ASAYİŞ - 26 Aralık 2024 Perşembe 20:51

Gönen-Bandırma karayolunda tır kazası

A
A
A
Gönen-Bandırma karayolunda tır kazası

Balıkesir’de Gönen-Bandırma karayolunda kontrolden çıkan tırın refüje çarptığı kazada maddi hasar meydana geldi.


Edinilen bilgiye göre, Gönen ilçesi ile Bandırma arasında bulunan Taştepe mevkisinde bir süt fabrikasından yük almaya gelen Ekrem A. idaresindeki 63 AHC 179 plakalı tır, rampada kontrolünü kaybederek refüje çarptı. Çarpmanın etkisiyle dorsesi refüje savrulan aracın kupası ters döndü. Kazanın ardından olay yerine jandarma ekipleri sevk edilirken, herhangi bir can kaybı ya da yaralanma olmadığı bildirildi. Trafikte kısa süreli aksaklık yaşanırken, ekiplerin müdahalesiyle yol kontrollü bir şekilde trafiğe açıldı. Tırın dorsesi ve kupa bölümü kurtarıcı yardımıyla kaldırıldı.


Yetkililer, kazanın nedeninin rampada aracın kontrolünün kaybedilmesi olduğunu belirtirken, sürücünün sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.



Gönen-Bandırma karayolunda tır kazası

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Tutuklu sanık Salim Güran: ’’Kolluk kuvvetleri ile üfürükçüye gittik’’ Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava, ikinci gününde devam ediyor. Mahkemede savunmasını yapan tutuklu sanık Salim Güran, kolluk kuvvetleri ile üfürükçüye gittiklerini ve Narin’i aradıklarını belirterek, Nevzat Bahtiyar’ın eşinin Narin’in katili olabileceğini söyledi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde adliyeye getirildi. Mahkemede savunması istenen tutuklu sanık Salim Güran, ‘’Sabah erken kalkıp tarlaya gittim. Daha sonra Bağlar tarafından ATM’den para çektim, iki oğlum çay ocağında oturdum. Daha sonra aynı istikametten köye doğru geldik petrolden yakıt aldık. Eve geldik sonra hava sıcaktı, eşim kahvaltılık bir şeyler hazırladı. Kahvaltı yaptıktan sonra tekrar yukarı tarlaya gittim. Ben işlerimi çok iyi takip ediyorum. Tarlada pamuğun kurtlandığı eğer müdahale etmezsem verim alamayacağım söylendi. Daha sonra elektrik arızası nedeniyle elektrikçi trafoya çıktı. Daha sonra tekrar eve geldim. Evde fazla durmadım. Hüseyin amcayı görmeye gidecektim oğlum benimle gelmek istedi gel dedim. Oradayken Ramazan beni aradı burada şüpheli bir araç var dedi. Köyü yolundan yukarı çıktım aracın olduğu yere gittim direksiyon eğitime verildiğini öğrendim. Daha sonra da tarlaya gittim Ramazan Atasoy oradaydı’’ dedi. ’’Narin kaybolduğu zaman kızım beni aradı’’ Narin’in kaybolduğu zamanda kızının kendisini aradığını belirten Salim Güran, "Narin kayıptır dedi. Köye geldiğimde kalabalık sesi vardı. Herkes ağlıyordu. Bağırma sesleri vardı. Komutanı arayarak kardeşimin kızının kayıp olduğunu söyledim. Komutan ise ekip göndereceğini söyledi. Okulun anahtarını istediler kameraya bakmak için. Kameraya baktıklarında Narin’in patika yoldan geldikten sonra kameranın görüşünden çıktıktan sonra kayboluyor. Daha sonra ise aramalara başladık. Patikadan çıktığı için bağ bahçe her tarafa baktık. Çünkü başıboş köpeklerde vardı. Her tarafa baktık bulamadık. Köpeklerde arama çalışmalarında kanalın etrafında yer aldı. O gece her tarafa bakıldı bulunamadı. Ertesi gün yine herkes aramalara katıldı. Nevzat’ı işaret ederek oda bizimle aramalara katıldı. Kayınım bana, bu herkesin dolabına başını sokuyor dedi. Dalgıç ekipleri geldi aramalara katıldı. Şüphelendiğimiz her yere baktıktan sonra köye geldik. Daha önce Nevzat ile Arif Güran ile ilgili araç konusunda sorun olmuştu. Bu konudan sonra ise kardeşinin evinin sıvası için görüştük. Anlaşamayınca bu adamla biz yaklaşık 3 ay boyunca hiç görüşmedik’’ ifadelerini kullandı. Üfürükçü detayı Savunmasına devam eden Salim Güran, ‘’Kolluk kuvvetleri hep aileyi suçluyordu. Arama çalışmalarında köyde yer alan kuyuları da komutana söyledikten sonra baktık. Kolluk demek ki benden şüpheleniyordu. Üfürükçüye gittik. Kolluk kuvvetleriyle beraber gittik. Ama ben üfürükçülere inanmıyorum. Üfürükçü Muhammet’in üzerine okuyor konuşuyor. Kimi görüyorsun dediler. Muhammet bir dede gördüğünü söyledi. Dedeye Narin’i bana göster dediler. Dede, bizim evin oraya gidiyor dedi. Muhammet’e sen de git dediler, dedi karanlıktır. Sonra ise dedeye aydınlık yap dediler. Dede aydınlık yaptı dediler. Eve girdim dedi Muhammet. Narin’i gördün mü dediler. Muhammet evet Narin içerde makarna yiyor dedi. Yanında birkaç kişi var yüzleri karanlık görünmüyor dedi. Sürekli arama çalışmalarına katılıyordum. Bazen açlıktan başım ağrıyordu. İçim gidiyordu açlıktan. Gözaltına alındıktan sonra bana muhtar Narin’in DNA’sı benim aracımda çıktı dediler. Çıkmasa şaşarım. Beni medyanın önüne attılar. Battaniye meselesi ve petrolde yakıt aldığımı söylediler. Ceset senin aracında battaniye sarılı dediler. Asla dedim. Komutanım söylediğiniz yanlış dedim. Islak mendil aldığımı söylediler. Ben araçtan inmedim dedim. Daha sonra beni tutukladır. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim’’ diye ifade verdi. ’’Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum’’ Salim Güran ifadesini şöyle sürdürdü: ’’Narin’in cesedi bulunduktan sonra bari bırakın yeğenimin cenazesine gideyim dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bir aileyi yok ettiler. Beni niye tutukladılar. Beni tutuklamasalardı (Nevzat’ı işaret ederek) bu zalim zaten itiraf edecekti. Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Kabullenecek dediler, kabullenmez dedim. Aracımda DNA çıktı diye sürekli ifade verdi. Cezaevindeyim çocuklarım ve kardeşlerim görüşüme geliyor. Allah korusun aynı şey çocuklarımın başına gelse kardeşlerimin aracında aynı şey çıkar. Ben gitmediğim yere HTS daraltılmış baz neden gösteriyor. Bu kadar kötülük neden bana yapılıyor. Bizim akrabaların çoğu tutuklandı. Nevzat’ın bir tane ailesi var mı yok. Hem kızımı hem ailemizi yok etti. Türkiye’yi parmağında oynatıyor. DEM Parti’sinin yemek aracını kovdum. İhtiyacımız yoktu. Vardı ama basını peşine takmıştı. Herkes şov peşindeydi. Narin’den küçük kızım var. Görüşüme geldi. Ben babamın kızıyım dedi. Benim yengem çocukları için ölüyor. Yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Namusumuzu lekelemeyin. Sen vahşiymişsin. Niye karını ve kızını söylemiyorsun. Sen bizim ailemizi neden söylüyorsun. Allah bizimledir. Bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşindedir. Bu katilin avukatının eşi Nevzat’ın eşiyle fotoğraf çekiyor. Belki karısı katildir. Namusumuz gitti, kızımız gitti. Bittik artık, şov yapmayın. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Benim ölümümdür. Annem yaşlı bağırması, ağlaması gözümün önünden gitmiyor. Ailem artık perişan. Sosyal medyaya da sesleniyorum. Yeter artık. Ailemiz yok oldu. Bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Yeter artık. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.’’
Antalya Falezlerden denize uçan araca ulaşıldı, kayıp sürücü aranıyor Antalya’da önceki gün aracı ile birlikte denize uçan şahsı arama çalışmaları 3’üncü gününde de devam ediyor. Deniz polisi, Zonguldak MTA’dan gelen özel ekip ve yer altı görüntüleme cihazı yardımıyla aracın yerini tespit etti. Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Şirinyalı Mahallesi Eski Lara Caddesi’nde bulunan Mobil Halk Plajı’na yakın bir noktada bir kişinin aracı ile birlikte denize düştüğü ihbarının ardından başlayan arama çalışmaları 3. gününde devam ediyor. İtfaiye, deniz polisi, sahil güvenlik, AFAD ekipleri tarafından dün yapılan aramalarda deniz suyunun bulanık ve dalgalı olması ekiplerin işini zorlaştırmıştı. Mıknatıs, SONAR ve su altı görüntüleme sistemleri ile yapılan aramalarda herhangi bir sonuca ulaşılamaması nedeniyle havanın kararması ile birlikte arama çalışmalarına ara verilmişti. MTA’dan özel ekip ve cihaz getirildi Bugün sabah erken saatlerde başlayan arama çalışmalarında ise havanın açık ve denizin önceki günlere nazaran daha durgun olması ekiplerin işini kolaylaştırdı. Günün ilk ışıkları ile başlayan arama çalışmalarında Antalya Emniyet Müdürlüğü Deniz Liman Şube Müdürlüğü tarafından, Zonguldak Maten Teknik ve Arama Kurumu’ndan getirilen yer altı görüntüleme cihazı ile arama yapıldı. Zonguldak MTA’dan gelen özel ekip ve cihazla yapılan taramada aracın yeri tespit edildi. Deniz polisine bağlı balıkadamlar tarafından aracın bulunduğu yer duba ile işaretlenirken, Engin Ş.’nin cansız bedeninin araç içerisinde bulunmadığı öğrenildi. Öte yandan ailenin olay yerindeki endişeli bekleyişi ise sürüyor.
Ankara Suriyeli Emine’nin hikayesi yaklaşık 5 bin çocuğun hayatını değiştirdi Suriye’de evlerine düşen bomba sonucu patlayan sobadan yaralanan ve Türkiye’de tedavi edilen Emine İsmail’in hayat hikayesinden etkilenen gönüllü doktorlar, kurdukları dernekle 5 bin çocuğun derdine derman oldu. Suriyeli İsmail ailesi, 2011’de başlayan iç savaş nedeniyle 8 sene önce yaşadıkları Halep kentinden İblid’de bulunan akrabalarının yanına gitti. Burada evlerinin yakınına düşen bir bomba parçasının sobalarına çarpması sonucu Emine İsmail ve annesi Zeynep Muhammed yaralandı. Vücudunun çeşitli yerlerinde ciddi derecede yanıklar oluşan Emine, gönüllü doktorlardan oluşan heyet tarafından Türkiye’de 40 kez ameliyat edildi. Emine’nin hayat hikayesinden etkilenen ve çoğunluğu sağlık görevlilerinden oluşan gönüllülerin kurduğu Ala Hayat Minik Masumlar Derneğince yaklaşık 5 bin çocuğun tedavisi sağlandı. “Emine kızımız benim karşıma çıkan ilk çocuktu” Üniversiteyi bitirdikten sonra Suriye’de aktif olarak bulunduğunu ve bu esnada Emine İsmail ile tanıştığını anlatan Ala Hayat Minik Masumlar Derneği Başkanı Ayşegül Aksu, “Emine kızımız kapanmayan gözleri, kapanan boynu, uzuvları tamamen yanmış, çok zorlu bir süreçten geçmiş bir çocuk olarak benim karşıma çıkan ilk çocuktu. Sağlık yönetimi okuduğum için ve çok sayıda doktor çevrem olduğu için benim ilgilenmemi istemişlerdi. Ben de oyuncakları aldım ve o çocuğumuzun yanına gittim. O çocuk oyuncakların yüzüne bile bakmadı. Hemen bir fotoğraf çıkardı, çok tatlı ve çok güzel bir çocuğun fotoğrafını gösterdi bana. Ben bir komşusu, akrabası zannederken, ‘Ene’, yani ’Ben’ dedi. Orada şaşırarak ve üzgün bir şekilde dizlerimin üzerine çöktüm. O çocuk bana, ‘Gözlerimi kapatarak uyumak istiyorum’, ‘Boynumu hareket ettirmek istiyorum’ dedi. Çünkü boyun bölgesi de komple yanıktı. Çocuğumuz hep benden uzuvları ile ilgili bir şeyler istedi” dedi. “Demek ki bir şey dert edilince onun şifası da geliyor” Emine’nin kendisinden oyuncak yerine göz açıp kapatma, burnundan nefes alma gibi insani temel ihtiyaçlarını karşılayabilme talebi olduğunu ve ilk defa bir insanın böyle bir talebiyle karşılaştığını ifade eden Aksu, “Bu bir çocuk olunca benim hayatımın dönüm noktası oldu. Ameliyatlara başladık, bir, iki, üç, beş, yedi, dokuz. Her seferinde rahatsız olduğu bir şey ortadan kalktı. Gözleri kapanmaya başladı, burnundan nefes almaya başladı, ağzı kapanmaya başladı. Rahat yemeye başladı, boynunu döndürmeye başladı, dedik ki tamam. Demek ki bir şey dert edilince onun şifası da geliyor. Ona vesile olmanın mutluluğu da genel olarak bütün hayatıma yansıdı” diye konuştu. “5 bine yakın ihtiyaç sahibi çocuğun tedavisini gerçekleştirdik” Dernekleşme sürecinin Emine ile başladığını ve şu anda 5 bine yakın ihtiyaç sahibi çocuğun tedavisini gerçekleştirmenin sevincini yaşadıklarını dile getiren Aksu, “Sadece bu sene 2 bin 500 ameliyat gerçekleştirdik. Emine, ismi değişmeli bence, Emine’nin ismi Umut olmalı. Çünkü Emine kendisi ile başlanan serüvende binlerce çocuğa umut oldu. Emine’nin yüzündeki çizgilere de bir harita olarak bakıyorum artık. Afganistan’a giden bir yara izi, Suriye’ye giden yara izi, Afrika’ya gittik, Afrika’ya giden bir yara izi. Emine’nin yüzünde gördüğümüz yanıklar aslında bu serüveni başlatan çok güzel bir umut haritası oldu” dedi. “Biz elimizden geldiği kadar Emine’nin yanında olmaya çalışıyoruz” Emine’nin tedavisine devam ettiklerini ve önünde hala uzun bir tedavi süreci olduğunu söyleyen Aksu, “Emine’nin yolu zorlu. Artık genç kız olduğunun farkında, artık yaşıtlarının yavaş yavaş arkadaşlık kurma çağının geldiğinin farkında. Ama Emine hiçbir zaman evlenemeyecek, hiçbir zaman bir çocuk doğuramayacak, hiçbir zaman yaşıtlarının yaşadığı hayatı yaşayamayacak. Zor bir hayat Emine için. Ama biz elimizden geldiği kadar Emine’nin yanında olmaya çalışıyoruz. Sağlıkla ilgili bir ihtiyacı olduğunda Emine’nin elinden tutmaya çalışıyoruz. İzlerini biraz daha gidermek için yüzü ile ilgili cihaz tedavileri yapıyoruz” açıklamasında bulundu. Aksu, Baas rejiminin devrilmesiyle Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin memleketlerine döndüğüne ama Türkiye’de tedavi için kalması gereken en az 700 çocuk olduğuna dikkati çekti. Suriyeli Emine İsmail ise evlerinde sobanın yanında annesi ile oturduğu esnada düşen bir bomba parçasının sobalarına çarpması sonucu patlama yaşandığını söyledi. Patlamanın ardından vücudunun birçok yerinde yanıklar oluştuğunu dile getiren İsmail, yüz, göz, el bilekleri ve ayaklarının yanı sıra vücudunun çeşitli noktalarından 40’a yakın ameliyat olduğunu ve tedavisinin tamamlanması için de ameliyatların hala devam edeceğini kaydetti. Ayrıca İsmail, okulu çok sevdiğini ve tedavisinin tamamlanmasının ardından okula başlamak istediğini belirtti.
Kayseri Talas’a Alzheimer Gündüz Bakım Merkezi Mülkiyeti Talas Belediyesi’ne ait arsa üzerine hayırsever iş insanı Ömer Besceli tarafından babası adına yaptırılacak Yalçın Besceli Alzheimer Gündüz Bakım Merkezi için bir toplantı yapıldı. Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın yanı sıra Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Gültekin ve ilgili belediye görevlilerinin katıldığı toplantı başkanlık toplantı salonunda gerçekleştirildi. Yenidoğan Mahallesi Çimenli Caddesi üzerinde mülkiyeti Talas Belediyesine ait arsa üzerine hayırsever Ömer Besceli’nin babası adına yapılacak olan Yalçın Besceli Alzheimer Gündüz Bakım Merkezi’nde yer alacak bölümler ile ilgili değerlendirmelerde bulunuldu. Burada konuşan Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın; yaşlıların hürmet edilmesi işaret edilen kıymetliler olduğunu belirterek, “Büyüklerimiz baş tacımız. Onlar bizlere baktı, bizleri büyüttü. Şimdi ise bizlerin onlara bakma zamanı geldi. İşte bu yüzden ilçemizde onların rahat edebileceği bir merkez yapma kararı aldık. Bu merkezin yapımını üstlenen Ömer Besceli hayırseverimize ve Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Gültekin hocamıza teşekkür ediyorum. Merkezimiz şimdiden hayırlı olsun.” dedi. Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Gültekin, hazırlanan projeden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, Başkan Yalçın ve belediye görevlilerine teşekkür etti. Hayırsever Besceli’nin babasının adını taşıyacak olan Yalçın Besceli Alzheimer Gündüz Bakım Merkezi, 2 bin 143 metrekare arsanın bin 370 metrekarelik kısmına inşa edilecek. Merkezde hastalar için ayrılan odaların yanı sıra, etkinlik alanı, sanat-müzik atölyeleri, yeme içme ve yürüyüş alanı ile hastaların dinlenebilmesi için özel olarak düzenlenen iç avlu yer alacak. Merkezde ayrıca hastaların bakımı için bir de kuaför bölümü bulunacak.