EKONOMİ - 31 Mayıs 2024 Cuma 10:19

Rus turistler Amasra’ya doyamıyor

A
A
A
Rus turistler Amasra’ya doyamıyor

Fatih Sultan Mehmed Han’ın Trabzon seferine giderken gördüğü ve Çeşm-i Cihan (dünyanın göz bebeği) olarak nitelediği Bartın’ın Amasra ilçesi Rus turistlerin de en gözde turizm mekanları arasına girdi. Kruvaziyer ile 2022 yılının Ağustos ayında ilk kez tanışan Amasra’ya, son 23 ayda düzenlenen 43 gemi seferi ile toplam 49 bin 483 Rus turist giriş yaptı


Çeşm-i Cihan Amasra ilçesine 2022 yılı Ağustos ayında seferlerine başlayan Astoria Grande gemisi, Rusya’dan Türkiye’ye 23 ayda gerçekleştirdiği 43 seferde toplam 49 bin 319 kişiyi ilçeye getirdi. Amasra’nın muhteşem doğasını beğenen Rus turistler, tarihi, gastronomisi, sessiz ve huzurlu yapısı nedeniyle ilçeye doyamadan ayrılıyor. Bazı Ruslar, tekrar tekrar bölgeye gelirken, bazıları da yeniden gelmek hedefiyle mutlu bir şekilde ilçeden ayrılıyor. 193 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğindeki 11 katlı Astoria Grande ile Amasra’ya gelen yolcu sayısı katlanarak artıyor.



Rekor üstüne rekor


Gemide yapılan anketlerde en çok beğenilen durak ve turizm şirketlerinin sunduğu gezi paketlerinde en çok talep edilen yerler arasında yer alan Amasra’da bir önceki yılda kırılan turist sayısı rekorlarının 2024 yılında da kırılması hedefleniyor. Astoria Grande gemisi ile yıl boyunca yapılması planlanan toplam 26 seferde 40 bin turistin Amasra’ya getirilmesi planlanırken, ilçeye gelen gemi sayısının da arttırılması için çalışmalar yürütülüyor. Bölgeye yabancı turistleri getiren gemi sayısının iki ve daha üstüne çıkartılması ile yolcu sayısının 60 bine çıkarılması planlanıyor.



Ege ve Akdeniz sahilleri ile yarışacak


Amasra, Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin yaz sezonda en çok tercih ettiği Ege ve Akdeniz sahillerine de kafa tutmaya hazırlanıyor. Bölgeye gelen Rus turistler, Amasra’nın muhteşem doğası ve doğal güzellikleri arasındaki plajlarını da keşfetti. Amasra’ya gelen Rus turistler, müthiş manzarada denizin, kumsalın ve güneşin de tadını çıkarıyor


Yaz sezonunda seferler bu kez iptal edilmeyecek


Son iki yılın yaz dönemlerinde Ege ve Akdeniz’e yönelik düzenlenen yoğun seferler nedeniyle Astoria Grande gemisinin Karadeniz turu iptal edilirken, ilk kez bu yıl Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında da Karadeniz turları sürecek. Her yıl iptal edilen Karadeniz seferleri, Rus turistlerin çok beğendiği ve ilgi gösterdiği Amasra durağı nedeniyle bu yıl kaldırılmayacak. İlk kez bu yıl iptal edilmeyecek seferlerin sayısı ise ayda 4 seferden 2’ye düşürülecek. Bahar mevsimlerinde hemen her hafta Amasra’ya gelebilen Rus turistler, Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları boyunca 15 günde bir düzenlenecek turlar ile ilçeye gelmeye devam edebilecek.



Turist sayısı 50 bini buldu, hedef 60 bini aşmak


Gemide yapılan anketlerde en çok beğenilen durak ve turizm şirketlerinin sunduğu gezi paketlerinde en çok talep edilen yerler arasında yer alan Amasra’da bir önceki yılda kırılan turist sayısı rekorlarının 2024 yılında da kırılması hedefleniyor. Astoria Grande gemisi ile yıl boyunca yapılması planlanan toplam 26 seferde 30 binden fazla turist ilçeye getirilerek, yeni bir rekora imza atılması hedefleniyor. Astoria Grande gemisi ile yaklaşık 2 yılda yapılan 43 seferde Amasra’ya getirilen yolcu sayısı toplamda, 49 bin 483’e ulaştı. Hem yolcu sayısının hem de yolcu taşıyan gemi sayısının da arttırılması için çalışmalar yürütülüyor. Gemi sayısının iki ve daha üstüne çıkartılması ile bir yılda kurvaziyer turizmi ile ilçeye gelen yabancı turist sayısının 60 bine çıkarılması planlanıyor.



En büyük engel Rusya-Ukrayna savaşı


Bölgeye gelen yabancı turist sayısını arttırma çabaları, yoğun bir şekilde sürerken yabancı turist sayısında yeni rekorlar kırılması ve turizmde patlama yaşanmasındaki en büyük engelin ise bitmeyen Rusya-Ukrayna savaşı gösteriliyor. Mayın tehlikesi nedeniyle durma noktasına gelen Karadeniz’deki kruvaziyer turizmi, halen düşük de olsa devan eden riske karşı yükselen yolcu sigortası pirim ücretleri nedeniyle beklenen patlamayı yapamıyor.


Fransız, Amerikan ve İtalyan tur şirketlerinin Karadeniz seferlerine başlamak istedikleri fakat devam eden risk sonucu yükselen pirim ücretleri nedeniyle Karadeniz turu paketini satamadıkları belirtildi. Bu durumun ise en fazla Türkiye’nin turizmine darbe vurduğu öğrenilirken, Türkiye ile birlikte savaşın devam ettiği Rusya ve Ukrayna turizmini de önemli derecede etkilediği belirtiliyor


Ciddi çalışmalar yapılıyor


İlçenin kruvaziyer turizminde beklediği patlamayı yapabilmesi ve şehre gelen yabancı yolcu sayısının arttırılabilmesi için Amasra Kaymakamlığı ve Amasra Belediyesi tarafından ciddi çalışma ve görüşmeler yürütülüyor. En azından bir farklı geminin daha ilçeye gelebilmesi için proje çalışmaların sürdüğü belirtilirken, çalışmalarda da önemli bir yol kat edildiği kaydedildi.


Kruvaziyer turizmde asıl Karadeniz patlamasının ise Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın sona ermesi ile yaşanacağı tahmin ediliyor



Son seferde 832 yolcu


Kruvaziyer turizminde Mayıs ayının son seferi gerçekleştiğini kaydeden Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, ’’Mayıs ayının son seferi, toplamda 43. Sefer oldu. Bu ayın son seferinde Astroria Grande gemisi ile Rusya’dan 832 yolcu, 437 personel kentimize geldi. Güzel ve bir güneşli bir gündeyiz. Turistler, denizin de keyfini sürdüler. Amasra’nın tarihi, doğal güzellikleri ve gastronominin de tadını çıkardılar’’ dedi.


Haziran ayının ilk seferi ile yolcu sayısının 50 bine ulaşacağını da kaydeden Çakır, ‘’Haziran ayı itibariyle 50 bini geçeceğini görüyoruz. Şuanda toplam ağırladığımız yolcu sayısı 49 bin 483’e ulaştı. Amasra turizmini esnafımız, belediyemiz ve bölgemiz için de önemli bir değer olarak görüyoruz. Artması içinde çalışmaya devam ediyoruz’’ diye konuştu.




Rus turistler Amasra’ya doyamıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Barış Boyun suç örgütü üyelerine yönelik operasyon: 9 gözaltı İtalya’da tutuklu bulunan Barış Boyun’un liderliğini yaptığı suç örgütüne yönelik İstanbul’da çeşitli adreslere eş zamanlı operasyon yapıldı. Operasyonda çok sayıda suça karıştıkları tespit edilen 9 şüpheli gözaltına alındı. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından, hakkında çıkarılan kırmızı bülten kararı sonrası İtalya’da yakalanarak gözaltına alınan Barış Boyun‘un liderliğini yaptığı suç örgütü üyelerinin yakalanmasına yönelik çalışma başlatıldı. Yapılan çalışmalar neticesinde Bağcılar’da bir oto galerinin yağmalanma amaçlı tehdit edilmesi, Şişli’de faaliyet gösteren bir oto yıkamanın yağmalanması, Esenyurt’ta bir aracın kundaklanması ve Pendik’te faaliyet gösteren bir iş yerinin yağmalanması olaylarına karışan kişilerin Barış Boyun suç örgütü üyesi oldukları belirlendi. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan çalışmaların ardından kimlikleri tespit edilen 9 şahsın yakalanması için eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 9 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Suç örgütü üyelerinin adreslerinde yapılan aramalarda 2 adet ruhsatlı tabanca, 1 adet ruhsatsız tabanca, 1 adet pompalı tüfek, 2 adet balistik çelik yelek, 196 adet 9 mm fişek ve 113 adet 455 mm fişek ele geçirildi. Gözaltına alınan 9 şüpheli, işlemleri için İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Şube Müdürlüğüne götürüldü.
Antalya Alanya Belediye Tiyatrosu yurt dışından ödülle döndü Alanya Belediye Tiyatrosu, Kazakistan’ın Çimkent şehrinde düzenlenen 9. Uluslararası Orta Asya Ülkeleri Tiyatro Festivali’nde sahne aldı. Festivalin kapanış ve ödül töreninde, Alanya Belediye Tiyatrosu oyuncularından Fırat Onur Deniz, En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü. Muhtar Avezov Kazak Millî Dram Tiyatrosu tarafından düzenlenen ve festival kapsamında Jumat Şanin Şehir Akademik Kazak Dram Tiyatrosu’nun kuruluşunun 95. yılının kutlandığı 9. Uluslararası Orta Asya Ülkeleri Tiyatro Festivali’nin beşinci gününde, Ernest Hamingway’in unutulmaz eseri ‘Yaşlı Adam ve Deniz’den uyarlanan tiyatro eseri Alanya Belediye Tiyatrosu oyuncuları tarafından başarıyla sahnelendi. Festivale, Türkiye’den katılan tek tiyatro ekibi olan Alanya Belediye Tiyatrosu, Alanya’yı en iyi şekilde temsil etti. Belediye Meclis Üyesi Engin Alataş da Kazakistan turne programına katılarak, tiyatro ekibini yalnız bırakmadı. Uluslararası festivalde Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Karakalpakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi Türk dünyasının birçok ülkesindeki tiyatro toplulukları da yer aldı. Yaşlı Adam ve Deniz oyununa büyük ilgi Çimkentli tiyatro severlerin yoğun ilgi gösterdiği ‘Yaşlı Adam ve Deniz’ oyununun yönetmenliğini Kazakistan Drama Tiyatrosu rejisörlerinden Dina Zhumabayeva yaparken, oyunda tiyatro sanatçıları Fırat Onur Deniz, Ezgi Melek Kerman, Vedat Akbulut, Esra Tığlı Kutertan, Murat Demir Tetik, Emre Şen, Güneş Çağlar rol aldı. Jüri tarafından övgüyle karşılanan oyun, seyircilerden de tam not aldı. Jüri Başkanı, ünlü Kazak aktör ve tiyatrocu Asanali Aşımov, oyunun sanat yönetmeni ve oyuncularını tebrik etti. Aşımov, Türkiye’den bir tiyatro topluluğunun festivale katılmasının, Türk dünyasından sanatçı ve tiyatrocuların birbirleriyle tanışarak gelecekte ortak projelerde yer almaları açısından önemli olduğunu vurguladı. Alanya belediye tiyatrosuna en iyi erkek oyuncu ödülü Festivalin kapanış ve ödül töreninde, Alanya Belediye Tiyatrosu oyuncularından Fırat Onur Deniz, En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü. Bu önemli başarı, Alanya Belediye Tiyatrosu adına büyük bir gurur kaynağı oldu. "Gurur duyduk" Kazakistan Turnesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Alanya Belediyesi Tiyatro Müdürü Hüseyin Çinal, “Bu yıl önce Adana’da, daha sonra Kazakistan’da Alanya’mızı ve ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik. Orta Asya Ülkelerinden birçok tiyatro topluluklarının katıldıkları festivalde Türkiye’den katılan tek tiyatro ekibi bizlerdik. Çok büyük ilgi ve sevgiyle karşılandık. Sahnelediğimiz Yaşlı Adam ve Deniz Oyunu çok beğenildi. Ayrıca Sanat Yönetmenimiz Fırat Onur Deniz, en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. Kazandığımız bu prestijli ödül, tiyatromuzun gücünü ve kalitesini uluslararası platformda kanıtlamış oldu. Sanatın sınırlarının olmadığını ve kültürler arasında köprüler kurulabileceğini gösteren anlamlı bir başarı oldu. Fırat Onur Deniz’i ve tüm tiyatro ekibimizi kutluyorum” dedi.
Antalya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en az 3 çocuk çağrısına hekimlerden destek geldi Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en az 3 çocuk çağrısına destek verdi. Antalya’da yapılan 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi’nde konuşan Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, “Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; toplumların mevcut nüfus yapılarının genç yaşlı dengesini koruyabilmeleri için, ortalama 2.2 çocuk gerekiyor. Doğurganlık hızı, şu an iki nokta iki gerekirken bir buçukta. O yüzden, farkındalık sağlayıp genç yaştan başlayarak 3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var” dedi. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM tarafından düzenlenen 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi-TSRM 2024, 14-17 Kasım tarihleri arasında, Antalya’da gerçekleştirildi. 27 ülkeden 100’den fazla yabancı katılımcı, toplam 800’den fazla katılımcıyla gerçekleştirilen kongrede; “Bir Kadının Üreme Sağlığı Genel Sağlığıyla Bağlantılı Mıdır?, Transfer Edilecek Doğru Embriyo Nasıl Seçilir?, Tüp Bebek Başarısını Artırma Arayışında Teknoloji Ve Biyoloji, AI (Yapay Zeka) İle Embriyo Seçimi, Üreme Genetiğinde Yeni Teknolojiler, Doğurganlığın Korunmasının Psikolojik Önemi” gibi önemli konu başlıkları her yönüyle tartışılıp, güncel veriler sunuldu. Türkiye’den 168 konuşmacı ve oturum başkanının yer aldığı kongrede, 12 ülkeden 30 yabancı bilim insanının görev aldığı oturumlarda yeni gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı. 10 Bilimsel Oturum, 76 Yuvarlak Masa Toplantısı, 3 Uydu Sempozyumu, 3 Hemşirelik Oturumu ve ASRM Kursu’nun yapıldığı bilimsel programda; 55 Sözel Bildiri, 4 Video Bildiri sunuldu. Kongrede gerçekleştirilen basın toplantısında; Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, TSRM Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gürkan Bozdağ, TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın ve TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek, doğurganlık oranının azalmasına dikkat çekerek, üremenin devamlılığının sağlanması konusunda önerilerde bulundu. “3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var” Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğurganlık hızının nüfus yenilenme eşik değeri olan 2,1’in altına düştüğü gerekçesiyle yaptığı 3 çocuk çağrısını desteklediklerini açıkladı. Prof. Dr. Ata, “Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; toplumların mevcut nüfus yapılarının hem toplam sayıyı hem de o nüfusun içindeki genç yaşlı dengesini koruyabilmeleri için, ortalama 2.2 çocuk gerekiyor. Dolayısıyla 2.2 çocuk olmayacağı için, en az üç çocuk yapılır ise ancak toplumun sürekliliğini ve ekonomik stabilitesini sağlamak mümkün. Bu sorun dünyanın her yerinde var ve Türkiye’yi de etkiliyor. Doğurganlık hızı, şu an iki nokta iki gerekirken bir buçukta. O yüzden, farkındalık sağlayıp genç yaştan başlayarak 3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var. 3 çocuk yapılmadığı sürece nüfuslar küçülüyor, yaşlanıyor ve sistemlerin dönmesi imkansız hale geliyor. O sebeple bunun nedenlerini bulup bununla ilgili bir farkındalık sağlamak istiyoruz” diye konuştu. “İsteyerek çocuk yapmayan insanları, üremeye ikna etmek için tıbben yapabileceğimiz bir şey yok” Doğurganlığın şehirleşmiş, endüstrileşmiş bütün ülkelerde düştüğüne işaret eden Prof. Dr. Barış Ata, OECD’nin Glance at Society 2024 raporuna göre doğurganlıktaki düşüşün en önemli nedeninin, ekonomik güçlükler ve gelecekle ilgili belirsizlik duygular olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ata, şöyle devam etti: “Çocuk yapmamayı tercih eden çiftlerin en önünde gelen gerekçesi, ekonomik güçlükler ve gelecekle ilgili belirsizlik duyguları. Önemli bir kısım istemediği için bu endişelerden yapmıyor. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok ama şartlar, hayat iyileştikçe ki hayat her zaman üç aşağı beş yukarı benzerdir aslında. Ama yapmak isteyip de yapamayan, yine Dünya Sağlık Örgütü’nün geçen yılki araştırmasına göre; 6 çiftten birisi bir noktada bu sorunu yaşıyor, bu yüzde 17-18’lik kısma destek vermek lazım. Nüfus artışını geri sağlayabilmek için, değişik ülkelerin denediği değişik çözümler var. Mesela, Güney Kore çocuk yapan çiftlere 75 bin dolarlık destek veriyor. Çıkarıp parayı vermiyor ama belli indirimleri, tedaviyi karşılıyor. Buna rağmen doğurganlık yükselmiyor. Finlandiya, bir buçuk yıla kadar babalık izni veriyor. Buna rağmen yükselmiyor. Dolayısıyla anlattığım endişelerden dolayı isteyerek çocuk yapmayan insanları üremeye ikna etmek için tıbben yapabileceğimiz bir şey yok.” “6 insandan birisi istediği halde çocuk yapamıyor” Prof. Dr. Barış Ata, hedeflerinin çocuk yapmak isteyip yapamayan toplumun yüzde 18’lik kısmına yardımcı olmak olduğunu açıkladı. Ata, “Bu grupla ilgili, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yıl yayınladığı bir çalışma var. 6 insandan birisi istediği halde çocuk yapamıyor, kısırlık problemi yaşıyor. Altıda bir demek yüzde 17’ye yüzde 18’e dayanıyor, bu da 6’da 1 demek. Bu insanlara yardımcı olunabilir ise üreme hızı öyle artırılabilir. O yüzden bizim kendimize bu yıl ki görev edindiğimiz şey, üreme sağlığıyla, üreme potansiyeliyle ilgili toplumun bilgilendirilmesi. Demografik yapının korunabilmesi konusunda, arzu edenlerin, çocuk sahibi olmak isteyenlerin, üç çocuk yapması için teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz de üç çocuk diyoruz, bu objektif bir gerçek” şeklinde konuştu. “Tüp bebek konusunda sınırlama kaldırılsın” TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın, en az 3 çocuk hedefinin gerçekleştirilmesi hususunda tüp bebek yapmak isteyen çiftlere sınırlamaların kaldırılması gerektiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Şu an, 40 yaşının altında en az 3 yıllık evli ve daha öncesinde gebe kalamamış çiftlere devlet tüp bebek desteği vermekte. Bu kısıtlama, daha hızlı gebeliğe ulaşması gereken çiftlerin gecikmesine neden olmaktadır. O yüzden bizim önerimiz, bu tarz kısıtlamaların kaldırılmasıdır. Gerek tüp bebekte gerek normal doğumda 1. çocuktan sonra devlet destek kapsamından çıkartmaktadır. Yani 2. ya da 3. çocuk devlet desteği kapsamında yapılamamaktadır. Sonuçta, şu anki bizim de önerimiz en az 2 ya da 3 çocuk sahibi olabilmek olduğu için, 1. çocuktan sonra da 2. hatta 3. çocukta da devlet desteğinin tüp bebek tedavisi için devam etmesi ya da bu desteğin belli oranlarda azaltılarak gidilmesi olabilir. Bir üçüncü konuysa, özellikle çocuk sahibi olamayan çiftler, ileri yaş gruplar, 35 yaşının üzerindeki çiftler ve bu gruplarda gerek doğal yoldan, gerek tüp bebekle çocuk sahibi olabilme oranı daha düşük. Bu gruplara devlet en fazla üç hak tanımakta, özellikle ihtiyacı olan ileri yaş çiftlerde bu tarz bir sınırlamanın kaldırılması, gerekirse altıya kadar çıkarılması, gerekirse de en azından bir çocuk sahibi olabilene kadar desteğin devam ettirilmesini önermekteyiz.” "Yumurta dondurma maliyeti, tüp bebek maliyeti kadar” TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek ise birçok kadının gerek sosyal, gerek eğitim, gerek kariyer hedefleri nedeniyle evliliği ve gebeliği ertelediğine dikkat çekerek, yumurta dondurma seçeneğine daha fazla teşvik verilmesi gerektiğini kaydetti. Doç. Dr. Şimşek, şöyle konuştu: “Son 20 yılda da Türkiye’de ilk çocuk sahibi olma yaşı 27’lere, 28’lere dayanmış durumda ve büyükşehirlerde bu 29 ve üstüne çıkmış durumda. Dolayısıyla evlilikler ve çocuk sahibi olmak giderek öteleniyor. İleride çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarımıza çocuklarını planlamak, yumurtaları kalmadığında onlara bir gebelik şansı verebilmek için son 10 yıldır Sağlık Bakanlığı tarafından yumurta dondurma seçeneği konusunda teşvik sağlanıyor. Ama çeşitli kısıtlamalara bağlı. Birinci problem, azalmış yumurtası olan hastaların dondurması. Çünkü, devlet politikaları bir hastanın yumurtayı serbestçe dondurmasını, azalmış yumurtası varsa önceliklendirmeye programlanmış. Halbuki biz biliyoruz ki bir kadının 38-40 yaşında yumurtaları azaldığı için, yumurta dondurmaya geldiği zaman başarısı düşük oluyor, az sayıda yumurta donduruyorsunuz ve geri döndüğünde gebe kalma oranı düşük oluyor. Bu nedenle, sağlanan bu hakkın genişletilmesi, bu kadınlar için daha ileride çocuk sahibi olma ve ailelerini tamamlama anlamında çok büyük bir avantaj sağlayacaktır. Bir diğer nokta da, yumurta dondurmanın maliyeti tüp bebek maliyetleri gibi ciddi maliyetli bir iştir ve maalesef her kadının evrensel buna erişimi, bu tedavilerin çok büyük kısmının hasta tarafından karşılanmasını gerektirmektedir. Ve hastanın karşılaması da, ciddi bir maddi imkan ve yük getirmektedir. Bunu belki global olarak belli şartlar daiminde çoğu kadının faydalanabileceği şekle getirmek, o kadınların ileriki yıllarda doğurma isteğini, ailelerini tamamlama çabalarını gerçekleştirmelerinin önünü açacaktır.”