GÜNDEM - 16 Kasım 2024 Cumartesi 14:30

150 bin TL’ye süslenen develer, arenaya değil sanki podyuma çıkıyor

A
A
A
150 bin TL’ye süslenen develer, arenaya değil sanki podyuma çıkıyor

Kış aylarının vazgeçilmezlerinden olan deve güreşleri sezonu ile birlikte piyasa değeri 1 milyon TL’yi bulan pehlivan develer de gelin gibi süslenmeye başladı. Tam takım halinde 150 bin TL’yi bulan giyimleriyle heybetleri daha da ortaya çıkan develer adeta arenaya değil podyuma çıkmak için hazırlanırken, saraçlarda da yoğunluk başladı.


Ege Bölgesi’nin kış aylarında vazgeçilmez geleneği olan deve güreşleri sezonunun başlamasına az bir süre kala Aydın’daki saraç ustalarında yoğunluk başladı. Saraçlar, develerin hem üşümemesi hem de güzel görünmesi için çul, golon ve havut gibi süslemeleri el emeği ile hazırlarken, piyasa değeri 1 milyon TL’yi bulan pehlivan develer de kıyafetleriyle adeta arenaya değil podyuma çıkmak için hazırlanıyor.


Aydın’ın Efeler ilçesinde üçüncü kuşak olarak saraçlık mesleğini devam ettiren 49 yaşındaki Müjdat Korak, güreş sezonu ile birlikte işlerinde de hareketlilik başladığını belirtti. Çocukluğundan beri bu işi yaptığını ifade eden Korak, artık saraç işlerinin ihtiyaçtan ziyade zevk için yapıldığını söyleyerek, "Saraçlık mesleği kelime anlamıyla hayvan üzerine deri işiyle uğraşan kişi anlamına gelir. Saraçlığın genel tanımı budur. Tabii zaman içerisinde sektör daha farklı yollara bölündü. Hayvana rağbet azaldı ama günümüzde ihtiyaçtan ziyade zevk için bu işleri yapar olduk. Daha farklı şartlarda at olsun deve olsun artık ne varsa onlarla alakalı hizmet vermeye devam ediyoruz” dedi.



"İşimizin göze güzel görünmesinin tek sebebi görsel bir şölen olmasıdır"


Develerin havutlanma zamanının kısa bir süreye denk gelmesi sebebiyle işlerin bir anda yoğunlaştığını ifade eden Korak, "Develerin belli bir havutlanma zamanı var. Havutlanma zamanının bir zaman içerisinde sıkışmış durumda. Çul, hatap, kolon, havut, giyim, karın altı, yazı, yular gibi bir çok eşyası var. Deveciler biraz geç kalıyor, geç kalmayanların da işleri geç kalanlarla beraber aynı potaya girdiği için biz sıkışıyoruz. Bizim işimizin bu kadar revaçta olması veya göze güzel görünmesinin tek sebebi görsel bir şölen olmasıdır. Devenin kendince zaten bir heybeti var. Görsel şölen insanları cezbediyor. Deve güreşleri kışın olan bir etkinlik yaz değil. Kışın olduğu için orada 4-5 saat geçirmek insanlara daha farklı geliyor herhalde. Deve güreşinin kültürü kaç yıl öncesine dayanıyor tam bilmiyorum. Eskiden belli bir kısım ihtiyaçtan katarcılık yaparlarmış yük çekerlermiş develer ile ama artık iş zevk işine döndü” dedi.



“Devenin süslenip arenaya çıkması sahibini mutlu ediyor”


Her devecinin devesini en güzel şekilde görmek istediğini ve bu yüzden onları en iyi şekilde süslediklerini ifade eden Korak,“Herkes devesini en güzel şekilde görmek ister. Boncuklu giyimler ve bunların yanında da normal giyimler var. Boncuklu giyimler çok pahalı. Deve bu giyimlerden bir şey anlamıyor sadece sahibi görsel olarak kendini devesinin üzerinde farklı şeyler görünce çok mutlu hissediyor. Nasıl arabanın boyası, döşemesi, modifiyesi falan farklı ve önemliyse araba tutkunları için, devenin de o şekilde. Devenin süslenip güzel bir şekilde arenaya çıkması sahibini çok mutlu ediyor. Biz de bununla alakalı elimizden ne geliyorsa onu yapıyoruz. Çoğu zaman elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. Her zaman için daha yeni geleneğimizden ayrılmadan, kültürümüzden kopmadan aynı şekilde aynı çizgide nasıl gidebilirsek onu aynı şekilde götürmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.



“Develer, havutlanma merasiminin ardından gelin gibi süslenip sahaya girer”


Develerde kullanılan giyimlerin her birinin ayrı bir anlamı ve önemi olduğunu ifade eden saraç ustası Korak, “Devenin levhası, çok önemlidir. Çünkü o devenin kim olduğunu, nerden geldiğini gösterir. Onu o yazıya baktığın zaman görebiliyorsun. Örnek veriyorum 1980 yılından böyle bir yazıyı dahi görse deve güreşini takip eden bir deveci, o deveyi bilir, yazıdan tanır. Yani deve kimliğini üzerinde taşır. Havudunun üzerinde ’Maşallah’ yazısı olur. Bir devenin mutlaka havanı olmalıdır. Üç parçadan oluşan giyimi. Devenin zömbek dediğimiz en üst yerinde Türk bayrağı olur. Belinin üstü ve onun altı. Dizlerine, paçalarına, boynuna peşine, tengahlarına kısacası her yerine bir şey takılır, süslenir. Zilgor denilen zilleri de vardır. Develer, havutlanma merasiminin ardından gelin gibi süslenip sahaya girer. Sahada tur attıktan sonra da geri çıkar, üzerindeki süslerinden bazıları alınır. Ağzı bağlanır, yeniden sahaya çıkarılır ve güreşir” dedi.



“Tam takım giydirmek 150 bin TL’yi buluyor”


Bir deveyi tam takım olarak giydirmenin 150 bin TL’yi bulduğunu sözlerine ekleyen Korak, “Bu malzemelerin maliyeti yaptırdığınız işe göre değişir ama ‘benim maddi durumum iyi, ben gerçekten her şeyim yeni ve tam takım olsun, havanından zillerine kadar havudundan giyimlerine kadar’ diyorsanız 150 bin TL civarında tutar. Bir eve deve girdiğinde o ailenin diğer ferdi olur. Deve sahipleri bu kadar üzerine titredikleri emek verdikleri hayvanın da çok güzel ve sağlıklı bir biçimde sahaya çıkmasını isterler. O yüzden bütün bu masraflar, telaşlar devenin çok daha güzel sahaya çıkması için yapılır” ifadelerini kullandı.



150 bin TL’ye süslenen develer, arenaya değil sanki podyuma çıkıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak BEUN’da Ahilik Kültürü Programı gerçekleştirildi Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde Ahilik Günü Kültür Programı gerçekleştirildi. Farabi Kampüsü Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa BEUN Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Servet Karasu, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Programın açılış konuşmaları öncesinde Sezai Karakoç Kültür Merkezi fuaye alanında düzenlenen Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi akademisyenleri ve mezun öğrencilerinin Ahilik’in köklü kültüründen esintiler taşıyan, Ahilik’in ruhunu yansıtan ve bu kültürün izlerini günümüze aktaran görsellerini hazırladıkları serginin açılışı yapılarak sergideki eserler incelendi. Serginin ardından açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan BEUN Devrek Meslek Yüksekokulu akademisyenlerinden Öğr. Gör. Dr. Cemal Gümüş, “Köklü bir kültür olan Ahilik’i ve onun derinlemesine işlediği ahlak, dayanışma ve ticaret ilkelerini anmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Ahilik kültürü, yüzyıllar öncesinden günümüze kadar ulaşan en eski bir gelenek olup bizlere dürüstlük, kardeşlik ve karşılıklı yardımlaşma gibi değerleri hatırlatmaktadır. Bu anlamlı etkinliğin düzenlemesinde bizlere her daim destek olan başta Sayın Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere herkese teşekkürlerimi sunuyorum” açıklamasında bulundu. Gümüş’ün konuşmasının ardından kürsüye gelen BEUN Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Servet Karasu, üniversite ev sahipliğinde düzenlenen bu anlamlı etkinliğin oldukça önem arz ettiğini ifade etti. Prof. Dr. Karasu sözlerine şöyle devam etti: “Milletimizin birlik, beraberlik ve hoşgörü anlayışını güçlendiren ahiliğin temelleri on üçüncü yüzyılda debbağların ve sanatkârlığın piri Ahi Evran tarafından atılmıştır. Anadolu’nun dört bir yanına yayılan Ahilik teşkilatının felsefesi günümüzde de halen yol gösterici bir mahiyete sahiptir. Sadece meslek bilgisi değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluğa da dikkat çeken ahiliğin öneminin doğru bir şekilde özümsenerek düstur edinilmesi çok kıymetlidir. Üniversitemiz, ülkemiz ve bölgemizin kültürel değerlerinin korunmasına ve aktarılmasına yönelik önemli çalışmalara imza atmaktadır. Bu duygu ve düşüncelerle bu manidar programın düzenlenmesinde kıymetli desteklerinden dolayı başta Sayın Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Prof. Dr. Servet Karasu’nun konuşmasının ardından program, “Erbab: Ahilik Belgesel Sunumu” ile “Zonguldak Yöresinde Yaşayan İnsan Hazineleri Usta Eller Dijital Sergisi” videosu ile devam etti. Video gösterilerinin hemen sonrasında Ahilik Kültürü Programı’na katkı sağlayan akademisyenlere ve katılımcılara teşekkür belgelerinin takdim edilmesi ve günün anısına binaen toplu hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından program sona erdi.
Ankara MEUS-FED Genel Başkanı Ünver: "Usta öğreticiler ülke ekonomisine, kamu düzenine hayati katkılar sunmuştur" Meslek Eğitimcileri Ustaöğreticiler Federasyonu (MEUS-FED) Genel Başkanı Canan Ünver, "Usta öğreticiler ülke ekonomisine, kamu düzenine hayati katkılar sunmuştur” dedi. Halk eğitim merkezlerinde, usta öğreticilerinin kota sebebiyle görev alamamalarına tepki gösteren MEUS-FED temsilcileri, Ankara Çankaya’daki Anıtpark’ta bir araya gelerek, usta öğreticilerin özlük haklarının korunması için basın açıklaması yaptı. Grup adına açıklamalarda bulunan MEUS-FED Başkanı Canan Ünver, “Usta öğreticiler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından işçi olarak sayılmamaktadır. Maalesef yeni yayınlanan yönetmelikte de usta öğreticilerin statüsü hakkında bir tanım bulunmamaktadır. Tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgını döneminde bütün kamu kurum ve kuruluşlarının maske ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde usta öğreticiler marifetiyle karşılanmış ve ülke ekonomisine, kamu düzenine hayati katkılar sunulmuştur” ifadelerini kullandı. “Halk eğitim kurslarının sınırlanması eğitim hakkının engellenmesi anlamına gelmektedir” Başkan Ünver, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı yönetmeliğin eğitime kısıtlılık getirdiğini iddia ederek, “Milli Eğitim Bakanlığını, yayınladığı yönetmelik ile ve uyguladığı bütçe yoksunluğu gerekçesi ile yaygın eğitimde uygulamaya koyduğu kısıtlamalarla gençlerin ve yetişkinlerin eğitim hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada bütçe bitti adı altında halk eğitim merkezlerinde açılan kurslara sınırlama getirilmesi her yaştan yurttaşların eğitim hakkının engellenmesi anlamına gelmektedir” dedi. Program, açıklamalarının ardından özel gereksinimli çocukların sergilediği halk oyunu performansı ile son buldu.
Manisa Sandal Mahalle Camisi Cemar’ın travertenleriyle yenilendi Sandal Mahalle Muhtarı Ahmet Gökçe, Cemar Mermer Genel Müdürü Yusuf Yalçın’ı ziyaret ederek, Cemar’ın Sandal Mahalle Camisi’nin restorasyonunda kullanılmak üzere temin ettiği traverten taşları ve mahalledeki hizmetlere sağladığı desteklerden dolayı teşekkür etti. Cemar’ın traverten taşlarıyla yenilenen mahalle camii, ihtişamlı bir görünüme kavuştu. Kula’dan dünyanın dört bir yanına yaptıkları ihracatla ülke ekonomisine sağladığı katkıların yanı sıra hizmet verdikleri Kula ilçesinde de desteklerine devam eden Cemar Mermer ve Traverten’in Genel Müdürü Yusuf Yalçın, ilçeye bağlı Sandal Mahalle Muhtarı Ahmet Gökçe’yi ağırladı. İlçenin en büyük mahallelerinden biri olan Sandal Mahallesinin muhtarı Gökçe, Cemar Mermer ve Traverten Genel Müdürü Yusuf Yalçın’a plaket takdim ederek, mahalle camisinin restorasyonunda kullanılan traverten taşları ile ilgili teşekkür etti. Mahallede yapılan hizmetlere her zaman destek olan Cemar Mermer ve Traverten Genel Müdürü Yusuf Yalçın’a mahalle halkı adına teşekkürlerini ileten Muhtar Gökçe, firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz’ün de destekleri için duydukları memnuniyeti dile getirdi. Mahalle camisinin Cemar’ın traverten taşlarıyla yenilenmesiyle yeni bir yüze kavuştuğunu vurgulayan Muhtar Gökçe, Cemar’ın traverten taşlarının caminin görünümüne yeni bir ihtişam kattığını da belirtti. Hizmet verdikleri Kula ilçesinde her sektöre destek olarak ilçe ekonomisine de katkı sağlamayı hedeflediklerini ifade eden Cemar Mermer ve Traverten Genel Müdürü Yusuf Yalçın, Muhtar Gökçe’nin ziyaretinden dolayı mutlu olduklarını belirtti. Mahalle camisinin restorasyonunu da yakından takip ettiklerini dile getiren Genel Müdür Yalçın, ülkenin en büyük traverten ocağından çıkarılan traverten taşlarıyla bir camiye destek sağlamanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz’ün önderliğinde yeni bir ihtişama kavuşan Sandal Mahalle Camii gibi ilçede birçok noktaya destek sağladıklarının da altını çizen Genel Müdür Yalçın, yeni bir yüze kavuşan caminin restorasyonunda emeği geçenlere de teşekkür etti.