ASAYİŞ - 23 Eylül 2024 Pazartesi 11:43

800 bin TL dolandırıp ortadan kaybolduğu iddia edilen emlakçı: "Kaçmadım, adresim yurdum belli"

A
A
A
800 bin TL dolandırıp ortadan kaybolduğu iddia edilen emlakçı: "Kaçmadım, adresim yurdum belli"

Bolu’da bir çiftiyi 800 bin lira dolandırdığı ve kaçtığı iddia edilen emlakçı, "Bir yere kaçmadım, adresim yurdum belli. İnsanları dolandırıcı konumuna sokmaları çok kötü. Birine iftira atmak çok basit. Ben sadece 200 bin TL komisyon parası aldım, suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.



Bolu’da geçtiğimiz gün İbrahim (31) ve Buse (26) Yurt çifti, 100 bin lira borçlarını ödemek için miras kalan evlerinin satış işlemlerinde 800 bin lira dolandırıldıklarını söyleyerek isyan etmişti. İzzet Baysal Mahallesi’nde bulunan 2+1, 100 metrekare dairelerini satmak için genç çift, emlakçı İbrahim Karatoprak ile anlaştığını dile getirmişti. 1 milyon 800 bin liraya satılması için emlakçıyla anlaşan Yurt ailesi, emlakçı tarafından 800 bin lira dolandırıldıklarını söylemişti. İddiaya göre evi satması için anlaşılan emlakçı İbrahim Karatoprak, evin 1 milyon lira olduğu söyleyerek S.K. isimli vatandaşla anlaşma sağladı. Emlakçı tarafından taraflar tapu işlemleri için bir araya geldi. S.K. tarafından 1 milyon lira ev sahibi İbrahim Yurt’a elden verildi. Paranın geri kalanının ise daha sonra verileceği söylendiği iddia edildi. Mağdur olduklarını dile getiren Buse Yurt, olayların ardından emlakçı İbrahim Karatoprak’ın ortadan kaybolduğunu ve 200 bin lira da evi sattığı S.K.’den aldığını ifade etti.



Emlakçı konuştu


Emlakçı İbrahim Karatoprak ise üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Karatoprak, satış yapıldığı esnada 200 bin lira komisyonunu aldığını onun dışında hiçbir para almadığını ifade etti. Buse Yurt’un evi 1 milyon 800 bin liraya kendisinin satın almasını söylediğini anlatan Karatoprak, maddi durumu olmadığı için evi alamadığını dile getirdi. Evi başka biriyle ortak almaya da gücünün yetmeyeceğini belirten Karatoprak, evin 1 milyon liraya satışına Yurt ailesinin razı geldiğini savundu.



"Beni dolandırıcı konumuna sokmaları çok kötü bir şey"


İddiaları kabul etmediğini söyleyen İbrahim Karatoprak, "Bir yere kaçmadım, evim belli. Böyle durumlarda insanları dolandırıcı konumuna sokmaları çok kötü. Birine iftira atmak çok basit. Yurt çifti, araç almak için evlerini satmak istiyorlardı. Ben bunları bu kadar psikopat olduğunu bilmiyordum. Daha önce başka kişilerle de sıkıntıları yaşamışlar. Benim resmiyette bu kişilerden aldığım komisyon parası 200 bin liradır. 30 bin TL de İbrahim Yurt kendi IBAN’ından bana gönderdi" diye konuştu.



"Herkesin karşısına çıkabilecek kapasitedeyim"


Açıklamalarını sürdüren Karatoprak, "Çift bana evin üstünde 100 bin lira şerh olduklarını söyledi. Beni arayıp, ’Sen iyi kardeşimizsin, bize bir müşteri bul’ dediler. Kabul ettim, şerhi de kaldırttırdık. Zaten kameralarda her yer gözükür. Kimin ne aldığı, kimin ne yaptığı, dekontlarda her şey gözükür. Ben Allah’ın izniyle herkesin karşısına çıkabilecek kapasitedeyim. Hepimizin borcu var ufak tefek ama bunların yaptıkları olay daha farklı. İnsana bugün parasını verirsin susar, yarın sıkışır yine aklına o alacaklı kişi gelir. Bu yüzden bir insana canını yakmak çok kolay bir şey" şeklinde konuştu.



"O zaman bana dediler 200 bin lirayı al, aradan çekil"


200 bin lira komisyonu kendisine verip aradan çekilmesini söylediklerini ifade eden emlakçı Karatoprak, "Madem evi 1 milyon 800 bin TL’ye satmak istediler neden 1 milyon TL’yi kabul ettiler. Adliyenin önünde kamera ve videolar var. İlk önce evi satın alan kişilerle ortak olacaktım ancak durumum olmadığı için vazgeçtim. Buse Yurt, bana; ’Sen al bu evi, yarın bir gün biz alırız senden’ dedi. Eşime yalvardı, eve geldi. 200 bin lira komisyon aldık, eşim; ’Bu parayı size geri verebiliriz’ dedi ama kabul etmediler. Durum buraya kadar geldi. Senet yaptık ama biz bir kağıda imza attık. ’Bu kağıdı biz dolduracağız’ dediler. Ben buradayım, hiçbir yere kaçmadım. Adresimiz belli, yurdumuz belli. Her yere başvurabilirler. Ben sadece aldığım 200 bin bin lira komisyonu kabul ediyorum. ’200 bin lirayı al aradan çekil’ dediler, ben aradan çekildim" ifadelerini kullandı.



800 bin TL dolandırıp ortadan kaybolduğu iddia edilen emlakçı: "Kaçmadım, adresim yurdum belli"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Çınarönü Kentsel Dönüşüm Projesi’nde anahtar teslimi Çınarönü Mahallesi Rezerv Yapı Alanı Kentsel Dönüşüm Proje alanındaki çalışmaları tamamlayan Yıldırım Belediyesi hak sahiplerine anahtarlarını teslim etmeye başladı. Yıldırım Belediyesi’nin Çınarönü Mahallesi Rezerv Yapı Alanı Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yürüttüğü çalışmalarda sona gelindi. 13 dönümlük alanda gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projesi ile bölgeye yeni bir çehre kazandıran Yıldırım Belediyesi, hak sahiplerine anahtarlarını teslim etmeye başladı. 262 konutun yanı sıra 8 bin 650 metrekarelik otopark, 2 bin 470 metrekarelik yeşil alan, 4 bin 380 metrekarelik alanda sosyal donatı alanlarının yer aldığı modern yaşam alanı, bölgedeki kentsel dönüşüm çalışmalarına örnek teşkil ederek Yıldırım’daki dönüşüm hamlesinde ivme kazandıracak. Örnek olacak Güvenli konutlardan oluşan sosyal donatı alanlarıyla desteklenmiş, gelişmiş ulaşım ağına sahip yaşam alanları oluşturmak için Yıldırım’ın farklı noktalarında eş zamanlı özgün kentsel dönüşüm projeleri uyguladıklarını ifade eden Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz,“Mollaarap Mahallesi’nde yaşanan heyelandan sonra bölge riskli alan ilan edilerek hemşehrilerimiz evlerinden tahliye edilmişti. Tahliye edilen 140 binadan 127’sinin hak sahipleri ile satın alma yolu ile anlaşma sağlayarak bu binalarının yıkımını gerçekleştirdik ve 13 adet bina sahibi ile de Çınarönü Rezerv Yapı Alanı’ndaki taşınmazların teklifi ile uzlaşma sağladık. Kentsel dönüşüm çalışmalarımızın tamamlanmasıyla hak sahipleri evlerine yerleşmeye başladı. Mollaarap Bölgesi’ni de içine alan Hünkar Korusu için çalışmalarımıza başladık” dedi. Büyük dönüşüm Kentsel dönüşüm hamlesinde temel önceliklerinin ‘gönüllülük’ olduğunu vurgulayan Başkan Oktay Yılmaz, “Yıldırım Belediyesi olarak ilçemizin 11 noktasında bizim yürüttüğümüz kentsel dönüşüm çalışmaları mevcut. Özel sektöre verdiğimiz destekle 11 farklı noktada katlar hızla yükselmeye devam ediyor. Toplamda ilçe sınırlarımızda yaklaşık 500 bin metrekare alanda kamunun da desteklediği çalışmalarla 26 kentsel dönüşüm projemiz var. Yıldırım gibi büyük bir kentte kentsel dönüşüm çalışmalarının yalnızca belediye eliyle yürütülmesi pek mümkün değil. Hemşehrilerimizin ve özel sektörün dönüşüm çalışmalarına katılması büyük önem arz ediyor. Kamuyla, özel sektör eliyle ve hemşehrilerimizin desteğiyle kentsel dönüşüm projelerimizi yalnızca bu projelerle değil, gönüllülük ile tüm ilçemizde gerçekleştireceğiz. Unutmayalım ki insanı deprem değil güvensiz binalar öldürür. Bunun için Yıldırım’ı yıkarak güzelleştiriyoruz. Yıldırım için büyük düşünüyor, büyük dönüşüyoruz” dedi.
Ankara Arnavutluk’ta ’Bektaşi Devleti’ kurulacağı açıklamasına Türkiye Bektaşilerinden tepki Türkiye Bektaşileri, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama tarafından Amerikan New York Times gazetesine yapılan açıklamada yer alan ’Bektaşi Devleti kurulacağı’ iddiasına tepki gösterdi. Bektaşi Postnişini Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talimatıyla kamuoyunu bilgilendiren Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu, "Siyasi olarak birileri tarafından bilinmeyen emperyal baskı ve hesaplarla böyle bir yapılanma kabul edilse ve resmi kimlik kazansa bile bizler için manevi anlamda geçersiz bir girişimdir" ifadelerine yer verdi. Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gazetesi The New York Times’ın sorularını yanıtlarken, başkent Tiran’da ’Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti’ olarak adlandırılacak bir oluşum kuracaklarını, bu yapının planlarını yakın gelecekte açıklayacağını ifade etmesi tartışmaya yol açtı. Türkiye Bektaşilerinin en üst temsil makamı olan Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talmatıyla, Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu tarafından yapılan açıklamada, Arnavutluk’taki girişimin başına geçeceği konuşulan Baba Mondi için, "Baba Mondi, dedebabalık sistemine bağlı olmadığı için Bektaşilik yolunun da dışındadır ve yok hükmündedir" ifadeleri kullanıldı. "Baba Mondi’nin kendisini Dünya Bektaşilerinin lideri olarak iddia etmesi asla kabul edilemez" Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talimatı ile Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Arnavutluk’ta bugün itibarıyla uzun zamandır kıpırtılarını hissettiğimiz gizli faaliyetlerden biri medyaya düşmüştür. Habere göre; Arnavutluk devleti sınırları içinde Tiran’da Baba Mondi (Edmond Brahimaj) başkanlığında bir Bektaşi Devleti kurulması için çalışmalar başlamıştır. Öncelikle Arnavutluk’ta ikamet eden Baba Mondi’nin kendisini Dedebaba ilan etmesi, Bektaşilik erkanına göre geçersizdir. Enver Hoca döneminden sonra Arnavutluk’tan Reşat Bardi Baba’ya, Bektaşi camiasının lideri rahmetli Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba tarafından İzmir’de halifebabalık verilmiş ve kendisi halifebaba olarak Arnavutluk’a gönderilmiştir. O zaman derviş olan Mondi, Reşat Bardi Halifebaba’dan babalık almıştır. Reşat Bardi Halifebaba’nın vefatından sonra kimse halifelik erkanı görmediği için Bektaşi erkanına göre Arnavutluk’ta bırakın dedebabayı, halifebaba bile yoktur. Baba Mondi’nin dedebabalığı bir yana; dedebabalığın bir alt mertebesi olan halifebabalık erkanı dahi kendisine uygulanmamıştır. Bu durum inkar edilmez bir gerçektir. Başka bir söylemle bir yüzbaşının albay olmadan general rütbesi takması kadar abes bir durumla karşı karşıyayız. Yüzyıllardır devam eden geleneğe ve kurala göre dedebabanın Türkiye sınırları içinde ikamet etmesi şarttır. Türkiye’de bu hiyerarşik sistem, tarih boyunca devam ettiği gibi kesintisiz bir şekilde bugün de devam etmektedir. Bugün dedebabalık makamını Ali Haydar Ercan Dedebaba temsil etmektedir. Onun yönetsel alt kurumları ise halifebabalar, dabalar, dervişler, muhipler şeklinde bir hiyerarşiye sahiptir. Dedebaba makamının alacağı kararlar, Bektaşiliğin yönetim kurulu sayılabilecek Halifebabaların onayı ve dedebabanın tasdiki ile hayata geçer. Bu bağlamda Baba Mondi’nin kendisini Dünya Bektaşilerinin lideri olarak iddia etmesi asla kabul edilemez. Bu karar ve ’Bektaşi Devleti’ gibi kavramlar Bektaşilik yolunu temsil eden bizler için yok hükmündedir. Yüzyıllardır kendi ülkesine devletine bağlı olan, maddi hiçbir beklentisi olamadan yaşamını sürdüren, gönül bağı ile birbirlerine bağlı bulunan, Bektaşilik inancını sürdüren bizler için Baba Mondi’nin son girişimi hiçbir anlam ifade etmemektedir. Baba Mondi, dedebabalık sistemine bağlı olmadığı için Bektaşilik yolunun da dışındadır ve yok hükmündedir." "Emperyal devletlerin Alevilik inancı üzerinden menfaat temin edebilmesi için açtıkları bir tuzaktan ibarettir" Aleviliğin İslamiyet dışında olduğu iddialarına da yanıt verilen açıklamada, "İkinci konu ise özellikle Avrupa merkezli olarak oluşan Aleviliği ve dolayısıyla Bektaşiliği, İslam dışında gösterme çabalarıdır. Bunun kabulü kesinlikle mümkün değildir. Bu girişim Türkiye’nin gelecekte yeni sorunlara muhatap olmasını beraberinde getirecektir. Çünkü ’Ali’siz Alevilik’ olarak adlandırılan bu proje, emperyal devletlerin Alevilik inancı üzerinden menfaat temin edebilmesi için açtıkları bir tuzaktan ibarettir. Baba Mondi’nin sözde Bektaşi Devleti girişimi, bu uzun vadeli hesapların ayak seslerinden başka bir şey değildir. Alevilik, Anadolu ve Balkan coğrafyasında yayılan İslam’ın ahlak ve irfan temelli bir yorumudur. Kuran-ı Kerim kutsal kitabı, Hazret-i Muhammed peygamberi, Hazret-i Ali’yi Şah-ı Velayet yani velilerin ilk halkası olarak kabul eder. Bunun dışındaki iddiaların inançsal, tarihsel veya bilimsel hiçbir dayanağı yoktur. Bu temel inanç kavramları aynı şekilde Bektaşilik için de geçerlidir" denildi.
Denizli Aile içi sorunlara ‘Modern Ebeveynlik’ ile çözüm üretin DENİZLİ (İHA) – Aile içi sorunların çözümü için ‘Modern Ebeveynlik’ konusunda önemli çalışmalar yapan Eğitim Bilimci Kamil Vüsal Paşayev, “Anne baba arasındaki tutarsızlık çocuklarda kararsızlığa, itaatsizliğe ve saygısızlığa neden olur. Çocuklarda akademik başarıdan önce her zaman mental ve kişisel gelişim ön planda tutulmalıdır” uyarısında bulundu. Anne babaların sıklıkla dile getirdiği aile içi sorunlarla ilgili bilimsel çalışmalar yapan Eğitim Bilimci – Psikolog Kamil Vüsal Paşayev, düzenlenen bireysel seanslarda o sorunların kaynağına inerek, çözümlerin bulunabilmesi ve ‘Modern Ebeveynlik’ için tavsiyelerde bulunuyor. Anne babaların aile içinde en sık yaşadıkları sorunlar hakkında önemli bilgiler veren Kamil Vüsal Paşayev, “Çocuklarınıza asla hiçbir şeyi yasaklamayın, kısıtlayın. Çünkü yasak olan her şey insanoğluna cazip gelir. Çocuklarınızın her isteğine ‘evet’ demeyin ‘hayır’ duymayı öğrensinler. Her isteğine evet ile karşılık verilen çocuklar ilerde tembel, sorumsuz, şımarık bireyler olurlar. Ayrıca hayatta her şey her zaman istediğimiz gibi olamayabilir. ‘Hayır’ kelimesini duymuş bir çocuk, yetişkinlik çağında sorunlarla karşılaştığı zaman ayakta durabilmeyi, sorunlarla nasıl baş edebileceğini öğrenmiş olur. Sorun karşısında bocalamaz. Mümkün olduğunca koşul cümlelerinden kaçınılmalıdır. Koşul cümleleri çocuklarda çıkar ilişkisini pekiştirir. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar; çıkarcı, agresif, saldırgan, içedönük bireyler olurlar” dedi. “Ceza bir aşağılama biçimidir” Mümkün olduğunca ceza ve ödüllerden kaçınılması gerektiğinin altını çizen Psikolog Paşayev, “Ödüller, çıkarcı bir kişilik yetiştirir. Böyle ortamlarda yetiştirilmiş çocuklar ilerde iş ve kariyerlerinde rüşvet alan ve acımasız bireyler olurlar. Cezalar ise topluma, aileye, insanlara karşı öfkeyi, nefreti, şiddeti, hakareti tetikler. Cezalarla büyütülen bir çocuk toplum ve aile için en tehlikeli bireylerdir. Unutmayın; ceza bir aşağılama biçimidir. Aşağılanarak eğitilen çocuklarda asla sağlıklı bir kişilik gelişemez. Çocuk karşısında kararlı tutumlar sergilenmeli; anne eğer bir şeye hayır diyorsa baba tarafından hayır olarak desteklenmeli ya da baba bir şeye evet diyorsa anne tarafından evet olarak desteklenmelidir. Anne baba arasındaki tutarsızlık çocuklarda kararsızlığa, itaatsizliğe ve saygısızlığa neden olur. Kıyaslanmalardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Çünkü kıyaslama yetersizliğe, kendini eksik hissetmeye ve özgüven kaybına neden olur. Hatta Hz. Ali; ‘Kardeşe kardeşin yanında öğüt bile vermeyin’ demiştir. “İnsan, özgürlüğe yatkındır” Çocukların fikirlerine bir birey olarak önem verilmesi ve saygı gösterilmesi gerektiğine vurgu yapan Paşayev; ailelere şu tavsiyelerde bulundu: “Bugün çocuk olarak konuştuğunuz çocuklar yarın geleceğin yetişkin iş insanları, geleceğin sizin gibi anne babaları olacaklar. Çocuklara hep bu düşünceyle yaklaşılmaya özen gösterilmelidir. Aşırı denetim çocuğu pasifleştirirken aşırı hoşgörü çocuğu şımartır. Denge sağlanmaya çalışılmalıdır. Çocukların ihtiyaçlarını siz değil, bırakın onlar kendileri karşılasın. Bırakın çocuklarınız yaptığı eylemlerin sonuçlarıyla yüzleşsin. Evdeki sorumluluklar belirlenmelidir. Herkes sorumluluğunu bilmeli ve sorumlu davranmayı öğrenmelidir. Düzenli olarak çocuklara teşvik edici sorumluluklar verilmelidir. Düzenli olarak ‘Aile Toplantıları’ ve ‘Aile Etkinlikleri’ yapılmaya dikkat edilmelidir. Çünkü bu iki şey aile içi sorumlulukları ayakta tutar, aile bağlarını güçlendirir ve aile kavramını mukaddes kılar” “Akademik başarıdan önce her zaman mental ve kişisel gelişim” “Çocuklarda akademik başarıdan önce her zaman mental ve kişisel gelişim ön planda tutulmalıdır” Paşayev; “Çünkü hiç kimse kendisine kaba davranan bencil bir kişinin başarısını asla takdir etmez. Çevremiz güvenli değil diye çocukları toplumdan uzak tutmamız sorunu çözmez, erteler. Bu yüzden çocukları sorunlardan uzak tutmayı değil, onlara sorunlarla nasıl baş edebilecekleri öğretilmelidir. Çünkü her zaman anne baba çocuğun yanında olmayabilir. Evde zaman zaman ‘Çözüm Üretme’ veya ‘Hayal Et ve Yorulma’ egzersizleri yapılabilir. Adına da ‘oyun’ deyin, çünkü adına oyun denilen her şey çocuklar için eğlence vaat eder. Unutmayın, çocuğun edindiği olumlu ve olumsuz tüm davranışların kaynağı anne babaya uzanır. Sorun varsa kızılmamalı nedeni öğrenilmeli ve çözümler üretilmelidir. Savaşı kaybedeceğinizi düşünüyorsanız başta teslim olun, böylece tutumunuzdan taviz vermemiş olursunuz. Yasaklama değil, kısıtlama en güzel yönetim şeklidir. Çocuklar övülmemeli, takdir edilmeli. Eğer çaba ve emek değil çocuk övülürse söz dinlemeyen, kural tanımayan, itaat etmeyen ve sorumluluk bilincinden uzak bir kişilik ortaya çıkmış olur”