ÇEVRE - 15 Ağustos 2024 Perşembe 09:28

Kanalizasyonları dahi yok

A
A
A
Kanalizasyonları dahi yok

Bayburt’un Çayıryolu köyü sakinlerinin yaşadığı altyapı sorunu, vatandaşları canından bezdirdi. Kanalizasyonu bulunmayan, içme suyunun hortumlar aracılığıyla ahırlardan evdeki musluklara verildiği köyde vatandaşlar mağduriyetlerinin giderilmesi için yetkililere seslendiler. Mikrobun, pisliğin içinde yaşayan, 8 yıldır rezil bir yaşam sürdüklerini belirten köylüler köyde bir türlü altyapı, üstyapı çalışması başlatmayan Bayburt İl Özel İdaresine sitemde bulundular. Öte yandan köyde yaşanan insanlık dramı, "İl Özel İdaresi ne iş yapar? köyde 8 yıldır neden çalışma başlatılmıyor? sorun neden görmezden geliniyor?" sorularını da beraberinde getiriyor.


Köylülerin mağduriyeti yaklaşık 8 yıl önce Milli Emlak Müdürlüğünden arsa almakla başladı. Köyde yaşayan vatandaşlar Milli Emlak aracılığıyla 183 parça arsayı, 2016 yılında 148 bin dolar karşılığında satın aldılar. Köylülerin ve köy muhtarının iddiasına göre altyapı, üstyapı ve çevre düzenlenmesi çalışmalarının yapılması için kendilerinden alınan para, Bayburt İl Özel İdaresine aktarıldı, İl Özel İdaresi ise köyde 8 yıl boyunca vaat edilen altyapı çalışmalarıyla birlikte herhangi bir çalışmayı gerçekleştirmedi.



"8 yıldır bir tane çivi bile çakılmadı"


31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde muhtar seçilen Salim Cafaroğlu, muhtar seçildiği tarihten bu yana köyde çalışma başlatılması için mücadele veriyor. İl Özel İdaresine giderek görüşmeler sağladığını, yine de bir sonuca varamadığını aktaran Cafaroğlu, "Köyümüzün üstyapı alanını görüyorsunuz, yerleşim alanını görüyorsunuz. Milli Emlak’tan 8 yıl önce 183 parça arsa almıştık. 8 yıl önce bizden altyapı, üstyapı ve çevre düzenlemesi için 148 bin dolar para alındı. Bu çalışmalar yapılacak denildi, 8 yıldır bir tane çivi bile çakılmadı" diyerek konuştu.



Köylüler eştikleri kuyuları kanalizasyon olarak kullanıyor


Köy sakinlerinin kendi imkanlarıyla kanalizasyon kuyuları açtığını, kuyulardan sızan kokular nedeniyle evlerin önlerinin kokudan geçilmediğini vurgulayan Cafaroğlu, "Görüyorsunuz, herkes kısıtlı imkanlarla kendi kanalizasyonunu yapmış. Sanki Afrika usulü sistemde yaşıyoruz. Mikrop, rezillik her şey bir arada. Biz İl Özel İdaresine gittik, durumu izah ettik. Bizim haberimiz yok dediler. Geldiler, baktılar, incelediler altyapı için çalışmalara başlayacağız dediler. Zorla getirttim, gelip bir tek yol açtılar. Şu an daha yapılacak bir şey yok" dedi.



"Vatandaş burada mağdur. Mikrobun içinde yaşıyoruz"


Köydeki vatandaşların mağdur olduğunu söyleyen Cafaroğlu, "Köyümüzün içi de aynı şekilde, altyapısı 55 yıllık değişmesi lazım. Değiştirilmesi için dilekçelerimi vermişim, ilgilenen yok. Bayburt da sahipsiz, köyümüz de sahipsiz. Ben İl Özel İdareye gittim, tartıştım. Geldi yerinde gördüler, parasını ödediğimiz halde bize denildi ki hayır öyle bir şey olamaz. Sonra Milli Emlak’ı aradılar, doğru teyit aldılar. Milli Emlak doğrudur, biz parayı aldık dedi. İlk etapta İl Özel İdaresi bizim haberimiz yok diyordu. Şimdilerde ise ihaleye verdik dediler. İhaleye verildi ama pisliği, rezilliği görüyorsunuz. Vatandaş burada mağdur. Mikrobun içinde yaşıyoruz" şeklinde konuştu.



"Su hattımız, şebekemiz yok ahırdan gelen suyu kullanıyoruz"


2024 yılında yaşanan mağduriyet, Çayıryolu’ndaki rezilliği gözler önüne sererken, evlerin önünde açılan sözde kanalizasyon kuyularından yayılan kötü koku, vatandaşları canından bezdirdi. Su hattının, şebekenin bulunmadığını, evlerde kullanılan suyun ahırlardan geldiğinin altını çizen Cafaroğlu, "Rögarları, kanalizasyonu hep kendi imkanlarımızla yaptık. Altyapı yok, pislikler açtığımız kuyulara gidiyor. Vatandaş ahırlardan gelen suyu, hayvanların suyunu içme suyu olarak kullanıyor. Normal su hattımız, şebekemiz yok ahırların suyunu kullanıyoruz" diyerek konuştu.



"Bizim altyapımız yapılsın biz bir şey istemiyoruz"


Köy sakinlerinden Hasan Coşkun isimli vatandaş, altyapı çalışmalarına bir an önce başlanılması gerektiğine vurgu yaparak yetkililere çağrıda bulundu. "Bizim altyapımız yapılsın da biz bir şey istemiyoruz" diyerek konuşan Coşkun, "Altyapıyı alabilmek için zamanında para ödedik. Bu çalışmalar yapılsın diye ücret ödendi, bizden para alındı. Şu an altyapıda sorunlarımız var, koku yapıyor. Evlerin içine kadar, banyolara kadar koku yayılıyor. Biz bundan şikayetçiyiz. Muhtarımıza destek vermek istiyoruz ki bir an evvel altyapımız yapılsın. Büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bizim altyapımız yapılsın da biz bir şey istemiyoruz. Önemli olan bu altyapının yapılabilmesi, suyumuzun azlığı da ayrı sorun. Bir an önce bu sorunun giderilmesini istiyoruz. 8 yıl oldu, artık ilgilenilsin rica ediyoruz" sözlerini kullandı.



Çayıryolu köyü Bayburt’a değil de Erzurum’a mı bağlı? Köydeki sorun neden görmezden geliniyor?


8 yıldır giderilmeyen mağduriyetin ne zaman giderileceği köy sakinleri tarafından merak edilirken, vatandaşlar musluklarından oluk oluk suyun akacağı günü dört gözle bekliyorlar. Gözünün enfeksiyon kaptığını, tam olarak gözüne hastalık nereden bulaştığını bilmeyen Yurdagül Coşkun isimli vatandaş da bir an önce bu mağduriyete son verilmesini istedi. Köylülerin yaptığı kanalizasyonun taştığını, bu nedenle kokunun tüm eve yayıldığını kaydeden Coşkun, "Komşularımızın kendi imkanlarıyla yaptığı kanalizasyonlar yeri geliyor taşıyor. Geçen gün komşumuza ait rögar taştı, onun kokusu her tarafa yayıldı. Hastalık oluyor, sinek oluyor. Benim gözüm enfeksiyon kapmış, gözüme virüs bulaşmış nerden bulaştığını bilmiyorum. Gözümden 15-20 gün çektim. Bunun bir an evvel yapılması lazım. En büyük sorunumuz altyapı. Suyumuz damdan, ahırdan geliyor o da az geliyor. Bunun bir an evvel yapılması, sorunun giderilmesi lazım" ifadelerini kullandı.



"İl Özel İdare bir türlü buraya hizmet getirmiyor, ilgilenmiyor"


Bir diğer köy sakinlerinden Münir Coşkun ise İl Özel İdaresinin ilgilenmediğini ileri sürerek, muhtarın özverili çabasından bahsetti. İl Özel İdaresinin bir türlü köye hizmet getirmediğinin altını çizen Coşkun, "Yeni muhtarımız bir şeyler yapmaya çalışıyor ancak İl Özel idaresi pek ilgilenmiyor. Muhtarımız elinden geldiği kadar uğraşıyor ama İl Özel İdare bir türlü buraya hizmet getirmiyor. Geçici çözüm olarak su hortumları kullanıyoruz, o da yeterli değil. Ayrıca kanalizasyonumuz yok. Herkes evinin önüne kendi imkanlarıyla bir çukur kazdı, o şekilde kanalizasyon olarak kullanıyoruz" şeklinde konuştu.



Kanalizasyonları dahi yok

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar: “Kocasinan’ın geleceğini hemşehrilerimizin görüşleriyle şekillendiriyoruz” Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, meclis üyeleri ve birim müdürleriyle birlikte Kocasinan’ın geleceğini şekillendirecek 2025-2029 Stratejik Plan Çalışma Toplantısı’nı gerçekleştirdi. ’Daha ne olsun?’ çalışmasıyla vatandaşların görüşleri doğrultusunda planlamanın şekillendiğini belirten Başkan Çolakbayrakdar, “İnsanı merkeze alarak, Kocasinan’ı daha mutlu ve huzurlu bir şehir yapmak için çalışıyoruz. Kocasinan’ın geleceğini hep birlikte düşünerek, el birliğiyle daha da güzelleştiriyoruz” dedi. Kocasinan Akademi Yakut Tesisi’nde meclis üyeleri, başkan yardımcıları ve birim müdürleriyle bir araya gelen Başkan Çolakbayrakdar, stratejik planda yer alması gereken konular hakkında fikir alışverişinde bulundu. Kocasinan’ın geleceğinin bu toplantılarda şekilleneceğini vurgulayan Başkan Çolakbayrakdar, “7’den 70’e herkesin Belediye Başkanı olabilme şuuru ile her yaşa, her sosyal dokuya uygun projeler üretiyoruz. Bütün gayretimiz, Kayseri’nin değerini artırmaktır” diye konuştu. Vatandaşların memnuniyetini artırmak ve hizmet kalitesini yükseltmek için çeşitli çalışmalara imza attıklarına dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, “Şehrin güzelleşmesi, insanların daha huzur içinde yaşaması ve hayatlarını kolaylaştırmak için yoğun gayret gösteriyoruz. Her zaman dediğimiz gibi insanı merkeze alan bir anlayışla, ‘Kayseri’nin geçtiği her kelimede kendimizi belediye olarak sorumlu biliriz. Yapmamız gereken ne varsa her zaman büyük bir gayret içinde oluruz. Özellikle, yaptığımız her şeyin nihayetinde insanları mutlu etmek içindir. İnsanların mutlu yaşadığı bir şehir için çalışıyoruz. Ayrıca Meclis toplantılarında ayda bir araya geliyoruz ve farklı konu başlıkları gündemimize alıyoruz. Bu noktada stratejik plan ile beş yıl boyunca yapılması gereken konuları tanımlıyoruz. ‘Daha ne olsun?’ diyerek tüm hemşehrilerimize fikirlerini soruyoruz. Hep birlikte düşünerek Kocasinan’ı daha da güzelleştirelim diye yola çıktık. Kocasinan’ımızın geleceğini şekillendirecek 2025-2029 Stratejik Plan Çalışma Toplantısı ile amacımız insanların hayatını kolaylaştırmak ve bu şehre en iyi şekilde hizmet etmektir" ifadelerini kullandı. Sosyal Belediyecilik ile ilgili Türkiye ve Kayseri’de ilklere ve örnek hizmetlere imza attıklarına dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, “Dost Eli ve Dost Mağaza, Çölyak Paketi ve Glütensiz Kafe Sinan’ın yanı sıra Gönül Kazanı ile 65 yaş üstü büyüklerimize ve engelli kardeşlerimize her gün sıcak yemek ulaştırıyoruz. Yatağa bağımlı Evde Sağlık Hizmetleri, Dost Kapısı ve Gençlik Aile ve Danışmanlığı gibi çalışmalarımızla vatandaşlarımıza daha kapsamlı hizmet veriyoruz. Maddi olarak her şeyi yapıyoruz ve manevi olarak da her alanda ihtiyaç sahiplerinin yanında oluyoruz” ifadelerine yer verdi. ‘Kültür, Sanat ve Spor Belediyeciliği’ ile de vatandaşların hayatlarına dokunduklarını söyleyen Başkan Çolakbayrakdar, şunları kaydetti: “İnsana ulaşacak ne hizmet varsa biz oradayız. Bu doğrultuda yavrularımız için Kocasinan Spor Kulübü (tekvando, boks, futbol, masa tenisi vb. gibi) Kocasinan Spor Kulübü Tesisi, Masa Tenisi Spor Kompleksi, Kocasinan Akademi Zümrüt, Beyazşehir ve Ziyagökalp Çocuk Kulübü, Sinan Kütüphane gibi çalışmalarımızı hizmete sunacağız.” ‘Güvenli ve Dirençli Şehirler’ ile ilçe belediyeler ölçeğinde Türkiye’deki en büyük kentsel dönüşüm projeleri yapan belediye olduklarına değinen Başkan Çolakbayrakdar, “Kocasinan Belediyesi olarak 10 farklı bölgede kentsel dönüşüm yapıyoruz ve bu kentsel dönüşümü bu şekilde büyük alanda kendi personel ile kendi kaynaklarınla yapan sayılı belediyeyiz. Yunusemre, Ahievran, Uğurevler, Yenidoğan, Ziyagökalp ve Seyranı gibi yerlerde dönüşüm tüm hızıyla devam ediyor. Bu zamana kadar 3 bin 59 aileye sıcak yuvasını kazandırdık. Şehrin her bir köşesinde olması gereken ne varsa, hepsini çok iyi biliyoruz. Çözümünü de problemini de biliyoruz. Özellikle nasıl çözünür kaygısını güdüyoruz. Argıncık ise karış karış her bir noktayı gezdik ama itiraf ediyoruz orada hedeflediğimiz noktaya ulaşamadık. Biz, bütün şartlarımızı zorladık. Geldiğimiz noktada asla pes etmeyeceğiz dedik. Allah nasip ederse yeni bir metot. Bir rezerv alanda yeni konutlar. Argıncık içerisinde mülkiyeti olan ve hakkına razı olan çünkü orada çözümsüzlük noktası, hak konusunda rıza göstermemedir. Hakkına razı olana rezerv alandan evini vereceğiz ve oradaki vatandaşın sorununu çözeceğiz. Kentsel dönüşüm eşittir sosyal dönüşümdür” diye konuştu Katılımcı Belediyecilik ile Türkiye’ye model olan Kayseri Belediyeciliğini ileri bir noktaya taşımak için ‘Ortak aklı’ daha fazla harekete geçirerek, daha modern bir şehir inşa edeceklerini ifade eden Başkan Çolakbayrakdar, “Ben değil, Kentim Bilir. Herkesi içine kattığımız ‘Ortak aklı’ harekete geçirdiğimiz ve benim bu şehirle ilgili destek olacağım bir konu var diyen kim var ise onlarla bir araya geleceğimiz yeni bir yönetim ve iletişim modelidir. Bu şehri, birlikte yönetelim. Bu şehri birlikte her alanda kalkındıralım. Huzur içerisinde yaşanacak bir şehir inşa etmenin kaygısı içerisindeyiz. Şehirde yaşayan bütün canlılara, şefkatle yaklaşmanın kaygısı içerisindeyiz. Ama en önemlisi mutlu insanların yaşadığı bir şehri, inşa etmenin kaygısı içerisindeyiz. İyi ki Kocasinan da yaşıyorum. ‘Kocasinan’da yaşamak ayrıcalıklıdır’ dedirtene kadar durmadan çalışacağız” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından profesyonel aşçılar tarafından glütensiz şekilde hazırlanan Kayseri mutfağının lezzetlerinin tadılmasıyla program sona erdi.
Sivas Sivaslı kadınlar daha uzun yaşamanın sırrını ’kadın dırdırına’ bağladı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), cinsiyetler arasındaki yaşam süresi farkını ortaya koyan yeni verileri açıkladı. Araştırmalara göre, kadınların erkeklere göre daha uzun yaşadığı ortaya çıktı. Sivaslı kadınlar ise bunun nedenini "kadın dırdırına" bağladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021-2023 yıllarına ilişkin "Hayat Tabloları" çalışmasının sonuçlarını yayımladı. İllere ve cinsiyete göre doğuşta beklenen yaşam süreleri sonuçlarına göre 2018-2020 yıllar arasında ortalama yaşam süresi erkeklerde 75,9 iken kadınlarda 81,2 olarak açıklanmıştı. 2021-2023 yılları verilerine göre yaşam süreleri erkeklerde 75,6 kadınlarda 80,7 olarak belirlendi. Sivaslı kadınlar ise daha uzun yaşamın sırrını ’kadın dırdırına’ bağladı. "Sanıyorum ki kadın dırdırından dolayı erkekler çok çabuk yaşlanıyor" Eşiyle sürekli kavga ettiğini söyleyen Süreyhan Köser erkeklerin kadınlar yüzünden erken yaşlandığını belirterek, "Sanıyorum ki kadın dırdırından dolayı erkekler çok çabuk yaşlanıyor. Eşim hayatta ama sürekli kavga ediyoruz. Kadınlarda vurdumduymazlık daha fazla. Biz kadınlar daha kolay sosyalleşip dertlerimizi paylaşabiliyoruz, konuşuyoruz. Geldim şimdi kızıma anlattım rahatladım bitti. Ama eşim içi dolu gitti. Şimdi onu kafada kurup duracak. Hep böyle kafada kurup yaşlanıyorlar. Şimdi kızımla gezerim derdimi sıkıntımı kafamdan atarım. Erkekler hep içine atıyor. Omuzlarındaki yükler de az değil. Her erkek kolay kolay konuşmaz. Kapalı kutular" ifadelerini kullandı. "Aklı yetiyor gücü yetemiyor, stres yapıyorlar" Erkeklerin kadınlara göre daha fazla stres altında olduğunu söyleyen Cemal Erdoğan ise, "Bu nedenle kadınlar daha uzun erkekler biraz daha kısa yaşıyor. İyi, aklı başında olan bir erkek çocuklarının rızkını kazanmalı, helal kazanmalı. İşinde doğru ve dürüst olacak. Bunları düşünen insan strese giriyor. Bazen istese de yapamıyor. Aklı yetiyor gücü yetemiyor. Stres yapıyorlar. Bu da yaşam sürelerini etkiliyor olabilir" dedi. "Derdim sıkıntım varsa kimsenin bir şeyini dinlemem" Erkeklerin daha rahat olduğunu ifade eden bir vatandaş ise, "Benim hasta bir çocuğum vardı. Eşim evde hasta varmış, misafir varmış hiçbir şey düşünmezdi. Bütün yük sorumluluk bendeydi. Benim bir huyum var. Derdim sıkıntım varsa kimsenin bir şeyini dinlemem kendi sorunumu anlatırım" şeklinde konuştu.
İstanbul Çalışanların kaygıları son iki yıldır azalmıyor Ekonomik koşullar gibi küresel sorunlar ve modern yaşamın getirdiği zorluklar hayatın her alanına sirayet ederek çalışanların kaygı, stres ve depresyon seviyelerini artırıyor. Verilere göre, son iki yıldır psikologlarla yapılan görüşmelerde ilk sırayı kaygı alırken bunu romantik ilişkiler, depresyon, stresle başa çıkma ve ebeveyn-çocuk ilişkileri takip ediyor. Bir iş gününün sonunda başını yastığa kaygılardan, stresten uzak bir şekilde koyabilmek, çalışanlar için giderek daha zor bir hale gelmeye başladı. Özellikle pandemi ile birlikte başlayıp süregelen küresel belirsizlikler ve ekonomik krizlerin yanına ebeveyn-çocuk ilişkileri veya romantik ilişkilerde yaşanan sıkıntılar da eklenince çalışanlar son yıllarını kaygı, depresyon ve stres ile geçirdi. Kurumsal esenlik çözümü Wellbees, çalışanların son iki yıldır Wellbees psikologlarına başvuru nedenlerini analiz etti. Ağustos 2022 - Ağustos 2024 dönemini kapsayan verilere göre çalışanların platform psikologlarından randevu talep etme sebeplerinde ilk beş sırayı kaygı, romantik ilişkiler, depresyon, stresle başa çıkma ve ebeveyn-çocuk ilişkileri aldı. Bu beş konu başlığı tüm başvuruların yüzde 70’ini oluştururken diğer başvuru sebepleri arasında ise öfke kontrolü, iş yaşamı ve duygusal beslenme öne çıktı. Kadınlar kaygı, erkekler romantik ilişkiler nedeniyle başvuruyor Psikologlar ile görüşen çalışanların yüzde 71’ini kadınlar oluşturdu. Kadınların görüşme sebeplerinde kaygı, erkeklerde ise romantik ilişkiler ve evlilik konusu ilk sırada yer aldı. Platform psikologlarından Merve Gürsoy, erkeklerin kadınlara göre daha az psikologla görüşmelerinde toplumsal rollerin de etkili olduğuna dikkat çekti. X ve Z kuşağının başvuru nedeni aynı: Ebeveyn-çocuk ilişkileri Platformun verilerine göre, iş hayatında pek çok konuda çatışma yaşayan X ve Z kuşağının ortak noktalarından biri de psikologla görüşme nedenleri. Buna göre X ve Z kuşağı, psikologlara en çok ebeveyn-çocuk ilişkileri hakkında danışıyor. Y kuşağında ise romantik ilişkiler ve evlilikler ilk sırada yer alıyor. Gürsoy bu durumu, “Sosyal etkileşimin hayatımızda büyük etkisi var. X ve Z kuşağı da ortak çevrede bulunup birbirlerinden etkilendikleri için psikoloğa başvuru nedenleri ortak olabiliyor. Y kuşağında ise durum biraz daha farklı. Çünkü yetiştikleri döneme bağlı olarak beklentileri ve farkındalıkları, X ve Z kuşağına göre ciddi değişkenlik gösteriyor” şeklinde konuştu. “Yönetilemeyen durumlar ve belirsizlikler kaygıları artırıyor” Özellikle pandemi ile birlikte dünyanın gündemindeki belirsizliklerin arttığını aktaran Psikolog Gürsoy, “Pandemi süreci, insanların sağlık endişelerini tetiklerken deprem gibi doğal afetler ise ölüm korkusunu ve sevdiklerini kaybetme endişesini artırdı. Ekonomik krizlerle beraber gelen işsizlik korkusu da çalışanların üzerinde büyük bir stres kaynağı oluşturdu. Kontrolü kendi ellerinde olmayan bu belirsizliklerle başa çıkamayan bireylerin ruh sağlığı olumsuz etkileniyor ve depresyona kadar uzanan bir süreç yaşanabiliyor” dedi. Gürsoy şöyle devam etti: “Çalışanların kaygılarının bu kadar yüksek olduğu bir dönemde şirketlerin aksiyon almaları gerekiyor. Ekonomik kaygıların azaltıldığı, esenlik uygulamalarının hayata geçirildiği, kuşak çatışmalarının son bulduğu bir iş ortamında çalışanların kaygıları azalırken mutlulukları ve iş yerlerine olan bağlılıkları da artıyor.”