için savunması alınamadı. Mahkeme başkanı ise sanık Yılmazer’e bir sonraki duruşmada savunma yapabilmesi için son kez süre verileceğini ve avukatının yine gelmezse barodan avukat çağırılacağını ifade etti. Sanık Yasin Hayal ise savunmasında söyleyecek bir şeyinin olmadığını belirtti. Karar için ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme, suça sürüklenen çocuk Ogün Samast’ın ‘yurt dışına çıkış yasağı’ şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi. Heyet, sanık Ali Fuat Yılmazer’in avukatına esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapabilmesi için son kez süre verilmesine karar vererek duruşmayı kararın açıklanması için 10 Ocak tarihine erteledi. Olayın geçmişi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesine ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce bir kısım kamu görevlilerinin cinayetin işleneceğinden önceden haberdar oldukları ve cinayeti önlemek adına görevlerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle dava açılmıştı. Yapılan yargılamalar sonucu İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bir kısım şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yeni hazırlanan iddianamede İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12 Nisan 2021’de suç duyurusunda bulunduğu belirtilirken, iddianamede Dink ailesi ’müşteki’ sıfatıyla, Ogün Samast ise ’suça sürüklenen çocuk’ sıfatıyla yer almıştı. Hazırlanan iddianamede, suça sürüklenen çocuk sıfatıyla yer alan Ogün Samast’ın ’silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Daha sonra İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava dosyası, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 11 sanıklı örgüt davasıyla birleştirilmişti. Öte yandan, Samast’ın dosyasının birleştirildiği örgüt davasına ilişkin hazırlanan iddianamede ise şüpheliler Yahya Öztürk ve Adem Sağlam’ın ‘anayasayı ihlal’, ‘belli bir yükümlülüğün ihmaliyle kasten öldürmeye neden olmak’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ile 22 yıl 6’şar aydan 35’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edilmişti. İddianamede şüpheliler Ramazan Akyürek, Faruk Sarı ve Ali Fuat Yılmazer’in ‘anayasayı ihlal’ suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisleri talep edilirken, diğer şüpheliler Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Tuncay Uzundal, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Ahmet İskender’in ‘terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’ suçundan 5’er yıldan 10’ar yıla kadar hapis cezaları talep edilmişti.
Ankara Bakan Memişoğlu: “Sağlık hizmeti sunulan her yer Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle şekilleniyor” Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, kamu hastanelerinin yanı sıra özel sektör ve vakıf üniversiteleri dahil olmak üzere sağlık hizmeti sunulan bütün kuruluşların Sağlık Bakanlığı tarafından desteklendiğini ve bakanlık politikalarıyla şekillendiğini kaydetti. Bakan Memişoğlu, Ankara’daki programları çerçevesinde Etlik Şehir Hastanesi’nin 2024-2025 Akademik Yılı açılış töreni ve 2’nci hizmet yılı programı ile Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı açılış törenine katıldı. Törende konuşan Memişoğlu, sağlıkta bütüncül bir yaklaşımı benimsediklerini ifade ederek, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin entegre çalışmasını sağlayacak yeni mevzuat üzerinde çalıştıklarını belirtti. Bakan Memişoğlu, "Türkiye’nin sağlık çalışanları son 20 senede inanılmaz bir efor sarf etti. Her bir vatandaşımız 2002 senesinde senede sadece iki kez sağlık hizmetlerinden faydalanırken, 11,7 kez faydalanıyor" açıklamasında bulundu. Sağlık alanında sunulan hizmetin sadece tedavi etmekle sınırlı kalmayacağına değinen Memişoğlu, bunun yanı sıra yeni teknolojiler ve bilgiler üretmek için çalışacaklarını sözlerine ekledi. Bakan Memişoğlu, daha sonra Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı açılış törenine katıldı. Bakan Memişoğlu, meydana gelen Malatya merkezli deprem nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulundu. “Bu gençler, bu çocuklar bizim geleceğimiz” Yaptığı konuşmada akademi camiasının geleceği şekillendirdiğini vurgulayan Memişoğlu, şunları söyledi: “Bu gençler, bu çocuklar bizim geleceğimiz. O çocukları en iyi şekilde eğitmek, onlara hekimlik veya akademik bilgilerini aktarmak hepimizin sorumluluğundadır. Onları her birimizden daha iyi, bilgiyi araştırıcı yapabilmek de bizim sorumluluğumuzdadır. Boynuz kulağı geçecek, bizden sonraki nesiller bizden daha iyi olacak, iyi yönetecek ve fazla bilim üretecek. Biz onları öyle yetiştirmek zorundayız” ifadelerini kullandı. “Sağlık hizmeti sunulan her yer Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle şekilleniyor” Sağlık Bakanlığı olarak yapılabilecek işbirliklerine gereken desteği vermek için her zaman hazır olduklarını dile getiren Memişoğlu, “Sağlık Bakanlığı’nın bütün sağlık hizmetini, eğitimini, bilgisini arttıracak her türlü kişiye, kuruma destek vermek ve onun önünü açmak sorumluluğu vardır. Sadece kamu hastaneleri, bizim hastanelerimiz değil. Sağlık Bakanlığı, üniversiteleri, sağlık uygulama merkezleri dahil, özel sektör dahil, vakıf üniversiteleri dahil, bütün sağlık hizmeti sunulan, araştırma yapılan her yer Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle ve onun politikalarıyla şekilleniyor. Bizim bakışımız bu. Biz hepsinin hizmetkarıyız" şeklinde konuştu.