KÜLTÜR SANAT - 19 Nisan 2025 Cumartesi 21:55

Kepenek giyildi, cura çalındı, Yörükler Burdur’da yürüdü

A
A
A
Kepenek giyildi, cura çalındı, Yörükler Burdur’da yürüdü

Burdur Valiliği tarafından Turizm Haftası dolayısıyla düzenlenen "Temsili Yörük Göçü", vatandaşların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. Yörük kültürünün canlandırıldığı etkinlikte, katılımcılar keyifli anlar yaşadı.


Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında Burdur Valiliği öncülüğünde gerçekleştirilen "Temsili Yörük Göçü", Çatalpınar mevkiinde başladı. Etkinliğe katılan vatandaşlar, yerel sanatçılar tarafından çalınan cura, sipsi ve yöresel müzikler eşliğinde geleneksel kıyafetleriyle yürüyüşe katıldı. Yöresel kıyafetler giyen Yörükler, beraberlerinde getirdikleri deve, at, eşek ve keçilerle birlikte yürüyerek Cumhuriyet Meydanı’na ulaştı. Yörük kültürünün simgeleriyle süslenen yürüyüş korteji, izleyenlere renkli anlar yaşattı. Yürüyüşün sona erdiği Cumhuriyet Meydanı’nda ise Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü öğrencileri tarafından halk oyunları gösterisi sunuldu. Gösteri vatandaşlardan büyük alkış aldı. Ayrıca etkinlikte İl Müftüsü Ali Hayri Çelik tarafından Yörük göç duası edildi.



Yörük geleneği genç nesillere aktarılıyor


Etkinliğe destek veren Burdur Yörük Kültür Araştırma ve Yaşatma Derneği Başkanı ve Burdur Dernekler Federasyonu Başkan Yardımcısı Alaettin Kalkan, "Bugün Turizm Haftası kapsamında Burdur Valiliği koordinesinde güzel bir Yörük göçü yaptık. Tabii biz de bu etkinliğe Yörük dernekleri olarak destek verdik. Atlarımızla, develerimizle, keçilerimizle, çoban kepeneklerimiz, yöresel kıyafetli kadınlarımız ve erkeklerimizle geleneğimizi göreneğimizi hem tanıttık hem yaşattık hem de bir yaylaya çıkış yürüyüşü yaptık. En sonunda da duamızı yaptık. Bizim tabii bunu yapma amacımız eski gelenek göreneklerimizi, Yörük kültürünü genç nesillere, çocuklarımıza, gençlerimize, torunlarımıza aktarmak. Bunu da yaptığımıza inanıyoruz. Hele bugünkü coşkulu çocuk ve gençlerden oluşan kalabalık bizleri ziyadesiyle memnun etti." dedi.



"Dünyanın neresinde Türk varsa biz onu seviyoruz"


İran’ın Kaşkay şehrinde yaşayan ve 8 yıldır Burdur’da ikamet eden Kaşkay Türkü Hasan Zeylabpoor, "İran’ın güneyinde yaşayan Yörük Türklerindenim. 4 milyona yakın bir Türk nüfusumuz var orada. Hala eski Türk kültürümüzden ödün vermeden dağlarda, ovalarda, kara çadırlarda yaşıyoruz. Tabii ki şehirde yaşayanlar da var ama kültürümüzden hiçbir şey kaybetmedik. Daha önce de Yörük günlerine, sizin festivallerinize katıldık. Çok değerli dildaşlarımız zahmet çekmişlerdi, gelmişlerdi, güzel elbiseleri vardı, güzel kültürleri vardı. Tanıştığımıza çok memnun olduk onlarla. Buradaki Yörük festivallerine katıldığımızda kanım kaynıyor. Bizim dilimiz, kanımız Türk olduğu için dünyanın neresinde bir Türk olsa biz onu seviyoruz, çok mutlu oluyoruz. Ama bence İran Kaşkay Türkleri Türkiye’ye göre kendi kültürünü daha çok yaşatıyor. Hala çadırda kalıyorlar, keçileri var, koyunları var, büyükbaş hayvanları var. Düğünler de doğada yapılıyor. At biniyorlar, deve besliyorlar. Türkiye’de de bunları yapan aşiretler, Yörükler var ama az kaldı. Biz Türkler olarak bunu kaybetmeyeceğiz. Bizim gerçek dilimiz, kültürümüz, tevekkülümüz her şeyimiz Yörüklüğümüze bağlı" dedi.


Etkinlik boyunca katılımcılar bol bol fotoğraf çektirdi, sosyal medya hesaplarında etkinliği paylaşarak kültürel farkındalığın artmasına katkı sağladı. Yörük Şenliği programı, yarın Burdur’un turizme açılan ilk mağarası olan ve 1965 yılında ziyarete açılan İnsuyu Mağarası’nda devam edecek. Etkinlikler burada da farklı gösteriler ve kültürel sunumlarla sürdürülecek.



Kepenek giyildi, cura çalındı, Yörükler Burdur’da yürüdü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.