POLİTİKA - 25 Ağustos 2021 Çarşamba 23:50

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Afganistan’da tüm toplum kesimlerini yansıtan, kapsayıcı ve kucaklayıcı bir yönetimin kurulması gerekiyor"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Afganistan’da tüm toplum kesimlerini yansıtan, kapsayıcı ve kucaklayıcı bir yönetimin kurulması gerekiyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Afganistan’da birinci öncelik, halkın güvenliğinin tesis edilmesi için otorite boşluğunun giderilmesi ve hayatın normalleştirilmesi olmalıdır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Afganistan’da birinci öncelik, halkın güvenliğinin tesis edilmesi için otorite boşluğunun giderilmesi ve hayatın normalleştirilmesi olmalıdır. Afganistan’da tüm toplum kesimlerini yansıtan, kapsayıcı ve kucaklayıcı bir yönetimin kurulması gerekiyor" dedi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 950’nci yıl dönümü dolayısıyla Ahlat’a gelen büyükelçilere Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde akşam yemeği verdi. Burada yaptığı konuşmada büyükelçilere teşekkür eden Erdoğan, hem 950 yıl evvel yazılan büyük bir kahramanlık destanını anmak hem de milletin barış ve dostluk mesajlarını büyükelçiler vasıtasıyla tüm dünya ile paylaşmak üzere toplandıklarını söyledi. Büyükelçilerin birçoğuyla 18-20 Haziran’da Antalya Diplomasi Forumu’nda bir araya geldiğini hatırlatan Erdoğan, forumda Türkiye’nin dış politika önceliklerine ve ortak gündemi meşgul eden meselelere dair görüşleri paylaşma fırsatı bulduklarını kaydetti. Erdoğan, "Gelecek yıl mart ayında düzenlemeyi öngördüğümüz ikinci forumumuzda da sizlerle yeniden buluşmayı, fikir teatisi yapmayı ümit ediyoruz. Hem ülkelerinizin saygıdeğer liderleri ve bakanlarını hem de siz temsilcilerini çok daha geniş bir katılımla Antalya’ya bekliyoruz" dedi.



Malazgirt’in, Türk milletinin bu topraklardaki yaklaşık bin yıllık mevcudiyetinin başlangıç noktası olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın sayıca kendisinden 4 kat fazla Bizans ordusu karşısında elde ettiği kesin zaferle 1071’de Anadolu’nun kapılarını bir daha kapanmamak üzere açtığını anlattı. Erdoğan, Malazgirt Zaferi ile Anadolu’daki Türk varlığının tescil edildiğini ve bir Türk yurdu haline geldiğini söyledi. O gün Türk milletinin karakterini yansıtan çok önemli hadiseler yaşandığını ifade eden Erdoğan, "Sultan Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında geçen şu diyalog iki tarafın savaş ahlakını göstermesi açısından son derece ibretliktir. Savaşı kaybeden ve Selçuklu’ya esir düşen Romen Diyojen’i Malazgirt’in muzaffer komutanı Sultan Alparslan’ın huzuruna çıkarırlar. Sultan Alparslan, Romen Diyojen’e ’eğer ben senin önüne esir olarak getirilseydim ne yapardın’ diye sorar. Bu soruya imparatorun cevabı ’kötülük yapardım’ olur. Sultan, ’peki benim sana ne yapacağımı zannediyorsun’ dediğinde, imparator 3 alternatif sayar, ’beni ya öldürürsün, ya İslam ülkelerinde teşhir edersin ya da uzak bir ihtimal olmakla beraber affeder, fidye ve vergi alır, beni kendine naip edersin.’ Bunun üzerine Sultan sonuncusunu kastederek, ’Ben de zaten bundan başka bir şey düşünmedim’ cevabını verir" diye konuştu.



Sultan Alparslan’ın Bizans İmparatorunu bağışladığını, birçok kaynağa göre gönlünü hoş ederek ülkesine gönderdiğini kaydeden Erdoğan, "İşte bu millet böyle bir millet. Sultan Alparslan’ın hasmına karşı gösterdiği bu alicenaplık Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar devlet idarecilerimize bir gelenek olarak kalmıştır. Aynı affediciliği İstanbul’un fethinden sonra Sultan Fatih, ayaklarına kapanan halka karşı sergilemiştir. Çünkü bizim kültürümüzde aslolan toprak değil, gönül kazanmaktır. Gönüller fethetmek, şehirler, ülkeler fethetmekten daha önemlidir. Gönülleri fethettiğinizde diğer kısmı zaten kendiliğinden gelecektir" ifade etti.



Milletin yolculuğunu maziden atiye kurulan sağlam bir köprü olarak gördüklerini belirten Erdoğan, geçmişten aldıkları hazineyi geleceğe taşımanın mücadelesini verdiklerini belirtti. Erdoğan, içeride ve dışarıda adımları atarken, maziden aldıkları güç ve ilhamla politikalarını belirlediklerini kaydetti.



Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye yaptığı "Ey oğul insanı yaşat ki devlet yaşasın" öğüdünün, asırlardır olduğu gibi bugün de kendilerine yol gösterdiğini dile getiren Erdoğan, "Girişimci ve insani dış politikamızın köşe taşlarından biri de bize miras kalan bu ilkelerin yaşatılması ve uygulanmasıdır" dedi.



Geçen hafta 10. yıl dönümü geride kalan Somali ziyaretinden sığınmacılar meselesine, bölgeyi derinden etkileyen krizler karşısında tavırlarını daima vicdan ve adalet odaklı belirlediklerini vurgulayan Erdoğan, "Vatandaşlarımızın güvenliğini temin amacıyla terör örgütlerine yönelik gerçekleştirdiğimiz sınır ötesi operasyonlarda yine bu anlayışla hareket ettik. Kimsenin toprağında, egemenliğinde, yer altı ve yer üstü zenginliklerinde gözümüzün olmadığını hem sözlerimizle hem de eylemlerimizle ortaya koyduk. Bölgemizde süregiden gerilimleri suhuletle çözüme kavuşturmak için ikili ve çok taraflı olarak pek çok adım attık.Dağlık Karabağ’daki işgalin sona ermesiyle birlikte bölgemizde kalıcı barış adına yeni bir fırsat penceresi açıldığını, Ermenistan’ın bunu değerlendirmesi halinde bizim de gerekeni yapacağımızı ifade ettik" diye konuştu.



Dünya genelinde 4,5 milyon insanın hayatına mal olan korona virüs salgını karşısında, eldeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaktan çekinmediklerini de ifade eden Erdoğan, Türkiye’den talepte bulunan 159 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa sağlık malzemesi gönderdiklerini belirtti. Türkiye’nin kritik bir dönemeçten geçen Afganistan’da da benzer bir insani duruş sergilediğini söyleyen Erdoğan, "Havaalanında gerekli düzenin sağlanması ve tahliye operasyonlarının devam etmesi için orada görevli askerlerimiz ve diplomatlarımız olağanüstü çaba harcıyor. Afganistan’da mahsur kalan vatandaşlarımızın tahliye işlemlerini zor şartlar altında başarıyla sürdürüyoruz. Uluslararası kuruluşlar ve diğer ülkeler arasındaki diplomatik ilişkilerle beraber diplomatik temsilcilikleriyle vatandaşlarına yönelik tahliye çalışmalarına da destek sağlıyoruz" dedi.



Uluslararası toplumun Afganistan’a ilişkin atacağı adımların büyük önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:


"Afganistan’da birinci öncelik, halkın güvenliğinin tesis edilmesi için otorite boşluğunun giderilmesi ve hayatın normalleştirilmesi olmalıdır. Afganistan’da tüm toplum kesimlerini yansıtan, kapsayıcı ve kucaklayıcı bir yönetimin kurulması gerekiyor. Taliban liderlerinden gelen mesajlara şimdilik ihtiyatlı bir iyimserlikle yaklaşıyoruz. Elbette önümüzdeki sürecin nasıl şekilleneceğini Taliban’ın sözleri değil icraatları, eylemleri ve atacağı adımlar belirleyecektir."



Belirsizliğin yanı sıra korona virüs salgını, kuraklık ve ekonomik sorunların da Afgan halkının yükünü daha da ağırlaştırdığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün milyonlarca Afgan, temel gıda malzemelerine muhtaç durumdadır. Yönetimde kim olursa olsun uluslararası toplumun Afganistan’a bu zor günlerinde yardım etmesi ve dayanışma göstermesi zaruridir. Türkiye olarak kardeşliğimizin gereğini yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Tabii bir başka önemli boyut da giderek artan düzensiz göç baskısıdır. Halihazırda çeşitli statülerde 5 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye, Suriye veya Afganistan kaynaklı ilave bir göç yükünü kaldıramaz ama şunu da söylemek zorundayım. Türkiye’nin maalesef öyle bir ana muhalefeti, muhalefeti var ki 1,5 milyon Afganlının Türkiye’de olduğunu söylüyor. Baştan aşağı yalan. Şu anda ülkemizde kayıtlı kayıtsız 300 bin Afganlı göçmen vardır. Ülkemizin batı sınırlarında yeni durumların yaşanmaması için göç baskısının azaltılması, bunun için de Afganistan’ın istikrara kavuşması önem taşıyor. Türkiye, bu amaç doğrultusunda Afganistan’daki tüm taraflarla yakın diyalog içinde olmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.



Korona virüs salgınının dili, dini, rengi, ülkesi ne olursa olsun tüm insanlığın, 8 milyarlık büyük bir aile olduğunu gösterdiğini belirten Erdoğan, "Aynı şekilde son dönemde yaşadığımız sel, yangın ve deprem felaketleri de bizlere kaderimizin ortak olduğunu hatırlatmıştır. İklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından hiçbirimizin azade olmadığını artık görüyor, yaşıyor, acı bir şekilde tecrübe ediyoruz" dedi.



Giderek büyüyen bu tehditlerle mücadele konusunda gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, herkesin önemli sorumlulukları olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son hadiseler ışığında gördük ki hiçbir ülke bu tehditten münferiden muaf değildir. Salgın sürecinde olduğu gibi bu sorunun çözümü için de uluslararası iş birliğini güçlendirmemiz şarttır. Bizlere emanet olan dünyayı gelecek nesillere daha yaşanabilir şekilde bırakmak, hepimizin ahlaki ve vicdani görevidir. Son 19 yılda 5,4 milyar fidanı toprakla buluşturmuş, orman varlığını 2,1 milyon hektar artırarak 22,9 milyon hektara çıkarmış bir yönetim olarak, iklim değişikliği ile mücadelede de irademiz tamdır. Ülkemizde meydana gelen yangın ve sel felaketleri için yardım gönderen, taziye mesajı yollayan, acımızı paylaşan tüm ülkelere şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Dostlarımızın gösterdiği bu dayanışmayı asla unutmayacağız. Malazgirt Zaferi’nin 950. yıl döneminde bizimle birlikte olduğunuz, heyecanımızı paylaştığınız için tekrar sizlere teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın’da AVM açılışı kaosa dönüştü: Trafik kilitlendi, sıra kavgaları yaşandı Aydın’ın Efeler ilçesindeki bir AVM’nin açılışında yağmurlu havaya aldırmayan vatandaşlar uzun kuyruklar oluşturdu. İzdiham yaşanan açılışta sokağa taşan kalabalık yüzünden trafik durma noktasına gelirken, gerilen sinirler ve bekleme süresinin uzunluğu da kavgaları da beraberinde getirdi. Efeler ilçe merkezi Ramazan Paşa Mahallesi Hükümet Bulvarı üzerinde açılışını yapan yeni alışveriş merkezi büyük bir ilgiyle karşılaştı. Açılışa özel cazip fiyatlarla hazırlanan kampanya, Aydınlıları adeta AVM’ye akın ettirdi. Günler öncesinden açılışı duyurulan kampanyalar vatandaşlar arasında büyük bir beklenti oluşturdu. Yağışlı havaya aldırış etmeyen binlerce kişi, açılıştan saatler öncesinde AVM önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Bu durum zamanla izdihama dönüşerek, bazı noktalarda sinirlerin gerilmesine neden oldu. Yaşanan gerginlikler, zaman zaman küfürlü kavgaların patlak vermesine yol açtı. Açılış sırasında, güzergahı kullanan sürücüler de büyük zorluklar yaşadı. AVM çevresindeki trafik durma noktasına gelirken, çok sayıda araç sürücüsü duruma tepki gösterdi. Olan biteni film gibi izleyip, kayda aldılar Olayları adeta film gibi izleyen çevredeki bazı vatandaşlar da cep telefonlarıyla olan biteni kaydederek sosyal medya hesaplarından paylaştı. Kapılar açıldıktan sonra, içerideki indirimli ürünlere akın eden kalabalık, kısa sürede AVM içinde büyük bir hareketlilik oluşturdu. İçeri girmeyi başaranlar kendilerini şanslı hissederken, birçok kişi ise mağaza içi yoğunluktan dolayı alışveriş yapamadan geri dönmek zorunda kaldı.
Ankara Resmi Gazete’de "Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Mesleği Kariyer Basamaklı Yönetmeliği" yayımlandı 7528 sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun ilgili hükümleri doğrultusunda hazırlanan ve aday öğretmenlerin adaylık süreçleri ile öğretmenlerin kariyer basamaklarında ilerlemelerine ilişkin usul ve esasları düzenleyen "Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Mesleği Kariyer Basamakları Yönetmeliği" Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelikle, aday öğretmenlerin adaylık süreçleri ile öğretmenlerin kariyer basamaklarında ilerlemelerine ilişkin usul ve esaslar düzenlendi. Buna göre, 18 Ekim 2024 tarihinde aday öğretmen olarak görev yapanlar ile bu tarihten 1 Eylül 2025 tarihine kadar aday öğretmen olarak istihdam edilecekler, Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na tabi tutulacak. Adaylık süreci 1 yıldan az, 2 yıldan çok olamayacak. Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’nı tamamlayan ve bir yıllık görev süresini dolduran aday öğretmenlerin adaylıkları, süreç sonunda kaldırılarak öğretmenliğe atamaları yapılacak. 18 Ekim 2024 tarihinde sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanlardan adaylık sürecini tamamlamayanlar ile bu tarihten 1 Eylül 2025 tarihine kadar sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecekler de aday öğretmenler için öngörülen adaylık sürecine tabi tutulacak. Adaylık sürecini tamamlayan sözleşmeli öğretmenlerden sözleşme gereği 3 yıllık çalışma süresini tamamlayarak öğretmen kadrosuna atananlar hakkında adaylık hükümleri uygulanmayacak. Öğretmenlerden öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti olan ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayanlar, uzman öğretmen ünvanı için düzenlenecek Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı’na başvuruda bulunabilecek. Bu programı tamamlayanlara uzman öğretmen ünvanı verilecek. Uzman öğretmenlerden, uzman öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti olan ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayanlar başöğretmen ünvanı için düzenlenecek Başöğretmenlik Eğitim Programı’na başvuru yapabilecek. Bu programı tamamlayanlar başöğretmen olacak. 18 Ekim 2024 tarihinde görevde bulunan öğretmen ve uzman öğretmenlerden, öğretmenlikte veya uzman öğretmenlikte 20 yıllık çalışma süresini tamamlayan ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayanlar Başöğretmenlik Eğitim Programı’na başvuruda bulunabilecek. Bu programı tamamlayanlara başöğretmen ünvanı verilecek. Uzman öğretmen veya başöğretmen ünvanına başvuruda bulunacakların öğretmenlik veya uzman öğretmenlik sürelerinin hesabında, öğretmen veya uzman öğretmen olarak geçirdikleri hizmet süreleri dikkate alınacak. Bu hesaba dahil edilecek sürelerden bazıları şöyle: "Aday öğretmenlikte geçen süreler, Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında öğretmen olarak görevliyken askerlik hizmetini yapmak üzere aylıksız izne ayrılanlardan askerlik hizmetini temel askerlik eğitiminden sonra öğretmen olarak yerine getirenlerin temel askerlik eğitimi dışında kalan askerlik süreleri, eğitim kurumu müdürlüğü, müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığında geçen süreler, vekil öğretmenlikte geçirilen süreler." Öğretmen ünvanından, bu göreve atanmanın yetkili amir tarafından onaylandığı tarihten, uzman öğretmen veya başöğretmen ünvanından ise uzman öğretmen/başöğretmen sertifikasının düzenlendiği tarihten itibaren yararlanılacak. Uzman öğretmen veya başöğretmen ünvanı alanlara her ünvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verilecek. Özel okulda görev yapan öğretmenler de başvurabilecek Bakanlığa bağlı özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenler ve bu kurumlarda öğretmenliğe atanma şartlarını taşıyan yöneticiler ile Bakanlık dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan öğretmenler de şartları taşımaları kaydıyla uzman öğretmen ve başöğretmen ünvanı için başvuruda bulunabilecek. Resmî Gazete’de 12 Mayıs 2022’de yayımlanan "Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği" ise yürürlükten kaldırıldı.