ÇEVRE - 30 Ekim 2024 Çarşamba 09:40

Bandırma halinde "Mor Karnabahar" şaşkınlığı

A
A
A
Bandırma halinde "Mor Karnabahar" şaşkınlığı

Bandırma Meyve Sebze Hali’nde nadiren karşılaşılan bir olay yaşandı. Karacabey’den gelen bir sebze kamyonunda fark edilen mor karnabahar, hal çalışanları ve çevredeki vatandaşlar arasında büyük şaşkınlık yaşattı.


Hal çalışanlarından Mert Erenler, bu sıra dışı anı şöyle anlattı: “Yaklaşık yedi yıldır Bandırma Meyve Sebze Hali’nde çalışıyorum. Genelde karnabaharlar hasat yerinden kamyonla alınır, hale getirilir ve esnafımıza sunulur. Ancak Karacabey’den gelen kamyonda bir adet mor karnabahar gördüm. İlk başta gözlerime inanamadım. Çevremdeki arkadaşlara gösterdiğimde herkesin ilgisini çekti; pek çoğumuz bu yaşımıza kadar böyle bir karnabahar görmemiştik.”


Antosiyanin pigmenti nedeniyle mor renkte olan bu karnabahar, besin değeri açısından da oldukça zengin. Normalde beyaz olan karnabahar, güneşe maruz kaldığında antosiyanin üretir ve mor renk alıyor. Antioksidan bakımından zenginliğiyle bilinen mor karnabahar, bu yönüyle de sağlıklı bir beslenme için tavsiye ediliyor.


Bu ilginç olay, Bandırma Haline gelen birçok vatandaşın da ilgisini çekti; nadir görülen bu sebzeyi yakından görmek isteyenler yoğun ilgi gösterdi.



Bandırma halinde "Mor Karnabahar" şaşkınlığı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Cinayete kurban giden Narin’in babası Arif Güran: "Kızım, benim için farklıydı. Dünyam, hayatım kızımdı. 5 evladım olabilir ama kızım başkaydı. Allah, hakkımı bırakmasın" Diyarbakır’da cinayete kurban giden 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde hazırlanan iddianamede şüphelilerden anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilmişti. İddianameden sonra ilk defa konuşan Baba Arif Güran, “Katil, Nevzat Bahtiyar’dan başka kimse değil. İftira atıyor. Ve devlet şu an bir katilin lafını dinleyerek bir anneyi cezaevinde durduruyor. Bir ağabeyi, bir amcayı cezaevinde durduruyor” dedi. Merkez Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklu 4 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Tutuklu sanıklar anne Yüksel Güran, ağabey Enes, amca Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. Baba Arif Güran, iddianameden sonra ilk defa konuştu. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan Güran, gönlünde bu vahşeti kimin yaptığı belli olduğunu söyleyerek, cinayeti net aydınlatacak iki kamera olduğunu dile getirdi. Bu kameraların ortaya çıkarsa her şeyin ortaya çıkacağını belirten Güran, “Bu iddianamede diyorlar ki senin eşin, oğlun, kardeşin Nevzat, Nevzat Bahtiyar benim evime giremez. Nevzat Bahtiyar normal şartlarda da benim evime giremez. Gelmişse de bu balkonda ya bahçede oturmuştur. Hem canımı alıyorlar, kalkıp oğlumu, hanımımı, kardeşimi içeri alıyorlar. Kızım, Türkiye’nin simgesi oldu. Toplum, net bir şekilde bu cinayetin aydınlatılmasını istiyor. 50 baro başkanı mahkemeye katılacak. Katılsınlar, benim için katılıyorlar. Zorla denilmese de gideceğiz” dedi. “Burada önemli olan tek şey, bu cinayeti işleyen kim. Bu cinayete kanıt olan iki kamera var ve iddianamede yok” diyen Güran, “Şu an benim karşımda, 800 metre karşımda kamera var. İlk günden beri demişim kızım yukarı çıkmamış. Bunun tespiti, karşımda kuş bakışı 800 metre kamera var. Havaalanı mobesesi kamerası var. Bir kamera çıkartmak bu kadar mı zor. Buradan cumhurbaşkanıma, İçişleri Bakanıma STK’lara, 85 milyona bir baba olarak sesleniyorum. Allah, hakkımı bırakmasın. Evim karşısında Dara-2 askeri üs bölgesi kamerası var. Orada 3 kamera var. Güneş vurdu deniliyor. Nevzat’ın dereye gitmesine de güneş mi vurdu. Şu an tam karşımızda. Bu noktada durduğumuz halde kızımın rampaya çıktığını bile göremiyoruz. Fazla bir şey istemiyorum. İlk günden beri kızımın bu patikayı aşmadığını söylüyorum. Karşımızda havalimanı mobesesi var, yüz tanıması 20 kilometre. Buradan kuşbakışı 5 kilometre ölçümüdür. Şu rampayı görüyor. Kızım çıktı mı, çıkmadı mı. Bizden ne istiyorsunuz” diye konuştu. Arif Güran, sözlerine şöyle devam etti: “Diyorlar ki HTS, tamam HTS var, doğrudur. Nevzat, bırakmadı kızım rampadan çıksın. Vahşi adam bırakmadı kızım çıksın. Şuraya gelseniz HTS iki metre kaysa benim oturma odama geliyor. Buraya gelseniz mutfağımın içine atıyor. Şuraya gelseniz salonuma atıyor. Bir nokta bu kadar mı şaşmaz. Bu nasıl bir tespittir. Benim için bir kanıt değil. Bugün hepsinin müebbet yemesi benim için önemli değil. Kızımın cinayetini işleyen belli değil. Dara-2’nin iddianameye alınmasını istiyorum. İddianameye girerse cinayet çözülecek. Katil ya da katiller belli olacak.” Katilin Nevzat Bahtiyar’dan başka kimse olmadığını kaydeden Güran, “İftira atıyor. Ve devlet şu an bir katilin lafını dinleyerek bir anneyi cezaevinde durduruyor. Bir ağabeyi, bir amcayı cezaevinde durduruyor. Delili, tespiti varsa durdursun. Ona bir şey demiyorum. Gözümde benim ailemdir, devletin gözünde şüpheli ise cezaevindedir. Bugüne kadar cezaevine de gitmemişim. Hiç kimseyi ziyarete de gitmedim. Sebep nedir, niçin gitmedim? Kızım, benim için farklıydı. Dünyam, hayatım kızımdı. 5 evladım olabilir ama kızım başkaydı. Allah, hakkımı bırakmasın” ifadelerini kullandı. Tutuklu 4 sanık, 7 Kasım’da hakim karşısına çıkacak.
İstanbul Bağcılar’da Cumhuriyet Bayramı coşkusu Bağcılar’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, tüm yurtta olduğu gibi coşkuyla kutlandı. Binlerce ilçe sakininin katıldığı kutlamalarda fener alayı ve bando eşliğinde yürüyüş yapılırken, Bilgi Evi öğrencileri sundukları gösterilerle alkış topladı. Bağcılar’da 28 Ekim’de başlayan kutlamalarda ilk olarak Bağcılar Çarşı Yürüyüş yolu başlangıcından Bağcılar Meydan’daki çelenk sunma alanına bando takımı ve Türk bayrakları eşliğinde kortej yürüyüşü gerçekleştirildi. Ardından İlçe Kaymakamı Abdullah Uçgun tebrikleri kabul etti. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının devam ettiği Mahmutbey Stadı’nı dolduran binlerce ilçe sakini büyük bir coşku yaşadı. Stadın dört bir yanı al bayraklarla donatıldı. Programda Bilgi Evleri öğrencileri halk oyunları ekibi folklor gösterisi sunarken, mehter konseri de büyük ilgi gördü. Dr. Naci Ekşi Anadolu Lisesi öğrencisi Sercan Saykolu’nun okuduğu “Bayrak” şiiri stadyumdaki kalabalığa duygulu anlar yaşattı. Törende bando eşliğinde tarihte kurulmuş 16 devletin bayraklarının tanıtımı yapılarak, bayrak ve flamalar eşliğinde öğrenciler yürüyüş yaptı. Akşam saatlerinde ise Mahmutbey Mahallesi Köyiçi’nde fener alayı yürüyüşü düzenlendi. Mahmutbey Selanikliler Derneği tarafından organize edilen kutlamalara Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir ve çok sayıda vatandaş katıldı. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında ayrıca Bağcılar Belediyesi Başkanlık sahnesinde Türk halk müziği konseri sunuldu. “Gece gündüz demeden çalışmak vicdani sorumluluğumuz” Törende konuşan Kaymakam Abdullah Uçgun, “101 yıl önce zor şartlar altında kurulan cumhuriyetimiz, bugüne gelindiğinde her konuda gücüne güç katmış, aziz milletimizin yarınlara daha umutla bakmasına ve hedeflerine daha kararlı adımlarla yürümesine vesile olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir zaman sadece vatandaşını düşünmemiş; nerede bir mazlum varsa ona çare, umut olmuştur. Bu görev, bize atalarımızdan miras kalmıştır. Bu nedenle Türk gençliği, sadece kendisi ve milleti için değil, dünyanın dört bir yanındaki mazlum halklar için de çalışmak zorunda olduğunu unutmamalıdır. Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olana kadar gece gündüz demeden çalışmak, atalarımıza karşı vicdani borcumuz ve sorumluluğumuzdur” dedi. “Türkiye Yüzyılı hedefimizi Bağcılar’da standartları yükselterek sürdürüyoruz” Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir ise, her yıl olduğu gibi Bağcılar’da bu yıl da Cumhuriyet Bayramı’nın ayrı bir coşku ile kutlandığını ifade ederek, “Bağcılar Belediyesi olarak Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda Bağcılar’da standartları yükseltme zamanı diyerek çıktığımız yolda ilçemize marka hizmetler sunmaya devam ediyoruz. Bağcılar, her yaştan ve her kesimden komşumuzun sağlık, huzur ve mutluluk içinde yaşadığı ilçe haline geldi. İlçemiz bugün artık İstanbul’un parlayan yıldızı haline gelmiş bulunuyor” dedi.
Ankara Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum: “İzmir depremindeki o zor günler geride kaldı, biz sözümüzü tuttuk, vatandaşlarımız bir yılda yeni yuvalarına kavuştu” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 4 yıl önce İzmir’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremin üzerinden bir yıl geçmeden TOKİ konutlarını etap etap teslim etti. İzmir’den görüntüler paylaşan Bakan Kurum, “O zor günler geride kaldı. Biz sözümüzü tuttuk, vatandaşlarımız bir yılda yeni yuvalarına kavuştu. Şimdi afetlere dirençli evlerinde huzurla, güvenle oturuyorlar. Allah ülkemize bir daha böyle bir afet yaşatmasın” dedi. İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim 2020’de saat 14.51’de meydana gelen ve 117 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan 6,6 büyüklüğündeki depremin üzerinden 4 yıl geçti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, depremin hemen ardından yaraların sarılması için harekete geçmişti. TOKİ, fore kazık yöntemiyle güçlendirilen temellerde 5 bin 61 konut ve 357 iş yerini inşa etti. Depremin üzerinden 1 yıl geçmeden konutların teslimi başladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından İzmir’deki TOKİ konutlarının görüntülerini paylaştı. Bakan Kurum, “O zor günler geride kaldı. Biz sözümüzü tuttuk, vatandaşlarımız bir yılda yeni yuvalarına kavuştu. Şimdi afetlere dirençli evlerinde huzurla, güvenle oturuyorlar. Allah ülkemize bir daha böyle bir afet yaşatmasın. Depremde yitirdiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum” ifadelerini kullandı. “Fore kazıkla zemin sağlamlaştırıldı” TOKİ Uygulama Daire Başkanı Emrah Bıyıkoğlu da depremin üzerinden 1 yıl geçmeden bin 404 konutun teslim edildiğine dikkat çekerek, “Eş zamanlı olarak Bayraklı şehir hastanesinin üst tarafında rezerv alan belirledik. 8 etapta toplam 3 bin 657 konutun inşasına başladık. Onları da kısa süre içerisinde inşa ederek hak sahiplerine teslim ettik” şeklinde konuştu. “Demirler nakış gibi işlendi” Evlerine taşınan hak sahiplerinden Tülay İnan o günleri şöyle anlattı: “Konutların bu kadar kısa sürede biteceğini düşünmemiştim. O zaman herkesin bir tedirginliği vardı. Ben Bayraklı’ya gittiğimde çalışmalara bakıyordum. Zemin için 3-4 ay uğraştılar. Demirler nakış gibi işlendi. Yüzlerce işçi burada gece gündüz çalıştı. İzmir olarak biz Bakan beyi çok severiz. Murat Kurum hemen hemen her hafta İzmir’deydi. Devlet elini üstümüzden hiç çekmedi.” “Murat Kurum bizi teselli etti” İsmail İnan da 3-4 yıldan önce konutların tamamlanacağını düşünmediğini ifade ederek “Sıvılaşmanın en fazla olduğu Bayraklı’ya kazıklar çakılarak temel sağlamlaştırıldı. Biz bu kalitede yaptıramazdık. Kaliteli demirler kullanıldı. Bir baktım gerçekten sözünden önce bir buçuk yılda binaları teslim ettiler. Alnından öpmek lazım. Devlet ‘yapacağım’ dedi, söz verdi ve yaptı” dedi. Bilal Yıldız ise depremin yaşandığı günü ‘sanki kıyamet koptu’ sözleriyle anlattı. Yıldız, “Murat Kurum bizi teselli etti, evimizin tekrar yapılıp verileceğini söyledi. ‘Hiç korkmayın, biz evlerinizi sıfırdan yapıp vereceğiz’ dedi. Cumhurbaşkanımız da ‘Vatandaşımızı mağdur etmeyeceğiz’ dedi. Sağ olsunlar mağdur olmadık” diye konuştu.