EKONOMİ - 01 Nisan 2012 Pazar 09:56

ENVER DERNEĞžİ ELEKTRİKLİ OTOMOBİLİ TEST ETTİ

A
A
A
ENVER DERNEĞžİ ELEKTRİKLİ OTOMOBİLİ TEST ETTİ

Renault`un Bursa`da üretme kararı aldığı Fluence`in elektrikli versiyonu, Enerji Verimliliği Derneği tarafından test edildi.
ENVER Derneği Bursa Şubesi Başkanı Dr. Müh. Mustafa Uysal, şehirler büyüdükçe oluşabilecek çevre problemlerine dikkat çekerek, "Şehirlerin artan trafik yükü beraberinde zehirli gaz salımlarını da artırmakta. Özellikle şehir merkezlerinin bu yoğunluk içerisinde önemli bir hava kirliliği ile karşılaşacağı görülmekte. Elektrikli araçların şehir merkezlerinde kullanımının yaygınlaştırılması yerel yönetimlerin öncelikli ele alması gereken konu olmalı" dedi.
Renault Fluence`in Türkiye`nin ilk seri imalatı yapılacak elektrikli otomobili olarak açıklandığını hatırlatan Uysal, aracın bilinen bir yüz ile çıkması ve otomotiv endüstrisinin merkezi Bursa`da üretilmesinin bir şans olduğunu söyledi. Yakıt-performans ilişkisi açısından bu araçların önemli kazançlar sağladığını söyleyen Uysal, araçta herhangi bir yakma işlemi olmadığından egzozun ve dolayısıyla da zehirli gaz salımının olmadığını bildirdi.
Kullanılan elektrik li-ion pillere depolandığından aracın şu an sadece şehir içinde tavsiye edildiğine dikkat çeken Mustafa Uysal, "Elektrikli araçlar birçok alışkanlığı değiştirecek gibi görülüyor. Örneğin artık motor sesi duymayacaksınız, egzozunuzdan gaz sesi çıkmayacak. Bu araçların en önemli özeliği sessiz oluşları, park halinde aracın çalıştığını sadece kadrandan görüyorsunuz. Üstelik mevcut araçlardaki gibi aracı sürekli rölantide tutmak zorunda da değilsiniz. Tak çalıştır tabir edilen uygulamadan
burada da söz edebiliriz. Kırmızı ışıkta durduğunuzda mevcut araçlarda 1,5 litre/saat enerji sarf ederken burada sıfır tüketim var. Kırmızı ışıkta bekleyen 100 aracın 4 dakika içerisinde tükettiği yakıt 10 litre olduğunda ne kadar büyük bir tasarruf sağlanacağını bu hesapla anlayabiliriz" diye konuştu.
VİTES DEĞžİŞTİRMEK TARİHE KARIŞIYOR
Diğer bir özelliğin de aracın ani hızlanma kabiliyeti olduğunu kaydeden Uysal, içten yanmalı motorlar gibi aracı 0 dan 100 kilometreye çıkarmak için belli bir performans eğrisi izlemek durumunda kalınmadığını aktardı. Bu araçlarla vites değiştirmenin de tarihe karışacağını anlatan Enver Derneği Bursa Şube Başkanı Dr. Müh. Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Motordan aktarma organlarına bir dişli sistemi ile değişim yapmaya gerek kalmadığında çok önemli kayıpların da önüne geçilmekte. Bu araçlar ile 100-150 kilometre şehir içinde rahatlıkla yapılabilir. Böyle olunca şehir içi kullanımında daha az yakıt sarfiyatı ile ihtiyaçları görebiliriz."
Araçlarla ilgili en önemli sorunun şarj süreleri ile akü kapasiteleri olarak göze çarptığını belirten Mustafa Uysal, araçların şehir içerisinde kullanıldığında değişik noktalarda şarj istasyonlarına ihtiyaç duyulacağını, bunun için belediyelerin çalışmalara başladığını bildirdi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi`nin sabit otoparklarında bu çalışmaları başlattığını aktaran Uysal, "Geleceğin elektrikli araçları için yapılacak altyapı çalışmaları şimdiden planlanmalı. Öyle görülüyor ki gelişmiş ülkelerde çevre endişeleri ile tercih edilen araçlar artık ekonomik maliyetlere çekilmiş durumda, bu yüzden tüketiciler bu araçları yakıt ekonomisi açısından da tercih edecekler. Mesela ekonomik bir otomobil 100 kilometreyi ortalama 5 litre (25 TL) ile kat ederken, elektrikli araçlar bu mesafeyi 400
kilovatsaat (5 TL) ile katetmekte" ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.