GENEL - 11 Mart 2018 Pazar 15:12

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ey NATO sen ne zaman olacak da yanımızda yer alacaksın"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ey NATO sen ne zaman olacak da yanımızda yer alacaksın"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda Suriye’de bu olaylar olurken ey NATO sen ne zaman olacak da yanımızda yer alacaksın? Sürekli terör örgütleri oradan bizi taciz ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda Suriye’de bu olaylar olurken ey NATO sen ne zaman olacak da yanımızda yer alacaksın? Sürekli terör örgütleri oradan bizi taciz ediyor. Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki, sen ne zaman ortaya çıkacaksın. Sürekli ben, arkadaşlarım bunları mı söyleyecek. Ama maalesef şu ana kadar olumlu bir ses ve söz yok" dedi.


Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Bolu İl Teşkilatı 6. İl Olağan Kongresi’ne katıldı. Karaçayır Mahallesi’ndeki Karaçayır Spor Salonu’nda gerçekleştirilen kongrede Erdoğan’a, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı, Mustafa Ataş ile Ravza Kavakcı eşlik etti.


Büyük bir coşkuyla salona giren Erdoğan, "Kongremizin Bolu ile birlikte ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bolu 16 Nisan halk oylamasında yüzde 62’lik ’evet’ oranıyla, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yüzde 66’lık destekle yanımızda yer almıştı. Bolulu tüm kardeşlerime özellikle teşekkür ediyorum. Bizim Bolu’den beklentimiz daha büyük. 2019 yerel ve hükümet sistemi seçimlerinde Bolu’yu çok daha üst sıralarda görmek istiyoruz. Mavi berelileri de burada aman ha yalnız koymayın. Ana kademe 2019’a kadar kapı kapı dolaşmaya hazır mıyız? Kadın kolları 2019’a kadar her eve girmeye, her gönüle dokunmaya, her eli sıkmaya hazır mıyız? Sevgili gençler 2019’a kadar liselerden, üniversitelere, öğrencisinden çalışanına kadar tüm gençlerimize ulaşmaya hazır mıyız? İşte özlediğimiz, görmek istediğimiz Bolu budur" diye konuştu.



"Fatih Sultan Mehmet karadan gemileri yürüttüyse onun torunları olarak biz de denizin altından Marmaray’ı inşa ettik"


Fatih Sultan Mehmet’in karadan gemileri yürüttüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dışarıda bunun iki misil kongreye gelen vardı. Onları selamlamadan içeriye giremezdik. Onları da selamladık. Ama ben bugün Bolu’yu gerçekten daha farklı gördüm. Fakat inanın şu anda ülkemin her yanı aynen böyle. Dün Mersin’deydim, Antalya’daydım. Biraz sonra Sakarya’da olacağım. Biliyorum ki Sakarya’da böyle. AK Parti milletimize aşık. AK Parti bu vatana aşık. Sizin aşkınız zaten bizi deli divane etti. Aşkınan yürüyen yorulur mu? Onun için yorulmadık. Onun için bu yolda gece gündüz demedik yürüdük. Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece dedik ve gidiyoruz. Biz bu aşkla Ferhat olduk, milletimiz Şirin oldu. Dağları delerek Şirin’e ulaştık. Bolu dağını kimse delemiyordu ama biz deldik. Onlar ne diyorlardı, ’burayı patates deposu mu yapsak, yoksa doğalgaz mı pompalasak.’ Biz siz ne diyorsunuz dedik. Buralardaki trafik kazalarıyla nice canlar gitti. Onları unutmuyoruz. Biz bu dağı deleriz dedik ve deldik. Ve şimdi oralardan bir ucundan girip bir ucundan geçiyor. Öbür tarafta Şirin’e ulaşıyoruz. Fakat biz ne dağları deldik. Türkiye’nin genelinde geldiğimizden bu yana açmadığımız tünel kalmadı. Yeri geldi tüneller açtık, yeri geldi denizin üzerinde köprüler yaptık. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır toprak uğrunda ölen varsa vatandır. Bayrakları başörtüsü yapan kızlarımızı kutluyorum ve tebrik ediyorum. Onunla da kalmadık. Sadece köprü bize yetmez. Tuttuk Marmaray’ı yaptık. Benim ecdadım Fatih sultan Mehmet karadan gemileri yürüttüyse onun torunları olarak biz de denizin altından Marmaray’ı inşa ederiz dedik. Ve Marmaray’ı yaptık. Şu ana kadar milyonlar denizin altından geçti. Yetmedi biz dedik ki araçların da denizin altından geçmesi için bir tünel yapalım. Ve Avrasya tünelini yaptık. Şimdi denizin altından araçlar da geçiyor. Neden işte bize bu yakışır da onun için" diye konuştu.



"Sefer görev emriyle önce ben yola çıkarım"


Salonda erkeğiyle kadınıyla katılımcıların büyük bir çoğunluğunun askeri kıyafet ve mavi bere taktığını gören Erdoğan, "Bizi Afrin’e götür" sloganlarına da şu yanıtı verdi:


"Her gün ben komuta kademesiyle, Genelkurmay Başkanımla ’ihtiyaç var mı’ diyorum. Verdiği cevap, ’Sayın Cumhurbaşkanım olsa bunu size söylerim, ordumuz Evelallah şu anda yolunda kaim, daim devam ediyor cevabını alıyorum. Herhangi bir sıkıntı olduğu zaman sefer görev emrini ilan ederiz. Önce ben yola çıkarım ardından da beraber yürürüz. "



"Ülkemizi hedef alan şer odaklarının hedefi AK Parti olmuştur"


Vesayetçilerden, darbecilere, terör örgütlerinden, dış güçlere kadar Türkiye’yi hedef alan şer odaklarının hepsinin hedefinin Ak Parti olduğuna dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti:


"AK Parti milletimizle yol yürümüş bir partidir. Türkiye’yi yolundan, rotasından, rayından çıkartmak isteyen hedeflerinden uzaklaştırmak isteyen herkes önce bizim üzerimize yürümüştür. Partimizi kapatmaya gayret ettiler. Ne oldu olmadı. Çünkü onlar bir şeyi bilmiyordu. Onlar zannediyordu ki ’Biz hesabı yaptık, tezgâhı kurduk, hemen AK Parti’yi kapattık bitti’ diyorlardı. Anayasayı değiştirme gücüne sahip bir partiyi kapatmaya çalıştılar. Ama hesap tutmadı. Çünkü hesapların üzerinde bir hesap vardı. Kaderin üzerinde bir kader vardı. Ve Allah bu hesapları da bozdu. En büyük hesap Allah’ın hesabıdır. Karşılaştığımız onca kumpasın maruz kaldığımız onca provokasyonun, uğradığımız haksızlığın ve hatta yer yer hukuksuzluğun üzerinden milletimizin desteği sayesinde geldik. Ülkemize ve milletimize olan borcumuzu da çalışarak, hizmet ederek, yatırım yaparak, proje üreterek, eser inşa ederek ödemenin gayreti içinde olduk. Bu anlayışıyla geçtiğimiz 15 yılda Bolu’ya da 11 katrilyon yatırım yaptık. Eğitimde öğretimde 800’e yakın dersliği, yükseköğretim yurtlarını hizmete soktuk. Bu yıl merkezde 2 bin 800 kişilik, önümüzdeki yıl Gerede’de 300 kişilik yeni yurtları hizmete alacağız. İnşa ettiğimiz 13 spor tesisiyle, gençlerimizin rahat ve düzenli şekilde spor yapabilmesini sağladık. Sağlıkta 16 tesisi tamamladık. Halen 13 tesisin inşası sürüyor. Toplu konutta 5 bin 441 konutta şehrin çehresini değiştirdik. Bolu’nun bölünmüş yol uzunluğunu 300 kilometreye çıkardık. 155 bin dekar alanı sulayacak tekke barajı ile birlikte üç barajın inşaatı da sürüyor. Dedeler ve Hasanlar Barajlarının inşasına da yakında başlıyoruz. Bolu gerçekten hayranlık verici tabiat güzelliklerine, ormanlara ve milli parkalar sahip şehrimiz. Allah’ın bu nimeti karşısında ne kadar hamd etsek azdır. Yedigöller, Abant ve Gölcük Tabiat Parkları başta olmak üzere Bolu’nun sahip olduğu güzellikleri tüm ülkenin hizmetine sunmak için çalışıyoruz. Hem İstanbul’a, hem Ankara’ya mevcut yakınlığı, Bolu’nun imkânlarının değerlendirilmesini de kolaylaştırılıyor. Artık bu güzelliklerin günü birlik turizmin ötesine taşımamız gerekiyor. Yılın 365 ve haftanın 7 gününe yayılmış bir turizm hareketliliği için üzerimize düşeni yapmalıyız. Halen haftada 2 günlük konaklama ortalaması ile 1 milyona yaklaşan turisti ağırlayan Bolu’nun her adımında yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Biz bir yandan ülkemizin 81 vilayetini işte bu şekilde eserlerle, hizmetlerle, yatırımlarla donatırken diğer yanda da istiklalimize ve istikbalimize yönelik tehditlerle mücadele ettik. Afrin mücadelesinde bu günkü rakam 3 bin 300 teröristi etkisiz hale getirdik. Mücadele devam ediyor. Kararlılıkla devam ediyor. Biz de kimini söyleyebildiğimiz kimini söyleyemediğimiz pek çok şey yaşadık. Önümüze hangi engellerin çıkarıldığını, ayağımıza hangi tuzakların kurulduğunu anlatmaya kalksak Bolu dağını aşar. Milletimiz dirayetiyle hep hakkın yanında, haklının yanında yer almıştır. 15 yıllık iktidarımızı başka şeylere değil milletimizle birlikte hakkın ve haklının şanında saf tutmamıza borçluyuz."



"Terör örgütleri kimi zaman nöbetleşe kimi zaman topyekûn saldırıya geçtiler"


Terör örgütlerinin nöbetleşe ve topyekûn saldırıya geçtiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son 4-5 yıl hepimiz için gerçekten çok zor ve yoğun geçti. Terör örgütleri kimi zaman nöbetleşe kimi zaman topyekûn saldırıya geçtiler. Gabar’da, Tendürek’te, Besler deresinde geçtiler. Kandil’den idare ettiler. Dedik ki ’inlerine gireceğiz.’ Ne oldu girdik. Kaçacak delik arar hale geldiler. İşte birileri Penisilvanya’ya kaçtı. Kimileri onun oradaki devasa çiftliğinde kimileri Avrupa’nın değişik ülkelerine tokaçtı. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Yurt dışından üleşimize yönelik tacizlerde zirveye çıktı. Sokakların terörize edilmesinden, mahallelerin çukurlarla kesilip emsali görülmeyen engellerle karşılaştık. Devletin tüm kritik kurumlarına yerleştirilmiş tüm FETÖ ardı ardına geçtikleri darbe teşebbüsleri bizi gerçekten haf salımızı aşan durumlarla bıraktı. Kimileri hayırla, ibadetle meşgul olduğu görülürken diğer yandan böylesi ihanetin içine düşebileceğine asla ihtimal vermedik. Rabbimizin sizin hayır bildiklerinizde şer emri mucizesi burada da kendini gösterdi. Türkiye 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçlerinde daha tehlikeli hale gelmeden bertaraf ettik. Düşünün 251 şehit verdik, 2 bin 193 gazımız oldu. Gazilerimize inşallah şifalar lütfetsin" diye konuştu.



"Terör koridoru oluşturmak isteyenler maskelerini indirip niyetlerini ifşa ettiler"


Suriye ve Irak sınırları boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenlerin yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:


"Ülkemizi ve milletimizi esir etmek, ezanımızı susturmak, bayrağımızı indirmek için bu saldırılarımızı boşa çıkartır çıkartmaz hemen bir başka tehdit başımıza musallat edildi. Suriye ve Irak sınırları boyunca bir terör koridoru oluşturmak isteyenler maskelerini indirip niyetlerini ifşa ettiler. Bunun üzerine hemen kararlı bir şekilde harekete geçtik. Kimsenin ummadığı, ihtimal vermediği operasyonları başlattık. Ülkemizin de içinde bulunduğu bölgede uygulanmaya çalışılan plan bizim işbirliği yaptığımız güçleri gözden geçirmeye mecbur bıraktı. Müttefikimiz hatta dostumuz dediğimiz güçlere bakışımızı bize söylenen sözlere değil sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. İçinde bulunduğumuz NATO’nun en güçlü üyesiyiz. Herhangi bir yerde bir sıkıntı olduğu zaman NATO’dan bize bir görev olduğunda yeri geldi Balkanlarda olduk, yeri geldi Somali’de olduk, yeri geldi Afganistan’da olduk. Biz bütün buralarda olurken şu anda Suriye’de bu olaylar olurken ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın. 911 kilometre bizim sınırımız var. Sürekli terör örgütleri oradan bizi taciz ediyor. Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki, sen ne zaman ortaya çıkacaksın. Sürekli ben, arkadaşlarım bunları mı söyleyecek. Ama maalesef şu ana kadar olumlu bir ses ve söz yok. Aynı şekilde diğer bir takım hususlarda çıkarlarımızın çatıştığı kimi başka güçlerle de bölgedeki fiili durumlar çerçevesinde ortak hareket etmenin yollarını aradık. Elbette bu çabaların içinde çok ciddi sıkıntılar ve engellerle karşılaştık. Ama milletimizin 15 Temmuz’da koyduğu iade öyle güçlüydü ki kimsenin bu kıyam karşısında direnme şansı kalmadı. Önce Fırat Kalkanı harekâtıyla terör koridorunun bağrına adeta bir hançer sapladık. 3 bin DEAŞ’lıyı oralardan derbest ettik. Kuzey Irak’ta oradaki oyunu da bozduk. Şimdi de Afrin bölgesinde Zeytin Dalı Harekatı’nı yürütüyoruz. Bölgede teröristlerden arındırdığımız alanın büyüklüğü bin kilometre kareye yaklaşıyor. Tabii ki bu mücadele bedelsiz olmuyor. Terörle mücadelede, 15 Temmuz’da, sınır harekâtlarımızda bedel ödedik. Biz bin yıldır bu toprakları kanlarımızla sulayarak vatanımız haline getirdik. Tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, milletimize sabır ve gazilerimize şifalar diliyorum. Bugünkü özgürlüğümüzü ecdadın dün yaptığı fedakarlıklara borçluyuz. Bugünde biz bu fedakarlığı yapacağız ki bizden sonrakilere güvenli, güçlü, huzurlu, müreffeh bir Türkiye bırakalım. Rabbim istiklali ve istikbali için gerektiğinde canını ortaya koyan milletten Allah razı olsun."



"Topraklarımız 780 bin kilometre kare. Biz buraya 18 milyon kilometre kareden geldi"


Türkiye’nin sınır içi ve dışındaki operasyonlarının amacının ortak olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Türkiye’nin gerek sınırları içinde ve ötesinde yaptığı operasyonların amacı ortadadır. Haklıya hakkını, haine de cezasını vermekten ibarettir. Bu ülkenin ve bu milletin canından aziz bildiği değerlere karşı yapılan saldırılar karşısında susup oturmak bize yakışır mı? Birliğimizi beraberliğimizi, vatanımızı savunmak bizim namus borcudur. Asıl bunu yapmazsak milletimizden aldığımız emanete sahip çıkmazsak ne milletimizin karşısına başımız dik çıkamayız. Türkiye yıllarca ne ben kimseye dokunayım, ne de kimse bana dokunsun diyen idare-i maslahatçılardan çok çekti. Ülkesine âşık işadamları çıktı. Fabrika kurdu, uçak yaptı, silah yaptı. Kimileri çıktı eserler verdi, gayret ortaya koydu. Sonra başka birileri çıktı silindirle ezercesine bunları yaptı. Kimi menfaat için, kimi ihanet için taammüden yaptı. Bu ihanete karşı çıkması gereken siyasetçilerimiz, yöneticilerimiz sırf kendi ikballeri ve beklentileri için hep seyirci kaldı. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda 2. Dünya Savaşı’nda beraber yola çıktığımız ülkelerin fersah fersah önümüzde olduğunu görüyoruz. Bizim topraklarımız 780 bin kilometre kare. Biz buraya 18 milyon kilometre kareden geldik. Devamlı kaybettik, devamlı verdik. Kimse o kaybedenlere nasıl bu toprakları kaybettik diye sordu mu? Dik duracağız. Biz iktidara geldiğimizde attığımız her adımda bize olmaz, yapamazsınız, başarmamızsınız, haddinizi aşmayın dediler. IMF ile masaya oturduk, ’Paranı al ama bizi yönetmeye kalkma. Türkiye’yi yönetecek olan benim’ dedi. 2013’te 23.5 milyar dolar borcumuzu tamamen bitirdik, sonra IMF bizden 5 milyar dolar borç istedi. Bugün borç alan yarın da emir alır. Bunlar zaten o mantıkla çalışıyor. Merkez Bankamızın döviz rezervi şimdi 129 milyar dolar civarında dolaşıyoruz. Şimdi hamdolsun 160 milyar dolar ihracatımız var. Sadece bu değil ki, artık savunma sanayinde yüzde 60-65 yerli üretim yapıyoruz. Artık bizi kapılarında silahlı, silahsız İHA almak için müracaat ettiğimizde süründürenler, şimdi artık biz kendimiz üretiyoruz. Hepsini de biz kendimiz üretir hale geldik. Hani olmaz diyorlardı, bak oldu işte. Yanlış komşular, bizi mülk sahibi yaptılar. Daha neler olacak neler. Olmaz dedikleri ne varsa hayata geçirdik. Başaramazsınız dedikleri ne kadar mücadele varsa hepsinin de içine adeta gözü kapalı daldık. Haddinizi aşmayın diyenlere hadlerini bildire bildire bugünlere geldik. Türkiye Marmaray projesine başladığında pek çokları dudak bükmüştü. ’Yapamazlar, edemezler’ dediler. Ne oldu yaptık" şeklinde devam etti.



"2023’de 150 milyon kapasiteli havalimanını açıyoruz"


Yıllık kapasitesi 90 milyon olacak olan havalimanı hakkında bilgi veren Erdoğan, "Şimdi dünyanın en büyük bilemedin ilk üç içerisindeki havalimanını açıyoruz. Yıllık kapasitesi 90 milyon, 2023’te bu 150 milyona çıkacak. Bununla da kalkmıyoruz. Kanal İstanbul’u açıyoruz. Onun da ihalesi yapılıyor. Dünyaya en ileri teknolojide bir kanal yapıyoruz. Bunu da sizler de göreceksiniz, bizler de görecek ve yaşayacağız. Yapacağız, bize bu yakışır. Muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak böyle olur, lafla olmaz. Öyle terör estirerek, terörize ederek, bu şekilde parlamentoya girerek bir yere varamazsınız. Onlarla kol kola girerek bir yere varamazsınız. Bunlar için önce bu millete aşık olacaksınız. Bu vatana aşık olacaksınız. Ve sizin bu aşkınız Allah’ın izniyle bu yatırımların da neticeye ulaşmasını sağlayacaktır. Dün bize dudak bükerek bakan birileri bugün Türkiye’nin bu işlerin nasıl yapıldığına şaşıyorlar. Ziyaretimize gelen liderler şaşkınlıklarını ifade ediyorlar. Bakıyorsunuz bir başkası, ’10 sene önce geldiğimde İstanbul başkaydı, bugün bir başka’ diyor. Dert, dert, dertli olmak. Bolu’nun 20 yıl öncesinde böyle miydi? Daha da başka olacak. Daha çok şaşıracaklar. Kendilerini dev aynasında görenler 2023 hedeflerinde herhalde dudakları uçuklayacaktır" şeklinde konuştu.



"Elde ettiğimiz her başarı bizimle birlikte dostlarımızın da yüzünü güldürüyor"


Özellikle savunma sanayindeki gelişmeleri değerlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin teknolojik alandaki başarısının dost ülkelerin de yüzünü güldürdüğüne dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı:


"Son dönemde yaşayacağımız hadise bir gerçeği adeta yüzümüze şamar gibi çarpıyor. Eğer bölgenizde ve dünyada söz sahip olmak istiyorsanız hiçbir konuda kimseye muhtaç olmayacaksınız. Nasıl olsa filanca yerde bunun hazırı var, öyleyse uğraşmaya gerek yok demek bizi hürriyetimizden mahrum edecek noktaya götürür. Elin oğlu en kritik anda musluğu keser. Hele hele savunma sanayi gibi kritik alanlarda bu durumun maliyeti çok ağırdır. Bir anda telsizler sustu. Buna susturma harekatı derler. Susunca askerimiz telsiz muhaberatını yapamadı. O bize Aselsan’ı kazandırdı. Biz geldik bu sefer bu kendi tesislerimizi kurduk. İnsansız hava araçları konusu da böyle oldu. Türkiye olarak bu araçların en iyisini yapan ülkelere gittik. Talip olduk, yok dediler vermediler. En son birisini ikna ettik. Her biri 30 milyon dolar. Şimdi biz onun çok çok altında bunu üretiyoruz. Tamir bakım, parça falan da vermiyor. En kritik anda vermiyor. Şimdi bunlar artık yapılıyor. Bu işi yapanlar o genç mühendislerimiz şimdi arazide. Askerimizle yan yana, el ele birlikte. İsrail gelir de senin askerinle zor günde yan yana durur mu? İşte onun için kendine yeteceksin. Şimdi kendimize yetiyoruz. Aynı yöntemi diğer savunma sanayi ürünlerinde de kullanıyoruz. Yüksek teknolojiye dayalı üretimleri uzun zaman da olsa Allah’ın izniyle yapacağız. Sabırlıyız, her konuda. Tasarımdan araştırma geliştirmesine, yazılımdan donanımına, testinden fiilen kullanımına kadar bu işleri de başaracağız. Biliyorsunuz bu konudaki kararlılık dağları bile aştırır. Bunu da yapacağız. Elde ettiğimiz her başarı bizimle birlikte dostlarımızın da yüzünü güldürüyor. Bu tür ürünlere sahip ülkeler öylesine tekel oluşturmuş ki hem maddi hem de siyasi olarak adeta kök söktürüyor. Biz de kullanım aşamasına getirdiğimiz her ürünü dostlarımızla paylaşıyoruz. Bugün geldiğimiz yer her şeyden önce milletimizin başarısının ifadesidir. Yanı sizin ifadenizdir. İnşallah 2019 seçimleriyle birlikte hem yeni yönetim sistemimizle, hem de tazeleyeceğimiz mücadele azmiyle ülkemizin önünde bambaşka dönem açacağız. Bolu’ya da çok büyük görev düşüyor. AK Parti olarak ak kadrolar olarak yeni dönemde de ülkemizi yönetme sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmek için gece gündüz çalışmak zorundayız. Ben sizlere güveniyorum."


Erdoğan’a kongrede günün anısına çeşitli hediyeler verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kim olursa olsun, sanatını aşkla icra eden, milletin derdiyle dertlenen, millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde konuştu. Ödüllerini tebliğ edeceği bilim ve kültür insanları, sanat ve zanaat erbapları, fikir ve edebiyat zatları ile temsilcilerini tebrik eden Erdoğan, "Eserleriyle asırlara aşıp gelen medeniyet nehrimizin sanat ve kültür kollarını besleyen ödül sahiplerimize bundan sonraki çalışmalarında Mevla’dan başarılar diliyorum. Kılı kırk yaran titiz ve kapsamlı bir değerlendirme süreci ile ödül sahiplerini belirleyen seçici kurul üyelerimize de şükranlarımı sunuyorum" dedi. Bu yıl edebiyattan kütüphaneciliğe müzikten tiyatroya bilim kültürden sinema ve zanaatlara uzanan 8 ayrı dalda ödül takdim edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Prof. Dr. Gönül Tekin ve Prof. Dr. Günay Kut’a Bilim Kültür ödüllerimizi tevdi ediyoruz. Dünyanın önde gelen Türkologlarından olan Gönül Tekin hocamız kitap ve makaleleriyle, araştırmalarıyla, konferanslarıyla eski Türk edebiyatına ışık tutan önemli çalışmalara imza atıyor. Harvard Üniversitesi’nde Osmanlı Türkçesi Özbekçe ve Çağatayca dersleri veren Prof. Dr. Gönül Tekin uzun yıllar editörlüğünü yaptığı Türklük bilgisi araştırmalar dergisi ile batıda Türkçe yayın merkezi Türkoloji çalışmalarının da önünü açtı. Harvard Üniversitesi bünyesindeki Osmanlı Türkçesi yaz okulunun Cunda’da açılmasında önemli pay sahibi olan hocamız Mevlana, Yunus Emre, Ali Şir Nevai, Evliya Çelebi ve Ahmed-i Dai gibi nice abide isimleri disiplinler arası bir bakışla ele aldı. Prof. Dr. Günay Kut ise yine Türkoloji ve Türkiye edebiyatı alanında uluslararası düzeyde tanınan saygın bir hocamız. Merhum Halil İnalcık, ses seçkin talebelerinden olan Günay Kut Boğaziçi Üniversitesi’nde Türkoloji bölümünü Oxford Üniversitesi’nde ise Atatürk Enstitüsü’nün kurarak Türk kültürüne önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bilhassa coğrafi ve yazma eserler alanında Türkoloji müktesebatında önemli katkılar sunan Günay Kut Türk dilinin ve Türk edebiyatının uluslararası ölçekte tanınması için kritik bir rol oynadı. Bilim kültür ödülü sahibi her iki hocamızı da tebrik ediyor bugüne kadar yaptıkları kıymetli çalışmalarından ötürü kendilerine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Edebiyat ödülünü bu yıl Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’na tevdi edeceklerini, yazı hayatına çok erken çağda 18 yaşında adım atan Fatma Barbarosoğlu’nun hikaye, roman, deneme makale, mülakat ve köşe yazarlığıyla Türk edebiyatında yer eden isimlerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Eserlerinden modernizm-gelenek ilişkisini yabancılaşmayı bilhassa kadınların toplumdaki yerini karşılaştıkları sorunları sevgiyi dostluğu ve diğergamlığı sosyolojik bir bakışla etkileyici bir üslupla ele aldı. Benim ağacım benim tohum kelimelerdir diyerek Fatma Barbarosoğlu’nu da tebrik ediyor yazı ve fikir hayatında başarılarının devamını diliyorum" dedi. Bu yılki müzik ödülünün sahibinin Ahmet Özhan olduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu: "Sanat hayatında 57 yılı geride bırakan Ahmet Özhan hem kişiliği hem de bilgi ve tecrübesiyle klasik Türk müziğine önemli eserler kazandırdı. Besteleri yorumları icraları ve araştırmalarıyla Türk sanat ve tasavvuf musıkımıze eşsiz katkılar sağlamıştır. Geçmişle gelecek arasında sağlam köprüler kurdu. Örnek bir sanatçı emsal bir şahsiyet nasıl olur herkese gösteren Ahmet Özhan‘ı kutluyor sanat ve tasavvuf musikimize yaptığı değerli katkıları için kendisine teşekkür ediyorum." Tiyatro dalındaki ödülün bu yıl Turan Oflazoğlu’na takdim edildiğini, evrensel temaları yerel ve kadim değerlerle işleyen bugünün manzarasını, tarihi olay ve şahsiyetlerle mezceden Turan Oflazoğlu’nun geniş perspektifi ve engin birikimi ile temayüz ettiğini dile getiren Erdoğan, "Türk edebiyatına damga vuran tiyatro oyunlarını şiirleriyle denemeleriyle, senaryo ve çevirileriyle besleyen Turan Oflazoğlu, kültür ve sanat dünyamızda muhkem bir yer edinen güçlü yazarlarımızdan biri olmuştur. Bir eserinde ‘dünyanın açtığı en güzel çiçek olabilecekken dünyanın bağrını oyan bir yara olmakta insan’ diyerek günümüz insanına ayını tutan Sayın Oflazoğlu’nu tebrik ediyor kendisine sağlıklı ve bereketli ömürler temenni ediyorum.Kütüphaneler, milletlerin asırlara sarih hafızalarının yaşadığı, yaşatıldığı, muhafaza alındığı ilim ve kültür mahfilleridir. Bu mekanları nefes alan bir yapıya kavuşturmak, ilim erbabı ve araştırmacılar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin istifadesine sunmak, milli ve manevi kimliğimizin devamı için vazgeçilmezdir. 25 yılını Atatürk kitaplığına vakfeden, şimdilerde Sultan Abdülhamid Han’ın kurduğu Türkiye’nin ilk devlet kütüphanesi olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin müdürlük vazifesini yürüten Ramazan Minder’e kütüphanecilik ödülümüzü tevdi ediyoruz. Demokrasi tarihimizin utanç vesikalarından biri olan 28 Şubat sürecinde Sultan Abdülhamid Han’ın Yıldız Sarayı’ndaki kütüphanesine ait 4 bin 500 kitap kendi tarih Üzerine düşman olanlar tarafından maalesef çöpe atılmıştı. İçinde nadir eserlerin de yer aldığı bu kitapların tamamını Atatürk kitaplığına kazandıran Ramazan Minder Medine Müdafiği Fahrettin Paşa Hamidiye kahramanı Rauf Orbay ve daha nice tarihi şahsiyetin şahsi arşivlerini satın alıp Atatürk kitaplığına taşıdı. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki yazma ve makbul eserlerin bakımı ve restorasyonu için fedakarca çalışan sayın minderlerime ve kataloglama faaliyetleriyle sosyal mekan düzenlemeleriyle kütüphanelerimizin modernize edilmesinde öncü bir rol oynamıştır. Kütüphanecilik Koleksiyonumuzun bugünkü seviyesine ulaşmasında büyük emek sahibi olan Ramazan Minder’i kutluyor, tarihi ve kültür mirasımıza sahip çıktığı için kendisine şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu. Bu yıl Zanaatlar ödülünü Salih Balakbabalar’a takdim edeceklerini söyleyen Erdoğan, "Hat, tezyinat, ahşap oyma ve sedef işçiliği gibi geleneksel sanatlarımızı kendi üslubuyla harmanlayıp özgün ve modern bir çizgiye taşıyan Hocamızın birçok eseri yurt içi ve yurt dışındaki müze ve koleksiyonlarda sergileniyor.Altın gümüş, sedef, ahşap, fil dişi ve pirinç gibi malzemelerle hat sanatı ve Türk tezyinatının en nadide eserlerine hayat veren kıymetli sedefkarımızı yürekten tebrik ediyor, geleneksel sanatlarımıza yaptığı eşsiz katkılar için kendisine teşekkür ediyorum. Bu yılki vefa ödülümüzün sahibi Türk sinemasının usta ismi Halit Refiğ oldu. 1958’den ebediyete intikal ettiği 2009 yılına kadar sinema çalışmalarını sürdüren Halit Refiğ yarım asırlık sanat hayat danışman, senarist, yapımcı ve yönetmen olarak Türk sinemasına kıymetli eserler kazandırdı. Halit Refiğ öncüsü olduğu Ulusal Sinema hareketiyle Türk sinemasının yerli ve milli değerler üzerine bina edilmesinde ses getiren adeta çığır açan işlere imza atmıştır. Batı’yı esas alan sinema anlayışını yalnızca filmleriyle değil, kitaplarıyla da eleştiren Halit Refiğ Türk sinemasının merkezine kendi tarihimizin özdeğerlerimizin yerleştirilmesini savunmuştur.. Halk kütüğümüzü tarihi birikimimizi ve bizi biz yapan hasletleri ustalıklı ve gerçekçi bir şekilde beyaz perdeye taşımıştır. Ben Halit Refiğ’im Türkiye ve Türk halkı üzerine bugün ne biliyorsam mesleğim ve Türk sinemasına ilgim sayesinde öğrendim. Türkiye’de halktan gelen ve halka dönecek olan ilk gerçek halk sanatının biri olmaktan heyecan ve gurur duyuyorum. Kendisini bu sözlerle tanımlayan Halid Refiğ’e Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Vefa ödülüyle kendisine olan minnet borcumuzu inşallah ifa etmişizdir diye ümit ve temenni Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü kazanan sanatçılarımızı, hocalarımızı, zanaat erbabımızı bir kez daha tebrik ediyor, her birine şahsım, ve milletim adına Şükranlarımızı ifade ediyorum. Geçmişte bu ödüllere layık görülen ve bugün aramızda olmayan kültür ve sanat insanlarımızı da bu vesileyle minnetle yad ediyorum. kalıcı olan Yarınlara akıl, ruh, moral ve köklerden mesaj ileten sadece ve sadece kültür sanat eserleridir. Atalarımız şu veciz cümleyi ilim, fikir ve sanat dünyamıza adeta hediye etmiştir. Kem alet ile kemalat olmaz" dedi. "Gelenekli sanatlarımızı muhafaza etmeli, ilmi ve kültürel çalışmalarımızı günümüzün sunduğu imkanlarla çok daha ileri noktalara taşımalıyız" "Siyasette iş hayatında, eğitimde, aile ve sosyal yaşantımızda rehber edinmemiz gereken bu sözü pek tabii kültür ve sanat faaliyetlerimizde de kılavuz olarak belirlemek önem arz ediyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Şu hususu sizler de çok iyi biliyor, görüyor, tecrübe ediyorsunuz. Vasat malzemeden kaliteli iş asla çıkmaz.Biz elhamdülillah bu açıdan nasipli bir milletiz. Yalnızca ülkemizin değil, gönül coğrafyamızın her bir köşesi, Türk ve İslam medeniyetinden neşet eden kültür hazinesiyle mümtaz eserlerle, önder şahsiyetlerle dolu. Müzikte, mimaride, edebiyatta, bilim, kültür ve sanatın pek çok branşında asırlar boyunca ortaya koyduğumuz eserlerle, bünyemizden çıkardığımız ilim ve kültür insanlarıyla güçlü bir medeniyetin devamıyız. Bugünkü gençlerimizin asla unutmaması gereken hususlardan biri de işte bu medeniyetin daha üç asır öncesine kadar ilim ve sanatta diğer milletlere ilham veren örnek işlere imza atmış olmasıdır. Bilim ve kültür erbabımızın çalışmalarıyla bu mirası ihya etmek, zenginleştirmek ve geleceği çok güçlü bir şekilde kucaklamak zorundayız. Bu noktada her birinize, her birimize önemli vazifeler düşüyor. İçine sirayet ettiği her bünyeyi tek tipleştiren neoliberal kültür akımlarının ve dijitalleşmenin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini arttırdığını görüyoruz. Bunun için tarihten süzülüp gelen gelenekli sanatlarımızı muhafaza etmeli, ilmi ve kültürel çalışmalarımızı günümüzün sunduğu imkanlarla çok daha ileri noktalara taşımalıyız." Erdoğan, ”Marifet iltifata tabidir düsturuyla düzenlediğimiz Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerimizi işte bu amaç doğrultusunda geçmişten aldığımız ışıkla geleceği aydınlatmak üzere icra ediyoruz. Her alanda olduğu gibi kültür ve sanatta da kimsenin dünya görüşüne, yaşam tarzına, siyasi tutumuna bakmıyor, bu ülkeye, bu millete, bu topraklara aidiyet duyan herkesi baş tacı etmeye özen gösteriyoruz. Taklit ve takip eden değil, ilhamını kendi kültüründen, toplumundan geçmişinden ve köklerinden alan her sanatçı bizim başımızın tacıdır. Devraldığımız mirası zenginleştirmek için ömrünü vakfeden her sanatçı ilim ve düşünce insanı, bizim gönlümüzde ayrı bir yere sahiptir. Kim olursa olsun saanatını aşkla icra eden, bu milletin derdiyle dertlenen, bu millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz. Sanatçılarımız hani büyük adam derler ya, bizim nazarımızda işte o büyük insandır" açıklamasını yaptı. Merhum Nurettin Topçu’nun büyük adamı tanımlarken söylediği ‘Büyük adam eserleriyle hayatını birleştiren adamdır’ sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Biz onda şu vasıfları arıyoruz. Önce bütün ömründe aynı kanaatin, aynı imanın sahibi olan adamlardır. Devirlere, zaruretlere, cemiyetlere göre değişmez. Muhitine uymaz, muhiti kendine uydurur. Uydurmazsa çarpışır. Cemiyetten daha kuvvetlidir. Cemiyeti sürükleyicidir. Topluma mihmandarlık yapan siz kıymetli kültür, sanat, ilim insanlarımıza inşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek olmaya devam edeceğiz. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini kazanan sanatçılarımızı, hocalarımızı, üstatlarımızı bir kez daha tebrik ediyorum. Programı teşrif eden her bir konuğumuza teşekkür ediyor, sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Tekrar bir araya gelmek temennisiyle hepinizi Allah’a emanet ediyorum” diye konuştu. Bilim-Kültür alanında Gönül Tekin ve Günay Kut, edebiyat alanında Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, müzik alanında Ahmet Özhan, tiyatro alanında Turan Oflazoğlu, kütüphanecilik alanında Ramazan Minder, zanaatlar alanında Salih Balakbabalar ödüle layık görüldü. Vefa ödülü ise merhum yönetmen Halit Refiğ’e verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende hazır bulunan Tekin, Kat, Özhan ve Minder’e ödüllerini takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, vefa ödüllerine layık görülen yönetmen Refiğ’in ödülünü eşi Gülper Refiğ’e, Oflazoğlu’nun ödülünü kızı Gizem Oflazoğlu Akar’a, Balakbabalar’ın ödülünü oğlu Baki Enis Balakbabalar’a takdim etti. Törene KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü ve Büyükelçi Hasan Doğan, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hamza Dağ, Hayati Yazıcı ve Ömer İleri ile Ankara Valisi Vasip Şahin ve Tarihçi ve Yazar Murat Bardakçı da katıldı.