GÜNDEM - 11 Eylül 2024 Çarşamba 10:10

(Özel) Yunan komutanın tarihe geçen saygısızlığı hafızalardan silinmedi

A
A
A
(Özel) Yunan komutanın tarihe geçen saygısızlığı hafızalardan silinmedi

BURSA (İHA) – Bursa Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, tarihin tozlu sayfalarından 1920 yılına ait arşiv belgelerini gün yüzüne çıkararak, işgalci Yunan komutanının Osman Gazi Türbesi’ne yaptığı büyük saygısızlığı ortaya koydu. 105 yıl önce gerçekleşen bu saygısızlık, aradan geçen onca zamana rağmen unutulmadı. Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, ecdada yapılan bu hakaretin hafızalardan silinmeyeceğini vurguladı.


Orhan Gazi’nin 1326 yılında gerçekleştirdiği fethin ardından yaklaşık 130 yıl Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapan Bursa, 8 Temmuz 1920’de İtilaf Devletleri’nin desteklediği Yunan kuvvetleri tarafından işgal edildi. Bu işgal, Ankara’da bulunan İlk Meclis’te büyük üzüntüye yol açmış, 10 Temmuz 1920’de Meclis kürsüsüne siyah örtü (Puşide-i Siyah) örtülmüştür. Meclis kürsüsüne siyah örtü örtülmesi, Bursa’nın işgalinin milli bir yas olarak kabul edildiğini göstermektedir. Türk ordusunun 11 Eylül 1922’de, işgalden tam olarak “2 yıl, 2 ay, 2 gün” sonra Bursa’yı geri almasıyla birlikte, bu siyah örtü de kaldırıldı.


Yunan işgali sırasında milli ve dini değerlere yapılan saygısızlıklar, tarihe kara bir leke olarak geçti. Bu saygısızlıklardan biri de Yunan komutan Binbaşı Sofoklis Venizelos’un, Osman Gazi’nin türbesinde sergilediği hadsizlikti. Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos’un oğlu olan Binbaşı Sofoklis, Osman Gazi’nin türbesinde çektirdiği fotoğraf ile hafızalara kazındı. Venizelos nişanlısına gönderdiği fotoğrafın altına, “Yunanistan yeniden doğuyor, Türkiye ölüyor” notu düştü. Bu fotoğraf karesi, Yunanlıların Osman Gazi Türbesi’ne yaptığı saygısızlığın simgesi haline geldi ve Bursalıları derinden yaraladı.



"Burası sadece bir mezar değil, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun ve yükselişinin de sembolüdür"


Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, Osman Gazi Han’ın Tophane sırtlarındaki türbesini ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada şu cümlelere yer verdi:


"Şu an önünde bulunduğumuz Osman Gazi Türbesi, yalnızca bir mezar değildir. Osmanlı Devleti’nin temellerinin atıldığı ve imparatorluğun yükselişinin simgelendiği yerdir. 19. ve 20. yüzyılın başlarında Bursa’ya gelen seyyahların yazılarında da Osman Gazi Türbesi’ne mutlaka yer verdiklerini görüyoruz. Burasının büyük bir Türk hükümdarının, Osmanlı Devleti’nin kurucusunun türbesi olduğunu herkes çok iyi bilmekteydi."



"Türklere karşı psikolojik üstünlüğü sağlamak adına hususi çekilmiş bir fotoğraf"


Arslan, 1920’nin sonlarında Yunan komutan Sofoklis Venizelos’un Osman Gazi Türbesi’ni ziyaretine de değinerek, bu ziyaretin detaylarının net olmadığını, ancak bir fotoğrafın bu ziyaretten günümüze ulaştığını belirtti. Arslan, "Fotoğrafta Venizelos’un gayet samimi, hatta saygısız bir şekilde, kolunu türbenin parmaklıklarına dayadığı ve ayağını da kenara koyarak poz verdiği görülmektedir. Bu fotoğrafı nişanlısına ve Daily Mail Gazetesi muhabirine göndermiştir. Bu fotoğraf ve altına düşülen ’Yunanistan yeniden doğuyor, Türkiye ölüyor’ notu ile Türklere karşı psikolojik bir üstünlük sağlamayı hedeflemekteydiler. Bu fotoğraf, Osman Gazi’nin Bursa’daki Bizans hakimiyetine son veren Türk hükümdarı olması sebebiyle özellikle seçilmiş ve kasıtlı olarak çekilmiş bir karedir" dedi.


Arslan, 12 Temmuz 1920 tarihli Bursa Hakimiyet gazetesinde yayımlanan ’Bahtsız Bursa’ adlı yazıda Osman Gazi Türbesi’nin işgal altında kaldığının ifade edildiğini vurguladı. Arslan, "Ayrıca, milli şair Mehmet Akif Ersoy’un ünlü Bülbül şiirinde Osman Gazi’nin türbesinde çan seslerinin duyulmasını şu sözlerle dile getirmiştir. ’Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde Osman’ın.’ Bu yazılar ve mısralar Osman Gazi Türbesi’nin işgal altında olmasının Türk milletinde oluşturduğu derin üzüntüyü ve utancı dile getirmektedir. Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem Bolayır da Dayanma adlı şiirini, Sofoklis Venizelos’un türbede çekilen bu fotoğrafı üzerine kaleme almıştır. Bu fotoğraf kamuoyunda büyük bir infial oluşturdu ve Türk halkının tepkisine sebep olmuştur" diye konuştu.



Asırlık arşivlerde saklı


Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle belgesel ve arşiv çalışmaları yürüten Bursa Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, bu süreçte pek çok yeni belgeye ulaştıklarını belirtti. Arslan, "Osman Gazi Türbesi ile ilgili önemli bir belge de bu araştırmalar sırasında ortaya çıktı. Bursa Darülmuallimin eski ambar memuru Mehmed Şefik tarafından kaleme alınan 12 Aralık 1921 tarihli dilekçede, şu cümleler yer aldı: ’Yakın zamanda döndüğüm Bursa civarında, işgal yönetimi tarafından kasti ya da gayri kasti olarak işlenen çeşitli vahşet ve zulümlere ek olarak, kasaba içinde bizzat gözlemlediğim bazı kutsal değerlere yönelik saldırılar ve uluslararası hukuk kurallarına açıkça aykırı olan durumlar aşağıda arz olunur: - Cennetmekan Sultan Osman Han-ı Evvel hazretlerinin türbesinin girişine Kral Konstantin’in defne dalları ile çerçevelenmiş büyük bir resmi asılmıştır. Söz konusu türbenin avlusu da muhabere kıtaları tarafından işgal edilmiş olup, bahçedeki şehzadelerin mezarları üzerinde insan dışkısı izleri görülmektedir. İslam’a ve yüksek mezarlıklara aykırı olarak, Yunan askerleri tarafından defalarca tuvalet olarak kullanıldığına tanık oldum.


- Camilerden bazılarının kapılarına Kral Konstantin’in resmi asılmıştır. Özellikle Hoca Alizade Camii’nin kapısına büyük bir haç çizilmiştir.


- Vilayet dairesinin kapısına kraliyet tacı ve Yunan arması yerleştirilmiştir.


- İngiltere hükümeti tarafından Anadolu’ya gönderilmek üzere Mudanya’ya sevk edilen savaş esirlerimiz, Yunan hükümeti tarafından tutuklanarak bir yılı aşkın süredir askeri hizmetlerde çalıştırılmaktadır.


Bu olaylar, dindaşlarımızın gözü önünde gerçekleşerek vicdanlara dayanılması imkansız bir ızdırap yüklemektedir. Bu durumların önlenmesi amacıyla müttefik devletler nezdinde protesto edilerek, kutsal yerlerin tarafsız bir hükümetin kontrolü altında jandarmamız tarafından işgali için siyasi girişimlerde bulunulmasını yüksek makamınızdan istirham ederim. Bu konuda emir ve ferman, yetki sahibinindir" ifadelerine yer verildi.


Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, Osman Gazi Türbesi’nin Milli Mücadele sürecinde bir birlik ve bilinç oluşturduğunu vurguladı. Arslan, "Sofoklis Venizelos’un, Osman Gazi’nin türbesinde çekildiği fotoğrafı, kartpostallarda ve gazetelerde yayımlanarak halkı birleştiren bir sembol haline gelmiştir. Bursa’nın kurtuluşu 11 Eylül günü büyük bir sevinçle karşılanmış, bu sevincin bir yansıması olarak Osman Gazi’nin türbesinin bir maketi yapılarak Ankara sokaklarında dolaştırılmıştır. Bu, Osman Gazi’nin isminin ve türbesinin bağımsızlık ve Milli Mücadele ile özdeşleştiğini gösterir. 11 Eylül’de Bursa’ya ilk giren askerlerimizden 11 kahraman da Hacivat Köprüsü’nde şehit düşmüş ve Bursa’yı fetheden Osman Gazi’nin yanı başına defnedilmiştir. Böylece, Bursa’yı fetheden Osman Gazi ile onu kurtaran kahramanlar, aynı kutsal mekânda bir araya gelmiştir. Ruhları şad, mekanları cennet olsun" dedi.


Arslan, araştırmaları sırasında Yunan arşivlerinden de faydalandıklarını belirterek, "Yunan kaynaklarında bu olaylara yer verilmemektedir. 2016 yılında Sofoklis Venizelos konusu iki ülke arasında yeniden gündeme geldi ve Yunan gazetelerinde Türkiye’nin bu konuyu gündeme getirerek kendilerini sıkıştırmaya çalıştığı şeklinde ifadeler yer aldı. Ancak Osman Gazi, artık sadece tarihi bir şahsiyet değil, aynı zamanda bir sembol haline gelmiştir. Onun adı, 600 yıl sonra bile Bursa’nın kurtuluşuna öncülük etmiş ve Milli Mücadele’nin önemli sembollerinden biri olarak öne çıkmıştır. Bugün ve gelecekte de tarihî sembol olma özelliğini sürdürecektir" şeklinde konuştu.



(Özel) Yunan komutanın tarihe geçen saygısızlığı hafızalardan silinmedi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Karalar, "Yedigöze Barajından Kozan’a sağlıklı su getiriyoruz" Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, "Kozanlı vatandaşlarımızın tarihlerinde görebileceği en büyük projelerden bir tanesini hayata geçiriyoruz. Yedigöze Barajı’ndan Kozan’a sağlıklı su getiriyoruz. İki, üç milyar lirayı bulan yüksek maliyetli bir proje ancak Kozan’a feda olsun" dedi. Kozan’da yapımı devam eden Yedigöze Barajı’ndan Su Getirme Projesi’nin inşaatında denetlemelerde bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, hemşehrilerinin asbestli borulardan su içmemesi için önceki dönem başlattığı sağlıklı boru seferberliğini de sürdürüyor. Kozan’da içme suyu şebekesi yenileme çalışmalarını da denetleyen Başkan Zeydan Karalar, kenti varsıl, güvenli ve keyifli hale getirmek için var gücüyle çalışıyor. Karalar denetleme ve inceleme esnasında, projelerde emek harcayan Büyükşehir çalışanlarına baklava ikram etti. Başkan Zeydan Karalar Kozan’da esnaf ziyaretlerinde de bulundu ve vatandaşın sorunlarını ilk ağızdan dinleme kararlılığını sürdürdü. Adana Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ), Başkan Zeydan Karalar’ın talimatları doğrultusunda Kozan ilçesinde devasa şebeke yenileme projesini hayata geçiriyor. Toplam uzunluğu 400 km olan içme suyu projesi dahilinde ilk etapta 50 km uzunluğunda yeni içme suyu hattı inşa edilerek, insan sağlığını tehdit eden asbestli borular değiştiriliyor. Bu çalışma ile ilçeye daha sağlıklı su temin edilmesi hedefleniyor. Karalar, Kozan’a sağlıklı içme suyu getirme projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmaları yerinde inceledi. Yedigöze Barajı’ndan su getirme projesinin çok büyük ve tarihi bir iş olduğunu söyleyen Başkan Zeydan Karalar şöyle devam etti: “Kozanlı vatandaşlarımızın tarihlerinde görebileceği en büyük projelerden bir tanesini hayata geçiriyoruz. Yedigöze Barajı’ndan Kozan’a sağlıklı su getiriyoruz. İki, üç milyar lirayı bulan yüksek maliyetli bir proje ancak Kozan’a feda olsun. Çalışmalarımız hızla devam ediyor; tüm şebeke yenileniyor. Karataş’ta, Ceyhan’da, Yumurtalık’ta, İmamoğlu’nda 440 kilometre asbestli boruyu, sağlıklı boru hatları ile değiştirdiğimiz gibi Kozan’da da 1 metre bile asbestli boru bırakmayacağız. Kozan’da yaklaşık 300 kilometreyi bulacak olan asbestli boru değişimi gerçekleştireceğiz. Ekiplerimiz burada çok kaliteli bir iş çıkarıyor, biz de yakından takip ediyoruz hepsinin eline sağlık. Proje bittiğinde Kozan sağlıklı suya kavuşmuş olacak, Kozan’ı sağlıklı suya kavuşturma işinin bizim dönemimizde, bizim tarafımızdan gerçekleştirilecek olması beni çok mutlu ediyor. Kozanlılara hizmet etmeye devam edeceğiz." ASKİ tarafından gerçekleştirilen çalışmalarla ilçe sakinlerine sağlıklı ve kesintisiz su temini sağlanacak. Projenin tamamlanmasıyla birlikte Kozanlılar, modern altyapıya sahip bir su şebekesine kavuşacak ve yaşadıkları su sorunu ortadan kalkacak. Adana genelinde hayata geçirilen içme suyu çalışmaları çerçevesinde asbestli boruların yenileme projeleri titizlikle sürdürülüyor. Bu kapsamda Ceyhan’da 224 km, Yumurtalık’ta 42 km, Karataş’ta 80 km, İmamoğlu ilçesinde 50 km, Tufanbeyli’de 32 km ve Aladağ ilçe merkezinde 4 km’lik asbestli borunun değişim işi tamamlandı. Kozan’da ise Güneri ve Çanaklı mahallelerinde 8 kilometrelik asbest borunun yenilenmesiyle birlikte şehir genelinde toplam 440 km uzunluğunda asbestli içme suyu borusu değiştirildi.
Manisa Pekmez kazanları kaynamaya başladı Üzümün her çeşidinin yetiştiği Manisa’da şifa kaynağı olan pekmez yapımı başladı. Önceden sadece kendi ihtiyaçları için pekmez yapan köylüler, şehirlerden doğal ve organik ürünlere artan talep üzerine odun ateşinde kaynayan kazanlarda zor ve zahmetli bir süreçte yaptıkları pekmezlerden gelir elde etmeye başladı. Manisa’nın Yunusemre ilçesinin Yuntdağı Bölgesinde bulunan Türkmen Mahallesinde köylülerin pekmez mesaisi başladı. Sabah erken saatlerde bağlarından topladıkları üzümlerin önce suyunu çıkaran ardından 2 kademeli olarak odun ateşinde kaynatan köylüler bu sene pekmez yapımının azaldığını anlattı. Yaklaşık 15 senedir pekmez yaptıklarını anlatan Türkmen Mahallesi sakinlerinden Bayram Arslan, “İlk birinci aşamada eziyoruz sonra sıkıyoruz ardından şırayı kaynatıyoruz ve kaynadıktan sonra pekmez yapımına başlanıyor. Oldukça zor yapımı hemen olmuyor, sürekli kaynatmak gerekiyor. Birazını kendimiz kullanıyoruz, birazını da satıyoruz. Pekmezin her şeye faydası var” dedi. Türkmen Köyündeki akrabalarına pekmez yapımında yardım etmek için geldiğini belirten Sariye Yıldırım, “Büyüklerimizden gördüğümüz şekilde yapıyoruz. Yoruyor ama zevkli oluyor. Emeğimizin karşılığını alınca dinlenmiş oluyoruz. Her türlü faydası var severek yiyoruz” şeklinde konuştu. Eskiden üzümlerin suyunu çıkarmak için ayaklarla ezildiğini ve işlerin daha zor olduğunu anlatan 73 yaşındaki Ayşe Danacı, “Eskiden pekmezi daha çok yapardık. Şimdi bağcılar üzümünü satıyor. Hala yapılıyor ama fazla değil. Eskiden ayaklarla çiğnerdik şimdi daha kolay makinesi var üzümü eziyor daha kolay oluyor. Eskiye göre her şey artık daha kolay. Köyümüze pekmez almaya çok gelen oluyor.” dedi. Türkmen köyünde pekmezin kilosunun 250 TL’den satıldığı öğrenildi.
Ordu Palamut Gürcistan’a kaçtı Ordu’da, sezonun ilk haftasında tanesi 40 liraya kadar gerileyen palamudun fiyatı, balığın Gürcistan’a kaçması nedeniyle 120 TL’ye yükseldi. Denizlerde 1 Eylül tarihinden itibaren tezgahları süsleyen palamut, sezonun ilk günlerinde tanesi Ordu’da 70 liradan satıldı. Gün geçtikçe 500 gramlık palamut balığının tanesi 40 liraya kadar geriledi. Bu yıl bol miktarda avlanan palamut, hem vatandaşların, hem de balıkçıların yüzünü güldürdü. Fiyatı artarak devam eden palamudun fiyatı, balığın Gürcistan açıklarına kaçması nedeniyle yükselişe geçti. Tezgahlarda 800 gramlık palamut balığı 120 olunca bazı vatandaşlar fiyatı yüksek buldu, bazıları ise fiyatların kırmızı et ve tavuk fiyatlarına göre normal olduğunu söyledi. Altınordu ilçesinde balıkçı esnafı Aydın Ceylan, palamut balığının soğuk sulara kaçmaya başladığını belirterek, “Palamut sezon başında 50 TL’ydi, 400 gramlık palamudu 40 liraya sattığımız da oldu. Şuanda balıklar büyüdü, 800 grama kadar büyüdü. Büyük olanları da gününe göre 80-90-100 lira gibi fiyatlara sattık. Şuanda palamut balığı sezonun ilk günlerine göre az avlanıyor. Bu nedenle palamudun tanesi 120 liraya kadar yükseldi. Bazı vatandaşlara göre fiyatı yüksek olsa da rağbet fazla. Bundan sonraki süreci tahmin edemeyiz, bol da çıkabilir, az da çıkabilir” dedi. Öte yandan tezgahlarda deniz somonu 150, barbun 250, kanca çinakop 250, kaya mezgit 150, kalkan 500-600, deniz levreği 250, istavrit 100, kanca mezgit 300 ve sarı kanat çinakopun kilosu 350 liradan satılıyor.
Malatya 19.Uluslararası Turgut Özal karakucak güreşleri 6 Ekim’de yapılacak Ata sporumuz karakucak güreşlerini yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak amacıyla Yeşilyurt Belediyesinin ev sahipliğinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Yeşilyurt Kaymakamlığı ve Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Malatya Temsilciliğinin destekleriyle 6 Ekim 2024 Pazar günü Çilesiz Aksa Caminin yan tarafındaki alanda 19.Uluslararası Turgut Özal Karakucak Güreşleri düzenlenecek. 1993 yılında hayatını kaybeden 8.Cumhurbaşkanı Malatyalı Turgut Özal’ın vefatının ardından başlatılıp, Malatya’nın karakucak güreşlerinde isminden söz ettirmesine vesile olmasına rağmen uzun süredir yapılamayan Turgut Özal Karakucak Güreşleri, Yeşilyurt Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleşecek büyük bir organizasyonlarla Malatyalılar ve sporcularla buluşmaya hazırlanıyor. Ülkemizdeki karakucak güreşleri organizasyonlarında özel bir yere sahip olan Turgut Özal Karakucak Güreşleri’nin yeniden düzenlenmesine yönelik gelen taleplere duyarsız kalmayan Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit’in desteklerinin ardından Türkiye’nin dört bir tarafından ve yurt dışından gelecek güreşçilerin katılımıyla Turgut Özal Karakucak Güreşleri yapılacak. 6 Ekim 2024 Pazar günü Çilesiz Aksa Caminin yan tarafındaki alanda 10:00 ile 18:00 saatleri arasında düzenlenecek olan 19.Uluslararası Turgut Özal Karakucak Güreşleri büyükler, yıldızlar ve minikler kategorilerinde 21 sıklette gerçekleştirilecek. Toplam 207 bin 300 TL. para ödülün dağıtılacağı organizasyona katılacak olan farklı yaş gruplarındaki çok sayıda pehlivan, er meydanında ter dökecek. Yeşilyurt Belediyesi olarak büyük ve anlamlı bir organizasyona ev sahipliği yapacaklarını söyleyen Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Karakucak güreşlerinin Türk kültüründe özel bir yere sahip olduğunu dile getirdi. Ata sporu karakucak güreşlerinin yaşatılmasının yanı sıra gelecek kuşaklara aktarılmasına önem verdiklerini ifade eden Başkan Geçit, çok sayıda sporcunun katılacağı karakucak güreşlerinin sorunsuz geçmesi için hazırlıkların devam ettiğini söyledi. Sportif, kültürel ve sosyal faaliyetlerin deprem yaralarının sarılmasında önemli bir etken olduğunu ifade eden Başkan Geçit, çekişmeli ve heyecanlı müsabakalara sahne olacak Turgut Özal Karakucak Güreşlerinin Malatya’nın toparlanma sürecine çok önemli katkılar sunacak, vatandaşlara moral aşılayacak önemli bir organizasyon olacağını söyledi. Başkan Geçit, sosyal, kültürel ve sportif hizmetlerle vatandaşlara moral aşılayan etkinliklerini Turgut Özal Karakucak Güreşleriyle ileri bir boyuta taşıyacaklarını hatırlatarak, “Şehrimizde deprem yaralarının sarılması adına bir yandan kalıcı konutlar ve işyerleri hızla yükselirken diğer taraftan vatandaşlarımıza umut aşılamak, moral ve motivasyonlarını artırmak adına düzenlediğimiz sosyal ve sportif hizmetlerimize her geçen gün bir yenisini daha ekliyoruz.1993 yılında aramızdan ayrılan 8.Cumhurbaşkanımız, Malatya’nın kıymetli bir değeri, hepimizin gönlünde müstesna bir yere sahip olan rahmetli Turgut Özal’ın adını verildiği Karakucak Güreşlerini yeniden Malatyalılarla buluşturacağız. Böylesine önemli ve değerli bir organizasyonun ev sahipliği yapacak olmanın gururunu ve heyecanını yaşıyoruz. Ata sporumuz olan karakucak güreşlerimizi yaşatarak gelecek nesillere aktarmak amacıyla 6 Ekim 2024 Pazar günü saat 10:00’da 19.Uluslararası Turgut Özal Karakucak Güreşlerini gerçekleştireceğiz. Malatyalı olmasından her zaman iftihar ettiğimiz rahmetli Turgut Özal’ın adının verildiği bu büyük organizasyonu Gençlik ve Spor Bakanlığımız, Yeşilyurt Kaymakamlığımız ve Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Malatya Temsilciliğimizle işbirliği halinde gerçekleştireceğiz. Bilindiği üzere karakucak güreşleri Türk kültüründe özel bir yere sahiptir. Orta Asya’dan Anadolu’ya yaklaşık 10 asırdır devam eden ata sporumuzu yaşatmak ve gelecek kuşaklara taşınması sağlamak bizim için büyük bir önem taşıyor. Rahmetli Turgut Özal’ın adının verildiği bu büyük organizasyona başarıyla ev sahipliği yapmak içinde hazırlıklarımız tüm hızıyla devam ediyor. Çilesiz Aksa Camimizin yan tarafındaki alanda büyük bir çekişmeye sahne olacak müsabakalara yerli ve yabancı çok sayıda sporcunun katılmasını bekliyoruz. Bu özel organizasyonun hayata geçmesinde emek sarf eden, destek veren herkese şahsım ve tüm hemşehrilerim adına teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.