GÜNDEM - 19 Aralık 2024 Perşembe 13:33

Başkan Çerçioğlu: "Şehrimizin imajına kimsenin gölge düşürmesine izin vermeyiz"

A
A
A
Başkan Çerçioğlu: "Şehrimizin imajına kimsenin gölge düşürmesine izin vermeyiz"

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, "Şehrimizin imajına kimsenin gölge düşürmesine izin vermeyiz" dedi.


Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, ’suç şehri Aydın’ iddialarını sert bir dille eleştirdi. Böyle bir sıralamayı ortaya atanların belgelerle konuşması gerektiğini ifade eden Başkan Çerçioğlu, "Bu tür söylemler, şehrin imajına zarar veriyor. Aydın hepimizin şehri. Bu verileri kim ortaya attıysa, belgelerini açıklasın. Şehrimizin imajına kimsenin gölge düşürmesine izin vermeyiz. Bu verilerin doğruluğunu asla kabul etmiyorum, çünkü böyle bir tablo Aydın’a ait olamaz" dedi.


Geçtiğimiz gün gazetecilerle bir araya gelen ve "Aydın’ın marka değerini koruyalım" diyen Aydın İl Emniyet Müdürü Armağan Adnan Erdoğan’ın çağrısına destek veren Başkan Çerçioğlu, suç oranlarına dair yapılan açıklamaların şehre zarar verdiğine dikkat çekti. İstanbul Valisi Davut Gül’ün iddialarına yönelik Aydın Valiliği’nden ziyade İçişleri Bakanlığı’ndan bir açıklama beklediklerini ifade eden Başkan Çerçioğlu, "TÜİK’e dayandırılarak ortaya atılan bu veriler ve açıklamalar kesinlikle kabul edilemez. Aydın’ımız suç şehri değildir, aksine bir huzur şehridir. Efeler şehri olan Aydın’ın adını karalamaya yönelik bu iddialara yüksek sesle itiraz ediyorum. Ayrıca İstanbul Valisi böyle bir açıklamada bulunduysa, bu iddiaların yanıtını vermek ve kamuoyunu doğru verilerle bilgilendirmek Aydın Valiliği’nden önce İçişleri Bakanlığı’nın görevidir. Eğer TÜİK’e dayandırılan başka bir veri varsa, belgeleri kamuoyuyla paylaşmalıdır. Aydın’ın bir suç şehriymiş gibi lanse edilmesine asla müsaade etmeyiz. Şehrimizin ve değerlerimizin markasına zarar verecek söylem ve eylemlerden uzak durmalıyız. Biz, Efeler’in şehri olan Aydın’ın adını karalamaya çalışan her türlü açıklamaya karşı duracağız" şeklinde konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Mete Gazoz: "Ok atmaya 3 yaşında başladım" Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda Türk okçuluk tarihinin ilk takım madalyasını kazanan Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Muhammet Abdullah Yıldırmış, antrenörleri Yusuf Göktuğ Ergin ile birlikte Yakın Doğu Üniversitesi’nde gençler ve sporseverlerle bir araya geldi. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Okçuluk Federasyonu Başkanı Abdullah Topaloğlu’nun da katıldığı "Bir Asrın Şampiyonları" söyleşisi, Yakın Doğu Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi Bölümü ve KKTC Okçuluk Federasyonu’nun iş birliği ile düzenlendi. Türk okçuluğunun gururu Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Muhammet Abdullah Yıldırmış, Yakın Doğu Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Erdağ’ın moderatörlüğünde uluslararası arenada elde ettikleri başarıların perde arkasını, okçuluğa olan tutkularını ve Türk halkını temsil ederken yaşadıkları duyguları samimi bir şekilde katılımcılarla paylaştı. Sporcuların ilham dolu hikayeleri, gençlere ve sporseverlere motivasyon kaynağı oldu. Gazoz: "Okçuluğun içine doğdum" Küçük yaşlardan itibaren okçuluk ile uğraştığını belirten Mete Gazoz, "Doğduğumdan beri okçuluğun içindeyim. Babam da okçuydu, antrenörüm de babamın takım arkadaşı. Aslında şimdi çalıştığım profesyonel insanların eline doğdum. 3 yaşında ok atmaya başladım" dedi. Mete Gazoz, 2013 yılında Milli Takım’a seçilmesi ile birlikte hayatında yeni bir sayfa açıldığını anlattı. Ulaş Berkim Tümer de okçuluğa 9 yaşında adım attığını ve 2017’de Milli Takım formasını ilk kez giydiğini söyledi. Okçuluğa 10 yaşında başlayan Muhammet Abdullah Yıldırmış ise yolculuğunun ilkokulda düzenlenen bir etkinliğin sonrasında okçuluk takımına seçilmesi ile başladığını belirtti. "Günlük antrenman süresi 11 saate kadar çıkıyor" Kendilerini okçuluk sporuna adadıklarını söyleyen Mete Gazoz, "Her gün ortalama 8 saat antrenman yapıyoruz. Yükleme dönemlerinde bu yoğunluk 10-11 saate kadar ulaşıyor" diye konuştu. Gazoz, "Kahvaltıdan önce ve akşam yemeğinden sonra bile antrenman yaptığımız günler oluyor" derken; her zaman yüksek tempoda çalıştıklarını vurgulayan Muhammet Abdullah Yıldırmış ise "Hedeflerimize ulaşmak için yorulmadan çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Yıldırmış: "Beni Mete ile karıştırıyorlar" Olimpiyat madalyası kazanmasının ardından tek büyük değişmi sosyal hayatında yaşadığını söyleyen Mete Gazoz, "Soyadımın da dikkat çekiyor oluşunun etkisi ile çok hızlı bir şekilde tanındım. Sokakta çok fazla tanınıyorum. Herkesin fotoğraf çektirmek istemesi mutluluk verici ancak bu bazen yorucu da olabiliyor. Bizden sonraki nesil bizi örnek alıyor. Üzerimizdeki en büyük sorumluluk da bu. Ama baskı hissetmiyoruz. Çünkü bize öğretilen, kendimiz olmanın yettiği" şeklinde konuştu. Ulaş Berkim Tümer, "Mete, Olimpiyat şampiyonu olduğu için bizden önce ünlü oldu. Biz yeni yeni tanınmaya başlıyoruz. Ama Mete ile hep birlikte olduğumuz için onun yaşadıklarına aşinaydık" derken, Muhammet Abdullah Yıldırmış ise "Beni Mete’ye benzetiyorlar. Ben de çoğu zaman bozuntuya vermeden insanlarla fotoğraf çekiliyorum" dedi. Tümer: "Kariyerimdeki en büyük zorluk kendimle savaşmak" Kariyerindeki en büyük zorluğun kendiyle savaşmak olduğunu ifade eden Ulaş Berkim Tümer, "Öğrenmem zaman aldı, ama tecrübem arttıkça basamakları hızla çıktım" derken, Muhammet Abdullah Yıldırmış ise; kariyerindeki ilk olimpiyat tecrübesinde bilinmezlik nedeniyle stres yaşadığını dile getirdi. Gün içindeki çalışma temposunun ağır olduğunu fakat buna giderek alıştıklarını belirten sporcular, başarılı oldukça bu zorlukların gürümediğini söylediler. Gazoz, ikonik hareketinin hikayesini anlattı Milli okçu Mete Gazoz, söyleşide sevinç gösterisi olarak yaptığı el hareketinin hikayesini de anlattı. Gazoz, "2013’te ilk kez kampa katıldığımda, şu anda teknik kadromuzda yer alan çok sevdiğim Sermet Çınar’ın önerdiği bir hareketti. İleride dünya şampiyonu olduğunda yapabilirsin demişti. Ama o dönem attığım puanlar bu hedefin yakınından bile geçmiyordu. Dünya şampiyonu olduğumda bir anda aklıma geldi ve bu hareketi yaptım. Sonra benimle özdeşleşti" cümlelerini kullandı. Ergin: "Bu başarılar 2013’te başlayan bir vizyonun eseri" Okçuluk Milli Takımı Teknik Direktörü Yusuf Göktuğ Ergin ise, 2013’te uygulamaya koydukları stratejik atılım planının Türk okçuluğunu ileri taşıdığına dikkat çekti. Ergin, altyapıya yapılan yatırımlarla genç yeteneklerin yetiştiğini vurgulayarak, "Önce 15 yaş altı çocukları olimpiyatın gençleri olarak görmek için çalıştık" dedi. Bu planın ilk meyvesinin 2016 Rio Olimpiyatları’nda alındığını ifade eden Ergin, "Milli Takımımıza katılan iki sporcumuz, olimpiyatın en genç sporcularıydı. Onların açtığı yol, birçok başarılı sporcumuzun yetişmesine büyük örnek oldu" şeklinde konuştu. "En büyük zorluk, sporcuların zihnine olimpiyat fikrini yerleştirmek" Olimpiyat düzeyinde başarı elde etmenin zorluklarına değinen Yusuf Göktuğ Ergin, en büyük engelin sporcuların zihnine olimpiyat fikrini yerleştirmek olduğunu belirterek, "Olimpik başarısı için konfor alanından uzaklaşmak ve sınırları zorlamak gerekiyor. Bu süreç, zihinsel ve fiziksel anlamda sporcuyu her yönüyle hazırlamayı gerektiriyor" dedi. "Hiçbir şeyi gözlerinde büyütmeden çalışmaları en büyük ortak noktaları" Genç sporcuların yüksek tempoda çalıştıklarını belirten Ergin, takım ruhu ve güven ortamı oluşturmanın önemine dikkat çekti. Ergin, "Hiçbir şeyi gözlerinde büyütmeden çalışmaya devam ediyorlar. Onları bir arada tutan en büyük ortak noktaları bu. Bu üçlü, bana göre çok özel bir psikolojik yapıya sahip" ifadelerini kullandı. Türk okçuluğunun gelecekteki hedefleriyle ilgili de konuşan Ergin, "Arttırdığımız antrenör ve sporcu sayımızın kalitesini, elde edilen sonuçlarla da aynı oranda yükseltmek için çalışıyoruz. Sporcularımız ve antrenörlerimiz için sürekli eğitim faaliyetleri düzenliyoruz" cümlelerine yer verdi. Sporcular, söyleşinin ardından kendilerine hediye edilen Yakın Doğu Üniversitesi tişörtlerini giyerek hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Kırşehir Çağatay Han Torun: "İsteyen varsa takımı devredebiliriz" Kırşehir Futbol Kulübü Başkanı Çağatay Han Torun, talibi olursa kulübü devredebileceklerini söyledi. Futbol Kulübü Başkanı Çağatay Han Torun, düzenlediği basın toplantısında, takımın TFF 3. Lig 1. Grup’taki mücadelesinde ilk yarıyı tamamlayarak devre arasına girdiğini ve takımın maddi imkansızlıklar nedeniyle istenilen seviyede olmadığını belirtti. Takımın ilk yarı takım performansını değerlendiren Torun, istenildiği takdirde takımı devredebileceğini söyleyerek, "Takım, 2. Lig’den, 3. Lig’e düştü. Sezon başında da söylediğimiz gibi takımımızı almak isteyen varsa buyursun. Takımımızı tekrar 2. Lig’e çıkarabilecek veya yürütecek maddiyatta sahip kişilere kapımız açık" dedi. "Belediyenin, kulübümüze hiçbir katkısı yok" Kırşehir Belediyesi’nin takıma hiçbir katkısı olmadığını dile getiren Başkan Çağatay Han Torun, "Belediye, profesyonel takımımıza herhangi bir katkıda bulunamamaktadır. Kırşehirli hemşehrimizin şikayeti üzerine belediye soruşturma geçirmekte. Maddi bir darboğazın içerisine girdik ve kulübü kayyuma dahi bırakmayı düşündük. Şu anda bir çıkmaz içerisindeyiz. Sezon başında ifade ettiğimiz ligde kalma durumumuzda değişiklik yok. Kaynak yok, sponsorluk yok. Bolca eleştiri var. İnsanlara ancak neyin nasıl yapıldığını bilmeden böyle sırtımıza biniyorlar. Her zaman yaptığımız çağrıyı yine yeniliyorum. Takım düşme hattında değil, rahat konumda. ’Ben bu takıma destek olurum, transfer yaparım, takımı daha ileri götürebilirim’ diyen biri varsa buyursun. Yaptığımız çalışmaların kıymeti anlaşılmıyor. Bu takımla ben play-off veya önümüzdeki sene şampiyonluğa takım kurarım diyen herkese biz açığız" şeklinde konuştu. 3. Lig’de mücadele eden Kırşehir FK, oynadığı 15 maçta; 4 galibiyet, 4 beraberlik ve 7 mağlubiyet sonucunda toplandığı 16 puanla 11. sırada yer alıyor.
Eskişehir ’Geleneksel Alışveriş Şenliği’ ile üniversiteli kızlara burs fonu oluşturulacak Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde (ESOGÜ) Türk Üniversiteleri Kadınlar Derneği (TÜKD) Eskişehir Şubesi tarafından, üniversiteli kızlara burs fonu oluşturmak amacıyla ’Geleneksel Alışveriş Şenliği’ düzenlendi. Şenliğin açılış töreni bugün saat 14.00’da ESOGÜ Mermer Salon’da Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emine Gümüşsoy ve vatandaşın yoğun yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Şenlik için açılan stantlarda hem öğrencilerin yaptığı hem de bir araya getirilen sıfır ve ikinci el ürünler satışa sunuldu. Aralarında obje, kitap, kıyafet ve takıların da bulunduğu ürünlerin satışından elde edilecek bütün gelirin üniversite öğrencisi genç kızlara burs desteği olarak bağışlanacağı belirtildi. Vatandaşların gün içerisidne ziyaret edebileceği şenliğin 21 Aralık 2024 tarihine kadar devam edeceği açıklandı. "Öğrencilerimize maddi bir fırsat sunmayı amaçlıyoruz" ESOGÜ’de ’Kızlar Okusun Hayata Dokunsun’ sloganıyla gerçekleştirilen şenlik hakkında bilgi paylaşan TÜKD Eskişehir Şubesi Başkanı Nuran Yenilmez, "Bugün, Eskişehir şubemizin 115 bursiyerine bir fon oluşturmak adına alışveriş şenliği düzenledik. Buradaki amacımız, ekonomik sıkıntıdan nasıl kurtulacağına örnek olmak ve ikinci el ürünleri değerlendirerek öğrencilerimize maddi bir fırsat sunmak. Onlar kendi yaptıkları ürünleri satıyorlar. Bizler de sıfır ya da ikinci el obje, kitap, kıyafet ve takı gibi ürünleri satarak havuzda para biriktiriyoruz. Bu parayla da çocuklarımıza, üniversitede okuyan dezavantajlı öğrencilerimize burs veriyoruz" dedi.
Konya Beyşehir’in Doğanbey Mahallesi’nde evler yandı Konya’nın Beyşehir ilçesinde, bir evde çıkan yangın büyüyerek bitişiğindeki 3 eve sıçradı. Yangın itfaiye ekipleri ve adrese sevk edilen beton şantiyesi mikserlerinin müdahalesi ile güçlükle kontrol altına alınırken, yangından 2 kişi etkilendi. Yangın, saat 11.00 sıralarında Doğanbey Mahallesi’nde çıktı. Edinilen bilgiye göre, Havva Onuk’un evinde buzdolabının takılı olduğu elektrik prizinden kaynaklı olduğu değerlendirilen yangın çıktı. Yangın ihbarı üzerine adrese itfaiye, jandarma, sağlık ve belediye ekipleri sevk edildi. Birbirine bitişik kerpiç evlerin bulunduğu yangın mahallinde alevlere ilk müdahaleyi vatandaşlar ve itfaiye ekipleri yaparken, ilk yangının çıktığı evde oturan yaşlı kadın Havva Onuk mahsur kaldığı yerden itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile kurtarılarak sağlık ekiplerine teslim edildi. Büyüyerek bitişiğindeki Dursun Yaşar, Emine Çakır ve Ali Çakar’a ait 3 eve sıçrayan yangına, itfaiye ekipleri yolların dar olması sebebiyle güçlükle müdahale ederken, ekipler yangına metrelerce hortum açıp yanındaki evlerin pencerelerinden su sıkarak müdahale etti. İtfaiye ekiplerinin dar olan yollara girememesi üzerine Beyşehir’de faaliyet gösteren beton mikser firmalarından da yardım istendi. Yangın mahalline gelen beton mikserleri ile müdahale edilen yangın, bir süre sonra kontrol altına alındı. Ardından soğutma çalışmaları başlatılırken belediye ekipleri de zarar gören evlerin yıkımı için iş makineleri ile yürütülen faaliyetlere destek verdi. Yangında dumandan etkilenen 2 kişiden 1’inin Beyşehir Devlet Hastanesine kaldırıldığı, diğer kişinin ise götürüldüğü sağlık ocağında müdahalede bulunulduğu öğrenildi. Beyşehir Kaymakamı Mehmet Kemal Akpınar, Beyşehir Belediye Başkanı Adil Bayındır da yangın çıkan adrese gelerek yangından etkilenen vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti. Yetkililerden söndürme çalışmalarına ilişkin bilgi aldı. Yangınla ilgili tahkikat başlatıldı. Öte yandan, Doğanbey Mahallesi’nde 27 Ekim’de aynı alanda çıkan yangında 3 ev kül olmuş, 4 ev de kullanılamaz hale gelmişti.