MAGAZİN - 12 Mayıs 2013 Pazar 10:15

SEKSENLER DİZİSİNİN BİLİNMEYENLERİNİ ANLATTI

A
A
A
SEKSENLER DİZİSİNİN BİLİNMEYENLERİNİ ANLATTI

Seksenler dizisinde 46`lık Basri karakterini canlandıran ünlü tiyatrocu Mehmet Elmas, dizinin bilinmeyen yönlerini anlattı. Canlandırdığı 46`lık Basri karakterinin kendisinin en doğal hali olduğunu söyleyen Mehmet Elmas, Mint Yapım`ın Seksenler dizisini haftada iki gün yayınlamayı düşündüğünü, ancak usta senarist Metin Açıkgöz`ün vefatının ekibi derinden etkilediğini belirtti.
Geçen hafta geçirdiği kalp krizi sonrası anjiyo yapılan Mehmet Elmas, dinlenmek için geldiği Balıkesir`de, Seksenler dizisini ve canlandırdığı 46`lık Basri karakterini İHA`ya değerlendirdi. Elmas, ailenin en küçük çocuğu olduğunu anlatarak, ``Annem 45 yaşında doğurmuş beni, hatta ebem de babamdır. O yüzden kimseye küfür ettirmem. Babam, 8 yaşında namaza başlamış bir insandı. Benim tiyatrocu olmamı hiç istemedi. Sonra 7-8 oyunuma geldi, bazen güldü, bazen ağladı. Mesela babam Necmettin Erbakan`a oy vermesine rağmen, sahnede benim yaptığım Erbakan taklidime kahkahalarla güldü. Çok otoriter bir insandı, o kadar otoriter olmasına rağmen hayatım boyunca sadece 2 kere dayak yedim. Çünkü hiç yalan söylemedim ben babama. Geçen yıl kaybettim babamı. Dizi başladığında babam yatalak pozisyondaydı. Eşimden ayrıldığım için bana kırgındı. Dizim başladığında televizyonu özellikle açtırıyormuş, öyle söylediler`` dedi.
Tiyatroya Ortaokul`da başladığını belirten Oyuncu Elmas, okul yıllarında Gırgır Dergisini elinden düşürmediğini söyledi. Mehmet Elmas, ``Ortaokul`da tiyatroya güzel konuşma dersi ile birlikte başladım. Kendimi güzel ifade ettiğimi de o zaman anladım. İlkokulda 3 yaprak kitap okumamışken, ortaokulda Kemalettin Tuğcu ile kitap okumaya başladım. Sonra 11 yaşından, 18 yaşına kadar istisnasız her hafta mizah dergisi Gırgır alır okurdum. Mizah anlayışım o zaman gelişti. Bir ilan denk geldi. Bir bayan arkadaşım bu ilana benim için gidip bakar mısın dedi. Oyuncu olmak istiyordu kendisi. Bende tamam dedim. Gittim, hoca beni istedi. Ufak ufak roller verdiler bana ve tiyatro hayatım başladı`` dedi
``BİROL GÜVEN ADAM GİBİ ADAMDIR``
Seksenler dizisi ile tanışmadan önce Mint Yapım ile yollarının kesiştiğini ifade eden Mehmet Elmas, Birol Güven için ``˜adam gibi adam` ifadesini kullandı. Mehmet Elmas, ``Mint Yapım ile tanışmam 7 yıl öncesine dayanıyor. O zaman bir senarist vardı, Metin Açıkgöz. İzmir`de çocukken sokaklarda beraber oynadığım çok samimi bir arkadaşım. Aynı zamanda Birol Güven`in de çok eski arkadaşı. Metin Açıkgöz, bu camia için önemli bir insandı. Reyting Hamdi senaryolarını yazmıştı, sonra Çocuklar Duymasın projesindeydi, hatta son projesi Zengin Kız Fakir Oğlan oldu. Dizi yayına girdiği hafta kalp krizinden hayatını kaybetti. Çocukluğumuzda bize çok ağabeylik yaptı. Allah rahmet eylesin. Ben de başka bir yönetmenden duydum, Seksenler proje halindeyken, 46`lık Basri karakterini Birol Bey ile paylaşmış. Karakter zaten yüzde 60 beni anlatıyor. Sonradan 4 kişi deniyorlar, Basri karakterine uymuyor. Metin Açıkgöz`ün senarist bir arkadaşı da benim adımı veriyor. Bana ulaştılar, gittim konuştuk. Hatta Birol Güven, bana oynamayacaksın dedi, sesini ve görüntünü istiyorum demişti. Oyunculuk adına yaptığım da çok bir şey yok. Doğal halimle ekrana çıkıyorum`` dedi.
Mehmet Elmas, ``Birol Bey (Birol Güven) daha önce gazetelerde ya da televizyonlarda gördüğümde bana pozitif bir enerji vermişti. Sonra yüz yüze tanıştık. Hani bir tabir vardır ya, adam gibi adam derler. Aynen öyle Birol Güven`de adam gibi adamdır. Çok ciddi çalışır, abartı yoktur. Zaten projelerine baktığında abartmaz, olduğu gibi yansıtır. Hakkını bilen, adam gibi bir adamdır. Seksenler dizisinden elbetteki para kazanıyorum. Para kazanmak beklentinizle ilgilidir. Ben beklentime göre para kazanıyorum. Benim alacağım parayı takdir eden insan Birol Güven. Bir sıkıntıya düştüğünde yardım eden bir insan Birol Güven. Bu konuda rüşdünü ispat etmiş birisi`` şeklinde konuştu.
``BİLMİYORUM DİYORUM, HADİ SÖYLE DİYORLAR``
30 yıla yakındır tiyatro ile iç içe olduğunu ve şehir şehir gezdiğini anlatan Mehmet Elmas, Türkiye`de sadece 3 yerde oyuna çıkmadığını söyledi. Mehmet Elmas, ``Seksenler`den önce hayatımda tiyatro vardı. Hakkari, Şırnak ve Silopi, bu 3 yer hariç gidip oyun oynamadığım yer kalmadı. Ancak İstanbul`dan uzaktım. Devlet Tiyatroları sanatçıları tanımaz beni. Alaylıyım çünkü. Diziye gelinceye kadar sıradan Mehmet Elmas`tım. Dizilerde, sinemada, reklamlarda yaptığınız iş kadar değil, tanınmışlığınız kadar para kazanırsınız. Beni de diziden tanıyan ve yoldan karşılaştığım insanlar oluyor. Beni kendine göre derviş gibi gören de oluyor, Karl Marx`a benzetenler de oluyor. İnsanlar beni kendisine yakın hissettiği kesimin en üstüne koyabiliyorlar`` dedi.
Halktan diziye ilişkin çok sayıda soru aldığını anlatan Mehmet Elmas, dizinin içeriğine ilişkin kendisinin de bir bilgisi olmadığını, ancak insanların ısrarla sorular sorduğunu ifade etti. Elmas, ``Dizi haftada 2 güne çıkacaktı. Bunun bir bölümünde normal Seksenler devam edecekti, diğer bölümde de Seksenler`in günümüz versiyonu, o karakterler bugün nerede ne yapıyor şeklinde olacaktı. Fakat olmadı. Metin Açıkgöz`ün vefatı bizi çok etkiledi ve Birol Güven`in yükü daha da arttı. Benim bir oyuncu olarak diziye ilişkin bilgim sınırlı. Bana ``˜Susmuş neden Susmuş?` ``˜Nazlı ile Ergun mu evlenecek Niyazi mi?` gibi sorular geliyor. İnsanlar içinden geçeni dahi söylüyor, keşke şöyle olsa, o bununla evlense gibi. Bazen senarist bile 2 hafta sonra ne olacağını bilemeyebilir. Susmuş Neden Susmuş? Bu soru ile çok muhatap oluyorum. Aydın çok değerli bir arkadaşım. Çok değerli bir müzisyendir. Benim canlandırdığım 46`lık Basri kim? Ne iş yapıyor? Parayı nereden kazanıyor? Ben de bilmiyorum Basri kim? Belki Birol Güven de bilmiyor. Bekleyip göreceğiz. Özellikle yakından tanıdığım kişiler ısrarla soruyor Basri kim diye. Bilmiyorum diyorum, hadi söyle söyle diyorlar. İnandıramıyorum kimseyi`` dedi.
Seksenler dizisinin tam bir ekip çalışması olduğunu söyleyen Mehmet Elmas, ``Seksenlerde oyuncuya göre karakter oluşturuldu. Benim sürekli olarak söylediğim ``˜Bak buraya yazıyorum` sözü ise iddialı bir karakterin sözüdür. Bu karakteri düşünürken ortaya çıkmış bir sözdü aslında ``˜Bak buraya yazıyorum` sözü. Hatta dizide Sami Abi`yi oynayan Berat, ``˜Abi bu tutar` dedi ve üzerine gittik. Dizide Basri, ``˜Aha şuraya yazıyorum` diyor ama Sami Abi ``˜Yazma beyaa` demese o cümlenin hiçbir anlamı kalmaz. Sami Abi, Basri`yi tamamlıyor, karakoldaki polis Laz komiseri tamamlıyor. Ergun Plak`ın yanındaki çırak da öyledir mesela. Bizde, her oyuncu birbirini taşıyor ve destekliyor. Makyözü, kostümü, terzi arkadaşımız, kameramanlar herkes öyle. O nasıl bir enerji, ben de anlamıyorum`` şeklinde konuştu.
``LEVENT KIRCA KENDİNE PAZAR BULDU``
Tiyatro camiasının içinde ihanetler olduğunu düşündüğünü söyleyen Mehmet Elmas, Levent Kırca`yı sert biçimde eleştirdi. Kırca`nın kendisine pazar kurduğunu belirten Mehmet Elmas, ``Bugüne kadar Levent Kırca`nın neyini engellediler? İktidar ona sen tiyatro yapma mı dedi? Yıllarca tek kanal döneminde TRT`yi kullandı. Oya Başar varken, yanında kadro vardı. Özel kanallar şimdi Olacak O Kadar`ı kabul etmediler. Sonra Ulusal Kanal`a kendini dayadı. Ulusal Kanal`ın da siyasi bir kimliği var. Ulusal Kanal`ın hükümetle bir savaşı var. Bu savaş içinde kendine pazar aradı Levent Kırca, onu da buldu. İşçi Partisi ve ADD`ler Levent Kırca`ya ortak organizasyon düzenliyorlar" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Dijital dünyada çocuk haklarına destek için Erzurum’da imza kampanyası Erzurum’da Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünce, "Dijital Dünyada Çocuk Hakları" temasıyla imza kampanyası kapsamında kamuoyu farkındalık ve bilgilendirme stantları açıldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği stantta, dijital ortamda çocukların haklarının korunmasına yönelik farkındalık oluşturuldu. Erzurum’da bir alışveriş merkezinde kurulan stantta, Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi hakkında bilgilendirme yapılırken, vatandaşlar kampanyaya imza ve destek vererek çocukların dijital dünyada güvenli bir şekilde var olmasına katkı sundu. Ailelere ve ziyaretçilere güvenli internet kullanımı, çocuk mahremiyeti ve dijital riskler konusunda bilgilendirici materyaller de dağıtıldı. Stant alanını ziyaret eden Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, çocuklarla birebir ilgilenerek dijital dünyadaki hakları konusunda bilinçlendirme çalışmalarına katıldı. Çocuklara çeşitli hediyeler veren Aykut, farkındalık çalışmalarının önemine dikkat çekti. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan İl Müdürü Hasan Aykut, "Dijitalleşen dünyada çocuklarımızın haklarının korunması her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor. Amacımız, çocuklarımızın dijital ortamlarda karşılaşabileceği risklere karşı hem onları hem de ailelerini bilinçlendirmek. Bu imza kampanyasıyla çocuk hakları konusunda toplumsal farkındalığı artırmayı ve güçlü bir kamuoyu desteği oluşturmayı hedefliyoruz" dedi. Hafta sonu da devam edecek olan kampanyaya vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği gözlemlenirken, imza kampanyasının farklı noktalarda da sürdürüleceği belirtildi.
Bolu Bolu’da otel faciasında yaşamını yitiren 78 kişi için hatıra ormanı Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de çıkan yangın faciasında hayatını kaybeden 78 kişi için D-100 kara yolu kenarında oluşturulan hatıra ormanına fidan dikildi. Fidanlara, faciada yaşamını yitirenlerin isimlerinin yazılı olduğu kartlar asıldı. Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak tarihinde meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangın faciasının acısı tazeliğini korurken, hayatını kaybedenlerin anısını yaşatmak amacıyla anlamlı bir projeye imza atıldı. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından, D-100 kara yolu üzerindeki Yumrukaya köyü mevkisinde belirlenen özel alanda bir hatıra ormanı oluşturuldu. Düzenlenen fidan dikim törenine; Bolu Valisi Abdulaziz Aydın, Bolu Orman Bölge Müdürü Celal Kanbur, yangın faciasında ailelerini kaybeden Yüksel Gültekin ve Mehmet Güner ile hayatını kaybedenlerin yakınları katıldı. Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerince önceden hazırlanan alanda, faciada vefat eden 78 kişi için ayrı ayrı fidanlar hazırlandı. Her bir fidana, yangında hayatını kaybeden vatandaşların isimlerinin yer aldığı kartlar asıldı. Törende duygu dolu anlar yaşanırken, kederli aileler yakınları adına dikilen fidanlara ilk can suyunu verdi. Vali Abdulaziz Aydın ve beraberindeki protokol üyeleri, ailelerin acısını paylaşarak fidan dikimini gerçekleştirdi. Oluşturulan hatıra ormanı ile 78 kişinin isminin Yumrukaya’da yeşerecek ağaçlarla geleceğe taşınması hedefleniyor.
İstanbul Topkapı Sarayı’nda bir ilk: Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi ziyarete açıldı Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, kapsamlı bir hazırlık sürecinin ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Burada yaklaşık ilk etapta 250 parça çiniyi sergiliyoruz" dedi. Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, çalışmaların tamamlanmasının ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Sergi, Milli Saraylar Başkanlığı tarafından ilk etapta basın mensuplarına tanıtıldı. Topkapı Sarayı’nın Harem bölümü ile Mabeyn’i birleştiren koridor, tarihi işlevine sadık kalınarak galeri düzeninde ele alındı. Tematik yerleşim sayesinde ziyaretçiler, saray mimarisindeki kullanım bağlamını ve çini üslubundaki değişimi adım adım takip edebilecek. Modern depolama, titiz tasnif ve belgelemeyle özenle düzenlendi Topkapı Sarayı çinilerinin önemli bir bölümü, 2018’e kadar Harem’de dağınık depolarda saklanıyordu. Milli Saraylar, 2 bini aşkın kasada muhafaza edilen çinileri, Aziziye yapılarında kurduğu iki depoya taşıyarak saklama alanını 700 metrekareye çıkardı. 2021’de kurulan Çini Restorasyon Atölyesi ile tasnif ve belgeleme çalışmaları başlatıldı. 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı Çalışmalar kapsamında 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı. Çini galerisi seçkisi de bu çalışmaların sonucunda oluşturuldu. Restorasyon ihtiyaçları için depolarda eşleşen parçaların tespiti ise sürdürülüyor. Eserler, 3 farklı yüzyıla ait çinilerden oluşuyor Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi; 16. yüzyılın İznik merkezli klasik üslubundan 17. yüzyıldaki dönüşüm ve çeşitlenmeye, 18. yüzyılda Avrupa etkilerinin belirginleştiği Kütahya üretimine uzanan çizgiyi bir arada sunuyor. Lale, karanfil, sümbül, hatâî gibi motifler ile dönemsel manzara ve figüratif sahneler, estetik evrim ve kültürel etkileşim perspektifiyle izlenebiliyor. "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası" Galeriyle ile ilgili bilgi veren Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, çini koleksiyonun Milli Saraylar Başkanlığının önemli parçası olduğunu söyleyerek, "Burası görmüş olduğunuz gibi Topkapı Sarayı’nın gizemli kalmış köşelerinden bir tanesi. Aslında sarayın tarihi içerisinde çok önemli bir yeri var. Burası Mabeyn Yolu olarak bilinen padişahın özel kullandığı dairelerle, haremi birbirine bağlayan çok önemli bir koridor. Ama daha sonraki yüzyıllarda kullanım dışında kalmış. Ve uzun yıllar unutulmuş bir mekandı. Mabeyn ile ilgili restorasyon projelerimiz çerçevesinde bu ara geçiş güzergahını da mekanda bulunan çinilere de atıfta bulunmak amacıyla bir çini galerisi olarak düzenledik. Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Buradaki çinilerden kastımız dekoratif olarak mekanlarda kullanılmış olan çinileri kapsıyor" dedi. "İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor" Topkapı Sarayı’nın oldukça zengin bir çini koleksiyonuna sahip olduğunu söyleyen Yıldız, "Bilhassa inşa edildiği dönemlerde ve 16. yüzyıldaki yeniden yapılanmasında Türk çini sanatının en zirve dönemi olduğu düşünülürse, bu çeşitlilik daha iyi anlaşılabilir. Bu noktada İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Bununla birlikte daha sonraki yüzyıllarda devreye giren Kütahya çiniciliğini çok özel örnekleri de var. Bunlarla ilgili tabi daha sonraki yüzyıllarda kullanım gereği bazı mekanlardan kaldırılmış çiniler, depolarımızda bulunuyordu. Bu çinileri ziyaretçilerin görme şansı pek fazla bulunmuyordu. Bu galeride bu çinileri bir bütün halinde bir seçki halinde ziyaretçiyle buluşturmayı hedefledik. Çünkü sarayın tarihinin ve koleksiyonlarının bu önemli parçası görülmeden bu saraya bir bütün olarak anlamak çok mümkün olmayacaktı" şeklinde konuştu. "Burada Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimlerinin olduğu çini eserleri var" Serginin galeri duvarlarında padişahların isimlerinin olduğu çinilerin olduğunu söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Yer olarak buranın seçilmesinin önemi de buradan kaynaklanıyor. Bu içinde bulunduğumuz Mabeyn Yolunda hemen kameraların arkasındaki duvarda görmüş olduğunuz uzun bir yazı dizisi var. Burada Osman Gazi’den Sultan İkinci Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimleri bir bütün halinde dolayısıyla bir 16. yüzyıl çinisinde yazılmış olduğunu görüyoruz. Bütün bu boyutlarıyla ziyaretçilerimize özellikle harem bölümüyle mabeyni bir araya bağlayan bu önemli noktada böyle bir gazeleyi kazandırmış olmaktan dolayı fevkalade mutluyuz" ifadelerini kullandı. "Çalışmalar, bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldı" Mabeyn Yolundaki restorasyon çalışmalarının 3 yılda yapıldığını söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Restorasyon çalışmaları oldukça uzun sürüyor. Mabeyndeki padişah daireleriyle ilgili çalışmalarımızda sona geldik. Padişahın kullanmış olduğu Aynalı Oda, Valide Sultan Dairesi bunların hepsi yakın zamanda ziyarete hazır hale gelecek. Burayı haremle bağlayan bu içinde bulunmuş olduğumuz galeri haline dönüştürdüğümüz koridor ise bugünden itibaren ziyaretçi tarafından gezilebilecek. Çalışmaların bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldığını söyleyebilirim" dedi. Sergide ilk etapta 250 eser sergileniyor Açılışı gerçekleştirilen sergide 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ait eserlerden ilk etapta 250 eserin sergilendiğini söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Belki eser sayısından önce özellikle giriş bölümünde Nahvin’in yazmış olduğu ve 19. yüzyıl çinilerine işlenen çok önemli bir kaside var. Bu koleksiyonumuzun çok müstesna bir parçasıdır. Bir bütün halinde burada sergileyebiliyoruz, çok sayıda çiniden oluşuyor. Burada yaklaşık ilk etapta biz 250 parça çiniyi sergiliyoruz. Çiniler yaklaşık söylemiş olduğum gibi 16. yüzyıl ve 19. yüzyıl arasını kapsıyor. Dolayısıyla 19. yüzyıla varması nedeniyle bunların içinde bir miktar saraya ithal çinilerin geldiği dönemi de kapsadığını düşünürsek aslında Osmanlı sarayında kullanılmış olan bir bütün çini geleneğini burada yerli olsun yabancı olsun göstermiş oluyoruz" ifadelerini kullandı. "Hatıralar Yolu": Kitabeler ve Panolar Serginin galeri duvarlarında Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e uzanan padişah adlarının sıralandığı iri yazılı çiniler bulunuyor. "Mihrabiye" motifli üç pano arasında görülen "Soffa-i ali" ve "Hamam-ı âli" ifadeleri, bu panoların vaktiyle Hünkâr Sofası ve Hünkâr Hamamı’ndan taşındığını düşündürüyor. Böylece Mâbeyn Yolu, bir sergileme alanının ötesinde, saray hafızasını taşıyan bir "hatıra galerisi" işlevi de üstleniyor. "Kaside-İ Münferice" Çinileri de galeride yer alacak Ziyaretçiler, Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi boyunca Kaside-i Münferice’den seçilmiş beyitlerin işlendiği çinileri de görebilecek. 11. yüzyılda Tunuslu şair İbnü’n Nahvi tarafından kaleme alınan kaside, her sıkıntının ardından bir ferahlığın geleceğini vurgulayan mesajıyla tanınıyor. Halk arasında "kurtuluş getiren" bir metin olarak ün kazanan kaside, yüzyıllar boyunca zor zamanlarda dua niyetiyle okunmuş. Osmanlı döneminde de sevilen kasidenin Türkçe tercümeleri arasında 18. yüzyıl şairi Ebubekir Kani’nin manzum çevirisi öne çıkıyor. Çini Sanat Galerisi, Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı hariç, haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Ziyaretçiler, Harem bölümünde yer alan Mabeyn Taşlığı’ndan Mabeyn Yolu’na girdikten sonra Topkapı Sarayı çinilerini ve Tekfur Sarayı’ndan günümüze ulaşan bazı çini örneklerini; bir sonraki bölümde ise "Kaside-i Münferice" çinilerini görebilecek. Galeri, Harem bölümü bileti ile gezilebilecek, ilave ücret ödemek gerekmeyecek.