GÜNDEM - 13 Kasım 2024 Çarşamba 13:55

80 yıl önce sürgün edilen Ahıska Türkleri yaşadıkları acıları unutamıyor

A
A
A
80 yıl önce sürgün edilen Ahıska Türkleri yaşadıkları acıları unutamıyor

Bitlis’in Ahlat ilçesinde yaşayan Ahıska Türkleri, aradan yıllar geçmesine rağmen sürgün edilişlerini unutamıyor.


Vatanlarından 80 yıl önce sürgün edilen Ahıska Türkleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 8 yıl önce Türkiye’ye getirilerek Bitlis’in Ahlat ilçesine yerleştirildi. Ahlat’taki Ahıska Türkü aileler, sürgün yıllarının ardından vatan toprağında huzurla yaşamlarını sürdürüyor. Sovyetler Birliği tarafından 14 Kasım 1944’te Gürcistan’ın Ahıska bölgesinden sürgün edilen Ahıska Türkleri, yıllarca devam eden sürgünün ardından Türkiye’de olmanın mutluluğunu yaşıyor.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla 8 yıl önce Ukrayna’dan getirilerek yerleştirildikleri Ahlat’ta yeni bir hayata başlayan Ahıska Türkleri, 80 yıl önceki acı dolu günleri ve zorlukları hafızalarından silemiyor.



“Türk milleti ve Cumhurbaşkanımız bize sahip çıktı”


Sürgün yıllarında çok acılar çektiklerini anlatan Dünya Ahıska Türkleri Birliği (DATÜB) Genel Başkanı Ziyatdin Kassanov, kendilerine kucak açan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a minnet duyduklarını söyledi. Ziyatdin Kassanov, “Ahıskalılar için bu sene çok önemli bir senedir. 1944’te sürüldük, bu sene 80. yıl dönümü olacak. Gerçekten biz Türk toplumu olarak çok eziyet çektik ve üç kere sürgüne uğradık. 2015’ten bu yana Ahıska Türkleri için yeni bir sayfa ve dönem açıldı. Bu dönemin mimarı da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. 2015’te müracaat ettik, Ukrayna’da sayısı 4 bine yakın Ahıska Türkleri yurtsuz ve evsiz kaldı. Cumhurbaşkanımız hemen karar verdi ve onların hepsini Türkiye’ye getirdik. İlk başta 632 aile Erzincan Üzümlü’ye, 72 aile de Ahlat’a geldi. Ahıska Türklerine ev ve iş verildi. Erzincan’da ve Ahlat’taki halkımız kardeşleri gibi Ahıskalıları karşıladılar. Şimdi 2022’de Ukrayna’da bir savaş başladı. O savaşta da yine savaş bölgesinde olan neredeyse 6 bine yakın Ahıska Türklerini tekrar Türkiye’ye getirerek, Elazığ kamplarına yerleştirdik. Bu sene şubat ayında onların 218 ailesini de Ahlat’a yerleştirdik. Şimdi yeni bir proje yapılıyor. 1 yıl içerisinde 371 aile, ardından da 400 aile gelecek. Ahlat’ta 1072 aile olacak. Allah Cumhurbaşkanımızdan, bakanlarımızdan, milletvekillerimizden ve Türk milletinden razı olsun. Türk milleti ve Cumhurbaşkanımız bizi bırakmadı ve dar günümüzde sahip çıktılar. Bizleri bu güzel yurdumuza, Türkiye’mize getirerek Erzincan ve Ahlat’a yerleştirdiler. Ahıska Türkleri bundan sonra azap, eziyet görmesin. Erzincan ve Ahlat daimi yurt olsun. Bizim amacımız Türkiye’miz güçlü olsun. Allah Cumhurbaşkanımızı ve Türk milletini korusun” dedi.



“Vagonlarda bir ay boyunca Özbekistan’a sürüldük”


2022 yılında Elazığ’a oradan da 2024 yılı Şubat ayında Ahlat getirilip iskan ettirilen 88 yaşındaki Bergüzel Hasan, yaşadıkları acı dolu günleri unutamadıklarını söyledi. Türkiye’nin kendilerine el açtığını belirten Hasan, “1944 yılında sürgün olduk. Vagonlara, trenlere bindirdiler ve bir ay boyunca Özbekistan’a gittik. Özbekistan’a götürdüler hepimizi böldüler. Bende 8 yaşındaydım anam vardı, babam vardı, 5 çocuktuk. Sonra bizi bir Özbekin evine koydular. Annem çalışıyordu. 45 yıl Özbekistan’da yaşadık. Evlendik sonra Özbekistan’dan da sürdüler. Ukranya’ya gittik, orada da 32 yıl yaşadık. Orada da savaş başladı, Allah’a şükür vatanımıza geldik. Türkiye el açtı sağolsunlar, var olsunlar. Ömürleri uzun olsun. Hiçbir kötülük görmesinler bizi kabul ettiler. Buraya geldiğimiz 3 yıl oldu, Allah’a çok şükür razıyız” diye konuştu.


2022 yılında Ukrayna’dan Elazığ’a getirilen ve 2024 yılı Şubat ayında ise Ahlat’a yerleştirilen Ahıska Türklerinden Numan ve Fevziye çiftçi ise Ukrayna-Rusya savaşı zamanında kaybolan oğulları Hıdır Binalioğlu’ndan haber almanın umudunu taşıdıklarını söyledi. Sürgün zamanında 9 yaşında olduğunu belirten Numan Binalioğlu, “Ahıska’dan 14 Kasım 1944 yılında sürgün edildik. Vagonlarda yolculuk yaparken ne azaplar gördük onu Allah bilir. Oradan Özbekistan Taşkent’e bizi götürdüler. Kış günü ne azaplar gördük, Allah kimseye öyle azaplar göstermesin. Okuduk mektebi bitirdik adam olduk 46 yıl yaşadık. 46 yıldan sonra mecbur olduk Ukrayna’ya göç ettik. Bizi istemediler gidin buradan dediler. Büyüklerimizin öncülüğünde Ukrayna’ya göç ettik. Ukrayna ile Rusya arasında savaş çıktı. Mecbur olduk oradan da göç etmek zorunda kaldık. Ne yapalım ne edelim dedik, Allah razı olsun bize sahip çıkanlardan ve Recep Tayyip Erdoğan’dan. Bizlere sahip çıktılar ve 2022 yılında Elazığ’a gelip yerleştik. Elazığ’da kaldık bir süre. Ondan sonra biz geldik asıl vatanımıza. Ben 89 yaşındayım, ‘Allah’ım sevgili kulunsam beni vatanıma götür’ dedim. Vatanıma geldim ama bir oğlum var oda kayıp oldu ne edeceğim bilmiyorum. Buraya gelmemize sebep olanların hepsinden Allah razı olsun. Vatanımıza gelip çıktık. Ama oğlum aklıma düşüyor, yiyip bitiriyor beni” dedi.



“Kayıp oğlumun bulunmasını istiyorum”-


88 yaşındaki Fevziye Binalioğlu da, Türkiye’de rahat ve huzur içinde yaşadıklarını belirterek tek beklentisinin oğlunun bulunması olduğunu söyledi. Fevziye Binalioğlu, “Bizi sürdüler Özbekistan’a. Annem, ben ve benden büyük bir ablam ve abim. Babam yok, geldik Özbekistan’a açlık çektik, susuzluk çektik. Kış günü annem yalın ayak odun getirmeye gidiyordu. Sonra amcam bizi yanına aldı ve bize baktı. Annem rahmete gitti. Biz şimdi buralara geldik. Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, bizi buraya getirenlerden, sebep olanlardan Allah razı olsun. Fakat bir oğlumu bekliyorum. Sadece onu bekliyorum, başka hiçbir beklentim yok. 6 kızım ve 1 oğlum vardı, oğlum savaşta kayboldu. Büyüklerimizden beklentim oğlumu bulsunlar yeter bana” şeklinde konuştu.



80 yıl önce sürgün edilen Ahıska Türkleri yaşadıkları acıları unutamıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Eber Gölü’ndeki yangınlar çevre felaketine sebep oldu Türkiye’nin en büyük göllerinden birisi olan Eber Gölü’nde yaşanan yangınların yaklaşık 60 kilometrekarelik bir alanı etkilediği, göl ve çevresinde adeta çevre felaketine sebep olduğu belirtildi. Afyonkarahisar-Konya sınırları içerisinde kalan Eber Gölü’nde son 1 ayda çok sayıda yangın çıktı. Özellikle kuruyan bölümlerindeki kamışların alev aldığı göldeki yangınlar günlerce sürerken, yangınlar havadan yapılan müdahaleler ile söndürüldü. Yapılan incelemeler sonrasında yangınların kasıtlı olarak çıkarıldığı yönünde verilere ulaşılırken Afyonkarahisar Valiliği göle giriş ve çıkışları süresiz olarak yasakladı. Eber Gölü Alan Kılavuzu ve Rehberi Kadir Ateş, yaşanan felaketle ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. Ateş, “Son 15 günde Eber Gölü’nde çıkan yangınlarda çevresel bir felaketi yaşadık. İnsan sağlığı yönünden, milli ekonomik yönden çok fazla zarar gördük. Yangınlarda en fazla da hayvanlar zarar gördü. Yangınlardaki dumandan dolayı insan sağlığı da zarar gördü. Bolvadin ilçesine bağlı Dereköy ve Ortaköy bölgelerinde çıkan yangınlarda tahminen 50-60 kilometrekarelik bir alanın zarar gördüğünü tahmin ediyoruz. Göl çevresindeki alana baktığımız da ise çevre felaketi gözükmektedir. Bu yangınlar neden oldu ve kim yaktı sorusundan ziyade ilk sorumuzun gölün suyuna ne oldu? Gölde su olsaydı bu yangınlar olmazdı” dedi. Öte yandan, yangınların neden olduğu hava kirliliği Bolvadin, Çay ve Sultandağı ilçelerinde yaşayan vatandaşları olumsuz etkiledi.
Ordu Kendi Kendine Yeten Ordu: 3,5 milyon fide üreticiyle buluştu Ordu Büyükşehir Belediyesi, çiftçilere destek olmaya devam ediyor. Yaklaşık 3,5 milyon adet fideyi üreticiye dağıtan Ordu Büyükşehir Belediyesi, sebze fidelerini kendi seralarında üretiyor. Ordu’da örtü altında ve açık alanlarda sebze yetiştiriciliğini yaygınlaştırmak amacıyla üreticilere yazlık ve kışlık olmak üzere toplam 3 milyon 400 bin adet sebze fidesi dağıtımı gerçekleştirildi. Örtü altı yetiştiriciliğinin desteklenmesi kapsamında toplam alanı 12 bin 200 metrekare olan 30 adet 240 metrekare ve 10 adet 500 metrekare sera, 36 bin 800 metrekare de sera örtüsü desteği verildi. Fideleri kendi serasında yetiştiriyor 5 yıl önce Başkan Güler’in ‘Kendi Kendine Yeten Şehir’ sloganı kapsamında başlatılan faaliyetlerden birisi olan ve bu kapsamda Altınordu ilçesi Turnasuyu Mahallesinde kurulan fide üretim serasında yazlık 300 bin, kışlık ise 600 bin adet fide yetiştiriliyor. Büyükşehir Belediyesinin kendi seralarında 3’te 1 maliyetine üretilen fideler, üreticilerle buluşturuldu. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, fideleri üreticilerle buluşturacaklarını söyleyerek, “Burası bizim fide ürettiğimiz yer. Burada şu anda 600 bin adet marul fidesi var. Bunların içerisinde 500 bini kıvırcık, 50 bini kırmızı marul, 50 bini de yedikule marulu dediğimiz göbekli maruldan. Bunları halkımıza dağıtacağız” dedi. “Fındığa ve kiviye ek yeni ürünler ortaya çıkıyor” 25 farklı tropikal meyvenin üretiminin yapıldığı serada da incelemeler yapan Başkan Güler, 25 ürün üzerinde yapılan çalışmalarla fındığa ve kiviye ek, yeni ürünler olarak ortaya çıkacağını söyledi. Başkan Güler şöyle konuştu: “Ayrıca bitişikteki seramızda da mango üretimimiz var. Muz denememiz var gayet iyi sonuçlar aldık. Passiflora, ananas, kahve denemelerimiz da oldu. Yaptığımız bu çalışmalarla şehrimizde bu ürünlerin de yetiştirilebileceğini göstermiş olduk. ARGE çalışmalarımız devam ediyor. Amacımız fındığa alternatif ürünler geliştirmek. Kivi ilimizde tuttu. Passiflora da çok cazip bir ürün. Ordu’da sera dışında da yetiştirilebiliyor. Geleceği olan kıymetli bir ürün. Yaprakları da ilaç olarak kullanılabiliyor. Yaptığımız bu çalışmalarla Ordu’ya yeni bir ufuk ve gelir kapısı açmak istiyoruz. Amacımıza ulaştık.” Sebzeler tohumdan yetiştiriliyor Ordu Büyükşehir Belediyesi, üreticilere dağıtımı yapılan yazlık ve kışlık sebze fideleri 2022 yılından itibaren Tarım ve Hayvancılık Hizmetleri Dairesi Başkanlığına ait serada tohumdan yetiştiriyor. Sebze fidesi yetiştiriciliği için gerekli olan tohum ve malzemelerin alımını yapan ekipler kendi imkanlarıyla yetiştirdiği fideleri sembolik bir katkı payı alarak üreticilerle buluşturuyor. Böylece hazır almak yerine tohumdan fide yetiştirme uygulamasıyla Büyükşehir Belediyesi bütçesinden bu faaliyet için ödenen tutar yaklaşık 5 kat azalıyor. Bu yıl 600 bin adet marul fidesi dağıtılacak Ordu Büyükşehir Belediyesi bu yıl kışlık 600 bin adet marul fidesi dağıtacak. Bu yıldan itibaren ise 600 bin adet kışlık sebze fidesi ve 300 bin adet yazlık sebze fidesi üreticilerle buluşturulmaya devam edilecek.
Aydın Usta yetişmeyince sanayide mavi yakalılar kıymete bindi Kesintisiz eğitimin 12 yıla çıkarılması ile başlayan çırak sıkıntısının ardından ülke genelinde olduğu gibi Aydın’da da sanayide ustalar mühendis maaşı ile mühendisler ise asgari ücretle iş bulmaya başladı. Sorunun, zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılmasından sonraki yıllarda başladığını belirten Aydınlı iş insanlarından Bilal Türen, “Eskiden mühendis bulmak zor oluyordu, şimdi iş makinesi operatörü, kaynakçı ve kalıpçı bulmak zor oldu. Az olan ve zor bulunan ne ise o daha çok kıymetli oluyor. Bu nedenle artık mavi yaka çalışanlar mühendislerden daha çok para kazanıyor” dedi. Türkiye’de tarım ve turizm şehri olmanın yanında sanayi şehri olma yolunda da ilerlemeye çalışan illerden biri olan Aydın’da artık usta bulmanın mühendis bulmaktan daha zor hale geldiği belirtildi. Aydınlı iş insanlarından Bilal Türen, sanayide en büyük sıkıntının işinin ehli usta ve ara eleman bulmak olduğunu belirterek “Bu sorun aslında eğitim sistemindeki bize göre tarafların görüşleri alınmadan yapılan değişiklikten kaynaklı. 1997-1998 eğitim öğretim yılında başlayan 8 yıllık zorunlu eğitim getirdiği sorunları yaklaşık 20 yıl sonra hissettik. Bugün ciddi sorun yaşanıyor. Eskiden okumaya meyli olmayan çocuklar ilkokuldan sonra ilgi duyduğu mesleğe yönlendirilirdi. 4306 sayılı kanun 1997-1998 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlayıp, 5 yıllık ilkokul ve 3 yıllık ortaokul eğitimi birleştirilerek sekiz yıllık kesintisiz bir ilköğretim süreci başlayınca sanayide ciddi bir sıkıntı başladı. Ardından 2012-2013 eğitim öğretim döneminde Türkiye’de zorunlu eğitim 8 yıldan 12 yıla çıkarıldı. Daha önce 5+3 (İlkokul-ortaokul) şeklinde uygulanan model, 4+4+4 (4 sene ilkokul, 4 sene ortaokul ve 4 sene lise) şeklinde kademelendirildi. Şimdi herkes okuyup mühendis oldu. Ancak çalışacak kişi kalmadı. Sonuç olarak o dönem çıraklığa girip usta olanlar, bugün okuyup mühendis olanlardan daha fazla para kazandığı gibi, her zaman aranan eleman oldular” diye konuştu.