ASAYİŞ - 01 Ağustos 2024 Perşembe 11:15

Ormanlardaki esrarengiz yıkımın ağır bilançosu belli olmaya başladı

A
A
A
Ormanlardaki esrarengiz yıkımın ağır bilançosu belli olmaya başladı

Batı Karadeniz’in Bartın, Zonguldak ve Karabük illerinin sınırlarında bulunan orman arazilerinde son 8 ayda yaşanan esrarengiz yıkımın ağır bilançosu belli olmaya başladı. İlk tespitlerde fırtına ve yağış nedeniyle 400 bin metreküp ağacın devrildiği yada hasar gördüğü belirlendi. Sebebi henüz bilinmeyen olayda hasar gören ağaçların ülke ekonomisine kazandırılması için yürütülen çalışmalara da hız verildi.


Batı Karadeniz Bölgesi’nde 2023 yılının kasım ayından 2024’ün Haziran ayına kadar süren 8 aylık dönemde bölgenin ormanlık arazilerinde esrarengiz bir olay yaşandı. Kalın ve metrelerce uzunluğundaki kayın, köknar ve karaçam türündeki ağaçların devrilmesi üzerine bölgede başlatılan araştırma ve hasar tespit çalışmalarında ağır bilanço da ortaya çıkmaya başladı.


Yapılan ilk araştırmalarda aşırı yağışlar, fırtına ve hortumlar gibi doğa olaylarından kaynaklandığı belirlenen ağaç devrilmesi ve dal kırılmaları olaylarının ise en fazla görüldüğü bölgeler ise, Zonguldak’ın Alaplı, Devrek ilçeleri ile ve Dirgine bölgesi, Bartın’ın Ulus ilçesi, Karabük’ün Yenice ilçesi ve Büyükdüz ile Eğriova bölgeleri olarak belirlendi.



Ormanlardaki yıkım 400 bin metreküpü aştı


Toplamda 133 bin 531 hektar ormanın bulunduğu Bartın, 201 bin 521 hektar orman alanına sahip Zonguldak ve 287 bin 761 hektar ormanın bulunduğu Karabük’te devam eden hasar tespit çalışmalarında şuana kadar devrilen ve kırılan ağaç miktarının 400 bin metreküp olarak belirlendi. Hasar gören ağaç miktarının devam eden tespit çalışmaları ile birlikte daha da artmasından endişe ediliyor.


Kumluca ormanlarındaki hasarlar havadan görüntülendi


En yoğun ağaç devrilmelerin görüldüğü Bartın’ın Ulus ilçesindeki ormanlık alanlarda yapılan ilk tespitlerde yaklaşık 107 bin metreküplük orman emvalinin zarar gördüğü tespit edildi. Ulus ilçesinde ise en fazla hasarın görüldüğü Kumluca Beldesi’nde ise devrilen ağaçlar, İhlas Haber Ajansı tarafından havadan görüntülendi. Havadan ve karadan yapılan çekimlerle, ormanda yaşanan tahribat gözler önüne serildi


Ulus’ta 107 bin metreküp hasar tespit edildi


Jandarma Mezarlığı olarak adlandırılan ve yaklaşık 1400 metre rakımda bulunan ormanlık alanda Belediye Başkanı Mustafa Bozkurt da inceleme yaptı. Başkan Bozkurt, bölgede yıkılan ağaçların tespiti, temizlenerek Orman Bölge Müdürlüğü depolarına taşınması çalışmalarını yerinde gördü. Yapılan araştırma ve hasar tespit çalışması ile ilgili bilgileri de paylaşan Başkan Bozkurt, "Ulus, Kumluca, Türkiye’nin en fazla orman emvalinin üretildiği bir bölge. Şuan Kumluca Sökü Jandarma Mezarlığı olarak adlandırılan orman bölgesindeyiz. Bu sene maalesef ciddi anlamda bir fırtınaya maruz kaldı. Geçen sene bölgemizde üretilen orman emvali 103 bin metreküptü. Yıkılan ağaçlar nedeniyle bu sene şuana kadar 107 bin metreküp orman emvali tespit edildi. Etrafımızda çok ciddi bir ağaç yıkımı var" dedi



Bilim adamların çalışmalarına orman işletmeleri de destek veriyor


İlk tespitlerde sebebi fırtına olarak belirlenen yıkım ve kırımların kesin nedeni ile hasarın boyutunun tespiti ve hasarlı ağaçların ekonomiye kazandırılması için çalışma yürütüldüğünü belirten Başkan Bozkurt, Ulus ilçesinde bilim adamları ve uzmanların yürüttüğü çalışmalara bölgede bulunun 14 orman emvali üretim kooperatifi ile yaklaşık 600 orman işçisinin de destek verdiğini kaydetti. Bozkurt, "Bunların bir an önce ülke ekonomisine kazandırılması gerekiyor. Bölgemizde 14 orman emvali ve üretim kooperatif var. Şuanda 500-600 civarında orman emvali üretiminde çalışan orman işçisi var. Bir an önce devrilen ağaçların ormandan temizlenmesi ile ilgili yoğun bir çalışma yürütülüyor" ifadelerini kullandı


Sebebi henüz tespit edilemedi, bilanço artabilir


Mustafa Bozkurt. henüz sebebi tespit edilemeyen yıkımlarda bilançonun daha da artabileceğini ifade ederek, "Çok ciddi bir yıkım var. Belki tespit edilen mevcut rakamlar biraz daha da artacak. Çünkü tüm orman temizlendikten sonra net bir hasar tespit edilebilecek. Bölgedeki araştırmacılar, sebebi belirleme ve hasar tespit çalışmalarına devam ediyor. Bilimsel çalışmalar çalışmalar sürüyor. Yıkımların sebebi konusunda henüz net, bilimsel bir tespit yok. Genelde bölgemizde devrilen köknar ağacı. Gördüğümüz ağaçların tamamı sağlam ağaçlar. Çürük belirtisi olan ağaçlar değil, tamamen sağlam ağaçlar bunlar. Ancak devrilen ağaçların gerektiği gibi kök salamadığı görülüyor, sanırım birbirine vurduğunda diğerini de etkilemiş. Bizim görebildiğimiz bu kadar" diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Şimşek: “Gönül ister ki asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Asgari ücreti bir komisyon erbabıyla belirliyoruz. Benim bu aşamada bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Ben bunu daha önce de söyledim. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz çok yüksek olsun, teknolojik boyutu çok yüksek olsun, asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Kamu İhale Kurumu’nun Sayıştay raporları ve bütçeleri görüşüldü. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe görüşülmeleri çerçevesinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Şimşek, en çok tartışılan konulardan bir tanesinin gelir dağılımı ve enflasyon tahminleri olduğunu belirtti. Son 22 yılda yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının iyileşmesi için önemli adımlar atıldığını kaydeden Şimşek, uygulanan politikalar sayesinde gelir dağılımı göstergelerinde yakın döneme kadar önemli iyileşmeler olduğunu ifade etti. Şimşek, “Mesela en yüksek gelire sahip yüzde 10’luk grubun harcanabilir gelirden aldığı payın en düşük gelire sahip yüzde 10’luk grubun payına oranı yüzde 17,7 iken 2023’de 13,8’e kadar düştü. Son dönemde enflasyon kaynaklı bir miktar bozulma var. Rakamlara önümüzdeki dönemde yansımaya devam edecek” açıklamasında bulundu. Yüksek enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, alım gücünü düşürdüğünü ve büyümenin kapsayıcılığını azalttığını söyleyen Şimşek, programı tasarlarken en önemli hedeflerinin fiyat istikrarı olduğunu kaydetti. “Amacımız enflasyonu tek haneye düşürmek” Enflasyonun düşmesi için gerekli politika çerçevesinin şekillenmesinin ve para politikasının yeniden inşası zaman aldığını aktaran Şimşek, “Bugün geldiğimiz noktada koşullar artık kalıcı bir şekilde dezenflasyona elverişli. Biz bu süreci üç aşamalı olarak planladık. İlk yıl dezenflasyona geçiş dönemiydi yani işte politika inşa süreci. Şu anda biz bir dezenflasyon dönemindeyiz. Son dönem özellikle 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı bir şekilde enflasyonun kontrol altına aldığı dönemi olacak. Amacımız enflasyonu tek haneye düşürmek. Kalıcı olarak düşük tek haneye düşürmek. Çünkü fiyat istikrarın tanımı da budur” ifadelerine yer verdi. “Enflasyon tahmininde yetkin kurumlarımıza güveniyoruz ve inanıyoruz” Şimşek, uluslararası kuruluşlarda olduğu gibi kendi tahminlerinde de değişiklikler olduğunu belirterek, Merkez Bankamız yüzde 70 olasılıkla enflasyon şu olacak diyor. Orada bir olasılık durumu söz konusu. Çünkü küresel ve yurt içi konjonktüre ilişkin bir takım varsayımlar yapmak zorundasınız ve bu varsayımlar zamanla da değişebiliyor. Şartlar değişebiliyor. Uluslararası kuruluşlarda tahminlerini örneğin IMF’e yılda en az iki kez ana değişikliğe gidiyor, ara dönemde de değişikliğe gidiyor yani yılda dört kez tahmin değişikliğine gidiyor. Bizde de ilgili kurumlarımız iç ve dış konjonktüre yönelik tüm gelişmeleri titizlikle takip ediyor ve düzenli olarak toplanarak değerlendiriyor. Bakan olarak benim tahmin yapma imkanım yok. Son OVP’de Merkez Bankamız yıl sonu enflasyon tahminini söyledi. Strateji Bütçe Başkanlığı ise başka bir tahmin söyledi. Biz de kurumlarımızın tahminlerimizin ortalamasını aldık. Dolayısıyla biz bu konuda yetkin kurumlarımıza güveniyoruz ve inanıyoruz” şeklinde konuştu. Kur Korumalı Mevduatın (KKM) TCMB’ye devredilmesine ilişkin konuşan Şimşek, KKM’nin Merkez Bankası’nın para politikası, döviz politikası ve rezerv yönetimiyle ilişkili bir konu olduğunu belirterek, uygulamaya ilişkin usul ve esasların TCMB tarafından belirlenmesi ve yönetilmesinin daha uygun olacağını dile getirdi. “Milli gelirin yüzde 6’sı kadar bir kaynağı bir felakete harcarsanız orada alan sınırlıdır” Kamu harcamalarına ilişkin kendisine yöneltilen sorulara da yanıt veren Şimşek, “Doğrusu deprem harcamalarına ilişkin zaten bizim bir tasarrufta bulunmamız söz konusu değil. Tamamen ne kadar harcanabiliyorsa harcanıyor. Ortalama dolar kuru üzerinden muhtemelen son iki yılda yaklaşık neredeyse 70 milyar dolar civarında bir kaynak depreme harcanmış olacak. Hiçbir sorunu olmayan bir ülkede dahi siz eğer yani milli gelirin yüzde 6’sı kadar bir kaynağı bir felakete harcarsanız orada alan sınırlıdır. Dolayısıyla bizim bütçe esnekliğimiz çok yüksek değil. Bunları bilmenizde fayda var. Bütçe harcamalarımızın yüzde 41.6’sı personel ve bu personelin sosyal güvenlikle ilgili prim transferlerine gidiyor. 2025 yılında bütçe açığını azaltacağız ve bunun sayesinde de biz mutlaka Merkez Bankası’nın dezenflasyon sürecini çok daha güçlü bir şekilde destekleyeceğiz” diye konuştu. “Kamuda muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var” Kamuda tasarruf tedbirleri konusunda önemli boyutta harcama disiplini sağladıklarını açıklayan Şimşek, “makro açıdan ne kadar ne kadar tasarruf yaptığımıza bakarsak, 10 yıllık bir dönemi alalım. Faiz dışı harcamalar, deprem de hariç, çünkü depremi de öngöremezsiniz. Faiz de piyasa koşullarında bilinir. Faiz dışı harcamalarda 10 yıllık meclisimizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasındaki faiz dışı harcamalardaki yukarı yönü sapma yıllık ortalama yüzde 9,1’di. Biz 2024 yılında bu sapmanın yüzde 0,8’ düşeceğini düşürdük. Bir tasarruf felsefesi olmasaydı sapma yüzde 9,1’den yüzde 0,8’e düşürülebilir miydi? Sapma son 10 yılın ortalaması bağlamında gitseydi, 814 milyar liraya denk gelecekti. Dolayısıyla muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var” değerlendirmesinde bulundu. “Kamuda makam aracı olarak TOGG’u veriyoruz” Kamudaki taşıt sayısına ilişkin de konuşan Şimşek, 2023 yılına göre kamuda taşıt sayısı bu sene net olarak 3 bin 848 adet arttığını söyledi. Şimşek, “Artan taşıtların bunun yüzde 90’ı güvenlik, sağlık ve afet yönetimi için edilen taşıtlardır. 2 bin 910 adet yani yüzde 76’sı Emniyet Genel Müdürlüğü Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakıfı’nca hibe edilen taşıtlardır. Yani biz bütçeden bir para ödemedik. Şimdi İçişleri Bakanlığımız, Emniyet Genel Müdürlüğümüz taşıtlarını yenilemesin, taşıtı almasın diyorsanız takdir sizin. 252 tanesi Sağlık Bakanlığı’nın ambulansıdır. Acil müdahale hizmetleri için siz bunu istemiyor musunuz? 151 adeti yine Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’na yine asayiş için alınan taşıtlardır. 168 adeti Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na aittir. Makam aracı anlamında yenilenme taleplerinin tamamını mevcudun tasfiyesi kararıyla onay veriyoruz. Makam anlamında Biz TOG’u veriyoruz” şeklinde konuştu. “OECD’de gelişmekte olan ülkelerde 40’lı 50’li yaşlarda emeklilik yok” EYT’nin maliyetini Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) sorduklarını ve rakamların SGK’nın hesapladığını belirten Şimşek, “Bu tutarı Hazine Maliye Bakanlığı teknik ekipleri alıyorlar bu tutarı finansman maliyetini ekliyorlar. Çünkü bu öngörülmüş bir şey değil. Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız diyor ki ‘2024 yılı için 592,6 milyar lira’. Ama bu finansman maliyetini içermiyor. Biz buna finansman maliyetini hazine olarak hesaplayıp ekliyoruz ve 752 milyar liraya oradan ulaşıyoruz. Burada önemli olan şey şu arkadaşlar. Aktöriyel dengeyi bozan bir uygulama mı? Evet. Şu anda OECD’de 38 tane ülke var. Aralarında az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler var. Aralarında gelişmekte olan ülkeler var. Ve bu ülkelerin bana bir tanesini gösterin ki 30’lu, 40’lı hatta 50’li yaşlarda emekli olan ülke neredeyse kalmadı. Birçok ülke 65’in üzerine çıktı” dedi. “Gönül ister ki asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun” Asgari ücrete ilişkin birçok değerlendirmelerin yapıldığını ifade eden Şimşek, “Asgari ücreti bir komisyon erbabıyla belirliyoruz. Benim bu aşamada bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Ben bunu daha önce de söyledim. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz çok yüksek olsun, teknolojik boyutu çok yüksek olsun, asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için zaten yapısal reform gündeminde en büyük başlığı ARGE’ye, teknolojik dönüşme, yeşil dönüşme, dijital dönüşme ayırdık” dedi. “Çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” En düşük memur maaşında reel artışın son 22 yılda dolar bazında yüzde 238’ten yüzde bin 139 dolara çıktığını söyleyen Şimşek, "En düşük emekli maaşındaki reel artış yüzde 543 ve dolar bazlı artış yüzde 812, yani 40 dolardan 363 dolara. Asgari ücrette reel artış yüzde 212. Dolar bazlı artış yüzde 343. 112 dolardan 494 dolara çıkmış bugün itibariyle. Özetle, çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” diye kaydetti. Vergi harcamalarının 853 milyar lirasının asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklandığının altını çizen Şimşek, yatırım teşviklerinin 536 milyar lira olduğunu söyledi. Son 22 yılda gelir belgesi tarifesinin en alt dilimini biz yüzde 22’den yüzde 15’e düşürdüklerini dile getiren Şimşek, En üst dilimini yüzde 35’den yüzde 40’a çıkarttıklarını hatırlattı. 2002 yılında dolaysız vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 53,1 olduğunu aktaran Şimşek, bugün ise oranın yüzde 56,1’e çıktığını söyledi. Türk vergi hukukunda hiçbir bakanın veya idarenin vergi borcunu silme yetkisinin olmadığının altını çizen Şimşek, vergi silme yetkisinin sadece Meclis’e ait olduğunu söyledi. “Hiçbir şekilde ne bireylerin ne de şirketlerin vergilerini silme yetkim yok” Vergi borçlarının silindiği yönünde yapılan eleştirilere de yanıt veren Şimşek, “Türk vergi hukukunda hiçbir bakanın veya idarenin vergi borcunu silme yetkisi yok. Bakanın vergi silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece Yüce Meclisi’ndir. Hiçbir şekilde ne bireylerin ne de şirketlerin vergilerini silme yetkim yok benim. İyi ki yok. Eğer söylediğiniz husus uzlaşma müessesesi kapsamında yanlış olduğu değerlendirilen raporlar kapsamında bir takım düzeltmeler ise o 1963’de getirilmiş. Ben bakan olduktan sonra, 1963’den beri yürürlükte olan bu kanunun aksine, ‘bundan sonra uzlaşmalarda ana parada hiçbir şekilde indirim yapılamaz’ diye kanunu getirdik. Dolayısıyla ben nasıl vergi borcunu asla silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem” diye konuştu. Ziraat Bankası eleştirileri yapıldığını da söyleyen Şimşek, “Ben hemen arkadaşlara söyledim, ‘Genel müdürü arayın, söyleyeceği bir şey varsa iletin hızlı bir şekilde.’ Şimdi bankanın tüm şubelerinin tabelaları asla değişmiyor diyor. Sadece deprem bölgesindeki tadilat ihtiyacı olan tadilatları sırasında tabelalar değişiyor. Tadilat ihtiyacı olan ve deprem bölgesinde. ‘Demirören grubu taksitlerini ödüyor ve vadesi geçen borcu yok diyor’. Ben size genel müdürüm bana söylediklerini söylüyorum. Tüm bankaların yaptığı gibi Ziraat Bankası da son 13 yıldır düzenli olarak yılın sonunda bir sonraki yılın hedeflerini tartışmak üzere istişarede bulmak üzere toplanıyor yapılan toplantıda bu bağlamda” ifadelerine yer verdi. Tip-1 diyabet hastaları için ilgili bakanların konuyu ele alacaklarını ifade eden Şimşek, en kısa süre içerisinde imkanlar çerçevesinde bu sorunu çözmeye çalışacaklarını söyledi. Vergi borcunu ödeyenlere ödemeyenlere doğrudan elektronik haciz uygulanıyor şeklindeki değerlendirmelerin söz konusu olmadığını aktaran Şimşek ilgili kişiye haber verilmeden asla doğrudan doğruya e-haciz uygulanmadığını belirtti.
Zonguldak Veteriner hekimin ilk kitabı okuyucuyla buluştu Zonguldak’ta İl Merkezinde Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nde veteriner hekim olarak çalışan ve Çaycuma’da yaşayan kitap yazarı Zafer Günaçtı ’Sadece Bir Kabus’ isimli kitabını okuyucularıyla buluşturdu. Zonguldak’ta eğitimci bir ailede dünyaya gelen ve il merkezinde Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nde veteriner hekim olarak çalışan, aynı zamanda Çaycuma’da hemşire eşi Gamze Günaçtı ile yaşayan 36 yaşındaki veteriner hekim Zafer Günaçtı, ilk kitabı olan ’Sadece Bir Kâbus’ isimli kitabını çıkardı. Zonguldak’ta ilkokulu Asma, ortaokul eğitim ve öğreitimini Karealmas İlköğretim Okullarında tamamladıktan sonra lise öğreninimi ise Mehmet Çelikel Lisesi’nde sürdürdü. Üniversite hayatını ise Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde Veterinerlik Fakültesi’nde tamamladıktan sonra 5 senenin ardından Zonguldak’ta veteriner hekim olarak göreve başladı. İl merkezinde Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nde çalışmasıyal birlikte edebiyatla da ilgilenen Zafer Günaçtı, kitap yazmaya karar verdi. 2023 yılının Eylül aylarında ilk kitabını yazmaya başlayarak kitabının adına da’Sadece Bir Kâbus’ olarak belirleyen Günaçtı, aradan geçen bir zaman sonra 9 Kasım 2024 tarihinde ilk kitabını okuyucuyla buluşturdu. Çaycuma ilçesinde hayatınıhemşire eşi Gamze Günaçtı ile sürdürmeye devam eden veteriner hekim Zafer Günaçtı, ilk kitabının ardından bir sonraki kitap için çalışmalarına devam edeceğini kaydetti.