ASAYİŞ - 15 Aralık 2011 Perşembe 20:57

BİNGÖL`DE PKK`YA AİT SIĞINAK BULUNDU

A
A
A
BİNGÖL`DE PKK`YA AİT SIĞINAK BULUNDU

Bingöl’ün Karlıova ilçesinde, PKK terör örgütü mensuplarına ait olduğu tespit edilen malzeme deposunda, çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi.
Güvenlik güçleri tarafından Bingöl il sınırlarında son 1 ay içerisinde yapılan operasyonlarla 11’i sağ, 9’ü ölü olmak üzere toplam 20 terörist etkisiz hale getirilirken, teröristlerin barındıkları sığınak ve malzeme depoları da birer birer ele geçiriliyor.
Bingöl Valiliği’nden yapılan açıklamada, güvenlik güçleri tarafından Bingöl-Karlıova İlçesi Kızılağaç Köyü kırsal alanında alınan bilgiye dayanılarak icra edilen operasyon esnasında, Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) mensuplarına ait arazide gizlenmiş vaziyette bir adet deponun tespit edildiği duyuruldu. Açıklamada, "Depoda yapılan aramalarda, 1 Bixi makineli tüfeği, 1 Kaleşnikof piyade tüfeği, 200 adet Bixi makineli tüfek fişeği, 100 adet Kaleşnikof piyade tüfeği fişeği, 1 adet RPG-7 roketatar anti tank
mühimmatı ve 1 adet RPG-7 roketatar sevk fişeği ele geçirilmiştir. Karlıova Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla, silah ve mühimmatlar muhafaza altına alınmış olup, bulunan depo tahrip edilerek kullanılmaz hale getirilmiştir" denildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyeleri savunma yapıyor: "Basında linç edildim" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine beşinci gününde devam ediyor. Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olarak çalışan ve 4 bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz, verilen aranın ardından savunma yaptı. Eryılmaz savunmasında, bir bebeğin ölümü ile ilgili basın tarafından linç edildiğini söylerken, ölümünden sorumlu tutulduğu bir başka bebeği ise hatırlamadı. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olan; ayrıca Melek Süleymanoğlu, Öykü Helvacı, Havanur Karakoç ve Ayaz Karaduman bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz savunma yaptı. “Basında linç edildim” Eryılmaz savunmasında, “Karakoç bebek Yalova’da doğdu. Bağırsaklarında çürüme olduğu söylendi. 112 tarafından bize sevk oldu ve yatışı yapıldı. Gerekli tetkik ve tedavileri alındı. Çocuk cerrahisi değerlendirdi. Hasta ameliyat edildi, entübe şekilde yatıyordu. Gözlemden sonra beslenmeye başlandı. Çocuk kilo almadı, kilo kaybetti. Bağırsaklarının emilimi bozuk çocuğun. Bu bebek de eks oldu. Bebeğin başında da ben vardım. Bebeği entübe ettim. Müdahale ettim, toparladım, döndü. Sonra genel durumu bozuldu. Canlandırma işlemi yaptık ama 2 saat sonra eks oldu. Akşam polis geldi. Ben sonradan geldiğimde polisi görmedim. Polis çıkıp gitmişti. Basında en çok Karakoç bebek tarafından linç edildim” dedi. Karaduman bebeğin ölümüne ilişkin ise sanık Eryılmaz, “KSS Eğitim Araştırma Hastanesi’nde doğuyor. Solunum sıkıntısı, kan şekeri düşüklüğü nedeniyle hastanemize 112 aracılığı ile sevk edildi. Hastaya damar yolu açıldı. Tedavisine başlanıyor. Bebek yatışı devam ederken eks oluyor. 45 dakika canlandırma işlemi sürüyor nöbetçi doktor var o saatte. Bana hiç haber verilmiyor. Bana olayı anlattılar. Bu bebek de bu şekilde eks oldu” diye konuştu. Ölümünde sorumluluğunun bulunduğu bebeği duruşmada hatırlamadı Dursun Eryılmaz, “Melek Süleymanoğlu bebek hatırlayamadığım bir bebek. Ama anladığım kadarıyla bebek solunum sıkıntısı ile başka bir hastaneden bize geliyor” dedi. Çalıştığı şirketin sahibini bilmediğini iddia etti Sanık Eryılmaz savunmasının devamında, “Benim maaşım şirketten yatıyordu. Şirketin kimin olduğunu bilmiyordum. Tutuklanmadan birkaç ay önce Fırat Sarı’yı gördüm. ‘Ben buranın işletmesini devraldım’ dedi. Ben o şekilde Fırat Sarı’dan maaş aldığımı anladım. Bizde günlük epikriz yazacağız diye bir kural yok. Notlar alıyorduk. Sonrasında da yazabilirdik” ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı tarafından İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında geçen “Dursun ağabeyle ağzın bir olsun yani” konuşması Eryılmaz’a soruldu. Sanık bu konuşmaya ilişkin “Polis geldiği için o gün tedirgin olduklarından böyle söylemişlerdir” dedi.