SAĞLIK - 02 Aralık 2023 Cumartesi 10:44

(Özel) Ağır işlerde çalışanlar dikkat...Günde 3-4 kez 10 dakikalık periyotlarla buz uygulayın

A
A
A
(Özel) Ağır işlerde çalışanlar dikkat...Günde 3-4 kez 10 dakikalık periyotlarla buz uygulayın

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Saylık, ağır işlerde çalışanların sık rastladığı omuz ağrılarının evde yapılabilecek uygulamalarla azaltılabileceğini, şiddetli ağrılarda en kısa sürede bir uzmanın müdahale etmesi gerektiğini belirtti.

 

Acıbadem Bursa Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Saylık, omuz ağrılarının doğuştan kemik ve eklem yapısı ile ilgili olabildiği gibi daha sonra da yapılan ağır işlerde de ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.

 

Her yaş grubunda görülebilen omuz ağrılarının evde yapılacak uygulamalarla azaltılabileceğini, uzun süreli şiddetli ağrılarda mutlaka bir uzmana gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Murat Saylık, “Omuz hastalıkları neredeyse her yaş gurubunda görülen sıklıkla ağrı ve hareket kısıtlılığı şikâyetiyle ortopedi polikliniğine başvuran hasta gurubunu oluşturur. Omuz bölgesi vücudun en fazla hareket açıklığı sağlayan eklemidir. Bu geniş hareket açıklığını sağlayabilmek için, kemik yapı az kas ve tendon gibi yumuşak dokular fazladır. Geniş hareket açıklığı sağlayan kapsül kas tendon gibi yapılar aynı zamanda omuz ekleminde en sık ağrı nedenleridir. Uzun süre omuz üstüne yatmaya bağlı gelişen ve sıklıkla kendiliğinden düzelebilen omuz ağrıları görüldüğü gibi, omuz eklemi anatomisine veya travmaya bağlı gelişen medikal veya artroskopik cerrahi gerektiren omuz ağrıları azımsanmayacak orandadır” dedi.

 

Doç. Dr. Saylık, omuz ağrılarının en sık nedenlerini şu şekilde sıraladı;

 

“Omuz sıkışma veya daralma sendromu (Impingement) sendromu; omuz eklemini oluşturan skapula kemiğinin bir uzantısı olan akromiyonun tipine ve eklemde oluşturduğu daralmaya bağlı olarak görülür. Impingement sendromu Tip-1(düz akromion) da nadiren görülürken, Tip-2 (kanca) veya Tip-3 (konveks) aşağı eğimli akromionda humeroakromial eklemde oluşan daralma nedeniyle daha sık görülür. Otuz yaş üstü, kol açık vaziyette omuz üzerine düşme sonrası veya baş üstü aktiviteleri günlük yaşamda sık tekrarlayan kişilerde bu sendromun gelişme sıklığı artar. Impingement sendromu omuz bölgesinin ön ve yan kısmında ağrı ile görülür. Kol omuz seviyesinin üstüne kaldırıldığında ağrı şiddetlenir. SLAP lezyonu (Superior labral anterior posterior yırtıklar); glenoid labrumun yaralanmalarıdır. Biceps kasının uzun başının yapıştığı superior glenoid labrum bölgesinde avülsiyon (ayrılma) tarzı yırtıklardır. Biceps kasının tekrarlayan ağır yüklere maruz kalması veya akut şiddetli bir travma sonrası gelişebilir. Genç, aktif, ağır iş yapan erkeklerde sık rastlanır. Dirseğin vücuda yapışık olduğu, ön kolun yukarı ve dışa döndüğü harekette omuz ön dış kısmında şiddetli ağrı ve batma hissi oluşur. Sıklıkla herhangi bir omuz hareketi olmadan da omuz ön kısmında ağrı vardır. Akromioklavikuler eklem basısı; akromioklavikuler eklem klavikula (köprücük kemiği) ve skapula (kürek) kemiği arasında 10-12 milimetre uzunluk ve 5 milimetre genişlikte bir eklem olup, yoğun fiziksel iş yükü olan ve ağır spor yapan bireylerde omuz üst ve arka kısmında ağrıya sebep olur. Özellikle kolun sırt bölgesine veya karşı omuza uzandığı hareketlerde ağrı şiddetlenir. Bankart lezyonu; genellikle omuz çıkığı sonrası gelişir. Omuz çıkığı tedavi edildikten sonra 2 hafta omuz kol askısı ile hasta takip edilir. Omuz çıkığı esnasında gelişen labral yırtığın genişliğine bağlı erken dönemde ağrı ve yeniden omuz çıkığı riski geç dönemde omuzda boşluk hissi ve güç kaybı gelişebilir. Kolun yukarı ve dışa çevrilmesi ağrıyı artırır. Rotator manşet yırtığı; yaşla beraber rotator tendonlarda esnekliğinin azalması veya eklemde daralma ile gelişebilir. Kol yukarı kaldırıldığında saplanır tarzda ağrı gelişir. Omuz yan kısmında ve üst kola yayılan ağrı vardır. Donuk omuz; omuz eklemini ilgilendiren bir patoloji durumunda ağrı ve hareket kısıtlılığıyla başlayan bir süreçtir. Diyabet, tiroid gibi sistemik hastalıklar eşlik ederse omuzda hareket kaybı daha hızlı gelişir ve donuk omuz gelişir. Omuz ekleminin her yöne hareketi tamamen kısıtlanır.”

 

“Her gün 10 dakikalık periyotlarla buz uygulayın”

 

Omuz ağrılarının tedavisinde omuz ve kolların dinlendirilmesi gerekildiği vurgulayan Doç. Dr. Saylık, “Ağrının olduğu bölgeye günde 3-4 kez 10 dakikalık periyotlarla buz uygulayın. Omzunuz ve kolunuzu dinlendirin. Ibuprofen veya asetaminofen gurubu ilaçlar ağrı kontrolünde faydalıdır. Ağrı azaldıktan sonraki süreçte fizyoterapist desteği alarak egzersizler başlanabilir. Bunlarla geçmeyen ağrılarda omuz bölgesini ilgilendiren veya yakın organlardan yansıyan (boyun fıtığı, aksiller LAP) ek hastalıklar olabileceğini düşünüp Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanına danışın. Ayrıntılı muayene ve radyolojik görüntüleme sonrası uygun tedavi seçenekleri konusunda bilgilendirileceksiniz. Medikal tedavi, fizik tedavi veya artroskopi (kapalı) cerrahi tedavi seçenekleridir” şeklinde konuştu.



(Özel) Ağır işlerde çalışanlar dikkat...Günde 3-4 kez 10 dakikalık periyotlarla buz uygulayın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yapı ruhsatı verilen binaların yüzölçümü yüzde 18,9 azaldı Belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 18,8, daire sayısı yüzde 17 ve yüzölçüm yüzde 18,9 azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı 3’üncü çeyrek (Temmuz-Eylül) Yapı İzin İstatistikleri’ni açıkladı. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 18,8, daire sayısı yüzde 17,0 ve yüzölçüm yüzde 18,9 azaldı. Toplam yüzölçümün yüzde 53,1’i konut alanı olarak gerçekleşti Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların toplam yüzölçümü 32 milyon metrekare iken; bunun 17 milyon metrekaresi konut, 8,2 milyon metrekaresi konut dışı ve 6,8 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. En yüksek yüzölçüm payı yüzde 66,3 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 21,2 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 2,5 milyon metrekare ile sanayi binaları ve depolar izledi. Yapı kullanma izin belgesi verilen binaların yüzölçümü yüzde 5,3 azaldı Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen bina sayısı yüzde 2,9 artarken, daire sayısı yüzde 3,1 ve yüzölçüm yüzde 5,3 azaldı. Toplam yüzölçümün yüzde 55,1’i konut alanı olarak gerçekleşti Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen binaların toplam yüzölçümü 22,5 milyon m iken; bunun 12,4 milyon metrekaresi konut, 5,6 milyon metrekaresi konut dışı ve 4,5 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. En yüksek yüzölçüm payı yüzde 68,2 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen binaların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 15,3 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 1,8 milyon metrekare ile sanayi binaları ve depolar izledi.
Mersin Mersin’de ’Bolkarlar’dan Toroslar’a Desenlerin Sırrı’ temalı defile düzenlendi Mersin Olgunlaşma Enstitüsünce ’Bolkarlar’dan Toroslar’a Desenlerin Sırrı’ temalı defile düzenlendi. Kültür Merkezi’nin bahçesinde gerçekleştirilen etkinlikte tablolar, iğne oyasıyla işlenmiş dokuma örtü, takı, fular ve çantalar da sergilendi. Mersin Valiliği himayesinde Mersin Olgunlaşma Enstitüsünce Mersin Kültür Merkezi’nin bahçesinde ’Bolkarlar’dan Toroslar’a Desenlerin Sırrı’ temalı düzenlenen etkinlikte kıyafet sunumu gerçekleştirildi. Defile öncesi çeşitli tablolar, iğne oyasıyla işlenmiş dokuma örtü, takı, fular ve çantaların yer aldığı sergi, Vali Ali Hamza Pehlivan, eşi Yıldız Pehlivan ve Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Sosyal ve Kültürel Etkinlikler Daire Başkanı Nazan Suna Alpural’ın katılımıyla gerçekleşti. "Olgunlaşma enstitüleri, kültürel hafızayı diri tutan önemli kurumlardır" Alpural, açılışta yaptığı konuşmada, olgunlaşma enstitülerinin, Türkiye’nin dört bir yanında geleneksel el sanatlarını ve kültürünü koruyarak geleceğe aktarma misyonunu taşıyan, böylelikle kültürel hafızayı diri tutan önemli kurumlar olduğunu söyledi. Dokumadan el sanatlarına, nakıştan seramiğe, iğne oyasından ahşap oymaya kadar birçok geleneksel Türk el sanatlarının olgunlaşma enstitülerinin sayesinde can bulmaya devam ettiğini dile getiren Alpural, "Ortaya konulan eserler, kadim Anadolu medeniyetinin zarafetini ve estetiğini yansıtarak bizlere, köklerimizi hatırlatıyor. Köklerimizden edindiğimiz kültürel ve sanatsal değerlerin Türk Eğitim Sistemi’nin temel yapı taşlarından biri olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye Yüzyılı vizyonu, bu değerleri daha ileriye taşıyacak yeni bir dönemin kapılarını aralamaktadır. Bu vizyonun temel unsurlarından biri olan Türkiye Yüzyılı maarif modeli bireylerin yalnızca meslek sahibi olmalarını değil, aynı zamanda kültür ve medeniyet bilinciyle donatılmalarını amaçlamaktadır" dedi. "Kadınlarımız, bu kültürü nesilden nesile aktarmışlardır" Yıldız Pehlivan da ’Bolkarlar’dan Toroslar’a Desenlerin Sırrı’ adıyla sunulan programın, yalnızca göz alıcı kıyafetleri değil, Mersin’in, Toroslar’ın, Niğde’nin ve Bolkarlar’ın ruhunu, doğayla iç içe yaşayan yörüklerin azmini, sabrını ve emekle yoğrulmuş kültürel zenginliğini yansıttığını ifade etti. Pehlivan, "Bu desenlerde, çadırların gölgesinde dokunan kilimlerin izleri, akşam vakitlerinde Toroslar’ın serin rüzgarı eşliğinde söylenen türküler, yörük obalarımızın yaktığı ateşin sıcaklığı saklıdır. Bu desenlerde, bizi biz yapan değerler, hâtıralar ve kadim medeniyetimizin simgeleri yer alır. Bir motifte Mersin’in göz kamaştıran deniz mavisini, bir diğerinde dağlarımızın heybetini, bir başkasında ise obalarımızın saf ruhunu görmek mümkündür. Kadınlarımız, bu motifleri işlerken sadece bir zanaatı değil, bir kültürü inşa etmiş ve bu kültürü nesilden nesile aktarmışlardır" diye konuştu. Mersin Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Mehmet Göçer’in yaptığı konuşmanın ardından düzenlenen defilede mankenler, geleneksel Türk el sanatlarıyla yapılan motif ve desenler ile Mersin-Niğde yöresinin izlerini taşıyan 20 tasarımı sergiledi.
Adana Müteahhidin ofisine uzun namlulu silahla ateş eden 3 şüpheli tutuklandı Adana’da müteahhittin ofisine uzun namlulu silahla saldırı düzenlediği öne sürülen 4 şüpheliden 3’ü tutuklanırken 1’i adli kontrolle serbest bırakıldı. Şüphelilerin saldırı sonrası müteahhidi arayıp, "Ceza kestik 300 bin lira vereceksin" dedikleri iddia edildi. Olay, 2 Kasım’da Seyhan İlçesine bağlı Gürselpaşa Mahallesindeki bir sitede meydana geldi. İddiaya göre, Mustafa T. (18) ve arkadaşı Altay B. (23) müteahhit Mevlüt A.’nın ofis olarak kullandığı daireye geldi. Şüphelilerden Mustafa T., uzun namlulu silahla daireye 4 el ateş açtı. Ardından suç ortağı arkadaşı Altay B.’nin kullandığı motosiklet ile bölgeden kaçtı. Şüphelilerin daha sonra cep telefonundan Mevlüt A.’yı arayarak, “Sana ceza kestik, bize 300 bin TL vereceksin” dediği öne sürüldü. Site güvenliğinin ihbarı üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Yaklaşık 50 saatlik kamera görüntülerinin incelemesinin ardından şüphelilerin kimliği tespit edildi. Yapılan detaylı incelemede ekipler şüphelilere yardım eden 2 kişiye de ulaştı. “Evlerinde hafif makineli tüfek çıktı” Mustafa T., Altay B. ve bu iki kişiyi evlerinde saklayan Hasin Ö. (23) ile Yusuf Ali Ö. (19) operasyonla yakalandı. Şüphelilerin kendi ve saklandıkları evde yapılan aramada uzun namlulu silah, ruhsatsız tabanca, uzun şarjör, 104 mermi, çelik yelek ve olayda kullanılan motosiklet ele geçirildi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mustafa T., Altay B. ve Hasin Ö. çıkarıldıkları mahkemede tutukladı, Yusuf Ali Ö. ise adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Gaziantep Gaziantep SGK’dan kayıt dışı çalışma ve çalıştırma uyarısı SGK Gaziantep İl Müdürü Mehmet Uzun, sivil toplum kuruluşları ve işverenleri ziyaret ederek kayıtlı istihdamın faydaları ile kayıt dışı istihdamın zararları hakkında bilgilendirmede bulundu. SGK Gaziantep İl Müdürü Mehmet Uzun, sivil toplum kuruluşları ve işverenleri ziyaret ederek kayıt dışı istihdamın zararları hakkında bilgilendirmede bulundu. SGK Gaziantep İl Müdürü Uzun, yaptığı ziyaretlerde kişilerin sigortalı olarak çalıştırılmaları anayasal bir hak olmakla birlikte aynı zamanda hem çalışanlar hem de işverenler açısından bir zorunluluk olduğunu yani işverenlerin çalışanlarını sigortasız olarak çalıştırma hakları olmadığı gibi çalışan kişilerin de sigortasız çalışmak veya sigortasız çalışmayı istemek gibi bir hakları söz konusu olmadığını belirtti. Kayıt dışı çalıştırmanın işverenler açısından zararlarına değinen İl Müdürü Uzun, “İşverenlerin ciddi anlamda idari ve adli yaptırımlarla karşılaşılmasına. Haksız rekabete ve piyasa dengesinin bozulmasına zemin hazırlanmasına. Devlet tarafından sağlanan asgari ücret desteği, teşvikler ile hibe ve kredi avantajlarından faydalanılamamasına, iş yerinde tüm çalışanların sigortalılığı sağlanmadığı için verimliliğin ve motivasyonun azalmasına, ticari hayatta diğer işverenlere karşı güven problemi olacağından, marka oluşturma, kurumsallaşma ve pazarda yer edinme şanslarının ortadan kalkmasına yol açar. Çalışanlar açısından kayıt dışı çalışan işçinin emekli hakkı elde edememesine, çalışamaz yaşa geldiğinde başkalarının yardımına muhtaç olmasına, herhangi bir nedenle sakatlanıp çalışamaz duruma gelindiğinde malullük aylığından yararlanamamasına, hayatlarını kaybetmeleri durumunda geride kalan eş ve çocukların(hak sahiplerinin) ölüm aylığı alamamasına, işsiz kalması durumunda işsizlik sigortasından faydalanılamamasına ve ihbar ve kıdem tazminatından yoksun kalmalarına neden olur. Devlet açısından ise vergi ve prim kaybına ve sosyal güvenlik sisteminde aktüeryal dengenin yani çalışan/emekli dengesinin bozulmasına, primsiz ödemelerin (sosyal yardımların) artmasına, gelir dağılımının bozulmasına ve kaynak dağılımında etkinliğin bozulmasına sebep olacaktır” dedi. Uzun, kayıt dışılıkla mücadelenin sadece SGK’nın görevi olmaması gerektiğini, başta işverenler olmak üzere sivil toplum kuruluşları, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının da SGK’ya yardımcı olması gerektiğini vurguladı.
Ankara Süleyman Soylu’dan yeşil pasaport uyarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İçişleri Komisyonu Başkanı Süleyman Soylu, Meclis Genel Kurulu’nda ateşli silahlara ve yetkisiz çakar kullanımına ilişkin ceza hükümleri ile iç güvenlik alanında düzenlemeler içeren kanun teklifinin görüşmelerinde, milletvekillerinin muhtarlara yeşil pasaport verilip verilmeyeceği sorusu üzerine, “Türkiye’ye ayrılan miktar belli. Bu sınırı aştığınız andan itibaren bir yeşil pasaport problemiyle Türkiye karşı karşıya kalabilir, dolayısıyla biz bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz, istemeyiz” karşılığını verdi. TBMM Genel Kurulu’nda ateşli silahlara ve yetkisiz çakar kullanımına ilişkin ceza hükümleri ile iç güvenlik alanında düzenlemeler içeren "Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin birinci bölümü üzerindeki görüşmelere devam edildi. Milletvekillerinin sorularını cevaplayan İçişleri Komisyonu Başkanı Soylu, CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, "Gece yarısı güvenlik güçlerimizle birlikte arama yapan muhtarlarımızın can güvenliğini sağlayacak mısınız" sorusu üzerine şunları dedi: "Son dönemde muhtarlarımızla ilgili çok ciddi özlük hakları iyileştirmeleri söz konusu oldu takdir edersiniz ki. Maaşları, daha doğrusu ödenekleri ama şimdi maaşları asgari ücretle eşitlendi, aynı zamanda sosyal sigortalarla ilgili bir sosyal güvenlik kapsamları yoktu, primleri ödenmiyordu, bunlar da ödeniyorlar. Yine, bununla ilgili, kaydıhayat şartıyla devam eden bir silah ruhsatı imtiyazları da esas itibarıyla muhtarlarda söz konusu. Bunun yanı sıra da hem Bakanlığın hem ülkemizin onlara sunduğu sosyal imkanlardan da istifade edebilme kabiliyetlerine sahipler. Yeşil pasaport daha ziyade diğer ülkelerle ülkemizin lehine irtibat kurabilecek ve diplomatından ihracat yapanına kadar, ticaret yapanına kadar bir imkan olarak değerlendirilmelidir. Elbette ki daha önce verilmiş bir hak kamu memurlarına var ama muhtarlarımızın sürekli olarak yurt dışına çıkma gibi veya kendi görevlileriyle ilgili yurt dışında bulunma gibi bir zorunlulukları ve mecburiyetleri şu anda yok. Bir de başka bir şey daha var, bunu hepimiz biliyoruz yani bu yeşil pasaportun talebi belli, daha doğrusu Türkiye’ye ayrılan miktar belli, nerede kullanılacağı belli; bu sınırı aştığınız andan itibaren bir yeşil pasaport problemiyle Türkiye karşı karşıya kalabilir, dolayısıyla biz bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz, istemeyiz. Bunun yanı sıra, elbette ki muhtarlarımızın çok ciddi katkıları var. Bu katkılarını da kendi mahallelerinde devam ettirmeye çalışacaklar."