ÇEVRE - 10 Eylül 2024 Salı 01:56

Aç kalan domuz sürüsü şehre indi

A
A
A

 Ardahan merkezde yaban domuzlarının KYK öğrenci yurdu bahçesi içerisine girerek yiyecek aradığı anlar kameralara yansıdı.

Ardahan'da domuzlar gece yarısı KYK yurdunun bahçesine girerek, çöp konteynerlerinin etrafında ve bahçe içerisinde yiyecek aradı. İnsanların sokakta bulunmadığı dakikalarda rahatça gezinen yaban domuzları, yiyecek bulmak için uzun süre çevrede dolaştı. Yaklaşık iki saat bu şekilde dolaşan ve beslenmeye çalışan domuzlar daha sonra gözden kayboldu. 

Olgun Yıldız

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenyurt’ta otomobilin altında kalan köpeği esnaf böyle kurtardı İstanbul Esenyurt’ta sürücünün üzerinden geçmesi sonucu otomobilin altında kalan köpek, vatandaşların yardımıyla kurtarıldı. Sürücü ile beraber aracı kaldıran vatandaşlar köpeği dışarı çıkarırken yaşanan o anlar güvenlik kamerasına anbean yansıdı. Olay, geçtiğimiz haftalarda İstanbul Esenyurt Zafer Mahallesi Doğan Araslı Bulvarı üzerinde meydana geldi. İddiaya göre sabah saatlerinde bir restoranın önüne park etmek için gelen otomobil sürücüsü, uzanan sokak köpeğini görmeyerek üzerinden geçti. Köpek, aracın altında bir süre sürüklenirken durumu fark eden esnaf sürücüyü durdurdu. Köpeği gören sürücü ve çevredeki diğer vatandaşlar hayvanın çıkmasına yardım etmek için otomobili kaldırdı. Vatandaşlardan biri köpeği olduğu yerden çıkarırken hayvan yaralanmadan olay yerinden uzaklaştı. Yaşanan o anlar çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerasıyla saniye saniye görüntülendi. Konu ile ilgili konuşan esnaf Kamil Furkan Önemli, “Ben burada esnafım. Olay 2 hafta önce oldu. Ben içeride oturuyordum. Dışarıdan bir ses geldi. Çalışma arkadaşlarımın dışarı çıktığını gördüm. Bir arabanın başında uğraşıyorlardı. Ben de çıkıp baktığımda bir köpeğin sıkıştığını gördüm. Biz de kriko falan bulamadık. İnsanlık görevi olarak “Nasıl çıkarabiliriz?” diye kendimize sorduk. Arkadaşlarımız ile beraber seferber olduk. Arabayı kendimiz kaldırarak köpeği çıkarmaya çalıştık. Arabanın sahibi de bizim bir müşterimiz. Sabah saatleri olduğu için yorgundu herhalde. Köpek de kör noktada yattığı için büyük ihtimalle köpeği altına aldıktan sonra fark etti. Kendisi de çok üzüldü. Bizden yardım istedi. Köpeği çıkarttıktan sonra hiçbir sorun yoktu. O da çok korkmuştu zaten. Gözlerinde de bize karşı teşekkür ettiğini görüyorduk. Minnettarlığını gördük. Hep beraber esnaflar olarak arabayı kaldırdık. İnsanlık görevimizi yaptık. O da bir candır” dedi.
Erzurum 3500 yıllık takılar Erzurum’da görücüye çıktı Erzurum Müzesi’nde içlerinde 3 bin 500 yıllık takıların da bulunduğu 175 eser, görücüye çıktı. Erzurum Müze Müdürlüğü, depolarında bulunan ve hiç sergilenmeyen eserleri her yıl farklı konseptlerde görücüye çıkarmak için çalışma başlattı. İlk olarakta metal takı ve süs eşyalar sergilenmeye başladı. Arkeolog Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak nezaretinde yapılan çalışmalarda; M.Ö. 1500 yılları ile Urartu, Helenistik, Roma ve Osmanlı dönemine ait 175 takı tespit edildi. Uzman ekipler tarafından tek tek temizlenen eserler, dönemlere ayrılarak meraklılarının beğenisine sunuldu. “Urartu’nun çok zengin takı kültürü, geleneği var” Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak, takıları en erken dönemden Osmanlı’ya kadar bir kronolojik sıraya koyduklarını belirterek, “Tespit ettiğimiz eserlerin Erzurum Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı’nda temizlikleri, bakımları ve restorasyon işlemlerini tamamlayarak sergimizi açtık. Müzemizde bulunan, daha önce hiç sergilenmeyen eserleri tespit ettik. M.Ö. 1500’lü yıllardan başladık. Özellikle tomurcuk başlı dediğimiz süs iğneleri, ardından mantar başlı, büyük boyutlu süs iğneleriyle kronolojik sürecimizi en erkenden aldık. Daha sonra özellikle Urartu’nun çok zengin takı kültürü, geleneği var. Urartu takılarıyla, kemerleriyle devam ettik. Roma ve Helenistik dönemin takılarının ardından Osmanlı dönemine ait bileklikleri gerdanlıkları, kemerleriyle 20’nci yüzyılda sürecimizi kronolojik olarak tamamladık" diye konuştu. “Takı kadının hayatında hep vardı” 18, 19 ve 20’nci yüzyıl Osmanlı’da takı geleneğini arkeolojik devirlerden alıp, geliştirdiğini gördüklerini vurgulayan Altunkaynak, "Yine aynı şekilde açık uçlu bileklikler, bilezikler, küpeler, yüzükler, omuzlara bağlanan gerdanlıklar, kolyeler ve çok muhteşem kemerler. Buradaki işçilik, gerçekten çok muazzam. Doğal taşlar kullanılarak görselliğe ne kadar önem verildiğini gösteriyor. Takının insanoğlu ve büyük oranda kadınların hayatında binlerce yıldır nasıl bir süreçten geçtiğini, asla önemini kaybetmeden günümüze nasıl geldiğini yansıtmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Denizli Bisiklet binen Başkan Çavuşoğlu hareketliliğe dikkat çekti Denizli Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Avrupa Hareketlilik Haftası gerçekleştirilen farkındalık yürüyüşü ile başladı. Bisiklet binerek çevrenin hayati öneminden bahseden Başkan Çavuşoğlu, “Doğa atalarımızdan miras değil, çocuklarımızın bize emanetidir” dedi. Sürdürülebilir kentsel hareketlilik konusunda farkındalık kampanyası olan Avrupa Hareketlilik Haftası kutlamaları Denizli Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği farkındalık yürüyüşü ile coşku içinde başladı. Avrupa çapında kutlanan etkinlik kapsamında ilk olarak Enverpaşa Caddesi’nden (Eski Özel İdare Önü) başlayarak Denizli Büyükşehir Belediye Bandosu eşliğinde Delikliçınar Meydanı’na kadar süren kortej düzenlendi. Programa Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Başkanvekili Ali Marım, Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Bülent Bozbaş, davetliler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Renkli ve yoğun ilgi gören yürüyüşün ardından Delikliçınar Meydanı’nda vatandaşlara seslenen Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu, Avrupa Hareketlilik Haftası kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmalardan bahsetti. İklim krizleri, fosil yakıtların getirdiği olumsuzluklar gibi çevre sorunlarına da değinen ve çevrenin hayati öneminden bahseden Başkan Çavuşoğlu, “Doğanın korunmasıyla ilgili hepimizin büyük sorumlulukları var. Doğa bize babalarımızdan, dedelerimizden miras değil, gelecekte çocuklarımızın emaneti olduğu bilinciyle hareket etmemiz gerektiği düşüncesi içerisinde bu haftanın daha hareketli, daha görünür ve herkes tarafından bilinir bir hale getirilmesi için hep beraber bir çaba içerisine girdik” dedi. Su tasarrufu ve toplu ulaşıma dikkati çekti Bu anlamda Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak bir yol haritası çizdiklerini aktaran Başkan Çavuşoğlu, hemşehrilerini su tasarrufu konusunda duyarlı olmaya davet etti. Toplu ulaşımda özellikle yakıt tasarrufu anlamında bazı düzenlemelere de gittiklerini anımsatan Başkan Çavuşoğlu, “Bu şehirde daha az yakıt tüketerek daha maksimum hizmete ulaşma noktasında bir çaba içerisindeyiz. Tabii ki her çabamızın karşılığında bazı ufak da olsa memnuniyetsizlik oluşturduğumuzun da farkındayız. Ama bugünkü küçük memnuniyetsizlikler emin olun gelecekte bu doğanın ve ülkenin korunmasına bir mihenk taşı olacaktır” dedi. “Çevremize, doğamıza sahip çıkılan bir Denizli inşa edeceğiz” Kenti güzelleştirmek ve sahip çıkmak adına sadece Büyükşehir Belediyesinin değil herkesin sorumluluk alması gerektiğini belirten Başkan Çavuşoğlu, “Bu şehri güzelleştirmek ve bu şehre sahip çıkmak bizlerin ellerindedir. Bu şehrin tamamının buna sahip çıkması gerekiyor. Bu haftadan sonra yayalaşmayı arttıracağız. Toplu ulaşımda yeni projelerle ilgili çalışmalarımız var. Artık bundan sonra toplu ulaşımı hep beraber kullanmayı arttıracağız. Çevremize, doğamıza sahip çıkılan bir Denizli inşa edeceğiz. Bizim bununla ilgili sizlere güvenimiz, kendimize inancımız tam” ifadelerini kullandı. Başkan Çavuşoğlu bisiklete bindi Konuşmanın ardından her yıl farklı bir tema ile kutlanan Avrupa Hareketlilik Haftası’nın 2024 yılı teması “Paylaşımlı Kamusal Alanlar” kapsamında Delikliçınar Meydanı’nda hazırlanan stantları gezen Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu ve beraberindekiler burada çocuklarla boyama etkinliğine katıldı. Toplu taşımada farkındalık amaçlayan belediye otobüsünü graffiti sanatçısı ile birlikte boyayan Çavuşoğlu daha sonra yaya durağı noktaları ile ilgili anket çalışmasına katılan ve görüşlerini paylaşan vatandaşlarla sohbet etti. Meydanda kurulan bisiklet parkurunda çocuklarla da yakından ilgilenen Başkan Çavuşoğlu, bisiklete binerek sağlıklı bir yaşam için pedal çevirdi. Dolu dolu bir hafta Denizlilileri bekliyor Öte yandan hafta boyunca Büyükşehir Belediyesi Trafik Eğitim Parkı’nda bisiklet eğitimleri, Delikliçınar Meydanı’nda bisiklet tamir istasyonu kurulması, Çocuk Resim Atölyesi, Canlı performans- otobüs boyama, Bisikoop etkinliği, Toplu Taşımayı Keşfediyorum, İncilipınar Parkı’nda yoga ve zumba etkinlikleri gerçekleştirilecek. Trafik Eğitim Parkı’nda bisiklet eğitimine katılanlara 20 Eylül Cuma günü saat 18.00’de katılım belgeleri verilecek. 22 Eylül Pazar günü ise Çamlık Caddesi’nde canlı müzik, duvar boyama etkinliği, bisiklet tamir istasyonu kurulması, otobüsümü tasarlıyorum çocuk resim sergisi, boyama atölyesi, badminton, Tek pota basketbol, bardak ve pinpon oyunu, mas güreşi, masa tenisi, dart oyunu, palyaço, sosis balon ve yüz boyama, ahşap anahtarlık boyama, taş boyama atölyeleri, çocuk dans atölyesi ve çeşitli etkinlikleri ile festival havasında bir gün yaşanacak.
Hatay Hırsızın tuşlu telefonu çaldığı anlar kamerada Hatay’ın Kumlu ilçesinde telefoncu dükkanına gelerek tezgahın üstündeki bin TL değerindeki tuşlu cep telefonunu çalan şahsın bu anları güvenlik kamerasına yansıdı. Edinilen bilgilere göre olay, Kumlu ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde Hasan Danacı’ya ait iş yerinde yaşandı. Telefoncu dükkanına müşteri kılığında gelen N.G. isimli şahıs, iş yerinde bir süre vakit geçirdi. Dikkatlerin dağıldığı anda hırsız, tezgahın üzerinde duran bin TL değerindeki tuşlu telefonu incelemesinin ardından cebine koydu. Telefonu çaldıktan sonra iş yerinden ayrılan hırsızın telefonu çaldığı, iş yeri sahibi Hasan Danacı tarafından fark edildi. Kamera görüntülerini inceleyen Danacı, şahsı tespit ederek cep telefonunun parasını almayı başardı. Hırsızlığın kameraya yansıdığı anlar hayrete düşürdü. “Hırsız tezgahta duran tuşlu telefonu fırsat bulduğu anda cebine indirdi” İş yerinde yaşanan akılalmaz hırsızlığı anbean anlatan Hasan Danacı, “Bugün başımıza bir olay geldi. Haftanın başı rutin bir çalışma saati içerisinde çalışmamıza devam ederken görüntülerde müşteri kılığında bir hırsız dükkanımıza girip bizden telefon almak istediğini söyledi. Bizim personelimiz kendisine telefonu teslim ederken diğer müşterilerle biz ilgilendiğimiz sırada bir anlık dalgınlık içerisinde tezgahta duran tuşlu telefonu fırsat bulduğu anda görüntülerde gördüğünüz gibi cebine indirdi. Hırsız, daha sonra etrafı kolaçan edip durumun fark edilmediğini anladığı anda dışarı gitti. Biz durumu daha sonradan fark ettik ve kamera kaydında gördük. Bizden tuşlu bir telefon çaldı. Telefonun ücreti çok aman aman bir şey değildi ama tabii işin sonucunda bir hırsızlık var. Bunu paylaşma sebebim aslında diğer esnaf arkadaşlarımın bu konuyla alakalı dikkatli olmaları lazım. Bazen bir anlık dalgınlık içerisinde böyle şeyler yaşayabiliyoruz. Umarım diğer esnaf arkadaşlarım bizim yaşadığımız durumu yaşamaz. Böyle şeylerin yaşanmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Orhaneli Termik Santrali ölüm saçıyor Bursa’nın Orhaneli ilçesinde Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 2015 yılındaki kararıyla Çelikler Holding’e satılan Orhaneli Termik Santrali’nin bacasından çıkan siyah dumanlar belediye başkanlarını isyan ettirdi. O anları kendi kamerasıyla kayda alan Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, "Doğa nasıl katlediliyor" derken, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de, "Oradaki insanlar ve Bursalılar bunu hak etmiyor. Havayı kirleten firmaları biliyoruz. Bugün sanayi kuruluşları ’Bursa’nın havası ve suyu temiz olacak’ desin, Bursa’nın havası ve suyu temiz olur" diye konuştu. Orhaneli’ndeki termik santralin bacasının filtresiz çalıştırıldığı sürekli gündeme geliyor. Ancak pazar günü bölgeden geçen ve termik santralin bacasının siyah dumanlarla kaplı olduğunu gören Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan o anları kaydedip, "Bacada filtre kullanılıp kullanılmadığına siz kendi gözlerinizle karar verin. Doğa nasıl katlediliyor" dedi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanlarla yüz yüze programında kentin en önemli sorunlarından birisinin çevre olduğuna dikkat çekerek, "Bugün sanayi kuruluşları ’Bursa’nın havası temiz olacak’ desin Bursa’nın havası temiz olur. Bu konuda bize destek olurlar ve toplumu düşünürlerse Bursa’nın havası temiz olur. Dün Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, Orhaneli’nde termik santralin bacasından çıkan duman ile ilgili video gönderdi. Oradaki insanlar bunu hak etmiyor. Ölçülüyor, uygun deniyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerini baz alırsak o zaman insanlığa hizmet etmiş oluruz. Aksi takdirde bu oranlarla biz sadece kendimizi avuturuz. Havayı kirleten firmaları biliyoruz. Uyarı ve cezayı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yapması gerekiyor. Biz onlara ulaştırıyoruz. Bundan sonra karşılarına veriler ile gideceğiz. Bunu yapmazlar ise son çare tek tek kamuoyuna paylaşacağız. Gittiğiniz yerlerde ölçüm yaparken etraftaki yaprakların üzerine bakın. Eğer yaprağın üzerinde toz var ise fabrikaya gitmeye gerek yok. Orhaneli’nde insanlarımız zehir soluyor ve o alanda maalesef ürün yetişmiyor. Sonra da kanser hastalıkları patlıyor" şeklinde konuştu.
Konya Sebil kültürü Konya’da yaşatılıyor Konya’da 13. yüzyılda Selçuklu Devleti ile başlayan sebil kültürü yaklaşık 800 yıl geçmesine rağmen günümüzde de mahallelerde, sokak aralarında, vatandaşların yoğun olarak kullandığı yerlerde yaşatılmaya devam ediyor. Konya’da 13. yüzyılda Selçuklu Devleti ile başlayan ve günümüzde halen devam eden sebil kültürü vatandaşların suya ulaşımı kolaylaştırıyor. Tarihi çeşmeler ilk günkü gibi halkın su ihtiyacını karşılamaya devam ediyor. Selçuklu Devleti’nin başşehri olduktan sonra çeşme ve sebil kültürünün yaygınlaştığı Konya’da, devlet adamlarının yanı sıra bir çok hayırseverin çeşmeleri ile günümüzde yaklaşık bin tatlı su çeşmesiyle yaklaşık 800 yıldır ile sebil kültürü yaşatılıyor. "İlk çağlardan itibaren suyun temini için farklı arayışlar içine girildi" Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yavuzyılmaz, Konya’nın yüzyıllara uzanan tarihinde sebil kültürünü olduğunu ifade ederek, "Konya bir çok medeniyette ev sahipliği yapmış, Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış, Dar-ül Mülk unvanını kullanmış, geçmişi neolitik döneme kadar geriye giden Anadolu’nun kadim şehirlerinden birisidir. Bulunduğu konum itibariyle her ne kadar düz bir şehir olsa da özellikle şehrin batısında ve kuzeyinde dağların varlığı Konya’daki su ihtiyacının giderilmesinde en önemli kaynaklar olarak karşımıza çıkmakta. İlk çağlardan itibaren özellikle suyun temini ve buna kolay şekilde ulaşabilmek adına insanların çeşitli çözüm arayışlarına girdiklerini görüyoruz. Bunların içinde; sarnıçlar, bentler, su kanalları, su kemerleri yaparak şehrin su ihtiyacını gidermeye çalışmışlar" dedi. "Çeşmeler sayesinde halkın kolayca suya ulaştığını görüyoruz" Konya’da Selçuklu döneminde sebil kültürünün yaygınlaştığını anlatan Doç. Dr. Ahmet Yavuzyılmaz, "Konya özelinde bakıldığımız zaman ise Konya’nın Türk hakimiyetine girmesi ve Selçuklu başkenti olması ile birlikte yoğun bir imar faaliyetine girildiğini görüyoruz. Başta Selçuklu Sultanları olmak üzere, devlet erkanı, varlıklı kimseler tarafından şehirde mescit ve camiiler olmak üzere han, hamam, kervansaray, çeşme gibi yapılar inşa ettirdiklerini görüyoruz. Bu yapılar içerisinde doğrudan suyla bağlantılı olan çeşme yapıları ayrı bir öneme sahip. Dolasıyla dönemin teknolojileri ve yaşama şartları düşünüldüğünde, günümüzdeki gibi şebeke suyunun her eve ulaşmadığı dönemlerde şehirde yaşayan insanların suya ulaşımını sağlamak adına mahallelerde, caddelerde, sokaklarda çeşmeler yapıldığını, bu yapılan çeşmeler sayesinde halkın kolayca suya ulaştığını görüyoruz. Konya çevresine bakıldığı zaman çok fazla tatlı su çeşmesinin yapıldığını, bu çeşmelerin üzerinde yazan kitabelerde yapıldığı tarihleri ve yapan kişilerin hayırsever olduklarını anlıyoruz" şeklinde konuştu. "Her ne kadar mütevazı yapılar olsa da yapmış olduğu işlev bakımından büyük bir hizmet" Konya’da bulunan en eski çeşmelerin zamana karşı direnmekte olduğunu belirten Doç. Dr. Yavuzyılmaz, "Genelde çeşmelere bakıldığı zaman taştan, mermerden, tuğla malzemelerden yapılmakta. Kaynaktan alınan suyun küpler ve borular sayesinde lüle veya musluktan akıtılmasını sağlayan bu amaçla hizmet edilmiş su yapılarıdır. Her ne kadar mütevazı yapılar olsa da yapmış olduğu işlev bakımından büyük bir hizmet ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Çeşmeler, sadece su temini için değil, sokakları, şehirleri, mahalleleri güzelleştiren önemli su yapılarından bir tanesi. Zaman içerisinde bu çeşmelerinin sayısın azaldığı, ortadan kaldırıldığını ve sularının akmadığını görmekteyiz" diye konuştu.