KÜLTÜR SANAT - 30 Ağustos 2021 Pazartesi 19:42

Mudanya 3. Kitap Fuarı sona erdi

A
A
A
Mudanya 3. Kitap Fuarı sona erdi

Bursa’nın Mudanya ilçesinde düzenlenen 3.

Bursa’nın Mudanya ilçesinde düzenlenen 3. Kitap Fuarı sona erdi.


Mudanya Belediyesi ve YAYKOOP tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Mudanya Kitap Fuarı sona erdi. “Gençlik ve Gelecek” temasıyla Mütareke Meydanı ve İsmet İnönü Parkı’nda düzenlenen fuara 50 gazeteci, yazar, sanatçı, akademisyen ve siyasetçinin yanı sıra 75 yayınevi katıldı. 20 söyleşi gerçekleştirilirken, gazeteci ve yazarlar söyleşilerde okurlarıyla bir araya geldi. Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, Mudanya’nın kültür sanat hayatına katkıda bulunan yazarlara ve sanatçılara teşekkür etti.


Mudanya 3. Kitap Fuarı’nın bu yılki onur konukları, müzisyen, yazar ve yönetmen Zülfü Livaneli ve akademisyen-yazar Selçuk Şirin oldu. Nebil Özgentürk, Ercan Kesal, Barış İnce, Murat Ağırel, İbrahim Varlı, Elif Çongur, Gürkan Korkmaz, Esra Dicle, Ali Lidar, Fatih Yaşlı, Turgay Fişekçi, Vahdet Mesut Ayan, Sinem Sal, Murat Menteş, Ayşen Şahin, Şükrü Erbaş, Barış Terkoğlu, Tuba Torun, Gökhan Günaydın, Lal Laleş, Betül Dündar, Faruk Duman, Ali Mert Taşçıer, Gökçe Gökçen, Seren Servin Korkmaz, Müge Koçak, Esmahan Devran İnci, Ayşe Özlem İnci, Dileda Arslan, Ümit Alan, Ateş İlyas Başsoy ve Berkant Gültekin ile Bursalı gazeteciler Yüksel Baysal, Necati Kartal, Ozan Kaplanoğlu, Burak Demirci, Hatice Nur Derya Mudanya’nın konuğu oldu. Mudanya 3. Kitap Fuarı kapsamında söyleşilerin yanı sıra tiyatro ve atölye etkinlikleri de yapıldı. Mudanya Deniz Kültür Sanat Evi Tiyatrosu’nun Aziz Nesin/Üç Sesli Üzünç adlı oyunu ile Ekim Sanat Atölyeleri’nin playback tiyatrosu “Olay Var” Mütareke Meydanı’nda tiyatro severlerle buluştu. Yazar Ali Lidar, “Küçük Prens Müzesi” etkinliğinde gençlerle okuma atölyesi, yazar Murat Menteş de roman atölyesi gerçekleştirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Dünya 3.6 büyürken biz 5.4 büyümüşüz. Dolayısıyla yaklaşık 1.8 puan dünya ortalamasının üstünde büyümüşüz. Bu elbette büyük bir başarı” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Cari açık 60 milyar dolarlara yakın seviyelere gelmişti. Geldiğimiz bu noktada 10 milyar doların altına düşmüş bir cari açığımız var. Muhtemelen yüzde birinde altında milli geliri oranla bir cari açıkla bu yılı kapatacağız” dedi. Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda 2025 merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, hükümetin başarısız olduğuna ilişkin eleştirilere, “Değerli arkadaşlar başarısız bir hükümet art arda 23 üç bütçe sunamaz. Başarının başarısızlığın nihai karar vericisi milletin kendisidir. Bunu da demokratik bir ortamda sandıklarda yapar. Milletin feraseti her şeyin üzerindedir. Biz milletimizin değerlendirmelerine, aziz milletimizin hükümetimize dönük değerlendirmelerine sonuna kadar saygı duyuyoruz” ifadelerini kullandı. 2025 bütçesinin yeni yüzyıl hedeflerine uygun belirlendiğini söyleyen Yılmaz, “Bizim nazarımızda bizim perspektifimizde bütçemiz bir istikrar, icraat ve kalkınma bütçesidir. 85 milyonun 81 ilimizin tüm toplumsal kesimlerin bütçesidir. Depremin yaralarını saran ülkemizi geleceğe çok daha sağlam temeller üzerinde hazırlayan Türkiye yüzyılının ikinci bütçesidir. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refah artışını hedefleyen sağlam politikaların bütçesidir. Daha müreffeh katma değeri yükselen bir Türkiye’nin bütçesidir. Eğitimden sağlığa kalkınmanın en kilit unsuru olan beşeri sermayeyi güçlendirmeyi hedefleyen bir bütçedir. Ülkemizin fiziki altyapısındaki eksiklikleri tamamlamayı hedefleyen bir bütçedir. Tarımdan sanayiye, hizmet sektörlerine uzanan bir şekilde üreten Türkiye’nin bütçesidir” şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: “Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz programdan sonra uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir. Ekonomideki dengelenme Türk lirasını desteklerken TL varlıkları artan ilgi rezervlerdeki artış ve kurun istikrarlı seyri enflasyonla mücadelemizi de destekleyici mahiyette olmuştur. Merkez Bankamızın bürüt rezervleri bunun için güzel bir örnek. Geçen yıl Mayıs ayında 98.5 milyar dolar seviyesinde olan rezervimiz 13 Aralık 2024 tarihi itibariyle yaklaşık 165 milyar dolarla rekor seviyeye çıkmıştır. Kur Korumalı Mevduat geçen sene Ağustos itibariyle 3 trilyon 408 milyar lira seviyesine kadar yükselmişti. 13 Aralık itibariyle bir trilyon 170 milyar liraya kadar geriledi. Dolar bazında bakarsanız işte 30 milyar dolarlara giderek yaklaşan bir seviyesi var. Ciddi bir şekilde bir gerileme ve dolayısıyla kur risklerinde azalma söz konusu. Uyguladığımız politikalarla aynı zamanda ülkemizin kredi risk priminin de ciddi bir şekilde düştüğünü görüyoruz. Geldiğimiz noktada 250 baz puan civarında bir seviyedeyiz. Geçen yılın ortalarında bu 700’leri aşan bir seviyedeydi. Dolayısıyla şu anda finansal anlamda da riskleri çok daha düşürdüğümüz bir noktadayız. Ülkemiz gri listeden çıkmış ve yine dünyadaki üç kredi derecelendirme kuruluşunun iki defa not artırımı yaptığı bir ülke konumundayız. Bu tür bir çok finansal gösterge itibariyle gelişmekte olan ülkelerden pozitif bir şekilde ayrıştığımızı rahatlıkla ifade edebilirim.” Büyüme konusunda Yılmaz, “Son 22 yılda sağladığımız büyüme, 2002-2023 döneminde 5.4 civarında yıllık ortalama büyüme gerçekleştirmişiz. Aynı dönemde dünyanın büyümesi ne olmuş? Yüzde 3.6 olmuş. Dünyanın yıllık ortalama 3.6, bizimki 5.4. Şimdi başarıyı neyle ölçersiniz? Bana göre iki türlü ölçersiniz. Bir, geçmişinizle bugünü mukayese edersiniz. Geçmişte neydi? Şimdi ne oldu dersiniz? Iki, dünyayla mukayese edersiniz. Dünyada ne oldu? Bizde ne oldu diye bakarsınız. Bu iki temel başarı kriteriyle baktığımızda ikisinde de Türkiye başarılı bir performans sergilemiş. Dünyayı az önce söyledim. Dünya 3.6 büyürken biz 5.4 büyümüşüz. Dolayısıyla dünyadan yaklaşık 1.8 puan dünya ortalamasının üstünde büyümüşüz. Bu elbette büyük bir başarı. Peki geçmişe göre performansımız ne? 1982-2001 döneminde Türkiye yıllık ortalama yüzde 3.8 büyümüş” dedi. Yılmaz şöyle konuştu: “Yıllık ortalama 0.9 daha fazla büyümüşüz diyelim. Bunun etkisi uzun vadeli etkisi ne olmuş? Bakın ben arkadaşlarımızdan rica ettim, bir hesaplayın dedim. Sağ olsunlar hemen hızlıca bir hesap yaptılar. Bu sene beklediğimiz milli gelir bir trilyon 331 milyar. Yıl sonu tahminimiz yüzde 4.5 ile büyüseydik biz bu AK Parti döneminde 2002’den bugüne, 2002’de 238 milyar dolarmış ekonomik büyüklüğü. 5.4 yerine 0.9 bir bile değil 0.9 daha düşük büyüseydi bir trilyon 120 milyar dolar olacaktı. Aradaki fark sadece bu yıl için 211 milyar dolar. O 0.9 dediğiniz yıllık büyümenin bu yıl itibariyle oluşturduğu fark 211 milyar dolar.” Yılmaz, enflasyon oranında düşüş sürecinin başladığına dikkat çekerek, “Bugüne kadar Kasım ayına kadar 28 puan enflasyon oranında bir düşüş var. İşte bu dezenflasyon dediğimiz sürecin getirisi. Önümüzdeki dönemde dezenflasyon sürecinin devam etmesini bekliyoruz. İnşallah gelecek sene bu zamanlar artık 20 küsurlu bir enflasyondan bahsediyor olacağız. Elbette yine gündemimizde olacak ama bugünkü kadar artık enflasyonu konuşmayacağız. Başka meseleleri konuşacağız. Daha sonraki yıllarda ise 2026, 2027 perspektifinde ülkemizi yeniden tek haneli enflasyonlara kavuşturacağız. Bunda kararlıyız” ifadelerini kullandı. Cari açık konusuna değinen Yılmaz, “Geçtiğimiz yılın ortalarında yüzde 5.5 kadar milli geliri oranla oluşan bir cari açığımız vardı. İşte 60 milyar dolarlara yakın seviyelere gelmişti. Geldiğimiz bu noktada 10 milyar doların altına düşmüş bir cari açığımız var. Muhtemelen yüzde birinde altında milli geliri oranla bir cari açıkla bu yılı kapatacağız. Cari açıktaki bu düşüş bizim için yeterli değil. Kalıcı bir şekilde cari açığı düşürücü politikaları da eş zamanlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. Burada özellikle enerji politikalarımız çok kritik. Enerjide verimliliği arttırma, dışa bağımlılığı azaltma yönünde politikalarımız var. Sanayi politikalarımız, teknoloji politikalarımız çok önemli. Sanayimizde katma değeri yükseltici politikaları ortaya koymuş durumdayız” dedi. Deprem konusunda Yılmaz, “Bir taraftan depremin yaralarını, trilyonlarca lira para harcayarak yaralarını sarıyoruz. Sadece konut yapmıyoruz. Yüz elli binden fazla konut teslim edildi. Yakın zamanda iki yüz bine çıkacak. Toplamda dört yüz elli bin civarında hak sahibi var. Ve hep her birine de inşallah hak ettikleri konutları, iş yerlerini teslim edeceğiz. Bunu yapacağız. Bunun hızlı bir şekilde şu anda dünyanın en büyük şantiyesi deprem bölgemizdir. Binlerce şantiye yüz binin üzerinde çalışan ve muazzam bir üretim var. Gidip gezerseniz sizler de görürsünüz. Ama bununla kalmıyoruz. Sadece deprem konutu inşa etmekle kalmıyoruz. Altyapıyı tamir ediyoruz. Yollarından şehir altyapılarına kadar. Diğer yandan ekonomik ve sosyal hayatı canlandırmaya çalışıyoruz. Organize sanayi bölgeleri yeniden inşa ediyor. Teşvikler sağlıyoruz. Çeşitli vergisel avantajlar sunuyoruz. Oradaki ekonomik, sosyal hayatı canlandırıyoruz. Konut, altyapı, ekonomik, sosyal programlarla deprem bölgemizi ayağa kaldırıyoruz” şeklinde konuştu. Gazze konusunda Yılmaz, “7 Ekim 2023 tarihinden bu yana 88 bin ton yardım ile Gazze’ye en fazla insani yardımı yapan ülke Türkiye olmuştur. Yine değerli kardeşlerim burada ticaret konusunda da en önce adımları atan diğer ülkelerin atmadığı adımları atan Türkiye olmuştur. Bize yönelik bu yönde yapılan eleştirilere sadece şunu söyleyeceğim. Mazlum Filistinliler hedeflerine ulaşıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti olarak mazlum Filistin halkının yanındayız. Yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. Suriye’de 8 Aralık itibariyle yeni bir döneme girildiğini kaydeden Yılmaz, “Suriye bir harf devrimi yapmıştır ve otoriter bir yönetim, bir diktatörlük sona ermiştir. Şimdi beklentimiz Suriye’de tüm kesimleri kapsayan hangi dinden, hangi etnik gruptan, hangi mezhepten olursa olsun herkesi şemsiyesi altında buluşturan bir yapının oluşmasıdır. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünden, egemenliğinden yanayız. Ve bunun bozucu eylemlerden her gücün karşısındayız. Suriye Suriye halkı bizim kardeşimizdir, kader ortağımızdır, komşumuzdur” ifadelerini kullandı.
Ankara Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararları Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararları Resmi Gazete’de yayımlandı, karar ile birlikte 14 Üniversiteye Rektör ataması yapıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile yayımlanan karar ile birlikte Yükseköğretim Kurulu Üyeliğine Doç. Dr. Huriye Reyhan Demircioğlu seçildi. Ayrıca 6742 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin Kurulmasına Dair Anlaşma”nın 5’inci maddesi gereğince Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Konseyi Üyesi Dr. Yener Mehmet Sonuşen görevden alındı ve üyeliklere Prof. Dr. Lütfiye Durak Ata, Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Prof. Dr. Mesut Güner atandı. 14 üniversiteye rektör ataması yapıldı Karar ile birlikte, Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ahmet Şahin, Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, Ankara Medipol Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Tolga Tolunay, Avraysa Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mahir Kadakal, Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Türkay Dereli, İskenderun Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mehmet Duruel, Siirt Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Nihat Şındak, Tarsus Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ali Özen, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Yusuf Sarınay, Toros Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ömer Arıöz, Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök, Ufuk Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ahmet Hakan Haliloğlu, Yeditepe Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mehmet Durman atandı. Atamalar 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13’üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2, 3 ve 7’inci maddeleri gereğince yapıldı.